Bilgisayarda oynadığım zaman oyundaki karakterimin hayatı ne
kadar eğlenceli oluyor diye düşündüm. dedim para var, araba var, ev var, karı
var. sokakta herkes bundan korkuyor. dedim gerçek hayatda neden olmasınki amk?
sonuçta oyundada polis var hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan ikiside
aynı. oyundada politikacı var gerçek hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan
oyundakiler daha zeki amk. hatta oyundaki siviller bile daha zeki amk.
üzerlerine araba sürünce kaçıyorlar, kırmızı ışıkta duruyorlar. ulan kafama
yattı gittim giydim paltomu, üzerimede bir ceket geçirdim oturdum görev
bekliyorum. telefonumuda masaya koydum.
İlk görev oğlum git ekmek al. Annem girdi içeri. masamın
üstüne 4 lira bozuk para koydu. aldım parayı cebe. dedi git ekmek al kalanıylada
kola al. güzel 3 lira bana kalıyor. ayağa kalktım ve annemin elini sıktım.
olmuş bil dedim. konuşurkende ellerimi, kollarımı falan olabildiğince oynatmaya
özen gösterdim. sonra bir sigara yaktım ve çıktım dışarı. baktım bizim komşu
emekli ali abi renault clio arabasına biniyor. beni görünce gülümseyip selam
verdi. kısa mesafe olmasına rağmen hızla koşarak yanına gittim. hey men, nice
car! diye bağırdım. bu ne diyorsun oğlum iyimisin? diye sorunca suratına bir
tane patlattım. bunun gözlükleri suratında parçalandı. daha sonra bunu kolundan
tutup hızla kenara ittim. bu kaldırıma yuvarlandı. anahtarı aldım elinden
bindim arabaya ve hızla gaza bastım. bu arkamdan eşşek oğlu eşşek, apartmandan
attıracam lan sizi diye bağırıyor amk.
Arabada son sürat gidiyorum amk. ne kırmızı ışığı takıyorum,
ne yoldan geçen vatandaşı. baktım 70 yaşında bastonlu bir amca yoldan geçiyor.
o an durmak istedim ama prensiplerimi çiğneyemezdim. niko olsa dururmuydu amk.
amcaya doğru son sürat giderken amca duracağımı zannederek yüzünü bana doğru
dönüp gülümsedi. son gördüğüm manzara buydu. büyük bir çarpma sesinden sonra
dikiz aynasından amcayı yan mahalleye doğru uçarken gördüm. bir kaç km sonra
bim toptan fiyatına parekende satış mağazasının önünde durdum. sertçe frene
bastığım için öndeki arabanın kaportasına büyük hasar vererek durabildim.
siktir et amk. indim arabadan girdim bimin içine. yürürken karşıma çıkan tam
yağlı dost süt 1.99 tl yerine 1.50 kr tabelasına bir tekme patlattım. daha
sonra çikolata rafının karşısına geçip çikolata paketlerini yumruklamaya
başladım. her şey yere düştü. çevremdeki teyzeler ve çalışanlar falan anlamsız
gözlerle bana baktılar. ben koşarak dolaptan ekmeği aldım ve kolumun altına
koydum. daha sonra girdiğim kapıyı tekmeleyerek tekrar çıktım.
Arabaya bindim. gene gazı köklüyorum. arabanın ön tarafı
içine göçmüş. dikiz aynasının biri yok. bi baktım ekip otosu park etmiş yanda
beni görünce açtılar sireni amk. bunlar peşime takılınca bende gazlamaya
başladım. bunlar mikrofondan dur falan demeye başladılar. dedim tommy vercetti
olsa napardı amk. sonra girdim ana caddeye bunlarda hala peşimde baktım önde
iki polis arabası barikat yapmış. ben hızla girdim arabaların arasına polisler
kaldırıma kaçtılar. arabalar büyük hasar gördü. bende direksiyon hakimiyetini
kaybettim araba ters döndü amk. baktım bunlar koşup etrafımı sardılar. indim
arabadan yüzümde çizikler, kolumdada bir ağrı vardı belliki çatlamış. ben ağrı
sızı dinlemeden zıplaya zıplaya kaçmaya başladım amk. polisin teki geldi
boynumdan tuttu yere devirdi beni diğer ikiside joblamaya başladı. sanırım bi 3
yıldız olmuşum amk silahım olsa kaçardım.
Bunlar beni yaka paça karakola götürdü. sorgu odasına
girerken hey man! you are police! diye bağırdım. bunlar beni döverek sorgu
odasına soktular. girerken cebimdeki çakıyı falan aldılar. amir girdi içeri.
dedi manyakmısın oğlum sen? cevap bile veremedim. o an mission failed yazısı
belirmişti gözümün önünde. ağlamaklı oldum. bu bana geldi bir tane patlattı.
dedim pes etmek yok. carl olsa böyle yapmazdı diyerek ayağa kalktım. amiri
tutup ittim bu sandalyeye takılıp yere yuvarlandı. benden böyle aptalca bir
saldırı beklemiyordu. hemen silahını aldım ve amirin başına dayayarak dışarı
çıktım. polisler beni görünce silahlarını çıkarttılar. bırak onu falan. dedim
ekmeği getirin lan bana. hangi ekmeği? bimden aldığım ekmeği getirin! diye
bağırdım. bunlar yırtılmış poşetin içinde ekmeği getirdiler. o anda ağlayarak
annem girdi içeri. oğlum ne işin var burda? diye bağırıyordu. ben ekmeği ona
vermelerini söyledim. annem ekmek poşetini anlamsız gözlerle eline alınca
kahkaha attım. başarmıştım. kazanılan para 3 lira. görev tamamlandı.
Gözümü açtığımda hastanedeydim amk. tek hatırladığım
polislerin silahımı elimden kapıp beni sorgu odasına tekrar götürmeleri ve
saatlerce dayak yemem. etrafıma bakındım hey man! nerdeyim diye sordum amk?
hala oyundan vazgeçmedim. hemşire geldi bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında
olduğumu söyledi. dedim ben deli değilim amk çöz beni orospu. bu eline iğneyi
alınca fuck you bitch! diye bağırdım. iğneyi batırdı gözlerim yavaşca kapanmaya
başladı. görüş açımın sol üst tarafında siyah bir kare içerisinde yazılar
gördüm. “karakola girdiğinizde polisler silahlarınızı ve paranızın bir kısmını
alır. rüşvet vermek zorunda kalırsınız. çıktığınız zaman yıldızlarınız söner.
yıldız azaltmak için gizli noktalardaki yıldız simgesini alabilirsiniz” dedim
senin amına koyim. şimdimi söylüyorsun bunu amk.
Neyse amk 1 ay sonra ben akıl hastasıdır raporuyla
hastaneden çıktım. babam ve annem yanımdaydı. bana acıyan gözlerle bakıyolardı
amk. ben dedim oğlunuz diaz olacak siz hala inanmıyorsunuz. hastanenin
kapısından tam çıkarken ben olduğum yerde durdum. babam döndü yürüsüne lan diye
bağırdı. oyundada hastanenin çıkışında bir süre bekletiyordu. gözümü kapadım.
sol üste siyah kare geldi tekrar. “hastaneden çıkarken bir miktar paranız
gider. kalp simgelerine tıklayarak sağlığınızı arttırabilirsiniz. ambulans
görevi için bir araç bulup 2`ye basın” sonra olduğum yerde bir kaç kere
zıplayıp yürümeye başladım. o anda babam kemerini çıkarmış bırak öldüreyim şu
it oğlu iti diye bağırıyordu. annem yapma bey diye yalvararak babamı tutuyordu.
sinirlenmiştim. babamın yüzüne bakıp fuck you! diye bağırdım. kel kafasına bir
tane patlattım. sonra hızla yandaki ambulansa doğru koşmaya başladım.
Bindim ambulansı açtım sirenleri gidiyorum amk. arabalar
çekiliyor önümden. avcılar tarafında bir silah dükkanına gittim. ambulansıda
sirenleri açık şekilde dükkanın önüne çektim. girdim içeri dedim bana bazuka
ver. adam dedi dalgamı geçiyorsun sen benle. dedim yoksa ak47 falan ver. bu ruhsatın varsa deagle
verebilirim dedi. sinir oldum amk. malikane basıcam ben ufacık silahlamı
çatışayım. girdim içerde dolanıyorum. baktım beyzbol sopası. aldım bunu elime
dedim bunu alıyorum. adam geldi 30 lira dedi. bunun suratına indirdim sopayı
yere yığıldı. bir kaç silah alıp ambulansın bagajına koydum. sonra görev yerime
doğru gitmeye başladım.
Mahalleye geldim. bizim bakkalın önünde durdurdum ambulansı.
bagajdan aldım tüfeğimi elime girdim içeri. beni görünce şükrü amca ayağa
kalktı. hoşgeldin evladım falan diyor. bide yüzünde aptal bi gülümseme. dayadım
silahı bunun alnına göt gibi kaldı. sonra bırak şakayı oğlum ne istiyosan söyle
işim gücüm var oyalama beni dedi. itti silahı eliyle. nerden aldın bunu kırtasiyedenmi
diye sordu bide. lan ben dellendim. sıktım bunun bacağına bi tane. bu
bağırışlar içinde hayvan oğlu hayvan diye bağırıyor. dedim kasadaki bütün
paraları koy masaya. bu kasadan 50 lira çıkarıp attı önüme. dedim bu kadarmı
amk. dedi süpermarketler küçük esnafı bitirdi biliosun. neyse aldım parayı
koydum cebime. sonra raflardaki çubuk krakerlere falan nişan alıp sıkmaya
başladım. silah sesini duyan komşular bakkalın önüne toplandılar. şimdi ne
yapcağımı biliyorum amk.
Çıkardım sol cebimden el bombasını. çektim pimini. salladım
dışarı amk. amcalar, teyzeler nasıl kaçışıyor. bu büyük bir gürültüyle patladı.
baktım helikopter sesi falan geliyor. polis sirenleri falan. şükrü amca eğilmiş
ellerini başının üstüne koymuş. please! don`t shot me! diye bağırıyor. ulan
yaşlı başlı adamsın. benim yaşımda çocuğun var amk. kurduğum cümleyi sikeyim.
taradım bunu beş dakika falan. baktım polisler bakkalın çevresini sardılar. her
yer polis arabası. çatışma başladı. kapana kısıldım amk. sonra merminin teki
sağ omzuma isabet etti. kalktım ayağa aspirine diye bağırıyorum. baktım hala
kanıyor. korsan cd ondanmı acaba amk. ulan koşarak çıktım dışarı. polisler bana
ateş ederken ben bağırarak koşuyorum. helikopter havadan ışık tutuyor bana.
kanlar içinde yere düştüm. wasted yazısını görür gibi oldum amk. sonra gözlerim
karardı. cehennemin dibini boyladım. keşke eve uğrayıp mutfakta kaldığım yeri
kaydetseymişim amk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder