Pcsibozulanadam olarak sizi karşılamaktan onur duyarım efenim :D

3 Ocak 2013 Perşembe

sinema salonunda melis'in bacağına işedim


Evet,  size bu satırları şehrimdeki en yüksek binanın çatısından yazıyorum.
daha dün yaşandı bu olay. melis’i evinden almış, el ele güle oynaya sinemaya götürmüştüm. bilet alırken ‘en arkadan mı?’ diye soran biletçi ablayla göz göze gelmiş, hınzır hınzır gülüşmüştüm hatta. tanrım ne güzel dakikalardı, o kadar bahtiyardım ki oracıkta evlenme teklifi edebilirdim melis’ime.

koltuklarımıza oturduk ve filmin başlamasını beklemeye başladık. ama benim 105 kiloluk, minik papatyam melis; ‘ya altın, pörtlek mısırla siyah kola alsana la’ diyerek nazik bir istekte bulununca kalkıp isteğini yerine getirmek üzere uzaklaştım. büyük boy patlamış mısır ve kola ona, küçük boy patlamış mısır ve kola kendime aldım. dökmeden götürdüğüm kolaları melis’e verdim ve yerime oturdum derken melis büyük bir gürültüyle benim küçük boy kolamın içine doğru hapşurdu. ulan orospu diye burnuna sert bir yumruk indirdim ve gülüştük. ‘tamam büyüğünü sen iç’ dedi. dedim nasıl içerim ben bunu? ‘içersin aşkım, yiğidim, amımı bile sikersin’ diyince el mahkum kabul ettim…

filmin ilk yarısı bitmek üzereydi ve ben o büyük kolayı bitirmiştim melis’in gazıyla.
zaten evden çıktığımdan beri hafif hafif sinyal veren sidik torbam artık asker taşağı gibi baskı kuruyordu bünyemde. dile gelmiş ‘çıkmak istiyorum’ diye bağırıyordu adeta.

filmin ilk yarısı bitince acele ile ayağa kalktım, tam tuvalete doğru yardıracaktım ki melis bileğimden tutunca havada takla atarak durdum. vinç gibi bir sevgilim vardı, eski bilek güreşi şampiyonudur bu arada, ehehe.
‘nereye gidiyorsun’ dedi dudaklarını büzüp masum masum bakarak. ‘sigara içmeye’ dedim. utandım! işeyeceğim, şarıl şarıl sulayacağım her yeri! diyemedim!
‘içme sigara falan, öpüşcez yarraam!’ diye çıkıştı bana. baktım bileğimi sıkıyor, kırmadan oturdum hemen.

kafamı tutup suratına bastırdı, dilini enseme kadar soktu ve öpüşmeye başladık. ben sidik torbamın bana verdiği yetkiye dayanarak kıvranıyordum ama melis kıvranmalarımı kendi vantuzlamasına yoruyordu diye tahmin ediyorum. çünkü ne kadar kıvranırsam o kadar sokuyordu dilini içeri…

artık dayanacak halim kalmamıştı, ya altıma işeyecektim ya da yere… nereden bilebilirdim o bölgedeki ‘yer’ dediğimiz bölgenin yüzde 80 ini sevgilimin bacaklarının kapladığını…

fermuarı açıp sikimi usulca çıkardım dışarı. kafası çıkar çıkmaz fıskiyeler gibi çalışmaya başladı, tutamıyordum, başı bi sağa bi sola çarpıyor, kulağıma gelen bir şarrr! sesiyle ortalığı sidiğe boğuyordu. ön sıradaki insanlar çığlık çığlığa kaçışmaya başladı. tam üstümüzde perdeye görüntü aktaran adam, makinesini kafamıza attı. gözlerine sidik gelen bir kaç adam elleri gözlerinde ağlıyor, kendilerini duvardan duvara vuruyorlardı, şakaklarına sidik çarpmış iki küçük çocuğun cansız bedeni koridor boyunca uzanıyordu ve bunlar olurken melis’in dili hala ağzımdaydı.

ve sonra durdu melis, gözlerinde bir alev ile geri çekildi. eğilip bacaklarına baktı. sol bacağının diz kapağının köşesinde ufak bir sidik damlası vardı. yemin ediyorum yalan söylemiyorum beyler, küçücük bir damla sidik. onu gördüğü anda iki elini birleştirip ağzımın ortasına geçirdi. ayıldığımda gitmişti. benimle konuşmuyor dünden beri, mesajlarıma cevap vermiyor! melis’siz bir dünya hayal edemiyorum… hakkınızı helal edin :(

1 yorum:

  1. süpermiş şaşo devam etMELİSin bence ASD:as:das

    YanıtlaSil