Pcsibozulanadam olarak sizi karşılamaktan onur duyarım efenim :D

3 Ocak 2013 Perşembe

anarşizm üzerine bir hikaye


“Doktor, gittikçe benliğimi benden çalıyor bu rüya. “

Rahat ve deri bir koltuk, ayaklarımı uzatmış halimden şikayet ediyorum.

Tavana bakıyorum, şikayetçiyim. Rahat bir durumda görünüyor olabilirim, ama eğer açıp içime bakabiliseydiniz, gözlerinizi bir daha açmazdınız dünyaya, gördüklerimi bir daha görmeyeyim diye.

Şikayetçiyim, her şeyden. Doğumumdan, hayayımdan. Tek düzeltilmesi gereken şey, yaşamlarımız. İnsanın yaptığı en büyük hata, doğmak.

Eğer hayatınız rutin bir düzene binmişse, yaşam süreniz konusunda endişeye kapılırsınız. Birden hayat size çok kısa gelir. Merak uyandırıcı bir şey, bıkkınlık duygusuna batarsa sıkıcılaşır. Yediğiniz en iyi yemeği, seyrettiğiniz en iyi maçı düşünün. Eğer bunlar bitmeyip sonsuza kadar sürselerdi, en iyi değil en sıkıcı olurlardı. Hayatta böyle işte, eğer bir yerde bitmezse insanı canından bezdirebilir.

Hayatımı, gereksiz uzattığımı düşünüyorum. Yani fazlasıyla yaşadım bile. İnsan, kendisine bir nokta belirlemeli ve o noktaya geldikten sonra, ölmeli. Çünkü eğer o noktaya yani zirveye geldikten sonra iplere asılmaya devam ederseniz, her şey sarpa sarıyor. Bir anda ipin bağı çözülüyor ve kontrölsüz düşüşe geçiyorsunuz.

Uçağınız yirmi dakika içinde havalanacaktır, iyi uçuşlar dileriz.

Kaptan pilotunuz konuşuyor, ciddiyim.

Niye ölüme bu kadar taktın diye soracaksınız bana eğer, çünkü uçaktan paraşütsüz atladım. Yere çakılmadan kafama sıkmak tek tesellim bu düşüşüm sırasında. Gemisini ilk terkeden kaptan benim ve utanç duyuyorum.

Uçuşunuz onbeş dakika içinde başlayacaktır, iyi yolculuklar dileriz.

Her şey tek kullanımlık, her şey daha ne olduğunun farkına varmadan bitiyor, her şey küçük kalıplara sıkışmış durumda.  İşte o deri koltukta rahat sandığınız kirli sakallı adamın kafasından bu düşünceler geçiyor. Yaşadığım süre boyunca kafamın içi hep karışık oldu. Saçmalıklarla dolu ki hiçbiri hiçbir işime yaramadı şimdiye kadar. Eğer beyninizi bir çatı katı olarak düşünürseniz, oraya koyacağınız şeyleri seçerken çok iyi karar vermek zorundasınız.

Her neyse İstediğim, bu düğümün çözülmesi.

“Doktor,” günümüzün en gözde mesleklerinden biri  “lütfen yardım et bana. Bu rüyadan kurtar beni.”

Artık yaşadığımız dünya, dünya olmaktan çıktı. Sıkcı vaazlarla dolu, semboller dünyasına döndük. İnsanlar; hız limitleri koyuyorlar, kurallar koyuyorlar, dünyayı parselliyorlar insanları fişleyip nerede oturduğunun hatta ne düşündüklerinin ya da ne düşüneceklerinin kararlarını veriyorlar. Her şey düzenli ve disiplinli bir dünyaya erişmek için. Ama bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değiller. Hiç kimseye macera yaşayacak alan kalmadı, hiç kimse yaşadığının farkında bile değil. Disiplin, disiplin disiplin. Ama hâlâ bir düzende değil dünya. Dünyayı tekrar dünya yapmak için, tedavi edilmesi, düzeltilmesi gereken tek şey bilgiyi kafalarımızın içinde yaşıyor oluşumuz.  Bilgiyi tedavi ettikten sonra, gerçek kaos ortaya çıkacak.

Çünkü gerçek karmaşa olmazsa, hiçbir zaman gerçek düzende olmayacak.

Yaşadığımız hiçbir şey gerçek değil. Her şey kopyanın kopyasının kopyası. Gerçek karmaşa yok, gerçek eğlence yok, gerçek macera, buluş, icat yok.

“Rüyanı anlat” diyor, karşımda duran adam. Kaşları birleşik ve yüzünün her yerinde gençlik döneminden kalma sivilce izleri var, kısacası benden daha çirkin. Yinede günümüzün en gözde mesleklerinden birine sahip ve eminim benden daha çok maaş alıyordur.

“Adam, yaşlı üzeri kir pas içinde. Ölü olmayaşının tek kanıtı hareket ediyor olması. Hemde çok hızlı hareket ediyor. Tam önümde, yürüyor yürüyor sonra bir evin kapısını açıyor. Koşarak eve girmeye çalışıyorum ama her seferinde başarısız oluyorum.  Kapı yüzüme kapanıyor sonra sırasıyla renk ve görüntü ve ses gidiyor. Sonra karanlıkta yalnızlığımla kalakalıyorum.”

İnsan eğer korkuyorsa, ilkin kendine kaçarmış. Orada bir hayat kurar ve yaşamaya başlarmış. Ama, insan çabuk sıkılan bir hayvandır, oradaki yalnızlığından sıkılıp kendi yarattığı dünyada yeni yeni insanlar oluşturmaya başlarmış. Ve zamanla onlarla anlaşmaya,

Sonra didişmeye,

En son çatışmaya başlarmış.

Dışarıdan gelen ayak sesleri duyuyorum. Dikkat kesiliyorum.

Sonra ne yapar peki insan? Dışarı kaçar, ama artık başka bir insan olarak.

Pilatus’un devirler boyunca yankısı çınlayan korkunç sorusu;

“Gerçek nedir?”

Kapı açılıyor, içeri yaşlı bir adam giriyor. Arkasından kapıyı kapatıp, deri koltuğa uzanıyor. Doktora dönüp, hırıltılı sesiyle konuşuyor;

“Doktor, gittikçe benliğimi benden çalıyor bu rüya. “

Gerçek benim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder