Pcsibozulanadam olarak sizi karşılamaktan onur duyarım efenim :D

20 Ocak 2013 Pazar

muharrem anlattı

Her gece olduğu gibi uyumak için tekli koltuğuma yerleştim. bi kere yanarak feci şekilde can verme tehlikesi geçirdiğim için elektrikli battaniyemin fişini takmadan üstüme örttüm. günlüğüme içimi döktükten sonra uyumaya koyuldum. her gün düzenli günlük yazarım. bir hafta önce başladım;

”sevgili günlük,

bugün bir seviştim bir seviştim.

sevgili günlük,

bugün sevişemedim.” gibi şeyler.

sabah uyanıp gerildikten ve koltukta osurup iki santim havalandıktan sonra mutfağı toparladım. uyumadan önce transformers izleyip gaza gelmiştim. o kafayla mutfak robotunu dövmüşüm amk. dünden kalan bol tereyağlı iskendere kahvaltı niyetine ekmeksiz giriştim.

rüyamda çok garip şeyler gördüm lan. banyodan yeni çıkmış kibariyenin annesi de nedir amk? uzanmış bana işaret parmağıyla gel gel yapıyodu. tabi ne yaptım, uyanmadım. rüyaya devam ettim. devamını biliyosunuz zaten

noel şapkamı kafama geçirip çoraplarımı giydikten sonra üç boyutlu gözlüğümü ve avatar kuyruğumu takıp dışarı çıkmaya karar verdim. dikkat zenci çıkabilir tabelasından sola döndükten sonra aklıma üstüme başka bi şey giymediğim geldi ve koşa koşa eve gidip üstüme bi şeyler giydim.

sevdiceğimle sözleşmiştik. bugün görüşecez işte. ona doğru yürürken hedeften saptırıcı şeyler gördüm beyler. bir dişi gördüm ufukta dedim insan götü mü lan o. dedesinin dedesinin dedesi at galiba. hemen hatuna çift tıkladım sonra kalbim kaldırmadı. gözümün önüne ironman filmindeki gibi teknolojik bir o kadar da sikimsonik belirteçler geldi. bu göt geçersiz bir işlem yürüttü ve kapatılacak yazıyor amk yerinde. gözümü kırpıyorum kırpıyorum hata veriyor cancel dedik hayvan evladı kapansana işte.

neyse, hedef saptırıcı olayları zorla aştıktan sonra hatunla buluştuk. nereye gidelim nereye gidelim derken aklıma striptiz kulübü geldi ama yok dedim çin’e giderken pirinç götürmek gibi amk tabi söylemedim hatuna. yalnız hatunda bir olaylar vardı gereksiz trip atmalar laf dokundurmalar falan la havle de la qouvette çekip hayırlısı dedim. hatunla amaçsız berduş gibi yolda yürürken gözüme bir afiş takıldı. türkiye sanat musikisi cemiyeti ücretsiz dinleti diye. aha dedim beleş amına koyim. beleş bomba götümde patlasın. biri elime tut diye sikini verse beleş diye bi fırt çekerim. beybiligörl dedim. o da bana beybiliboy der canım benim. musikiyi çok seviyorum ben ya gidip dinleyelim mi? ok dedi sadece. tripcanım benim çok seviyorum.

her neyse girdik musiki cemiyetinin dinletisine. oturduk dinliyoruz ama bir şey eksik ama ne amk beleş olsa bile çekilmiyor. düşündüm kafamın üstünde ampül yandı. o ampülü orak ve çekiç ile kırıp hemen iki haftalık mahalle arkadaşımı aradım. lan dedim muharrem böyle böyle anlattım planı. yarım saate kalmadan plan işlemeye başladı. baktım içeriye truva atı girdi amına koyim. aha dedim geldiler. kimse de fark etmiyo lan boşuna mı truva atıyla getirttik eheh. her neyse ben işareti çaktım muharreme. truva atının içinden çıktı dansözler. ortam bir hoş oldu amına koyim. musiki cemiyeti bir anda fasıla döndü. göbekler atılıyor millet coşup kendinden geçiyor, musikiden zevk alan amcalar gitmiş yerine dansözlere para takan kart zamparalar gelmişti resmen. ud çalan amca konserde gaza geldi metalciler gibi udunu kırdı amk. ama ben neler yaptım hatunda tık yok hala trip atıyor.

sikerün dedim moralim bozuldu çıktım dışarı bi cuvara yaktım. arkamdan gelmiş hatun. dedim yavru balinam neden böyle yapıyosun ben sana ne yaptım. yavru balinam diyorum çünkü 1.51 boyu var ve 73 kilo. ama çok şirin lan bi görseniz hele çizmelerini giyince orta dünyadan fırlamış fantastik cücelere benziyor.

her neyse hatun dedi geçen gece beraber içtiğimizde sızıp kaldın ben sana hala kızgınım. hay dedim amk buna mı trip atıyodu günlerdir. neymiş alkollü ereksiyon başına geçmişim sonra da ereksiyon başında uyuya kalmışım. vay efendim öyle olmasa bile erken boşalınca ölü taklidi yapıyormuşum. derdini sikeyim dedim içimden. tabi kuul olucam ya erkekliğe leke sürdürmeyecem ya ben dinlemiyorum bunu siklemez tavırlar içerisindeyim başka şeyler düşünüyorum. sikten içeri karınca girmesi ve 0.9 ucun girip kırılmasını gözümün önüne getirerek düşündüm sonra dedim ben ne ruh hastası ibneymişim amına koyim. gidiyorum dedi kız. o kadar kuul olduk devam ettirmezsek olmaz. içten içe gitme yavru balinam diyorum ama işte diye diye gelirken iki eppek al dedim ben de. döndü gitti amk.

takip etmeye başladım bakalım nereye gidecek sevdiceğim diye. seviyorum lan allahsızlar takipte mi etmeyek. neyse ki sandığım gibi olmadı. morali bozukken her zaman uğradığı yer olan ikinci el araba pazarına gitti. takibi orada bırakıp muharremi aradım. dedim muharrem moralim çok bozuk amına koyim yaylaya çıkıp içelim bu akşam. ayarla rakıyı mezeyi geliyorum yanına.

aldım muharremi çıktık yaylaya, pazar kasalarından kurduk rakı masamızı içiyoruz. etrafımızda da bilumum küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar otluyo. böyle bildiğiniz yayla havası. sonrasını muharrem anlattı bana. nelerin olduğunu hatırlamıyorum.

gelmişiz rakının öpüjem kısmına. kafalar olmuş zilyon. yanıma bi inek yanaşmış konuşturmuyomuş beni büyükbaş orospu çocuğu. tam konuşmaya başlayacam möö diyomuş süt verdiği memeleri yumrukladığım. yaylada rakı içerken yanımda mööleyen ineğe kafa bindirmişim. inekle kavga edecekken muharrem ayırmış bizi. alıp eve getirmiş.

sızmışım lan. sabah zor uyandım arkamda bir sızlama bir ağrı falan da yok. iyi dedim bari muharrem bu aciz halimden yararlanıp bize tecavüz etmemiş. içeriden sesler geliyor. bakmak için kalktım eve polis doluşmuş. aha dedim yarra yedik kesin bişey yaptık amk kafamı sikeyim. beni sikleyen olmadı lan muharremi alıp götürdüler. meğersem muharrem sabah susayıp uyanmış. su içtikten sonra tabi midede kalan alkol harmanlanmış bi. tam yatacakken zil çalmış. komşular anlatıyor. leke çıkarmaya gelen ayşe teyzeye tecavüz etmiş muharrem. oha dedim nasıl olur. çok da mülayim bir insandı muharrem, neyse yapıcak bişey yok.

aradım hatunu dedim buluşalım bugün bi kahve içelim. ok dedi yine. sikicem ağzını ama kıyamıyorum işte. buluştuk sanayi mahallesinde. oradan ayrılmadan ikişer tam tavuk döner yedik. bindik dolmuşa geldik merkeze. bi cafeye geçip iki türk kahvesi söyledik. yalnız hatun konuşmuyo derdini siktimini. laf açmak için girdim bi yerden. ee dedim bir kahvenin kırk yıl… yandım amına koyim. üstüme döküldü kahve. döküleceğin yerin feriştahını sikeyim şansımı bahtımı sikeyim sikim korkudan böbreklerime kaçtı. hemen wc gittim temizlemek ve aleti kontrol etmek için. sonrasını muharrem anlattı. nasıl görüp de anlattı demeyin ben de bilmiyorum. kız hala gülüyomuş garson sakinleştirmeye çalışıyomuş falan bileklerine kolonya sürüyomuş, susmadan gülüyomuş bizimkisi. geldim ben içeri manzarayı görünce asabım bozuldu kalk dedim gidiyoruz amk çıkardım bunu dışarı. niye gülüyon dedim. birden sustu uff sanane be salak dedi. kezban diye söylemiyorum ama çok tatlı lan benim sevdiceğim. gidiyorum ben dedi ruh hastası. lan nereye dedim eve dedi. e daha konuşmadık bile dedim. bi şey demedi döndü gitti. ikinci el araba pazarına uğradıktan sonra evine geçti.

ee ayrılık sinyalleri geldi. kinder sürpriz de göte dayandı amına koyim. bi şekilde hatuna kendimizi affettirmemiz lazım. başta denemelerim başarısızlıkla sonuçlandı. küçük bir sürpriz yapmak için en son truva atıyla dersi olduğu amfiye girmiştim. fakat geçenki truva atıyla sürpriz yapma olayımız çok tutmuş dilden dile dolaşmış amk içeride kaçak göçmen mi ararsınız beyaz kadın ticareti yapanları mı ararsınız tıklım tıklımdı. e tabi aynasızlara yakalanmak şart olur.

polislere dedim abi böyle böyle tutuklamayın beni. ne diyon lan sen böyle böyle ne amına koyim diyo polis. he pardon dedim polise sen konuyu bilmiyosun. yavru balinama sürpriz yapıcam diye girdim o ata ben. o yüzden böyle oldu. ikna ettim polisi iyi bari gene nezaretle kurtardık.

nezaretten çıktığım gün sevgililer günüydü ama benim minik deve yavrusu gelmemiş beni almaya. sikerün dedim geçen yıl sevgililer günü cevabını alamadığım bi sorunun cevabını almalıydım. hemen harekete geçtim.

”sevgililer gününde koşan mı daha çok çift görür yoksa yürüyen mi?”

amına koyim ne yaparsam yapayım çok fazla çift görüyodum. dedim sikerler barışmam lazım benim minik deve yavrusuyla. aklıma parlak bir fikir gibi bişey geldi.

dolmuşa binip havaalanına geçtim. tabi geçmeden önce mezarlıkta inip geçen yıl ölen tavşanıma dua ettim. hemen yan tarafında da cenaze var gömecekler. dedim hayrına yardım edeyim şunlara tecrübeliyim ben. kefenin bir ucundan tuttum. diğer ucunu cenaze sahiplerinden birine tutturdum. biir ikii üüç hobaa diye sallayıp attım. ceset bayağı bi ileri düştü. south park sessizliği ortama hakim oldu fakat sessizliği bozan bi kezban aplaydı. kul euzu bi rabbin nas falan oldum yanee dedi. uzun sürmeden öfkeli kalabalık toparlandı sikicek beni dedim kaç amına koyim. tabi kaçabildim ama saklanamadım yakalamışlar beni. gerisini muharrem anlattı bana. bilincimi kaybedene kadar dövmüşler. çok fazla kişilermiş. hepsinin birden el kaldırması yetmiş. sonra zevkten dövmüşler. çok fazla kişi olduğu için senkronize dövmüşler beni. sırası gelen hünerlerini gösteriyomuş bana. o değil de bu muharrem hapishanede değil mi amına koyim nasıl anlatıyo bana?

o halimle gittim hava alanına paraşütle atlayacam. beni affet yavru balinam yazacak açtığım pankartta uzunca böyle arkamdan sallanacak. her neyse birinci part paraşüt eğitim bölüğü atlamaları için çağrıldı. eteri elime alıp birini çektim köşeye. eteri yanlışlıkla kendime basıp bayılmışım orada. gerisini muharrem anlatıyo. bütün paraşütçüler üstümden geçmiş. şaka şaka muharrem görmedi onu ya da en azından onu anlatmadı bilmiyorum ne bok yediği belirsiz ibnenin. kendi kendime uyandım.

uzun uğraşlarım sonucu birini bayıltıp yerine geçtim. pankartı yanıma alarak bindim uçağa. hemen gittim pilotların bölmeye dedim pilota benim mahallenin üstünden geç be hadi koçum dedim rotamız belli geç yerine dedi. he anladım ben senin derdini dedim çıkardım cebimden paraları sayıyorum, ederin ne kadar dedim sen ne diyon lan diyo alırdın almazdın hemen hızlı bir manevrayla joysticke asılıp sola kırdım uçağı amına koyduğum nereden çıktın sen düşürücen bizi diyo pilot oracıkta gider ayak ibnelik olsun diye pilotları kokpitten fırlatma düğmesine bastım havalandılar ahaha sonra hemen koşup aşağı atladım. paraşütle beraber pankartı açayım derdindeyken ipi bir çektim iki çektim derken paraşüt açılmadı. hızla irtifa kaybederken hemen telefona sarılıp sevdiceğimi aradım. alo yavru balinam iniyorum ben yalnız paraşütüm açılmadı dedim. ne anlamadım falan derken kendimden geçmişim amk. gerisini muharrem anlattı. direkt tramboline düşmüşüm. ordan pankarta ve düştükten sonra darbeyle açılan paraşüte bir kaç kişi takıldıktan sonra beraber hızla tekrar havalanmışız. ortalığa insan saçılmış oradan oraya hep beraber atlayıp durmuşuz. her yere düşüp havalandığımda bi kaç kişiyi daha yanımda götürmüşüm. uyandığımda hastanedeydim. muharrem nasıl anlattı demeyin hapishane penceresinden izlemişler koğuş olarak ara sıra götüm başım açılmış.

kolumdaki serumları çıkardıktan sonra hastane bahçesinden sevdiceğime götürmek üzere çiçek yolmaya gidiyordum ki karşıma hemşire kıyafeti giyinimli goril çıktı. aha dedim king kong bizi gökdelene çıkarmazsa iyi amına koyim. bu nasıl bir hemşire lan. evrimini sikeyim söyleyecek söz bulamadım. ”komşusu maymunken evrim geçiren bizden değildir” pankartı açıcam bu kızdan yaratık için. gerçi yaka paça yakalarlar bizi. sen milyonlarca yıl zorlu ve meşakkatli bir şekilde evrile evrile dünyanın en muhteşem yaratığına dönüş sonra çık şakirt ol evrimi reddet. doğa anaya ihanet lan bu. bunlar evrim geçirip yanlışlıkla amip olmuş amina koyim. daha fazla bu konuda yazarsam mapus damından devam etmek zorunda kalırım.

her neyse hemşireyi atlattıktan sonra çiçekleri yolup kuş kafalıma doğru yola koyuldum. tam evine yaklaştım bir de ne göreyim. liseliler gibi bi elemanla duvar kenarına çökmüş muhabbet ediyor. orta anadolu insanında çömelme güdüsü vardır e benim hatun da yozgatlı. hemen yanlarına gidip selamunaleyküm, ben senin amına koyarım deyip yumruğu salladım elemanın suratına. kız dur falan dediyse de dinlemedim. eleman harbiden liseli lan ben ocaktanım diyor ben de şubattanım amına koyim deyip kafamla burnuna vurdum. esprim kafamdan daha etkiliydi, kan revan içinde koşmaya başladı. hemen bi apartmana girdi ben de peşinden girdim. meğer ocağa girmiş amk. eleman dedi reyiz bu bana saldırdı. ben de gittim ortalarına düştüm amk. reyiz dedim böyle böyle. böyle böyle ne amına koyim ne diyon sen dedi reyiz bana. laf anlatamayacağımı anlayıp bozkurtların diyarında çakallık yaparak zor durumlar için cebimde bulundurduğum bozkurt başlı vibratörü çıkarıp bunu unutmuşsun kardeş onu getirdim dedim. etrafta bir anlık south park sessizliği oldu sonra herkes birden elemana yöneldi. tam yırttım derken bunu bi kucakladılar diyolar koçum benim vibratörü bile bozkurt başlı. olsun böyle kabul ediyoruz seni. herkes birden bana yürümeye başladı. abiler durun vurmayın botoks var yüzümde dediysem de durun gözlük var desem de dinletemedim. gerisini muharrem anlattı zaten. sikicem bir gün bunu o olucak. ben bilincimi kaybedince tüm ocak üzerimden geçmiş sonra yolun ortasına atmışlar. azmin ötesinde bir kudretle sikmişler beni.

ben bu dejavuyu daha önce yaşamıştım lan niye önlem almadıysam. kız peşinde golluma döndüm amk psikolojim bozuldu. biseksüelim bi değilim ne olduğumu unuttum üstümden geçen geçene. kezban diye demiyorum çok uğraştırdı beni kaynatasız. nasıl bi duruma düştüysem dört ucu boklu bijon anahtarı amına koyim ne işlerim düzgün gidiyor ne de kız dönüp yüzüme bakıyor. artık ayrılmamız tanrının sims oynama olasılığı kadar yüksekti.

orospu çocukluğu olmasın diyerekten kısa mesajla ayrılmak istemedim. gittim ayrılak dedim ok dedi. tekrar bi south park sessizliğinden sonra yanından kalktım. vay amk yalandan bi konuşalım falan da demedi. dedim sikerün işçem ben. eve doğru giderken çarlinin tekel fabrikasına uğrayıp yüklendim biraları. kendimi dayak yediği için ertesi gün derse gelmeyen karete hocası gibi hissettim. sevdiceğim iltifatlardan ve sevgi sözcüklerinden etkilenmeyen taşaklı hatunlardandı bunu farketmiştim. arkasında bir hatıra bile bırakmadı amk. zaten söz yüzüğümüzü de gollum çaldı. orospu çocuğu.

boş şişeleri sıraya dizdikten sonra her gece olduğu gibi uyumak için tekli koltuğuma yerleşip elektrikli battaniyemin fişini takmadan üstüme örttüm. günlüğüme içimi döktükten sonra uyumaya koyuldum.

hastane rezaleti


Hayatım boyunca  tek hatırladığım hastane anım  daha ufak bir çocukken evden kaçıp kamyonun altında kalmıştım. Ayağım kırıldığı için hastaneye yolum düşmüştü. Üniversiteye gelene kadar bir daha yolum düşmedi. Bu yüzden hastane denen oluşumun işleyişini, içindeki olayları filan bilmem. Ama gel gör ki geçen sene ekim ayında midemde arıza çıktı. Yemek yiyemez oldum ve ne yesem kusuyordum. Bu önemli bir sorundu. Ölebilirdim. Hastalıkları tanımayan ve daha önce savaşmamış bedenim yenik düşmeden  başka bir gezegen olarak saydığım hastaneye gitmeliydim.

Kimlik heryerde lazım. Hastanede lazım olabilir belki. Hastanenin kapısından girdim. Kapının önünden iki dakika içeriyi inceliyecektim ki orası acilmiş. Zehirlenmiş askerler, ağlayan çocuklar, yürüyen ölüler ( yaşlılar ) ile dolu bir cehennem. Hemen kaçıp asıl binaya gittim. Kapıdan girince gözüme yetkili gibi görünen teyzeye midem rahatsız kime göstericem dedim. Gastrontolopoji ( sonradan  doktorun kapısında görünce öğrendim gastroenterolojiymiş ) diye bir gezegene yolladı beni. Amına koyim  bu tıp denen olayın. Bu terimler neyin nesi.  Çıktım yukarıya  odayı buldum ve girdim içeri. Direk oturdum yol boyu kafamda kurduğum konuşma metnini ezberden okumaya başlayacaktım ki adımı sordu ve sıra al gel dedi piç oğlu piç. Çıktım bankalardaki vezneye sıra veren makinadan aradım ama yok.  Birisine sordum orospu çocuğu önce sırıttı sonra sekreter e yolladı. Sıra ver dedim kimlik istedi. Amına koyim ver numara giriyim neyin tribi bu sanki içerden böbrek filan çalıcaz. Size sıra veremiyoruz dosya numarası lazım dedi ve beni girişteki kaltağın yanına yolladı. Dedim bana dosya numarası ver yoksa ananızı sikicem. Kimlik istedi verdim. Dosya numara mı vermeden beni yolladı. Teknoloji çağı malum  bilgisayardan halletti. Çıktım sekreter e ver artık sıra mı dedim. Tamam dedi. Ne tamam amk hani numara yazılı kağıt ? Doktor kapısındaki ekrandan takip et dedi. Orospu çocukları. Gittim oturdum. Sıra beklerken teyzelerle filan muhabbet ediyim dedim. Hepsi ölücek gibi belli. Bir sürü sıkıntı var. Kendimi en kötüye hazırladım ve sıram gelince içeri girdim. Tam söze giricem doktor senin sigortan yok mu ? dedi. O ne amk. Tamam dedi anladım git aşağı fiş al. Ananızın amı bokunu çıkardılar iyice. Gittim elimde bir kağıt parçasıyla ve muayene parası domalıp geri geldim. Doktor sordu neyin var diye. Bir saat önce vardı ama şuanda yok dedim. Tabi içimden. Sonra anlatttım derdi mi yatırdı beni. Elliyor filan. Alışkın değilim böyle yakınlaşmalara. Ürktüm biraz. Kalk dedi ilaç yazdı. İpnelik sırası bana gelmişti. Doktor bey öğrenci adamım, sigorta yok muayeneye son para mı domaldım bana ilacı size verilen eşantiyonlardan ayarla. Tabi acitasyon yaparak söyledim. Dudak arası “ırıspı çıcıgı” dedi ve komidininden yarım şuruplardan 4 tane, içinde 4 tablet olan haplardan da 4 kutu verdi. Siyah poşete koy bi gören olucak rezil olucaz dedim. Eşantiyon ilaç bize yakışmaz. İlaçları alıp çıktım.

Bundan 10 yıl sonra  tekrar hasta olup yolum düşerse oralara kim bilir ne rezaletler yaşarım amk. Şimdi e-reçete çıktı lan. İlaçları da beleşe getiremem adam takır takır işliyor eczaneden alıyosun. Orospu çocukları bizi düşünen yok hiç.