Pcsibozulanadam olarak sizi karşılamaktan onur duyarım efenim :D

3 Ocak 2013 Perşembe

anlatsam mı ? anlatmasam mı ? ilk part


Fakir bir ailenin ilk çocuğuyum.iki erkek kardeşiz.ben ilkokuldan sonra anadolu lisesini kazandım.ilk sene hazırlık sınıfında okudum yani sadece ingilizce ağırlıklı eğitim veriyorlardı. 12 yaşında çalışmaya başladım hem ingilizcem gelişsin hemde okul a harçlık çıksın diye
okul kitapları ingilizce ve çok pahalıydı.7 sene boyunca okulda babam bir kere cebime harçlık koyamadı
benim gibi fakir ama o okulu sınavla kazanmış çocuklara takılırdım okulda. yazları çalışmaya devam ettim. küçük olduğum ve ingilizce bildiğim için yazları çok fazla para kazanıyordum. bütün turistler cebime para sıkıştırırdı. ilerleyen senelerde yazları bar da çalışmaya başladım.15 yaşımda turist amıyla tanıştım. şimdiye kadar siktiğim turistin haddi hesabı yok. yaşım 29

anadolu lisesinde 7 sene hiç bir kızla çıkmadım.çıkabilirdim ama onları bir cafeye götürüp çay içirecek bile param olmazdı. çünkü yazın kazandıklarımı aileme veriyordum.onlarda hem benden aldıklarını hemden yemeden içmeden keserek biriktirdikleriyle kooparatife veriyorlardı ev sahibi olmak için üniversite sınavına girdim. çok iyi puan aldım.ama yanlış tercihden dolayı giremedim. sonra hem çalışmaya hemde dersaneye devam ettim. sonra bir arkadaş hediyelik dükkanı açacağını tezgahtara ihtiyacı olduğunu söyledi. ama benim işim ve maaşım zaten iyi olduğu için burun kıvırdım.ama o bana süper bi teklif yaptı. herşey ondan bütün malların alımı. dükkan kirası. elektrik v.s. ve kar ın yüzde ellisini önerdi bana kabul ettim. hemen işe başladık. mallar alındı. kontrat yapıldı. turizm bölgesi olduğu için süper para dönüyordu. birinci ayını kutlamak için dükkanın genelde türklerin takıldığı. belirli bir saate kadar restoran sonra disco olan bir yere gittik 4 arkadaş. herşey o gece başladı beyler. daha önce barmen olarak çalıştığım için ben çok içerim bana bişey olmaz hissine kapıldım o gece  içtimde içtim.amk. kafam trilyon oldu. konuşabiliyordum ama düşünemeden sonra balkona çıktım biraz temiz hava alayım diye. çok az kendime geldim.ama arkadaşları kaybettim.bir tanesini görür gibi oldum bara doğru gitti yine ayaklarım.iki tane bira söyledim. doldurdu barmen efes fıçıları elimde biralarla o arkadaşı aradım ama bulamadım. sonra o nu gördüm. kahverengi gözlü. kumral saçlı.165 boylarında, normalde hiç türk kızı tecrübem yoktur. elimdeki birayı önüne koydum. bu seninmiş dedim. yürüyüp başka bir bar masasına yöneldim ama kıpkırmızı oldum. sarhoşken bile kıpkırmızı olduğumu hissettim. kendi kendime ne yaptım lan ben ya sapı varsa bi de dayak yemeyelim amk diye düşünürken kız elinde birayla masaya geldi. teşekkür ederim ben bunu içmem dedi neden diye sordum.ama zor konuşuyorum ya içine ilaç attıysan ya bana tecavüz etmek istiyorsan dedi. bariz bi şekilde benimle makara yapıyordu o sarhoşlukla 31 bile çekilmez amk kime tecavüz ediyon. kız birayı bıraktı gitti.ama bana dert oldu. yanlış anladı kız amk.ne yapsam ne yapsam diye düşünürken tekrar dışarı çıktım temiz hava almak için. bira dan da iki fırt bile almamışımdır. sonra tekrar bara gittim.iki tane şişe bira istedim.ama kapağını açma dedim. calrsberg verdi. aldım mal mal sallana sallana kızın tekrar yanına gittim.iki üç tane daha arkadaşı vardı bu defa yanında. şişeyi önüne koydum. çakmağı da çıkardım.al dedim. açılmamış bira sana. bıraktım masasına  sonra yine boş başka bir masaya yöneldi. kız sonra yanıma geldi.bar masasına o da yaslandı.bir yandan birayı içip bir yandan da sallanıyordu müziğin tirmine uyarak. gülmeyin piçler ama bende kafamı kolumu sallıyordum ama kim bilir ne halde amk. haturladıkça utanıyorum. hiç konuşmadı beyler tek kelime etmedi. bana bakmıyordu bile. sonra bizim arkadaşın bir tanesi geldi.bu kim kanka dedi ne bilim tanımıyorum ki amk dedim. kanka konuşsana kız yanına gelmiş dedi. göster sikiciliğini atıp tutuyordun bize yok böle turist sikiyom yok şöyle yaparım hadi bakalım dedi eh amk dedim şimdi sıçtık. en azından biraz konuşuyor görüneyim sonra sapı varmış der sallarım arkadaşlara diye girdim lafa ismin ne dedim boşver yarın hatırlamazsın bile dedi ne diyeceğimi bilemedim kilitlendi amk muhabbet. zaten kafam güzel karşıda bizim tayfada toplanmış beni izliyorlar makara yapıyor piçler tabi. dans edelim mi dedim. demez olaydım aklımı sikeyim.masaya tutunmadan ayakda durabiliyor musun dedi. evet bak dedim bar sandalyesinden kalktım aynı anda birayı da devirdim biraz paçaya biraz da ayakkabılara döküldü. yine kıpmırmızı oldum amk yanıyordu suratım utançtan derken wc ye gittim. aynaya bi baktım kendimi tanıyamadım. geri döndüm kız yine arkadaşlarının yanına dönmüş. bende çok az da olsa kendime geldim. yüzümü yıkamanın etkisiyle biraz sonra kız elinde iki birayla geldi. efes fıçı. içinde ilaç olmasın bunların dedim. güldü. bekle dedi. geri gitti. sonra şişe birayla geri geldi bi tane benim ona şişeyi açması için bıraktığım çakmağı da yanına bıraktı. ben bunu da içersem bırak seni kendimi bile hatırlayamam dedim. sen bana içirdin ama dedi. ben belki sarhoş edip de ırzına geçebilirmiyim diye ısmarladım onu dedim belki benim de amacım o dedi yuh dedim. benim senin bildiğin erkeklerden değilim dedim. sözde erkek olduğunu idda edenler dışında ben daha hiç erkekle tanışmadım dedi. ismini söylemezsen tanışamassın tabi dedim. güldü.eee nerde kalmıştık dedi. o zamanlar bir espri vardı beyler isim sorma hakkında onu yaptım senin bir adın var mı yoksa ailen hala bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor dedim.(anlamayana açıklarım) taktın sende ismime dedi. gel koluma takayım dans edelim dedim. sarıldın bir koluna sarhoşluğunla kal sapıklık yapma abimi çağırırım bak dedi
eh amk. şaka mı yapıyor gerçekten abisi diskoda mı bilene aşk olsun.
bi karı kız için dayak yemediğimiz kaldı onu da yeriz dedim
çağırayım o zaman dedi.
sarhoş değilken daha az hastane masrafı çıkar yarın çağır istersen dedim.güldü geyik bir an çıkmaza girdi. sustuk.arkadaşları toparlandı kıza seslendi. hadi gidiyoruz gibisinden.
benim gitmem lazım dedi.
polifonik telefonum var o zamanlar. yeni çıktı.
numaram aklımda yok kendini bi ara istersen dedim.
aldı aradı
sarıldı bana kız sonra yanağımın birinden öpüp diğerine geçerken gaza geldim dudağına yapıştım. size yemin ediyorum kafamın güzelliğinden mi bilmiyorum ama ben o kadar güzel dudak o yaşıma kadar hiç bir turist kızında görmemiştim. dolgun pürüzsüz.bal gibi.
bir saniye ya sürdü ya sürmedi zaten
sarhoşluğuna veriyorum bunu dedi.
yine kıpkırmızı oldum ne bok yedim lan ben dedim kendi kendime.derken beni de eve bırakmışlar. kız bana iki tane mesaj atmış
1.sağ salim eve varabildin mi??
2.sızdın galiba.
diye sabah bi kalktım kafam kazan gibi. ertesi gün o gecenin muhasebesini yaptığımda ben ne yapmışım amk. diye düşünürken gece attığı mesajları da okudum. abartmıyorum.en az 200 kere mesaj yazıp silmişimdir ve en az 200 kere göndersemmi göndermesem mi diye ikilemde kaldım
kendi kendime öptüm lan ben bu kızı.
kimdir nedir amk.
hoşlandı mı lan yoksa benden.
aklıma bir milyon soru geldiği için ne yazacağımı bilemedim.ve yazmadım
onun tekrar bişey yazmasını beklemenin en iyi şey olacagını düşünüp işe gittim.ama beklerken içim içime sığmıyordu. dayanamayıp bi mallık yaptım.o zaman çok meşhurdu şimdi hala yapan liseliler vardır ama çaldırıp kapattım amk. yarın saat sonra ayılabildin mi diye bi mesaj attı.
dün gece için çok özür dilerim. diye cevapladım
cevap yazmadı.amk hani bi mesaj atarsınız cevap gelmez de düşündüğünü bilemezsiniz kafayı yersiniz dayanamaz bir mesaj daha atarsınız yaa ha işte bende bir tane daha yazdım şimdi hatırlıyorumda biraz saçmalamışım. kusura bakma deyip gönderdim. üstelercesine özrümü
5 dakika sonra cevapladı. dün geceyi tamamen unutalım en iyisi. diye cevapladı
birden karamsarlığa düştüm. tamam dedim amk kız bi daha görüşmek istemiyor herhalde diye düşündüm. pişmanlığım biraz daha arttı. cevaplamadım mesajını. sonra o mallık yaptı çaldırdı beni.amk ne bok yiyeceğimi bilemedim. elim ayağım dolandı.ne yazsam diye mal mal düşündüm. arasam konuşabilir miyim diye kendi kendime sordum. sonra heyecandan konuşamam mala bağlarım kelimeleri birleştiremem diye vazgeçtim. yolda karşılaşırsak görmezden gel beni o zaman lütfen dedim.
beni hatırlayabilir misin ki dedi
en azından dudaklarını dedim.
yine mesaj atmadı bende sıçtığımı düşünerek sessiz kaldım. gece oldu yatağa uzandım
şeytan dürtüyor amk. illa ki bişey yaz bişey yaz diye
tamam amk şeytanı yazayım da ne yazayım baktım olacak gibi değil şeytan dakika 90 baskısı yapıyor.ne olacaksa olsun dedim ve
dudaklarını unutursam seni tekrar hatırlamak için görmeme izin verir misin diye mesaj attım
amk bilirsiniz beyler yeni kız mesajlaşma durumlarını ağırdan alırlar. siklemez gibi görünürler. yazmadı cevap yarrak gibi kaldım. şeytana sövdüm uyuyana kadarsabah kalktım yine mesaj yok. işe gittim yine mesaj yok öğlen oldu yine yok. sonra
olabilir diye mesaj geldi
okudum dakika bir hakan şükür golü gibi.ne bok yiyecem lan şimdi ben.ne giycem olm. nerde buluşcaz. ciddileştik mi lan şimdi diye beni heyecan sardı. elim ayağıma dolandı. dükkana gelen müşteriye. yüzde 80 indirim yaptım. çay söyledim su içtim. yemek yedim. karnımda kelebek var amk.ama bu yarrak siken kelebekden değil basbaya sancı yapıyor içimde.
düğüne gidecek genç kız telaşı sardı amk nerde ne zaman istersin dedim.
nerde ne zaman istersen dedi.
yer verdim. zaman verdim uyar mı dedim. onay mesajı geldi.
vay amk. bişeyler olcak dı ama ne.
verdiğim saatten yarım saat önce mekana gittim.bi kafeteryaydı. oturdum beklemeye başladım. derken kız da geldi. önce biraz salak salak bakındı sonra beni gördü benim olduğum masaya doğru yöneldi.
o an hissettim bir insan kalbi ne kadar hızlı atabilir diye.
yaklaştı karşıma dikildi
merhaba dercesine kafa selamı verdim. bana baktı dişleri gözükmeden gülümseden yaptı elimi uzattım
amk hani ruslar demişya çirkin karı yoktur az votka vardır diye.tam tersi ben kafamın güzelliğinden kızın o kadar güzel olduğunu farketmemişim.
yine aynı mod kıpkırmızı oldum.ne içersin demeye çalıştım ama allahtan o anladı kahve olabilir dedi. garsonda damladı zaten masaya iki kahve söyledim.
bu durumlarda insanın aklına bi sürü şey geliyor
benim ilk aklıma gelen olm bu kız seni çok aşar amk afet bu.çok tatlı seni amına bile takmaz bu.diye düşünüyordum.
hani bi karı görürsünüz bu karı bana bi kere versin ömür boyu am a tövbe ederim dersiniz yaa o cinsten derken normal bi geyik başladı. otobüsde yanınıza biri oturur gayri ihtiyari konuşursunuz ya o sorar sen cevaplarsın sonra aynısı sen sorarsın falan.o nun gibi devam etti muhabbet.bu vesileyle biraz tanımış oldum kızı.
ismi ebru
yerli
kolej mezunu
sınava hazırlanıyor
sonra yine muhabbet döndü dolaştı o geceye geldi.
kızın samimi bir konuşması vardı. bilindik kızlar gibi kendini olduğundan fazla gösterme çabası yoktu.40 dakika içinde normal arkadaşıyla konuşurmuş gibi samimileşti muhabbet onda sıkılganlık yoktu.bu sayede bende rahatladım biraz
gerginlik gitti. üstüne ilgi geldi.bi kere siksem düşüncesi gitti en azından arkadaş olmalıyım düşüncesi geldi
zaten bu kız benimle çıkmaz hayatta yürümez bizim ilişki düşüncesi vardı kendi kendime ben en iyisi bu kıza hiç yavşamayayım dedim.bu mod beni de rahatlattı tabi. kızı tavlama gibi derdim azaldığı için bende artık düzgün cümleler kurup yüzüm her bişey soruşumda kıpkırmızı olmaktan kurtulmuştu
espri bile yapmaya başlamıştım lan kıza bas baya gülüyordu bu da benim çok hoşuma gidiyordu
2 saat kadar oturduk. hesabı istedik ödemek için hamle yaptı
sen öğrenci sayılırsın çalışmıyorsun da ben öderim dedim.
4 kahveden nolcak bunu ben ödeyeyim bir daha ki yemeği sen ödersin dedi.
yemeğe çıkma teklif ettiğini duyunca yine kıpkırmızı oldum. kendi kendime olm yoksa hoşlandı mı kız lan benden diye kendi kendime havalara girdim.
tamam onu da ben öderim ama bu kahve bana senin hatırın lazım yıllar boyunca dedim bunu da ben ödeyeyim derken attım parayı zaten hesabın üstüne.
dışarı çıktık ben burdan gideyim dedi.
bende malmışım beraber yürüyelim demedim amk.
tokalaştık tam sarılır gibi olduk
alkollü değilsin yine öpmezsin dimi dedi
amına sokayım öyle espri mi yapılır yerin dibine geçtim. yine bana bakarak gülümsüyordu.amk kına yak kıpkırmızı oldum zaten.
hani küçük çocukları dalga geçerek utandırırsınız ya onun gibi dalga geçiyordu kız benle resmen.
ama bu yaptıkları bu kadar açık sözlü olması çok hoşuma gidiyordu
neyse vedalaştık
sırtımı döndüm.bir kaç adım attım sonra tekrar bana bakıyor mu acaba diye döndüğüm zaman
mesaj geldi.
kahveler için teşekkür ettim ben sana diye
soru şeklinde mesaj göndermesinin amacı mesajlaşmaya devam edelim fikrini verdi bana.
yoksa direk kahveler için tekrar teşekkür ederim de diyebilirdi dimi lan??
cevaplamadım amk.iyi bok yemiş olacağım ki bir mesaj daha geldi takriben bir saat sonra cevap vermeyerek önemli değil demek istedin herhalde dedi.
bütün paraları kahvelere verdim.eve yürüyerek gidiyorum senin yüzünden dedim
piçliğe piçlik amk.
ne güzel işte spor yapar kaslanırsın biraz dedi. sonuna da gülücük koyuyor amk.
harbi harbi makara yapıyordu kız benle. yanlış anlamayın lan piçler sıska filan değilim. kışın hafta sonları babam bazen iş alırdı inşaat işi tuğla örme filan.ona 50 kiloluk çimento getir. tuğla taşı harç kar derken baya baya kas bile vardı
vardı da amk gel bunu kıza anlat neyse aksam oldu
sonra o zamanlar çok meşhur olan bi chat olayı vardı. mırc mı gırç mı amk unutttum. internet cafeye gider orda konuşurduk
kullanıp kullanmadığını sordum.
ben genelde diskolardan sarhoş erkek düşürürüm internetten fazla uğraşmam dedi.
amk yine soktu bize lafı. yarım saat düşündüm amk ne cevap versem diye. amk kızın laf sokmaları inceden iğnelemeleri bana çok çekici geliyordu. normalde kimse kendisiyle dalga geçilsin istemez ama kız abartı birşey söylemiyordu.
benim yediğim bokları suratıma vuruyordu bir nevi. nasıl anlatılır bilmem ama kız bana acaip ilgi çekici gelmişti
ilgi çekmek için mi böyle davranıyor yoksa gerçekten böylemiydi bilmiyorum ama ben kıza tav olmuştum beyler
ne yazsam ne yazsam diye iyice düşünüp
kendine sonunda bir oyuncak buldun. geç bakalım dalganı dedim gönderdim.
cevap gelmedi.
30 dk. sonra çaldırdım yine siklemedi.
yanlış bişey mi dedim diye bir mesaj daha attım
yine cevap yok
sabaha 5 de uykuya daldım o gece onu düşünmekten.son gönderdiğim mesajları tek tek okudum. yanlış birşey bulmaya çalıştım. acaba birşeye mi alındı diye ama yok amk.
ertesi günde ses soluk çıkmadı ondan. tabi ister istemez bir karamsarlık sardı beni
zaten bu kız bana fazla güzel benden daha zeki diye önyargı vardı. cevap da vermeyince buraya kadarmış dedim kendimce
ama…  ertesi gün işte kahvaltıda yemekte heryerde onu düşündüm. mutsuz oldum lan piçler çok üzüldüm. hayatımın amk diye kendi kendime isyan ettim.ki ben o kadar fakir geçen çocuklukluğuma bile isyan etmemiştim hiç
hiç bir boktan zevk almaz oldum.
kendi kendimi teselli etmeye çalıştım
lan olm siktir et zaten yürümezdi bunda da bir hayır vardır diye ama nafile piçler.
içimde derin bir nefes vardı o kadar derin nefes almama rağmen dışarı bir türlü çıkaramıyordum
ikinci gün oldu yine ses soluk yok.tam çöktüm amk
derken bir arkadaşım onu gördüğünü söyledi emin misin olm.o muydu lan sen sadece diskoda gördün hatırlıyon mu amk. dedim
evet kanka kesin oydu hastaneye eşimin doğumu için gittim o da yoğun bakımın ordaydı dedi.
5 6 kişi vardılar dedi
hemen çıktım yola. yarım saat sonra hastaneye vardım.
önce bakındım sağa sola yok
içeri girmeye yeltendim ama arkadaşın 5 6 kişi olduklarını söylediğini hatırladım
anası babası da vardır bu kim derlerse zor durumda kalmasın diye dışarda büfe tarzı bir yer vardı orda beklemeye karar verdim
1 saat civarı bekledim ama görünmedi hiç.
gitsem mi içeri mi girsem mi diye ikilemdeyken. bekle amk işin ne diye kendimi masada biraz daha oturmaya zorladım hep derken onu görür gibi oldum.tam bu sırada hani ne bok yiyeceğini bilememe durumu olur ya üstüne bastınız amk.
kafamı çevirip oraya bakmamaya çalışsamda gözüm kayıyordu ve evet görür gibi olmamışım görmüşüm amk.o işte
dedim sikerim ne olacaksa olsun saklanmaya mı geldik amk. kalktım ayağa o beni görsün ve yanında konuşmamıza engel biri yoksa o yönelsin bana doğru diye
beni gördü göz göze geldik. hafiften kafa selamı verdi.1 dk.işareti yaptı. tekrar hastaneye yöneldi. kiminle girip kiminle çıktığını pek anlayamadım amk.
bilirsiniz biz türkler kenarda bir yerde değilde tam olayın yanında bekleriz amk. hastane kapısı özel bi hastane olmasına rağmen bekleyen bekleyeneydi. girip çıkan sa dingo ahırı gibi kullanıyordu hastaneyi 3 4 dakika sonra geldi.
hayırdır geçmiş olsun bir durum mu var dedim
erkek kardeşi 17 yaşındaki motorla kaza yapmış. kask varmış ama kaburga kemiğinde çatlak kırık. götü başı çizilmiş. ayak parmağının biri ezilmiş. kontrol amaçlı yoğun bakımda tutuyorlarmış
niye daha önce haber vermedin dedim.
yeterince üzgün insan var burda. birde seni niye üzeyim ki dedi
söylemediğin için daha çok üzüldüm dedim.
neyse boşver durumu iyiye gidiyor.sen neden geldin hayırdır dedi
hakaten lan ben niye gittim?? kızı görmeye gittim amk. direk seni görmeye geldim denmez ki.
sen kimsin nesin neyimsin de beni merak edip buraya geldin derse ne bok yiyecektim. tahmin ettiğiniz gibi yalan uydurmadım. arkadaş seni burda görmüş bende sana birşey mi oldu acaba diye derken cümleninin sonuna bir fiil bulmaya çalışırken
teşşekkür ederim dedi teşekkür kelimesinden sonra sarılmıştı bana
tuhaf oldum amk. farklıydı yani.her kıza sarılırken bi amaç vardır.ya vedalaşmak için sarılırsınız ya öpüşmek için ya teselli için ama o bana sarılınca ne bok yiyeceğimi bilemedim.
içimden sıkı sıkı sarıl olm çıkar onsuz iki günün acısını diyordum ama öyle olmuyor işte amk.
benim yapabileceğim birşey var mı dedim.
saol dedi
karnın filan açmı birşey içer misin. başka bir ihtiyacınız var mı dedim
bişey olursa ben sana haber veririm saol dedi.
bu laftan sonra ben gideyim o zaman demek geldi içimden
tamam ben sana mesaj atarım dedi
tekrar sarıldık vedalaşma derken ayrıldım hastanenin ordan
amk içimi bisiklet sürmeyi bilmeyen ama babası tarafından bisiklet alınmış çocuk sevinci ve heyecanı kapladı.
sebebsiz seviniyordum duygu yüklenmesi oldu.  öğlenden sonra
iki gündür yazamadım sana kusura bakma dedi
istersen kardeşin yoğun bakımdan çıksın ondan sonra görüşelim. kendini mesaj atmak zorunda hissetme dedim
muhtemelen yarın sabah doktor kontrol ettikten sonra normal odaya alacaklarmış dedi
hmm çok sevindim dedim
bende dedi
yorgun olmazsan iş çıkışı gel hastaneye istersen dedi
tamam amk geleyim de.ne hoşlandığını belli ediyon. seviyon mu dalga mı geçiyon ne bok yediğin belli değil.
yanına gelince ne yapacağımı şaşırıyom. arka arkaya iki cümleyi bırak birini zor söylüyom. hepten eziyet amk bana yüreğime beynime.
tamam duruma göre haber veririm ben sana dedim.
eskiden kolonya alınırdı piçler dalga geçmeyin amk. şimdi bana komik geliyor amk.bi kolonya aldım. gittim gece 11 gibi dükkanı kapattıktan sonra
hastaneye geldim.o da dışarda başka bir aile bireyi olsa gerek onunla konuşuyordu.(halasıymış)
kenar bir yerde bir süre bekledim. hani gider mi yanında ki diye yok amk. ölüden göt beklemek misali.iki kadın durup dururken konuşmayı bırakır mı??
baktım olacak gibi değil mesaj attım.
müsait olduğunda haber ver ben bekliyorum dedim
nerdesin dedi
yanındakini gönder akabinde yanındayım dedim
sağına soluna baktı. beni gördü bana doğru yaklaştı. hoş geldin dedi
hoşbulduk. bunu getirdim ama alakasız oldu galiba dedim kolonyayı göstererek
sağol düşünmen yeterli dedi.
bunu içeri bırakıp geliyorum. burda mısın dedi
evet bekliyorum dedim geçti içeri geri geldi beyler.bu arada saat 12 civarı oldu .ara ara içeri girmeye devam etti.
eee anlat bakalım diye başladı tam 4 saat konuşmuşuz.
ben anlattım kız anlattı. babasının mesleğini sordum oteli var iki tane dedi
yuh amk. birden gözüm korktu dedim sıçtık zengin kız fakir aşık muhabbeti olacak
senin baban ne iş yapar dedi. inşaatda çalışıyor dedim.
ne güzel dedi.
neresi güzel. yazık adam ömrünü bize bakmak için inşaatlarda geçirdi dedim
duygu sömürüsü yapma onu yapmayıp içip kumar oynayıp hatta çocuklarını dilendirenler bile var. hepsini boşver babası olduğunu reddedenler var dedi.
bu kadar açık sözlü olunur mu amk. sikti yine ızdırabımı
evet haklısın şükretmek lazım dedim geyik döndü dolaştı benim eski çalıştığım oteldeki turist kızlara geldi.
ah siz erkekler gördünüz mü sarışını mavi gözlüyü hemen yamuluyorsunuz dedi.
yarrak var amk bende neden anlattıysam o kızları.
evet ayıkken onlarla sarhoşken türk kızlarına takılıyorum dedim
kendi kendimle dalga geçmeye başlamıştım.bu durumda onun benle dalga geçerken alacağı zevk eğer alıyorsa azalacaktı
ama türk kızları sadece yanlışlıkla öptürüyor dedim
dur lan neler diyordum amk ben.bu kadar samimileşmişmiydik ki?ama ilk defa biraz suratının kızardığını görmüştüm
hal böyleyken onun benle dalga geçerken gördüğü kırmızı surattan aldığı hazı galiba bende almaya başlamıştım ben ona hiç soramadım erkek arkadaşın var mı diye. alacağım cevapdan tırsıyordum amk.ya varsa? işin açığı götüm yemiyordu sormaya
o da bana sormadı zaten.
derken beyler başka önemli bir soruyu sordum
nasıl oldu da böyle çabuk dost olduk dedim. yani … deyip soruyu başka bir şekilde sormaya çalışırken
şikayetçi misin yoksa dedi?
şikayetçi olsam burda olur muydum dedim
hem ben geldim buldum seni dedim
ama sebebini sorsam cevabın var mı dedim
hangi soruya dedi
niçin ben yada herkese mi böylesin dedim
işin aslına bakarsan en yakın dostum sen sayılırsın dedi
tamam ama neden dedim
cevabını tam bilmiyorum ama iki şık var dedi şıkları alayım dedim
1 senin farklı olman
2 iki benim farklılık aramam dedi
1 i direk ele o zaman dedim
nedenmiş o dedi
sarhoşken bi kıza bira ısmarlayan tek ben değilim de ondan dedim.
2 yi de sil o zaman dedi
neden dedim
sandığım kadar farklı değilmişsin baksana dedi.. sonra da şaka şaka diye edit yaptı.  ben çok iyi dost olabileceğimizi düşünüyorum dedi.
kafama kaynar sular döküldü amk. keşke mal adam beni sikseydi de o lafı duymasaydım amk
suratım düştü moralim bozuldu ama içten içe tabi çaktırmamaya çalışıyorum kıza.
böyle devam edersek ulaşır mıyız hedefe[dostluk] dedim.
ikimizde aynı hedefe koşuyorsak evet dedi.
al amk. yine soktu lafı çaktırmadan bana asılıyor musun yoksa diyor bana aklı sıra bana lafı koyduktan sonra bir an sessizlik oldu.ben bi içeri bakıp geleyim dedi
tamam bekliyorum dedim.bu gidince iyi dinleyin lan anlatması zor biraz amk belki de herkese olmuyordur.
hani biriyle konuşursunuz veya kavga edersiniz sonra gece kafanızı yastığa koyduğunuzda günün muhasebesini yaparken ulan keşke bunu da söyleseydim yada o dediğine şu cevabı verseydim dersiniz yaa. inşallah anladınız
ben bunu biraz erkene aldım. kısa bir özetle düşündüm. demem gereken başka bişey var mı. düzeltme yapacağım yer falan diye o gelinceye kadar
uyuyor mu dedim
der demez saçma bi soru olduğunu anladım. adam komada amk. herhalde uyuyor
evet dedi. uyansın artık yaa çok özledim dedi.lan birden baba şevkati geldi içime o ses tonuyla söyleyince
amk kıza üzülmek bile yakışıyor.
bu arada saat geç oldu iyi güzel hoş konuşuyoruz ama ertesi gün iş var amk. amsalak gibi gezecem uyumasam e kızı orda bıraksam olmaz.ben gidiyom desem ters. yarrak gibi ortada kaldım. zaten dost olalım demiş dostlarımdan nefret ettim amk.o cümleden sonra
ve gözlerimdeki canlılığı arttıracak o cümlesi döküldü dudaklarından


çok yorgun gözüküyorsun.git dinlen istersen biraz.sen şimdi bütün paranı kolonyaya vermişsindir. taksi parası da kalmamıştır sende.:)koşarak gidersin artık:)haa bu arada doğru bildiğin hedeflerin peşinden koşmayı da bırakma. bakarsın tutturursun dedi
lan birden kalbim gıdıklandı amk.
vücutta extra heyecan hissettim.ne diyeceğimi bilemedim.
sevindim lan işte
seninle ilk tanıştığımızda son paramı biralara vermiştim.o zamandan beri koşuyorum aslında ama farkedilmedim henüz dedim.
kimbilir dedi.
oluyordu beyler bu iş biraz zamanla olacak gibiydi. besbelli olacaktı amk. baksana kızın dediklerine.ama bu son konuşmalarda hani kızlar utanınca kızların gözleri aşağı düşer hep aşşağı bakarak konuşurlar utançları suratlarından belli olur.haa işte anladınız siz onu bu surata hafif bir gülümseme ekleyerek ayağa kalktı. böyle bir durumda ayağa kalkmak kibarca siktir git demektir beyler. malım ama o kadar da değil amk. bende kalktım.ama zaten ben havalarda uçuyordum sevinçten. sağol bu gece gelmesen hem sıkıntıyı hem üzüntüyü gece boyunca yaşayacaktım dedi.
bana da tecrübe oldu. çok sevdiğin bir filmi aşırı uykusuz olmana rağmen göz kırpmadan izlemek gibiydi dedim.
gülümsedi. sadece tokalaştık.
tokalaşırkende yarın sabah muhtemelen uyuyor olurum öğlenden sonraya kadar ben kalkınca sana mesaj atarım dedi
bekliyecem dedim.
tokalaşma biter bitmez kız daha yanımdakyken taaksiiii diye bağırdım ama ortada in cin top oynuyor makarasına bağırıyorum
ey allahım dedi gülümsedi.
ben en iyisi koşayım dedim
makarasına koşmaya başladım.
köşeyi döndüm dalağım patladı amk. hastane nöbetçi taksisine binip eve gittim ertesi gün normalde işte olmam gereken saatten yaklaşık 3 4 saat sonra anca kalkabildim.ama sikimde değildi amk. yüzümde hani ibneler nedensiz güler ya o gülümseme vardı. yüzümü yıkamak için lavoboya gittim.
aynada şöyle kendime bi baktım. kendi kendimi beğendim amk. yakışıklı geldim kendim kendime. kısacası kendimi gaza verdim beyler yakışıklıyım olm lan gibilerinden.
neyse işe gittim. kafa balyoz ama nedensiz gülüyorum hala. öğlenden sonra saat 4 gibi mesaj geldi beyler.
merhaba çok güzel uyudum. kardeşimi normal odaya almışlar. ziyaretçi varmış bayağı ben hastaneye gidiyorum. umarım uykun yeterli gelmiştir. dedi
kardeşine çok sevindim. akşam hastane de mi olcaksın yine dedim.
annem bekleyecek galiba bu gece.ben sana duruma göre haber veririm dedi. evde misafirler olacak bu gece haberin olsun diye bir mesaj geldi akşam üstü.
tamam kolay gelsin sana başka zaman görüşürüz dedim.
beyler bu arada bilardo salonu var araya çocukluktan beri takılırdım. oynayanları izlerdim param olmazdı. sonra elime para geçmeye başlayınca aynı bilardo salonunda olan okey masasında. çayına kahvesine oynadığım kumar. elim para görünce yavaş yavaş herkes bilmez belki ama yanık diye bir kumar var ona dönüştü. parasına oynanan bir kumar bilmeyenler. için söylüyorum.
arasıra oynuyordum. yağmur yağdığı akşamlar fazla müşteri olmaz dükkanı erken kapatır oraya giderdim. belli bir müddet sonra farkettim ki oynamadan duramaz olmuşum amk tam bi hastalık kumar. kazansan da oynuyon kaybetsende.
o gece de oynadım. ufak tefek nasılsın nasıl gidiyor gibisinden mesajlaştık sadece.
ertesi gün oldu. çarşıdayım dedi.iyi gel dükkana dedim. kabaca adresi verdim.
geldi.
elma çayı ısmarladım. klasik turist ikramı.
içtik kardeşinin durumunu misafirleri iş güç dershane konuştuktan sonra. gittiği dershanenin dükkana 10 15 dakikan mesafede olduğunu bazı dershane çıkışlarında uğrayabileceğini söyledikten sonra. uğurladım. nerden duyulur nasıl duyulur bilmem beyler. hemen malzeme olmuşuz milletin ağzına ki ortada daha doğru dürüst bi bok da yok. kızın bi tane platoniği varmış. bilardo salonuna gittim. baktım kumar oynayacak kimse yok. tekken var o zamanlar o nu oynuyorum. almışım adamım king i.seri kombolarla sikiyorum amk herkesi.bi yakalama hareketi var oyunu iyi bilenler bilir. rakibi kaldırıp kaldırıp çarpıyor amk.
dınıııı nı diye jeton sesi geldi. yanıma biri oturdu. seçti adamını. tipine bi baktım amk. selam verilmez. tanıyorum uzaktan pisliğin teki.
neyse siktim bunu.bi jeton daha attı. yine siktim.bi tane daha attı yine siktim.bu arada etrafımız da bizi izleyenlerle doldu. bilirsiniz atarilerin başında iyi oynayanlara herkes bakar amk. onun da tayfası var tabi jeton almaya gitti geri geldi. yine siktim. gerildi amk. tuşlara sert vurmaya küfür etmeye başladı. baktım olacak gibi değil beyler kavga çıkacak bilerek yenildim amk. yenilirken el kırma hareketi var onu yapıyor senin de elini böyle kıracam diyor.
eh dedim bulduk amk. belayı.neyse yenildim kalktım ben.gir lan bi daha kaçmak yok sikerim dedi
bi jeton daha vardı yine yenildim. saol bilader dedim. güzel oyundu. ortam gerilmesin diye.ne gerek var amk kaşı gözü patlatmaya. daha kızla buluşacaz.o halin derse?? serseri gibi kavga mı ettin derse?
ben dışarı doğru yöneldim. arkamdan geldiler.o ve 2 arkadaşı daha var.gel bakayım bilader sen benle dedi?
hayırdır dedim.
sen benim anama avradıma küfür etmişsin dedi??
ne zaman dedim
ben jeton almaya gidince dedi??
kim dedi dedim??
gel sen benle gel dedi
karşı apartmanın önüne geldik.
o karşıma durdu. sağ elini açtı içine okkalı bir tükürük yapıştırdı. ettin mi dedi
etmedim dememle suratımda hisssettim
tepki vermedim.
bi daha tükürdü
ettin mi dedi etmedim dedim
bi daha patlattı tokatı
yine tükürdü ettin mi dedi
etmedim dedim
yine patlattı.
aynı yere vuruyor. karşılık versem diğer piçler dağıtacak beni. serseri takımı bıçak taşıyor olma ihtimalleri çok yüksek  bi daha tükürdü ama iyice sinirlendim artık.
ettin mi dedi
aynı ses tonuyla etmedim dedim.
elini üstüme sildi tükürüklü elini. etmemişsin tamam bunu geçtik dedi
şimdi gelelim diğer konuya dedi
yine tükürdü eline
öbürüne tükür bu taraf acıdı dedim
sempatiklik yapayım da insafa gelir piç diye. nafile amk. sebebini söylemeden diğer bu defa tükürmeden diğer tarafa patlattı
bir daha ebrunun yanında görmeyeyim seni dedi.
döndü gitti diğerleriyle beraber yarrak gibi kalakaldım orda. yarım saat oturdum ne bok yiyecem ben şimdi diye. neyse gittim eve ama sinirden patlıyorum amk. resmen çıkmazdayım. işin gücün yoksa amın oğluyla uğraş dur. kız da bana karşılık vermiş amk belli ki hoşlanıyor.gel de çık işin içinden.
bir kaç arkadaşa danıştım.ne olur nasıl olur ne yaparız diye.
bi kaç tane sadece ağzı laf yapan ama icraatta sıfır sığır gidelim dövelim amk. çocuklarını dedi
tamam amk dövelim de sonra onlar gelcek yine biz gidecez onlar gelecek falan. olmaz bu iş
bi kaç arkadaşla daha görüştüm.bi tanesi bana en mantıklı gelen fikri verdi. kanka bu iş dayak la kavgayla olmaz. belli adamlar maganda. tamam bizde oluruz icabında ama bana sorarsan.sen önce sen kızla gizliden gizliye fazla ortalarda gözükmeden işi bi bağla. mesaj telefon bi şekilde ayarla. önce kız arkadaşın olsun. sonra araya tanıdıklar sokar.o piçi kavgasız dövüşsüz hallederiz.ama elinde somut bişey yok daha dedi.
aklıma yattı. beyler.
akşam yine bilardo salonuna gittim. kumara başladık. mesaj geldi. nerdesin diye kızdan..
bilardo salonundayım dedim.
ne yapıyorsun dedi. arkadaşlarla oyun oynuyoruz dedim.
tamam ben gideyim o zaman dedi.
sen nerdesin dedim dükkanın ordayım dedim.
bekle geliyorum dedim.
yok ben gideyim.sen keyfini bozma dedi
o gece kızı sallamış olduk
lafda kızı ayarlayacam kumardan kalkmıyom amk.ama bi yandan da göt korkusu var beyler o piç bi daha görür mü diye ertesi gün dükkandayım. dışarıda nargile içiyorum.hem nargile reklamı yapıyor oluyorum hemde nargile zevki. yoldan geçen turistlere tadına baktırıyorum falan.
iki tane turist kız geldi. gelin tadına baktırdım hoşlarına gitti. çilekli aroması var mı dediler. lüleyi değiştirip çilekli yaptım bi tane. bilenler bilir.iyi nargilelerde kömürü sipsi tütünü yedek lülesi. maşası rüzgarlığı derken nargile satmak uğraş gerektiren bir iştir.ben kızlarla hem muhabbet ediyorum.hem de anlaştığımız nargileyi paket yapıyorum.
elma çayı ikram ettim kızlara. bende bu arada sarıp sarmalıyorum nargileyi. gırgır şamata döndü. turist kızı amk. biraz tipin varsa türk erkeklerine hemen yavşıyorlar.
bi de klasik yalanları var eğer seni begendilerse.bi kız sana burda iyi disco nerde var derse bilki bu gece beni diskoya götür demek istiyordur. yoksa her gece diskodalar zaten bana numaradan soruyorlar.
ben şu iyi bu iyi derken.
sende gidiyor musun hiç diskoya diye sordu birisi
giderim bazen dedim.iyi karşılaşırız belki bu gece dedi.
ne diyim amk. belki dedim.
ve tahmin edin kapıda 2 ile 5 dakika arasında bizi dinliyor olduğunu tahmin ettiğim. kolej mezunu yani ingilizceyi iyi derecede bilen kim var?? evet hiçbiriniz yanılmadınız amk. ebru.
kabilesini sikeyim ben bu ızdırabın.
hayırlı işler dedi. döndü gitti.
amk. türk filmlerinde makara yapardım.tam nasıl denk getiriyorlar diye.bu olayda anladım. dalga geçtiğin herşey dönüp dolaşıp seni buluyor.
ben ne yapsam diye. düşünürken.
mesaj da geldi. hırsını alamamış belli amk. akşama iyi eğlenceler sana diye işin açığı ne yapacağımı bilemedim.ama sessiz kalmak durumu daha da kötü yapacaktı.ama yanlış bişey söylemek daha da kötü olabilirdi.ilk defa karşılaşıyom.
yine mal mal düşünürken bi bok yazamadım.
akşam üstü oldu. dükkanı erkenden kapattım.
hastaneye gittim. dışarda kimse yok. içeri girsem nasıl gireyim. mesai bitmiş güvenlik almaz amk.ama içeri girmem lazım.ya kız hastanede değilse evi nerde amk.onu da bilmiyom.
biraz daha dolaştım.yok beyler. gittim güvenliğe abi dedim böle böle bi kaza yapan çocuk vardı dedim.ben tanımam bilader dedi. içeri gir sor.ehh dedim eyvallah. canıma minnet amaç içeri girmek zaten.iyi girdik de.
oda hangisi. resepsiyona gittim. abla böle böle biri vardı odası nerde biliyor musnuz dedim. nerden bilsin ismi lazım piçin ama ben bilmiyorum.
çıkardım telefonu. kardeşinin adı neydi dedim. gönderdim
tabi siklenmedim.
naz yapıyor amk.
ahmet miydi önemli çabuk dedim.
hayır dedi. sadece düşmedi anlayacağınız ben hayır ahmet değil hüseyin osman mehmet neyse söyler diye bekledim. çıkmaza girdi. olay.recepsiyoncuya. durumu tekrar anlattım.bak dedim. böle böle komadaydı. motor kazası. normal odada olması lazım şimdi. derken.kayıtlara bi daha baktı.şu galiba dediler. verdiler odayı. gittim odaya baktım.
tamam bi lavuk yatıyor orda ama ebru yok amk. ortada.başka bi bayan var. pardon yanlış oldu dedim. çıktım.
belki wc dedir diye. biraz daha koridorda oyalandım yine yok.
sıra evini bulmaya gelmişti.
resepsiyona tekrar gittim. saolun deyip çıktım.
resepsiyona sorsam adresi var mı diye. niye ordan öğrenmedin dese şüphelenecek göte gelecez amk. olay yeri gözlemci katili olacaz gözlerinde yine telefonu aldım. nasılsın diye mesaj attım. tansiyonunu ölçmek için
cevap gelmedi tabi
bende iyiyim sağol dedim.
bira ısmarladın mı kızlara dedi
evet ısmarladım.ilk birada sarhoş ettim ikisinide fıcı bira taktiğini yuttu salaklar götürecem şimdi dedim
ne dese beğenirsiniz?? hedefini iskandinav rüzgarı düşürmüş haberin olsun.. dedi
ev nerdeydi sizin dedim
kızları mı getirecen dedi.
misafirliğe gelecez uygunsa dedim
kasırga çıkıyor haberin olsun. dedi
ama bu konuşmalar sırasında henüz diskolar açık değil beyler biliyor yani. daha akşam 8 civarı amk ne diskosu.
baktım olacak gibi değil söylemez amk neden söylesin. telefonu çıkardım.onu ara bunu ara ortak arkadaş bulacam diye götüm patladı.bi arkadaşın kız arkadaşı dershaneden tanıyormuş. aynı okula gitmişler. dolayısıyla biliyor evini. öğrendik yerini.tam olarak.
apartmanı buldum ama kız zaten daire numarası söylemedi ne olur ne olmaz diye.
apartmanın hangi tarafında kaçıncı katta oturuyor nerden bileyim amk. binanın yola baka iki yanını gören yere geldim kaldırımda
pencereden aşşağı bakarmısın dedim
gönderdikten sonra yola yürüdüm. binanın iki tarafınıda görecek şekilde. sağa sola radar gibi gözleri gezdirdim.bi perde aralandı. hemen hareketli bölgeye yöneldim. tamamdı beyler evi buldum. allahtan öbür tarafta çıkmadı amk binanın.
kaldırıma kıçımı yola ayaklarımı koyup oturdum,
tam onun dairesinin karşısına.
ufak bi edit.4. kattı başım ağrıdı amk. yukarı bakmaktan bana bakıyor mu diye. kız piç amk.az çok tanıyorsunuz.
kürkçü dükkanına bakıyorsan kapandı dükkan dedi.
lafa bak amk.
açılmasını beklerim dedim.
açılmaya bilir.ama dedi.
direk açılmaz deseydin kızların yanına dönerdim ama olabilir ihtimalli konuştuğun için bekleyeceğim dedim
hala kızlar diyorsun aklın orda kalmış dedi
gönlüm başka yerde ama dedim
bana ikisiyle de gel. dedi(akıl gönül) iş tamam gibiydi. biraz yumuşama vardı. sadece götü biraz sıkıp bi kaç saat orda beklemek gerekiyordu.
arasıra pencereden bakıyordu.
bi saat kadar oturdum.
tamam inandım. gidebilirsin dedi.
tamam seni hallettiğime göre kızların yanına gidebilirim artık dedim
offffff diye 159 karekteri kullandığı bir mesajla cevap verdi kendi kendime ibne misin amk.ne bok yiyon amcık desem de artık göndermiştim beyler
yine sessizlik oldu. gitsem şüpheye düşecek.
boş boş oturmak sıkıcı geliyor amk. tamam arasıra pencereden bakıyor ama. 5 dakikada on dakika da bir.5 dakika da 300 saniye var amk.300 e kadar saymak demek. illa bişey yazasım geliyor. piç şeytan dürtüyor
işi nasıl piçliğe dökmüştüm artık.o da seviyordu bana yapmayı o yüzden sıkıntı olmaz diye devam ettim
beni kıskanmana bayılıyorum dedim
bu defa offff u 159 karekterle doldurmuş ek mesajla da 159 karekter fffff yazmış sadece diskolar kaçta kapanıyor.ben hep sarhoş bitirdiğimden gecenin hiç hatırlamıyorum dedim
3 e kadar orda beklemeyeceksin herhalde dedi
gel beraber bekleyelim dedim
cevap vermedi
sen bilirsin dedim
tam bir turizme darbesin ne güzel kızlarla eğlenecektim onlarıda eğlendirecektim. dedim
alıkoyan mı var dedi
evet dedim.
nedir kimdir dedi
başka iki kız daha var onları da sen yokken ayarladım. burda buluşacaktık tesadüf senin evin oraymış dedim amacın ne dedi. nedir yani bu oturmalar falan dedi
bak bakayım eve marketten bişey eksik mi dedim
gelemem misafir var dedi
affettiğini söyle diyecem ama zaten affedilecek bişey yok. yanlış anladın bugün ki olayı dedim.
cevaplamadı
hastaneye de gittim kardeşini gördüm bu arada dedim
nasıl yani dedi
yok yok merak etme durumu iyi dedim
beni görmeye mi geldin dedi
evet dedim
evi nasıl buldun dedi
kızlarla buluşacaktık hatırlasana dedim
ciddi olur musun lütfen dedi buldum işte bi şekilde dedim
ya gelmek isterdim ama evde misafir var dedi.
lütfen git artık dedi.
çöpde mi yok evde dedim
annem yok evde misafirlerle ilgilenmem lazım. çayıdır meyvesidir. eksik olan herşeyi babam almış zaten başka zaman dedi
tamam ben gidiyorum o zaman dedim.
tamam iyi geceler.eve sağdan gidecen unutma dedi.sol yol diskolar caddesi beyler.
offff uzatma şimdi diskonun yolunu bana dedim
sende şu espriyi uzatma artık dedi. göt oldum iyi geceler deyip
kumara gittim beyler kumar oynayanlar bilirler gece sonuna doğru. kumar oranları daha da artar. yani 5 lik onluk oyun gece sonu 50 100 çıkar.
kapanacak artık mekan. yanık bilmeyenler bilmez ama. kısaca okeyin iki tane jokerle oynananı.ama yere yaptığın perleri açmalı. elinde kalan sayıları da sana yazarlar 100 olunca yanarsın. oyundan çıkarsın. eğer tekrar girmek istersen sayısı en yüksek olanın sayısıyla girersin.ama aynı oyunda her girişte girmen gereken para miktarı katlanır. herkes yanıp bir kişi kalınca yerdeki tüm parayı alırsın.
oyun katlandı da katlandı. biri yanıyor tekrar giriyor. öteki yanıyor o giriyor masada iki ayda kazanacağım para birikti.ama ben ilk giriş parasıyla duruyorum. sayılar.yanma sınırında yani tam hatırlamıyorum ama 98 97 96 civarı. mesela sayısı 98 olan açtıktan sonra elinde 2 sayı kalması lazım yada kafadan bitmesi lazım. iyice gerildi masa. neyse kagıtlar dagıtıldı.eli dizdim. elden tekim.ama nasıl tek iki joker var 10 kagıtla oynanıyor.bir 3 lü bir 4 lü perim var birde maça sekizli var boşta. onun yanına kağıt arıyom. karo sinek kupa 8 veya maca 6 7 9 10 lazım. yada diger perlerin yanına bir kagıt. çekiyorum yok. atıyor yok. çekiyorum yok atıyor yok.bi de çift desteyle oynanıyor amk.bu kadar şansızlık olamaz.yok amk gelmiyor. işin garibi elime ikili çeksem kagıtları yere açıp elimde ikiliyi bırakıp bir el daha şansım olacak o da gelmiyor.amk. sonunda geldi.ama bittim.
topladım paraları. başladı geyik amk.vay şansını sikeyim.vay amk ben böle işin. çift joker sana nasıl geliyor. hile mi yapıyon.ne diyecen adamlara amk.yok ne hilesi falan filan derken. küfürler başladı.bi tanesi dedi. dışarda görüşecez. tamam oynadığım adamları tanıyorum da kumar olunca işin içinde para olunca olay değişiyor. adamlar çıktı. mekan kapanacak. bende sike sike çıkacam. dışarı çıktım.4 5 kişi var ama hepsi dövmek için değil beni seven ayırmaya çalışan da var aralarında. hile yaptın dedi diretti adam.aga yok ne hilesi. istiyorsan vereyim paranı dedim
para için yapılır mı dedim
sokarım sanada parana da dedi. yumruğu sağ kaşımın üstü hissetti. yıldızları gördüm. digerleri ayırayım falan derken.bir iki tane de traş tekme falan geldi. sonra ayırdılar.onu aldılar gittiler.
kaşın üstü şişti ama açılmadı.bu demek oluyordu ki içerdeki zedelenme yarın gözün üstüne morluk olarak belirecek.amk ben yine karşılık vermedim. orda oturdum kaldım. yanımda bi arkadaş daha kaldı. oturdum sigarayı yaktım. içiyorum.arkadaş tekel bayisinin birinden kutu kola aldı geldi onu bastık üstüne. sonuç yine dayak yedik. sebebi amk. kumarı.göz moraracak. herkese açıklama yapılacak. nasıl morardığına bir yalan uydurulacak.
gittim eve. ebru yatmadan önce aradı. aramazdı amk. hiç aramamıştı ki beni telefonla. sadece çaldırmıştı bi kaç kez. mutlaka bişey olmuştu ama ne?? heyecan bastı beyler.ne oldu lan neden aradı amk. yoksa kavgayı mı duydu diyte tedirgin bir şekilde açtım telefonu
çatallı bi ses tonuyla efendim dedim.
-merhaba nasılsın dedi??
bok gibiyim amk. neden aradın?? gerginliğiyle -iyiyim dedim
-telefonu bi kaç saniyeliğine kulağından uzaklaştırır mısın dedi??
mal oldum ne diyor lan bu derken telefonu da uzaklaştırdım kulağımdan. sonra yine dayadım kulağıma
-tamam teşekkürler dedi. kapattı amk. zart diye.bi bekle amk. bizde iyi geceler falan diyelim yok. nerde.böyle yapmasının bi sebebi olmalıydı.ama zaten kafam ağrıyor. kafa çalışmadı amk. derken jeton düştü benim
müzik sesi var mı diye yaptı bunu beyler bence. yani diskoda mıyım onu deniyor. tamam kıskan iyi güzel hoşda şimdiden böyleysen ilerde ne bok yiyecem ben amk. ilerde hayatımda söz sahibi olmaya başlayınca ne olacak
kız beni besbelli kıskanıyor beyler. bir mesaj geldi
-sesini duymak güzeldi yorgunluğumu aldı diye. hassiktir ordan kimi yiyon amk. götün tutuşmuş işte discodamıyım diye.
-çok şanslıyım dedim
-sebeb? dedi
-sen aradığında discoda elektrikler kesikti sessizce konuşabildik dedim.
utandı mı nedir. bilemem ama konunun üzerine gitmedi. belki de ben sadece kuruntu yapıyordum ama neden kulağımdan telefonu uzaklaştırmamı istesin ki?? -yarın kaçta dükkanda olacaksın dedi.
sıçtık beyler. yediğim yumruğu unutup geleceği göremeden
-saat 9 gibi dedim.
-belki uğrarım iyi geceler dedi.
bi kaç iyi geceler mesajlaşmasından sonra yattım.
sabah kalktım lavaboya gittim. göze bi baktım. kaş la üst kirpik arası kara lahana renginde amk. yine mallık edip 9 a tam gelmeden dükkana gittim. sığır geç git amk. gelsin bulamasın görmesin işte morluk ininceye kadar.
ben dükkanı açtıktan sonra çay poğaça keyfi yaparken geldi. tabureye oturdu karşıma. merhaba falan fistan geyiğinde fark etti tabi gözü.
-aaa ne oldu gözüne dedi. anne şevkati edasıyla
-ben sana çay söyleyeyim dedim. kalktım diyafona yöneldim çay söylemek için çay söylerken kendi kendime muhakeme yapıyordum. beyler ihtimaller açıktı. kafamı kapıya dolaba falan vurdum desem konu kapanabilirdi belki ama inandırıcı gelmeyip kızın güvenini kaybetme onun gözünde yeni tanıdığı birisi olarak yalancı olma ihtimalim de vardı. kumar oynayıp dayak yedim de denilmezdi amk. denilirmiydi lan yoksa. aklımda net bi fikir yokken bende oturdum karşısındaki tabureye.
gözlerimi her kaçırmaya çalıştığımda aşşağı baktığım için daha net görüyordu morluğu.
-seni dinliyorum dedi.
hiç yalan söylemek gelmedi içimden.
-dün gece bir arkadaş yanlış anlaşılmadan dolayı yumruk attı dedim
-sen dün eve gitmemişmiydin dedi
-evet de işte şey kem küm ederken.
göz göze geldik. gözlerinde ki mesaj açık ve netti. yalan söyleme -eve gitmek için bir arkadaşı aradım. beraber döneriz müsaitse diye.
her kelimemin sonunda eeeee dercesine bakıyordu merakla.
-bana bilardo salonunda olduğunu ve işinin bitmek üzere olduğunu söyledi.gel beraber döneriz dedi. dedim
-gittim oyun oynuyordu parasına dedi
-kumar yani dedi.
-evet dedim.
-seninle ne alakası var dedi.
yine laflar ağzıma dolanınca.
-sende oynadın degil mi? dedi
annem sigara mı içiyon diye sorduğu zamanki suçluluğu hissettim birden. yakalandık amk.
beyler evet dedim ama. inanın neden dedim. niye bütün gerçekleri anlattım ona bilmiyorum. mallık olarak da yorumlayabilirsiniz ama bakın bu sayede ne öğrendim. gerçeği söylemesem ebru hakkında bunu öğrenemeyecektim.ve ebruyu böylesine tanıyamaya bilirdim -bak şimdi sadece aile bireylerinin bildiği bir konuyu ilk defa benim gözümden sana anlatacam dedi.
ömrüm boyunca tavsiye almaktan nefret etmişimdir.yok sigara içme yok şöyle kanser yapar yok böyle ölürsün. dersine çalış oku adam ol.falan hep bi kulaktan girer bi kulaktan çıkardı bende beyler.amk. bende biliyom sigara zararlı yarram bana ne anlatıyonuz.ama ebru farklı bişey anlatacaktı biz de durum itibariyle yüzümüz kızara kızara sike sike dinleyecektik.
-hatırlarsan sana babamın iki tane oteli olduğunu söylemiştim. dedi
onaylarcasına kafa salladım.
-o otelin birincisi varken babam kumar oynamış ikincisi de kumardan kazanmış dedi.
yuh oldum. devam etti. -yani elindeki oteli kaybetme ihtimali varken ikinci oteli kazanmış. yıllardır nasıl böyle düşüncesizce o oteli yani bizim rıskımızı nasıl riske ettiğinin pişmanlığını yansıttı bize.
-buraya kadar iyi görünüyor şanslısın bir çocukmuşsun diye düşünebilirsin ama babam her akşam eve iki ekmek getirdiği zaman ekmeğin bir tanesi hep haram gözüktü gözüme. başka bir çocuğun yemesi gereken ekmek haksızca her gün bizim soframızda oldu.
ben ona şaşkın şaşkın vay be kıza bak gibi bakarken.
-hatırlarsana bana bir yemek borcun vardı.ama artık yok benim yediğim haram bana yeter. dedi.
kumardan kazandığım parayı kastediyordu.
bunları anlatırken gözleri de doldu. duygusala bağladı. ıslak kirpiklerine kurban olduğum o an boynuna sarılıp doyuncaya kadar kucaklayasım geldi.ama nere sarılıyon amına kodumun kumarbazı.. ayağa kalktı.
- bu seninle son konuşmamız olabilir.iki şıklı tek cümle söylecem sana dedi
nedir dercesine baktım ona.
-kumar varsa ben yokum. dedi.
arkasını döndü gidiyor amk. basbaya gitti vedalaşmadan. eskimiş boxer dan fırlamış yarrak gibi kaldım ortada. öğlen civarı 6 7 kişilik kumar tayfası dükkana geldi. dün geceki olayda başrolde oynayanların hepsi kapıdaydı. bana yumruk atan dahil hepsi gelmişti. bana yumruk atan kişi benden 8 10 yaş civarı büyük.o zamanlar peugout dolmuş kullanan harun abiydi. edit.adamın adı harun piçler inci deki harun abi değil.
içimde korku bile yoktu. kız zaten sıçtı ağzıma bir iki yumruk daha yesem ne olur di ki amk.
yine yaşça benden büyük esnaf olan hasan abi girdi ben kapıya doğru yönelirken. hasan abiyi çok sever sayarım.
-harun abin seninle konuşmaya gelmiş. dün geceki olay için.ben kefilim. pişman adam dedi eyvallah abi dedim. hepsine beraber buyrun içerin hareketi yaptım elimle. harun abi geldi. hasan abi de yanımızda duruyor
- kusura bakma. borç durumları vardı. çocuk da hastaydı. moralim bozuktu. gerginleştim.çok üzüldüm olaydan sonra dedi
şeytan be orospu çocuğu madem çocuğun hasta o saatte ne işin var kumar masasında. demek geldi içimden ama demedim tabi
-önemli değil dedim. isteksizce.
hasan abi -hadi sarılın barışın geyiği yaptı.amk iyi valla at yumruğu morart gözü üstüne bi de sarıl kucaklaş amk.ama yapacak bişey
sarıldık.
-sana borçluyum dedim. harun abi.
-ne borcu abi ne demek. dedim.paranı vereyim istersen dedim.
-yok sende kalsın. benlik bişey olursa hemen haber ver dedi. uğurladık gittiler.
sonra dükkanda yine yalnız kaldım bi kaç müşteri. onlarla ilgilenirken.bir yandan da plan yapıyorum. ebruya gidip tamam kumarı bıraktım seni seçtim demek olmaz. yani lafla bitecek bir olay değil bu
başka bir piçlik bulmalıyım. paralar da cebimde. hatırı sayılır bir para.
ne yapsam ne etsem diye düşünürken. akşama doğru ilham geldi piçolar. akşam üstü paraları masanın üstüne bırakıp düşünürken planı yapmıştım.bu paralar bir şekilde harcanmalı ebruya paranın harcandığı hiç kumar parası kalmadığı belli edilmeli. para mümkünse hayırlı bir işe yatırılarak ekstra sepmpati kazanılmalıydı ama nasıl??
o gece kumar oynadığım kişilerle görüşmek üzere bilardo salonuna gittim. sadece bir tanesi ordaydı.ama bana hepsi lazımdı.onu yarın diğerleriyle beraber buluşup buluşamayacağımız sordum. gündüzden ayarlarız yarın dedi ertesi gün oldu bu arada gözüm kulağım hep telefonda aklımdan çıksa gönlümü teselli edemediğim ebrum bi mesaj atsa diye
ama yok.ben de ona atamıyorum.
neyse ertesi gün kumar tayfasın yanına gittim. harun abi de orda.ona bakarak kısaca durumu anlattım.
-abi geçen gün kazandığım paraları size geri vermek istedim.ama almadınız. bende bu paraları harcayamam. hatırlarsan bana işin düşerse gel demiştin düştü abi dedim
-devam et hele dedi
-abi ben kumarı bırakmaya karar verdim.bu parayı da harcamayacağıma göre bunları bir hayır işine kullanmak istiyorum dedim.
-peki bizle alakası ne dedi.
-şimdi ben gidip tek başıma bir yere yardım yaparsam haram kumar parasıyla etmiş olacam.ama hep beraber gidersek kim ne kadar kaybettiyse o kadar yardım yapmış olacak. hakkınızı içten helal edeceksiniz. böylece haram olmayacak dedim. hepsinin aklına yattı.
-okey mi abi hepinize uyar mı dedim.
-ne yapacaz peki dediler.
-bir yerden haber bekliyorum ben size yarın haber veririm dedim.
telefonu olmayanların telefonunu aldım. ayrıldık
o gün yine mesaj yoktu beyler. soğuyor mu acaba benden lan topyeekün mü bıraktı beni korkusuyla gece zar zor uyuyabilsemde sabah kalkar kalkmaz dedemi aradım köydeki
hoş beş ellerinden öperim. muhabbetinden sonra. okulun numarasını istedim.
-dur defterde yazıyordu dedi.5 dakika sonra ancak bulduktan sonra aldım telefonu
-direk çevirdim. bakan yok.
köyde iki öğretmen var beyler. biri ilkokul üçe kadar diğeri 4 5 sınıfları okutuyor. tekrar tekrar aradım sonunda tenefüs olsa gerek öğretmen cevap verdi. durumu anlattım
elimizde bir miktar para olduğunu bunu da okula yardım olarak değerlendirmek istediğimizi söyledim. ihtiyaçlarını sordum
-gelip kendiniz görseniz daha iyi olur dedi.ama hangi esnafı iş güç arası komple toplayıp köye götürecen amk.
-hocam boyası iyi mi okulun dedim.
defter kitap daha fazla ihtiyaç dedi. öğrenci sayısını aldım. tamam hocam ben sana haber veririm deyip kapattım telefonu.
54 öğrenci.
kumarbazları arayıp durumu anlattım. öğrenci başı bir çanta içine defter kitap para yettiğine kalem silgi falan dolduracaz. benim çalıştığım dükkanın ününe getirecez. ordan senin dolmuşla akşam işini bitirince köye bırakacaz hocalar dağıtsın uyar mı dedim.
-neden senin dükkanın orda akşam direk atalım dolmuşa götürelim dedi
-olmaz dedim.
olmaz tabi amk.ona göre plan yaptık. dükkanın önüne gelmezse o çantalar plan yatar.
-neden dedi. salladım yalanı.
-abi belki çantaları gören diğer efnaf da yardım etmek ister.
-haa deyip okeyi aldık.,
ama benim amacım ebruya dükkanın önünde o çantaları göstermekti çantaların ve içindekilerin siparişini verip pazarlığı yaptık.bir miktar arttı.ona da 54 tane 9 kat kames top aldık.amk sanki hepsi erkek öğrencilerin amk.o kadar da aynştayn değiliz kafa basmadı amk işte.
çantalar tamamdı. gelecekti.şimdi iş ebruyu getirtmekti dükkana ama nasıl.
sike sike bi yolunu bulmak gerekiyordu.
sarıldım telefona mesaj bölümünü açtım.
-olmuyor deyip gönderdim
belirsiz konuştum ki en azından ne olmuyor diye geri mesaj göndersin de nabzı nı ölçeyim diyecevap gelmedi.kim bilir ne bok yiyor ne düşünüyor
orda mısın diye bi mesaj daha attım.
yine gelmedi mesaj.lan yoksa plan yatacak mıydı.yok amk bu riski alamazdım. sokarım lafı dallandırıp budaklandırmasına deyip. direk girdim konuya.
-tamam seni çok üzdüm biliyorum ama en azından görüşmeye devam etsek.bak babana bile şans veriyorsun hala dedim.
bir müddet cevap gelmedi. sonra
-seçim yaptın mı dedi.
-evet dedim
-dinliyorum dedi.
-kumarı beraber oynayacaz bundan sonra dedim
ortam espriyle canlanır diye düşündüm ama ters tepti amk. cevap gelmedi.
-seçimimi yaptım dükkana gelirmisin lütfen dedim.
-gelemem dedi.
-yüz yüze vermek daha doğru olur cevabı dedim.
-tamam bakarız dedi.
-ne zaman gelirsin dedim.
-öğleden sonra gelirim dedi.
-ok dedim.
kırtasiyeyi aradım. çantaların akıbetini sordum. hazır değillermiş hala. kızın gelme vakti yaklaşıyor amk.ama ortada çantalar yok. telefon üstüne telefon.yok böyle acil şöyle acil derken. akşama anca dedi
eh amk. plan yatacak. hasan abiye gittim. elemanı var bi tane fırıldak piç.abi dedim. durum böle böle gitsin bi el atsın. yardım etsin dedim
hemen gönderiyorum dedi.o gitti. patronu aradım.abi gel az işim var dedim.
nedir dedi?
dedim böle böle.
tamam geliyorum dedi.
bende gittim. hasan abinin eleman la ayarladık. çantaları.harun abiyi aradım.
-abi gel alalım şunları dükkana dedim. yoldayım geliyorum dedi. dolmuşun önündeki tabelaları kaldırmış. hususiye dönüp geldi peougout dolmuşla. attık çantaları. getirdik dükkana. dükkana geldim ama olana bakın amk. kız gelmiş de gitmiş bile. patron olacak öküz bi işi var demiş.
plan yattı amk. kız görmedi.bu arada esnaf da ne oluyor bunlar ne derken takdir ediyor bizi ama benim sikimde degil moralim bozuk amk. amac saptı.
her plan tutacak diye bişey yok amk. tutmadı işte.
-neden beklemedin diye salladım bi mesaj.
-patronunla mı kumar oynasaydım dedi
güler misin ağlar mısın amk. -gelemez misin tekrar dedim
-bi arkadaşla buluşacam dedi.
neee arkadaş mı hangi arkadaş kız mı erkek mi lan ne oluyor diye kıskandım. hoşlanıyor muydum lan yoksa kızdan harbi harbi. evet kalbim messinin seri çalımları gibi atıyor amk. aklıma o gelince. demek ki var bişeyler.ama bi dakika ben onu kıskanıyorsam?? kıskanmadan sonuç olarak ondan hoşlandığım çıkıyorsa o da beni kıskanmadı mı?? evet kıskandı sonuç benden hoşlanıyor. diye düz mantık yaptım kendi kendime. sevidirik oldum lan piçler garip anlatılmaz duygu yaşayanınız bilir. uzaktan ben bunları düşünürken biri görse deli bu amk salağı mal mal gülüyor kendi kendine der. -kumar varsa bende geleyim dedim
-tamam sen gelme ben gelirim işim bitince dedi
ohh dedim. dedim de ne zaman bitecek işi.
-lütfen erken gel. bişey konuşmam lazım seninle dedim.
-tamam bakıcam duruma göre dedi
akşam üstü gözüm yollarda kaldı deyimi varya anasını sikim kalmadıysa. dükkana müşteri giriyor. içeri girip ilgilenmiyom bile.ha geldi ha gelecek diye.
edit. bazı o.ç.turistler dışardaki çantaları görüp içine bakıyorlar. fiyatını soruyorlar. zaten gerginim amk. siktir edesim geliyor ama turizmden ekmek yiyoz amk. derken göründü. hindi gibi kabardım.o gelirken. çantalar!ben! yardım!no kumar!sen ben anla iste ebru triplerine girdim.
farketmedi amk. çantaları o da turistler gibi satıyoruz sandı herhalde. yada gözü benden başkasını görmüyordu. özlemiş olamaz mı piçolar mal demeyin kıza.
üç beş geyik. nasılsın iyiyim sen nasılsın. tarzında.
normal muhabbet devam ederken. planlasam bu kadar olmaz amk. harun abi geldi. koçum ne zaman gidiyoruz dedi
onu görünce bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi. misafiri göndereyim gideriz abi. dedim.
-nereye gidiyorsunuz dedi ebru
-köye gidecez. dedim.
-niçin dedi
-çantaları okula bırakacaz dedim
-çantalara baktı. bana baktı çantalara baktı.
bu arada harun abi konuşmaya devam ediyor.iyi doldurmuşlar içini baya ağır bunlar.bu kadar çeşit defter kullanıyor mu bu çocuklar yaa dedi. -ben gideyim. dönünce mutlaka haber ver dedi.
kız anladı olayı. korktuğum başıma gelmedi. benim korkum. bazı insanlar yapılan yardımların açıklanmasını beğenmezler. sağda solda yok ben buna şu yardımı yapıyorum yok şuraya bağış yaptım. söyleyişleri itici gelebilir.ama ben kıza direk bak bunu bunu yapıyorum beni affet demedim. harun abinin son saniye üçlüğü ile tamamen doğaçlama gerçekleşti.iş tamamdı beyler.
-ben mi sürsem acaba daha hızlı döneriz dedim.
-sakın haa dedi.
-zaten gazla freni hep karıştırım dedim.(o zamanlar moda bu espri)
güldü. sarılmak ister gibiydi. görüşürüz dedi. gitti.
bizde aldık malzemeyi.45 dakika mesafede olan köye gittik. önce dedemin yanına gidip birer çay içtik yemek yedik. dedemlere öğretmenler de geldi.
bizim bırakıp gitmemiz gerektiğini söyledik. köyden 3 4 kişi daha bulup okula bıraktık.ve geri döndük kumar halledildi. bırakıldı.muhtemelen ebru sayesinde 54 çocuk yarın sevindirilecekti. günah çıkartmış gibi temizlenmiş hissediyordum kendimi.(yanlış anlamayın elhamdülillah müslümanım)diğer esnaflar tarafından takdir topladık.en önemlisi ebru dönüşte bana mutlaka haber ver demişti.
daha gelmeden yolda yazdım mesajı 10 dakikaya merkezdeyim diye.
-bende evden çıkıyorum falan yere gel yorgun değilsen dedi.haa fren en ortadaki bu arada diye maytabını da geçti. dediği yere gittim. hemen hemen aynı zamanda geldik. geldi direk sarıldı bana. sıkıca
içim titredi. ayakların spagetti gibi birbirine dolanıyor hissettim. dizlerimde trabzon sporlu giray tarafından sert bir faule maruz kalmışcasına derman kesildi.bi an acaba futbol hayatım bitti mi acaba dedim. demedim tabi lan şaka amk. bi andan sonrasını okumayın.
bende ona sıkıca sarıldım.
bir müddet öyle kaldık.ben gayet mutluydum. sabaha kadar sarılabilirdim. boyu da benden 10 cm civarı kücük olduğu için saçlarının mis kokusunu rahatça içime çekebiliyordum omzuma yasladığı başından durup durup sıkıca sarılıyordu.,
-yarın karnın acıkır mı senin dedim
omzumdayken güldü.
-gitmiyeceksin bi daha degil mi dedi[kumar oynamaya]
hafiften araladım kendimi ondan gözlerine bakarak
-söz dedim.
biraz daha öyle kalsak kesin gözleri kapayıp dalacaktım dudaklarına ama
çok sevindimi derken sarıldı yine. sonra yürümeye başladık.yan yana elimi eline atacam ama elim ayağım tutmuyor ki amk heyecandan.
erkek kardeşinin durumunu sordum. anlattı.
anlattı da ben dinlemiyorum. kulağımı veremiyorum. inanın ne dedi hala hatırlamıyorum. nasılmış kardeşim dese cevap yok
-yarın dedim yemek dedim.
-tamam dedi öğlen e randevuyu aldım kızdan.
şimdi çıkıyormuyduk lan biz. zaten bu çıkma olayını da çözmüş değilim. kıza direk benimle çıkarmısın denir mi amk.
-ama ben ısmarlarım sen paranın hepsini harcamışsın anlaşılan dedi. -olmaz ben bi koşu kahveye gider yine üterim onların parasını dedim.
ters ters baktı ve ilk aptal kelimesini orda kullandı gülerek.
bas baya samimi olmaya başlamıştık.
-ben ısmarlamazsam gelmem dedi.
-bende turist kızlarla giderim dedim.
ikinci aptal da duyuldu.-kızları da getir dörtleriz kaybeden ısmarlar o zaman dedi.
bu konuşmalar geçerken karnımın içinde gülme krizleri oluyor ama gülmüyorum zor tutuyorum kendimi. sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.
-teke tek oynayalım hep sen kazan dedim.
-ikimiz oynayıp ikimiz kazanacağımız başka bi önerin yok mu dedi.[aşk]
-var ama oluşum içinde henüz galiba dedim.
sessizlik oldu.ben yine kırmızı.o bakacak yer arıyor.
-ne kadar vaktin var dedim.
-max 30 dakika. dedi
-30 dakika da ne yapılabilir ki dedim
göz göze geldik bir an bunu derken.. oldukçayakındıkda nefesler tutuldu. hazırmıydık acaba? birbirimizin gözlerine bu sorunun cevabını arayarak bakarken… evet öpüşme için ortam hazırdı. şartlar müsaitti.tek yapılması gereken gözleri kısarak bi kaç mm yanaşmaktı.
öyle de yaptım.ama o gözleri aşşağı kaçırarak boynunu aşşağı büktü.
konuşmadan şimdi olmaz dedi bir nevi.
çok da üzüldüğüm söylenemez.ilk bi kaç saniye üzüldüm evet.ama sonra takdir bile ettim denilebilir.
turist kızlarla aynı geceye çık konuş öpüş sikişi sığdırdıktan sonra ebruyla olayların biraz daha yavaş gelişmesi daha çekici geliyordu bile diyebilirim. ben gideyim artık dedi.
fazla da zorlamak olmazdı. tamam dı amk işte.
ben yaşamak istediğim duyguların aslında bunlar olduğunu hissediyordum.bi kız bana değer veriyor. hemde benim de ona değer verdiğim birisi.
yanımdayken heyecanlandırıyordu beni
illaki tuttuğun karıyı sikmek mi amk olay??  o ben gideyim artık dediği zaman durdum.180 derece geri dönerek evleri istikamine doğru yürümeye devam ettim.
hiç bişey demeden yürümeye devam ettim. orda ayrılalım istemedim aslında.en azından evine kadar yürüyeyim
yana yana yürür duruma gelinceye kadar bir kaç büyük adımla yaklaştı bana
evleri mahaline girdiğimizde
durdum..
-ben bu yoldan gideyim. dedim
tehlikeli bölgede olabileceğimizi düşünüp kızı zor durumda bırakmamak adına sarılma girişiminde bulunmadım.
-bir sarılma alacaklıyım dedim. etrafa bakarak burda da kucaklanılmaz ki dercesine.
o bana sarıldı.
-tamam alacağın devam etsin dedi. hafif bi gülümseme ve sevgi dolu olduğunu sandığım bakışlarıyla.
döndü, gitti.
ve yola koyuldum eve gelmeme yakın bi mesaş geldi
-sana borçlu olmak güzel sey yazıyordu.
-esas güzel olan senin hayatımda olman dedim.
dedimde sanki biraz erken demişim hissine kapılmama sebeb olan bi durum oldu. mesaj a cevap gelmedi.
erken miydi lan piçler.
ben aslında ona
tüm kalbimi çok yüksek faizle sana versem ömür boyu ödeyemesen demek istercesine doluydum ona karşı duygusal bağlamda.
acaba ertesi günki yemeği de riske mi atmıştık korkusuyla yattım.
bu arada beni tükürüklü şamar manyağı yapan piçten de haber yoktu. aklımın bir kenarında o da vardı hep. daha bi de onunla uğraşacaktık amk.
geçen süre zarfında hiç görememiştim onu. geberdi miydi lan yok. keşke amk. nerde??
yarın ola hayrola
sabah kalktığımda 1 mesaj alındı yazıyordu konuşmamız lazım. diyordu mesajda. ebrudan gelmişti.
mesajı gönderme vakti oldukça geçti.
yine bi bokluk mu çıkmıştı amk. ne güzel sevgili olma yolunda ilerliyorduk.
-ne zaman istersen. dedim
-yemek konuşmamız için bahane olsun dedi.
-konuyu sorsam diye. gönderdim tekrar.
-sabretsen. diye cevapladı ne denir amk. bekle diyor işte.
karnımda sancılarla yemeği bekledim. adamın aklına binbir türlü şey geliyor amk.
yemek vakti geldi. restoran dışında bekledim. geldi.beraber restoranın üst katına çıkacakken tahmin edin gözüm kime takıldı
şamarcı piçe
bize bakıyor ama özellikle bana hemde ne bakış amk.
kızın haberi yok tabi. bilmiyor ki amk olayları. kızın bu piçten haberi bile yok. kendi başına aşık olmuş beynine siktiğim.
kız önde yürüyor üst kata doğru. piç bana bakıyor.off amk off. kalsam hadi ne oldu diyecek. gitsem ayrı dert
bak şimdi ebru şu karşıdaki piç beni seninle konuşmama konusunda uyarmıştı mı diyecekttim?? denmez tabi
zamanlamanı sikeyim baht.
amk zaten kızla konuşacaklarımız kapalı kutu.
bu yüzden zaten tedirginim bi de bu piç işi extra extra large yaptı amk. anlayacağınız önümde bir yarrak vardı beyler.
üstüne mi bastık ,yan mı bastık, götümüze mi kaçacak yoksa benim yaptığım yarrağa donsuz koşmakmıydı??an itibari ile bilmiyordum.
çıktım yukarı ama çıkarken piç hala bana bakıyor amk. şimdi bile hatırlıyorum o suratının halini. sanki sülalesine orgy yapmışım. beni sikecek ama siksede hırsını alamayacak gibi.
oturduk. moralimi durumumu az çok tahmin edebiliyorsunuz.
derkan garson menüyle geldi.
ne yer ne içer faslını aynısından bende ile geçiştirdim.
açlık maçlık kalmadı bende
garson gitti.
ve kaldık mı masada yalnız. o piçi görmemiş olsaydım çok büyük bir heyecanla hemen sorardım ne konuşacağız diye.
ama aklım bölündü.?yarısı bende yok
bende bu durumda sessiz kaldım ilk konuşsun diye
zira ikinci bir şok için hazır değildim.
-durgunsun diyerek söze girdi.
-uslu çocuk olmaya karar verdim dedim
-bak şimdi uslu çocuk dedi
çok heyecansız baktım. sanki çok hastaydım da doktor öleceğimi söylemek üzereydi.
-nasıl anlatsam bilmiyorum dedi.
ama lafları duyduktan sonra bana hiç öyle gelmedi.bas baya çalışılmıştı ne söyleneceğine.
-öğrenince anlat o zaman dedim.
-korkuyorum dedi.
-bende dedim
ama muhtemelen farklı şeylerden korkuyorduk.
lafa başladı beyler
burdan sonrasını kesintisiz anlatıyorum yani kızın söylediklerinikızın söylediklerini kesintisiz yazıyorum
-dün gece bir şeyin farkına vardım.
senin hakkında nerdeyse hiçbirşey bilmiyor olmama rağmen
hiç hazır olmadığım ve istemediğim halde
arkadaşlıktan öte gittiğimizn farkına vardım.
discoda ki sarhoş halin ancak gülüp geçeceğim biraz da dalga geçeceğim bir insan tipiydi.
halbuki kendime çok fazla güvenmişim.
hiç birşey olmaz bana diye sadece kendimi kandırmışım aslında
…  hani sigara içer insanlar. muhabbetti olur başlama bırakamazsın diye.
sende kendi kendine dersin ben istediğim zaman bırakırım iradem sağlamdır benim diye düşünüp kendine güvenipte tiryaki olduktan sonra çok geç kaldığının farkına varırsınya öyle bişey işte
biraz daha açık konuşmak gerekirse yolda önümden geçsen dönüp tekrar bakacağım biri değilsin
ama zaman işte. yada alışmak bilemiyorum
su toprağa alışırda balçık yerine göl olur derdi büyükannem haklıymış dur yaa dur amk.bi nefes al.dönem ödevi gibi çalışmışsın amk. gece boyunca bunları mı yazdın.dur beynim sikişti ebru. zaten bağlanmışım amk sana bi de bu kadar ilgi çekici olup daha fazla acı çektirme olmayacaksa siktir et gideyim.aç da değilim zaten.bu kadar zor cümleler kurma.ne diyom amk. derken kendi kendime yemek geldi.ama belli ki daha konuşacaktı.
yemek bi şekilde yardımcı gelmişti bana. elimi ayağımı nere koyacağımı şaşırmıştım amk. şimdi bi çatal bi kaşık bi de yemek meşgalesi vardı ellerim için konuşmaya devam etti.
öyle oldu işte, alıştım sana ama daha fazlası için hazır olduğumu bilmiyorum lütfen yanlış anlama, bilemiyorum.
bir soluğa ihtiyacım var.
sindirelim iyice seyrek olmasın bazı şeyler. deyip yanlış anlama lütfen diye tekrarladı.
eh amk.bi bok anlamadım ki yanlış anlayayım.ne diyon şimdi. tamam senden hoşlanıyom ama beni öpüp sikmeye çalışma mı diyon. yoksa bi anlık gaza geldim sonra senle çıkmanın yanlış olduğunu düşünüp başlamadan ayrılmaya mı karar verdin.
ama belli ki sevgili olmak istemiyordu en azından şimdilik. yanlış mı anlıyordum?? gideyim mi dedim?
-ooo yanlış anlamışsın bile ben sadece korkuyorum biraz sakin düşünmeye ihtiyacım var dedi.
-ebru zaman mı istiyorsun dedim
-bir nevi dedi.
-beni nerede indireceksin ,yada nerde bekleyeyim dedim
-nasıl yani dedi.
-sen sakin sakin düşünürken ben nerede durayım adres ver dünyanda bana dedim
-gönlüme farklı aklıma farklı cevaplar var y.k.s.(yarrak siken kelebek)dedi
sandalyeyi geriye itip. ayağa kalktım.
-gönlün aklını kandırabilirse sen benim adresimi biliyorsun dedim.
döndüm alt kata indim. anasını sikim utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım. gözlerim zaten dolmuştu bile. merdivenlerden inerken iki elimin tersiyle makyajımı tazeledim.alt katta hesabı ödeyip dışarı çıktım
o piçin beni dışarıda bir yerlerde bekliyor olma ihtimali çok yüksekti.ama sikimde bile değildi amk. kralı gelsin direk nakavt edecek sinir vardı üstümde.
mutlaka boş boş yürüyüp ne bok yiyeceğinizi bilemediğiniz.
nereye gideceğinizi ayaklarınızın belirleyeceği zamanlar olmuştur sizde de.olmadıysa da bu duyguyu da anlamayıverin amk. çünkü bana öyle oldu telefona bakıyorum. ulan bişey yazarmı vicdansız diye.yok
sağa sola bakıyorum.şu piç nerde gelsin adam akıllı komaya soksun beni gidip serumla yaşayayım biraz diye yok
nereye gitsem diyorum. gönlüme su serpecek serin bir kuytu yok amk alanyasınd
geri gidip manyak mısın olm git konuş kızla ben sensiz yapamam de yalvar amk dayanamazsın diyorum bu acıya ayaklarımın inadından vaz geçeceği yok.
yok oğlu yok amk.
eve gittim uyudum beyler.
akşam 8 gibi kalktım. götüm kaşınıyor muşcasına en azından o piçi aradan çıkarayım dedim
bilardo salonuna gittim. orda cengaver.
o bana demeden konuşabilir miyiz dedim. şimdi düşünüyorum da kibar konuşmuşum piçe
dışarı çıkmayalım ne olur ne olmaz önce bi konuşalım direk dalmasın diye bizi iki çay abi dedim.
masaya oturdum
karşıma geçti.o da oturdu.
anlat bakalım babayiğit dedi.
-bak dedim arkadaşım ben alanyalıyım. yani tek tanıdığım sen ile ebru değil burda dedim
benimde bir çevrem benimde tanıdıklarım. benimde daha önce adam dövmüş tanıdıklarım var dedim.bu bilardo salonunda sen ne kadar adam tanıyorsan bende en az o kadar tanıyorum dedim.
geçen gün geldin. adam akıllı dövdün beni sesimi çıkarmadım.
beni dinliyor ama hiç sikine takmazmış gibi dinliyor beyler.
-sevmişsin eyvallah dedim. kimseye gidip de bu bana böyle böyle yaptı demedim. seni bir yerde tek başına başkalarıyla sıkıştırmaya çalışmadım dedim.ki teke tek karşılaşsak dayak yesem bile en azından o günden kalan hıncımın bir kısmını çıkaracak kadar zarar veririm sana. dedim.
-buraya geldim ne elimde bıçak ne de yanımda adam var.
-kızla görüşme dedin mi??dedin
-ben görüştüm mü??her gün
-ha şimdi seni dinliyorum dedim. biraz baktı bana. düşünüyor gibiydi.
derken masanın karşısından o tokatı nasıl çıkardı suratıma hala anlayamadım.
ben ne oluyor amk. diye olayın şokundayken hemen kahveci geldi masaya
-bi durum mu var lan?ne bok yiyonuz olm dedi
-yok abi şakalaşıyoruz bişey yok dedim
-abi sen bize iki çay daha ver dedi piç.
hay çayını sikeyim senin o tokat neyin nesiydi amın oğlu madem
kahveci gitti.
-sende beni dinle dedi. piç bak olm. senin gibi çok piç siktim ben zamanında.
-bak dedi suratındaki bi kaç tane izi gösterek.
-hepsini bana karşılık verdikleri için oldu.
-amına soktumun korkağı geçen seni tokatlarken neden dayılanmıyordun da şimdi bana artislik yapıyon. dedi
-karşılık vermediğin içi daha çok sinirlendim sana göt.ne biçim delikanlısın lan sen dedi. göt madem kızı seviyon oraya buraya götürüyon onun için kavga edemeyeceksen siktir git mundar etme bari kızı dedi.
doğrı söylüyordu lan.
-yok onu tanıyormuş yok bunu tanıyormuş sikimde mi olm kimsin sen yarram dedi.
-biz bilmiyoz mu amk.o kızın bana bakmayacağını. zaten kızla denk olsak gider basardım teklifi peşinden deli gibi koşardım. bırakmazdım dedi
-ama sen kimsin amk.ne ayaksın çıkıyonuz mu kızla seviyonuz mu olm birbirinizi dedi
-senin duygunu sikeyim kız seni seviyor mu sen onu söyle bana dedi. ne diyeyim lan şimdi seviyor mu kız beni.bu soruya cevap var mı verebileceğim.
-evet dedim. kısık sesle.
bi tane daha patlattı tokat.
kan beynime sıçradı.
amk. orospu çocuğuna bak vuruyor yaa.
masanın ortasına doğru eğilerek yanaştım.
-sana burda karşılık vermeyecem elimden alırlar hıncımı alamam. dışarı gel götün yiyorsa seni manşet yapayım alanyaya dedim
kalktım dışarı çıktım. elim ayağım titriyor korkudan değil ama sinirden.bi sigarayı zar zor yaktım. çakmak elime yakışmadı amk. sanki sol elle yazı yazmak gibi.
sigara bitti gelen yok
az daha bekledim yine gelen yok
girdim içeri tekrar.
orrospu evladı tahmin edin ne yapıyor??  piç oğlu piç oturmuş eşli batak oynuyor.
sanki dalga geçiyor amk. batak oynuyor yaa.
geçtim karşısına ellerimi kaldırarak ne oldu der gibi yaptım.
yanındaki sineklerin oturduğu sandalyenin birini çekerek gel otur işaret yaptı.
-ne güzel posta koyuyon lan piç dedi.
ama derken pis pis sırıtıyor ibne.bu arada ihaleyi de o almış.
-hasta mısın aga sen dedim.
-sokacam senin açacağın kağıtlara diye eşine kızıyor.ben sikinde değilim amk.
-dur amk battık zaten diyor bana da.
gülsen gülünmez sövsen sövülmez. topluma zarar amın oğlu tam boğazlamalık piç -batağına ben sokacam şimdi.şu olayı çözelim ben gidecem dedim.
-ben onun suratına bakıyorum.o elim iyi diye eşine kaş göz işareti yapıyor.gir ihaleye diye.
bana döndü. hani severek vurma varya çocuklara yavaşca acıtmadan üst üste iki üç kere ondan yaptı bana.
anasını sikeyim dalacam ama zor tutuyorum kendimi. mekan içindeyiz diye
-git ne yarrağımı yersen ye.sikimde bile değilsin amk. dedi
-gel çıkalım şu işi halledelim. dedim.
yanındaki lavuklar da bana ters ters bakıyor bu arada.ama tanıyorum ikisini.
-olm siktir git. dürtecem götüne başına bıçağı suratına bakılmaz hale getirecem seni sonra kızı da başkası alacak siktir git ne bok yersen ye diyom hala kaşınıyon.bi oyun oynatmadın amk. dedi
mesajımı aldım. içimde bi rahatlama oldu.onu halletmiş gibiydik. artık aramızda olmayacaktı ebruyla ama
ebruyla aramız??
bi ara olduğu kesin di ama uzak mı yakın mı bilene aşk olsun
mekandan ayrıldım.o piçi hala görürüm hatta bana müşteri getirirdi arasıra ve hanutunu da alırdı. bazen hala piçliğine şaka yollu tokat atar. yanarım yanarım bi tokat da ben vurup hıncımı alamadım ona yanarım amk.
bi kulağım la bi gözüm hep telefondaydı. acaba bi mesaj gelir mi?bir arar mı?? çaldırmasına bile razıydım
tam iki hafta hiç bişey gelmedi.ses soluk yok.o iki haftayı bana sorun amk.
tam umudu kesmeye başlamışken… evet iki hafta onsuz geçmişti. işten yemekten yatmaktan hatta gülmekten bile zevk alamadığım bir iki hafta olmuştu.
umudum gün geçtikçe eriyor.ama içimden sürekli hadi çık gel artık diyordum
ama bende kalkıp gitmiştim masadan.bi nevi onu orda öyle bırakıp gitmiştim.
belki bana daha diyecekleri vardı.
günlerce bunları düşündüm hep.
sonra o gün geldi.
iskele caddesinde meşhur bir cafeterya vardı
balıkçılar kahvesi diye.
sabah 11 gibi tost yemeye gittik 3 arkadaş.
totsları söyledik çayla beraber götürüyorduk ki onun geldiğini gördüm.o da bir arkadaşı ile gelmişti. dünyam durdu. sadece baktım kaldım ona.ne kadar özlemişim lan bilemezsiniz amk.
beni görsemiydi görmesemiydi bilemedim.ne yapacağımı şaşırdım. utandım,duygulandım, sevindim,üzüldüm duygularım orgy yaptı birbiriyle
bakmamaya çalıştım ama gözlerim beynimin kontrolünden çıktı. hiç durmadan bakasım geliyordu.
öyle sik gibi hiç durmadan oraya bakınca farketti beni.
anam anam anam göz göze geldik ya gönlümün feri kesildi.
kalbim o an durmadı ya ben artık kalp krizinden ölmem beyler.
o kesti bakmayı önüne dönerek
bende bıraktım ama yan gözle hep oraya bakıyorum şaşı oldum olacam az kaldı. bakmıyor görünüp düpe düz bakıyorum amk elinde telefonla oynamaya başladı.o da ne yapacağına tam emin değil gibiydi.
ama ben iki hafta aramamışsa yeteri kadar beğenmemiş beni diye düşünüyordum.
ama mesaj geldi.
-selam
selamını sikeyim illa bi yerde karşılaşmak mı gerekiyordu. neden aramadın sormadın yazık değil mi bana diye. kızdım kendi kendime.
ama sike sike içimdeki baskıyla
-selam diye cevap verdim.
-afiyet olsun dedi.
-ona helal denir boğazımda kaldı seni görünce dedim
-ne diyeceğimi bilebilseydim. şimdi burda senin senin yanında olurdum dedi
bi dakika lan ne diyor bu bana yanlış bişey mi söylemişti ki zamanında?? kız bana yazıyordu da arada başka bir sorun mu var ihtimali aklıma geldi.
yani bu zaman lazım olayının aslında başka bişey mi vardı??
-gel baştan anlat dedim.
-kafan çok karışır dedi.
karıştı zaten amk.ne bok yiyon ne yapıyon nedir bu sır??
-sensiz çok karıştım zaten. dedim
-burdan böyle olmaz sonra gürüşelim dedi.
-sonra yı rakamlandıralım ay gün yıl saat ver dedim
-şimdi veremem lütfen dedi.
kalktılar hesabı ödediler gittiler.
vay amk.ne dedi lan bu.
neden zaman vermedi??
kafamdaki başka neden olma ihtimali iyice artmıştı.bi insana bu kadar eziyet edilir mi amk. olmazsa olmaz de siktir et daha iyi benim bi lafım vardır beyler.
*hard to live when it is hard to believe.tam türkçe meali olmayabilir ama. inancını kaybedersen yaşam zor gelir gibi birşey. dini açıdan değil genel olarak
geçen iki hafta sonunda neler düşünmüştüm ama o günki olaydan sonra bana söylediği senin yanında olurdum ifadesinden yola çıkarak tutunmaya çalıştım hep ona olan duygularıma.
vardı bişey mutlaka vardı. yoksa herkes gibi (sonradan tespit ettiğim)tanışıp konuşup sevgili olma yolunda ilerliyorduk.
tabi insanın aklına neler gelmiyor.
fakir genç zengin kız.
beni beğenmiyor ama muhabbetimi seviyor.
beni beğeniyor ama sevgili olacak kadar değil
aslında istiyor ama çapkınlığımdan ve kumardan korktuğu için boşuna risk almıyor
ya da onun söylediği gibi gerçekten zamana ihtiyacı var
ama hiç birisi olmadığını 3 gün sonra yüz yüze anlatamam mesajla da olmaz arasam konuşamam. sana e mail attım ile öğrendim senden önce bir erkek arkadağım vardı ama üniversiteyi kazanıp başka şehire gitti.tek sevdiğim kişi o oldu bu güne ömrümde.o nu hiç unutmadım belki de ilk olduğu içindi.2.5 sene beraberdik. şimdi 6 aydır onsuzum. kendimi hep diğer erkeklerden kaçırdım.her erkekle konuşmamda hala ona ihanet ettiğimi düşündüm. taki sana kadar önceleri hissetmediğim bu duyguyu sonra yine hissetmeye çalıştım.
sorun şu ki ben onu unutamamış olmama rağmen onun şu an başka kız arkadaşı var.
benim bu kadar uğruna ölüp bayıldığım gecemi gündüzümü onu düşünerek geçirdiğim birisinin nasıl böyle pervasızca başka biriyle birlikte oluşunu hiç anlayamadım.o yüzden korkuyorum. sorun sen değilsin. sana restoranda yanlış anlama derken aslında bunu demek istiyordum.,
sana anlatacaktım ama sonra sana umut verdiğimi gördüm.
anlatırsam yanlış anlayacağını seni başından savmak için bir yalan uydurduğumu düşünürsün diye anlatmadım.
dikkat ettiysen sana ayrılalım demedim.
senden zaman istedim. zaman istemiş olmamın sebebini de anla işte.
iki hafta sürdü belki seni görmesem iki ay da sürerdi. belki iki yıl.
ne denir bilmem ama affet lütfen  e mail bundan ibaretti beyler.
bu kadar yani.
sonunda affet diyor da hadi affettin desem bana dönecek gibi gözükmüyordu.
tekrar tekrar okudum aynı e maili.
alın sizde okudunuz şimdi.ne cevap verilir buna.
benim aklıma doğru düzgün hiçbirşey gelmedi 2 gün.
ama yazmak gerekiyordu.
en azından bişey demek gerekiyordu. çünkü kız beni gerçekten seviyor olabilir ve cevap vermediğim için kendisini hayatımdan çıkarmak istediğimi düşünebilirdi ama benim istediğim ben onu hiç çıkarmak istemedim beyler.
bir kaç deneme. olmadı sil baştan yok bu da olmaz yeni sayfa derken yazdım affet demişsin.
buna cevap bulamadım.
neyi affedeyim.
sana her gecen saniye artan ve durduramadığım duygularıma kızgınım onu mu affedeyim
ayrı dünyaların insanıyız ayrımını farkedemeyen beynime kızgınım onu mu affedeyim
seni görünce alıkoyamadığım gözlerime kızgınım onu mu?
yoksa vücudumu terk edip sana kaçmış ruhuma kızgınım onu mu affedeyim
ben bunları affetsem kaderim beni affeder mi??
hepsi tamam sana döndük
al turşusunu kur duygunun da aklınında gözlerinin de ruhununda der mi??
senin 6 ayda yaşadığını ben iki haftada ezberledim.
diye onunda yaptığı gibi sonuca bağlanmamış üzerinde konuşabiliritesi olan bir cevap gönderdim. sıkıntı vardı beyler.
kız bana bu e mailden sonra. tamam onu unuttum artık seninim demezdi.
tamam biz yazacağımızı yazdık duygularımızı dile döktük mecazı mürsellerle ama
ne olcaktı ki?
kızın ne yapacağı nasıl tepki vereceği mısır piramidi sırrı gibi meraklandırıyordu beni
ha diyeceksiniz ki.
lan piç alanyada sın paso karı kız düşüyor yabancı dilinde var.bul bi tane zengin turist siktir git parayı cukka yap
siktir et ülkenin derdini tasasını kim ne yarramı yersen yesin
ama olmuyor işte.
seven sevmeyen sikimde değil kajmer yazmış lafı
görürdü elmas muamelesi eğer az olsaydı kum.
bende türk kızı hep eksik bişey olarak kalmıştı taa okul yıllarından.
bi tane bulmuştum yerden aldım elması kalbimin en derin yerine koydum e maile cevap mesajla geldi
-bak şimdiden seni üzmeye başlamışım diye
-unutmaya çalışmak daha üzücü olmuyor mu? sen tecrübelisin dedim
-unutursan bende üzülürüm dedi
-ebru uzaktan kurşunu sıktın.ben gelinceye kadar ölme diyorsun.ne geleceğini biliyorum ne de gelmeyeceğini dedim
-allahın sarhoşu o kadar içmesen tanışmayacaktık dedi
-lafı değiştirme ,ya gel şu kurşunu çıkar yada bi tane daha sık mundar olacam kan kaybından dedim
cevap vermedi.
tekrar yazdım aynı mesajı
yine cevap vermedi.
-beni birazcık anla lütfen. dedi.
-yine mi zaman istiyorsun yani dedim
-bu defa böyle kalalım. askıda olsun herşey ilerlemeye çalışmayalım. dedi
-yani halimi hatırımı anlatıp senin kini de sorayım. böyle kalsın mı diyorsun dedim.
-babamın adı ne dedi?? annemin adı ne??
???
-ne dinler ne okurum.ne giyer ne içersin bunları öğrene duralım böylece beraber beklemiş oluruz doğru zamanı dedi arkadaş olalım demek istiyordu herhalde sonra ne çıkarsa kaderden razı olacağız der gibi bişeydi
unutamadığı birisi varken benden etkilenmişti. şimdi arkadaş gibi davranacaktık ve bu benim için boş boş onun düşünmesini beklemekten daha iyiydi
herkese göre göreceli bir olay olduğu için bazılarınız düşünceleri farklı olabilir ama ben herşeye rağmen onsuz yapamayacağımı düşünüyordum
-tamam sen nasıl istersen. tamamen sensiz olmaktan daha iyidir dedim
-böylece sık sık görüşebiliriz dedi.
dediği gibi de oldu beyler her gün olmasa bile çoğu zaman dükkana uğradı
kimi zaman 10 kimi zaman 1 saate yakın oturdu.
anlattı dinledim. dinledi anlattım
genel hayatındaki yok o bunu dedi.şu böyleymiş.şu film güzelmiş geyikleri yaptık
hafta sonları bazen o an alanyada sadece bir tane olan sinemaya gittik.
bazen çay bahçesine gidip oturduk
bana göre çıkıyorduk.ama o buna sıkı dostluk olarak bakıyordu. 3 ay civarı bu olaylar böyle gitti. hergün mutlaka onla görüştüm.
en kötü günümüz sadece mesajlaşmaktı.
bu geçen süre zarfında ona hiç bir şekilde gerçek duygularımı yansıtmadım.
sadece arkadaş gibi davrandım.
hiç bir zaman sevgiyle sarılmaya ,elini tutmaya veya ötesine teşebbüs etmedim.
ona ondan çok hoşlandığımı belirtecek hiç bir ima da bulunmadım.
onun bir kız arkadaşı gibi yani aramızda cinsiyet ayrımı olmayan hiç bir zaman beraber olamayacak iki dost gibiydik
ama kızı gün geçtikçe daha çok tanıyor
gerçekten çok samimi birisi olduğuna inanıyordum
ona olan hayranlığım içten içe artıyordu
bazen yuh amk.bu kadar da iyilik olmaz ki diyordum
bana göre en kötü huyu en küçük ihtimalleri bile değerlendirip korkarak yaklaşmasıydı olaylara.
bu sadece benimle olan ilişkisi için değil aslında genel olarak vardı kızın tabiatında
ama ben dayanamıyordum beyler.
her hali beni mest ediyor resmen içten içe eriyordum
bulduğum en yüksek yere çıkıp
öküzler gibi ebru seni deliler gibi seviyorum diye böğüresim geliyordu. herşey birgün(3 ay gibi bir süre) yine sarhoşken yazdığım bir mesajla değişti.
sadece büyük harflerle
-seni çok özledim yazmıştım saat geç olmasına rağmen
o sarhoş olduğumu bilmiyordu tabi
-bende özledim. yarın gelirim dükkana dedi
nedensiz ağlamaya başladım.
sigaradan bir fırt yerine ard arda ağzımdan çıkarmadan 3 4 fırt çekip ciğerlerimi iyice dolduruyordum
içimdeki sancıyı duman kaplasın da biraz olsun azalsın diye
olmuyordu. herşey iyi güzel hoştu ama olmuyordu.
kendimi teselli etme gücüm azalmıştı
bende seni özledim demesi bile bana sadece arkadaşçıl bir yaklaşım olarak geliyordu.
ertesi gün. acaba yanlış mı yaptım dün gece diye düşünürken
belli bi zaman sonra dükkana geldi
bende yazmasından da cesaret alarak o gün en azından belli etmeye karar verdim. belki zamanı gelmiştir diye.
-dün gece sarhoşmuydun dedi
bugüne gerek kalmadı bunu duyunca zaten dün belli etmişim halbuki.
-çok mu belli oldu dedim
-daha önce adımın baş harfini bile büyük harfle yazmamıştın dedi
bu konuşma sırasında utanma moduna hemen girmiştim bile.
-çok özlemişim demek ki dedim
-gelmem giderdi mi biraz özlemini dedi
hayır anlamında kafamı salladım sağa sola. gözlerine bakarak
o da utanmış gibiydi
-çok mu uzak kaldık dedi.
bilmem manasında dudaklarımı bükerken
sarıldı bana
ohhh ne kadar özlemişim lan.
-bende seni çok özledim. dedi harbiden çok özlemiştim.
çok uzun zaman olmuştu bu anı beklemek benim için.
seviyordum ve sevdiğim kız bana sarılıyordu beni özlediğini söyleyerek.
ama peki şimdi ne olacaktı
bu sarılma beraberinde aşkı getirecek miydi
yoksa yine ızdırap mı görünüyordu bana
sarılma bittikten sonraki cümleler belli edecekti herşeyi
ben hazırdım aşka he dese ölüme gidecektim.
-çok yaklaştın kelebek çok yaklaştın dedi ve kalktı gitti. artık benim için alışkanlık haline gelmiş ne olduğunu anlamayarak yarrak gibi ortada kalma sorunu yine başıma gelmişti
eh be güzelim bi açıklama yap
ama benim anladığım kadarıyla olacaktı bu iş ama neden o an olmamıştı.
bi insanın peşinden koşmak ne kadar acı vericidir az çok bilirsiniz.
işin en kötü yanı sonunda ne olacağını bilmeden koşmak daha çok acı verir.
gencecik yaşınızda ömrünüzü bir kıza adarsınız
ömrünüz sikilir boşa geçer yıllar hep ama farkına varamazsınız.
benimkinin de böyle olması korkusu her zaman bir kenarındaydı
bazen kaçan kovalanır. biraz da ben kaçayım diye düşündüm
ama işin açığı götüm yemedi beyler
onun la ilgili hiç bir kumar oynamak istemiyordum,ya kaybedersem diye.
yine malum soru soruyu soruyordum kadere ”şimdi ne olacak”
hiç içimden gelmesede
-yanlış bişey yapmadım umarım diye mesaj gönderdim
içimden gelmemesinin sebebi doğru yaptığını düşünmem oluşumdu
yine ,gelecek mesaj gerginliğini yaşarken -sanmıyorum. bunu sormanın nedeni benim farkında olmadan yanlış bişey yapmam mı yoksa dedi??
evet amk evet yaptın ömrümü yedin he de bitsin işte sevgili olalım ,demedim tabi
-yok tam aksine sarılma borcunu ödedin dedim
-aa evet borçluydum sana dedi
-keşke hep alacaklı olsam senden dedim
ve cevap bulmakta biraz zorlandığım soru geldi
-benden tam olarak istediğin nedir??
ona destan yazardım, aslında çayımda şekerim. kolamda asitim. biramda beşim. rakım da yüzde 45 im,diye devam eder giderim
ama çok abes kaçar diye destan kursağımda kaldı.
evet lan piç al sana fırsat söyle ne istediklerini işte dedim kendi kendime
-gözlerine bakarak söyleyemek zor olur ama yine de denemek istiyorum dedim
-şimdiden heyecanlandım dedi
yarına sözleştik. iskele caddesinde denize bakan bir yere
ben erken geldim. gece yatıp oraya gelinceye kadar neler yazdım kafamda neler
ama iş pratiğe gelince hepsini unuttum denilebilir.
neyse kız geldi.o gün herzamankinden biraz daha süslü gibiydi. zaten çok düzgün giyinir ama sanki ektra özen göstermiş gibi geldi bana beraber hoş geldik hoş gittik, nasıldık iyiydikten sonra
-soruyu tekrar sorayım mı dedi
-hangi soruyu dedim heyecanla. sonra hatırlayarak tabi
-benden tam olarak istediğin nedir dedi
-gazozuna ilaç katmak istiyorum dedim
-ciddi ol lütfen dedi
-sana hiç birşey içirmeden tamamen kendi iradenle olsun istiyorum herşey dedim
-seni şu ana kadar tanıdığım kelebek olarak bi kaç sorum daha var dedi muhtemel en az iki tane ayrılık var bize. bunları biliyor musun dedi
evet biliyordum. üniversite ve askerlik
-evet dedim.
-birisinden korkmuyorum ama ya diğerinde daha önce yaşadığım acıyı yaşatırsan dedi
-ondan korkuyorsunda burda bir yere gitmeden ayrılmadan yapacağımdan korkmuyor musun dedim
-korkularımı teselli edeceğine daha çok arttırıyorsun dedi
-neden bencillik yapıp sadece kendini düşünüyorsun dedim
-nasıl yani dedi
-yani tek sen acı çekeceksin öyle mi??hiç benim acı çekme ihtimalim yok mu??dedim
ve devam ettim bana korktuğunu söylüyorsun sürekli de tekrarlıyorsun.
hep beni bırakır gider mi psiklojisi ile beni rencide ediyorsun.
korkuyorum diyorsun. benden ayrılmıyorsun.
bırak olmaz bu iş de bırakıp gideyim o zaman dedim.
-gidebilir misin dedi
-gidemem yok giderim.ama sende mi nelerimi bırakırım bilemem dedim
-gitme dedi
-o zaman tut elimi bırakma beni.
-sen risk alınacak birisisin dedi ve sarıldı evet beyler galiba bu iş olmuştu. bende ona sıkıca sarıldım.
daha sonra elimi tuttu.vay amk elimden utandım lan beyler.bu kadar yumuşak el mi olur amk.
ben sadece o eli tutmadım o gün ,ayrıca o gün siki tuttuğum günün başlangıcıydı.
daha önce arkadaş olduğumuzun üzerine sadece ele ele tutuşmayı ve sarılmayı ekleyebilmiştik
ne o bana canım cicim diyor ne de ben ona diyordum.mal mıydık evet maldık.
ne sikimsonik bi ilişkiydi amk. öpüşme yok seni seviyorum u sümle içinde kullanan yok
ötesini zaten hiç aklıma bile getirmiyordum. belirli bir süre sadece arkadaş kalsaydık daha iyi olacağını düşünmüştüm hep.
ben ki her türlü piçliği gözümü kırpmadan yaparım laf konusunda ama.
direk seni seviyorum demesi bu kadar mı zordu amk.
bariz bi şekilde ikimizden birisi dese diğeri de bendeeeeeeeeeeeee diye yapıştıracaktı
ama ne zaman nerde ve kim söyleyecek.
bi kaç zaman böyle devam etti. lafda sevgiliydik.
derken doğum günü geldi,
ikimizi ilgilendiren çoğu şeyin değiştiği doğum günüydü ertesi gün
günün schedulesini sordum
-akşam yemeği civarı evde aile ve yakınlarla kutlayacaz muhtemelen çünkü annem yarın akşama bir yere söz verme dedi yemek için. muhtemelen sürpriz yapacaklar. öğlenden sonra kız arkadaşlarla olacam akşam yemeğine kadar. başka da bir planım yok dedi
evet herhangi bir davet gelmemişti bana. kızların yanına mı gidecektim. yoksa ailesiyle mi yemek yiyecektim.
herhalde çağırmaması normal onlara amk.ama insan da umutlanıyor.
bi kenarda bırakılmaz acıtıyor.
-yemekten sonra ne yapacaksın gece boyu evde mi kalacaksın dedim
-bilmiyorum henüz dedi
bende hemen ne yapabilirim diye düşünmeye başlayarak tamam dedim. o zaman anladım ki.dünyadaki en zor şey bir insana hediye almakmış.
hele bir de benim durumumda olursanız.
kuyumcu hayrettim amcaya gittim.
abi dedim durum böyle böyle. bokunu yiyeyim yardım et.
-sen şöyle bir bak. bişey beğenmezsen ben yardımcı olayım dedi
gezdim biraz hepsi güzel amk. hepsini alasım geliyor ama, hangisini alacağıma karar veremiyorum.
o göstermeye başladı bi kaç tane kalpli yüzük
kalp kolye ucu
ama vermeye götüm yemez boşuna para vermiş oluruz diye almadım onları.
anlat durumu iyice dedi.
abi dedim daha tam sevgili değiliz, bunlar ağır kaçar dedim.  güldü
-anladım lan derdini dedi.
-bende yaşadım zamanında dedi
-e yardım et o zaman dedim
-seviyor mu seni kız dedi
-galiba evet dedim.
-git aşkını anlat o zaman sabaha kadar dinler seni.o hediye ona yeter dedi
-öyle hediye mi olur sen bana şurdan bi de yüzük ver ne olur ne olmaz yanıma alayım dedim.
-sen bilirsin dedi
yüzük aldım bi tane orta çapta. taş filan yok beyler garip bi çizim olan sade görünümlü bi yüzük işte ertesi gün oldu
işe gittim. öğlenden sonra mesajlar gelmeye başladı
-arkadaşarın yanına gidiyorum
-sürpriz hazırlamışlar pasta falan
-keşke sende burda olsan
-onlara seni daha cesurca anlatmaya başladım
diye zamanı geldikçe her mesajı gönderdi
bende umarım eğleniyorsundur diye sadece ikinci mesajına cevap yazdım
-babam beni almaya geliyor. yanına uğrardım ama hediyeler falan var dedi
-sen eğlenmene bak dedim
biz ne zaman görüşecektik amk. paso onu düşünüyordum.ben daha ona doğum günün kutlu olsun bile dememiştim
ama mesajla denir mi amk.o sevgilim di benim en nihayetinde. öküz değilse bana da zaman ayıracaktı elbet
yemekte de mesajlar gelmeye devam etti,
önce evdeki akraba listesini belirten bir mesaj
sonra
-bu yemeği seninle yemek isterdim.
-sen ne yapıyorsun?
ben gönlümü seninle doyuruyorum zaten diye ilkini cevaplayıp,
seni düşünüyorum diye ikincisini gönderdim
-bende bende bende
yazdı
ama benim derdim bir an önce şu yemek bitsede bende az bi yüzünü görsem. yüz yüze günü kutlayıp üzerine birkaç sevgi sözüyle sevgililik görevimi yerine getirsem diye bekliyordum.
-ailecek dışarı çıkıyormuşuz dedi
-nereye olduğunu sorup.bir süre sonra canlı türkçe müzik yapılan bir barın ismini aldım
evet benimde gitmem lazımdı.ama onunla eğlenemeyecektim. ailesiyle beni tanıştıracak hali yoktu
-şimdi yola çıkıyoruz diye mesajı gönderdi
-ha bu arada kiminle mesajlaştığımı sordu dayım. arkadaşım dedim ama hiç inandırıcı gelmemiş onlara. galiba anladılar birisinin olduğunu dedi
onlar gitti akabinde bende gittim. ayrı bir yere oturup onu izledim. herkes sahneye dönük olduğu ve bende arkalarda bir yerde oturuyor olduğum için beni farketmedi.
bu arada bana mesaj atmaya da devam etti.
burası şöyle kalabalık. sanatçının sesi şöyle güzel. isteğimizi çalmıyor:(
gibi mesajlar gönderdi,
derken bi sap yanına geldi.3 4 dakika kadar konuştular.sapın herhangi bir tehdit olmadığını lavuk gider gitmez gönderdiği mesajla öğrendim
-dershaden arkadaşlar gelmiş. anlarda kutladılar ”doğum günümü” tırnak içindeki bölüm büyük harfle yazılmıştı beyler
derken lavuk masasına geri döndü iki üç tane daha kızla lavuk vardı.
yani herşey normaldi
kız bana son mesajında neden kutlamıyorsun doğum günümü diyordu resmen.
tamam da amk ben böyle kutlamak istemiyorum ki.
sonra kendi kendime
ulan bu kız şimdi beni burda görür
sonra bana güvenmiyor musun da takip ediyorsun gibisinden bir laf söyler
amacım bu omamasına rağmen zoruma gider diye düşünüp dışarı çıktım
dışarı da kesmedi çünkü aniden dışarı çıkma kararı alırlarsa beni orda görür yine olmaz diye biraz daha girişi görebileceğim tenha bir yere gittim
bir müddet bekledikten sonra baktım ki gün bitiyor saat 12 ye geliyor. sikerim böyle işi erkek ol lan diye kendime gazı verip
hamleyi yaptım beyler
…kız benden doğum günümü kutlamamı bekliyordu ama ben doğum gününü sadece bir amaç olarak kullanacak planımı yapmıştım
yoldan geçen çingene kızın birinden bir gül aldım en kırmızısından ve
-bu mesajı okuyunca okudum diye cevapla deyip gönderdim mesajı dışardayken
-okudum???
-dışarıdayım. şimdi seni arayacağım müziği bahane ediyormuş gibi yapıp dışarı çıkabilir misin dedim
-tamam bekliyorum dedi
çaldırdım o cevap verinceye kadar ve sonra kapattım.
dışarı çıktı. sağına soluna baktı ve benden tarafa doğru yürümeye başladı.
utanmayla sevinci aynı anda yansıtan bir yüz ifadesi ile bana doğru gelirken bende elimde gül ile küçük adımlarla ona yaklaştım
sessizce sadece birbirimize bakarak gülü verdim sarıldık
kafam kulak izasınına yaklaştırıp iyiki doğdun seni çok seviyorum cümlesini söylerken daha bir sıkı sarıldı
şanslıydım gözlerine bakarak söylemedim ve utancım geçinceye kadar ona sarılabilirdim.o bırakmak istese bile ben ısrarla sarılmaya devam edebilirdim.
sonra ben onu beklediğim ve yüzüm bar çıkışında olduğu için kapıdan dışarı çıkan babasını gördüm adamın kızına sarılıyordum. muhtemelen bu kim lan kızıma sarılan böyle diye bana kısık gözlerle bakarken.
bende sanki birisinin karısını sikerken yatakta kocasına yakalanmışcasına tırsmıştım
eh amk. biraz sonra gel kız da bana seni seviyorum desin.
-ebru galiba baban bize bakıyor dedim
-hangi babam dedi malca. sonra ciddi misin dedi. sonra görüşelim o zaman dedi. tokalaştık gitti. gülde bende kaldı yüzükde beyler.
ben adamın suratına tekrar bakamadım bile eşgalimi alıp beni sonra sikmesin efbiay(f.b.i.)kılıklı dedektif ruhlu baba diye
sikim otur işte dinle müziğini yedik mi kızını
gece saat ikiye kadar mesaj gelmedi.
bu saat aynı zamanda eve döndükleri.ve ebrunun odasına çekildiği zamandı mesaj geldi
-bana söylediklerinden sonra ilk cümlemin başka birşey olmasını isterdim. diyordu
-şimdi kullan ben devrik cümleleri de anlarım dedim.
-daha önce anlatmam gereken şeyler var dedi
-ne gibi yasaklar geldi dedim
-yasak koymadılar ama barda başlayıp odama girinceye kadar süren bir sorgulamadan çıktım dedi
oh lan ciddi birşey yok gibiydi o rahatlamayla
-benden bahsederken yakışıklı olduğumu da sözlerine ekledin mi dedim
-benim bile şimdiye kadar sana sormayı akıl edemediğim seyleri sordular dedi
-ne gibi dedim??
-mesela seni sevip sevmediğimi dedi oh olsun sana ebru hanım. nasılmış o soru karşısında ne diyeceğini bilememek
-ee sen ne dedin??
-çok iyi birisi olduğunu söyleyip geçiştirdim dedi
-peki beni ne kadar daha geçiştireceksin dedim
-seni hiç geçiştirmedim aslında sadece cümle içinde kullanmadım dedi
ben yazacak bişey ararken tekrar mesaj geldi
-istersen söyleyeyim. dedi
-hayır yüz yüze olsun dedim
biz bilmiyormuyduk amk. mesajla söylemeyi ben söyledim utana sıkıla o da söylesin amk. aşk müşterek
-iyi sen bilirsin.ben yatıyorum müsadenle dedi
formalite iyi geceler dilekleri içeren mesajlaşmaları hallettikten sonra yattık.,
ertesi gün öğlen civarı dükkanda otururken
kızın babası merhaba genç diye içeri girdi.
…merhaba genç dedi ve içeri girdi
o bana genç demişti de ben ona ne diyecektim. kızıyla beraber olduğumu muhtemelen biliyordu.
sadece merhaba buyrun dedim.
etrafa bakıyormuş gibi gözükürken içeri bir turist aile girdi.
onlara elma çayı satarken biraz olsun nefes alma imkanı bulmuştum
ama kafamda tek bi soru vardı
niye geldi lan bu adam yarra yedik diyordum
müşteriler gitmeye yakın kahveci boşları almaya geldi.
bişey içermisiniz diye sordum
çay söyle de içelim iki tane dedi
belliki konuşacaktı ,yada çayı içtikten sonra dövecekti kim bilir.
müşterileri gönderdikten sonra.
kaldık mı başbaşa.
tekrar hoşgeldiniz buyrun dedim tabureyi göstererek oturdu-beni tanıdın mı dedi
-dün geceden tanıyorum evet dedim
-o zaman kim olduğunu da biliyorsundur dedi
-evet biliyorum dedi
babacan konuşuyordu lan adam korkudan götümü sıkmayı bıraktım gevşettim az
bak şimdi delikanlı
-kim olduğun veya ne olduğun beni ilgilendirmez
-beni şimdilik kızım ve onun alacağı kararlar ilgilendirir
senden kızım okulu kazanıp okulu bitirinceye kadar hiç bir kararını etkilememeni istiyorum dedi
bu isteğimi yerine getirsen sana da bir istek hakkı veririm dedi
-tam olarak ne yapmamı istiyorsunuz anlamadım dedim
-ben senden sadece delikanlı olmanı istiyorum dedim.ne beni üz ne kızı üz. dedi
eğer aksi bir durum olursa sana karşı tavrımı değiştirim diyerek tehdini de yaptı
tamam dedim.
kalktı tokalaştı benimle. güle güle dedi
gitti. bu durumu ebruya anlatmadım.
garip bişey yoktu çünkü ortada.
esas garip olan şey sonra başladı
-3 tane tamamen zengin piçi oldukları tiplerinden kıyafetlerinden ve ses tonlarından bile belli olan zıpır piç
dükkana geldi.
bilader kelebek sen misin dedi
evet benim dedim siz kimsiniz
ben ebrunun kuzeniyim
sana ceyhundan selam getirdim ebrudan uzak duracakmışsın dedi
ceyhun kim dedim
ebrunun eski erkek arkadaşı dedi
tamam tekrar erkek arkadaşı olunca gelsin bana kendisi söylesin dedim.
hem size ne oluyor hem ebrunun kuzeni olduğunuzu söylüyorsunuz. hemde onu üzen birinin adına
gelip artislik yapıyorsunuz dedim
sanane lan sana mı sorcaz dedi.
iyi sormayın o zaman güle güle dedim.
bak sonra uyarmadı deme dedi piç
tamam koçum sen uyarını yaptın aferim güle güle dedim oldum olası okuldayken de zengin piçlere ayar oluyordum zaten
şimdi olaya açıklık getiriyorum beyler.
bu piçlerden bir tanesi yani benimle konuşan gerçekten ebrunun kuzeniymiş.
ebru ceyhunla çıktığı zamanlarda panpa olmuşlar
dün gece biz ebruyla yakalanınca masadaki dayısı da duymuş olayı dayısı bu piçe aktarmış olayı
o piçde ceyhunu arayıp böyle böyle birisi varmış demiş
ceyhunda gidin bir uyarın ben gelince sikecem onu demiş
bi ceyhun eksikti o da oldu
amk neden bu kadar zordu ki bi türk kızla sevgili olmak.
ben bunlarla uğraşırken bizim ebru buluşma peşinde
-gel dedim ne zaman istersen
geldi.
o romantizm peşinde. bana seni seviyorum diyecek yüzüme karşı ama benim ayar yine kaçık
-merhaba falan derken bendeki bok rengi suratı gördü.
-bişey mi oldu dedi
ne olmadı ki amk. tehdit üstüne tehdit
-yok dedim yorgunum biraz.
-geç mi yattın gece dedi.
-evet dedim
bu şekilde biraz sürdü muhabbet. çay içtik benim asık sıratımdan dolayı o da söylemedi.
yada söyleyemedi ben ne babasından ne de ceyhundan söz ettim ebruya
çünkü ona sormadan önce bulmam gereken bir iki soru vardı
bu ceyhun ibnesinin sevgilisi yok muydu??
neden hala tehdit vari konuşuyor olabilirdi ki??
ben ebruyla bir kaç aydır beraber takılıyordum.bu süre zarfında bu piç
üniversiteden hiç mi gelmeişti alanyaya
peki geldiyse ebruyla görüşmüşmüydü?
kısacası ne sikime artislik yapıyordu. zaten sikini sallasan artise denk geliyorsun amk.
bi kaç gün olaylar durgun gitti.biz ebruyla mesajlaşıp ottan boktan konuşmaya devam ediyorduk
sonra o akşam üstü geldi
dersane çıkışı yürüyelim mi dedi
olur dedim
dershane çıkışı geldi
dükkana girmeden hadi dedi
bende dükkanı patrona bırakıp gittim.
yürüdük yürürken heyecanlıydı
iskele caddesinde o gece sarıldığımız yere geldik
oturalım mı buraya dedi
baktım etrafta bir kaç çift daha var volta atıyorlar oturalım dedim
oturduk
gözü denizde elleri bende kelebek bende dedi çenesinden tutup kendime çevirdim yüzünü
ne sende dedim?
yine gözlerini kaçırmaya çalıştı
ve çok da kısık olmayan bir ses tonuyla
seni seviyorum dedi
bi kaç saniye sonra gözlerime bakabildi ancak tam baktığı esnada
efendim anlamadım dedim
seni seviyorum deyip sarıldı
tahmin ettiğim kadar sevinmemiştim. çünkü sürekli bu aşkın gerginliğiyle yaşamıştım şimdiye kadar
ve çok da süreceğe benziyordu
bir müddet sarıldıktan sonra
omzumdan araladım ellerini
göz göze geldiğimiz an yaklaştım dudaklarına
önce alt dudağına sonra iki dudağına iki öpücük kondurdum.
tepkisiz kaldı ilkine
ikincisinde o da bir dudak manevrası yaptı ama gerçek bir fransız öpücüğü olması için biraz daha gayretli
olması gerekiyordu sonra yanağıma bir öpücük koyup ellerimi iyice sıkarak gözlerini yine denize döndürdü
olan biten herşeyi unutmuş aklım dudaklarında kalmıştı.
elimi tutarken baş parmağı ile de okşuyordu elimi
evet beyler artık bir sevgilim vardı içimde sebebsiz bir gurur vardı
elleri ellerimde gözleri denizde.
korkumuyorum kelebek dedi. hiç korkmuyorum artık dedi
o öyle dururken yanağına nemli bir öpücük kondurup omzuna başımı koydum
iki saat oturduğumuz o gece bir takım sevgi cümleleri ile devam etti.
ve gece sonuna dudaktan olan biraz daha tatmin edici bir öpüşmeyle geldik.
evine kadar yürüdüm.
müstakbel kayınpeder biliyordu. kimden korkacaktım ki??
gece mesajlaşması
aşkııım diye gönderdiği mesajla başladı
beni hiç bırakma ebru’m dedim
sen istesende serseri aşıklar gibi peşini hiç bırakmam kelebeğim dedi(bu cümleyi unutmayın) bi kaç mesajlaşma daha derken yattık
ertesi gün yolda yürürken modifiyeli bir araba pati çekerek yanımdan geçti ben kaldırımdan yürürken
daha sonra 4 3 yaparak resmen ses dinletti bana
normalde yan yola dönmem gerekirken devam ettim aynı yola
bir müddet yürüdükten sonra tur atıp yine aynı yola gelmiş
arkadan geliyor aynı araba gaz boğup aragaz çekerek
durdu yanıma film kaplı camını indirdi
görüşüyon mu lan hala dedi
aynı piç.
bana mı sordun dedim??
başka kime sorcam dedi
her soruyu bana sormuyorsunda dedim
adam gibi cevap ver lan dedi
evet görüşüyoruz dedim
yarra yedin olm sen dedi
arabanın içine hafif eğilip sonra doğruldum
ben sende öyle bir yarrak göremiyorum dedim
yanındaki piç ne diyon lan sen dedi
dışarı çıkın da arabaya tecavüz almasın dedim
çıkmazlar biliyorum çünkü tipini siktiklerimde kavga edecek göt yok
seninle görüşecez olm dedi
kralınla gel çakalım dedim yürüdüm.
o da bastı gitti. her geçen gün
ebruyla duygusal anlamda daha da bağlandık.
görüşmeden duramaz olmuş iki cümleden bir tanesi seni çok özledim e dönmüştü mesajlaşmalarda
halbuki hergün görüşüyorduk
artık bana olan sevgisini cesurca bana söylüyordu
resmen sevgiliydik lan işte
o piç tiplerinden başka birisi beni aradı.
kimsin lan sen dedi
yanlış numara dedim kapattım
tekrar aradı
kapatırsan sikerim olm yalnız mı sandın lan ceyhunu dedi
kimsin aslanım dedim
ceyhunun arkadaşıyım dedi
önce ceyhun gelsin onu sikeyim sonra sen sıranı bekle dedim. kapattım
ama her an bi olay çıkacaktı. artık tetikde olmak gerekiyordu
beni uyuz eden olay. sikimin ceyhunu kızla bi alakası kalmamış kızı terk edip
başka bir manita ile çıkıyor.
hala ebruyu kıskanıyor. sikimin sünnet artığı neden bıraktın o zaman.
geçen zaman içinde esnaflar bilen bilir kaynaşır. bizde kaynaştık. ahbab sayısı çoğaldı anlayacağınız.
bu arda bu durumu ebruya anlatsam mı anlatmasam mı? diye düşünüyordum
mutlaka korkacak bana bişey olacağından ve bu durumdan kötü etkilenecekti
işin diğer tarafı kıza anlatsam o da bazı kişileri arayıp en başta ceyhun ve kuzenini
anlaraya sayıp sövecekti ama bu erkek milleti tarafından kancıklık olarak bilindiği için
ve o piçler arkamdan tırstı, ispitledi,korktu gibi eleştrilerde bulunacaktı
peki benim yaptığım ,”gider e gider”e yakışırmıydı bu yakışmazdı tabi
bende anlatmadım. bekleyelim ve görelim ne olacak diye.
bir kaç gün geçtikten sonra hikayenin yardımcı erkek oyuncusu da sahnedeki yerini aldı beyler ben kendimi kavgaya hazırlamıştım. diğer dükkanlarda çalışan tezgahtar arkadaşları da alarma geçirdim.
bi kaç başka tanıdığa da durumu anlattım.
orduyu kurdum bekliyordum bir nevi
sonra o piç geldi yanında bir kişi ile
tanımıyorum ya buyur bilader dedim
ben ceyhun dedi
yakışıklı bir piçti beyler bana göre vücut olarak biraz daha gelişmiş teke tekte indirmekte zorlayacak cinsten
iki kişiyle geldiğine göre ya artislik yapıp gidecekti yada konuşacaktı
evet dedim ceyhun söyle derdini
duydum ki ebruya asılıyormuşsun dedi
evet dedim
yanlış yapıyorsun bilader biz onunla hala görüşüyoruz dedi
bi dakika lan dur amk.ne görüşmesi. ayrı değil miydi bunlar.bu lavuğun başka kız arkadaşı yokmuydu.
ebru benim sevgilim olmamışmıydı. göz göre göre aldatıyor muydu??
hassiktir lan ebrunun davranışları sahte olamazdı. seni seviyorum derken cok inandırıcı söylemişti
ben lavukla laf dalaşı yapmayı beklerken beni göt gibi ortada bırakmıştı
bu gece de görüşeceğiz dedi
telefonu çıkardı. ebrunun numarası olduğunu teyit ettiğim bir numara tamam saat 18.de x cafeteryada olacağım diyordu
bu saat aynı zamanda ebrunun dershane çıkışına da denk geliyordu.
kafadan aşşağı kaynar sular döküldü mecazını bu kadar şiddetli hissetmemiştim daha önce
aklımda yine cevapsız bir sürü soru belirmişti.
cevapları alabileceğim tek kişi vardı o da ebruydu
lavuğa çıkarıp ebrunun bana gönderdiği aşk mesajlarını bile göstermemiştim. aldatılma hissi psikolojisi ile
görtermeyi siktir et bişey bile diyemedim ibneye
gitti
bir müddet sonra ebruya mesaj attım
aksam dershane çıkışı dükkana gelebilirmisin diye
bu akşam az işim var. işim bitince arayayım mı seni dedi
ne işin var dedim
bir arkadaşla buluşacam dedi
ulan düpdüz aldatılıyorum hissine kapıldım
aşktan sevgiden soğudum amk.bu kadar da olmazdı ki amk
tamam sana iyi eğlenceler dedim.
gitsem mi gitmesem mi diye çok büyük muallak da kaldım.
gitsem sinirden çatlayacam mekanda olay çıkaracam diye korkuyordum
ama gitmesem de acaba ne yapıyorlar diye meraktan kuduracaktım.
aşkının ızdırabını sikeyim emi.
30 dakika gibi bir zaman sonra özlediğini belirten bir mesaj daha gönderdi
olm vardı bi bokluk amk ama ne? onlar buluşurken sik sik dükkanda oturmanın bir mantığı yoktu. sonuçta gönül işiydi bu.
kim sevdiği kızın eski sevgilisi ile buluşmasına duyarsız kalabilirdi ki
bitecekse bitsin çekeceğimiz acıları baştan çekelim mantığı ile onların buluşma saatinde
uzak bir tenhada ama görebileceğim bir boktada cafeteryanın dışında bekledim
sizde hayvan değilsiniz az çok benim o an nasıl bir tedirginlikle beklediğimi tahmin edebilirsiniz
derken ilk lavuk göründü. dışarda beklemeye başladı.
benim için önemli olan karşılaştıklarında nasıl davranacaklarıydı
zira ebru bana onu unutamamaktan yakınmıştı
acaba benimle olan herşeye rağmen ona olan eskiye ait duygularına tekrar yenik mi düşmüştü
ebru da göründü.
gözlerim fal taşı gibi açıldı
hiç görmek istemediğim bir manzaraydı. size çok ciddi söylüyorum insanların neden cinayet işlediğini anlar gibi olmuştum
amk. sevdiğim öldüğüm geberdiğim kız başka bir lavukla sarılmıştı kapının dışında
hadi olm kelebek sana yol göründü bu ilişkide ötesini izlemek sana sadece daha çok acı verir diyerek youma gittim beyler bir saat kendi kendimi yedikten sonra. mesaj geldi
aşkım nasılsın nerdesin diye
ananın amı gibiyim ebru cehennemin en dibindeyim demek istesem de demedim
hiç bişey yazmadım.
dükkana geliyorum dedi
gel amk.gel bakalım
yine cevap vermedim.
ve dükkana geldi
hiç birşey yokmuş gibi davranıyor. canım cicim muhabbetinde
nerdesin sen ebru dedim
çok ama çok sert bit ifade ile
arkadaşın yanındaydım dedi
hangi arkadaşın dedim
ama patlamak üzereyim yalan söylese dövecem o derece
eski bir arkadaşımın yanındaydım dedi
kim dedim eski arkadaşın
ya boşver önemli birşey yok dedi
şimdi bu dükkandan çıkıyorsun bir daha da gelmiyorsun dedim
ne oldu yaa falan dedi
ebru git ceyhun mudur nedir onunla gönül eğlendir. şimdi derken de ciddiydim kaybol dedim ağlamaklı gözleri.tam olarak anlamadağım mazeretleri bile beni sakinleştirmeye yetmedi.
her konuşmasında dinlemiyormuş gibi ses tonumu arttırarak kovdum
o bana lütfen dinle diyor bense ona. telefonu mu sil. beni bir daha arama mesaj da atma diyordum
beni dinleyinceye kadar bir yere gitmiyorum dedi
en sonunda siktir i de dedirtti bana ısrarları.
sonra dükkanı bile kapamadan sen gitmiyorsan ben gidiyorum dedim
çıktım dükkandan dışarı
yürüdüm yol boyunca
o da arkamdan geldi
kelebek sabaha kadar beni arkandan yürütürsün kapında bekletirsin. beni dinle ondan sonra ne yaparsan yap dedi
dinleyecek bir şey yok.ben görmem gerekeni gördüm.git ceyhununa sarıl ona anlat derdini dedim
ağlamaklı ve çok yüksek bayan sesiyle
gerizekalı dinle dinle dinle diyerek ağlamaya devam etti
içim yandı lan piçler
sevdiğim kız ağlıyordu amk. içim yanmıştı ama ilk defa aldatıldığımı sanıyordum amk.pek kolay olmadı sakinleştirmek kendimi
zaten o orospu evlatlarına tilttim.amk bi de bizim kız gidiyor onunla konuşuyor.
sadece konuşsa eyvallah beyler. randevu alıp buluşuyor bide sarılıyor
sikerler beyler. godoşmuyum amk
hiç siklememiş göründüm ağladığını yoluma devap ettim.
taksi çevirip evime gittim
mesaj üstüne mesaj telefon üstüne telefon ama hiç birine cevap vermedim
ama içimdeki kini de kusmam gerekiyordu.
ne olursa olsun aga. madem bana bir açıklaman var ne sikime sarılıyon amk kavatına.
madem konuşmanız gereken bişey var eyvallah eski sevgilin bi kereliğine konuş
ama alanyaya gelir gelmez ne bu buluşmalar.amk sen alanyaya gelir gelmez buluşuyorsan kim bilir daha önce kaç kere geldi kaç kere buluştunuz. veya hergün benimle mesajlaştığın kadar onunla da mesajlaşıyon telefonu kapattım. kapatmadan önce patronu aradım. işe bir kaç gün gelmeyeceğimi söyledim
ya olur mu falan desede hastayım dedim salladım
ilk gün işe gitmedim
akşama doğru evde sıkıldım. dışarı yürümeye çıktım
sağda solda biraz oyalandım. akşam 8 gibi eve geldim
kapıyı açtım
içeri girdim
salonda annemle kim oturuyor biliyor musunuz?
biliyorsunuz tabi
ebru gelmiş amk.
yuh.yuh ki ne yuh
dükkandan ev adresini istemiş. patron da adres vermek bir yana direk eve getirmiş
sağol amk patronu
annemle belirli bir süre konuşmuşlar kaynaşmışlar bile
lafda geçmiş olsuna geliyor dükkandan hasta olduğumu duyunca ama hasta piyasada yok kafamı odadan içeri uzatıp onu görünce çok olmuştum.
bir an şaşkınlıkla bakarken sinir yine tepeme çıktı
ebruyu görmek bana sinir veriyordu ve ben sinirliyken ısrarcı hali beni daha çok sinirlendiriyordu.
anneme
anne misafirin var galiba ben yatıyorum dedim
olm senin misafirinmiş dedi
baştan aşşağı süzer gibi yapıp
ben tanımıyorum arkadaşı dedim
kapıyı kapatıp yan odaya geçtim
ama piçler yalan söylemeye de gerek yok gelsin bana yalvarsın durumu iyice açıklasın gönlüm rahatlasın tekrar sarayım seveyim öpeyim istiyordum
ama bendeki gereksiz gurur sürdükçe sürüyordu
odaya gittim bekliyordum gelsin diye.
gelmedi amk. annemle konuşuyor
konuştukça konuşuyordu
bir süre sonra dış kapı açıldı kapandı
hemen odadan fırladım
kapıyı bir açtım
karşımda sadece ebru
gitmemiş amk. numara yapmış biliyor tabi köpek gibi geleceğimi. arkasından anneme arda arda seri sorularla ne konuştuklarını soracağımı evet onu karşımda görünce aslında ona ne kadar ihtiyacım olduğunu da belli etmiştim.
tek cümle kurup gitti beyler
-bir daha dinlemeni istemeyeceğim. kapıyı açık bırakıyorum
dedi çıktı
eveet iş bana kalmıştı.ya arkasından gidip ne bok döndüğünü öğrenecektim.ya da sevdiğim kızı kaybedecektim.
gurur bazen insanlarda çok ağır basıyor beyler. bazen karşı tarafın haklı olduğunu bile bile sıçtığınız boku yemek istemiyorsunuz. gitmedim beyler.
o aşşağı inerken kapıyı da hızlıca çarptım üstelik
akabinde sen bilirsin diye mesaj geldi
başka da gece boyunca mesaj gelmedi. insanın içi içini yemesi bu olsa gerek gece boyunca bu duyguyu hissettim.
bir yandan siktir et olm en iyisini yaptın derken bir yandan da kendime kızıyordum
ve hep birdaha geri gelmezse korkusu vardı.bir gün geçti tam 24 saat ses soluk çıkmadı. abartmışmıydım tepkiyi evet abartmıştımonsuzluğa alışabilmeyi bir yana bırak onunla beraberken onu düşünme aralığım saniyede bir ise salisede bir e çıkmıştı
yarrağımın kelebeği kıza gidip tamam anlat dinliyorum da denilmez amk.sik elimizde götümüzde kalbimizde aklımızda o gece yattım ama yatamadım
sabah işe gittim hani gelir diye
gelmedi
dershaninin önünde dolaştım
hani çıkar da görür diye çıkmadı
gidebilme ihtimali olan yerleri dolaştım ama yoktu
bi sebebde bırakmamıştım tekrar mesaj atmak için.
elim telefonda erkekliğe bok sürmeden yazılabilme ihtimali olan bütün mesajları aklımdan geçirdim
ama aklımı sikeyim bi bok gelmedi aklıma ceyhun efendi tekrar belirdi.
-iki kere daha buluştuk. haberin olsun unut bence sen o kızı dedi
-tamam aferim hayırlı olsun dedim
-he yani akıllı ol dedi
-tamam abi özür dilerim bir hatamız varsa yengeyi de rahatsız ettik kusura bakma dedim
-ben yokken peşinde olduğunu duymayayım dedi
-duysan ne yapacan aslanım dedim
-duyunca görürsün dedi
üstüme yürüyerek
-bekle lan piç dedim
ebruyu aradım. numarayı göstere göstere.alo sesinden sonra. seni seviyorum deyip kapattım. cevap bile veremedi.
-duydun hadi icraata geç dedim
o bana tip tip bakarken dayanamadım o sinirle ben ona indirdim kafayı burnuna şerbet burnunu tuttuğu eline damlarken
iki tane daha patlattım.o da bana yarım bi yumruk attı
hemen millet toplandı.bu arada ebru da bana mesajlar atıyor ama okuyan kim amk. meşgulum
dükkanın dışına çıkardılar. saydım sövdüm arkasından gitmeye çalıştım ama zor sakinleştirdiler.
hala bağırıyor amk. oğlu
seni sikecem diye.
gel sik amk oğlu gel sik
telefonu çıkardım. gönderdiği mesajları hiç okumadan
çabuk aşşağı in seni bekliyorum evin önünde dedim
gittim. evin altına hala yok
çabuk ol diye mesaj attım
bir kaç dakika sonra göründü
direk mevzuya girdim
sen onunla tekrar görüştün mü görüşmedin mi dedim??

hangi ceyhunla dedi
ebenin amı ceyhunla demek geçti içimden o an sinirle ama
-sevgilinle dedim
-eski sevgilimle dedi eskiye baya bir vurgu yaparak
-buluştun mu buluşmadın mı dedim??
-dinleyeceksen cevap vereceğim dedi
-ebru buluştun mu bulumadın mı dedim ses tonunu yükselterek
-evet buluştum dedi
-mutluluklar dilerim dedim. dedim ama gözlerim doldu.tam gitmeye yeltenirken
-hani seviyordun dedi
-bazen hata yapabiliyor işte insan dedim
-senin tek hatan beni dinlememek dedi
gözlerim dolu olarak.ve sinirli bir şekilde
-hadi bi kere buluştun anlamadım ama hadi oldu diyelim. ikinci üçüncü belkide benim bilmediğim yüzlercesi vardır.
unutmakta bu kadar zorlandığını söylediğin birisiyle bu kadar çok buluşmanın mazereti bence olamaz. belliki unutmadığına geri dönmüşsün. saygı duyuyorum. göz göre göre beni aldattın.bir de gözümde yalancı olma mazeretlerinle ben gidiyorum. dedim
ağladım ağlayacam ne zormuş amk. sevdiğin birine elveda demek. gidiyorum dedim beyler ama içimden dualar ediyorum
beni durdursa gönlüme su serpecek bir açıklama yapsa kurtulsam bu acıdan diye
-iyi alıştın bu ben gidiyorum deyip gitmelere.bu mu senin sevgin dedi
ohh dedim anlatacak galiba
-ister dinle ister dinleme ben anlatıyorum dedi
kulağımı iyice kabartarak dinledim
birinci ağızdan anlatıyorum beyler ceyhun beyefendisi..
ooo yeni sevgili yapmışsın diye buna mesaj atmış üniversitedeyken
bizimki cevaplamamış
bende seni unutamadığımı sensiz yaşayamayacağımı anlamıştım halbuki diye bir mesaj daha göndermiş.
bizimki yine cevaplmamış
yarın sabah alanyadayım senin için diye bir mesaj daha atmış
bir kez daha cevaplamamış ebru
ebrunun anlattığına göre ceyhuna olan nefret duyguları sevgilisi olan birine asıldığı için iyice artmış
ve bir nevi intikam almak için ceyhun alanyaya gelince buluşma davetini kabul etmiş
cafeteryanın dışında buluştuklarında ceyhun seni çok özledim diyerek sarılmış
sonra içeri geçmişler ceyhun pişmanlıklarını bildiren bir konuşma yapmış
bizimki anlattıkların bittiyse şimdi gözlerimin içine bak demiş
bakmış amın oğlu
-ben kelebeği çok seviyorum. deyip kalkmış gitmiş ebru
sonra ebru dayısının karısı yengesinin yanına çay içmeye gitmiş. bunu gören ve bana arabayla artislik yapan kuzeni
ceyhuna haber vermiş.gel eve çabuk diye.
ceyhunu kızın yengesi de oğlunun arkadaşı olması sebebi ile tanıyormuş.
ebru durumdan hoşnutsuzken
o piç bir şekilde oda da yalnız bırakmış ebru ile ceyhunu
ceyhun lütfenli yalvarmalı bir şekilde derdini anlatmaya çalışmış
ebru gitmek ister görününce kızın kolundan zorla tutarak hala birbirimiz seviyoruz biliyorsun derken benim hakkımda da beni kötüleyecek bir kaç söz ilave etmiş.(içeriğini söylemedi)kolundaki hafif morluğu da gösterdi anlatırken
ebru
-bundan sonra onun kadar adam ol başkalarını bari üzme demiş ve çıkmış gitmiş evden
sonra lavuk mesaj üstüne mesaj atmış. vay şöyleydi vay böyleydi. atmış da atmış mesajları
son mesajında da eğer aşşağı inmezsen kelebeği dövmeye gidiyorum demiş. ebrunun evde olduğunu bildiği bir anda
bizimki sinirle inmiş
ağzına ne geldiyse saymış
çektiği tüm acıların hesabını sorarcasına kusmuş içinde kalan ne varsa
sonrada
-eğer gidip öyle bir şey yaparsan kendime zarar veririm sorumlusu sen olursun. diye tehdit etmiş
lavuk sarılmaya çalışarak affet beni ,sakin kafayla tekrar konuşalım durumu düzeltebiliriz tarzında sözler söylemeye çalışmış
bizimkisi sarılmayıp
gözlerinin içine bakarak
tekrar ediyorum ben kelebeği seviyorum.bir daha ne mesaj at ne ara ne de gel demiş
evet beyler ceyhun süzmesi kaybetmeyi kabullenemeyerek yapmış bunların hepsini
bunları kavga ederken bilsem iki yerine 5 vururdum amk çocuğuna
kızın sözleri bitmiş gibiydi
ben kıza ceyhunla tekrar muhattap olmasın diye kavga ettiğimizi söylemedim.
ceyhunun salladığı yumrukta çeneme yarım geldiği için bir belirti yoktu.
ben ne diyeceğimi düşünürken
içimi sızlatan sözleriyle devam etti
-bana telefon açıp seni seviyorum deyip kapattığında dünyalar benim olmuştu. ister inan ister inanma anlattıklarıma ama ben seni çok seviyorum kelebek dedi. hafifden düğümlenmiş sesi ile
o an sarılmamız gerekiyordu dimi piçler.bu konuşmanın arkasına sıkı bir kucaklaşma giderdi
ama ben biraz suçlu hissettim kendimi sarılamadım.o da galiba ona inanmadığımı düşünerek yeltenmedi
bir müddet bana baktı
söyle lan işte gerizekalı bende seni seviyorum de.demek geldi içimden ama mallığımdan dolayı söylemedim
-yalan mı söyledin yoksa bana. sevmiyormusun dedi??
vazoyu kırmış çocuk suçluluğu ve bakışları ile
-ben seni hep böyle üzeceğim galiba kusura bakma ben gideyim artık dedim
ellerimden tuttu gitme dedi
ama ben gittim
şimdi düşünüyorum da ne kadar inatçıymışım amk.
allahtan kız benden soğumayıp o mesajı gönderdi arkamdan

ben giderken kız arkamdan mesajı gönderdi
istediğin kadar git. amacın sabrımı sınamaksa acelem yok.ama başka bir nedenle sevgin bittiyse en azından haber ver
evet böyle bir ihtimal de vardı
kız benden soğuyabilir boku bokuna gurur yapıyor olabilir ve hatta kızı kaybedebilirdik
ama sinirliydim amk
bu mesaja da cevap vermem gerekiyordu,
bir daha bilmem gereken şeyleri vaktinden önce anlat dedim
söz dedi sonuna gülücük ekleyerek
sonra düşündüm ulan bu kız beni bu kadar zamanda bu kadar delicesine nasıl sevmişti
korkmaya başladım piçler
böylesine bir kızı üzmekten çok korkuyordum
işin en doğrusunu söylemek gerekirse anamdan başka kimse bana bu kadar değer vermemişti
bende kızı seviyordum
be pezevenk o zaman nedir bu afra tafra tripler diyeceksiniz
evet haklısınız. bende bilmiyordum
-iyi geceler demeyecekmisin diye bir mesaj daha attı
-iyi geceler yazdım sadece
-geri gelemez misin dedi
-yarın görüşürüz dedim
-lütfen dedi
o kadar da abartmaya gerek yoktu amk. tamam yeter işte affettik. bokunu ne çıkarıyon o kadar kavganın üstüne romantism gider mi.gerçi amk. cavırlarında bu olaya make up sex diyorlar ama.ben türküm amk.
-iyi geceler ebru dedim.
-iyi geceler kelebeğim dedi
geceyi tamamladık
ertesi gün kalktım. ceyhun piçini bulmam lazımdı.ama piç çoktan gitmiş amk. okumaya
bu arada sınavda yaklaşıyordu
ben hiç sınava çalışamıyordum. arasıra o hazırlık test kitaplarına bakıyordum o kadar
sonra içimi bir korku daha aldı
bu kız bir yeri kazanıp gidecekti elbet
ya ben??
gitsem ne olacaktı
anada para yok baba da para yok. bende birikim yok. günlük kazan günlük ye.
başka bir şehire gitsem yurt parası nı boşver alanyaya geri gelecek birikim bile yoktu.
hani önümüz yazdı turizm biraz daha canlanır biraz para biriktirebilirdim ama
yetmezdi piçler.
ben pederinden yardım almadan okuyan çok az piç tanıdım.
ama askerlik de geliyordu.en azından sınava girip açık öpretim yapmalıydım.
ebru ertesi gün geldi
oturduk konuştuk
ona durumları anlattım
ilişkinin devam edebilirliğini sabrının sınırını sordum
-yeterince sevmiyormuş gibi mi görünüyorum dedi
evet seviyordu ama araya uzun ayrılıklar girecekti.
turist kızlarından biliyordum bu muhabbeti.
yazın gelir sikersin.
sonra bir kaç e mail.bir kaç telefon bir süre yazar sonra gider başkasını bulur
aynı şeyin ebruda da yaşanmasından çok korkuyordum
-birbirimizi üzmeden en mantıklı olanı yapalım. ayrılmak gerekiyorsa seni üzmemek için razıyım dedim. kaç gündür bunun peşindemisin kelebek.bu muydu amacın. düşüne düşüne bu mazeretimi mi buldun.tek biz mi olacağız uzantan seven sevmiyorsan açık açık söyle dedi
bak sen. şimdide ben yanlış anlaşıldım.eh amk.
vay amk. çok hoşuma gitti lan bu tavrı. yarram aldın mı cevabı dedim kendi kendime
ama dur lan en azından yanlış anlaşılmadan kurtulmam lazımdı.
uzat elini dedim
uzattı istemeyerek ve kızgın halini devam ettirerek
-göhsümün sağ tarafına götürdüm. sence yalan mı söylüyorum dedim.
salak değil ki amk. kız.
kalp öbür tarafta değil mi senin dedi
doğru cevabı gözlerimde aramalıydın dedim.
şöyle hafiften gülümseyerek baktı.
buydu olay beyler karı kız milleti kandırması en kolay millet.
dedeler demiş.
atmasını bildikten sonra tüfeğin atmayanı ,istemesini bildikten sonra avradın vermeyeni yoktur.
-bak dedim. seni bu kadar sevdim. senin yaşadığın acıları en iyi senin gözlerine bakarken onu görürek anladım.
başkaları benim gözlerime baktığında senden kalmış acıları görmesin. dedim
kafamı iki elinin arasına aldı çenemi hafif kaldırıp gözlerime baktı. söz kelebeğim dedi
vay amk. dükkan bu kadar romantizm çok fazlaydı. biri görse makara yapar amk. liseli aşıklar gibiydik. bir kaç gün devam ettik böyle. sonra seni eve davet etsem gelirmisin dedi
sizin eve mi dedim
evet annemde babamda seninle tanışmak istiyor dedi
ben zaten babasıyla tanışmıştım.ama kız bilmiyordu tabi
o yüzden basit bir mantıkla eğer kızın babası da istiyorsa o zaman sorun yoktur dedim.
ama ben utanıyordum
başka zaman dedim
ısrar etti.
sürekli senden bahsediyorum. merak ediyorlar seni dedi
ya olmaz şöyledir böyledir dedimse de ikna edemedim
ertesi akşam a davet edilmiştim bile.
çalıştığım hediyelik dükkanından. masa üstü üfleme camlı üçlü bir mumluk aldım. çok şık birşeydi
eve gittim mesaj atarak ebruya.
kapıyı açtı
içeri girmeden ürperdim
o neydi amk öyle.bir apartman dairesi bu kadar lüks nasıl olabilirdiki elimdeki hediyeden utandım amk etraftaki aplikleri görünce
sıcak bir karşılama oldu
biladeri de iyileşmiş.
bilirsiniz tüm gözler üzerinizde herkes size bakar. yarrak gibi ağzından ne çıkacağını bekler
yediğiniz yemekten bile zevk almazsınız sıkıntıdan
ama çok hoş karşıladılar
artık ebru benim hakkımda ne anlattıysa onlara
-soracak pek fazla birşeyimiz yok ebru herşeyi anlatıyor sağolsun dedi annesi
eh amk ebru artı ben kıpkırmızı
zaten tedirginim sayın valide bu kadar gelme işte üstüme kızın babası çok piç bir gençlik yaşamış görmüş geçirmiş kral adama benziyordu
muhabbet döndü dolaştı. üni sınavına geldi
nereyi istersin gibi bir soru geldi babasından
şimdi boka sarmıştı muhabbet. ebru da tedirgin oldu bu sorudan ama o da gerçekten istiyordu benim bir üni de okumamı
henüz karar vermedim. sınav sonucuna göre değerlendireğim dedim.
vakit bulabiliyor musun sınava hazırlanmaya dedi
ebru rahat bıraktığı zamanlar evet dedim
o zaman hiç çalışamadın dedi babası
gülüşmeler falan derken ortam yumuşadı
yemeğe geçelim dediler
hem yemek hem muhabbet devam etti. kızın annesi de ne yemekler yapmış amk. harbi fakir piçiymişim o gün onayladım
yemek bitti salona geçtik
durum öncesini aktarıyorum. ebru benim maddi durumun kısıtlı olduğunu üni de para ihtiyacımın olacağını bu yüzden açık öğretim okuyacağımı anlatmış
bayanlar da mutfakta kahveyle uğraşırken kızın babası
-sana birşey soracağım anlatacağım ama yanlış anlama lütfen dedi
-buyrun dedim
-biz dedi çok şanslıydık anamız babamız zenginmiş onlardan bize kaldı dedi.ben elimden geldiği kadar diğer insanlara hep yardım etmeye çalıştım maddi konuda dedi
hemen sözünü kestim
yanlış anlamaya başladım. devam senaryosunu biliyorum. sağolun iyi niyetiniz için.ama hayır teşekkürler dedim
sizde anladınız dimi lan piçler anlatmaya gerek yok amk.
-bitirseydim dedi
-sözünüsü kestim kusura bakmayın dedim devam ettim. maddi yönden doymuş olduğunuz belli. dedim sağa sola bakarak.
ama manevi yönden de çok doymuş birisine benziyorsunuz. bana çok iyi davranmanızdan bu sonucu çıkardım. ayrıca misafirperverliğiniz için de teşşekkür ederim. size zaten ebru için bir söz verdim ama illaki birşey paylaşmak istiyorsanız bu sevginizi böyle devam ettirin yeter bana dedim.
-bunu bence bir daha düşün. sana borç vereceğim sonra kazanıp bana geri vereceksin dedi
-lütfen dedim. sağolun.bu kadarı fazla olur.siz benden ebrunun alacağı kararları etkilememi istediniz.ama sizden borç alırsam benim ebruyla ilgili alacağım kararlar değişebilir dedim.
adam öküz değildi anladı. para baskısı altında aşk olursa zoraki sevmeye devam ederim demek istediğimi
ama samimiyetinize inanarak teşekkür ederim dedim
unuttuk o zaman bu konuşmayı dedi
unuttuk dedim.
içeri bağırdı nerde kaldı kahveler diye.bir nevi artık konuşma bitti getirin kahveleri sinyali gibi gelmişti bana bu
suratım düştü. beyler incindim içten içe. tamam eyvallah beyamca kötü niyetle teklif etmedi ama …
belli etmemeye çalışarak sahte gülümsemelerle devam ettim.
-anneni de getir birgün oturalım dedi annesi
yaa amk. anneme bu söylenir mi.annem gitmez ki zaten.
ne diyecem sevgilimin annesi seni çağırıyor mu diyecem. bacaklarımı keser önce okulunu oku diye.
tamam ebru benim annemle bende onun ailesiyle tanışmıstım yeter amk bu kadar samimiyet şimdilik
-inşallah dedim.
bu arada kzın biladeri piçosu tam bi ps hastası yemek bitti direk odasına gitti. içerden sesler geliyor. futbol oynuyor piç. bizi siklemiyor bile
üç beş muhabbet daha yapıp izin istedim.
yine gel dileklerini belirttiler.
annesine babasına teşekkür ettim. ebru bende geleyim aşşağı kadar dedi
sen bilirsin dedim
aşşağı indik apartmanın giriş katında ki koridorda durduk…  babası ile konuştuklarımızda ebrunun da parmağı olduğunu düşündüğüm için ebruya rahatsızlığımı belirtmek istedim ve
koridorda elini tutarak yürümesi englledim
ne oldu dercesine bana baktı
-sen burdan dön istersen yukarıda gecenin kritiğini yapmak için seni bekliyorlardır dedim hiç birşey olmamış gibi yaramaz kız bakış ve gülümsemesi ile
-önce ikimizin bir kritiğini yaparız diye düşünmüştüm halbuki dedi
derken de sarıldı
-ebru her gece ilişkimizin kritiğini yaparken mutluca iyi geceler dileyebileceğimize emin misin dedim
-onu bilemem ama her gece hala senin kız arkadaşın olma mutluluğunu istiyorum kelebeğim dedi içimdeki sebebsiz korkulara bir yenisi daha eklenmişti.bu kız beni çok seviyordu ama ya bu hevesi birgüm biterse onun bana olan ilgisi beni ona iyice bağlıyordu.bu sözleriyle kırgınlığım biraz geçti
romantizmin amına koymak bu olsa gerek
-yeter mi bu kadar kritik gideyim mi dedim.
-bir yere gidemezsin dedi ellerimi tutarak ve dudağını büzerek. korkma bir yere gidemem ki sadece kalbinin hücreleri arasında yer değiştiririm dedim
nasıl böyle sözler söyleye bildiğimi yıllardır gönlümdeki beklenen sevgiliye hasret olarak yorumluyorum. yoksa daha önce duyduğum vaya kullandığım cümleler değildi.
-yürüyelim mi biraz dedi
-yok üşürsün böyle dedim
-sen sarılıyorsun ya işte dedi. sadece kalbini ısıtmayla olmaz bu iş dedim
-esas sensizken üşüyorum ben deli dedi
beyler o böyle konuştukça nasıl sevineceğimi bile bilemiyordum. gülmeyi karıştırır oldum amk. yüzümdeki mimikleri tekrar gözden geçirmem gerekti. dudaklarım suratımda garip yerlere gidiyordu
vay amk. aşk ne güzeldi lan yok burası iyi gelen geçen komuşulara yakalanmazsan sorun yok dedim
-ne yaparken yakalanmazsak dedi gözlerime o nasıl bir bakışsa bakarak
sen kaşındın diye düşünerek
-böyle dedim ve yaklaştım dudaklarına
eh geciken otobüslerini sikeyim onun da canına minnetmiş ve dudaklarımız birleşti. kendimden geçtim beyler. sanki bir senedir açım da annem kuru fasulye pişirmiş.o derece
daha önce turist kızlarla benzer öpüşmeler olmuş ama hepsi yatakta son bulmuştu
5 dakika civarı öpüştük.ama bu farklıydı. nasıl diye sormayın farklı işte amk.
yanlış anlayanın götünü sabri reyiz siksin ama sikim bile kalkmadı. nefessiz öpüşüyor olmamıza rağmen
derin bir oh çekerek ayrıldım dudaklarından ve
-ben gideyim artık yoksa kötü şeyler olacak dedim piçce gülerek
-deli diyerek güldü. orta şiddette karna da yumruk salladı
-deli senin delin güzelim diyerek kendime çektim ve bir kez daha öptüm dudaklarından karşılık beklemeyerek.
iyi geceler bile demeden göz kırparak döndüm kapıya yöneldim
onda bir hareket yoktu. kapıya geldim. hala bekliyordu aynı yerde
ben beklerken kapıya geldi
ben ona bakarken
-öpmeye mi geldim sandım misafir uğurluyorum hadi dedi. elini sırtıma uğurlarcasına koyarak
vay amk. gülme krizine giriyordum karnımın içinde güldüm.
-sen bilirsin dedim. imalı imalı bakarak apartmanın dış kapısında kaldım bu arada.o bana göz kırptı bu sefer
bende ona bir öpücük gönderip gittim
sınava 20 gün civarında birşey kalmıştı.
bundan sonra atacağım adımlarda daha dikkatli olmam lazımdı.
beni ve ebruyu riske atacak herşeyden kaçınmalıydım.
onu üzecek ve aklını sürekli bende bırakacak imzalardan kaçınmalıydım
sınav gününe kadar olan her buluşmamızda onu sınava motive etmeye çalıştım
sanki ben girmeyecem amk. sınavına
aklıma takılan ufak soruları bile sormadım kafası karışmasın diye
mesela ceyhun ona hala mesaj atıyormuydu
bu süre zarfında ben eve tekrar davet ettiler ama sınav sonrasına salladım.
bende ufak ufak daha fazla test çözerek kendimi sınava hazırlamaya çalıştım
ebru her ders çalışma arasında mesaj atıyor her sıkıldığında da buluşmak istiyordu
yüzde 70 i civarını salladımsada bende özlediğim için geri kalanında buluştuk
bu buluşmalarda garip şeyler konuşmayıp. sevdiğini söylediği zaman bende
o öpmek isterse abartmadan karşılık vererek öpüştük
bir ara ondan soğuyor olduğumu düşünsede sınavdan sonra ne isterse yapacağıma söz vererek ört bas ettim
sınavdan bir gün önce beraber hangi okulda sınava gireceksek o okullara gittik
sanki bilmiyoruz amk.
ebrunun buluşma bahanesi işte
birbirimize şans kalemler aldık bir kırtasiyeden
akşam a kadar beraberdik.,
o biraz daha beraber olma konusunda ısrar etsede
ben onu benim için ,kendin ve aileni tatmin edecek bir sonuç al diyerek gönderdim
sınava girdik o hemen mesaj gönderdi
nasıldı diye. fena değil dedim
ben onunkini sordum.iyi gibiydi dedi
öğlen 12.30 civarı babam beni aldı nerdesin gelelim mi yemek yeriz beraber dedi
babası ile olmasından dolayı pek yanaşmadığım için.
eve gideyim sonra buluşuruz dedim
ama söz vermiştin ne istersem yapacaktın diye yine bir mesaj geldi
o hakkını bununla mı kullanacaksın dedim
iyi tamam off yaa dedi
tamam tamam gel hadi dedim okulun önünde olduğumu belirterek
geldiler. arabadan hemen indi sarıldı
lan baban direksiyonda ne yapıyon amk. yavaş biraz herifi kızdıracaksın tüfekle kovalayacak bizi amk.
-nasıl geçti canım dedi
-sınavı konuşmayalım lütfen dedim
-tamam gel babam bizi bırakacak dedi
-yürüseydik dedim
-annemle kardeşimi alıp otele gideriz dedi
-siz planı yapmışsınız bile dedim
otele gittik. tüm personel bu amcık kim dercesine bakıyor.
bilirsiniz otellerde patron kızına herkes hastadır. kimle çıkarlarsa çıksınlar beğenilmez jön
havuz barda ki masalarda oturduk ben tabi yine çok gerginim
yemeği söyledik
ama yemek yerken ebru normalden biraz daha samimi davranıyordu
-yarın yüzmeye gelelim mi havuza canım dedi
canım mı?? dercesine baktım.lan yavaş ataya saygı biraz.ben zaten tırsıyom adam siktir edecek diye
-ben yüzme bilmiyorum dedim. canım kelimesi muhabbetin içinde kaybolsun diye
-ben sana öğretirim canım dedi
anası babasıda bişey demiyor.ben kız olsam biri babamın yanında onu dese, diyen mezar peder hapis
-bana öğretmeye çalışan bir kaç kişi benim yüzümden boğulma tehlikesi atlattı dedim
bu arada kzın biladeri de babasına soruyor. yüzme mi bilmiyormuş diye
-yok şaka tabi biliyorum dedim
yemekten sonra kardeşi kalktı.
babası işler için otelde bir yerlere gitti.
annesi ben ve kız kaldık masada
annesi de çok sevimli bir kadındı. bilindik zengin kadınlar gibi ne yüzündeki boyası fazlaydı
ne de çevredekilere kibarlığından ödün veriyordu. hanımefendiydi resmen
annemi sordu
belliki buluşmak istiyordu artık ama annem gelmezdi ki. -annem yazları yaylaya çıkar biraz daha serin olduğu için. dedemlerin köyüne gitti dedim
ebru atladı
-aa bizi de götürür müsün kelebek diye.
evet çok iyi olur diyerek destek verdi annesi
sanki evlendik biri karım biri kayınvalide amk. nere gidiyorsunuz bi durun.
-çalışıyorum zor ama sezon sonuna doğru gidebiliriz elma ve üzümlerin yetişme vaktinde dedim.
bu ana kız belliki bizim kabile ile de yakından tanışmak istiyordu.
garip bi durum beyler çok farklı iki dünyada yaşamış ailelerin kesişim evlatlarının
gönül meselesi ile iki aile tanışacaktı ama benim temsil ettiğim taraf pek de gurur duyulacak bir aile değildi
tamam aç değiliz açıkta değiliz ama onların hayatına bakınca daha bir gariban hissediyor insan kendini
annesi de lavaboya kalktı.
herkes bize bakıyor elemanlardan yada ben öyle hissediyorum
ama ebrunun umrunda değil içime girecek
elimi tutuyor
-annenin babanın yanında bari böyle yapma utanıyorum dedim
-biliyorum dedi
-nasıl biliyon dedim
-yüzünden belli oluyor dedi
-iyi bulmuşsun eğlenceyi dedim
-annem de çok tatlı olduğunu söylüyor utanınca dedi
ey allahım neler diyor.
-intikam almaya zorlama beni dedim.
-tamam özür dilerim dedi.
-bi de sevgi sözcüklerini yalnızken söylesen dedim
-kimden ne saklamaya çalışayım ki herşeyi biliyorlar dedi
-tamam ebru ne yaparsan yap dedim.
-kızma hemen dedi
-kızmıyorum alışamadım henüz anlayışlı ol dedim
surat yaptı tamam diyerek.
-sende üzülme hemen dedim
-o zaman bir öpücük borçluyum dedi
-veresiye çalışmam öpücük konusunda dedim
yuh amk orda öpecek engellemesem.
-burda olmaz dedim.
-gel oteli gezdireyim o zaman dedi
niyeti belli kıyı kenar bir yer bulup öpecek.
-ebru madem bu kadar paniksin benimle olma konusunda buraya neden getirdin. yalnız biryere gitseydik dedim
annemler istedi dedi bu sırada babasıda anneside geldi. babası ilgilenemediği için üzgün olduğunu belirtip.
garsonu çağırarak bişey içip içmeyeceğimizi sordu
içim yanmış barda ne varsa içesim var alkol namına ama hanzoluk belirtisi olmasın diye su rica ettim
onlar da içeceklerini yenilediler
bi kaç otel hakkında konuştuktan sonra
müsade istedim işe gitmek için. bugün izin almadın mı dedi ebru
-yok almadım da erken çıkarım herhalde akşam dedim
-o zaman akşam buluşuruz dedi hem bana hem babasına bakarak
bişey de diyemedim.
-12 ye kadar izin dedi babası
-tamam ben sana haber veririm dedim ebruya vedalaşıp gittim
akşama doğru mesajı attı.ben hazırım seni bekliyorum diye.
gel dükkanda bekle ama uslu uslu oturacaksan dedim
tamam dedi hemen geldi
patron da sığır değil o kadar amk.
kızı öyle giyinip kuşanmış görünce
siz gidin isterseniz dedi
ben daha bişey demeden
ebru teşekkür ederiz dedi.
dükkandan çıktık
-nereye gidiyoruz dedim
-sen nereye istersen dedi
-sen karar ver dedim
bi tane türkü bar var oraya gidelim oturalım dedi
oraya gittik. canlı müzik 9 gibi başlıyordu. yarım saat erken gitmişiz
iki bira söyledik.
annesine mesaj attı bizimkisi şurdayız diye genelde genç insanların geldiği bir yerdi. pazar olmasına rağmen
duyan gelmiş gibi kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı
beklenmedik eleman kızın kuzeni de geldi.
bizi görüp masaya geldi
ebruyla selamlaşıp bana da merhaba dostum dedi
dostunu sikeyim senin samimi ol piç
artis tavırlarla oturdukları masaya jack açtırdılar
iki dakikalık keyfim o piçin yüzünden buz görmüş taşşak gibi çekildi
şimdi ebruya gidelim desem yanlış anlayacak bilmiyor ki amk o piçin tam bir piç olduğunu
ebru elimi tutarak biraz da hızlıca içiyordu.
sınavı kutlamaya gelmiş bir kaç ergen olduğunu tahmin ettiğim grup
daha 11 olmadan amı götü dağıttı
laf kavgası başladı
fırsat bu fırsat deyip kaldırdım ebruyu
dışarı çıktık
1 saat vardı ebrunun eve gitmesine
ne yapıyoruz dedi
dolaşalım biraz dedim
yürüdüğümüz yönde giderken o piç de geldi arkamızdan arkadaşlarıyla
bağırıp çağırıyor
durdurdum ebruyu o piçler geçsin diye
yanımızdan geçerken ebruyu lafa tuttu amk oğlu
siktirip gitsene işte
kız benim elimi tutuyor o sordukça soruyor yok sınav nasıldı yok şu böyle bu böyle diye
laf döndürdü dolaştırdı ceyhun şu üniversitede okuyor sen de girebilecekmisine getirdi piç
ne zaman ayrıldınız siz bu arada diye de soruyor kıza
tamam size de iyi geceler dedim
tuttum ebrunun kolunda ters tarafa doğru yürümeye başladım
ebruyu orda biryerde bırakıp o piçi öyle bir sikesim vardı ki tahmin edemezsiniz
-ceyhunla arkadaşlardı kusura bakma dedi
-bana onun ismini anma ebru dedim
-peki dedi
içimde kalan soruyu da sorma fırsatı buldum
-gönderiyor mu hala sana mesaj dedim
-bi kaç tane daha gönderdi ama cevaplamadım dedi
-hani bana söyleyecektin dedim
-ama cevaplamadım ki dedi
kıskançlık krizi yine başladı bende
-ne yazıyor dedim
-özür filan diledi başka da rahatsız edici birşey söylemedi dedi
-yalan söyleme dedim
aman demez olaydım. bana ne dersen de ama yalancı deme dedi
bastı gitti.
orospu çocuğu ceyhun uzaktayken bile zarar veriyordu bana
koştum arkasından
-dur dedim
durmadı
-ebru dedim
sallamadı
tutmak zorunda kaldım kolundan.
tamam özür dilerim dedim
özrünü de istemiyorum. seni de.yalancı olduğuma inanıyorsan seni sevdiğime de inanmıyorsundur bırak kolumu dedi
yine gidiyor
-ya tamam desemde
peşinden yine koşturdu
yine tuttum kolundan
-onun yüzünden ayrılacakmıyız şimdi dedim
-onu sana sormak lazım dedi
özrümü yineledim
-bana inanmıyorsan bırak unutmaya başlayayım dedi
üste çıkma politikası uygulayarak
-hani bana vaktinden önce haber verecektin dedim
-kelebek aramıza girmesini istemiyorum.ben unuttum sende unut dedi
-tamam dedim. biraz üzgün üzgün baktı bana
-eve kadar yürüyebilirmiyim seninle dedim
-ben kendim giderim dedi
zorla ikna edip ev mahaline geldik
apartman girişine kadar yürüdük sessizce
ben durdum o bir iki adım daha attı
-tamam fazlasını haketmedim zaten iyi geceler sana dedim
-iyi geceler dedi. yüzüme bile bakmadan içeri girdi.
sinirden kafayı yedim
şimdi yapılacak birşey vardı o piçi bulmak  ebru hanım bize tavrını yaptı.o sinirle bende o piçi bulmak için geri döndüm.
zaten yürüyebilceğiniz bir barlar caddesi var.o saatte
bu arada da telefonu kontrol edip duruyorum ebru bişey gönderdi mi diye ama yok
piçi bir barın dışında telefonla görüşürken gördüm
gittim yanına başında bekledim
iki arkadaşı da onu bekliyor
-bir tanesi hayır mı bilader dedi
hiç siklemedim.
-oop sana soruyom dedi
yine siklemedim.
bu sırada telefon konuşması bitti lavuğun
-oo dostum naber dedi
-iyi dostum senden naber dedim. derken neresine vursam diye hesap yapıyordum
ama
-ayrıldınız mı ebruyla yoksa yalnızsın dedi
durdum. vurmaktan vazgeçtim.
ulan bu piçler tezgaha düşürmeye çalışıyordu beni
belliki bir komplo vardı. yada ben öyle hissettim
aklımdan geçenler
1.ebruyla aramıza ceyhunu sokup ebruyu benden soğutmak ve ceyhun ismini sürekli tazelemek
2.benim bu piçi iyice dövmemi ve bu durumdan önce piçin ailesinin sonra ebrunun ailesinin
en son da ebrunun haberi olmasını sağlayarak üzerime serseri kavgacı ve barbar sıfatlar yakıştırmalarını
düşünüyordum
haksız olmama ihtimalim çok yüksekti çünkü o denyo ne sikime gelipte öyle birşey söylesin ki.
konuşmaya cevap vererek devam ettik. yok ayrılmadık çok mutluyuz dedim
-ayrılırsınız siz moruk o kız ceyhunu seviyor hala dedi
-helal olsun sana aşktan anlıyorsun dedim
-sen niye geldin paraya mı sıkıştın yoksa dedi
resmen kaşınıyordu piç oğlu piç
-dost değilmiyiz gördüm selam vereyim dedim
-tamam hadi aleyküm selam görüşürüz dedi
-mutlaka görüşecez dostum dedim.
gitti lavuk ben sinirimle kaldım.
birşey yapamamaktan kudurma bu olsa gerek
şeytan dürttü sikerim ebruyuda aşkınıda ızdırabını da git göm şu amın oğlunu yere götü dışarda kalsın sadece
dedi ama uymadım şeytana herşeyin sırası vardı elbet
bu arada ebrudan hala haber yok
bi de bu çıktı şimdi amk. başımıza.
ne güzel sev’işiyorduk. nerden çıktı amk bunlar
ebru göndermedikçe bende göndermedim mesaj.
sürdü de sürdü olay iki gün gibi bir zaman geçti
sonra dayanamamış olacak ki.
dükkanın önünden geçti içeri bakarak
gördüm içim yandı. yürekte bir cızırtı meydana geldi
kapıya çıktım arkasından baktım
köşeyi döndü
arkasından gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken
dükkanda yalnız olmam sebebi ile gidemedim
5 dakika sonra tekrar köşeden göründü yine dükkanın önünden geçecekti
bende dükkanın önünde yerimi aldım gözlerimi sadece ona dikerek
o sadece bir kere baktı o da köşeden dönünce
kafası önde yürüyerek iyice yaklaştı
geliş açısı dükkana girmeden pas geçecek bir haldeydi
onun yoluna durdum
buyrun hanımefendi dedim. dükkanı göstererek
baktı ama konuşmadı
iki gündür işler çok kesat gönlümde dedim
hala kızgın gözlerle bana bakıyordu
yeter artık dercesine baktım bende ona
sonra bir adım yana açıldım
sen bilirsin dedim
gitmedi durdu duygu salyalarını yutkundu ağzındaki.bir adım atmaya yeltenir gibi oldu
tuttum kolunda hiç birşey demeden
-gidersen bir daha gelme dedim
bu neydi amk.yaa sinirim iyice arttı. sanki 10 tane karıyla grup yaparken yakaladı beni.
-tamam sevdik kıskandı abartma bu kadar dedim
-hep böyle mi olacak dedi
-valla kusura bakma ceyhun hayatında olduğu sürece böyle olacak dedim
-ama ben bişey yapmıyorum ki.hem inanmıyorsun bana dedi.
-inanmasam durmazdım yolunda. al şimdi de çekildim dedim
-ben seni o kadar seviyorum sen gitmeme bile bu kadar kolay izin veriyorsun dedi
-seviyordun da iki gündür neden hasret bıraktın kendine dedim
-sende aramadın dedi
-ne bileyim öyle surat yapınca o gece dedim. gerçi suratın hala aynı dedim.
suratındaki ifadeyi biraz değiştirmeye çalışırken istemsizce
-özledin de mi geldin yoksa dedim
-özlemedim dedi
-hala yalan söylüyorsun ama dedim
-tamam bu yalandı dedi ama diğerleri doğru sana hiç yalan söylemedim dedi
-tamam biliyorum. sarılsak mı ne yapsak özledim seni dedim
ne tatlı bir gülümseme geldi suratına bilemezsiniz.
küçük bir çocuk açlıktan ağlarken meme görünce sevinmesi gibi bişeydi
işte lan sevdiğim kız buydu amk
sarıldık bi kaç saniye sonra dükkana girdik karşılıklı seni seviyorumlarla beraber
babasına telefon etti. benim yanımda olduğunu söyledi.
gece dükkanı kapatıncaya kadar benimle kaldı.
bu arada bana yardım bile etti. bazı malların tozunu alarak. silerek falan
o kadar süre onunla kalıp öpüşmeden durmak bir hayli zordu ama dükkanda da öpülmezdi amk
bu durumu
-dükkanı kapatsakmı bir beş dakika diyerek dile getirdim
-erken değil mi dedi ne demek istediğimi anlamayarak
-yok geç bile kaldım dedim
-nereye dedi
-dudaklarına dedim.
-sabredersin herhalde dedi
sabrettim. dükkanı birazcık erken kapattık
ve çok zula genelde aşıkların gittiği bir yere gittik.4 birayla
hava da da yaz havası vardı gece olmasına rağmen oldukça sıcaktı.
o heyecanlıydı ben heyecanlıydım.
yıllar geçmiş gibiydi öpüşmeyeli… oturduk bir yere
açtık biraları. şerefe dedik ben içmeyi beklemeden sorgusuz sualsiz dudaklarında buldum kendimi
her zamanki gibi dudakları bal kıvamındaydı
bu defa her defaki öpüşmeden biraz daha farklıydı
farklı olan onun biraz daha şehvet dolu öüpüşmesiydi
onun bu halleri beni de azgınlığa sürükledi
oturduğum yerden dizlerimi kontrol edemez oldum
tir tir titriyordu. karda mahsur kalmış dağcılar misali.
bir süre böyle devam edince haliyle elim ayağım rahat durmaz hale geldi.
başka bir deyimle götüm başım oynamaya başladı. parmaklarımın dokunduğğu noktalar ensesinde aşşağıara doğru inmeye başladı
amk.o kadar turist kız tecrubeme ragmen çok farklıydı.
bir ara nefessizlikten olsa gerek durur gibi olduk ama aklım başka yerlerdeydi
daha bir yudum bile almadığım birayı 4 5 dikişte bitirdim
yuh dercesine bana bakarken o da bir kaç ufak yudum aldı
benim birayı hızlı içmemin sebebi ise alkolün nimetlerinden yararlanıp
daha rahat olabilmekti
ama birayı içerken hadi bırak şunu da devam edelim öpüşmeye der gibi
elimdeki birayı alıp kenara koydu ve tekrar devam ettik evet alkol işe yaramıştı ama sadece psikolojik olarak bir biradan ne olacak amk. yıllarca barmen olarak çalışmış adama
ya bana öyle geliyordu yada ebru beni baştan çıkarmak istercesine öpüyordu
evet amk baştan çıktım.
başı siktir et kendimden çıktım
insan o kadar azar mı amk.
cezaevinde 31 sene yatıp geneleve koşarcasına hızlı hareket etmeye başladı ellerim
bacaklarında başlayan yolculuk yukarı çıktıkça tedirgenleştiriyordu beni
elim sıcaklığı hissetmeye başladığı an başka bir sıcaklık yüzümde belirdi
şamarı yine yedik beyler. karekter farklı ama şamar aynı şamar oğlanı olduk amk
evet beyler tokatı atıncaya kadar ona göre sonra benimde katılarak bana göre de olan ”fazla ileri gitmiştim”
amına koyduk mu öpüşmenin koyduk
tokadı yedik mi yedik
kendimizi nasıl affettiririz diye düşünmeye başladık mı başladık
öpüşmenin tadı damağımda kaldı mı kaldı
be yarram ne vardı o kadar abartacak o zaman
cevapsız sorular işte beyler
-abartma kelebek dediğini duyar oldum ebrunun ben bunları düşünürken
-sen de o kadar güzel öpüşme demişim malca
-evleninceye kadar öpüşmeyelim o zaman dedi
bu önerge aklımda kalan bir soruya netlik getirmişti beyler bu kız bu konuda bu kadar hassas ise öteki piçle neler yaşadığına da açıklık getirir gibiydi ama sadece düz mantık tabi.ama çok yüksek ihtimalle kız hala anadan doğma duruyordu
ama işin diğer tarafında bana o zamanlar çok korkunç gelen bir söylemde vardı
evlenmek!!
yuh amk ne evlenmesi daha okul var askerlik var.hem babasına söz verdik.
evlilikten büyük karar mı var amk. hayatta
hayatını severek teslim ettiğin kişilere bir nevi götünü dönerek yatıyorsun.
e kalkarsa mal din iman tanımadan sikerler beyler
evlenmek tamam lafa karıştırılıp kandırılması basit bir konu ama işin daha realistik bir tarafı daha var
evleninceye kadar!! lafı
basit bir hesap yapalım
bu kız hiç kalmadan mastır yapmadan 4 sene okuyacak. bende açık öğretim okusam.bir sene civarı askerlik muhabbeti. düğün hazırlığı falan derken
kuyruğun üstünden bile baksan 6 sene var
evet beyler 6 sene sex yapmadan yaşamak
bi de eskiden o kadar tadını almışken
yuh lan yuh amk. sonra da karılar yok beni neden aldattın yok aşkım sana yetmiyormu falan diyorlar. yetecekmiydi bana??
işin daha düşündürücü tarafı farzı misal yetti aşkı
ve bekledim 6 sene civarı ya son dakika iş yatarsa yazık olmayacakmı bizim ufaklığın gençliğine
ama herşeye rağmen ebrunun bu davranışı hoşuma gitmedi desem
galatasaraylı arifin ceza sahasında kendini bırakması kadar yalan olur beyler evet beyler evleninceye kadar öpüşmeyelime bir şekilde çözüm bulmam lazımdı
tamam öpüşmeyelim demek sadece bok yemek olurdu
ellerimi havaya kaldırdım enselenmiş suçlular gibi
-tamam o zaman bundan sonra böyle öpüşelim dedim
ellerimi ellerinde birleştirerek omzuma indirdi
ve bir buse diyelim artık koydu dudaklarımın üstüne
evet lan hakaten tadı damağımda kalmıştı
ufak bir not ilerlede unutmayın diye
”ben bundan sonraki zamanlarda ne zaman ebruyu öpmek istesem iki elimi havaya kaldırıyordum
bazen olur olmaz yerlerde elimi kaldırarak piçlik de yaptım.
bir nevi aramızda sır espri olmuştu zamanla”
ikinci biraları açma zamanı da gelmişti.
açtık.
tam şerefe diyecektim
-başa almayalım dedi gülerek
-evet yoksa evlenmek zorunda kalacağız dedim
gülüşürken telefon geldi
-aa babam arıyor saat kaç dedi
bi cevap verseydik amk. hemen açtı telefonu merhaba nasılsın geyiğinden sonra,
tam olarak nerde olduğumuzu ve oturduğumuzu söyledi
daha sonra senin gelmene gerek yok.biz kalkıyoruz şimdi dedi
bi zahmet gelmesin amk. gelse ne yapıyorsunuz lan burda dese sıçmık dondan belli olur
ebru bana döndü telefonu kapattıktan sonra
-mesajı aldınız kelebek efendi. dedi
-ne mesajı dedim
-sevgili eve bırakılacak dedi
-hangi sevgili dedim. piçlik kokan ses tonuyla
-seni çok seven sevgili dedi.
evet olayı kapatmış görünüyorduk. baksanıza kızgın değildi gereksiz abazan hareketimden dolayı
-kendisi gider o boşver oturalım biz dedim.
bu espiye kızılır mı amk. kızdı
-yaa kelebek hadi bak saat kaç olmuş dedi
bu arada ayağa kalktı
piçliği abartıp oturduğum yerden ellerimi havaya kaldırdım.
-offf deyerek eğildi ufak bir öpücük
biraz daha yukarı kaldırdım
biraz daha büyük bir öpücük
ayağa ellerim havada kalktım
-kelebek geç ka-lı-yo-rum dedi
-valla son dedim
-tamam alacaklı ol dedi
eh amk.iyi alışmıştı bu alacak verecek ticaretine öp işte
öpmedi elimi indirip koluma girerek yürüdük
eve bıraktım  bundan sonra düzenli buluşmalarımız. onun ailesi ile olan daha sıkı kaynaşmalarımız devam etti
herşey normal gidiyordu
sınav sonuçları açıklanıncaya kadar sürdü bu
ebrunun puanının çok iyi olduğu attığı sevinç çığlıklarıyla belli oluyordu
benimkini sordu
örnekleme vererek açıklıyorum beyler
orda okumak istediğimden değil ama
konya selçuk üniversitesi kamu yönetimi bölümüne gereken taban alım puanının 7 puan fazlasıydı.
ki bu çok rahat girebileceğim anlamındaydı
iyi dedim
geldi. puana o da baktı
-nereleri yazacaksın dedi
-açık öğretim dedim
yine kızdı amk. bağırdı çağırdı. boşuna mı o okulda okudun. orayı herkes kazanır. neden 4 yıllık bir yer yazmıyorsun
saydıkça saydı amk. sonra uygun bir dille bir kez daha anlatmaya çalıştı
ama ben vurdumduymaz ve inatçı halimden hiç ödün vermedim.
o ısrar ettikçe sinirlendim.
çünkü ben at gözlüğümü takmış geniş düşünemiyordum o zamanlar
kafama sabitlemişim amk. para yok rezil olurum o yüzden siktir et okulu
-ebru doktorluk mühendislik kazanmadım. sırf okumak için okumak istemiyorum.4 sene boşa gider yoksa dedim
ve beni çileden çıkaran
-kelebek bak puanın iyi eğer sorun paraysa izin ver ben vereyim dedi
dediğim gibi çileden çıkmış bir şekilde
-bir daha benimle konuşurken ağzından para çıkarsa aramız bozulur. noktamdır dedim
ağlamaya başladı
-okumak istemiyorum uzatma lütfen dedim aynı gün akşamı dükkandayken babası beni aradı. ottan boktan konuşuyor olmasına rağmen arama amacı belli gibiydi
bunu da sınav nasıl geçti diyerek belli etti zaten
istediğimden fazlasını aldım. dedim
cevap vermesini beklemeden müşteri geldi ben sizi sonra arayayım diyerek kapattım
ama yeterdi artık istemiyorum amk.
ebru mesaj attı akşam bize gel yemeğe diye
yine amaç belliydi. dükkanda yalnızım diyerek salladım
uzatmıyorum tek tercih yaptım. açık öğretim işletme
kızda türkiyenin önemli bir kaç üniversitesine tercih yapmış rehber öğretmen yardımı ile.
evet artık ayrılığın sinyalleri yavaş yavaş geliyordu
ebru da bu durumun farkında olarak daha sık mesaj atıyordu
ayrılıktan şimdiden sıkça bahseder olmaya başlamıştı
çok seviyordum lan kızı o bir şehirde ben bir şehirde nasıl dayanacaktım amk.
tercihler yapıldıktan sonra bir gün akşam erkek kardeşi hariç ailecek yemeğe çıkmışlar
dönüşte dükkana uğradılar
artık korkacak bir durum yoktu.
tercihi yapmıştım amk.
ebru geldi.
-daha işin çok mu dedi.
-1 saat kadar hayırdır dedim
-babamlarla seni eve bırakırız diye düşünmüştük dedi
vay amk bu kadar sevilir mi?.hepsini kızın hatırına yapıyor olsarak gerekti beyler
-erken daha bırakamam dedim
-iyi biz biraz daha dolaşalım o zaman dedi annesi
ulan ayıp ediyorduk hay işini gücünü sikeyim
yarım saat sonra mesaj attım. ebruya
- bitti işim diye
-tamam geliyoruz dedi
geldiler ben araba nerde diye merak ediyorum. araba yok.amk zaten yürüyerek gelmişler çarşıya
eve kadar benimle mi yürüyeceklerdi yuh amk.
yapar mı yapar bunlar desemde
-bizim eve kadar yürüyelim orda götürürüz seni dedi
-iyi dedim. koluma girdi
annesi babası önde kolkola biz arkada yürüdük
apartmanın yanına geldik
-babası daha erken uykun yoksa gel birer kahve içelim dedi
-annesi yorgun degilsen gel oğlum dedi
ebru herkese cevabı verdi.
-yorgun değilmiş hadi dedi
nerden biliyon amk.
ben rahatsız etmeyeyim desemde apartman girişine yöneldiler bile
yukarı çıktık
kahveler geldi. içtik
iş güç biraz muhabbet
-istediğin zaman söyle götüreyim dedi babası
ebru yine atladı
-baba gerek yok taksiyle gider artık dedi
-olur mu ayıp olur çıkardık burayafalan derken annesi. ebru ısrar etti biraz daha oturalım baba biz diye
bi envi siktir etti onları onlar da müsade istedi yatmak için
esas bu ayıp amk. bırakılıp gidilir mi ebruyla ben orda
gittiler… onlar bizi öyle bırakıp gidince daha bi utandım.bu kadar olmamalıydı amk.
ebru zaten hemen fiziksel olarak dudaklarını yavşatmaya başlamıştı
tamam bende istiyordum ama bir kaç öpüşmeden sonra ebru daha ihtiraslı öpmeye başlayınca
öpüşme sesleri yükselmeye başladı çok sessiz olan ortamda
dudaklarımı zar zor ondan alarak
ayıp oluyor böyle .ok ses çıkıyor dedim
tv yi açayım mı dedi
yok ben gideyim doğru değil yaptığımız dedim
yaptığımızda yanlışlık yok ama yer olarak katılıyorum dedi
ve ekledi benim odaya geçelim istersen dedi
ebru wc ye falan kalkarlar burda göremeyip yanlış anlarlar ben gideyim dedim
bir yere gitmiyorsun dedi elimi başının arkasından geçirip omzuna koydu
kafasını bana yaslayıp sessizce durdu
bir yandan da elimi okşamaya başladı
lan babası gelse ayıp olacak amk. adam bize o kadar güveniyor evine almış
yanlış birşey olmasından korkuyorum
ama sessiz durmakta kötü çünkü içerden dinliyorlarsa ne yapıyor bunlar konuşmadan diye de şüpheye düşebilirler
derken ebruda fısıldayarak konuşmaya başladı zaten
-seni çok özleyeceğim. diye
benim kafam başka yerde olduğu için pek dramatik konuşmaya girmek de istemiyordum
-bende ama korkma hep yanında olacağım dedim. konuyu kapatmak istercesine
-beni hiç bırakma kelebek dedi
-söz dedim
bizimki ağlamaya başladı sessiz sessiz
tam sırası amk. bırak gideyim baban yanlış anlamadan sabaha kadar ağla işte.
ebru ağlama moduna geçince ben gidiyorum demek olmaz. sike sike biraz teselli edeceksin. aşkın dikeni işte
-sürekli gelecem yanına sen gidince. hiç merak etme sende gelirsin zaten. telefon var mektup bile yazarım sana dedim
daha bir ağlamaya başladı.ne dedikki amk. sarıldım iyice arasıra saçlarından arasıra alnından öperek tamam ağlama dedim
içli içli ağlamaya devam etti bir süre
-burda kal bu gece dedi
kadın doğum uzmanının amı amk. sabah baban görse ne yaptınız sabaha kadar dese ne diyeceksin
-başka zaman söz ama bu gece olmaz dedim
yarım saat daha oyaladı beni sonra ancak kalkabildim.
tam on dakikada kapıda güle güle faslı sürdü. zaten fısır fısır konuşuyoruz sessizce. biri höyt dese kulak zarım patlayacak
dışarı çıktım bir rahatlama geldi. üstümden büyük bir yük kalkmıştı
ertesi gün dükkana gittim.
sabah çay poğaca ikilisi ile kahvaltımı yaparken
karşı kuyummcuya gelen yeni elemanı gördüm
hep yurtdışında hollanda da yaşamış. okuyan yazın hem tatil hem iş için alanyaya gelmiş.
18 li yaşlarda oldukça düzgün fizikli çok tatlı bir kız.
elif
bu kim lan dercesine bakarken.o da benim mal mal ona baktığımı farketti.
bende otelde çalıştığım dönemlerde hollandalılarla çalıştığım için iyi denilebilecek seviyede flemenkçe biliyorum
iş olmadığı zaman dışarda duruyor.iş olduğu zaman içerde müşterilerle konuşuyordu.
zaman zamanda göz göze geliyorduk.
ama işim olmazdı ebru var siker valla
elif arka planda kalırken ben yoğumluğumu ebruya veriyordum çünkü
o da zamanın azalmakta olduğunu ve kalan günleri benimle değerlendirmek için sürekli kontak halindeydik
ebrunun bana olan duygularının tamamen aşk olduğuna hiçbir şüphem kalmamıştı
ebru beni bir kaç defa daha eve davet etsede ben gitmeme kararı aldım. ayıptı amk.
ebru dükkana geliyordu arasıra tost yemeye beraber gidiyorduk bazen dükkanı benimle kapatıyordu.
e bu durumları mutlaka elif de görüyordu tabi.
o yüzden elif benim için bir tehdit görünmüyordu.
olaylar böyle devam ederken okullar belli oldu.
kelebek açık öğretim.
ebru ankara da bir üni. mimarlık oflayarak poflayarak sürekli dert yanıyordu ayrılacağımızdan dolayı
-bana bir söz vereceksin dedim
-nedir dedi
-derslerin hiçbirinden kalmayıp okulu erkenden bitireceksin bu sayede daha erken kavuşacağız.
eğer derslerde başarısız olduğunu görürsem
tek sebebini kendime bağlarım ve okul hayatın boyunca senden uzak dururum dedim
-nasıl söz vereyim daha önce hiç okumadım ki dedi
-bi kaç sene benim için inek ol bitiren adamlar senden akıllı mı dedim
-söz vermem dedi
-o zaman şimdiden giderim ne halin varsa görürsün dedim.
-çok ağır tehdit ediyorsun ama dedi
-lütfen dedim. ayrılığa tek dayanması gereken sen değilsin beni de düşün.bir an önce bitir lütfen dedim
-tamam anlıyorum elimden geleni yapacağım dedi
bok anlıyorsun benim amacım babasına verdiğim sözdü. derslerin kötü olmasını bana bağlayarak benden soğuyabilirdi.
bir gün sabah yine poğaca almadan gelirken. afiyet olsun dedi birisi biraz yozlaşmış türkçesi ile
elif.
-sağol dedim. vereyim istersen birini fazla var
-olur dedi.
birini çıkardım verdim teşekkür etti
az bekle hemen yeme dedim.
dükkana yürüdüm çayçıya iki çay söyledim. diafondan
getirdi. birini karşıya gönderdim elife
şimdi size soruyorum piçler bu kıza asılmak mı amk.
nerdeyse hergün görüyor ebruyu
anlamadı mı kız arkadaşım olduğunu
hadi asıldım sansın yanlışlıkla
bu kadar mı çabuk tepki verilir.
-e artık bende sana ısmarlarım bir ara diye gülerek
diyorsunuz ki ne var lan işte jestine jestle cevap vermek istemiş.
görürsünüz amk…
zaten yıllarca sap sap beklersin sonra bir kız bulursun ne kadar kız varsa sana yapışır ondan sonrayaz sezonu iyice açılmış çarşı insan kaynıyordu.
benim işler sıkı olduğu için genelde ebru dükkana geliyordu saati belli olmaksızın
bazen denize gider bazen otele gider. bazende bir iki saatliğine beraber denize giderdik
dükkana geldiği bir gün elifi farketti
-kelebek bu kız kim hep buraya bakıyor dedi
tedirginlikle ve muhtemel bir kıskançlığı önlemek için
-hangi kız dedim
-şu karşıdaki dedi
-nerden bileyim ebru dedim
oralı değilmiş gibi
konu kapanmış gibiydi ama benim içim çok kötüydü. yemin ederim karşıdaki kızın birşeyler yapmasından korkuyordum
korkutuğum başıma 3 4 gün sonra geldi
ebruyla beraber olduğumuz bir gece konuşmaktan ve onun ilerdeki olası hasretini teselli etmekten
bayağı bir geç saatte yattım
haliyle dükkana da biraz geç geldim, dükkanı açarken elif elinde ki poğaca ile geldi
vay amk. gitsin istiyordum. sanki bulaşıcı bir hastalığa sahiptide ondan kaçarcasına
başka işlere başka yerlere bakmaya çalıştım
ama nafie olduğunu
-sana borcumu getirdim dediğinde anladım
-tamam sağol şuraya bırak ben sonra yerim dedim bir an önce gitsin diye.
-iyi işin bitince haber ver beraber yiyelim dedi
ya siktir git yaa bi siktir git amk.
o kadar yarrak sahibi başka adam var beni mi buldun amk.
beyler kahvaltı yalan olsun diye. dükkanda ne kadar iş varsa yapılmaması gereken dahil hepsini yavaş yavaş yaptım
daha bi güzel oldu amk. dükkanı.tam bir soluklanayım derken
-iki çayla geldi.
evet kendisi kaşınmıştı amk. kızdan kurtulmam lazımdı.
-kız arkadaşım gelecek birazdan onunla yiyeceğiz kusura bakma dedim
-hangi kız arkadaşın dedi
-yüz tane kız arkadaşım mı var sanki dedim.-haa şu kız tamam dedi
-evet o kız dedim. içimden süphanekeden elemtereye kadar bütün sureleri okuyorum ebru gelmesin o an diye
-sevgilin mi o senin dedi
yaa sanane amk. sana ne??
-evet dedim
-peki dedi
gitti.ohh amk. yaaa
sanki tuttuğum takım şampiyonlar ligi finalinde önde de hakem 90 artıları da bitiren düdüğü çaldı
ebru mesaj attı.
-annemlerle denize gidiyoruz haberin olsun diye
iyi güzel hoş gidin de.
ben sevgilimle yiyeceğimi söyledim. şimdi sen gelmezsen olmaz ki amk.
iki üç saat geçti
korkuyorum yemeye. elife beraber yiyecez dedim
ama açlık da başıma vurdu.
sikerim dedim. öleyim mi amk. başladım yemeye
hemen de gördü. gözünü ayırmıyor ki zaten amk. içeri girip dışarı çıkıp ilk bana bakıyor.
yavaşça dükkana doğru yürüyerek biraz yaklaştı
-aaa sevgilin gelmeyecek miydi? dedi
-işi çıkmış dedim
-ekildin yani dedi
sinirlendim.
-sanane dedim. ekilen benim sen niye karıştıyorsun.al dedim gözün kaldıysa poğaçanda
hakaten amk.o na neydi ki??
uzattım yarım ısırılmış poğacanın birini
-ne kızıyon hemen dedi. agresifleştirmiş seni ekilmek dedi
bak yaa bak dövsen dövülmez sövsen sövülmez.
-yaa işine bak alahını seversen dedim. kalktım.
bozuldu gitti. üstüme bir gerginlik geldi amk. kızı yüzünden
akşama doğru ebru geldi.  inadına biraz daha samimi göründüm ebruyla. ebrunun canına minnet zaten
o ilgi karşısında o da aşkını yineliyor. sensiz ne yapacam diyor
geyik yine benim için sıkıcı olmaya başlayan bir boyuta gelmişti.
-ebru birazda zamanın tadını çıkar. gidince anlatırsın bunları dedim.
-haklısın da sanki beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyormuşsun gibi geliyor dedi
-ağıt mı yakayım ebru gideceksin diye. seni bunları konuşarak mutsuz etmek istemiyorum. dedim
-tamam da ne bileyim dedi
-24 saat konuşsak bende konuşurum vay şöyle özleyecem vay böyle özleyecem diye ama sonuç olarak sadece üzülürüz dedim
hem sonra pişman olmayacak mısın kelebekle beraberken de hep bunları düşünüyordum diye dedim
-tamam o zaman beni sevdiğini söyle dedi
gözlerine baktım uzunca
-e hadi dedi
devam ettim bakmaya
-sevmiyor musun yoksa dedi
yine devam ettim bakmaya
o da bana baktı. biraz bakıştıktan sonra
-söze gerek kalmadı umarım dedim
sarıldı
-sorduğum için özür dilerim çok korkuyorum seni kaybetmekten dedi
-kendini kaybetmeden aklına sok kelebeğin herşeye rağmen seni çok sevecek dedim
biraz daha oturdu sonra akşam yemeği için eve gitti
o gider gitmez bela yine geldi
-ne güzel romantik bi film izledim. sessiz di ama güzeldi dedi
hasta mı evet amk. düpedüz hasta. daha az önce siktir ettim gelip dediği lafa bak
-sende bul birini bir film de sen çevir dedim
-ben oyunculuğuma güveniyorum da partnerim senin kadar olabilir mi onu bilmiyorum dedi
evet anlaşıldığı üzere laf yarıştıralacak birisi değildi. kız resmen kaşınıyordu.
al beni en yakın kuytu yere götür iyice bi sik
yarrak aklımda kalacağına amımda kalsın istiyordu olur olur sen bu yetenekle ona da öğretirsin herşeyi dedim
-sağol dedi
neye sağol amk. nedir yani?? iltifat mı ettik
derken bir müşteri geldi dükkana. alışverişi sevdirdi bana amk.
-sende sağol bak müşteri geldi. görüşürüz dedim
-görüşürüz dedi göz kırparak.
bu işin dallanıp budaklanacağı belli olmaya başladı
ebru mesaj attı.
-yemek yedin mi diye
-yok henüz yemedim dedim
-iyi yeme ben sana getiriyorum dedi
-gerek yok dedim
ama elinde et döner dürümle geldi. bende evden getirecek sanmıştım amk.
ebruya bu elif olayını çıtlatmak gerekiyordu ama nasıl
sürekli o kızın tedirginliğini yaşıyordum amk. ölümden korkmadım ben hiç bu kadar
işin ucunda ebruyu kaybetmek var amk.o kadar boşuna mı sevdik.bi zilli yüzünden kaybedelim
ben lafa nasıl girsem diye düşünürken ebru yine sordu
-ya bu kız hep buraya bakıyor gibi geliyor bana dedi
-taktın kıza boşver dedim.
-galiba senden hoşlanıyor kelebek bu dedi. kıskançca ve ağız ararcasına.
-benim gözüm birtek seni görüyor. kör değilse o da görmüştür dedim.
kafası hala o tarafda ebru kıza bakarken.
-hala bakıyormu dedim.
-eveeeet dedi.t harfini uzatırken dudaklarından öptüm ebrunun
-bitti mi şüphen dedim
biraz rahatlamış olacak ki espriyi patlattı
-yoksa bu kız senin eski sevgilinde beni onu kıskandırmak için mi kullanıyorsun dedi. gülerek ama şüphe ile
-vay be yakalandık. buraya kadarmış.dur bana bir müsade et gidip sorayım eğer yeterince kıskanmışsa seni terkedeyim dedim
-bacaklarını kırarım gidersen dedi. hafiften sol böğrüme alttan kroşe ile
-dudaklarımdan tutta gitmeyeyim dedim.
tam öpmeye yaklaşırken.
-şaka şaka dükkanda bu kadar öpücük yeter dedim
-offf dedi. ben bu sırada çok büyük özen göstererek elife hiç bakmadım. bizimki kıllanmasın diye.
ama onun arasıra baktığını hissediyordum ebrunun bakışlarının oraya kaymasından
biraz daha cilveli aşıklar modunda gece dükkanı kapatıncaya kadar konuştuk.
sonra beraber kapattık
ebruyu evine bırakırım herhalde düşüncesi ile dükkandan çıktık
-ebru nereye gidiyoruz dedi
-seni eve bırakayım dedim
-evde beni yalnız bırakma sende gel dedi
-ebru geç oldu.hem artık gelmeyeceğimi söylemiştim sana utanıyorum dedim.
-gel bir yorgunluk kahvesi içelim söz istediğin saatte gidersin dedi
şöyle yukarı bir baktım evde ışık yanmıyor.iki ihtimal var ya evde kimse yok ya da yatmışlar
iki ihtimalde benim istedmediğim bir durum.
eğer evdelerse ve yatıyorlarsa rahatsız etmek istemiyorum.
eğer dışardalarsa ve eve gelip bizi görürlerse yanlış anlarlar diye istemiyorum
zaten eve çıkarsam ebrunun rahat durmayacağı belli.
haa istemiyor muyum ebruyu öpmek?? çok istiyorum ama bana nedense onların evinde yapmak tamamen racon dışı geliyor
-birşey içmek istiyorsan gel başka bir yerde içelim ama eve çıkmayalım. dedim
-tamam nereye gidelim dedi
-bilmem dedim
-hadi sizin eve gidelim dedi
-ebru saat geç oldu merak ederler dedim
-arıyorum dedi
annesini aradı. biraz geç geleceğini söyledi.bi kaç şey daha konuştular. ismim de geçti bir ara
sonra bana dönüp tamam dedi hadi gidiyoruz
annem yaylada babamla. muhtemelen bilader evdeydi
onu aradım nerdesin diye
-arkadaşlarlayım abi dedi
-tamam ben haber vermeden eve gelme dedim
-olm eve turist kızı atma komşular şikayet eder anneme dedi
evet o ihtimal de vardı. saat geçti ama gören olabilirdi
-tamam sen işine bak dedim bindik taksiye içimde acayip bir heyecan.ama kızı sikme heyecanı veya onunla yalnız kalacağımız heyecanı değil
bi bokluk çıkarmı kaygısının heyecanı
girdik eve tabi kimse yok
-sen geç ben sana bi çay yapayım dedim
bir kere öptü tamam dedi
içeri geçti
bende suyu ısıtırken
içeri girdim
koltuğa oturmuş beni bekliyor
-gel dedi oturmam gereken yere elini vurarar
oturdum
yine sarıldı öptü. bende karşılık verdim
bir müddet sonra oturarak öpüşme yavaş yavaş koltuğa uzanarak öpmeye döndü o üstte ben altta
heyecanla beraber cinsellikte ön plana çıkmaya başladı bende
bunu o da hissetti tabi üzerimde olması vesileli ile.
ama ben yanlış birşey yapıp tokatı tekrar yeme korkusu barındırıyordum yüzümdeki sinir uçlarında
ben kendimi tutamaz ve dudaklarından boynuna doğru dudaklarımı kaydırmaya başlayınca
nefes alma ihtiyacı duyarak
-şu çay suyuna bir bakayım dedim
-su yanmaz merak etme dedi
-ben kendimi yakacam ama dedim altından sıyrılarak kalktım
biraz da yavaştan alarak sikimdeki damarların içindeki kanın sınırlarını aşmak istemesini engllemeye çalıştım
bir süre sonra çayları hazırladım dalga da eski haline döndü benim
yanına tekrar gittim.
çay içerken
babası aradı
aha dedim boku yedik diye düşünürken babasını fırçalayarak
-tamam bana çocukmuyum ben aradığınız zaman ulaşıyorsunuz işte dedi
bu kötü bir histi beyler ebrunun benim için babasına bunları demesi o gecenin uzun olacağının göstergesiydi
ayrıca oldum olası ailesine ters konuşanlardan nefret etmişimdir.
amın çocuğu onların siki ve amı terksin işte
-tamam hadi götüreyim seni dedim
-yok ben konuştum dedi
-ebru hiç hoşlanmadığım şeyler yapıyorsun dedim
-ne oldu dedi
-neyse boşver dedim
surat yaptı kalktı
-istenmediğim yerde durmam dedi
-istendiğin yere de gitmiyorsun ama dedim
-sen beni istemiyorsun o zaman dedi
-konuyu saptırma dedim
-ya konuştum kelebek tamam sorun yok işte dedi
-ne yaparsan yap benim yanımda onlarla böyle konuşma bir daha dedim. biraz gerginleşen bir ortamda
-biz seninle anlaşamayacağız galiba dedi
evet amk. aşk bu işte.sen o kadar ayılıp bayıldığını söyle öp kokla. sonra bir küçük olay olsun
biz seninle anlaşamayacağız olur muhabbet
nerde kaldı aşk? nerde kaldı uğruna ölmek
-benim bugün olup yarın olmama ihtimalim var ama onlar senin hep ailen olacaklar dedim
bunu söyledikten aklıma çok kötü bir düşünce geldi
”acaba kız,ben ailenle aranı iyi tut derken ailesinin parasında gözüm olduğunu düşünür müydü??”
inşallah düşünmezdi
-ben gidiyorum kelebek dedi
-biraz daha otur ben seni bırakırım dedim
-yok gidecem dedi
bilirsiniz amk. kız alınganlıkları 5 yaşındaki yeğeniniz gibi davranırlar
-ebru otur lütfen böyle gitme dedim
-ben senin için neler yapıyorum sen bana neler diyorsun dedi
-benim için başkalarının kalbini kırmanı istemiyorum dedim
-ama sen bunun için benim kalbimi kırıyorsun dedi
hatasını da kabul etmiyor amk.
-tamam özür dilerim. kusura bakma dedim
-tamam önemli değil ben gidiyorum dedi
kalktım sarıldım. sonra biraz da zorlayarak öptüm
zorlama ile tekrar öpmeye çalışırken artık zorlamaya gerek kalmadığını gördüm çünkü o da karşılık veriyordu
evet lan kavga sonrası daha heyecanlı oluyordu öpüşmek
heyecanıma jr.kelebek te yenik düşerek karşılaşmaya ayakta devam etme kararı aldı
maç öpüşmeyle devam ederken
ben ebruyu fazla zorlanmadan koltuğun üstüne nakavt pozisyonuna getirdim
ama esas nakavt olan cinsel abazanlığımdı.
artık tahret mahalinde sürtünmelerde olmaya başlamıtı
bunlara dokunmalarda karşılıklı olarak eklendi
ama vücudum istemsiz olarak ebruyu çok istediğimi belli etmeye başladı
bunu da ebru hissetmiş olacak ki
-daha önce hiç yapmadım şu an hazır değilim ama ilk senle olacak söz dedi. ebrunun böyle demesi içimdeki cinsel hormonların kurumasına neden oldu
evet soru bile sormadan cevabını bilmek istediğim bir soruya net bir cevap almıştım
kim sorabilir ki o kadar sevdiği birisine bakire misin diye??
-tamam. yine ileri gittiysem kusura bakma dedim
-bende gidiyordum az kalsın dedi gülerek
bir müddet sonra taksi çağırıp eve bıraktım
ertesi gün işe tekrar gittim.
elif yine ordaydı
ben ebruyu düşünürken sabit bir yere bakıyordum mesela o biraz yürüyerek bakış açıma girip orda bekliyordu
onu görünce yüzümü çeviriyordum sonra ister istemez yine ebruyu düşünürken bir yere dalıyordum
o yine oraya geçiyordu
sabah gelince günaydın
yemek yerken az yaklaşıp afiyet olsun
durup dururken hayırlı işler
nasılsın gibi diyalog kurma peşinde gibi görünüyordu
her seferinde tersleyip selamlarını almamama rağmen inatla bir şekilde diyecek birşey buluyordu
ebru dükkana yine sürekli geliyor
ama elif ebru dükkandayken her hangi kendini farkettirici bir hareket yapmıyordu
ebrunun sürekli dükkanda olması patrona da rahatsızlık vermeye başladı
-olm ne yaptın lan bu kıza hamile mi yoksa peşinden ayrılmıyor dedi
bi dakika patron kere sikerim seni ama akıllı ol amk.
sevdiğim kızla böyle konuşma
-ben çağırıyorum dedim
-haa iyi o zaman dedi
ama rahatsızlığı da belli oluyordu
sikimde mi amk.  bir gün erkek arkadaşlar dışarı çıkmayı teklif etti
ebrudan da izin alarak dışarı bir discoya gittik
yaz olması vesilesi ile discolar ana baba günü
alanyadaki discolar bilen bilir çok yakındır bir birine
birine girersin ortamı beğenmezsen çıkarsın diğerine geçersin
3 sap olmamız genelde discolara girişi bizim için zor hale getiriyor olsada
genelde insanları tanıdığımız için herhangi bir sorun olmadı
bende gözcü onbaşılar gibi ebruya sürekli durum bildiriyorum
bir iki tane yer değiştirken disconun birinde
kimi gördüm??
elifi
yalnız mıydı??
hayır
yanında bir sapla beraber disconun önündeki barda dans ediyorlardı
kafası da hafiften güzel olduğu sallanışından belli
birden ayağıma bu kızdan kurtulmak için fırsat geçtiğini düşünerek
kendimi ona göstermeye karar verdim
bu sayede onu bir erkekle görmüş olacaktım ve bu durumda benden uzak duracaktı
elifle yanındakinin biraz daha samimi bir şekilde dans etmeye başladıklarında
yanına yaklaştım
elifin suratının bana dönük olduğu yere geçtim
10 saniye kadar farketmedikten sonra
bana bakınca
gülerek ve vaayy gibisinden
-iyi eğlenceler dedim
kızardı biraz ayrıldı lavuktan
bende hemen olay mahalini terk ettim
kendi kendime sevinirken ve diğer arkadaşları alıp başka yere gitme planı yaparken
arkadaşların 70 lik bacardi şişesine sex on the beach kokteyli yaptırıp kızlarla shot şeklinde
ısmarlamaya çalıştıklarını gördüm
eh amk. gidemeyeceğimiz anlamına geliyordu bubir an önce bitsin diye bende iki shot attım. topu topu 17 tane çıkar zaten
-olm siktir git kendine içki al diye de terslendim 3 üncüyü içmek isterken
-hadi gidelim başka yere dedim
-amk. manitan var bizi bari düşün takılalım az acele etme dedi
bu arada elif ne bok yiyor diye kafamı çevirdiğimde o lavuğu yanından çoktan siktir etmiş
tek başına ona asılmaya çalışan erkeklerle mücadele ediyor
ama kafası da benden tarafta
bu arada ebruyla telefonda mesajlaşarak geyik de yapıyoruz
bana belli etmeden yanında kim var ne zaman gideceksiniz gibi sorular sormaya çalışıyor
bende onu gıcık etmek için piçliğine onu kızdıracak şeyler söylüyorum turist kızlar hakkında
derken yanımda dikilen bir şahsiyet olduğunu farkettim
kafamı döndüğümde elifi gördüm
-sadece dans ediyorduk dedi
-banane dedim
-haberin olsunda dedi
-ne yaparsan yap beni ilgilendirmiyor dedim
mesaj yazmaya da devam ediyorum
o konuşurken benim kulağıma eğiliyor yüksek sesten dolayı
-bişey içermisin dedi
-yok gidecem birazdan dedim
-beni de bırakırmısın eve dedi
-araba yok bende. taksiyle gidecem dedim
-tamam beraber bineriz o zaman dedi
-paran yoksa para vereyim git dedim
-param varda korkarım yalnız gitmeye dedi
-madem korkuyorsun niye yalnız geldin hem baya cesurca dans ediyordun az önce dedim
bunu benim kıskançlığım olarak algılamış olacak ki
-kıskandın mı dedi
-kıskanılacak kişi kategorisinde değilsin benim için dedim
ne kadar terslersem o kadar inat ediyordu
-hem kimse teklif etmiyor ki çıkmak için dedi
-yanlış kişilerden teklif beklediğin içindir dedim
sıkıldım. kendimi ebruyu aldatıyor hissettim. arkadaşlara ben gidiyorum dedim
mekanda çıkmaya çalışırken kalabalığı yararak o da arkamdan geldi  ben bu durumdan çok daha rahatsız oldum.
ebrunun bir tanıdığı.
ceyhun piçi veya tayfasından birisi
beni o halde görüp yanlış anlayabilirlerdi
merdivende bekledim
bana yetişti
-sen nereye dedim
-taksiye kadar geleyim lütfen dedi
-elif burda kal gelme arkamdan dedim
-ben başka taksiye binerim dedi
-elif siktir git başımı belaya sokma benim dedim
-sen siktir git dedi
oh canıma minnet
-tamam siktirip gidiyorum dedim
yürüdüm aşşağı indim. kapıdaki kalabalıktan geçmeye çalışırken
arkamda ilerlememi bildiren el yine elifin eliydi
dışarı çıktım ondan sıyrılarak
taksiye doğru hızlı adımlarla ilerlerken
arkamdan yazlık kısa topuklu ayakkabısıyla koşarcasına yürüyen yine elifti… bir kız bu kadar bir olayı abartamazdı
abartmamalıydı.
siktir ettim amk.hep ters davrandım hala yüzsüzlük yapıp peşimden geliyor
ceyhun piçi de piyasada görünmüyordu
acaba ceyhun mu gönderdi bu kızı diye düşündüm ama
imkansızdı amk. kız gelmiş işe başlamış kuyumcunun bir tanıdığı vesilesi ile gelmiş
ama olabilme ihtimali bile beni korkuttu ve adımlarımı daha da hızlandırdım
abi sıra hangi takside derken artık koştu mu ne yaptı amk. elif de arkamdan yetişti
muhattap olmak istemezcesine tanımıyormuş gibi yaparak direk taksiye bindim
taksicide bininceye kadar o da arkaya bindi
taksici nereye gidiyoruz dedi
arkamı döndüm adres ver dedim
yeri söyledi
daha kalkmadan ne kadar yazar abi dedim
taksimetre ne yazarsa o dedi
ortalama dedim
bi rakam söyledi
biraz da fazla vererek
bu kızı oraya bırak abi dedim indim taksiden
sonra arabanın arka kapısına geçtim ki kapıyı açıp çıkmasın
onu gönderdikten sonra
bende bir taksiye binip eve gittim
ebruya da eve gittiğimi iyi geceler dilediğimi söyleyip yattım
ertesi gün ebru dükkana geldi
bi kaç geyikten sonra asıl gelme amacı olan dün geceye lafı getirdi
şuraya gittik böyle yaptık
buraya gittik bunu yaptık diye bi kaç olay anlattım
-başka?? dedi
bunu duyunca galiba bi boklar duydu bu diye dünki olayı anlatmaya karar verdim elif i de gördüm dedim
hemen tepkiyi gösterdi
-bak sen elif le eğlendik demek
sakin görünmeye çalıştım
-yok hayır erkek arkadaşıylaymış dans ediyordu selam verdim dedim
-sanane niye selam veriyorsun. neden rahatsız ettin dedi
amk bu kadarını duyunca delirmiş görünüyordu. gerisini anlatsam tam domaltacak beni elifin çalıştığı dükkana doğru
ama anlatmazsam ve eğer birisi ona ,çıkışta veya takside beraber gördüğünü söylemişse
domaltmadan ayakta siker diye düşünüp
geri kalan hikayeyi de anlatttım
hiç bir sikim söylemedi
-hiç birşey yok ebru olsa zaten sana sürekli mesaj atmazdım dedim
-ben saat 3 ten sonra(son mesaj) ne yaptığını nerden bileyim dedi
-hayatım geçekten birşey yok istersen elife sorabilirsin dedim
-kendin sor kendin cevabını al kelebek dedi
kızdım bekle burda dedim
ebruyu kaybetme korkusu sardı beni amk
karşıya gittim
elifi sordum işe gelmemiş
eh amk.yaa hastalanmış gelmemiş
ebruya tekrar dönüp
-işe gelmemiş bugün dedim
-artık ne yaptıysan kıza dedi
ben sinirden of pof çekerken
kalktı gitti
bu gereksiz olduğunu düşündüğüm hal ve terkedişi kalbimde fatmagüle tecavüz edilişi hissi verdi
hiç haketmeden haksız yere kalbime gereksiz bir yarak girdi. kalbim sikildi amk.
ne bok yaparsam yapayım bir süre konuşmanın çözüm getirmeyeceğini düşünerek
ilk hamleyi tekrar ondan bekledim
madem seviyordu gelirdi??
daha önce gelmişti, tekrar gelirmiydi??
gelmedi piçler
taaaaa ki babası gelene kadar
babasına geçmeden önce ertesi gün elif kendi dükkanına geldi
çağırdım gel diye
-efendim dedi-aferim dedim. sonunda ayırdın bizi
-biz seninle birleşmedik ki ayrılalım dedi
aklına mantığına sokayım elif
-ebru ve ben ayrıldık senin yüzünden dedim
-ben ne yapmışım dedi
-bo var peşimde dolanıyorsun dedim
-kim dolaşıyor senin peşinden dedi
-seni kıskandığı için terk etti dedim
-o gece bizi mi görmüş dedi
-ben anlattım dedim
-hem sen salaksın hem o salak o zaman dedi
-ne yaptık ki.hem sen anlatıyorsun hem de o kıskanıyor dedi
-yapalım istersen de boşuna kıskanmış olmasın dedim
-düşünmem lazım dedi
hay sikim yaa tam cinayetlik kız amk. biri bunu vursa yemin ediyorum adalet önünde yalancı şahitlik yaparım
-elif git.bir daha lütfen diyorum ama lütfen benden uzak dur dedim
baktı kaldı bana
-uzak durma süren şimdi başladı hadi güle güle dedim
yine bozuldu gitti
zaman geçti piçler ebrudan hiç haber gelmedi
gözüm yollarda kaldı belki yine gelir dükkanın önünden geçer diye geçmedi
bir gün babası dükkana geldi
oturduk 3 5 muhabbet ebrudan ayrıldığımızdan haberi yokmuş gibi
-ebruyu okul ve yurt işleri için ankaraya götüreceğiz. düşündüm ki ona sürpriz yapalım seni de götürelim dedi
lan biz kızla konuşmuyorduk ki amk. yada kız benle konuşmuyordu demek daha doğru olur. resmen terk etti beni
ama bu durumu babasının bilmemesi ilginçti
hiç mi üzgün gözükmedi evde amk
hiç mi farketmedi babası dışarı eskisi kadar çıkmadığını
-ne zaman gideceksiniz dedim
-yarın gece 1 de yola çıkacağız dedi(alanya/ankara 7 saat arabyla beyler)
-tamam patronla konuşayım ben size haber veririm dedim
-tamam bekliyorum dedi gitti
dedim patron olay böle böle gitmem lazım
olm iş güc derken gözünü seveyim dedim kaptım izni
ama bakalım zaten ebru ne tepki verecekti
babasını arayıp
-tamam geliyorum ama madem sürpriz yapmak istiyorsunuz, beni evin ordan değilde alanyanın çıkışından
tam sürpriz olsun dedim
-süper fikir yarın gece yola çıkmadan 5 dakika önce sana haber veririm. sende gidersin oraya dedi
anlaştık
gün geldi. gece oldu
babası beni aradı ama ben zaten yarım saat önceden taksiyle ordayım amk.
intihar mı edecen burda ne işin var diye de makara yapıyor
bir nevi intihardı aslında kendimi kurban edecektim ebruya ya kollarına düşecektim ya da derde tasaya
her arabaya dikkatle bakarken kalbim 132 decibellik kolonun bas mandolini gibi gidip geliyordu her arabada
derken sinyal vererek bir araba yaklaştı
evet geliyordu amk
durdu. arka kapıyı açtım direk içeri girdim
önde babası ve annesi arkada da ebru. kardeşi gelmemiş
o kadar benim hakkımda iyi yazar diye atıp tutuyorsunuz alın amk.o ebrunun bakışının tarifini vermiyorum
o an hissettiklerimi anlatamıyorum
beyin ölümüm değil ama kalb ölümüm gerçekleşti
o ne oluyor deyinceye kadar
babasına bakarak ortayı yaptım gökhan gönül mü dersiniz quarezma mı dersiniz yoksa sabri reyiz mi dersiniz
hakemin gol kararı vereceği geçerli bir açıklama yapsın diye
-sana sürpriz yaptık kızım dedim
bu arada da sürmeye başladı
arabaya ne olur dur dedirtmesin diye başında dolaşan şeytanlardan medet aradım ebrunun
neyseki başka mesaidelerdi ve
-iyi yapmışsınız dedi
bana da merhaba deyip önüne döndü
ama hiç de hoş bir merhaba gibi görünmüyordu
neyse buna da şükür diyerek oturdum oturduğum yerde
pişman pişman
amk.bi bok yapsam da pişman olsam neyse
annesi bir kaç soru sordu
çok efendi bir çocuk üslubu ile hepsine cevap verdim
babası bi kaç kez aaaa?? öyle mi?? gibi kısa kelimelerle konuşmaya katılsada
bizimki hiç bir tepki vermeden yüzünü diğer cama döndürerek yolculuğa devam ediyordu
ben ise hiç acele etmedim.yol yakınken durdurur beni falan yolda indirirler diye bekledim
konyaya kadar bekledim
ama bir baktım bizimkisi zaten uyumuş
kafası da bir müddet sonra benden tarafa döndü
yüzüne öyle derin derin bakarken ağlamadıysam en abazanız siksin
ağlama değil de duygu boşalması diyelim
lan ne kadar güzeldi amk. annesi de kendini uykuya kaptırmışken ön koltuğa biraz yaklaşıp babasına
düşük sesle uykunuz gelince haber verin size fıkra anlatayım uykunuz kaçsın dedim
sanki dünyanın en komik fıkrasını anlatmışım gibi gülme krizine girdi adam
-tamam gerek kalmadı allah iyiliğini versin açtın yeterince dedi
-allahtan fıkra anlatmadım dedim
gülmeye devam etti
durup durup gülüyordu.bir ara kafası mı güzel diye şüphelensemde
ben de o gülüyor diye gülmeye başladım
biraz daha ilerledikten sonra
götümü biraz daha ebrudan tarafa sürüdüm hani üstüme uyuyakalmaya devam etsin diye.
benim gözümde gram uyku yok
içim heyecanlı, telaşlı,ne yapacağını bilmez bir şekilde
beşiktaşlı deli ibonun sol kanattan sopu sürerken ne yapacağını bilememek gibi farklı bir duygu
-babası anlat bakalım diyerek düşüncelerden arıttı beni
-ne anlatayım dedim şaşkınlıkla
-fıkra anlatacaktın ya dedi
-ben fıkra bilmem ki dedim
yine gülmeye başladı herif.amk hiç espri görmemiş gibiydi hayatında
devam ettim o gülerken
-oo durum bu boyuta geldiyse duralım bari dedim
-yok yok uykum yokta can sıkıntısı işte zaman geçsin dedi
bi milyon fıkra bilirim aklıma bir tane gelmedi o zaman. sonra bir tane geldi anlatmaya başladım ama fıkra biraz bel altı olduğunu anlatmaya başladıktan sonra farkettim
ulan devam etsem mi etmesem mi diye düşünürken
hep sizin gibi
eee
eee sonra ne oldu demeye başladı
unutmuş numarası yapsam rezil olacaz adama sikerim ne olursa olsun diye devam ettim
fıkra bittti
herif krize girdi amk. arabayı sağa çekti indi arabadan
açtı fermuarı hem gülüyor hem işiyor ben içerden duyuyorum sesi
yuh amk. zengin adama öyle işemek de yakışmıyordu.
araba durunca annesi de uyandı. neden gülüyor bu dedim
fıkrayı annesi de anlattırmasın diye
-bilmem dedim
bu arada babasıda gülerek arabaya bindi. ebru kapı sesine galiba uyandı
bana dönerek uyku sersemliği ile olsa gerek
-ne oldu kelebek dedi.
-birşey yok aşkım dedim kolumu omzuna atarak ve yarım sarılarak düşük bir sesle
hemen orjinaline döndü amk. suratı asıldı. dudaklar büzüldü.
tavır yapılarak elim omzundan alında dizimin üstüne bırakıldı ve kafa tekrar camdan tarafa çevrildi
bende surat düştü. içten içe offlama başladı
sikeyim böyle işi diye ruhumda isyan çıkarıldı.
şeytan yanıma usulca yaklaştı bas şuna tokadı
dinle lan diye lafa gir gerisini tek solukta tekrar anlat üzerine de seviyorum lan ı ekle yapış dudaklarına dedi ama
şeytanın bu teklifini
1.kadına el kalkmaz ilkesi
2.arabada yalnız olmamamız
sebeblerinden dolayı reddettim.
ben yine sus pus otururken babası
-allah aşkına bir tane daha anlat dedi
amk. fıkra anlatacak hal mi kaldı. kızın kalb hücrelerime tek tek yumruk atıyor haberin yok
bu arada fıkrayı da hala biliyorum. isterseniz anlatırım
-aklıma gelirse anlatırım dedi
annesi dayanamadı ne fıkrası o dedi
vay amk babası anlatmaya başladı fıkrayı hem de karısına hemde ebru da duyuyor.
eyvah ki ne eyvah rezil oldum. kıpkırmızı geçtim
yüzüme çıkan kan sikimin damarlarında gezse sikim 2 santim kalınlaşırdı
babası şerefsizi sansürsüz anlattı.ben öyle mi anlatmıştım amk. adam sikme yerine şey ediyoru kullanır
ebrunun fıkraya verdiği tepki gelecekteki bana tavrının sinyali gibiydi… adamın birisi yolunu kaybetmiş.
bir köy yoluna girmiş arabasıyla
köy meydanından geçerken bir bakmış ki herkes feryad figan ağlıyor
adam merak etmiş durmuş
yakalamış köylünün birisini
abi ne oldu hayırdır? herkes yasta demiş
köylü-bu civarın en güzel kızı öldü onun için ağlıyoruz demiş
adam çok meraklanmış mutlaka bu kızı görmem lazım demiş kendi kendi kendine
hayırdır neden öldü diye sormuş adam
köylü-valla bizde bilmiyoruz demiş
adam-ben doktorum müsade edin bir bakayım belki anlarım neden öldüğünü demiş
tamam demişler
doktor kızın olduğu odaya girmiş
bir bakmış kız harbiden 10 numara
adam kıza şöyle bir bakıp yüzünü okşarken
hala hayatta olduğunu farketmiş
ama çoktan siki kalkmış adamın
kendi kendine planı yapıp. ulan nasıl olsa herkes bu kızı öldü biliyor ben bunu burda bir güzel sikeyim
sonrada boğazını sıkar tekrar öldürürüm diye düşünmüş
adam sikerken kız da ayılmış
tam onu tekrar boğmaya çalışırken köylüler sesi duyup içeri girmiş
bir bakmışlar kız canlanmış
ooo sen ölüyü dirilttin bize de anlat nasıl yaptın diye
adam -meslek sırrı söyleyemem desede silahı dayamışlar kafasına sike sike söyleyeceksin bize ölüyü diriltmeyi
bu sırada kız da beni sikerken canlandım demiş
köylüler kızın canlanmasına sevindikleri için ve tıpın yeni yöntemi olduğunu düşündükleri için adama ses çıkarmamışlar
adam gitmiş aradan 1 ay geçmiş
canı o kızı tekrar isteyince aynı köye yine gitmiş
bir bakmış yine herkes ağlıyor
yine köylünün birisini tutmuş sormuş
yine ne oldu hayırdır diye
köylüde cevap vermiş
-bizim köyün bir imamı vardı.bir hafta önce öldü.bir haftadır sikiyoruz daha canlanmadı… babası fıkrayı anlatıp gülerken anneside gülmeye başladı.ben ise rezil rezil otururken.
ebru bana dönüp sadece
-terbiyesiz dedi
vay amk. daha da bir utandım. hata bende amk.o fıkra anlatılır mı??
yada nerden bileyim herifin fıkrayı anlatacağını ben erkek erkek konuşuyoruz sanmıştım
içten içe tilt oldum adama
ama onun sikinde değil di amk hala gülüyordu
ebrunun surat yine aynı yolculuk devam ederken
sabaha doğru bir dinlenme tesisinde durduk
birer çorba içtik
ebru yolda yürürken yemek yerken ve bana bakarken
birbirinden nefret eden iki kardeşten birinin diğerine davrandığı gibi davranıyordu
gelmekle hata yaptım. boşuna koştum peşinden hissine kapıldım
bende salıverdim kendimi hiç bir yaklaşımda bulunmadım
çorbaları içtikten sonra çay söylediler
-ben bir lavaboya gideyim diyerek kalktım. hesabı ödedim
ebrunun babası koşarak geldi.
tepkili bir şekilde.
-ben öderdim sen misafirsin dedi
-bi dahakini siz ödersiniz dedim
lavaboya gittim
geri geldim. masaya annesi teşekkür etti yemek için babası teşekkür etti tekrar
ebru başka alemlerde bakmıyor bile bana
neyse kalktık yine arabaya önden gitti ben sallana sallana arkadan geldim babasıyla
ebru arabaya bindi. babası ön tarafa dolaşırken
ebru kapıyı ben girmeye yakın pat diye kapattı
küfür etsen daha iyi amk.
durdum biraz yine gözlerim doldu
şurda bekleyip bir otobüse binip geri döneyim dedim
ama anasına babasına ayıp olmasın diye yapmadım. ebrunun bu yaptıkları hiç çekici gelmiyordu
gönlümdeki prensese yakışır hareketler değildi bunlar
açtım arka kapıyı. annesi gilde olaydan şüphelenmesin diye
babasına dönerek
-abi ankara gidiyorum beni de atarmısınız dedim
-bin deli çocuk dedi annesi
onlara göre keyifli bana göre surat mimikleri ile iç duyguların zıt karekterleri canlandırdığı bir ortamda bindim arabaya
suratına bile bakmadan bende kafamı kendi tarafıma çevirip devam ettim
bir önceki gün, gün boyu çalışmanın ve o ana kadar uykusuz olmanın ve yolculuğun verdiği yorgunlukla uyuya kalmışım
kalktığım da saat 11 olmuş. arabada yalnızım
ayıptır söylemesi kalkınca biraz da salyam akmış
ne ayıbı amk. inci burası
onu silerken bir baktım kimse yok.bir yere park etmişler beni orda bırakmışlar
boynumun anası sikilmiş
adam kaldırır en azından nereye gittiğinizi söyler amk.
bekle baba bekle gelen giden yok
ebruya mesaj atsam olmaz
biliyorsunuz durumları
yarım saat kadar sonra geldiler
babası.
-seni kaldıracaktık ama ebru kıyamadı uykuna o yüzden bıraktık seni dedi
ben ebrunun suratına bile bakmıyordum
onlar yolculuğa çıkıncaya kadar uyumuş
beni arabada bırakıp üniversiteye gitmişler işlemleri halletmişler
öğlenden sonra yine gideceklermiş
yanlış hatırlamıyorsam ata kule diye bir yer vardı. cumhurbaşkanlığı civarı bir yerde oraya gittik
sonra öğlen yemeği için bir restorana gittik.
ben annesi ve babasıyla hiç bir şey yokmuş gibi konuşurken ebrunun suratına dahi bakmadığımı yenileyeyim
yemeği yedikten sonra
hesabı istedi babası
hesab gelince bende elimi cebime attım babası elini olmaz işareti yaparak durdurdu beni
tam cebinden parayı çıkarırken
ebru hesapı eline aldı
-ben ödeyeceğim bana dedi
çantasından parayı çıkardı
parayı ödedi
annesi babası sağol derken ben birşey demedim
sonra ebrunun bana bakıyor olduğunu hissettim
ama ben yine oralı olmadım sonra kulağıma yaklaşıp sana hiçbir şekilde borçlu olmak istemem dedi
ben ona çorba ısmarlamıştım ya dinlenme tesisinde onu kastediyor
ben siklemez bir şekilde ona bile bakmadan devam ettim
yine gezmeye kızılay sonra ataya fatiha okuma şansı bulduğum anıtkabir e gittik.
bi de yapay şelale vardı galiba orları gezdik. baya bir dolaştık yani
bunlar bu arada birkaç işlem daha hallettiler okul hakkında
biraz daha gezip fotoğraf çektirdikten sonra
ne yapalım konuşmaları başladı
ebru gidelim baba dedi
annesi biraz daha gezelim isterseniz.bir kaç bişey de alırız dedi.
babası bana döndü
-ne yapalım kelebek dedi
-bayanlar herşeyi daha iyi bilir dinleyen olmaz beni dedim
ebru pis pis bana bakıyor gidiydi
ama sikimde değildi oh olsun amk.
-bırakalım gidelim bunları burda istersen dedi babası gülerek
-bir yere bırakalım alış veriş yapsınlar biraz mutlu olsunlar dedim. yine imalı bir şekilde
-iyi fikir dedi annesi
avm sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum bir yer bulduk. onları bekleyeceğimiz kafeyi gösterdik. onlar gitti
biz babası ile oturduk çay içiyoruz
adam kumarbaz biliyorsunuz hadi tavla oynayalım dedi. diğer oynayanları görünce
çok fena muallaka düştüm
oynasam ebru gelecek kumarı bırakmadın mı sen diye hem bana hem babasına kızacak
bilmem desem. nasıl esnafsın sen diyecek
zaten ebruya da kızgındım koy gitsin götüne diyerek oynayalım dedim
başladık
herifin çok yavaş oynuyor sayıyor eliyle ayar etti beni.
eh amk.bu kadar biliyon neden oynuyon.
yarram kumardan nasıl ütmüş o oteli diye düşünüyorum
ama numara yaptığı 3 elden sonra belli oldu beni kızdırıp moralimi bozmak için yapıyormuş
itiraf etti.
yalan yok beyler kaydı herif bana
-bunlar gelmeyecek bir daha oynayalım dedi
-şansım yok dedim
-aşkta kazanırsın dedi. sanki birşeylerin farkına varmış gibi
-kazara kazanırım sonra aşkı da tam kaybederim dedim
tamam sen bilirsin dedi bıraktık.bir müddet daha bekledikten sonra
geldiler
ebrunun elinde 3 poşet. annesininkini saymadım bile
ebru poşetlerin hepsini yere bıraktı. annesi masanın üzerine iki poşey koydu
birini kocasına verdi bu senin diye
diğerini de bana uzattı
-bunu sana ebru aldı diye. yine beyin felci geçirdim
amk. kız bana o kadar trip atıp üstüne hediye mi alıyordu
bi kere bile gülmeyen kız?*
sokarım o kadar aşk eziyetine
anası babası orda olmasa suratına fırlatırdım bakmadan hediyeye
babası hediyesini hediyesini açtı tüm gözler ona yöneldi tabi
adamın tuttuğu takımın forması ve arkasında karısının ismi
-ilk defa işime yarayacak bir hediye aldın diye takıldı karısına
sonra herkes bana baktı
saçma sapan birşey çıkmasın diye dua ederek açtım
tuttuğum takımın forması ve arkasında ebru yazısı
hediye üzerindeki bakışlar benim vereceğim tepkiye çevrildi
ulan sanki bir yumuşama oldu kızda bana karşı hissine kapıldım
biraz sevindim ama tepki de koymam lazımdı
-hmm ebru dedim formanın arkasına bakarak
demez olaydım amk.
bizimki ankaranın sert rüzgarını suratımda hissettirdi yazın sıcağında
-elif mi yazsaydım, ebru işte dedi
annesi ve babasının elif olayından haberi olmadığı için onlar espri olarak karşıladılar bunu ve güldüler
-sen ne yazarsan yaz benim gözlerimin okuyacağı tek isim var dedim
hiç istemeyerek teşekkür ettim kibarlık görünsün masada birazcık diye
onlarda birşey içti sonra kalktık
arabaya giderken ebru ile ben yan yana olmasada yine arkadan yürüdük
sonra bana biraz yaklaşıp
-annemin fikriydi beyefendi dedi
-çok normal sen fikrini elife sabitlemişsin dedimarabaya geldik. herkes bindi
alanyaya doğru tekrar yola çıktık
yine aynı senaryo devam etti belirli bir süre.
sonra bir molada ebruyu tuttum yalnız kaldığımız bir zaman
-eğer böyle devam edersen bir daha adını bile anmam. yeter ama dedim
-konuşmuyorum ben seninle git elife anlat derdini dedi
-öyle mi dedim
-öyle ded
-sen bilirsin boşuna koşmuşum peşinden burlara kadar dedim
-hem suçlu hem güçlüsün dedi
-suçumu söyle lan dedim
-sen daha iyi bilirsin beyefendi dedi
annesi ile babası da bize doğru gelmeye başladır
ebruya yaklaştım
-sen şimdiden olmayan birşey için bana böyle yapıyorsan uzatmaya gerek yok. ebru dedim
-alanyaya kadar daha dayan bana sonra bir daha göremeyeceksin zaten dedim
geçtim arabaya oturdum
annesi ile babası da gelince ebru da bindi yanıma
yine aynı tavırlar
ruhunu sikeyim emi
ya böyle bir naz olamaz aşık usandıranı siktir edin aşk katili yapar adamı
bir süre yol aldıktan sonra telefonu aldı eline
bir süre sonra benim telefondan mesaj bildirim tonu geldi
bana mesaj attığı belliydi okumadım bile amk.
babasından bir kalem istedi
bi de petrollerde dağıtılan peçetelerden birine uzandı
kağıda birşeyler karalayıp
bana uzattı
-mesaj geldi okusana yazmış
elimi uzattım kalemi almak için
-elifciğim göndermiştir yazdım aynı peçeteye.artık hiç inanmıyorum yazıp bana geri verdi
-birazcık inanırken benimle konuşsaydın tam inandırırdım dedim
sonra birşey daha yazdı almadım yazdığını kalemi uzattı yine almadım
onun yaptığının aynısı ben ona yapıp cama suratımı çevirdim yol boyu
arasıra babasının sorduğu sorulara cevap verdim
babası seni eve mi bırakayım dedi evet dedim
cebimi yokladım anahtar yok
kaybetmişim amk bi yerde
şimdi adamlara anahtarı kaybetmişim desem evlerinde yatmak istediğimi sanacaklar diye birşey söylemedim
gece 3 gibi alanyaya indik
babası beni eve bıraktı
annesi ve babasına teşekkür edip herkese iyi geceler diyerek ebrunun suratına bile bakmadan indim arabadan
biladeri aramak için telefonu çıkardım
ebrunun gönderdiği mesaj
-seni seviyorum…
biladeri aradım evdeymiş kapıyı açtı girdim direk yattım
ertesi gün yine mesaj attı ebru
-elifden gelen mesajı okudun mu diye
-evet beni çok seviyormuş dedim
-sen de onu seviyor musun? diye sordu(kendini kastederek)
-benim sevgime inanmayan birisini sevemeyeceğimi yazıyorum şimdi göndereceğim elife mesajı. dedim
benim sevgime inanmayan birisini sevemem yazdım. ebruya gönderdim
hemen arkasından bir mesaj daha yazdım
-yine yanlış bir mesaj mı aldın yoksa?? dedim.o gece beni yanlış anlamasını kastederek
telefonu kapattım. yeter amk. ayda yılda onun vesilesi ile bile olsa ankraya gittik onu zehir etti.
bi gece arkadaşlarla eğlenmeye gidelim dedik onu burnumuzdan getirdi
cıncık gibi kızı ona olan sevgimizden dolayı sikmedik.
ebruyu sevelim dedik aşka küstürdüm kalbimi.
inat ettim açmadım amk. telefonu kapalı kaldı iş bitinceye kadar
iş bitti eve gittim sanki yıllardır o anı bekliyormuşum gibi telefonu açtım
hiç bişey yok.vay amk.
biraz sonra gelir herhalde diye saat 3 e kadar bekledim bi sikim yok
ihtimaller yine belirdi.
ya ne diyeceğini bilemedi
ya da sikerim kelebeğini karı gibi naz yapıyor diye düşünerek siktir etti beni hayatından
3 hafta boyunca hiç bir sikim olmadı hayatımda
tamamen rutin
işe gel
telefona bak. yola bak ebru yok. tekrar telefona bak yola bak ebru yok
eve git telefona bak. tekrar telefona bak sonra tekrar mesaj yok
elif amk. kaltağı da okulu için hollandaya döndü diğer birkaç arkadaşıyla
vedalaşırken ben dükkandan kaçtım beni görmesin gelmesin veda etmeye diye
hayatımı siktiği yeter amk
zaten telefonumda yoktu onda bulamazdı beni birdaha.
elifden kurtuldum ama içimdeki ebrusuzluktan kurtulamadım
sevgilinize sırf laf olsun diye dersiniz ya arasıra
her an seni düşünüyorum diye.
ben laf olsun diye değil harbi harbi her an onu düşündüm.
oturup ağladığımda oldu tek başıma
yalnızlığımı paylaştığımda oldu içkilerle
bir sikime faydası yoktu
ne zaman bana çare oldu
ne de içkiler
hiçbiri gönlümün ona olan eksikliğini gideremedi
onun marjinali yoktu ne aklımda ne kalbimde
o abartmıştı olayları
hiç yoktan yere abartması beni önce kızdırdıysada sonra bana olan biraz yumuşaması
benim çektiğimi biraz da o çeksin mantığını uygulatıp hayatımın 3 güzel haftasını sikti.
hemde her gün, saat dakika ve saniyeleri üst üste koyarak 3 hafta gibi bir süre sonra babası dükkana geldi
iki üç muhabbetten sonra
kelebek tekrar ankaraya gidiyoruz yine sürpriz yapalım mı dedi
-ebru bu defa istemez.biz ayrıldık galiba onunla dedim
-şu galibayı bi anlat bakayım dedi
şu an size niye bu hikayeyi anlatıyorsam aynı sebeble babasına da anlattım
elifle olan o geceden telefonu kapattığım o geceye kadar
-ben bile inandım elif olayına, yeşil gözlerine kanmıştır kız ne yapsın dedi
beni teselli etmek istercesine
-size herşey için teşekkür ederim dedim
-sevmiyor musun artık dedi
-tek benim sevmemle olmuyormuş bu iş dedim
-haklısın dedi
telefonu eline aldı
ebruyu aradı
-kızım ankaraya kelebeğide götürelim mi tekrar dedi
olumsuz bir cevap almış olacakki
bana müsade dedi. birşey olursa ararsın dedi
gitti
evet ebru gidiyordu ankaraya
artık gözleyecek yol da kalmıyordu bana
boş boş geçen insanlara bakacaktım
gelen bir iki turiste içimde aşk acısıyla birşeyler satmaya çalışacaktım
iyice soğudum herşeyden
içimde iki gram kalan umut da siktirip buharlaştı
aramadım amk. arasam sikilen yine ben olacaktım.
koş koş nereye kadar koşuyon peşinden
ama o aradı geç oldu ama aradı
ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının
ama yine de şükür dedirtti.babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı
-özür dilerim dedim sadece
sonra yine birşey yazmadı
-babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi
-özür dilerim dedim
-tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim dedi
-özür dilerim dedim
-ne için özür diliyorsun dedi
-özür dilerim dedim
??? yazıp gönderdi
-özür dilerim dedim
-asıl ben özür dilerim kelebek dedi
-tamam şimdi elveda o zaman dedim
-böyle veda etmek istemezdim dedi
-başkalarında yapmazsın artık dedim
-başkası olmayacak uzun bir süre dedi
-ne zaman gidiyorsun dedim
-yarın gece çıkıyoruz dedi
-dikkat et kendine dedim
-sende dedi
-seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim
bir kaç saniye sonra telefon çaldı
ebru arıyordu
açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum
ama açtım işte
sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum
titreyen sesiyle
-bende seni çok seviyorum dedi
o da benim ağlamamı duydu.
-özür dilerim dedim
-bende seni seviyorum dedi
-çook özür dilerim dedim
-bende seni çok seviyorum dedi
-gitme dedim

daha çok ağlamaya başladı
bir süre sadece ağlaştık
-nerdesin lütfen söyle kelebeğim dedi
-hep sendeyim ebrum dedim
-gel lütfen dedi
-eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim
-lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı
gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim.
çok seviyordum abi kızı sike sike gittim.
bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim
evin altına geldim
-ebrum diye mesaj gönderdim
-sen kimsin dedi. piçlik yapıyor amk.
-aşşağıda bekleyen delin dedim
-tamam hemen geliyorum dedi
bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni.
-nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım
bi kaç dakika sonra indi.
kapıdan çıktı
geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş.
10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı
bende ona öyle baktım
o bana baktı ben ona baktım
biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye.
ellerimi kaldırdım
ağlamaklı güldü
bir adım attım ellerim havada
o bir adım geri gitti gülümseyerek
ben iki adım daha yaklaştım durdum
o bana yürümeye başladı sallana sallana
dibime kadar geldi
-merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle
-merhaba tosbiş dedim
ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu
akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine
-gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi
-alanyadan değil gönlümden gitme dedim
-sende elif …
sözünü kestim
-vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim
-inanıyorum dedi.
-e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim
-ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi
-nasıl yani dedim
-ilk gün inandım sana dedi
-ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim
-bilmiyorum dedi
-hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim
-unutmaya çalıştım seni
sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım.
o kızı sadece bahane ettim kendime
ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken
otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken
bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca
kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda
olmazdın. seni daha kolay unuturdum
ama unutamadım
her yere baktığımda seni gördüm
gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için
kalbimle gördüm seni
unutamadım işte.
hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim
seni unutmaya çalışmak
bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı
inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz.
en azında böyle gidişi haketmedin
ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim
yoksa hiç unutamayacağım seni
seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum
ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı farkettim
offf çekerek devam etti
ne yapacağım bilemiyorum
ama seni çok seviyorum dedi. taa amk ben böyle konuşmanın. yarrağı yemişiz haberimiz yok.
bende döktüm biraz içimi ona
-bak tosbiş dedim
seviyorsun, sevdirmiyorsun
korkuyorsun, beni de korkutuyorsun
halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun
kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun
ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle götürüyorsun
kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme götürüyorsun.
yapma lütfen dedim
-seni üzmek istemiyorum dedi
-ayrılalım mı istiyorsun dedim
-denedim ama yapamadım ki dedi
-tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim
-sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi
-lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin dedim
yine sarıldı.
iki defa yanağımdan öptü
sonra dudağıma geçti
öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu
o tuz içimdeki acıya karıştı
alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi
öpemedim daha fazla
sıkıca sarıldım
-lütfen bırakma beni dedim.
ağlamaklı bir sesle
-bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi.
hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi.
sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı
telefonunu çıkardı
babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz
-baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya… yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı dinleyip
ertesi gün gidelim ne olur dedi
sonra da sağol babacığım ben kelebeğin yanındayım haberin olsun diyerek
telefonu kapattı
o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki
yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi
sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk??
-bir gün bir gündür dedi
bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü
alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü
sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık
bir tekel marketin önünde durduk
-bekle dedi
içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı
dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik
2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk
tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik
dalgın dalgın dalgalara baktık
kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri
küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu
doya doya sarılıp öpmek istedim
ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim
sessizce içten içe ağladım
arasıra elimi tuttu sıkı sıkı
birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye çalıştım
o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama
elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı
bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece
ellerimi sıkıca tutması
seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından
bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini
ona daha sıkıca sarılarak anladım
biralar bitti
gidelim bile diyemeden ayağa kalktı
yüzünü gideceğimiz istikameye döndü
elini arkasında bekletip
elini tutmamı bekledi
bende kalktım
elini tutarak
yanında yürür buldum kendimi
bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim
ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde
yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar
ikimiz birden durduk
90 derece ona döndüm
ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı
sahte bir gülüşle
bana uzun uzun baktı
-iyi geceler dedi
-iyi geceler dedim
bir süre yine gidemeden orda kaldık
birbirimize bakarak
o ağlamaya yakın
gözlerini elimle kapattım
dudaklarına iyice yaklaşıp
şşşşhh dedim.
bir öpücük kondurdum dudaklarına
geç kaldı dudaklarımı yakalamak için
dönüp gittim eve yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim
habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim
ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini
bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi
-gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim
-dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi
-bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim
-o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi
-hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim
-anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim şimdi dedi
-bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim
üzgün surat la cevap verdi
yanlış birşey söylediğimi farkedip
özür diledim
-bende seni seviyorum dedi gülerek
-akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi
-tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim
bende işe devam ettim
akşam ondan gelen mesajları okudum
ayrılık iyice yaklaşıyordu
gece misafirler gittikten sonra mesaj attı
-ne zaman bitiyor işin diye
tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için
-biraz sürer dedim
-bekleyeyim mi dedi
-yorgunsan yat istersen dedim
-sana ayıp olur mu dedi
-sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim
-tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi
-tamam iş bitince gelirim evin altına dedim
-gülücükle bekliyorum dedi
-üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim
-you never know dedi
-ı just know that ı love you soo much dedim.
-galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi
-gece görüşürüz dedim. dükkanda gece olmasını beklerken
her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu
bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim
ama yetmedi
gittim cd sini aldım
aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim
bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm
gece iş bitti
ebruya mesaj attım
-aşşağıdayım tosbiş dedim
hemen arkasından bir mesaj daha çekip
-makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim
hemen indi
gülerek karşıladım
çünkü o da gülmeye çalışıyordu
-ne zaman gideceksiniz dedim
-yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler. dedi
-saat kaçta dedim
-5 6 gibi dedi
-o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim
-sorun değil araba uyurum dedi
-sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım
-dinledin mi daha önce dedim
-ezbere biliyorum hepsini dedi
-ben sadece birini ezberledim dedim
hangisi o dedi
sözlerini okudum
özledim seni, düştüm yollara
açtım gönlümü rüzgarına
bir hayaldi sanki, bir macera
yıkıldım. kelimeler paramparça
yandım… yandım…
yandım yandım ahhhh ki ne yandım
bana yeniden şarkılar söyleten kadın
baka baka doyamadım, hem kokladım da
sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
hala hoş bir havan var
ne güzel adın
bir çizik attın gönlüme, kanattın
yandım… yandım…
yandım yandım ahhhh ki ne yandım
bana yeniden şarkılar söyleten kadın
baka baka doyamadım, hem kokladım da
sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim
gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu
seni görebildiğim yer rüyalar artık
deli diyorlar bana
ah bu ayrılık…
gözleri doldu.
-ben gideyim artık dedim
ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle
mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum
-lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim
gittim
evet geldim
saat 4 e kadar uyumadım
saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım… ölümü beklemek kadar zordu
birazdan dışarı çıkıp
binip gidecekti arabaya
bir saat kadar bekledim.,
sonra evin ışıklarının yandığını gördüm
o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde
gidiyordu lan işte
gergin bekleyişim
babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini
elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü
yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından
babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti
hiç birşey demeden yine yukarı çıktı
sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı
beni gördü
ne yapacağını bilemez bir hali vardı
yanıma oturdu
bana bakmadan
-günaydın dedi
-günaydın dedim.
ellerim titriyordu
ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi
konuşmadan oturduk biraz
belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman veriyordu
günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu. onlar çıkınca beraber ayağa kalktık
aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum
karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı
tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum
onlar arabaya bindi
birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti
son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de
hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi
ağlama nefesi ile kese kese
-aşka inancımsın dedim
son kez bana baktı sarılmayı bırakıp
kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma yönlerini değiştirdi sadece titreyen elleriyle
gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti
kapıdan içeri girmeden önce
küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi
seni seviyorum u hissettim dudaklarında
lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları
kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım
babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken
yolun karşınına geçtim
onu görebileceğim bir yere
babası yola çıktı park yerinden
sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla
nefes alamaz hale geldim
en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu
boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü
kayboldular. gözüm onları görmez oldu
saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala
ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su
nere giderdim
ne yapardım
kendim cevap bulamadım
tansiyon sikti beni oturdum kaldım
kime tosbiş diyecektim şimdi ben
kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda
zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu
çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece
ayrılık ne zordu lan
sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki
kalk gidelim diye kendimi kaldırdım
ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi
yok aga yok dayanılmıyordu amk
ayağa kalktım
bir tekele girip 5 tane bira aldım
ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti
evet gittim
yatağa yattım
dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu
ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce
akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu
yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu
o koma halimle günlerce yatmak istedim. ama işe de gitmek gerekiyordu
duş aldım kendime gelmek için
sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım
ama telefona bakmaktan da korkuyordum
adaptasyon sürecimi mahvedecek
bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu
ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız
baktım telefona
bir tane mesaj
ebrudan
-şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu
-denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel insan dedim
özlenmez mi amk. bende özledim işte.
sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar
baktım olacak gibi değil beyler
zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla
böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı
taktik bulmak lazımdı da
var mı amk ayrılığa bir çare
kim bulmuş ki biz bulalım  tek yapılacak şey ben seni özledim
sen beni özledin
birbirimizi özlüyoruz
peki 4 sene boyunca beraber değilken
o ankarada ben alanyadayken
birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi??
sadece biraz daha üzülmek
parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması
bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek
kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden
kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama
hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti
bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı
bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu
her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü
aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada
bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı
-annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni konuşmamız lazım
dedim
-yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi
-gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim
konuşma randevusunu almıştım mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı
kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı bir gece
elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda
o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim
aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti
yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için
ebruya yazacaklarımı hazırladım
ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı
sonra bir mesaj daha
-kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi
-hep ağladın mı annenler ordayken de dedim
-annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi
-tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim
-galiba hazırım dedi
aradım
-senden bir söz daha istiyorum dedim.
-bende seni özledim kelebek bey. dedi imalı imalı
uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden
-hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi
-toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim
kızmış olsa gerek telefonu kapattı
hemen arkasından o aradı bu defa -alo dedim
-pardon dedi
-önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim
-neye alışmaya dedi
-aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka.
seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar
haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen
en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa.
ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun.
bunlar sadece başlangıç
daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye
hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye
hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye.
şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır
ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir gerçek
iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin.
kendine göre gerekçelerinde vardı
haklı da olabilirsin kendince
ama seni bu kadar seviyor olmam
en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım
daha da açık konuşmak gerekirse
tarkanı tekrar dinle.
benim için gerçekten bir hayalsin bir macera
seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor
sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre
ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde
lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim tam olarak nedir amacın dedi
-ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi olmadığım için
şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum
beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata bağlayıp süründürme lütfen
inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim
-sen beni sevmiyor musun kelebek dedi
-çok seviyorum dedim. düşünmeden
-benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi
-inanıyorum dedim
-o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi
-koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim
-belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek
-hayır dedim çok doğru bence
-koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi
-hayır seni güldürmek dedim
-tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek
-tamam dedim.
-ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi
-çok mu acele etmişim düşünürken dedim
-zaman gösterecek dedi
-öpüyorum dedim
-kimi dedi
-seni dedim
-kapatma hemen dedi
-sıkıldım ama dedim
-bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi
-bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim
-düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi
-öptüm dedim
-hadi iyi geceler dedi
-aaa kapatıyor musun dedim
-evet sıkıldım dedi
telefonu kapattı
arkasından bir mesaj attı
-gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek
-iyi geceler dedim
sanada dedi
sonra içimdeki üzüntü hafifledi
gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken
bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım günler günleri takip etti.
ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık
ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım
ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim
her seferinde hiç beğenmediğini söyledi
karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep
bazen o beni teselli etti bazen ben onu
tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince
bazen ağlaştık
isyan ettik
ama sevgimizi hiç kaybetmedik
hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim
hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim
çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede
hep ikna ettim gelmemesi konusunda
okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim
ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden
bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde
bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için
işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı
babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana
bir tanesinde yine tavla oynadık
diğerinde de çay içip konuştuk sadece
ebrunun her konusu açıldığında
üzerine toprak attım muhabbetin
her iki gelişinde de eve davet etti beni
ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim
bunu da açık bir dille babasına anlattım
hak verdi
zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken
darlanıp üzülüyordum
zordu onsuzluk bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye çalışıyordum
gelen turistlerle makara yapıyordum
ebru geleceği tarihi söyledi
ramazan bayramı
günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı
beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi
az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik.
bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı
bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum
-günaydın aşkım yazıyordu
-günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim
-ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi
saat 10 civarıydı
-gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim
-göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi
-sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim
-hayırlı işler dedi
ben dükkana geldim
kepenkleri açtım
dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım
sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de
onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım
sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki
dükkandan içeri girdim ama
sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm
dönüp baktım kim diye
karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu
şaşkınlık değildi
ne gülebildim ne ağlayabildim
suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin
ebru
o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o rekorun amına kordum ama
atamadım
dondum kaldım
bir gün sonra gelecekti amk.
sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu test etmek istiyordum ama
saçlarımı düzeltebildim sadece
evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile
-hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi
gülümsedim şuursuzca
bana yaklaştı kıpırdayamadım bile
sarıldı
vay amk. öyle duygunun
belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı
sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken
-dur orucumu bozacaksın dedim
-iftarı bekleyeyim o zaman dedi
-sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim
-hoca bazen erken okuyor işte dedi
-o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim
-bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi
-haberleri yok mu geldiğinden dedim
-yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi
-ne zaman eve gideceksin dedim
-akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi
-aç mısın dedim
-biraz dedi ne yersin canım dedim
-menüde ne var dedi
-simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim
-çeyrek tost yeter dedi
diafondan yarım tost istedim.
-çeyrek yeter bana dedi
-küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim
-ne içersin dedim
-kahve söyle de uykum açılsın dedi
-bir dakika sen ne zaman geldin dedim
-saat 8 de alanyaya indim dedi
-peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim
-seni bekledim dedi
-annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim
-en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi
-otobüsde uyuyabildin mi dedim
-sence dedi??
-ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim
-bende etmedim sayılmaz. dedi
vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik
ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu
önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı
onu uyutmam lazımdı ama nasıl
dükkanda yatacak yer yok.
kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için
kabul etmeyecek
tabure de uyunmaz
eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor
vay amk. saksı durdu
nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken
tost u geldi
biraz daha düşünme fırsatı buldum
tostunu yedi
bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu
dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım
o bana ne yapıyor acaba diye bakarken
dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip
-hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim
dışarı çıktı
kepengi kapattım
ilk taksi durağından bir taksiye bindik
bizim eve gittik
-yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi
-onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim
-buraya niye geldik peki dedi
-seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim
içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk.
onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim.
-bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi
bende karşısındaki koltuğa oturdum
-çok özledim seni dedi
sus işareti yapıp
-bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim
-ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir miyim arasıra dedi
-benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim
-ne zaman dedi
-kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim
-o muydu ilk dedi
-kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim
-şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi
konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu derken
baktım olacak gibi değil
annemleri aramam lazım dedim
telefonu çıkardım aradım babamı
nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım
sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır diye
arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık
kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var ortada
sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım
-biraz uzan istersen dedim
-uykum yok dedi
nasıl yok amk.yaa ben yanına uzandım
sadece yarı sarılır halde
karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken
bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu
bir müddet onu izledim.
bende mal mal bekledim evin içinde
zaten oruçtum son gün diye
ne bişey yedim ne içtim
ne de o uyurken bir öpücük kondurdum
akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak
-ne kadar var dedi
-neye dedim
-seni öpmeme dedi
-az kaldı dedim
-tamam sen bir markete git gel lütfen dedi
-ne alayım dedim
-en ucuz ne varsa onu al dedi
pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim
kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş
5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım
-bir tane daha al o yetmez dedi
vay amk.ne aldık ki ne yetecek
biraz daha bekledim
yine çaldım kapıyı
açtı üstünü değiştirmiş
biraz makyaj tazelemiş
-bunun için mi gönderdin beni dedim
-orucun bozulabilirdi ama dedi
kız haklı beyler bozulabilirdi amk.
hadi sende hazırlan dedi
-bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim
-gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi
-parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim
odaya geçtik.
o oturdu
ben kalkıp diğer odaya geçtim
yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı
giyindim
evden çıkıp onların evine gittik
kapının önüne geldik
-ezan okunsada öyle girseydik dedim
-amacını anladım kelebek dedi
evet lan öperek açmak istiyordum
kapıyı çaldım
annesi açtı
-oo kelebek hoş geldin dedi.
-hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk
ana kızın arasında kaldım
vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle
sesi duyan geldi ondan sonra içerden
beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok
içeri aldılar kızı apar topar
onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri girdim eveeeet
masa kurulmuş
karnım zil çalıyor
ama birden doydum
ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda
o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü
-evet dedi ebru bana sarılarak
yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra
rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk.
o piç hariç tabi
muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular
bende teşekkür edip
o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim
derken alanya kalesinden top atışı duyuldu
ve masaya oturduk
ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi
amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi
konuştukça konuştular ebru hakkında
okul ankara yolculuk sürpriz
ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi
ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek
o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda
o da benim gibi susuyordu
sonra ebru
gözleri üzerime toplayan
-kelebek benim için çalışmadı bugün dedi
digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken
-yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim
gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek
-kaç para verdin ebru dedi o piç
he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış
-kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru
diğer ev ahalisinden
ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi
-umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak
ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir şekilde üstüme üstüme geliyordu
golü atmamak ortaya ayıp olurdu
-bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına
-neden dedi
ve çaktım golü
-çünkü… kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim
ne diyor lan bu diye bana bakarlarken
-kendi kalbimin hamal’ım yapmışım aslında onu.
oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim
anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum
ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu
hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için
yemek faslı bitti.
ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı
oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi
-tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine
harbiden ayıp ettik amk.
misafirliğe eli boş gidilir mi??
-kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek
salonda otururken hep beraber
muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı
işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu
daha önce biliyor olsalar gerek
beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar
salonda ebru yanımda oturuyordu
ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için
bende ön planda kalıyordum
ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi
sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç
baktım olacak gibi değil
çay geliyor meyve gidiyor
tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor
amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi
kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye
kimsenin gideceği yok
oturdukça oturuyorlar
konuştukça konuşuyorlar
ebrum yeni gelmiş
daha öpememişim bile ebruya ben gideyim mi işareti yaptım
sakın ha dercesine bana baktı
kadınlar kendi arasında geyik yapmaya
erkekler de futbolu konuşmaya başladılar
neee futbol mu deyip daldım geyiğe
o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı
sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle
objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler
biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi
bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu
konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim
konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım
çünkü aklım ebrudaydı
vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu
en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile
-bana müsade artık dedim
-camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası
diğerleri de güldüler takılırcasına bana
-hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim
baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller
ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor
ama sıkıldım amk.ne yapayım
kızla yalnız kalamadık ki
hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım
hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim
ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni
ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi
hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük
sonra gittim
zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan -gönül hamalın seni çok seviyor diye
-bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim
-sadece bayramlığın mıyım dedi
-delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim.
-deli diye son mesajını gönderdi o gecelik
ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim.
bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım
ebruyu aradım
kısa bir bayramlaşmadan sonra
ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi
bende köye gittim
mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen
bir akraba arabası ile döndüm
-bana da bırak öpücüklerden alanyadayım dedim
-ceyhun bayram mesajı attı haberin olsun dedi.
-büyütmeme gerek var mı olayı dedim
-yok o da kabullenmiş artı birlikteliğimizi dedi
-o zaman sadece bayram mesajı atmamış dedim
-kelebek sevdiklerinle mutlu bir bayram geçirmeni dilerim yazmış dedi
-kapatıyorum olayı o zaman dedim
-lütfen dedi
bayram bayram moralim bozuldu ama ebrunun açık sözlülüğü karşısında saygılı bir şekilde kabullenmek lazımdı durumdu
bizim yaşlardaki tüm gençlikte bayram dolayısı ile alanyaya gelmiş gibi gözüküyordu
-akşam bir yere gidelim mi dedi
kabul ettim
vakit gelince evden aldım onu
mekana gittik el ele içerde kimler yoktu ki amk… mekana girdik hınca hınc dolu.
o kalablıkda benim gözüme ilk çarpan kişi ceyhun oldu
içerde oturacak yer kalmamış bayram dolayısı ile
garsona sorduk yer var mı diye biraz bekletirim dedi
ebruya başka yer gitmeyi teklif ettim
-biraz ayakta barda duralım giderler şimdi dedi
ama ben ceyhunu görmüştüm bile zaten bayramlık keyfim eksilerin altında seyrediyordu
erkeklik hali
ceyhunda burda gidelim dedim
-hani nerde dedi ebru
bak dedim yerini göstererek
-benim kimseden korkum yok diyerek öptü beni
tam bu sırada garson yaklaştı ve yer boşaldığını söyleyerek bizi boş masaya götürdü
ısrarla içkileri söylemeden ebruya gitme konusunda yalvarsam da gitmedi
yerimize oturduk
her yerde gözüme tanıdık simalar takıldı
mezun olduğum okuldan tanıdık arkadaşlar ebrunun arkadaşı olduğunu bildiğim kişiler
ama beni tek alakadar eder ceyhundu o yüzden de gergindim
ebrunun tüm ısrarlarıma rapmen başka yere gitmemek istemesi beni daha da kızdırmış olsa da belli etmemeye çalıştım
zira her an beni öpüp sevdiğini söylüyordu
ebru votka bull üstüne votka bull içiyordu hızlıca
bende aynı içkiden yavaş yavaş içiyordum
bir gözüm ceyhunda bir gözüm de ebrunun nereye baktığındaydı
ilkm başlarda ceyhuna bakmıyor olsada
daha sonra önce ona bakarak onun dikkatini çeker çekmez beni öptüğünü fark ettim
ruya her bitirdiği votka buldan sonra gitmeyi teklif etsemde
o içtikçe içiyordu
gecenin ilerleyen saatlerine geldiğinde
çalan müzik çalsın sazlar oynasın kızlar ve alem tamamen sarhoş moduna geçmişti
çok sıkışmış ve acil tuvalete gitme ihtiyacı duyduğum halde gitmedim ne olur ne olmaz diye
derken ebru wc ye gitmek istediğini söyledi
bende geleyim mi dedim
yok gerek yok dedi
o tuvalete hareketlenince benim odak noktam ceyhun oldu
ben de çaktırmadan da olsa ona bakarken onun da hareketlenip
wc ye yöneldiğini gördüm
şimdi durumu kavramanız için hissettiklerimi ama ebruya anlatmadıklarımı size söylüyorum beyler
1.amk orospusu sana gidelim diye yalvardığıma göre belli ki ortamdan memnun değilim çünkü eski sapın orda
kalk gidelim işte amk.yok gelmiyor
2.neden burdayız ceyhunun olduğunu bile bile diye sorsam bana kimseden korkum yok diyor ama benim hissettiğim kadarıyla yaptığı her hareket
ceyhunu kıskandırmak için
3.ebruya desem ki gelmiyorsan ananın amına kadar yolun var.ben gitmiş olacağım ve ebru muhtemelen benim kıskançlık krizime kızmış olacak ve ceyhunla onu aynı meknada bırakmış olacağım
götüm yer mi yemez.
4.susmak herşeyi zamana bırakmak ağzına sıçmak için çözüm mü?? gece herşeye gebe kararsızım
bizim kız wc de arkasından ceyhun kalkmış wc ye gitmiş
ben durur muyum??
duranın götüne koyim gittim ceyhunun arkasından
ceyhun wc ye girmedi bile kapıda bekledi
bende uzaktan onu seyrederken amacını öğrenmek için
bizim ebru da çıktı
ceyhun başladı konuşmaya bizimki bir süre dinledi dinledi
ceyhunda konuştukça konuştu
oraya gidip ceyhuna uçan tekme ile girerek devamında agzını burnunu kırmanın doğurabileceği sonuçları
herkesle tartışırım
1.hıncımı almış ceyhunun anasını sikmiş olurum
2.ebru ne yapoyorsun sen diye bana tepki gösterip siktiri çekebilir
2.ihtimalin riskini almaya bile değmez beyler çünkü ebruyu kaybetmeye dayanamayacak kadar seviyordum
herşeyi akışına bıraktım
onlar konuştu ben mal mal baktım
içimdeki sevgi azalarak kendimi zor tutarak ve ebruya muhteşem bir şekilde kızarak
ama kız zaten onu seviyorsa benim yapabileceğim hiç birşey yoktu
beni üzen dakikalar önce beni sevgi dolu öpen kızın hiç hoşlanmadığım ve hoşlanmadığımı bildiği bir erkekle bende aynı mekanda iken öncesinde bir hayli konuşup akabinde ona sarılıyor olması idi
peki onları öylece bırakıp gitmek çözüm müydü
hayır en azından bence hayır
sesimi bile çıkarmadan bekledim
el sıkışarak vedalaştılar
ve ayrıldılar. bende bayan sanatçıya gidip o zamanın en büyük banknotunu vererek bir istekde bulundum
ebru gündeş yalan
bunu dedim çal dile benden ne dilersen
yalvaran gözlerle bakınca tamam dedi
masaya geçtim
ebru geldi oturdu hiç birşey söylemeden
bende hoşgeldin bile demedim
şarkı biter bitmez istek parçam başladı
–yalnızlık kolay değil anladım
yüreğim yangınlarda geri dön
tükendi bitti artık bedenim
ayrılık ölümden daha zor
tükendi bitti artık bedenim
ayrılık ölümden daha zor

kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım
mahşer günü günahına inan kefil olacağım
dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan

yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan
yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan

kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım
mahşer günü günahına inan kefil olacağım
dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan

yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan
yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan
her mısra satır ve kelimesini sanatçı ile beraber bağıra bağıra söyledim
her yalan kelimesi geçtiğinde ebrunun gözünün içine baktım
çok mu duygusalım bilmiyorum piç kuruları ama
göz yaşlarımı yine tutamadım  tamam kız sarhoştu ama sonuçta seçimlerini kendi başına yapmak zorundaydı
içimdeki ebruya olan ateş onlar konuşurken sönmeye meyilli olurken
onların sarılmasını görünce bir an buz kesti kalbim
tanrı bana ölmek istediğin zamanı istediğin zaman seçebilirsin hakkını verseydi o zamanı seçerdim

ebru gözyaşlarımı silmek isterken
elini tuttum
-başkalarına dokunduktan sonra ellerini yıkamadan bana dokunma dedim
o ruh hali ve kafamın iki tarafında boynuzlanma hissi ile sikimde bile değildi artı dünya
dünyayı sikime takmamamda ebru gündeşin söylediği yalan parçası da etkili olmuştu elbet
ben de deli gibi içmeye başladım
o suçunu biliyor olsa gerek veya tartışmayı büyütmemek için olsa gerek bana cevap vermedi
cevap vermemesi beni olayın doğruluğuna daha çok inadırdığı için
ebruya yüklendikçe yüklendim
-ceyhunu kıskandırmak için beni kullanıyor olduğunu düşündüğümü
-eğer hala unutamadıysa ona gitmek isterse kendini durdurmayacağımı
söyledim ama hiç birine cevap vermedi
kendi kafamda olayı bitirip ebrunun bu ceyhunu ben ne bok yersem yiyeyim unutamayacağı kanaatini getirdim
ama işin en acı tarafı sevdiğim kıza sahip olduğunu düşünürken aslında sadece gönül geçiştirmesi olduğunu düşünmek
var mı amk. ötesi
ben sevmişim kalbimi aşkımı zamanımı vermişim. uğruna ölmeye hazır hale gelmişim
amk. kevaşesi eski sapıyla konuştukça konuşup üstüne sarılıyor
kafam iyice güzelleşti
önüme çıkana saldırmak ister hale geldim
tek eksik olan ceyhunun gözüme gözükmüyor olmasıydı
bir kere baksa bile aramızdaki masaları siklemeden
ne bakıyorsunun akrasından bildiğim en ağı küfürü edip üstüne atlayacaktım ama bakmadı
ben wc ye gittim
kendime gelip
ne oluyor lan demek için
elimi yüzümü yıkayıp hızlıca dışarı çıktım ceyhun bizim ebrunun masasına gelmiş mi diye
negatif. herkes yerinde oturuyor
biraz daha hiç konuşmadan masada oturdum
ebrunun her sarılma ve öpme harektini olumsuz yanıtlayıp kendimi ondan soyutladım
derken ebru yine wc ye gitmek istedi
bir gecede bu kadar işenir mi amk
tamam git bakalım amk. dedim içimden o masadan kalkmadan gözlerimi ceyhuna diktim
bu nasıl bir iletişimse bir dakika sonra ceyhunda kalktı masasından ve wc ye yöneldi
duranın ikinci kez götünü sikeyim ama bu defa amacım farklıydı
wc nin önüne ceyhunun beklediği yeri iyi görecek bir yere zula yaptım kendimi
bi kaç zaman bekledikten sonra ebru çıktı
yine konuşmaya başladılar
içimden sabır sabır çeksemde daldım muhabbetin ortasına
direk ebruyu muhattap alarak
-sana iyi geceler bensiz wclerde daha çok eğleniyora benziyorsun dedim
ve siktirdim gittim kız arkamdan geldi mi evet
beni durdurmaya çalıştı mı evet
ben sikime takıp durdum mu hayır
aşkın amına koyayım dedim mi evet
aşkın yalanlığına inandım mı evet
ölmek istedim mi??bir kaltak için hayır
kafam güzel miydi?? fevkalade
ebruyu hala seviyor muydum?? maalesef evet
unutabilme ve onsuz yaşayabilme olasılığım neydi?? hiç bir fikir yok
hayat bazen kelebeğin yarrak sikmesi kadar garip mi??evet orospu çocukları evet
içimden geri dönüp önce ceyhunu sonra ebruyu dövüp ananızın amında fren yapmaya kadar yolunuz var demek geçti??
geçmediyse ben orospu çocuğuyum

şimdi size sesleniyorum ey insan evlatları
bana günlerdir söylüyorsunuz burda bırakma burda bırakan orospu çocuğudur. burda bırakılır mı piç diye
bırakılıyor beyler
en güvendiğiniz aşka en heyecanlandığınız yerde yarrak gibi bırakılıyorsunuz
sonunda ne olacağını benimde bilmediğim bir yürüyüş içine girdim
önde ben arkamda ebru
kafamda entri başındaki sorular
hayat benim için o an dursaydı
muhtemelen sizi çok iyi anlayacaktım ama durmadı
devam etti.
hayat bazen en ağır liseli gibi davranıyor
kader bazen iki iki deyip siktirip gidiyor başlığından
aşk oyhşşş çekerek kalbine hunharca boşalıyor
anlayın lan piçler yandıkça yanıyor içim
am göt meme den ibaret değil hayat

ben önde yürürken o ısrarla beni arkamdan takip etti.
ne onu görmek ne de konuşmak istiyordum
birden arkamdan bize bağıran bir sesle rezil oldum
hesabı ödememişiz
ben direk çıktım o da arkamdan geldi kim ödeyecek amk.
sanki dolandırıcıymış gibi yedik içtik hesabı ödemeden kaçmış göründük
amk. ceyhun bir kez daha amk.
adam bayram geçirmesini de ekleyerek yüklüce yüklenmiş hesaba
cebimde o kadar olmadığını biliyorum
ebruyu muhattab bile almıyorum
o da para çıkarıyor
gel abi dedim
mekana tekrar girdim
ebru da arkamdan gelmek isteyince elimle engelledim
o dışarda bir yerde kaldı
ben içeri girip cebimde ne varsa döktüm masaya
kimliği bırakıp üstüne telefonu da bıraktım
abi yarın getiririm kusura bakmayın dedim
vay olur mu?paran yoksa neden içiyorsun artisliğini yaptı
ben adama durumu anlatmaya çalışırken ceyhun piçi dışarı çıktı
kızda dışarda
zaten hesab olayından dolayı iyice gerginim bi de o piçin dışarı çıkması beni tam delirtti
-ne istiyon aga yok amk. işte kimliği bıraktım telefonu bıraktım
al ceketi de dedim
hiç utanmadan aldı amk. oğlu bi de esnaf olacaklar
çıkardım
ceketi de verdim. nerde çalıştığı mı söyledim
yarın getirmessem ne yaparsan yap zaten telefon bile ihtiyacının iki katı dedim
çıktım dışarı
hava aralık ayı olması sebebi ile soguk
ama içimdeki öfke beni fazlasıyla ısıtıyor
ebru dışarda beni bekliyor
ceyhun da telefonla konuşuyor ama gözü ebruda
-ceketin nerde dedi ebru ebru gündeşin nakaratını söyleyerek devam ettim
yalaaaaan yalaaaan yalan
arkamdan yürüdü yürürken de anlatmaya çalıştı olayı
ben sürekli aynı nakaratı tekrar ettim.
neymiş arkadaş olalım demiş
ceyhun yaptıklarından pişmanmış
falan mış filanmış
cadde üzeri bir yer olduğu için evlerinin önüne geldik
tuttu omzumdan
-hiç dinlemiyorsun dedi
son derece sakin
-buyur dedim
-biliyor seni sevdiğimi arkadaşız sadece dedi
-tamam olun işte ne güzel. arkadaşlığınız zamanla tekrar aşka dönüşsün
sarılmalarınız da öpüşmeye adına sevindim dedim.
-hani inanıyordun seni sevdiğime dedi
-hala onu sevdiğine de inanıyorum. bence çok yakışıyorsunuz dedim
-çok kırıyorsun beni diyerek ağlamaya başladı
o ağlayınca sinirim dışa vurmaya başladı
tuttum kolundan
-geri dön ceyhununa artık seni o teselli etsin dedim
-ceyhundan da nefret ediyorum senden de dedi
ağlayarak gitti evine
bende eve gittim yürüyerek. götüm dondu amk. para yok ki taksiye binelim
gece neler hissettiğimi az çok tahmin edebilirsiniz
sabah kalktım dükkanı açmak için dükkana gittim
açmamam gerektiği halde açtım çünkü hem hesab için para lazımdı
hem de sığır gibi evde beklemek yerine yapacak meşgaleydi benim için iş yeri
dükkanı açtım
millet dolaşıyor çarşıda ama
bu orospu çocuğu ne satıyor acaba diye dönüp bakan bile yok öyle bir ruh haline girdim ki.
tuttuğum takım kupa finalinde yenilmiş. maç çoktan bitmiş. herkes stadı boşlatmış
ve ben tek başıma hala tribünde oturuyorum
sen o kadar uğraş finale kadar gel maçı kaybet
kupayı siktir et.telefonla ceket de güme gidecek
kapattım dükkanı.bir kaç arkadaştan ödünç para buldum
akşama kadar dükkanı açık tutup
akşam üzeri mekana gittim
kimlik ceket ve telefonu aldım
telefonda 3 tane mesaj
hepsi ebrudan
-beni kaybettiğinin farkında mısın?
-cevap ver
-lütfen cevap ver
hiç birisine cevap vermedim
dükkanı kapatıp eve gittim
ertesi gün yine işe geldim
dükkanın kapısına kadar geldi
o gelince dışarı çıkıp başka yere yürüdüm
arkamdan gelmedi
-konuşuncaya kadar geleceğim ve ankaraya dönmeyeceğim diye mesaj attı
aralık son günleriydi o seneki bayram yılbaşına 10 gün civarı bir mesafedeydi
zaten yılbaşında sonra gider diye sikime bile takmadım tehdini
hergün mesaj attı
hiçbirine cevap vermedim
bir kaç kere aradı no tuşuyla iptal ettim
hergün dükkana gelme sayısını arttırarak gelmeye devam etti
her gelişinde suratına bile bakmadım
her seferinde sen bilirsin diyerek geri gitti
yılbaşı gecesi geldi
bir çok arkadaş tarafından eğlenmek için davet aldım ama hiçbirini kabul etmedim
yılbaşı arefesinde dükkanı açtım
ebru akşam saatlerine kadar sık sık dolandı
akşamüstü ben dükkanı erkenden kapattım
arkamdan geldi
eve gittim.
saat 22 gibi
ebru yine mesaj attı
-hala aşşağıdayım diye
o saate kadar beklemiş. yada dolanmış durmuş
-ceyhun nerde bilmiyorum diye mesaj attım
ilk defa o derece sinirlendi sanırım
-allahın gerizekalısı ceyhunu sevsem onun yanında olurdum. kaç gündür dolandırıyorsun beni peşinde
öküz müsün sen. seni seviyorum odun dedi
cevap vermedim
-istersen gel istersen gelme kim daha inat görelim bakalım diye bir mesaj daha attı
yeni yılın ilk dakikalarında
-lütfen mutlu yıl olsun lütfen dedi
yine cevap vermedim
-sen bilirsin dedi
bu mesaj gidiyor izlenimi verdiği için aşşağı baktım
kafası bizim pencerede gidiyordu gerçekten
çok mu uzatmıştım hayır hiç pişman bile değildim
ama nereye gidiyordu
pişmanlıktan değil meraktan arkasından bende indim aşşağıya
ve takip etmeye başladım uzaktan uzağa evden üstüme birşey alarak bende çıktım
takip mesafesini korumamda onun sallana sallana yürümesi ve arkasına bakmadan yürüyor olması yardımcı oldu
evinin önüne kadar yürüdü evine girecek sandım ama devam etti
evine gidiyor tahmininde bulunanlar kuponlarınızı yırtın.
peki eve gitmiyordu ama nereye gidiyordu
gittiği istikamet eğlence mekanlarının olduğu istikametti
ona daha çok kızarak takibe devam ettim
o yalnız yalnız yürürken yılbaşı sebebi ile çarşı çok kalabalıktı
nerdeyse her boştaki erkek laf atıyordu
eğlence mekanlarını da tek tek pas geçti
iskele yoluna girdi
bir markete uğradı elinde siyah poşetle çıktı
sonra iskeleye yürümeye devam etti
bizim kuytu yerimize geldi iskeledeki
ama parası ancak bira ve çekirdeğe yeten eğlence mekanlarına kabul görmemiş
bir sürü sap vardı etrafta
tek başına oturdu
kimseden korkmadan
çevreden geçenlerin dikkatini de çekti tabi
ben bir köşede ona bakarken işin bokunu çıkarıp ona yaklaşan iki tane denyo yaklaştı
o ana kadar planım sadece takip etmekti
kıza o kadar naz yaptıktan sonra gidip konuşacak halim yoktu
kendisi halleder diye biraz bekledim
ama lavuklar sardıkça sardı
o konuşmuyordu bile onlarla
denize bakıyordu
iyice yaklaştım tetiğe geçtim
sonra lavuğun birisi elini kızın omzuna attı
bende bunu bekliyormuşum daha fazla dayanamadım
yaklaştım lavuğun elini tuttum
dik dik baktım
sen kimsin lan dedi
gel şöyle öğreteyim dedim
elinden asılarak
kimsin olum siktir git lan dedi
yanındaki diğer lavuk
boş ver gidelim hadi dedi
birbirimize ters ters bakmaya devam ederek lavuk ayrıldı
ben kaldım mı sik gibi yine ortada
ebru bana baktı
ben ayakta kaldım
otursam mı oturmasam mı?? oturdum
hiç konuşmadan
bir tane bira da ben çıkarım poşetten açtım içmeye başladım
o denizden gözlerini hiç ayırmazken bana da bakmıyordu
sessizliği ebrunun çalan telefonu bozdu
merhaba baba dedi
ama sesinden ağlıyor olduğunu ben anlamıştım
halbuki otururken hissetmemiştim
-eski bir arkadaşın yanındayım merak etme dedi
eskidik tabi amk.
bir müddet karşıyı dinledikten sonra
-yarın geceye alabilirsin bileti dedi
demek oluyordu ki ebru ankaraya da gidiyor
-sana da anneme de mutlu yıllar dedi
kapattı telefonu
ayağa kalkmaya yeltendiği an elinden tuttum ona hiç bakmayarak
aşşağı çekerek yine oturmasını sağladım
benim biram bitti onun birasını aldım yanına koyduğu
-sen fazla içme dostu düşmanı karıştırıyorsun dedim
-sen de yaşama aşkı nefreti karıştıyorsun dedi  -senin için yaşamaya başlamıştım ama
sinsice öldürüyormuşsun beni dedim. dedi
-benimle çocukken mi tanıştın.
sen yaşamaya çocukluktan başlamışsın ve hala büyüyememişsin dedi
ard arda darbeler gelmeye başladı
yakaladı bi kere amk.
onca gidip gelmenin attığı mesajların acısını çıkaracak
-sen büyüyüp kocaman olmuşsun bir oyuncak yetmemiş
ikisiyle oynamaya başlamışsın dedim
-ceyhun senin dilinin oyuncagı olur ancak kelebek,
ben o oyuncağı yıllar önce kırdım attım. dedi
-kalan parçalarını tekrar birleştirip oynamaya çalışıyorsun
yeni oyuncağın varken ama dedim
-ne yapmamı istiyorsun kelebek çağırayım buraya siktir mi edeyim
telefon açıp ben kelebeği seviyorum
seninle arkadaş bile olmak istemiyorum mu diyeyim
wc ye geldi. özür diledi. orda seni o halimle gördüğüne
göre gelip bana seni seviyorum bana geri dön diyecek hali yoktu herhalde
bende ona kusura bakma aslında biz öpüşmüyorduk kelebekle
sadece arkadaşız lütfen beni affet tekrar birlikte olalım dediğimi mi sanıyorsun nedir düşüncelerin
bekle dedi
telefonu çıkardı
arayıp konuşacağım kendin dinle dedi
-gerek yok şimdi telefonda sarılamazsınız üzülür çocuk dedim.o sarılma neyin nesiydi dercesine
-konuştukça konuştu baktım gidecek gibi değil iyi eğlenceler sana kelebek merak eder dedim.o sarıldı bende bir an önce kapansın olay diye bişey demedim dedi
-ikinci kez niye gittin o zaman dedi
-sen sıkışınca wc ye gitmiyor musun. nerden bileyim o gerizekalının da gelip kapıda bekleyeceğini dedi
-sana demedim mi o kadar gidelim diye. niye gitmedin bunlara sebebiyet verdin dedim -kimden korkuyorsun dedi?
ceyhunun beni senin elinden alabileceğini mi düşünüyorsun dedi??
bana bir daha beni sevdiğini söyleme çünkü artık inanmıyorum
yok gözündeymiş sözleri de yok kalbindeymiş aşkı yalansın baştan sona yalansın. dedi
vay amk. yine çok ağır konuştu
yine kalkmaya yeltendi.
yine tuttum elini
oturttum
-nereye gidiyorsun dedim
-sen neden geldin arkamdan,
ceyhuna gittiğimi mi sandın. paranoyan bu kadar büyüdü mü onun hakkında??
iki tane serseri gelmese beni eve kadar takip edip.
sonra kendi hayatına dönüp tekrar sana yalvarmamı mı bekleyecektin
zevk mi alıyorsun ben peşinden koşarken dedi
hala neden anlamıyorsun seni çok sevdiğimi gözümün başkasını görmediğini dedi
veeee alt kirpiklerinin arasına bile uğramadan
üzerinden süzülerek elmacık kemiğine döküldü bir damla
hem ağzıma sıçıyor hemde o haliyle beni bitiriyordu
o kışın ortasında denize atlamak geçti içimden
sonra bizim ki doğuş efendiden esinlenmiş olacak
-ilk defa sayende aşka inanır oldum sende gamsız çıktın dedi
keşke o orospu analı şamarcı piç beni dövseydi de ebru böyle sözlerle şamarlamasaydı beni
kalbimde beş parmağının izi çıktı kalktı elini tekrar tutacak yüz bile yoktu
yürüdü
yerimde kaldım
ayakta kaldı ben tutmayınca
-ebru dedim
ses vermedi elimi cebime attım
-al bende bozuk var dedim
baktı
-markete bira almaya gitmiyor musun. biraz daha içeyim belki nefretim tekrar aşka dönüşür dedi
-dönüşüm safhaların hep bana acı veriyor. içeceksen adam gibi,
tek başına iç bundan sonra dedi
bir an gideceğini düşündüm
tek başına iç dedi lan siktir mi cekilmişti bana inceden??
-gidersen ben senin kadar koşmam ardından dedim
-sen zahmet etme zaten beyefendi.
alıştınız tabi peşinizde koşturmaya dedi
vay amk. sikerim böyle işi
-tamam üste çıktınya al bütün hıncını bir ağzıma sıcmadığın kaldı otur işte dedim
-ben gidiyorum dedi
-otur dedim
-gidiyorum dedi
-ebru otur dedim
-ne yapacaksın oturmazsam dedi
-ben oturturum dedim
ayağa kalktım hadi bakalım dercesine baktı
elinden tutmak istedim kaçırdı elini
dirseğinin üst tarafafından tuttum
-gel şuraya dedim
gelmedi
eti ne budu ne amk.165 kız kaldırıp yine atarım
-ebru gel dedim kolunu biraz sıkarak
tokatı patlattı suratıma
gülümsedim
asılmaya devam ettim
bir tane daha vurdu
vay amk. böyle hayatın şamar benim kaderim mi amk.
hakettiğimi düşünerek ses çıkarmadım
bıraktım elimi
-tamam git o zaman dedim
gitmedi bekledi
ben yine yerime oturdum
geldi yanıma oturdu
-manyak mısın kızım sen dedim
hakaten manyak mı amk. boşuna mı yedik o tokatları
elini üzüntüden ve pişmanlıktan olsa gerek yüzüme götürmeye çalışırken
-ebru iki kere yeter.hem tokat hem de ceyhun olayı iki etti. üçüncüleri kaldıramam dedim
elini ittim tekrar uzattı
-ebru yapma dedim
yine uzattı
-sana tokat vurmamı sağlayıp ödeşmek mi istiyorsun dedim
yine uzattı
oturduğum yerde ellerimi birleştirip dirseklerimi dizimin üzerine koydum
töbe töbe dercesine kafamı salladım denize bakarak
yüzümdeki eli enseme geçti
yaklaşıp bir kere öptü yanağımdan
-beni bir öpücükle kandırabileceğini mi sanıyorsun dedim
eğildi iki defa arka arkaya yine öptü
-bak bu öpücük de iki oldu dedim
sonra o da oturduğu yerde kalmadı
halbuki ben beni öpmeye devam eder sanıyordum
alıştık tabi amk. herşeyi kız yapsın
-tam da kanmaya başlamıştım dedim ona dönerek ve yüzüne doğru yüzümü yaklaştırarak
kafasını diğer tarafa çevirdi
ellerimi yukarı kaldırdım
baktı bana pis pis gülerek baktı ama kafasını tekrar öbür tarafa çevirdi
kalktım diğer tarafına oturdum
ellerim havada yine
kafasını bu defa diğer tarafa çevirdi
vay amk.naz yapıyordu lan.
sanki maraş dondurmacısı da veriyor gibi yapıp vermiyor kaymaklı dudaklarından
çevresinde bir kaç tahaf yaptıktan sonra baktım olacağı yok bütün şutlar auta gidiyor bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya
yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle
dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum
çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım
vay amk. dedim kendi kendime
bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi??
bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık
o da gitmek istemedi bende
-iki bira daha alalım mı dedi
-mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim
iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye
bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi
gitme konusunu açtı tekrar
bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi
hep beni ofsayta düşürüyordu amk.
yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey amk yaa
çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık
-sonra konuşşak ebru dedim
-hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak
-ayrılmayacaz söz dedim
-söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi
-tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim bir müddet üzüntü modunda sarılarak oturduktan sonra
havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye başlaması sebebleri ile
gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden
kah gittik kah sarılarak durduk
bazen öpüşme durdurdu
bazen sebebsizlik
gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından
her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu
içimdeki ona olan yangından sonra
gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile
krater gölümde vardı artık
evlerinin önüne geldik
gözleri yine doluydu
-ben hep seni üzecek miyim böyle dedim
göz yaşlarını silerek
gülümsemeye çalıştı
derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan
-mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak
-herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi.
sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine
-ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim dedim
-aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi
-aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif)
biz en iyisi hususi’mizle gidelim ebrum dedim
seni seviyorum
iyi geceler
yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu
ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık
ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne
erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye
biraz bekledim kalkınca mesaj atar diye
sonra dayanamadım.
-şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı beklediğim mesaj gelmedi
beklemek icap etti kalkmasını
halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım
derken cevap geldi
-tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi
-sadede gelelim buluşacaktık dedim
-hemen çıkıyorum evden dedi
-üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim
-unutturma sana kızacağım buluşunca dedi
bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim
içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu
-merhaba hoşgeldin dedim
sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan)
-hatırlat bakayım dedi
-dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim
-güzelliğim için mi seviyorsun dedi
-otursaydın dedim
-cevap ver kelebek dedi
-valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim
-niye seviyorsun o zaman dedi
-babanın paracıkları için tabi ki dedim
bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam
babasının teklif ettiği okul parasını alırdım.
her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim
bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk.
neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz
siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi,kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede
ama avrupada ben gördüm
oturun çalışmayın diyoruz o ayrı
arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller ki
kadınlarla olsunlar amk. denyoları
-fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi -çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim
-amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi
-zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim.
-beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen güzelliğimi beğenmiyorsan dedi
-ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim
biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum
-tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi
-bana aşık mı oldun sen dedim
-evet dedi. utanarak
-aşk ne ki senin için dedim
beni benden alan tasfiri yaptı
-sana katlanmaktır bence aşk dedi
tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı
tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra
-katlanma o zaman dedim
derin bir off çekerek
-aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi
-sabretme o zaman dedim makaraya vurarak
-iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi
-biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim
-gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi
-zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim
-gitsemde burda kalacaktım hep dedi
-burası romantizm için fazla kalabalık
garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye.
parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim
-bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi
-neden dedim
-güzel değilmişim. para içinmiş sevgin.
sinirimi bozuyorsun
neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi -gerizekalı öküz ve salak’ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi dedim
-ama hakettin dedi.
-hala seni hakediyor muyum dedim
-çok seviyorum seni kelebeğim dedi
-dur valla dayanamıyorum dedim
elimi kaldırdım
-ne yapıyorsun dedi
-garson bey bakarmısınız diye seslendim
-yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak
garson geldi
-bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken
-buyrun dedi garson
-iki çay alabilir miyiz dedim
-tabi dedi gitti garson
-offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi
vay amk. şaka yaptık işte
kendisine atılan topu gole çeviremeyip
auta vuran forvetin
şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek
hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması
ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil
-hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi
-çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim.
bir an gece gideceğini unutarak
demez olaydım
yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine
-iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim
çaylar geldi
hesabı istedim
o içmedi bile
-bir sorun mu var dedi garson
-işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye
garson komaya girdi -ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim
-ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek
-benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim
dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken
o soruyla karşılaşmak
aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni
-sen seç dedim
-bize gidelim dedi
-ben seçeyim dedim
düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini
-saat kaç dedi
-ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim
-kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi
hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki
ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi
-hadi bize gidelim o zaman dedim
-evde annenler varsa dedi
-evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim
utandı. gıcıksın dercesine bakarak
eve gittik
evde kimse yok
artık nerdelerse
kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken
arkamdan sarıldı
döner dönmez de öptü
ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak
onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden
-ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim
-uzatma dedi tekrar öperek
kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken -salona geçtik öpüşerek
yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki
aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim
-ateşimi çıkarma lütfen
-tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum
bir süre öpüştükten sonra
o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir
yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez
biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda
bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca
ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü
alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı
çikolota yemiş piç kuruları gibi
hiperaktif oldu ters ünlem işaretim
kendimi kanepeden aşşağı attım
iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım
ömrümün geri kalan kısmında
ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim
vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar
sarıldık biraz
dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken
kapı çaldı
kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam
açtım kapıyı
annem
anne hoş geldin dedim telaşlı
ne suş işledin yine dedi
misafir var dedim
o zaten benden önce gördü
-merhaba kızım dedi
-hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi
anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi
yemedi numarayı ebru ama neyse
kapıya kadar takip ettim
-seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi
çıktı gitti
ebru da toparlanmış bu arada gitmek için
-çıkalım ayıp oldu dedi
hak verdim
bizde çıktık
konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim
annesi aradı
çarşıda onunla buluştuk
bir kaç bişey alalım diye karar verdiler
sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar
centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım
akşama doğru babasını aradı ebru
o da çarşıya geldi
bir restorana gittik
yemek yedik
onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi
okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular
yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi
alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim
ebru da zaten yola gidecekti
otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk
evlerine gittik
ebru el çantasına otu boku doldururken
ben valizi aldım hep beraber otogara gittik
annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi
biz sarılarak saati bekledik
hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan
valizleri yerleştirdik ebrunun
-erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim
annesi ve babasıyla vedalaştı
bana da sarıldı. gözleri dolu dolu
-seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim
anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı
çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı
almam lazımdı onu ama nasıl
-ebru sen bin lütfen dedim
-bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık
ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu
el salladı üzgün üzgün
muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim
-aga boş yer var mı otobüsde dedim
-yok dedi
-antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi
bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye
gelmessem ölmem herhalde mantığı ile
-tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim
annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim
kolay gelsin dediler gülerek
otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım
otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi
360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi
annesi gilde sürpriz bozulmasın diye
el işareti ile beni deşifre etmediler
alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik
muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için
ona kısaca durumu özet geçtim
-şurdan bir su alda benden götürüver dedim tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin
suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti
ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında
bana baktı muavin almıyor dercesine
vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı
sonra muavin geldi
elinde suyla dur ben vereyim dedim
-abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi
-tamam almazsa atarsın dedim
kıllandı tabi muavin
suyu aldım yanına kadar gittim
-bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına
ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak
o asık suratta oluşan gülümseme
birisine duyulan aşkın
paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi
ne diyeceğini bilemez haldeyken
-kelebek diyebildi sadece
-yanım boş gel istersen dedim
durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum
arkamdan o da geldi
millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim
-ankaraya mı geliyorsun benimle dedi
-iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim
-neyle döneceksin deli dedi
-senin aşkınla dedim
-bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi
-orda bırakmadan geri gel ama dedim
-ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi
-çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim
-ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi  -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim
ebru gülümserken
geçen muavine bakarmısınız dedim
elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye
-buyrun dedi
-antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim
görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti
o gider gitmez ebru omzuma yaslandı
-neden geldin dedi
-bir kere öpebilmek için dedim
-daha çok üzüleceğim şimdi dedi
-daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim
-antalyada bende ineyim gece giderim dedi
-işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim
bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı
-bu şakaların öldürecek beni dedi
-hangi şakam dedim
bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum
bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası
ve ellerimdeyken elleri
otogara geldik
antalya yolcularını alırken otobüs
ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim
o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak
şehvetten çok uzak
bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek
otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan
bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı
360 değil tek bir açıyla bana bakarken
otobüs hareketlendi
keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim
havucun faydalarına isyan ettim
otbüs gitti
bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı
iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum
eve geldim
kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına kalktığımda kış bitmemiş olmasına rağmen ayılığım devam ediyordu
hiç kalkmak istemedim
birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde
o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim
ben yazdım
uyanınca haber ver diye
iş yerine gittim
dükkanı açtım
avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti
bir grup turist kafilesi geçti
rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar
dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp
hanut alıyor satıştan rehberler
benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti
onlar mal mal bakarken
aslan misali sürü arkasında kalmış
bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım
gelin deneyin dedim
hemen atladılar
birincisine nasıl çekileceğini öğretirken
rehber en dış kulvardan koptu geliyor
rehber de
22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk.
sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız
-ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı
böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana

-daha önce ölen olmadı rahat ol dedim
turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar
vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş.
turistleri kandırıyormuşum
o saymaya başladıkça ayarım kaçtı
aldım nargileyi turistin elinden
rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları
suratını duman manyağı yaptım
-sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk
kimi kapatıyon nereyi kapatıyon
amcık turistin biriside sanki
rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu
-bu nargile kaç para dedi
-bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim
rehber iyice tilt oldu
bu arada benim telefon çaldı
arayan ebru
rehber ters ters bana bakarken
-şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim
telefonla konuşmaya başladım
muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü
-merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya
rehber de siktirdi gitti turistlerle
ebru anlattı da anlattı
vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm
bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye
merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine
bir müddet sevgi akabinde
ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı
ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime akşama doğru aynı rehber yine geldi
-kapalıyız dedim
-açıksınız ama dedi
-sana kapalıyız dedim
-sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi
-bana sen mi verdin bu işi dedim
-başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi
benden özür bekliyor siktiğim
-git attır ne yaparsan yap dedim
sanki iş ve işçi bulma kurumu amk.
-oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi
-haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim.
-al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim
parayı suratıma fırlattı gitti
ebrunun babası geldi
-var mısın tavlaya dedi
kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime
ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor
başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda
makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım
arasıra güldü
arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile
-sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi
-kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim
-yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi
-yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim
-tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken
rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi
beni direk es geçip
ebrunun babasıyla tokalaştılar
vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi
onlar konuşurken ben başladım piçliğe
yer bakıyordu rehber
-parayı ben aldım yerde arama dedim erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi
sonra tanışma faslı oldu
merhaba merhaba
beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam
-yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı
sahte gülümseme ile
-aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim
bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken
-hadi gidelim özür diledi dedi rehbere
-rehber ben duymadım dedi
-çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim.
hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler
ebru ile bilindik mesajlaşmalar
mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda
telefon konuşmaları
üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım
telefon konuşmalarını bitirirken
tekrar tekrar seni seviyorumlar
önce sen kapat diye uzayan muhabbetler
gecenin sonlarında mesajlaşırken
bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra
defalarca daha atılan mesajlarla
bir haftayı tamamladık
rehber tur için yine çarşıdaydı
aynı rehber
bu defa nargile içmiyordum
ciğerleri nadasa bırakmıştım
yanımdan geçerken
-hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk.
hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim
nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin
sinirden ,
lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile
gittim nargileyi yaktım
bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız
ebru ile dolu olan kalbim
sokaktan geçen liseli kevaşelere bile laf atmama engel derecedeydi
götlerini başlarını o yaşta öyle kıvırıyor olmaları beni gaza getiriyor olsada
ben kontağı ebruda kapatmıştım
o ne zaman yazsa elimden geldiği kadar
cevapladım
her saniyemin raporunu verdim nerdeyse
o da çok hoşnuttu bu durumdan
gereksiz gereksiz yok şunu yaptık
yok bu böyle oldu
yok şu hoca böyle şu derste şunu öğrendik
ne varsa anlatıyordu bana
mimar olacaktım nerdeyse amk.
bunun da makarasını yaptım elbet
-sahte diploma ayarla beni de mimar yapacaksın sen bu gidişle diye bende açık öğretim test kitablarından alıp sınavın nisanda olmasına
rağmen çalışmaya başladım
kıza oku derken kendiminin kalması
kendimle çelişir di
ebru iki defa ceyhunun mesaj
attığını söyledi
sinirlenmiş olmama rağmen
hem ebruyu kırmamak hem de muhtemel bir tartışmayla daha çok sinirleneceğimi bilerek
ne yazdı bile sormadım
ama ebru ikisinde de söyledi ne yazdığını
birincisinde alışabildin mi arkadaşım
ikincisinde arkadaş olduğumuzu sanıyordum hiç cevap bile vermiyorsun bir süre beraber çıkmış olan iki kişiydiler benim için
biri çok sevdiğim ebru
diğeri de ebruya olan sevgimden dolayı nefret ettiğim ceyhun
ikisinden de uzaktaydım
birini sevgiyle birini nefretle anıyordum hep
ebrunun onu unutamadağı için rötarlı başlayan aşkımız
şimdi arkadaş oluyor olmaları sebebi ile bende korku uyandırıyordu
ama ne yapılabilirdi ki amk.
şimdi ben bir nedenden dolayı ebrudan ayrılsam
o başka biriyle çıksa ebru
bende onu unutamayacaktım
bende tekrar onunla olabilirmiyim umudu ile
nefret ettiğim ceyhun karekterine bürünebilirdim
günler geçiyor
kış mevsiminin ilerleyen ayları olması sebebi ile
yazın biriktirdiğim paralar suyunu yavaş yavaş çekiyordu
kolay değil di ebruya mesaj yetiştirmek
mesaj sayısında azaltmaya gitsem
benden soğuyor mu acaba tehlikesi ile
ebruyu gereksiz düşüncelere daldırabilirdim
bu yüzden hiç azaltmadım
159 karekterin genelde hepsini kullandım mesajlarda
parasızlık bacak kaslarına fayda sağladı yürümekten
içtiğim biraları burnumdan getiren göbek erimeleri yaşadım
bir kaç lüksümden vazgeçtim
dünyadaki tek vazgeçemeyeceğim kişi için
alanya bomboştu benim için
yoldan geçen insanlara bakarken
bunların da ebru ları var mı acaba diye düşünüyordum ben bende değildim
içimdeki sıkıntıları geçici gülüşlerle atlatmaya çalışırken bile
gülmeleri kesme sebebim
ebrudan ayrı oluşumun verdiği üzüntünün aklıma gelmesiydi
alanyada ki hiç bir şey
telefona düşen mesaj sesi kadar heyecan verici değildi benim için
o mesajlaşma ve telefon konuşmaları da
beni hücremde yatarken anamın hapishane ziyareti gibiydi
konuşuyorduk ama sarılamıyorduk öpemiyordum
en başlarda ebruyu teselli eden ben iken
kendimin daha çok teselliye ihtiyacı olduğunu farkettim
zamanla gülüşlerim kesildi
suratımdaki ifadeler ot yiyen inekler gibiydi
yiyor içiyor ama samansı yaşıyordum hayatı
ebru bir mesajla veya aramayla önüme ot koyuncaya kadar
ebru her seferinde benim yanımda olmak istediğini söylediğinde
soktuğumun okulu yüzünden onu geri çeviriyordum
ama gözlerim her sabah dükkanı açmadan önce acaba
bir sürpriz var mı diye iyice sağa sola bakıyordu
ama acabalar bile nafileydi artık
benim ankaraya gitme şansım kelebeğin 3 gün kanat çırpabilmesi olasılığı kadardı
göz yaşları ile çalışsaydı otobüsler 3 4 depo fullerdim hayrına
ama bazı aşklara tecavüz etmiş maddiyat benim de bacaklarımı açmam konusunda baskı kuruyordu
dükkana uğrayan müşterilere binbir yalakalıkla bişeyler satacam diye uğraşırken
rehber hanım yine geldi yalnız olarak
hiçbirşey yokmuş gibi ben dışarda otururken yanımdaki tabureye oturdu işler nasıl dedi
-ne dediğini anlamıyorum dedim
-ingilizce bildiğini biliyorum dedi
-bilmediğimi söylemedim seni anlamıyorum dedim
-bana öyle davranmasan sana müşteri getirirdim dedi
-davrandım getirme dedim
telefonu çıkardım ebruya mesaj attım nasılsın falan fistan diye
mesaja cevap verirken
-birşey ikram etmeyecek misin mesela elma çayı dedi
-turk misafirperverliği yok bende dedim
-parasını ben vereyim dedi
-şurdan 50 metre ilerle sonra sağa dön caddeyi takip et karşına cafe çıkar orda harca paranı dedim
-tam bir göt deliğisin dedi
sinirlendim kaltağa
ama sakinliğimi korudum
-seni hiç kuş yuvasına götürdüler mi dedim?? tecavüzcü çoşkun bakışları ile(kuş yuvası bir döneme damga vurmuş alanyalı bir kaç kişinin hollandalı turistleri oraya götürüp tecavüz ettikten sonra da uçurumdan attıkları yerdir)
-senin gücün yetmez ona dedi
-kuş yuvasına götürmeye gerek kalmadan aynısını yaparım sana dedim
mal mal baktı
-git kendine bir tane sikici bul benimle uğraşma dedim
bir bayana böyle davranmak doğru değildi belki
hem de turist bir bayana
hemde çekici olan bir bayana
ebru olmasaydı hayatımda sikimin verdiği emirlere uyar gereğini de yapardım kıza
hayat bir torba biber gibidir
içinde acıları da çıkar
bazen ilk ısırışta değil de biberin sapına yaklaşınca anlarsınız acı olduğunu
bundan sonra her bibere korkuyla yaklaşırsınız
elifden yanan dilime bir de rehberin biberini sürmek istemedim
ebrum bildiğim en tatlı biberdi benim için
en azından acı kısmına gelmemiştim henüz biberimin
çok durursan elini bırakır giderler, çok koşarsan nereye gidiyor bu deli diye peşinden gelirler
ben deli olmuşum rehber de peşimden gelen turizm de çalışan erkekler bilir
bir erkek için bayan rehber bulunmaz nimettir.
istediğin zaman el altındadırlar
bu kızda güzel bir rehber olduğu için alanyada her gittiği mekanda
yalakalık yapılmış
mutlaka peçeteden güller yapılmış
barlarda kokteyler ısmarlanmış
yani anlayacağınız götü kaldırılmıştı
benim onu siklemez tavrım ilgi çekici gelmiş olacak ki
4 gün sonra iki aile ile geldi
normalde ender rastlanır bir olaydır
hiç bir rehber tur günleri hariç bir hediyeliğe gelmez
kuyumcu olur derici olur yüksek cürodan yüksek hanutlar alacakları için gelirler ama hediyelik çok nadirdir
ben dükkanın önünde oturuyordum
rehber söze girdi
-bunlar nargile satın almak istiyor.bir tane yakıp denettirir misin dedi
alanyada o kadar hediyelik var amk. beni mi buldun
ama maddiyattan dolayı yakamam da diyemedim
ne kadar para o kadar mesaj ebruma
-ingilizce biliyorlar mı dedim
ki hepsi bilir ilkokul çağında başlıyorlar öğrenmeye
-biliyorlar dedi rehber
-o zaman ben hallederim sen otur dedim.
bozuldu ama çaktırmadı
turistlere de
-nargileyi yakarım ama almazsanız tütünün parasını alırım dedim
kabul ettiler
üç aşşağı beş yukarı gırgır şamata derken iki tane nargile sattım
nargile salonlarında içtiğiniz kaliteli olanlardan
istediğim fiyatı vermedikleri için
şaka ile karışık ısmarladığım 7 tane elma çayının parasını da istedim
vermediler
o zaman poşet vermem dedim
ellerinde nargilelerle gülerek gittiler
rehber de sonra görüşürüz diyerek gitti görüşmek istemezdim ama gelecekti mecburen
nargile parasının yüzde onunu bir zarfa koyup kasaya koydum o gelince veririm diye
biz ebruyla çılgınça mesajlaşıp konuşmalara devam ediyorduk
zaman içinde arkadaş çevresi edindi
o arkadaş edindikçe ben ona daha iyi davranmaya
şaka yaparken dozunu onu kırmayacak şekilde ayarlamaya başladım
bu okulda sadece kızlar okumuyordu
erkeklerde okuyordu
ebru da güzel bir kızdı
muhtemelen onu uzaktan uzağa kesecek ondan etkilenecek erkekler olacaktı
ebrunun onlardan etkilenmesini engellemek için
gittiğin yerde erkek var mı diye sürekli baskı yapmak
sürekli kiminlesin
kimlerle arkadaşsın demek beni itici yapacaktı
tek taktik ebruya onun sahibi değilde
sevgilisi olduğumu değişik yollarla hatırlatmaktı
bu yüzden kendimden ödün verdim
ben sormayıp sürekli baskı yapmayınca o zaten kendiliğinden herşeyi anlattı
benim ona verdiğim güven ise
her gece evde olduğumu bilmesi
her dışarı çıkılası hafta sonlarında o beni aramazsa ben onu arayarak evde olduğumu bir şekilde inandırdım
çoğu zaman sende çık eğlen desede
ben onu merak içinde bırakmamak adına hiç çıkmadım
aklında hiç acaba sorusu kalsın istemiyordum
ondan daha çok ben onu kaybetmekten korkuyordum
önce rehberden başlayayım
parayı almak için geldiğini sandığımda parayı almadı
bazen sana uğrarım yorgunluk kahvesi içerim sen ısmarlarsın dedi
alması konusunda ısrar etmeme rağmen almadı
iki defa geldi
kahve içmek için
ilk seferinde benim hakkımda birkaç soru sorunca
kız arkadaşım olduğunu söyledim
onu çok sevdiğimi okuduğunu anlattım
ikincisinde ki önemli olan bölüm
hiç dışarı çıkmaz mısın dedi sallamak adına ben müslümanım içki içmem öyle ortamları da sevmem dedim
hem dinci hem sevgilisi olan hem aksi hemde kendinden 3 yaş küçük olan birinde daha ne arayabilirdiki bir müddet ortalarda gözükmedi zaten ama sadece bir müddet
ebrunun annesi ve babası iki defa onu ziyarete gittiler
ilkinde beni de davet etmiş olmalarına rağmen maddi yönden utanca düşmemek için gitmedim
lan salak gitseydin özlemedin mi ebru nu diyebilirsiniz ama
gitmedim işte salak konusunda haklı olabilirsiniz
ikincisinde sağdan soldan ufak maddi destekle bende gittim, ebruya
bizi beklediği buluşma noktasında gelinler gibi süslenmiş
heyecandan ne yapacağını bilemez bir haldeydi
arabın arka koltuğundan onu gördüğümde
işte bu kız kalbime bunları yaşatan dedim kendi kendime
ilk karşılaşmada utanç ve heyecandan nasıl
ona koşacağımı bilemediğim için
zaman kaybıyla indim arabadan
karşımda duruyordu
annesi babası için okuyan gurur kaynağı
sağında solundan geçenler için sıradan bir vatandaş
benim için kalbin ritim temposu
ne sağında gelip geçenler durdurabildi onu
ne de annesinin şevkatle sarılma isteği
onun için an itibarı ile bir tek adres vardı gidilecek
kollarım
sıkı bir sarılmanın arkasından yerimi annesine bıraktım
gözü bendeyken onlarla da sarıldı
bana bakarken suratındaki ne kadar özlemişim seni ifadesine
sıcak bir gülümseme ile cevap verdim
annesi alınmış olacak ki
-bazı kişiler bizden daha değerli olmuş sizin için ebru hanım dedi gülerek
-bacaklarım adresi şaşırdı anne özür dilerim dedi
bense konuşacak birşey bulamıyordum salak salak gülüyordum işte nereye gidelim çıkmazına tekrar girdik
ortaya fikirler atıldı
ben yorum yapmadım çünkü ebruyla öpüşemeyebilme ihtimalimiz beni düşündürüyordu
bana uyar dedim her yoruma
tuz gölüne gidip kafamızı tuza sokalım deseler kabul edecek derecede kulağım onlarda değildi
gözlerim çapkın gülüşlerle ebrunun üzerindeydi
zaten başka yerlere baktığım da yeterdi
gözlerim onsuzluğu görmekten isyan etmeye başlamıştı
isyan başlamadan bitince gözlerim ebruya yavşadı
arabayı alıp bir otoparka bıraktık
sonra yolda yürürken hep beraber
kalabalık olan kaldırımda
dördümüzün arasına yurdum insaları girince ufak tefek kopmalar oldu
bir kaç adım ebruyla geride kalıp sonra yetişiyorduk devam eden muhabbete katılmak için
dayanamadım
yürür halde iken ebrunun kolunu tuttum yavaşlamasını sağladım
öpmekle öpmeye çalışmak arasındayken
babasının bize bakıyor olduğunu farkettim
rezil olmak dedikleri bu olsa gerek amk.
bizi görmezden gelmiş gibi davransada rezil olunmuştu artık
ben o rezillliği yaşarken
ebru beni öptü kimseye aldırmadan
bir kaç yürüyüp vücudun yükünü ayakların üzerinden alıp götün üzerine taşıyacak bir mekan bulduk
yine ben içgüveyi gibi onların konuşmalarına kulak verdim sadece
ebru yanımda olmasına rağmen
onu çok özlemiş olmama rağmen
konuşacak hiç birşeyimiz yok gibiydi
gün boyu mesajlaşırsan öyle olur tabi amk.
yalnız da değildik ki hiç durmadan aşkımı tarif etsem ona
ellerimiz terleyinceye kadar el ele geçirdik akşama kadar terden de kimse şikayetçi değildi zaten
kulağına fısıldamalarla özelimizi bulabildik ancak
sonra ayrılık vakti geldi
kurban bayramında sınavlar nedeni ile gelemeyecekti ebru
bunun da üzüntüsünü teselli etmek bana düştü ayrılık vakti gelince ebru annesine sarılarak ağlıyordu
fakat esas ağlama sebebinin herkes farkındaydı
babası ile de formaliteden vedalaşırken
ben 3. sıradaki yerimi koruyordum
ebru ilk ikiyi utanmasa pas geçecekti
bayramlaşma sarılması gibi annesi ve babasını geçerek
bana geldi
gözyaşlarına hakim olmaya çalışsamda
sadece tutuksuz yargılayabildim
aktılar hesabını sonraya bıraktım
mutlaka sorulması gereken bir hesab vardı gözyaşlarımdan
çünkü sevdiğimin daha çok üzülmesine sebeb oldu
uzatmamak en iyisiydi
derin bir nefesle içime çektim gözyaşlarını
-sensiz yaşayamıyorum dedi ebru
-biraz daha dayan senin ölümüne azmeddirici olmak istemem dedim
-seni bu kadar sevmesem ölüm korkusunu hiç hissetmeyecektim galiba dedi
-ben seni bu kadar sevmesem sensizken ölümü yaşamayacaktım dedim
yine sarıldı. yanağıma bir öpücükle
zor da olsa ayrıldık
alanyaya geldik
yine aynı mod
anlamsız düşünceler
manasız insanlarla devam edecek bir hayat
acı vereceğine emin olduğum onsuz geçecek hayli zaman
zaman geçti gitti
sezon açılmaya başladı
ebrunun sınavdan sınava koşarken bile beni hiç aksatmadı
sezonun açılma sinyali dükkan başına düşen turist sayısının artması ile yandı
nihayet cüzdanımın içinde kimliğim yalnızlığını para ile paylaşmaya başladı rehber belki ebrudan ayrılmışımdır
diye bir kaç defa daha geldi. ebruyla mesajlaşarak sessiz yanıtlar verdim
belki dini terk ederek içmeye başlamışımdır diye
-hayatını değiştirdin mi yoksa hala ev iş mi diye sordu
-sadece camiyi değiştirdim gerisi hala aynı dedim
ben sınav için antalyaya gidip gerekli şıkları işaretledim
sonra elif geldi
yine aynı dükkan
ama bir senenin ona verdiği olgunluk
sadece vücut hatlarına değil kendisine de yansımış gibiydi
beni hiç takmadı
ben geldim bile demedi
artık eskisi gibi dükkanın önüne çıkıp sürekli bana bakmıyordu
bana hiç bakmıyordu nerdeyse
başka biriyle kafayı yemiş olsa gerek diye hiç sallamadım
zaten ebru da sınavlarda son bildiklerini yazmış gelmek üzereydi
annesi gil ona o annesi gile sürpriz yapma peşindeyken
babası ona otobüsde yer ayırttığını söylemiş
babasının planı o saatte otogarda olmak arabayla onu getirmek
ebru da onlara sürpriz yapmak isteyince bir gün önceki otobüse binmiş
ki onlar yola çıkma hazırlığı yaparken sürpriz ben geldim diyebilsin
bana bunları alanyaya gelip benle hasret giderip
babası gil ankara yoluna çıktıktan sonra söyledi
-neden boşuna gönderdin dedim
- seninle bir gün yalnız olabilmek için dedi
-bak işte beraberiz dedim
-ama gün yetmiyor geceyi de katmak istiyorum dedi
adamları boşuna ankaraya gönderecek onlar yoldayken de biz beraber olacaktık
plan hoşuma gitmesede özlemiştim amk. ebruyu zaten ankaradayken de yeterince hasret giderememiştik
dükkanı erken kapattık
onların eve gidemezdik çünkü ebrunun kardeşini götürüp götürmediklerini bilmiyorduk
bizim eve gidemezdik benim ahali ordaydı bir apart otelede gidemezdik
insanların ebruya orospu gözüyle bakmaları hoşuma hiç gitmezdi
bir arkadaşın turist kız arkadaşının ailesinin evi vardı alanyada
o orkadaşı aradım
durumu izah ettim
okey verdi
ebrunun valizleri dükkanda bırakıp
anahtarı almaya gittik
ordanda ebruyla o eve gittik
içimizdeki ahd edilen öpücüklerin acısını iyice çıkardık
babası ankaraya sürpriz yapmak için vardığında ebruyu aradı
otobüse binmiyor musun diye
ebru durumu izah etti
gerekli konuşmalar ve kendi aralarındaki sürprizin sürprizi muhabbetinden sonra
biz kaldığımız yerden devam ettik
sonra yatak odasına geçtik
beraber yattık bir kaç defa cinsel ilişki arefesine geldik ama
ama hiç bayramı göremedik
şeker torbası hep boş kaldı benim bayram çocuğunun
ilk defa bir geceyi tamamen beraber geçirdik
gol yoktu ama gönüller kazandı
sabah olunca başka bir telaş kapladı bizi
ebru gece evine gitmemişti
erkek kardeşi evdeyse gece eve gelmediğini babasına söyleyecekti
eğer babası bunu öğrenirse ebru ne mazaret uyduracaktı
ihtimaller üzerinde konuşurken
ebruyu eve bıraktım ben yukarı çıkmadan
yukarı çıkınca mesaj attı
evde kimse yokmuş
artık erkek kardeşi nerdeyse ben onların buluşmasında yanlarında değildim
onun için nasıl bir buluşma yaptılar kendi aralarında bilmiyorum
daha önce anlattığım gibi ebruyla bir süre dolu dolu ilişkimiz devam etti
hergün buluşmalar konuşmalar vesayire
bir gün bana üniden arkadaşlarının geleceğini söyledi
ben arkadaşlar deyince bayan bir kafile bekliyordum
ama gün gelip geldiklerinde
erkekli bayanlı bir grup olduklarını farkettim
ebru ben çalışırken onları karşılamaya gitti
kalacakları otele yerleştirdikten sonra
akşam üzeri çarşıya gelip 5 kişi olan grubu benimle tanıştırdı
iki kız 3 erkek
böyle saçma bir tatile çıkışmı var amk
iki kız iki erkek okey
sadece erkekler yada kızlar da tamam
ama bu dışarda kalan sap neyin nesi
ama ebru beni onlarla erkek arkadaşım diye tanıştırdığına göre
korkulacak bir durum yok gibiydi
planlarını sordum
yorgun olduklarını söylediler ve yatacaklarını söylediler
ebru onlarla biraz daha dolaştı sonra onları uğurlayıp
yanımda kaldı
dükkanı kapattık
bir saat daha ebruyla yürüdükten sonra onu evine bıraktım
bende gidip yattım
ertesi gün ebrudan gelen mesaja göre denize gitmişlerdi
soğuk şehirlerden gelip
bedenlerine zencimsi bir görünüm elde edebilirlerdi ancak
çünkü bana göre deniz hala soğuktu keyfinize bakın dedim
ama aklımın bir kenarında hep iki artı bir olan sap vardı
akşam üzeri deniz dönüşü ebru evine gittiğini
üzerini akşam ki beraber yiyecekleri yemek için değiştirdiğini
benim gelip gelemeyeceğimi sordu
bende dükkanda kimse olmadığı için yemeğe gelemeyeceğimi ama
dükkanı erken kapatıp yemek sonrasına yetişebileceğimi söyledim
üniden arkadaşları gelmiş hep beraber denize gidiyorlar yemeğe çıkıyorlar
buraya kadar ters olan birşey yok
işimi biraz erken bitirip
dükkanı kapattım
bulundukları restorana gittim
geleceğimi bildiren mesaj atarak
vay efendim yemekler yenmiş
muhabbet artmış
bizim ü çift slow müzik eşliğinde dans ediyorlar
çiftin birinin sapının ben alması gerekmiyordum evet
bu gereksinim beni hayli bozdu
ebruyu göreceğim için gülümsemeye meyilli yüzüm
asık bir hal aldı
resmen benim kız başkası ile dans ediyordu
ha öyle sarmaş dolaş mı hayır ama yinede ediyorlardı amk
an itibari ile dans için ebrunun yanlış kolları seçtiği lavuğa uyuz oldum
ama ebru geleceğimi biliyordu
beni erkek arkadaşı olarak tanıtmıştı
ve benimle beraber olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu onlara
bu durumda sebebsiz gerilimlerden kaçındım durumu çaktırmamaya çalıştım
onların masası olduğunu ebrunun çantasından anlayarak masaya oturdum
dönerek edilen bir dans olduğu için farkedilmem de çok sürmedi
ilk o sapçık gördü beni
ben ona gayri ihtiyari pis pis bakarken o da kendini biraz daha çekerek
beni gösterdi ebruya
ebru hızlı adımlarla bana geldi
hoşgeldin dediğinde
benden aynı sevecenlikle hoşbulduğu duyamayınca anladı durumu
-diğerleri kalkınca bana da teklif etti bende kıramadım dedi
-iyi yapmışsın dedim
diğerleri de geldi masaya oturdular
ebru misafirler diye hepsine içki ısmarladı ama
zaten kendisi de iki tane bira içmiş ayarındaydı
kendi kendimi gereksiz kıskançlığa lüzum yok
bi bok yok amk kız seni seviyor işte diye teselli ederek
bir içki de ben aldım
ondan bundan ordaki anılarından konuşurken yemek çıkışı
diskoyu da görmek istedi üniversiteli gençlik
gidelim dedi ebru bana bakarak
bana uyar işareti yaptım
ebru elimi tutuyor bana aşkla bakıyor
arasıra kulağıma fısıldıyordu
ve bu durumdan en başta o sap olmak üzere kimse rahatsız olmuyordu
o zaman korkulacak bir durum var mıydı??
vardı çünkü babam aradı
acilen eve gelmem gerektiğini söyledi
ne oldu dedim
kardeşin kavga yapmış dedi
var mı bişey dedim
gel kendin gör dedi
abi olmak zordu amk. onun dayağının kahrını da biz çekecek gibi görünüyorduk
izin alıp eve gitmem gerektiğini söyledim
sebebini söylemeden ebruya
bende geleyim mi dedi
o an ki düşüncesizlikle sen misafirlerini gezdir ben sana mesaj atarım dedim
masadan kalkıp eve gittim
eve geldiğimde mor pörtlek gözlü bir kaç yandan darbeli bilader
ağlayan annem
neden biladerini korumuyon diyen babam nasıl koruyayım amk.24 saat yanında mı durayım
ben dayak yerken kimse yardım etmiyor
durumu anlamaya çalışırken
alanyanın sanayi tayfasının gençleri
tüm kazandıkları haftalıklarını içlerinden birinin sahib olduğu doğan slx marka
arabaya yatırıp
benzinine siyah camlarına kesik akslarına ve içindeki müzik sistemine yatıran
o kadar masrafla yeni bir araba alabileceklerinin farkında olmayan
bir kaç zibidi tarafından
sözlük deyimiyle sebebsiz tartaklanmış
-gidip sanayi yi mi yakayım ne yapabilirim şimdi dedim
gece gece çağırmadaki mantık ne amk.
jet li miyim ben ortalarına dalıp kötü roldeki başrol oyuncusunu bulana kadar
bütün sanayi figuranlarını döveyim
biladere nasihat vereceklerine bana veriyorlar
sahip çık diye
o saatte yapılabilecek hiçbirşey olmadığının farkına varan ebeveynlerime
dışarı çıkacağımı söyledim tekrar
annemle vay gidersin vay gidemezsin vay seni de döverler
derken kaçtım evden
durulur mu amk.
kurt kuzuyu yemeden nasıl gecenin sonuna geçebilirim diye mantık hesablamalarındayım
ebruda bir kaç mesaj attı
ne oldu bişey var mı??biz burdayız şuraya geçiyoruz şunu içtik bunu içtik
seviyorum özledim.ne varsa göndermiş
en son bulundukları diskoya gittim
gözlerim kalabalıkta onları ararken 4 ünü farkettim
ikisi yok
olmayan kişiler ebru ve o sap
sağa baktım sola baktım yoklar
wv ye gittim yoklar
bayanlar tuvaletine kafa uzattım yok
3 tur attım diğer 4 ü oturuyor ama bizimkisi yok
-nerdesin diye mesaj attım ebruya
cevap yok
tekrar attım 10 dakika sonra
-şu diskodayız sen nerdesin dedi.
-işim biraz uzadı kusura bakma dedim
söylediği diskoya gittim
içeri girdim
biraz dolandıktan sonra
ikisini de görüş mesafeme aldım
pistte dans ediyorlar
dakikalarca izledim
sonra dışarı yöneldiler
ben arkalarında kaldım
bizim ebrunun kafası hafiften biraz ağır derecede güzel
yürüşüyünden belli
merdivenleri
o sapla el ele indiler
disko çıkışında biraz durdular konuştular
sonra kalabalık olan disko önündende kalabalığı el ele geçerek diğerlerinin bulunduğu diskoya yöneldiler
ben dışarda bekledim
olayın iç yüzünü farklı bir şekilde öğrenmek için plan kurdum
ebruya mesaj atarak
-nerdesiniz işim bitti geliyorum dedim

ebru önünde beklediğim diskonun adını da yazarak
-gel artık çok özledim dedi
-3 dakika sonra içeri girdim
-5 i oturuyor ama sap piyasada yok bu defa
ebru beni görür görmez sarıldı
-hoşgeldin aşkım dedi
-hoş bulduk canım dedim
-nerde kaldın dedi
-bir işim çıktı kusura bakma dedim
-nerdeydin dedi
-önemli değil sonra anlatırım dedim
şüpheci gözlerle bana bakarak
-yoksa elifin yanına mı gittin dedi
aslında başka planım vardı ama ebrunun elifi plana dahil etmesine içten içe sevinerek
çok ciddi bir şekilde
-evet elifin yanına gittim. başka bir diskodaymış beni çağırdı oturduk konuştuk
dans ettik. sonra el ele tutuşup taksiye bindirdim gönderdim dedim
kıpkırmızı oldu ebru
istediğim surat ifadesini alınca hemen ekledim
-şaka ebrum şaka. insan deli gibi sevdiğine böyle birşey yapabilir mi??kardeşimi dövmüşler onun için eve gittim dedim
-kardeşin nasıl dedi. aslında hiç nasıl olduğunu merak etmeden
-gururu incinmiş o kadar dedim. inceden dokunmaya devam ederek
bu benim son pasım oldu ebruya
artık ne yapacağına o karar verecekti
o onları gördüm mü yoksa yaptığım espri olay üzerine mi geldi diye düşünürken
diğer sap da çıktı geldi
ben eğleniyor moduna geçtim. ufaktan kıçımı başımı sallıyordum
sonra bara dans figürleri ile yaklaşıp bir long island sipariş ettim
barmen onu yaparken gözüm onlardaydı ama oraya hiç birşeyden haberim yokmuş gibi
eğlenerek ve gülerek bakıyordum
geldim yanlarına
sapa dönerek  -nasıl beğendiniz mi diskoları eğlenebiliyor musunuz dedim??
-çok güzel dedi sap
-ben ebrudan ayrılırınca gel tekrar sana turist kızı ayarlayayım dedim. gülerek
ebru
-ne ayrılması yaa dedi
-hani olur da birbirimizi aldatırız o zaman da beraber olacak halimiz yokya dedim
-sen elifini kendinden uzak tut yeter dedi
kulağına yaklaşıp
-benim bir tek ebrum var onu da sadece sen tanıyorsun. selam söyle haberi olsun dedim
ebruya başka ebrudan bahsettim değiştiğinin farkına varsın diye
amk. böyle işin
biz kız üzülmesin diye gurbetlerde
hep iyi davrandık. kapasitemizin üzerine çıkıp romantik olduk
ne isterse elimizden geleni yaptık
erkek arkadaş ne yapması gerekiyorsan fazlasıyla yaptık
ama götü kalktı ilişkinin
bana seni seviyorumlarla ağlayan
sensiz yaşayamamlarla ölümden bahseden birisinin ne işi var başka kollarda
açıklamayı sike sike yapacaktı
ben gerekli mesajları ona verdim
eğlenmeye çalışıyor görünmek bile zor geldi bana
wc ye gittim onları orda bırakarak
elimi yüzümü yıkayıp sakinleşmeye çalıştım
aşşağı indim
ebru tek başına kalmış masada oturuyordu
-misafir in nerde dedim
-misafir’ler’ dedi
bu sırada o sap elinde iki tane içkiyle geldi
birisini ebrunun önüne bıraktı
diğerini hiçbirşey yokmuş gibi kendisi içmeye başladı
-ben içmeyeceğim sağol dedim. sapa
-senin var diye almadım. kusura bakma dedi
-evet haklısın dedim. benim varken senin alman garip olur zaten dedim

ebruya baktım içiyor kafası güzelleşmeye başladı
sarhoş olup salakça birşeyler yapıp kendini dövdürme riskini ortadan kaldırmak için
bir tadına bakayım diye onunkini alıp yarısından fazlasını içtim
hoş zaten ayıkken yapmıştı yapacağını zaten
sonrada
-ohhh içim yanmış dedim. imaalı imalı
eğleniyor görünmeye devam ettim. arasıra yanlarından ayrıldım türlü bahanelerle
uzaktan izledim onları acaba birşey yapmaya devam edecekler mi diye
sap ona gülerek birşeyler anlatmaya çalışıyordu
ama ebru oralı bile olmuyordu
galiba mesajı almıştı
sonra tekrar masaya dönüp
diğerleriyle muhabbet ettim.
ben konuşurken
ebru geldi bana arkamdan sarıldı
sonra yanıma bir sandlalye çekerek o da oturdu
ben onun farkında değilmişim gibi davranırken
o iki koluyla bir kolumu sardı
ve omzuma başını koyarak muhabbeti dinledi
arasıra yanağımdan öptü
elimin tersiyle sildim
konuşmaya devam ettim o da başını omzumdan ayırmadı
diskonun kapanma saati geldi biz konuşurken
o sap sıkılmış olacak ki
-gidelim mi dedi
-aç mısınız çorba ısmarlayayım mı dedim
ebru
-ben yorgunum gidelim dedi
onlarda kabul ettiler
ebrunun eli elimde diskodan çıktık
taksiye gittik
onları bindirdik bir tanesine
ebruyla biz kaldık
-ne yapalım dedi
-el ele tutuşmak ve dans etmek beni de yormuş gidelim yatalım dedim
-beraber yatamayız dedi
-artık öyle bir beklentim yok zaten dedim
-nedenmiş o dedi
ağzımı ararcasına
-boşver dedim geçiştirdim
-yürüyelim mi bizim eve kadar dedi
galiba olayın aslını anlatacak diye kabul ettim
evlerine gelinceye kadar konuştu ama hiç benim istediğim konuya gelmedi.
evlerine geldik
iyi geceler dileklerinden sonra
-bana anlatmayı unuttuğun birşey oldu mu ben yokken dedim
-hmm olmadı galiba dedi
-iyice düşün yarın görüşürüz iyi geceler dedim
ellerini kaldırdı
yanağından bir kere öptüm. döndüm gittim ertesi gün arkadaşlarının da son günüydü akşam üzeri gideceklerdi
ben yine işe geldim
-misafirini uğurlayınca haber ver dedim
yine misafir dedim.
evet uğurlama nasıl bir uğurlama olacaktı bu da önemliydi
gitme saatlerine yakın
otogara bende gittim.
ebru ve diğerleri ordaydı
biraz uzaktan baktım.hep beraber konuşuyorlardı
valizler yüklendi
vedalar ediliyordu
ebru ile o lavuk yine sarılacak gibiydi
veda sırası ikisine geliyordu ayar oldum
dün gece onları öyle görmesem arkadaşça sayılabilecek bir sarılmaya hazır olabilirdim
dedim şimdi bunlar öpüşür müpüşür kalbim dayanmaz amk. görmeye diye
koşar adımlarla otobüsün yanına bende yaklaştım
vedalaşamadık kusura bakmayın diye direk diğerlerinin yanına gittim.
onlarla vedalaştık
diğer sapada
-sanada bol şanslar dedim.
-teşekkür etti.
ebruya da bir kez daha
-kendine iyi bak dedi bindi
ebruyla yalnız kaldık
-aşkım diye sarıldı bana
-nereye gidelim dedi
-ben işe gidiyorum dedim
-bende geleyim mi dedi
-misafirinle gittiğini sanıyordum dedim
-ne diyorsun anlamadım dedir
-bana anlatmak istediğin birşey var mı dedim
-hangi konuda dedi
-genel olarak var mı dedim
-seni seviyorum dedi
-dün gece hakkında anlatmak istediğin birşey ver mu dedim çok ciddi bir şekilde
-sanmıyorum dedi
-ayrılmak istiyorum ebru dedim efendim dedi gözlerini büyüterek
-ayrılmak istiyorum dedim
beynin o kadar hızlı komut verip gözlerden yaş getirebileceğine ilk defa şahit oldum
-neden dedi o haliyle
-ben başka birisine aşığım dedim
-şaka yapıyorsun herhalde dedi
-hayır çok ciddiyim dedim
-nasıl başka birisine aşıksın dedi
-eski bir kız arkadaşıma aşığım dedim
-turist birisi mi dedi
-hayır türk dedim
-hani ilk beni sevmiştin tek benimle çıkmıştın dedi
-sen olduğunu söylemek isterdim dedim
-en azından kim olduğunu öğrenebilir miyim dedi
-ismi ebru dedim
-hangi ebru dedi
bir süre ona baktım
-eski ebru dedim
-neden neler olduğunu anlatmıyorsun açık açık dedi
-sen dün geceyi neden anlatmıyorsan aynı sebebten anlatmıyorum dedi
-ne olmuş dün gece dedi
-unuttuysan misafirine sor hatırlatsın dedim
onu orda bırakıp gittim
dükkana geldim
ama saatlerce ön sevişme yapmışda boşalamamış gibi ağrılar var bütün vücudumda
patron dükkanda
-nerdesin amk diye isyan ediyor
-bi işim çıktı kusura bakma dedim
-bırakıp gitme amk. dükkanını dedi.o da neye sinirliyse sikecem triplerini de dükkanınıda diyip gidecektim ama
-işim çıktı ben gidiyorum diye o da yardı
-işine sokayım diye bastım arkasından küfürü
ayağıma takılan yerdeki içinde malzeme bulunan sebetten çıkardım hıncımı
zaten bi onlara gücümüz yetiyor amk.
beni hiç sikine takmayan elif bile o halimi görünce
-ne oldu hayırdır dedi
-sanane kızım işine bak amk. dedim allahdan dükkana müşteri gelmedi o sırada yoksa turizm darbesi yapacaktım
sinirli hallerim yan esnaflarında dikkatini çekti
markete gittim bir paket sigara aldım
arka arkaya 3 tane yaktım
hiç bir sikime faydası olmayan sigara bana da fayda etmedi
ebru da dükkana gelince
komşular sinirimin sebebini anladılar
-konuşabilir miyiz dedi
-sana defalarca konuşman için fırsat verdim şimdi mi aklına geldi konuşmamız gerektiği dedim
-neden bahsettiğini anlamıyorum bile dedi
-ebru siktir git bir daha gelme buraya dedim
-sebebini söyle gideyim hak verirsem dedi
-o lavukla aranızda ne var dedim
-kiminle ceyhunla mı dedi
-aramızda o kadar insan olmaya başladı ki sen bile şaşırıyorsun artık dedim
-kimden ne duydun gerizekalı sinirlendirme beni dedi.
-ben dün diskoda yokken sen nerdeydin dedim
-diskodaydım dedi
-kiminle dedim
-arkadaşlarla dedi
-bütün gece beraber miydiniz dedim
-evet dedi
-herhangi bir şekilde ayrılmadın yani dedim
-hayır dedi
-tamam bitmiştir konuşma şimdi ayrılmak isteğimi başka bir dille ifade ediyorum
siktir git ebru dedim
ahali de bize bakıyordu
içlerinde elif de vardı
bize bakıyordu ne olmuş acaba dercesine
-neden ayrıldığını şimdi anladım.o kaltakla sana mutluluklar dedi. herşeye rağmen seni çok sevdim bunu da unutma dedi
elim ayağım titriyordu o giderken
ben ne diyorum o elif diyor
elifin de amk.
yine içimde kaldı olayı tam aydınlatamadan ayrıldık
ya bana yalan söylüyor yada olayı ört bas etmek istiyor
yada tutamadığım sinirimin kurbanı oldu aşk içimin dışa vurumu olan bir mesaj gönderdim
-sana da o sapla başarılar dedim. lavuğun ismini vererek
-şu olayı bana anlat yoksa kafayı yiyeceğim dedi
-anlatması gereken sensin ebru. dün geceyi hatırla dedim
-sana anlatmam gereken herşeyi anlattım kelebek dedi
-benim olanları zaten bildiğim için mi anlatmıyorsun yoksa dedim
-ne biliyorsun dedi
-dün gece seni onunla beraber başka bir yerde samimi bir şekilde dans ederken sonra da el ele gördüm dedim bir süre mesaj gelmedi
-bana inanmıyorsun değil mi??hep şüphe duyuyorsun sana olan aşkımdan. tamam kelebek sen bilirsin dedi
-sana ne ceyhun konusunda.ne de başkası hakkında inanmıyorum dedim
-ufukta üzüntü var ama geçecek dayan ebru hata kimsede değil kendini sevdirmeyi bilmiyorsun diye bir mesaj gönderdi
vay amk. hani siktiri biz etmiştik.
ebru kendi kendini siktir ederken
siktirin en kralını yedik.
yanlış birşeyler yaptığımın farkına varır gibi oldum ama
uçaktan atlamıştım artık. paraşüt açılırsa bacak üstü açılmazsa göt üstü düşüp göt gibi kalacaktım
sen olayı anlamadan dinlemeden siktir çekersen öyle olur amk.
içmeye gitmeye karar verdim
telefonu dükkanda bıraktım
sarhoş olup ebruya mesaj atmayayım diye
dükkanı saat 10 civarı kapattım
kasada ne birikmişse yanıma aldım
saat onda diskolar hareketsiz olduğu için
disko öncesi gidilen pup tarzı bir yere gittim
sakin bir yere gitmek istemedim
çünkü beynimde müziğin sikişmesinden rahatça düşünmek
hatta hiç düşünmek istemiyordum
iki tane sambuca shotla başladım arka arkaya
tatlı anason beyin hücrelerimi ele geçirmekte zorlanmadı
üzerine redbullu long da söyleyince
sarhoşluğum tam kanatlandı
sonra birisi bana yaklaşıp
-heeeeey dedi
hey diyen diline sokayım
başladı konuşmaya ama zar zor anlıyorum
cümle içinde kullandığı kelimeleri zar zor seçiyorum
cami içmek sen müslümanlık. onun kafası benimkinden güzel
-ne içiyorsun dedim
-bira jager dedi
birayı jagermeister shot ile karıştırmış içiyor
bira mundar edilir mi öyle amk.
barmen iki tane jager bull ver dedim
-dur ben ısmarlayayım benim indirimim var dedi
evet hakaten var amk.
amk. alanyasında rehberlere yapılan indirimi biz gençlere yapmıyorlar
içtik içkileri
anlattıkça anlatıyor amk.
inciyle o zaman tanışmış olup eksi 15inci nesil olsaydım özet geç amlı derdim
-dur dedim biraz da ben anlatayım
dertli olan benim amk. yerinde o anlatıyor
-o zaman dur iki tane daha söyleyeyim dedi
ben başladım anlatmaya ebruyu
-şu mesajlaştığın kız mı dedi
-evet sevdiğim kız dedim
-çok şanslı kız dedi
şansına sokayım başına belaymışım gibi hissdiyorum kendimi o şansdan bahsediyor
ben anlatıp ayrıldığımızı söyleyince daha bi yavşamaya başladı kız
sanki tek sik bende var amk.
o wc ye kalktı
kendi kendime düşündüm
ulan olm hala seviyorsun ebruyu
şimdi çıkar gelir seni bu kızla görür bi bok uğruna bitmişse ilişkimiz
tamamen biter açıklaması da olmaz
fırsat bu fırsat deyip kalktım gittim eve
telefon dükkanda kaldı
dükkana gidecek takatim yok
mesaj atmış mı diye meraktan bağırsaklarım düğümleniyor
ertesi gün dükkana gittim
telefona baktım hiç birşey yok
3 gün de olmadı zaten
sonra gündüz vakti telefon geldi yine işteyken ve yalnızken
ebru arıyordu
hiç düşünmeden açtım
-kelebek hemen bizim eve gel dedi
telefonu kapattı
dükkanda kimse yok amk. nereye gidiyon
gitmedim
bir gitme zamanı geçtikten sonra mesaj geldi
-beni görmek için son şansın olabilir bekliyorum dedi
aklıma ilk gelen intihar mı edecek acaba oldu. yoksa hapları çoktan içmişmiydi
dükkanın amk. sevdiğim ölüyor lan diyerek koştum
koşarken gördüğüm birkaç esnafa bakar olun geliyorum dedim benim aklıma tek gelen ihtimal sevgilisinden ayrılmış bir kızın
intihar etme teşebüssüydü
kan ter içinde evlerinin kapısının önüne geldim
biraz nefes almak için durdum
sonra kapıyı çaldım
acaba ne görecektim
kapı açıldı
açan kişi ebru
intihar etmişe benzemiyordu
bileklerin kesik yoktu en azından
sarhoşa da benzemiyordu
onu hala canlı görmenin verdiği rahatlamaya yorulmuş süsü vererek
ohh çektim
-neden geldin dedi
bu nasıl laf şimdi amk.o çağırmadı mı beni
-pardon yanlış oldu galiba dedim
dönüp gitmeye hazırlanırken
-kelebek içeri gel dedi kapıyı iyice açtı
ne oluyor sorusuna cevap bulabilmek adına
biraz tereddütlü bir şekilde içeri girdim
evde kimse yoktu
ebru yalnızdı
tavana asılmış olan ve bir boyun bekleyen bir ipte yoktu
herşey bu kadar normalken beni çağırmış olması garipti bana göre
ebruyu tekrar görmek herşeye rağmen güzeldi
ama içimdeki ona olan sinir bitmiş değildi
hiç konuşmadan içeri birkaç adım girdikten sonra bekledim ona bakarak
o kapıya yöneldi
kapıyı kilitledi
anahtarı eşofmanının cebine koydu
biraz daha tereddütlendim
ne yapacağını çok iyi bilen bir psikopat katil tarafından
öldürülmeyi beklemek gibi birşeydi -seviyor musun beni dedi
-seviyordum dedim
-artık sevmemene sebeb nedir dedi
-onun bunun kollarında görmekten sıkıldım seni dedim
-sence seni bu kadar severken başkalarının kollarına gider miyim dedi
-gözlerime inanmam gerekirse evet dedim
-seni aldatacak olsam sen alanyadayken yapar mıyım sence dedi
-ankarada yapıyorsundur o zaman dedim
-yaptığıma inanıyorsun yani dedi
-tek beni değil 3ümüzü de aldatıyorsun bence dedim
-aldatmadığıma inandırmak için ne yapabilirim peki dedi
-artık o şansın yok ebru git beraber olmak istediğine kendini inandır
ama sana bir tavsiye ikisinden birini seç ki tekrar inandırma ihtiyacı duyma dedim
-senin hiç liseden veya başka kız arkadaşın yok mu dedi
-var dedim
-onları görsen sarılıp dans etmez misin dedi
-ellerini tutup disko disko gezgirmem dedim
-ellerim sadece senin ellerinde nemlenir dedi
-ebru bana hikaye anlatma. benim için yaptığın çok yanlış.bir değil iki oldu
ben birinciden sonra seni uyardım. demek ki anlatamamışım. yada sen kendi bildiğini yapmaya devam ediyorsun
-hiçbir kötü niyetle elini tutmadım. arkadaşça tuttu hatta ben onun elini tuttum diğerleri eğlenirken o başka bir yere gitmeyi teklif etti
diğerleri gitmek istemedi.gel ben seni gezdireyim dedim. dedi
-tamam işte elini tutacak gezdirecek birini bulmuşsun benden ne istiyorsun hala dedim
-o seni sevdiğimi biliyor.hem zaten onun da kız arkadaşı var ama ailesi izin vermediği için gelemedi. dedi
-tamam yalanların bittiyse gideyim artık dedim
delirmek için fırsat kolluyormuş
o nasıl bir bağırma amk. apartmanı ayağa kaldırdı
ağzını kapatmaya çalışsam da durduramadım. üstüne ağlaması da eklendi
-sana hiç yalan söylemedim gerizekalı dedi -olayları eksik anlatmak veya anlatmamakta yalandır bana göre dedim
-herşey sana göre yaşıyoruz zaten dedi
-tamam sende şikayetçiymişsin ayrılalım işte ne güzel dedim
-senin başka bahanelerin var kelebek dedi
-başka hiçbir bahanem yok ben sana gerekçerimi anlattım dedim
-esas yalancı sensin. istediklerini eksik anlatan da sensin dedi
-başka ne istedim lan senden
kaç kere söylemem gerekiyor
ben varsam sadece ben yoksa git kime sarılırsan ne yaparsan yap ama bensiz yap dedim
yine yüksek sesle bağırmaya başladı
-sensiz birşey yapmıyorum. yapamıyorum.sensiz yaşamam diyorum.
seni seviyorum diyorum. neden anlamıyorsun. herşeyimi sana verdim
sana vermediğim tek bir şeyim kaldı onu da mı istiyorsun dedi
cevap vermeye başlamadan kafayı yemiş bir şekilde
üstündeki tşörtü çıkardı
-dur ne yapıyorsun dedim ama pek dinlediğini sanmıyorum
eşofmanı da çıkardı
sonra sütyeni ağlayarak çıkarmaya çalışırken utanarak elleriyle vücudunu kapamaya çalıştı
yine ağlayarak
-al ne istiyorsan al.
seni sevdiğime hiç bir şüphen kalmasın.
istediğini de aldıktan sonra siktir git hayatımdan beni rahat bırak. dedi
ben bile utandım o halinden
yada kendi halimden diyeyim artık
olayları bu boyuta getirmişmiydim gerçekten
eğer isteseydim hiç itiraz edecek halde değildi ağlamaktan
ve de yaşadıklarının yorgunluğundan
-anahtarı ver bırak gideyim sahip oldukların sende kalsın dedim
-hala gitme peşindesin. seni artık tutacak gücüm kalmadı dedi
yerdeki eşofmanından anahtarı almak için eğildim
hiç ona bakmadım utanmasın diye anahtarı aldım kapıya doğru yöneldim
açmaya çalışırken
arkamdan gelip sarıldı
onun hayatından gidip gitmemekte beni tereddütte bırakan cümlesini kurdu ağlayarak -sana verdiğim sözü başkasına vermek istemiyorum lütfen dedi
verdiği sözü hatılamayanlar için tekrar edeyim.
ilk seninle olacak kelebeğim.(seks)
-ebru üstünü giyin konuşalım dedim
kafamı hiç geri çevirmedim
kapıya baktım hep
o bir müddet sonra giyindi
omzuma elini koydu
yanaklarında duraksamış bir kaç damla göz yaşı vardı hala
bende zevk almıyordum onu öyle görmekten
beter olsun bana yaptıklarından sonra diye hiç düşünmedim
tamam yaptıkları beni sevdiğine işaretti ama benim kabullenebileceğim şeyler değildi yaptıkları
-bak ebru şimdi seninle sevgili olmaya devam etsek
sen ankaraya gideceksin
o çocukda orda olacak
ben yanında olmayacağıma göre sürekli şüphe ile yaşayacağım
hergün her saniye kendime soracağım
acaba ne yapıyorlar acaba bugün beraberler mi??
bir müddet bunlara içten içe dayanabilsemde sonra
seni de rahatsız edip sürekli onun hakkında sorular sormaya başlayacağım
gerçekten hiçbirşey yoksa bile sürekli paranoya ile yaşayacağım
hadi onu geçtik
zaten sürekli ceyhunla hala mesajlaşıyor mu
ceyhun hiç ankaraya geliyor mu
hiç görüşüyorlar mı
hala onu seviyor mu
onu tamamen unutabildi mi diye kendi kendimi yiyorum
seni çok üzerim bu saatten sonra
kendini sürekli bana ispatlamaya çalışmak zorunda kalırsın sakın seni sevmediğimi düşünme
sevmiyor olsam şu an burda olmazdım
seni başkalarıyla arkadaş olmanı
kıskanacak kadar seviyorum
aşkın saçmalıkları bu yaptığım
seni adam gibi sevdiğimi sanarken
bak seni ne hale soktum
kendine ait hiçbirşey kalmayıncaya kadar
bana vermeye hazır hale gelmişsin
ama benim istediğim bu değil
eğer onun peşinde olsaydım şu an seninle değil
diskoda onun peşinde koşuyor olurdum
birbirimizden farklı olduğumuzu anladım
sana da ispatlayabilirim istersen dedim
-nasıl dedi
telefonumu çıkardım
isim listesini kabaca gösterdikten sonra mesajları açtım
gelen mesajlar sadece ebrudandı
-sana kendininkini getirmeni bile istemiyorum
muhtemelen arkadaş olarak gördüğün insanlardan sana mesajlar gelmiştir
sen onları arkadaş olarak görüyorsun ama sadece zayıf düşmeni bekleyen virüsler bence
bak kendini ceyhuna ne kadar sevdirmişsin
seni bırakmasına rağmen
benimle olunca yine peşine düştü
benimde peşime düştü
benimle kavga edecek kadar hemde dedim
–ebru onunla kavga ettiğimizi o ana kadar bilmiyordu
-kavga mı ettiniz dedi
-kavga ettik.o kavgaya rağmen sen benimle beraberken bile seni benden almaya çalıştı
sonra da hiçbirşey yokmuş gibi seninle arkadaş olmak istediğini söyledi
sende buna inandın
hiç düşünmedin
seni bırakıp giderken aklı nerdeydi
hiç düşünmedin
neden benimle tekrar arkadaş olmak istiyor diye
çünkü erkekleri anlayamazsın
benim senden istediğim sadece sevgilim olmandı
ilk defa seninle ağladım sevgimden dolayı
ilk defa gerçekten güldüğümü hissettim
dizlerimi ilk titreten sendin basit bir el tutmayla bile
iddaa konusu olmasın ama ben seni senin beni sevdiğinden daha çok sevdim geceler boyu aklımda olan. geceleri taşıp günlerimi dolduran sendin
kısacası çok sevdim seni
ama sana göre yanlış olmayan
benim doğrularım değil.
sonunda hatırlattın bana şarkıyı
—seni görebileceğim yer rüyalar artık
—deli diyorlar bana ^^incide^^(günümüze editlenmiştir)
—ah bu ayrılık dedim
gözyaşı sayısına bir kaç ilave oldu
-ne yaparsam yapayım boş mu yani dedi
-ikimiz için en iyisi bu galiba dedim
-galibayı biraz daha düşün lütfen dedi
-ben düşüncelerimi söyledim. ikimiz için en iyisi bu dedim
-arkadaş da kalamayacağız dedi
-iki sebeble hayır 1 daha kolay unutursun 2 gelecekti aşkına zarar vermem dedim
-şimdi beni bırakıp gidip gelecekten konuşabiliyorsun dedi.
ah amk. gitmek isteyeni sikeyim. sarılıp deli gibi boynuna atlayasım var ama
”ama”ları kalbime sokan beynime sokayım
-umarım mutlu olursun dedim
gözlerim dolarak
-dilim başka aşkımlara nasıl alışacak şimdi. dedi
dolan gözlerimin setleri patladı
-alışırsın zamanla dedim
-alışamam aşkım dedi
eh be ayrılık bu kadar mı zalimsin bu kadar mı zorsun amk.
neden bırakmıyorsun kapıyı açıp gideyim
neden hem beni hem onu daha çok üzüyorsun
neden birden aklıma onsuz geçecek günlerin özetini sunuyorsun gitmek o kadar kolayken o kadar da zordu
altı üstü kapının kolunu aşağıya basıp kendime çektikten sonra bir adım dışarı çıkacaktım
zaten ayrılık rüzgarı kapıyı kendisi kapatırdı
benim unutacak kimsem olmamıştı o güne kadar
kapıdan çıkarsam o mecburiyetle yaşamaya başlayacaktım
hep şarkılarda unutmaktan bahsetmiyormuydu
zor olmasa unutmak beste yaptırır mıydı insanlara
efesleri offff ulan offf diye çeken insanların da ebruları değilmiydi unutulmak istenen
gitsem önden kalsam arkadan yiyecektim aşkın kazığını
ama mutlaka bir yerimden girecekti
sırtımı dönüp kapıyı açtım
o yaz gününde yüzüme vuran soğuk yalnızlığımda üşüyeceğimin sinyaliydi
bir kez daha gitme dese dönüp sarılacaktım
demedi
dışarda kaldım.o ise içerde
aramızda hala bir kapıyı çalma mesafesi vardı
ayaklarım üzerinde daha fazla duramadım
önüme gelen ilk basamağa oturdum
hani arkamdan kapıyı açar mı diye
açmadı
5 dakika kadar oturdum
sonra ya kapı deliğinden baktı
yada pencereden benim çıktığımı göremeyince
kapıyı açtı
içime bir umut doldu
sikimin bile beğenmediği iki göt yüzünden ilişkimiz ne hale gelmişti amk.
hiç arkama bakmadım
geldi yanıma oturdu
-yalnızlığın gidecek adresi yok değil mi dedi yaşadığın yalnızlığa bağlı sen benim yalnızlığımda başka ellere gittin dedim
ama sonra pişman oldum dediğimden
-gördün mü sürekli aynı şeyler olacak hiç kendimi tutamayacağım dedim
bir kibrit çöpü ile kibrit kağıdına döndük
bir kere sürtmeyle bile deliler gibi sarılıp öpüşebilirdik
ama hep oksijenini bitiriyordum aşkın
tekrar yanmaya inatla karşı geldim
yanımda otururken ağlaması kesilmiş. derin düşüncelere dalmıştı o da
lafları ağzına ağzına sokunca konuşacak takat bile bırakmamıştım kızda
hala gitmeyip yanımda olması bile aşkının ispatıydı benim için
kendime kızarak kalktım ayağa
-görüşürüz dedim
hiç bana bakmadan
-görüşür müyüz dedi?? umutsuzca
ağzımdan kaçmış bir kelime değildi
gerçekten görüşmek istiyordum
bir kaç saniye daha kalmayı o kadar isteyen kalbim
mağlup düştü bacaklarıma
gittim
dükkana geldim
bir kaç saat durup dükkanı kapattım
eve gittim.
ama duramadım evde
bir planım olmamasına rağmen
kapıdan dışarı çıktım
evet yalnızlığın gidilebilitesi olan bir adresi yoktu
bir sınav için kendini hazır hissedip sınav sorularını görünce aslında hiç bir bok
bilmediğini farketmek gibiydi.
ayrılık hocasına mazeret olarak
beynimde elektrikler kesikti.
mum ışığında göremedim onu kadar sevdiğimi diyemezdim.
defalarca sınıfta kalmam garanti gibiydi bende bu aşk varken
uyku bile yalnız bıraktı beni hiç gelmedi
ertesi gün hayatın realine dönmek zorunda kaldım
yine işe gittim
hep gittim
hep geldim
hiç birşeyi yine değiştiremedim
yalnızdım yine yalnız kalbim ebrudan ötesini görmezken
gözümde diğer kadınları bacıdan öte göremedi
5 gün sonra dayanılmaz hal alınca yaşadıklarım
onun gidebileceği her yeri sıkça ziyaret etmeye başladım
en azından görebilme umuduyla
dükkanda değil dükkanın önünde durdum hep belki yoldan geçer diye
dükkanı kapatınca evlerinin önünden geçtim ama nafile
binlerce kez bişeyler yazmayı denedim telefonla ama hiç birini gönderemedim
bir kaç günde unutabiliyorsa insan sevilmeyi bile haketmeyen birisidir.
ben unutamadım
ama sevilmeyi başka sebeblerden dolayı haketmiyordum
çünkü delikanlılığı yine o yaptı
ilk mesajı yine o gönderdi
-günaydın.
bir günaydın bu kadar anlamlı olmazdı.
kalbimdeki ölü hücreleri yeniledi resmen
-günaydın
diye cevap verdim
keşke daha başka birşey de yazsaydım
çünkü dondu kaldı muhabbet
akşama kadar elim telefonda bekledim
o yazmayınca çok saçma da olsa
-iyi akşamlar nasılsın? yazabildim
-nasıl bıraktıysan öyleyim işte.sen nasılsın? dedi
nasıldım ki ben? seni terkettiğim gibiyim mi deseydim
-sen nasıl olmamı isterdin dedim
-benim fikirlerime ihtiyacın yok sanıyordum dedi
hiçbirşey diyemedim
-mutluluk tercihlerini hep kendin için yapıyorsun dedi
ellerim titredi yazamadım
konuşsama amk. yazsana bişeyler dedim rezilliğimden sustum sadece
-halimi hatırımı sorman bile mutlu etti beni çok sağol hiç görüşemeyiz sanmıştım halbuki dedi görüşelim ebru dedim. bütün utancımla
-nasılsınlarda mı kalacak hep görüşmemiz dedi
-mutlu olmuyor musun böyle dedim
-beni mutlu etmek için mi görüşüyorsun sadece dedi
-bilmiyorum dedim
gece olmadan
-iyi geceler sana kelebek dedi
-çok mu karattım yine akşamı yoksa dedim
-bir güneş kendi ışıklarını güpegündüz bu kadar nasıl söndürebilir inan anlamıyorum. güneşimsin dedi
-kendimi bende anlayamamaya başladım zaten iyi geceler sana yarın görüşürüz dedim
-görüşürüz dedi
dükkan kapanıncaya kadar bekledim
gidip gecenin muhakemesini uyku öncesi yaptım
salaklıklarımın iyice farkına vardım
o yazmadan ben yazdım
-günaydın diye
-bi kaç dakika bekle dedi
dakikalarca benim yazmamı beklediğiniz gibi bekledim
yarım saat sonra dükkana geldi
vay amk. bırakıp gittiğim kıza bak bırakılır mı lan bu diye kendi kendime sövdüm
-şimdi konuş bakalım söyle günaydınını benimle dalga mı geçiyorsun. daha mı çok acı çektirmek istiyorsun görelim dedi
hem korkarak hem utanarak ama dik durmaya çalışarak
-günaydın dedim
-günaydın kelebek nasılsın dedi. çok alaycı bir şekilde
-teşekkür ederim sen nasılsın dedim
-bende iyiyim gideyim mi şimdi. geçtin mi dalganı dedi
-bişey içermisin dedim
-içmem dedi. çok sinirliydi. babam bana o derece kızsa evlatlıktan redderdi
-özür dilerim dedim
-bende seni seviyorum gerizekalı dedi.(önceki bölümlerden hatırlarsınız. gitme ile biten entryden)
-ben onu demek istemedim dedim
-sen ne dersen de olm ben seni seviyorum. gidiyorum ama yine de seveceğim.ne halin varsa gör dedi
-bi çay içseydik dedim arkasından.
-önce sevdiğini söyle dedi
-özür dilerim dedim. biraz utanma sırıtma harmanıyla
-adam gibi söyle dedi
-seviyorum dedim
-kimi dedi
-ebeeee(ebeni diyecektimişim gibi) ebruyu dedim
-baştan kur cümleyi dedi
-seviyorum dedim.
-beni cümle içinde kullanarak söyle dedi. gülümesesini saklayarak
o kadar hiç utanmamıştım herhalde. binlerce söylediğim seni seviyorum
o kadar utanarak söyledim ki.
-deli dedi bana gerçekten delilikti yaptığım.ya geri gelmeseydi?
artık tekrar barışmış sayılırdık
ama sadece sayılırdık
çünkü toprağın altındaki aşkımızın hazinesinin
kapağını açabilmek için kenarlarında kalan toprağı da almak herekiyordu
haklı olarak naz yaptı
-ben gidiyorum dedi
-nereye dedim
-ben görevimi yapıp beni sevdiğini hatırlattım biraz da sen koş peşimden dedi
-bi saniye dedim. derken hemen elini tuttum. yakaladım işte dedim
-sen öyle san kelebek bey dedi. elimden kurtulup gitti
vay amk. nazın çekiciliğine bak.
nasıl sikersen öyle sikilirsin
puştluğuna gitmedim.
arkasına baktı benim gelmediğimi gördü adımlarını iyice yavaşlattı
sonra durdu
ey allahım dediğini sandığım bir hareket ve yüz ifadesi ile
yürümeye devam etti
gözden kaybolduğu köşeden dönünce arkasından koştum
köşede bekliyormuş
-hayret koşabiliyormuşsun dedi
-evet para bozdurmaya gidiyordum dedim
-aklın sıra beni en büyük banknotun mu sandın dedi
-dur geç kaldım görüşürüz dedim. gülerek
-çok gıcıksın kelebek dedi
-aşkımın maddiyatı tamam bozulma.
ama dükkana dönmem lazım görüşürüz dedim
döndüm geri giderken
-bi kere sarılsaydık bari dedi
-onu ben gidiyorum diye artislik yaparken düşünecektin dedim içimdeki barışma sevincinden olsa gerek
ilkokullu çocuklar gibi koşarak dükkana gittim
ben yokken bir müşteri gelmiş.
ona satışı yapıp gönderdikten sonra mesaj attım
bir an önce gitsin diye de ne fiyat teklif ettiyse verdim.
ben aşkımın ihalesini tekrar kazanmışım
pazarlıkla mı uğraşayım amk.
-gelme sırası bende mi şimdi dedim
-neden gelecekmişsin dedi
-koşarken ellerim havadaydı görmedin mi dedim
-onu koşmaya başlamadan düşünecektin dedi
-akşam buluşunca da fikirlerin aynı mı olacak dedim
-akşam buluşacağımızı kim söyledi dedi
-gece buluşuruz dedim
cevap yazmadı
-yarın buluşsak dedim
-sanmıyorum dedi
bende yazmadım
bir saat kadar sonra dükkandayken
-evin önündeyim dedim
10 dakika sonra
-hani nerdesin dedi
-aşşağı ineceğimi sanmıyordum dükkana geçtim dedim
-yaa beni neden boşuna aşşağı indirdin dedi
-dükkana gel dedim
-hayır beyefendi sen geleceksin yeter benim geldiğim dedi -o zaman dükkanı kapatıncaya kadar bekler misin lütfen dedim
-bu kibarlığın sebebi beni özlemiş olman mı dedi
-hayır seni boşuna aşşağı indirmiş olmanın özrü dedim
-özrün kabul edilmedi. dedi
-ben nasıl affettireceğimi biliyorum merak etme dedim
-hadi bakalım dedi
dükkanı kapatma saati geldi. dükkandayken mesaj attım
-aşşağıda bekliyorum dedim
-filme bakıyorum gelemem dedi
-topu topu bir buçuk saat sürer beklerim dedim
-sonra bir filme daha bakacağız dedi
-kendi hayat filmin bitinceye kadar beklerim dedim
ben bu sırada evlerine doğru yola çıktım.
gerçektende 40 dakika daha bekletti
sonra aşşağıya indi
-merhaba dedi
-merhaba dedim
-hadi iyi geceler bu buluşma sana yeter dedi
şaka yaptığını umdum ama gitti.
-bu gece bir daha buluşacak mıyız diye mesaj attım
-sanada iyi uykular dedi
çaresiz eve gittim
mesaj da atmadı
belli ki benim burnumu sürtmek istiyordu
bozuntuya vermeden izin verdim.
ertesi gün dükkana gittim
biraz daha haz alsın yaptığından diye peşinden koşuyormuş numarasına başladım
-lütfen bugün seni bir kere göreyim dedim
tahmin ettiğim gibi. yine sallamadı
saat başı mesaj attım
seni çok özledim.
yeter çektirdiğin acılar
lütfen affet artık affet
spor mağazasına gidiyorum dizlik alıp önünde diz çökmeye geleceğim
bu tarz mesajlar atınca anladı tabi piçlik yaptığımı
-çok eğleniyorsun değil mi dedi
-tamam pişmanım dedim
-kalbimi kırıyorsun hep dedi
-mesajlaşmayla olmaz inadı bırak günler geçiyor buluşup konuşalım dedim
-yeni çıkmaya başlamış sevgili kuralları geçerlidir. öpmek sarılmak yok dedi
-kurallar için daha önce bir buluşma yapalım sonra yine normal buluşuruz dedim
-o zaman buluşmada yok dedi
-kurallar buluşması bitmiştir. tamam kabul. dedim
-işin bitince haber ver o zaman dedi o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım.
işim hiç kolay değildi
beni çok zorlayacağı belliydi
dükkanı kapattım ve mesajı yazdım
-ben hazırım. dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim
-gelince tekrar hatırlat bana dedi
naz yapacağı belliydi.
evlerinin altına geldim.
-bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır. yazdım gönderdim
bana gönderdiği cevapta sadece
-bekle yazıyordu
kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk.
bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok
deli gibi aşşağıda bekliyorum
bir mesaj daha yazdım
-başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim
-ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi
yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi
bir surat bir tavır sanki film artisti. makara yapacak benimle belli amk.
onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün
-hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim
-hoş bulduk gerek yok dedi
kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde
-nereye gitmek istersiniz dedim
-beni takip et dedi
yürüdü gidiyor
üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım
-yanımda yürüyerek takip et dedi
bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline.
ama madem onu zamanında üzdük. sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik
gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona
bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün
sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla
biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü.
bende yanında yürüdüm.
geriye döndü ve bizim yerimize bakarak
sonra da bana kısaca bakarak
-yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi
-sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim
-boynum ağrır sana bakacam diye dedi
-zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim
-evet haklısın gidelim dedi
hakaten de hiç bakmıyor
geriye yürüdük
yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu
ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi
-evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken
-ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim
-ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi
o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim.
o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu
-buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim
-zamana danışmam lazım. erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi
gerçekten suçluymuşum gibi oturdum
bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama
ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması
kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması
içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du
bak kelebek diye cümle kurup arkasından
geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi bir an pişman olur gibi oldum
tekrar buluştuğumuza
bir süre sessiz kaldık
-konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim
-bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi
-zamana danışırım dedim
-ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi
-galiba dedim
ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden
zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü
-bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi
-sensizlik bölümünü biliyorum. seninle olursayı örneklendir dedim
-en azından böyle görüşürüz dedi
-ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma)
-kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi
-bırak şimdi sadede gelelim. arkadaşmıyız sevgili mi dedim
-sen hangisini istersin dedi
-eski ebruyu dedim. içimde kalmışlıkla
-ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi
-o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim
-neden dedi
-üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim
ben hayatındayken kim olursa olsun
başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen
hangi duyguyla dans edip elini tutmanın
bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim
-çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi
-seni kalbimde büyüttüğüm kadar
bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur.
ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada
sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim -hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi
-benim de kız arkadaşlarım olsun. bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim
-ama niyet önemli dedi
-namaz kılanların cehennem korkusuyla mı
cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru.
benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen
aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim
-tamam haklısın dedi
-bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum. dedim
-tamam denerim dedi
-seni zorla çağırmadım. zorla kendime aşık etmedim.
ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre.
gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma
ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim
beyler içimi döktüm mü döktüm
rahatladım mı evet
gerisini ona bıraktım
kendiyle yüzleşsin amk.
yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı
tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk
-ebru bana bu konuda söz verme.
yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver.
sevgilim değilken yapmış olursun dedim
-tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi
-evet kapattım. kararımı da verdim. şartlı tahliyesin gönlümde dedim
tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi
birikmiş sinirim geçmediği için
gönülsüz izin verdim sarılmasına
-sen beni kendi yerine koy. beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver. dedim.

kendimi tek koymak istediğim yer yanın. çok seviyorum seni. dedi
-benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim
sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı
sonra küçük bir öpücük kondurdu
-böyle mi dedi
-bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim
yine öptü.
özlediğim öpmeler olduğu için
bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim
bir süre öptükten sonra
-evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması)
-istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim
-sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi
ben bir şey demeden
-gördüklerini unutabilir misin dedi
-hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak
-terbiyesizlik yapma dedi
-soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim
-pişmanım ama dedi
-ben göreceğimi gördüm. sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim
-4 gözle denir ona ama dedi. biraz düşündü
-çok pissin yaaa diye ekledi
yine bir hafif şamar yedik.
yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı
-utanma aşkının sanatı değil miyim. sanat için soyundun varsay dedim. yine gülerek
-kapat konuyu lütfen dedi
-inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim
ağzımı kapattı. sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı.
gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten
sonra eve bıraktım. yolda türlü muziplikler yaparak
uzunca bir sarılma ile veda edip
yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla ertesi gün oldu
ilk mesaj
-tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu
bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına
iki günlük dünya amk.
seviyorum işte
kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor
içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip
yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi
çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından
kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki
kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü
-günaydın ebrum dedim
-kahvaltı yapalım mı beraber dedi
-sen mi hazırlayacaksın dedim
-annemler evde ama gel istersen dedi
-boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim
-sen mi hazırlayacaksın dedi
dükkanda ne hazırlanır amk. menemen mi yapacam sanki
-evet ben hazırlayacağım dedim
o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm
hergün simit poğaça bir yere kadar amk.
hem yemeyi özlediğimden
hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden
gittim karpuz beyaz peynir aldım.
o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım
hiç yadırgamadı
bu ne diye sormadı bile.
zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi
olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki??
çayları da söyledim
kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi
-nedir dedim
-tatile gidelim dedi
-millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim.
hayatında hiç tatile gitmemiş ben
-biraz uzaklaşmış oluruz dedi
-annen baban dedim??
-henüz konuşmadım onlarla dedi
-izin vereceklerini sanmıyorum dedim
-en azından bir deneyeyim dedi
-ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim
-sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi
aslında gitmek istiyordum hemde çok.
bir kaç gün sadece ebruyla olmak
o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi
ama babasının izin vereceğini sanmıyordum
tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım
ebruya herşeyi ödetmek olmazdı
ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın
-tamam bakarız dedim günler geçerken ebru her konuşmasında
nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil
fantazisinden bahsediyordu
gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi
ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda
bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı
bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini
ama benim böyle davranmam
tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından
buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum
bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı
artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada
ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya
onun bu konuda ne düşündüğü ve
olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi
onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması??
bir buluşmamızda ebru
-sana bir iyi bir kötü haberim var dedi
-birini seçerek başla bakalım dedim
-ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi
-iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu
-iyi haber buydu canım dedi
samimi bir mutluluk vardı yüzünde
unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu
daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim??
-diğer habere geçelim dedim
-babamla kavga ettik dedi
-sebebini biliyorum galiba dedim
-evet izin vermedi dedi
-ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim
-zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erkekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim
bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erkekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim
bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum
-ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim
-mifafirler de olacak dedi
-kimler dedim
-ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi
bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik
ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim
ama nasıl olacaktı
nereye gidecektik
kim kiminle hangi odada kalacaktı
tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun
-akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim
çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği
annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi
eksilere indirdi yine beni
hoşgeldin bile demedi
ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla
zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için
biraz geç gitmiştim bilerek
yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar
bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı
direk masaya davet etti annesi oturdum
tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti
annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla
-hoşgeldin dedi ebrunun babası
hoşbulamadık ama
-hoşbulduk dedim
aç olmadığı konuşmasından belli oldu
-tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı. kızarmam kaçınılmaz oldu. suçsuz yere asılmakdı bu amk.
birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum
-evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi
-tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi
düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu
-bilmiyorum diyebildim sadece
-tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi
sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki
telefon çaldı.
baktım patron arıyor.
telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim
-müsadenizle gitmem lazım. size iyi tatiller dedim. masadan kalkarken
ebrunun beni korumuyor olması
bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti
her zaman ki kapıya kadar beni takip etti
suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu
-konuşsaydık öyle gitseydin dedi
-baban yeterince konuştu. bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size dedim
-ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim
-sen babanı dinlemiyordun galiba.
benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı.
istemiyor işte adam gelmemi dedim
-ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri
bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim
radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi
ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi
merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim
moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım
-bende gitmiyorum dedi
-daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim
-evet haklısın dedi
ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı
bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek
-gelecek sene gideriz dedi
-tamam söz gideriz dedim
-nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi
-hiç düşünmedim aslında dedim
-bi kaç seçenek sunayım mı dedi
-sun bakalım dedim
-bodrum, marmaris,kuşadası,
o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim
-duymuştum ama hiç gitmedim dedi
sonra birden konuyu değiştirdi,
başka başka konuşmaya başladık
işler nasıl.
annen ne yapıyor
kardeşine bişey yaptılar mı yine
hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım
ebru cevabını almıştı
babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp
benim nereye gitmek istediğimi öğrenip
işin gerisini babasına bırakmıştı
ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken
babası çıktı geldi
adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken
-ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi
evet amk.yaa yanlış anladın amk. şöyle kendine gel
nerde bizim eski müstakbel kayın peder
-izin alabilecek misin?? dedi
-ne için dedim
-tatil için dedi
-ne tatili dedim
-bizimle gelmiyor musun dedi
-nereye dedim
-kaş a dedi
o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini
-yerleri ayırttım dedi
ama ayrıntıya girmedi.
kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı
yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu
-benim fikrim değildi gerçekten dedim
-bilmiyordum sonra öğrendim dedi
vay amk. herife sarılıp öpesim geldi
-bi konuşayım patronla dedim
-ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi
-tamam teşekkürler dedim
-buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi
çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı. hemen patronun yakasına yapıştım
bana izin ver böyle böyle böyle dedim
-kim duracak dükkanda dedi
iki üç gün dur amk.
idare edersin abi dedim
-olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim, sonra gidersin dedi
-ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim
-ne çözümü dedi
-bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim
yine yokuşa sürdü işi olmaz diye
forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip
kontrollü futbola dönerek
-iyi sen nasıl istersen öyle olsun. gitmeyivereyim dedim
zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe
daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini
buluşmalarımızla park ederek
geç kaldığı için babası tarafından park cezaları
derken tatil zamanı da yaklaşıyordu
patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki
hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk. demedi
durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu
ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı
son günlerde presi arttırdıkça arttırdım
baktım patron savunmada hata yapmıyor
çirkefe vurdum işi
attım kendimi ceza sahası içinde
-ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim
-niye lan dedi
konuşmayınca anladı. tatil mevzusunda takıldığımı
işten çıksam nereye gidecektim
önümüz kış kim iş verir amk. alanyada
-sen bilirsin dedi
hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük
-yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi
-kolay gelsin sana dedim, gittim.  iki gün kalmıştı tatile
muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım
nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra
-tamam izin aldım dedim. akşamki buluşmamızda
çok sevindi.
-ama kurallarım var dedim
-nedir dedi
-tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok.
hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum dedim
-seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi
-şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim
iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi
kendini tamamen bana bırakarak öptü
-nasıl dedi
-bir kaç örnek daha alayım dedim
-örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi
mesajımı tekrar aldım. aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik
ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim
bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile.
böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı
hesabı kestik
aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği
şimdiden belli olan kış için bankaya attım
götüme başıma şort mort alıp
tatil hazırlıklarını tamamladım
gün geldi
bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık
ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu
daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu
sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi
antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer
aile bireyleri tarafından da onay gördü
bu mükemmeliyet
gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk
otel recepsiyonuna geldiğimizde
mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım
kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak?? en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken
ben ebrunun erkek kardeşi ile
diğerleri de başka bir odada
sevinmedim desem yalan olur
gerçi ebrunun kardeşi
tam bir artist zengin piçiydi o sıralar
kimseyi beğenmez. elinden telefon düşmez. adibas nayk takıntılı
tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte
bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb
olsa olsa ebrunun kardeşini
ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi
otele yerleştikten sonra
hep beraber çarşıya gittik
aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda
limana nazır balık yedikten sonra
ebrunun babası
garsonla muhabbete başladı
nereye gidilir ne yapılır
garsonda bildiklerini anlatırken
bilmek istediği başka bir şey sordu
ben sanane amk. demek isterdim ama sordu işte
-gençler nişanlı mı evli mi dedi??
yaz yağmuru yağdırdı masaya
ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden
ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan
babası ne diyeceğini düşünürken
annesi de onun ağzına bakarken
piço cevabı verdi
-sevgililer abi bişey yok daha
-hayırlısı dedi garson. yaşlı arabulucu teyzeler gibi.
babası hesabı istedi. ödedikten sonra kalktık.
bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi. çenesini biblediğim yüzünden
zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz
çarşısını da gezdikten sonra otele döndük
havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra
odalara çıktık
hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık
beraber birşeyler yapıyor olmak
bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle
dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar
konuşurken daha samimi konuşuyor
ve beni de kabullenmişe benziyorlardı
ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken
ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara
ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince
muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu
ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak
kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum
kısacası daha çok sevdiler beni
yatma vakti yaklaştı
herkesin odasına gitmesi gerekirken
bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi
annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti.
odada ben ebru ve kardeşi kaldık
özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru
odada yalnız kaldık ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek
her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı
zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu
ebru her ne kadar çişi erken edip
direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda
birinin onu durdurması gerekiyordu
sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor
sınır tanımaz haldeydi
pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle
-bu gece olmaz ebru dedim
sanki karı olan benim amk.
-neden dedi
-adet dönemindeyim dedim
onun gülme krizinden faydalanarak
kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım
romantizmin anasını sikmiş olan ben
ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece
sonra ailenin güvenini kazanmak adına
ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım
ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik
esir aldı lavuk beni
sordukça sordu
anlattıkça anlattım
konu aşk meselesiydi
ona fikirlerimi sundum
konuşmanın sonlarına doğru
bana göre içinde çok derin manalar taşıyan
-abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi
-hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek
sanki beni parayla satın almış gibi
-evet evet daha iyi anlıyorum dedi
-iyi geceler sana dedim
yattık
ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım
amk. öyle tatilin
benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın
en azından ben öyle gördüm çoğu turistten
vay efendim neymiş
hep beraber kahvaltı yapılacakmış
ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca
baktım etrafta kimse yok
ortam naz yapmaya müsait
okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi
kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince
tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi
yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama
babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi
tehdite kalkarak cevap verdim
ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim
daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim
-evet ne yapıyoruz dedim
amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi
-plan tamam dostum bizi takip et dedi
komikti lan piç
çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık
saat 10 a kadar oturduktan sonra
en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık
kaş’ın koyları yarım adaları etrafında turlarken
mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik
epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında
ya ebru yorulmamıştı
yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki
bizim odadaydı
halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten
ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı
piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu
akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim
ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim
akşam yemeği için bayanlar süslenirken
biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri giydikten sonra
otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak
onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi.
koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle
tekrar bir restorana gidip
yemek yeme faslını bitirdikten sonra
meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük
ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi
aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı
ertesi güna başladık
ismini hala hatırladığım
akça germe plajına gittik.
serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma
suyun altında nefesleri tutma ,
şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken
yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber
öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik. peder efendi çok marifetli olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi
salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı
etleri attı sonra telefon geldi
o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı
allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik
ben kömürü yelledim
ebru beni yelledi
götüm sıcaktan yellenirken
artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu
işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra
yüzmeye güneşlenmeye devam edildi
yine odaya çekilme olayından sonra
ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu
piço anne ve baba ortada yoktu
biraz odada onları bekleyip
aşşağı indik hani ordalardır diye
baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar
bizde oturduk
-biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası
aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun
-hemen gidelim çok acıktım dedi ebru
onların yanından ayrılıp
ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca
-boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim
-ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak
bir yer bulduk
romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım
yemek üstü içkileri de içtikten sonra
liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık
başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde
herkesin yatmış olduğunu gördük
ebru ilk önce kendi odasına gidip
daha sonra benim yanıma geldi
bir süre beraber yattık
dokunmadan öpüşmeden konuşmadan
bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu
birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak. bir süre öyle kaldıktan sonra
-sana birşey sorabilirmiyim dedim
yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine
-şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani.
sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim
sarıldı bana bir kaç tane öptü
vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı
-öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi
yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim
geceyi de tamamladıktan sonra
son gün kahvaltı
küçük çakıl plajı
derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik
teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra
eve gittim
sabah kalktım ama gidecek yer yok amk.
artık işsiz güçsüz birisiyim
ebrudan
- bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca
gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi
buluşma yeri belirleyip
üç beş konuştuktan sonra
durumu anlattım
-benim için işten mi çıktın dedi
-sen benim için babanla kavga ettin dedim
-ama şimdi ne yapacaksın dedi
-bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim
buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi

çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım
ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı
babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım
ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım
para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek
depresyona sokuyor gibi olsada
bir aylık bir iş buldum
okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk
garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim
ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu yiyordu
tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı
müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı
neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için
mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu
amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım
ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı
telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum
iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk
zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre.
sikimtonik bir çalışma stili
birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları
lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz
kibarlıktan kırılacak amk millet
biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici
bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma
benim çalışma sürem bittikten sonra
yine boşta kaldım
ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe
elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti
kalacak yerimde yoktu
ebru da yurtta kalıyordu
-yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi
-gelmek zorunda değilsin kelebek di
ama ben yine de gittim
-tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu
gözyaşı vardı ebruda
gün boyu da üzgündü
sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum
ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der
ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım
düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım
henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması
geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum o soğuk ankara kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya.
geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden getiriyordu
vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu
otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen
hayırlısı olsun dedim hep
alanyaya tekrar döndüm
bir süre sonra mesaj sayısında azalma
aramalarında tamamen bitme
sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı
ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı
babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti
bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım
köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile
sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var
babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim
konu belliydi
gel otelde çalış
çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım
ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi.
ne iş yapacağım diye soramadım bile
-otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama yarın başla. dedi ve kalktı gitti
masada yalnız kaldım
diğer personelin bakışları üzerimdeydi
en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu
ebruya haber vermedim.
ertesi gün işe gittim
-çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı
-yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi
-hangi bölümde çalışacak dedi
bir cevabı olmadığı belliydi
-onu siz halledersiniz dedi
odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım
müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti
sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya gerek kalmadan
-bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu
bara yaklaştık
diğer bar personeli ile tanıştırdı
zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu
sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi ilk gün bana birşey yaptırmadılar
onları izledim
barda 3 eleman daha çalışyordu
otel alakart oteli
yani ne satarsan parasını al sistemi
ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı
-hayırlı olsun yeni işin dedi.
-baban çok ısrar etti dedim
-babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi
ben cevap ararken
-hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı
söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde
offff ki ne of
işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert
bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim
-anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp
sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim
aramalarında meşkul oldum hep
bu süre zarfında
otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına
işe hep erken gelip hep geç gittim
yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım
barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım ettim
bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri
bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim
zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için
çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim
müdür veya ebrunun babası etraftayken
onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim
hiç birisine saygısızlık yapmadım
bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim
çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan kaldırmak için
ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden
uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim
bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum
akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım
bir süre sonra beni kabullendiler
şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm
bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı
ebru alanyaya döndü
otele geldi
ben çalışırken bara geldi
biraz surat yaparak oturdu
hiç oralı olmadım
-bir su alabilir miyim dedi bana bakarak
işim varmış gibi görünüp
-bir su verir misin dedim diğer barmene
kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk
onlar otururken benim antre saatim geldi
bardan çıkıp giderken
-bekle konuşalım dedi
-sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi
olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım
gitmek değil kaçmaktı aslında benimki
biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra
otele geri döndüm
ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı
hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip
gelen içecek siparişlerini çıkardım
ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular
ama ebru gelmemişti
bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz
kendi kendinize telaşlanır
nereye gitti lan bu şimdi??
ne yapıyor amk. diye düşünür
neden gelmedi diye kendinize sorar
sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz
galibası yok basbaya bana kızmıştı
ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu
beynime baykuşlar sıçsın
amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun
telefonu çıkardım
yazdım mesajı
-sen acıkmadın mı??
cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra
mesajı da masada okudu
bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken
-iştahımı kapatıyorsun
yazdığı cevaptı
ben işime baktım
kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek
yemekler yendi
önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru
merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra
-seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi
bu sırada ebru da oturdu bara
-hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip bulaşıkları yıkıyorum
odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen dedim. annesine yazık kıyamam ben sana dedi gülerek
ama gülmeyen tek ebru vardı
-birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak
-mayhoş bişey yap da içeyim dedi
babasına baktım
aynısından dedi
ebruya döndüm
bana bakmıyordu bile
-siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim
cevap vermedi
bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım
ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi
içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi
onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı
telefonu cebime alıp lavaboya gittim
-hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim
cevap yazmadı
geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı
sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve
annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti
ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum
o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi
sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan
-akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim
izini aldım
bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım
annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim
beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce
gözleri parladı ama suratı da asıktı
kapıyı kapattım
bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki
-gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi
durmadım yanına yaklaştım
çiçeği yanına bıraktım
eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü
yine de öptüm
eliyle sildi yüzü öbür tarafa dönükken
-hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim
yüzü hala öbür tarafa dönüktü
ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı
sonra yine yakaldım
başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı
zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek
bir kez daha öptüm
dudağından
sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm
-hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim
zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı
muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk
-bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim
-gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi
-babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm
-tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi
-tamam dedim
kapıdan dışarı çıktım
masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim
-yine ne oldu dedi
-bayram ziyaretine geldim dedim
yanına yaklaşıp şekeri uzattım
- bayramın mübarek olsun dedim
-tamam seninde görüşürüz hadi dedi
-bir kere sarılıp öpüşseydik dedim
-hastayım görmüyor musun dedi.
-olsun dedim yine sarılıp öptüm
-tamam git artık deli dedi
tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım
annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim
gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile
-yine ne var dedi
-oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim
-ben senin sevgilin değilim dedi
-hadi yaa arkadaş mıyız dedim
-arkadaş bile değiliz dedi
-yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim.
-yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi
-iyi tamam gidiyorum o zaman dedim
-hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi
yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek
-gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim
işe gitme zamanım geldi kalkmadım
ebrunun annesi kapıyı çaldı
hemen doğruldum
oturur vaziyete geçtim
içeri girdi
telefon elinde konuşmaya devam etti
-burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi
babasıyla konuştuğu belliydi
geç kaldık amk işe
-ben gideyim artık dedim
annesi
-ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi
-yok ben gideyim ayıp olur dedim
-ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi
-hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru
annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan
kulağına eğilip
-seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ”sen”hastalığını bulaştırır mısın bana dedim
-sen zaten şifamı kapmışsın. dedi
yanağından öptüm
-şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim
eli elimdeyken yataktan kalktım
-görüşürüz dedim
gittim
-bende seni seviyorum diye mesaj attı
işe gittim.
geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim
2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim
herşey normale döndü
iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik
sonra yine ayrılık
şimdiye kadar ki en zor vedaydı
günler geçti
ben çalışmaya
o okumaya
beraber mesajlaşmaya devam ettik
3 defa daha geldi yaza kadar
daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu
bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu
o konuda rahattım
ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca
yazın geliyor olduğunun farkına vardık
genç nüfusun gelmeye başlamsıyla
oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı
personel arası
şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı
içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi
bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi
herkes kız seçimi yaparken
ben tamamen gay kaldım konuya
bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim
espriyi anlamayan siksalak kızlar
dalga geçtiler
ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama
hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk.
ben sınıfta kaldım beyler
4 dersten kaldım
ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya
kış boyu farkedemediğim bir olayı
ebru gelince farkettim
kasiyer kız ajanmış
yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş
neyse ki bir bok yememiştim
bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi
izini aldık
iş çıkışı taksiye bindik
ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi
bizim evin adresini verdi
taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim
taksiden indik
-diskoya gidecektik hani dedim
-boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi
eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu
kardeşim nerde allah bilir
bir şişe votka aldık
yanına da tanta ilimon
yukarı çıktık
birer bardak doldurduk
salona geçtik
içki içme bir bardakta sınırlı kalırken
öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk
haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı
ara vermek istedim
verdirmedi
onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi
korumaya geçmedi kendini
boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm
biri beni hiç durdurmadı
bu kısmı çok özet geçiyorum
beraber olduk.
ilk defa
bakire miydi evet
pişman mıydı?? koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o telleri
hayat yaşanları bir kenara koymak gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi
ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı
hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar
kim kimin altına yatmış
kim kimi sevmiş umrunda değildi
banane amk. dercesine za man akıp gidiyordu
sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları
dün neyseniz yine osunuz
işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran
uçamayan. götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz
ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız
hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok
hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi
çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep
sıçmaya tekrar gidince
hep bütünlemeye kalırsın
hiçbirşeyi de bütünleyemezsin
otele gittim
kimsenin bi sikten haberi yok
bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder
çalıştım it gibi
ebru gelsin istemedim
yaptığım şey bir diğer barmene
olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi
kendimde kalması gereken bir sırdı
gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi
içimde ama saygıyla
kimse umrumda değilken
ebrudan mesaj geldi
-izin al babamdan görüşelim. çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu
-işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim
-mesajını bekliyorum o zaman dedi
işimi bitirdim
artık dur diyecek kimsede kalmadı
-hazırım nereye geleyim dedim
-buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi
-buluşacağın kişi benim. benim içinde basit birisi değilsin dedim
-yanlış anlama ama çok pişmanım dedi
-anlıyorum. seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim
-yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi
-yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim
evlerinin altına gittim
bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım
aşşağı indi
evet yalnızdı
yalnız hissediyordu
bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim
ağlayarak
-yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi
-beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim
-teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi
-yanımda da bilmemeye devam edebilirsin. bırakama seni böyle dedim
-kimseye söylemedin dimi dedi
-oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim
-hala şaka yapıyorsun. dedi çok sitemkar bir şekilde
-sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim
-hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici)
-olmaz üzülme dedim
-ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi
-iyi geceler dedim
alnından öpüp uğurladım ertesi gün yine otele çalışmaya gittim
ebruda öğlenden sonra geldi
üstümü değiştirmeye gitme saatime kadar kitap okudu
mesaj attım çıkmama yakın
-dışarda bekleyeyim mi diye
bara su almaya gelip
suyu alırken
-bekle dedi
dışarı çıkıp biraz otelle aradaki mesafemi açtıktan sonra beklemeye başladım
onun da otelden çıktığını görüp kendimi farkettirdikten sonra
yavaş adımlarla yürümeye başladım
bir süre sonra bana yetişti
yine sessizce yanımda yürümeye başladı
kim söz gümüşse susmak altındır dediyse bok yemiş amk
konuşmamız lazım işte
-nasılsın dedim
-iyiyim teşekkürler sen nasılsın dedi
-sen iyiysen bende iyiyim dedim
-dün gece uyuyabildin mi dedi
aslında uyudum ama
sanki uyudum desem vurdumduymaz gibi görüneceğimi düşünerek
-eh işte biraz.sen uyuyabildin mi dedim
-pek sayılmaz dedi
-olan oldu artık ebru yanındayım merak etme dedim.
-yanlış zamanda oldu ama dedi
-bırak tek yanlışımız bu olsun üzme kendini dedim
-yanlış anlaşılmış olmaktan korkuyorum. dedi
-hata senin değil ben ileri gittim özür dilerim dedim
ebru elinde hiç koz kalmamış batak oyuncusu gibiydi
onu bu durumdan kurtarmak benim görevimdi
ama lafla anlatılacak veya kapatılabilecek bir konu değildi
tek yapabileceğim zamanla onun bu pişmanlığını unutturmaktı
ben alacağımı almış
onun bakire olduğunu ve onun için ilk olduğumu öğrenmiş olmanın gazıyla daha da çok bağlandım ebruya
olayları eski seyirine döndürmek gerekiyordu
tekrar okula gitmesine sayılı günler kalmıştı
ve her buluşmamızda
her konuşmamızda
ikimiz de pişman pişman olamazdık
gün geçtikçe paylaşımlar çoğaldığı için
üzerinde konuşulası konu sayısı da artıyordu
bu olay da en azından bir konu olarak kalmalıydı
ikimizin geleceğinin akıbeti için şimdiki durumdan kurtulmak gerekiyordu
en azından ankaraya onu bu psikoloji ile gönderemezdim
ilk adımı ben kendim gibi davranmaya başlayarak attım
-bende hap atsa mıydım acaba hamile kalmam dimi dedim
-offf dedi üzüntülü gülümsemesi ile
-hamile kalırsam anne mi olurum baba mı dedim
-sus lütfen dedi
-haptan başka kaldı mı dedim
-ne yapacaksın dedi
-bir daha lazım olmaz mı dedim
-çok kötüsün kelebek dedi
hızlı adımlarla yürümeye devam etti
arkasından yetişip
-alınganlık yan etkisi yapıyor galiba bu hap dedim
-dalga geçme o konuda o zaman dedi
-tamam affet sahibini dedim
-tıp dünyasına acıyorum kötü espri yapanlar için bir ilaç bile bulamadılar daha dedi
ayarı yedik.ama en azından biraz gülmüştü
konu dağılmıştı
ben yanında yürümeye devam ederken
elimi tuttu
-affettin olarak algılıyorum bunu dedim
-şansını zorlama dedi
-benimle birşey içmek izter misiniz zor bayan dedim
-ben ısmarlarsam olur dedi
-paran var diye artislik yapma bende çalışan birisiyim dedim
-sana birşey ısmarlamak için işten mi kovdurayım seni dedi
vay amk. şaka yapıyor olsa bile gurur kırıcıydı lan bu.
-tamam içmiyorum dedim.
-off tamam sen ısmarla dedi
bir yere gittik
birer çay içtikten sonra onu eve bırakıp bende
üstümü değiştirmek için eve gittim
sonra otele geçtim
akşam gelen bir mesajla ne bok yiyeceğimi şaşırdım
-anneme herşeyi anlattım kelebek
iyi bok yedin amk. çok iyi bok yedin
ben nasıl bakacağım kadının suratına bir daha
-herşey derken onu anlatmadım umarım dedim
-onu da anlattım dedi
-alanyayı terk etmemi istiyorsun sanırım dedim
-babama anlatmayacak söz verdi dedi
-ebru yaptığının doğru olduğunu sanmıyorum dedim
yaa amk.. anneye bu anlatılır mı??
mesaja cevap verme süresi uzadıkça daha da sinirlendim
-merak edilecek birşey yok korkma dedi
hay korkularımın amk.
çok yüksek bir yerde, karanlıkta,dar bir kutunun içine, yılanlar ve örümceklerle aynı yere koydu beni sen adamların kızını kendine aşık et
aklını başından al
ailesi yerine sürekli seninle olmak istesin
otellerinde işe başla
sonra kızlarının namusunu da al
sonra merak edilecek birşey yok diye kendini avutmaya çalış
babası geldi bara
-bir soğuk su verir misin kelebek dedi
elim ayağım titredi amk.
yoksa adam kızının başına gelenleri duydu da
herşeyin üzerine bir soğuk su mu içmek istiyordu
beni öyle görünce
-bir şeyin mi var kelebek hasta gibisin dedi
bu ne demekti lan şimdi laf mı çarpıtıyordu bana
-yok iyiyim saolun dedim
-bir şey varsa söyle dedi. ağzımı ararcasına
çok heyecanlandım piçler. çapraz sorguda hissettim kendimi
çok normal bir su isteme olayı bile beni paranoyak yaptı
tamam eyvallah babası bilmiyor gibi gözüküyordu ama
bi de annesi var daha
akşam yemeği için yine benim çalıştığım otele geldiler
zaten personelde bana şaka yollu takılmaya başladı
seni hiç yalnız bırakmıyorlar diye
hakaten amk.iki dakika rahat bırakın da çalışalım
onlar otele girdikten sonra
ellerimde ayaklarımda bir güç kesilmesi oldu
fıçıdan bira doldurmak için bira bardağını havada tutacak kadar bile kas yokmuş gibiydi kollarımda
göz göze gelmemek için selam bile vermedim
onlar oturdular
bizimki biraz oturduktan sonra yanıma geldi
-nasılsın diye bişeyler soruyor ama
benim gözüm masada acaba annesi babasına telaşlı telaşlı birşeyler anlatıyor mu diye
bu arada ebruya da cevap verdim
-büyük harflerle hiç iyi değilim ebru dedim
anladı kızgın olduğumu
-tamam sorun yok aşkım rahatla lütfen dedi
-ebru sonra konuşuruz git şimdi lütfen dedim
ben ebruya bunları anlatırken anne ve babası konuşuyorlardı
bir ara babası masadan kafasını çevirip bana baktık
hemen barın içine eğildim
paranoyam bu boyutlara çıkmıştı
sanki rakip taraftarın arasında kendi takımımın forması ileydim amk.
herkes bana bakıyor gibiydi
yemek sonrasına kadar kabus gibi geçti
yemek sonrası masaya davet edilince
kabus gerçek hayatla karışmaya başladı
hiçbirşey yokmuş gibi davranması gereken ben iken
bunu başarabilen annesi ve babasıydı
ben henüz gözlerimi annesinin gözleri ile şahsen tanıştırmamıştım
uzaktan bana baktıkları belliydi ama
ben tanıştırmama konusunda ısrarcı oldum
bir kaç tane soru sordular bana
-alışabildin mi.memnun musun falan filan işte
ama bu soruların hepsinin altından bir anlam çıkarmaya çalıştım
içimde hep ne zaman sadede gelecekler acaba
beni neden çağırdılar ki amk masaya diye düşündüm
-yaz sonu tekrar tatile gideceğiz. senin için patrondan izin aldım dedi. benim patron
vay amk.biz iyi yere kapak atmışız
-patron izin verdiyse benim için sorun yok dedim
-ne zaman gideceğiz dedim.
-3 gün sonra dedi
-yaz sonu erken geldi biraz dedim
ebru ayağıma vurdu bok yeme amk. tatile gidiyoruz işte dercesine
-tamam ben işimin başına döneyim dedim. masadan kalktım
klasik mesai arkadaşları merakı ne konuştunuz sorularına
-3 gün sonra işten kovuyorlar dedim.
-hadi lan dediler
-üç. gün sonra işe gelmeyince görürsünüz dedim
gece bitti
ebruyla gece konuşup bir güzel azarladım.
ona göre herşey normal amk.
sonraki gün kandırdı beni kızgınlığım geçti
kimse o konu üzerinde durmuyordu
tatil de yaklaşıyordu
biraz aramız normale döndü
artık o konuyu biraz kapatmışa benziyorduk
normal olarak öpüşmeler başladı
ama sadece normal öpüşmeler
ve o güne geldik
ben hazırlanıp evlerinin önüne geldiğimde ilk sürprizi gördüm
biladeri gelmiyordu ebrunun
arabaya binip tatil yerine gittik
kemer
ben matematik hesablamaları içinde iki bilinmeyenli denklemle boğuşurken
bir anahtar ebrunun eline verildi
diğer anahtarı onlar aldı
ben nereye gideceğim konusunda kararsızken
ebru
-centilmen ol biraz benim valizi de taşı dedi
tamam eyvallah taşıyalımda bana yatacak yerin yok gibi davranmayın amk
aynı kattaki odaya çıktıktan sonra
annesi ve babası kendi odasına girince
ve anahtar sayısı bire düşünce bende nerde kalacağımı öğrendim
içeri girdik
kapıyı kapatıp kilitledi ebru  ne salakmışım farkedemedim dedim
-neyi farkedemedin dedi
-neyin peşinde olduğunu dedim
-neyin peşindeymişim ki dedi
-şimdi nedir bu tatilde aynı odada kalma muhabbeti? geçen sene izin vermeyip
bu sene babanın bana tatil teklif etmesi ve üstüne aynı odada kalmamıza
izin vermesi tam da biz cinsel ilişki yaşadıktan sonra.
bunların hepsinin tesadüf olduğunu sanmıyorum. doğruyu söyle babanda biliyor mu dedim
-ben anlatmadım yemin ederim dedi
-annenin anlatmış olma ihtimalini kaldıracak bir yemin edebilir misin dedim
-bana anlatmayacağını söylemişti ama dedi
-bundan sonra kendi başına karar alırken beni de içine düşüreceğin ihtimalleri hesabla ebru dedim
-ben banyoya giriyorum dedim.
valizden gerekli şeyleri aldıktan sonra duşa girdim
tahmin ettiğiniz gibi çok zevkli birşey değildi ebru ile aynı odada olmak
tamam iki sevgili olarak süper gözükebilir ama
yan odada annesi ve babasının olduğunu bilmek pek eğlenceli değildi
ben banyoda iken
kapıya gelip
-ben annemlerin yanına gidiyorum akşam ne yapacağız bir sorayım dedi
-tamam dedim ben devam ettim duşa
dışarı çıktım ebru odada yoktu.ama her an içeri yabancı biri girebilir diye
banyoda giyinmiştim üstümü
yatağa uzandım ebruyu bekledim
ne yapacaksak ona göre giyineyim diye
biraz içim geçmiş uyuyakalmışım ebru geç kalınca
uyandığımda o da bana sarılmış yatıyordu
sadece gözümü açarak uyandım o farketmedi
başı göhsümde olduğu için
o halinden bile ne kadar sevildiğimi biliyordum
hiç bozmadım uyuyormuşa devam ettim
o beni yanağımdan öperek kalktı
o öpünce bende gözümü açtım
havlusunu alıp o da banyoya gitti
arkasından bende kalktım
banyonun kapısına geldim
kapı kapalıydı banyonun o içerdeydi
üstünü çıkarma süresi verdikten sonra
-ebruuu çok sıkıştım kapıyı açsana dedim
-yaa çıplağım şimdi ama dedi
-sanki görmedim ne olacak aç dedim
-olmaz bekle dedi
ısrarla kapıyı vurmaya devam ettim
-offf tamam diyerek kapıyı açtı
ama çıplak değildi üstünde havlu vardı
-hadiii dedim
-ne hadi dedi
-dışarda bekler misin lütfen dedim
dışarı çıktı
ben biraz oyalandıktan sonra sifonu çektim
çişim yoktu ki amk. piçlik peşindeyim
kapıyı açtım
üstüne sardığı havluyla beni bekliyordu
havlunun bir kenarına ellerimi silerken
pis pis de gülüyordum ona bakarak
o ise bir an önce banyoya girme telaşındaydı
havluya elime yeterli kavramayı yaptıktan sonra
asılarak kendime çektim havluyu
dayak yiyeceğini anlamış boksörler gibi sarıldı bana
-çok kötüsün yaa dedi
-bi kere öpmezsen bırakmam dedim
-öpmem dedi
-o zaman ben öperim dedim
-bi kere ama dedi
-lan pazarlığı mı olur bu işin istediğim kadar öperim dedim
yanağından başlayıp dudağını son durak olarak belirlediğim öpüşme serüvenine
o da dudakta kaldığım yerde devam etti
biraz öpüştükten sonra
-izninizle kelebek bey dedi
-buyrun hanfendi dedim ama havluyu da bırakmıyordum
-ver şunu yaaa dedi yalvaran gözlerle
-onsuz git ne olacak dedim
mahrem yerlerini eliyle kapatarak içeri kaçarcasına girdi
-nereye gidecek mişiz dedim kapının dışından
-restoranın birine gideriz dedişer plan yokmuş dedi
bende biraz daha uzandıktan sonra
üstümdekileri çıkarıp akşam için giyindim
o banyodan çıkınca
saç için gerekli zamanı ayırdıktan
ve dişleri macunladıktan sonra
ebrunun üstünü giyindikten sonra banyoyu ona teslim ettim
o da saç baş derken dışarı çıkmaya hazır hale geldik
onların kapısını çaldık aşşağıda bekleyin geliyoruz dediler
lobiye inip oturduktan sonra
onlarda hazırlanıp aşşagı indiler
hala bize baktıkları zaman utanıyordum
alışmam baya uzun sürecekti bu genişliğe
ama hayat süperdi lan
tam sonradan görme bir piç haline geldim
böyle düşünmemin sebebi onlar için çok normal olan
tatile gitmek
lük restoranlarda yemek yemenin benim için daha önceki hayatımda hayallerde olmasıydı
çok güzel bi kız arkadaş
zengin bir aile
imkanlarda sınır yok
paramız kısıtlı şunu yapamayız tasası yok
ne güzel hayat amk.
ben ömrüm boyunca çalıştığım parayı yemeden içmeden biriktirsem alamam o otelin birisini.
restorana gittik
yemeği yedik
sahile nazır bir restoranda
ben hala çekingenken
onların eğleniyor gözükmesine
bende bukelemum hormanlarımı salgılayarak ayak uydurdum
yemek üstü içkiler içildikten sonra
kısa bir kemer çarşı turundan sonra
otele döndük
hızını alamamış olan aile bireyleri
odaya davet etti bizi
biraz da orda oturduktan sonra
gerilmeye başladım
birazdan kızları ile bir gece geçirecektim
vay amk. kızıma ne yapacak acaba diye düşün müyorlar mıydı acaba
tahmin edin ebru annesi ve babasına ne diyerek izin istedi
neyse amk.bir sürü küfür edersiniz şimdi burda bırakılır mı diye.
ebru
-sizin yapacak işiniz vardır bize müsade dedi. hadi gidelim kelebek dedi.
ebru diye başlayıp ebenin diye devam eden sonuna ne koyacağımı akıl edemediğim bir sözcük kıtlığına girdim o saçmalıkla
-biraz daha oturalım dedim
4 senedir beni tanıyan ve artık oğlu olarak kabullenmiş annesi
-uykun yoksa otur oğlum biraz daha dedi
-henüz yok dedim. ebruya da dönerek
-uykun varsa seni odaya bırakayım dedim
-iyi olur dedi
benim amacım altında kaldığım yükün altından kurtulup üzerimdeki kötü bakışlardan arınmak
yoksa uykum olmadığından falan değil
annesi ve babasını eğer rahatsız ediyorsam biraz daha rahatsız edecektim ama
en azından onların gözünde abaza olmayacaktım
annesi ve babasının kapısını açık bırakarak
ebruya odaya kadar eşlik ettim
-nasıl uykun yok yaa dedi
-uykum var ama bunun için izin isteme şeklim farklı sen kendi iznini aldın.ben de izini alıp gelirim.iyi geceler sana dedim
odaya tekrar döndüm
annesi ve babasına
-rahatsız etmiyorum değil mi dedim
-hayır hayır otur dedi annesi
sonra konuşmaya başladık
onların esnemeye başlaması için aradan yarım saat geçti
ben yeşil ışığın yandığını görünce
-izninizle bende yatayım artık dedim
-iyi geceler dediler
ama içimde kendimi onlara bu gece birşey yapmayacağıza inandırma çabası vardı
çok aptalca ama yine de dedim.
-çok yorulmuşum bugün. tatil yapmak çalışmaktan daha yorucuymuş dedim.
hem esneyerek hem yavaş adımlarla yorgun gözükmeye çalışarak odadan ayrıldım
gerdeğe kızın annesi ve babası tarafından uğurlanmak kadar bi genişlik mi var amk.
hoş beni 4 senedir tanıyorlardı
onlara hiç saygısızlık etmedim
muhtemelen ebru gece gündüz benden bahsediyordu
ilk geceyi bile anlatmakta sakınca görmediğine göre
gerisini siz düşünün artık
geçen seneki tatile izin vermemişti babası ama
bu sene izin veriyorlardı
genelev kadınının işine alışması gibi genişledi bana olan güvenleri
bizim odaya girdim
ışıklar sönmüş
yatak odasına geçtim
klima çalışıyor
ortam sessiz
ebru yatıyor gözüküyor
ben nereye yatacam tabiki yanına
yoksa beni elde ettikten sonra benden sıkıldın mı diye düşünüp yarın kavga malzemesi olarak kullanmaz mıydı?
üzerimdeki kot u çıkardım.t shirtü de çıkarıp başka birini giydim
yatağa sessizce uzanıp çarşafın altına girdim
ebru uykuyu 5 geçe durumuna gelmiş
biraz uyanır gibi olarak bana sarıldı
yine uyumaya devam etti
bende yatmaya çalıştıktan sonra aklıma kurt düştü
şimdi ne olur ne olmaz
bir şekilde annesi veya babası odaya girer
beni boxerla görür rezi oluruz diye düşündüm
nedense ben onlar kadar rahat olamıyordum
yataktan tekrar kalkıp
bir şort geçirdim bacağıma
sonra yerimi tekrar alıp
yattım
sabah yine ebru bende önce uyanmış
bana sarılmış vaziyette öpme destekli beni uyandırmaya çalışıyordu
uyanık halde biraz daha yatakta kaldıktan sonra
ebru kalkıp üstünü giyinerek annesinin odasına gitti
hem kalkmamışlarsa kaldırmak
hemde kahvaltıya gitmek için
ebru geri geldiğinde ben hala yatıyordum
-hazırlar mı dedim
-yarım saat sonra dedi
-gel bakayım buraya yarım saatimiz varmış değerlendirelim dedim
-dün gece o hakkı kaybettin dedi
-iyi o zaman boş boş otur orda yarım saat dedim
-istediğim yerde otururum dedi yanıma gelerek
o da yatağa uzandı
dokunmak istedim
izin vermedi elleriyle
daha çok hoşuma gitti bu nazı
öpmek istedim
tavır yaptı bakire rahibeler gibi
tamam naz iyi güzel hoşta zaman geçiyor amk öptür işte
zaten yarım saate sığacak değil asli mevzumuz
ön sevişmenin zamanından çalmayalım dimi ama
gider e gider halimi ortaya koyup
bende öbür tarafa dönerek yüz çevirdim ebrudan
bacaklarımı da karın boşluğuna çekip kıvrıldım
2 dakika kadar dayandıktan sonra
arkama sarılarak bana yaklaştı
yüzümü göremediği için sincice gülüyordum
biliyorum amk. geleceğini
naz yapmanın zevkini biraz da ben yaşadım
o bana dokunmaya ve beni kendine çevirmeye çalışırken
ama sonra düşündüm ki
gün boyu öpememe ihtimalim var
zaten gece de işler kesat gitti dudaklarımda
inadı bırakıp ona döndüm
yarım saatin 10 dakikasını naz 15 dakikasını dakikasını oynaşma ve 5 dakikasını
son rütuşlarımızı yaparak geçirdik
sonra kahvaltı için ailesiyle lobide buluştuk
bana kızımıza ne yaptın dercesine bakmadıkları için
utanmama da gerek kalmadı boş bir ormanda önünü hayal dünyana göre tahmin ederek
ama asla ne beklediğini bilemeyerek
yürümektir, hayat
benim yoluma çıkan
gönül akarsularından şelale manzaralı
kelebeklerin hangi çiçeğe konmak için seçim yapmakta zorlandığı
bir yoldu şimdilik
geçtiğim köprülerde üvey dayı sahibi olarak ayılara rütbe taktım
yaşım hep büyüdü
durdurulamadı zaman
geçen yıllara isyan ettirmeyen birisini çıkardı rab karşıma
insanlar için en değerli elmas
bulununca dikkat etmezsen keser elini
o elmasım oldu
kesti bir kaç kez elimi
kolye yapıp kalbime asıncaya kadar
onun değeri sayesinde bende hayatın değerlerinden yararlanıyordum
nasıl mı en kral mekanda kahvaltı yaparak
annemden babamdan bana miras hayatta
bir iki dilim peynir
ev çıtlatması bir kaç zeytindi benim gördüğüm
ama gittiğimiz restorandaki
açık büfede peynir çeşidi bile en az 20 taneydi
teşekkür etmem gereken
annesi ve babasımıydı
ebru muydu
yoksa aşk mıydı
otel düzeninden bildiğim kadarı ile
tabağı tıka basa doldurmak
görmemişlikti
en azından ben öyle yapanlara yuh diyordum
bana da yuhlar olmasın diye
ebru ne alırsa bende aldım
belki doymazdım ebrunun yediklerinin aynısı ile ama
göz doygunluğu yeterdi bana
zaten gönlümü aşkı ile emziren ebru idi
kendime harcamalar yapabilme lüksü veren babasıydı
tek verebildiğim karşılık ise kendim olmaktı
barda çalıştıktan sonra tatile gelince yaz günü biraz soğuyor gibiydi alın terim
kahvaltıyı yaptıktan sonra kahve ile mideleri kafeinledik
daha sonra denize doğru yol aldık
daha önceleri denize girdikten sonra kurumak için kendimi güneşe bırakacağımda
kumla aramda sadece havlu olurdu
ama şimdi kumla aramıza şezlongdu da almıştık
zenginlik güzel şeydi amk.
-gel sana yüzme öğreteyim dedi ebru
bilmiyorum sanki amk
şuna beraber yüzmek istiyorum desene direk
bana şaka yaparken dikkatli olmak gerektiğini unuttuğu için pişman ettim onu
dalgaların kumlar üzerindeki son durağına kadar gelip
-nasıl yüzeceğim anlat bakayım dedim
-kaç kere yüzdük beraber sanki bilmiyorsun dedi
-unuttum dedim
-gel göstereyim dedi
-önce sen göster bi dedim
o biraz daha denizin içine girip
deniz görmüş mutlaka herkese yapılmış şaka olan
bana su fırlattı
sonra sizinde tahmin ettiğiniz bir ıslatma kavgası
her zaman olduğu gibi erkeğin galibiyeti ile tamamlandı
biraz yüzdükten sonra
ayaklarımızı yere basıp kafamızı suyun üstünde tutabileceğimiz son derinlikte
ebru bana sarıldı
gözüm direk unutmuş olduğum annesi ve babasına gitti
ama onlar kendi aleminde
biri kitap okuyacam diğeri de bulmaca çözecem diye uğraşıyor
amk. tatilde kitap mı okunur.
götünü başını tavuk döner gibi döndür
önce kıpkırmızı ol sonra da zencimsi bir görünüme bürün
baktım onlar bakmıyorum
ebrunun boyunun benden 10 cm kısa olmasının dengesini
boynuma sarılması ve suyun kaldırma kuvvetini kullanarak ağırlığını bana vermesi ile çözdük
hala bakan olmadığını görüp
-tuzlu bi öpücük alabilir miyim dedim
o zaten dünden razı
hal böyle olunca anne baba gözetçisi de ben oldum
onların bakmıyor olduğundan emin olduğum zamanlarda öpüştük
dudaklarımın morarmaya başladığını ellerimin deniz suyundan pörtlediğini farkedince anladım
artık dışarı çıkma zamanı gelmişti
yüzerek sahile doğru ilerledik
yürüyerek çıkmaya başlayıp
göbek altım da sudan kurtulunca
hemen suya geri dönüp
-sen devam et benim az işim var dedim.pis pis gülerek
canavar uyumamış hala
annesi ve babasının yanına gittiğimde ilk dikkat çekecek şey o olmasın diye beklemem lazımdı
bir iki kulaç daha atıp kısa bir açılma ile tekrar uyuttum
ve bende gidip yerimi aldım şezlongdaki
ebrunun benimle dalga geçercesine gülüşünün sebebini bir tek ikimiz biliyorduk
bunu da anlatmazdı herhalde amk.
anlatmadı. biz yerimiz alınca bu defa babası takıldı
-hanım gel bende sana öğreteyim yüzmeyi diye onlar bizden çocuk amk.
onlar denize gidince biz ebruyla başbaşa kaldık
-bir şey içermişin dedim ebruya
-soğuk çay olabilir dedi
-annenler ne sever dedim
-barmenleri sendin sen daha iyi bilirsin dedi
sahilin büfeye gidip 4 tane şeftali aromalı soğuk çay aldım
bizden de para çıksın amk. herşey beleş olunca yardıma muhtaç gibi hissediyorum kendimi
yalnız kalınca ebrudan soru almak kaçınılmaz oldu
-mutlu musun dedi
-cevabını sen bilirsin ancak dedim
-nasıl dedi
-seni ne kadar mutlu edebiliyorsam o kadar mutluyumdur dedim
-ben yeterince mutluyum dedi
-o zaman ilk amacım yeterin üzerine çıkmak olacak dedim
bu sırada annesi ve babası geldi
soğuk çayları görüp
-kime teşekkür ediyoruz dedi babası
-barmeninize dedi ebru
-birayı terci ederdim ama neyse dedi babası şakayla karışık
hemen kalkarak büfeye doğru yürüdüm
arkamdan dur şakaydı deselerde aldırmadım
birayı kapıp geldim
tekrar yineledi babası şaka yaptığını gerek yoktu dedi
-ben kendime aldım zaten dedim
bardağa döktüm birayı
hiç gülme mimiği vermeden
kayın pedere bu şaka yapılır mı amk.
-aa pardon dedi bozularak
-ama size ikram etmek istiyorum kabul ederseniz dedim
buzlar bir anda eridi tabi
annesine sordum siz değiştirmek istermisiniz siparişinizi diye
-çok iyi seçim sağol dedi
biraz güneşlendikten sonra pizza yemek için bir restorana gittik
pizzaları yedikten sonra ortalama hesabı
artı eksi hesaplayıp hesabı istendiğinde ben ödemek için ısrar ettim
mecburen kabul ettiler yoksa kavga çıkaracak hale gelmiştim
bok var amk artislik yapıyon bırak ödesinler işte
-maaşına zam almak istiyorsun herhalde diye takıldı babası
-zammı haketmek için şu an çalışıyor olmalıydım dedim
-ne dersin hanım yapalım mı bizim mütavazi elemana dedi
-baba zaten paranın yarısını bana mesaj atarak harcıyor dedi
-bana mı atıyor kızım onu da sen düşün dedi babası ebruya takılarak
-yap biraz hak etti çocuk dedi annesi
-tamam o zaman bir dahaki ay sürpriz olsun dedi
vay amk patronla tatile git. kızını ellerinden al yeme içme yatma hemde kızıyla beleş olsun
üstüne bir de zam al.
otele döndük yemekten sonra
onlar otel havuzunda kaldı bende otel odasına çıktım
hem ebrunun hemde benim havluyu değiştirmek için
ebru bende geleyim mi dedi
ya dur amk. kıllandırma işte milleti gündüz gündüz ne yapacaksınız ikiniz yukarda diye
-kaslarım iki tane havluyu taşımaya yeter sağol dedim. odaya çıktım denizde kullandığımız havluları balkona astıktan sonra
diğer havluları alıp aşşağı inerken
çok hızlı hareket ediyordum
ebru bu belli olmaz binbir mazeretle odaya gelir
nasıl olsa gece beraber yatacağız
aceleye ne gerek var
sonra havuza indim
ebrunun havlusunu serip kendimde yerimi aldım
babası elinde iki tane bira ile geldi
bana doğru
-ben içmeyecektim dedim
-ikisini de kendime aldım zaten dedi
ama o gülerek söylediği için şaka olduğu hemen belli oldu
sonra babasının dikkatini otelde asılı olan bir afiş çekti
-bu gece burda canlı müzik varmış akşam yemeğini burda yiyelim mi dedi babası
bana bakarak.
bana ne bakıyon amk.ben miyim patron siz nere giderseniz bende oraya gelicem
-hanımlar karar versin dedim. üzerimdeki yük azalsın diye
-beraber karar verelim dedi annesi
-ya iyi çalmıyorlarsa dedi ebru
-benim bir fikrim var dedim
bütün gözler üzerime toplandı
-akşam üstü biraz balkonda otururuz. onlar çalmaya başlayınca müziği biraz dinleri
eğer hoşumuza giderse burda kalırız dedim
-daha mantıklı bir fikri olan yoksa katılıyorum dedi babası
diğerleri de katıldı başka ne yapacaklardı ki
havuzda bir iki saat durduktan sonra
biz peder beyle 3 er tane bira devirmişiz
muhabbet de yavşamaya başladı tabi haliyle
adam iyice samimi oldu benimle
ebru postasını koydu hep babasıyla konuşunca
-bir daha ki tatile ikiniz gidin isterseniz dedi
-git de sustur şunu dedi şaka ile
-seni kim susturacak beyefendi dedi ebrunun annesi
vay amk. kadınlar bize cehpe almış
ağız tadıyla bi kaç bira içirmiyorlar
-dağılalım bence dedim ebrunun babasına
-onlar dağıtmadan dağılsak iyi olcak dedi
ben ebrunun yanına geçtim
beni takip et dedim
-gelmiyorum dedi
-kes lan gel diyorsam gel dedim. yavşak bir ses tonuyla
-bak sen hadi bakalım gücün yetecek mi getirmeye dedi
-sen bilirsin dedim
balıklama atladım havuza atladığım yerden geri çıkıp
vücudumdan akmakta olan bütün suyu üzerine akıttım
elleri ile mani olmaya çalışsada ıslanmıştı
sonra elinden tutup ayağa kaldırdım
havuz kenarına yaklaştırıp havuza ittim
hemen arkasından da ben atladım
bana kızmış gibi görünerek odaya çıktı
havlusunu bile almadan
ben nevaleyi toplayıp arkasından koştum
ama o çoktan asansöre binip
yukarı çıkmıştı
merdivenlerden koşsamda kapı yüzüme kapatıldı
15 dakika bekletti kapıda beni
sonra kapıyı açtığında duşunu almış
üzerinde sadece iç çamaşırları vardı
sarılmaya çalıştım şakaydı diye
hiç yüz vermedi
-git duşunu al kelebek dedi
-tamam ama ben çıkıncaya kadar üstünü giyinme dedim
-çok beklersin canım dedi
-geceyi beklerim o zaman dedim banyoya girdim. duşu aldıktan sonra saçları kuruttum
sonra üzerime boxer ve havluyu sarmalayıp dışarı çıktım
ben duş alırken ebru üzerine bir t shirt giymiş
koltukta otururken
ojeleriyle uğraşıyordu
yanına gidip bende oturdum koltuğa
bir süre onu izledim.
sanki ghost filminin başrol oyuncularıyız ben yokmuşum gibi davrandı
baktım olacak gibi değil o otururken bacaklarına uzandım
ellerini biraz yukarı kaldırıp başımın üzerinde ojelerine devam etti
tepki vermeden durması bişeyleri eksik yaptığımın farkına vardırdı
sahte öksürük numarasını da yemedi
gülümsüyor olsa bile yüzünü göremiyordum
-ebruu dedim
ses çıkarmadı
tekrarladım yine tepki vermedi
benimle konuşmuyordu lan resmen
-ben bu akşam yemeğe gelemiyecem midem ağrıyor dedim
ellerimle midemi tutarak
ve hastaymış gibi bir ses tonu ile
buna bile tepki vermedi
ne yaptık ki amk. bu kadar altı üstü biraz ıslatıp sonra da havuza attım
-size iyi eğlenceler ben biraz uzanayım dedim
kalktım yatak odasına gittim
uzandım yatağa
10 dakika kadar sonra yanıma geldi
ben yüz üstü yatıyordum
başım bir tarafa çevirik olarak
yanıma yaklaşıp biraz bekledi
elinin tersiyle ateşime baktı
-hiç bişeyin yok numaracı kelebek dedi
-mimarlık okuyorsun ebru doktor değilsin ayrıca mide orda değil dedim
-ne oldu ki şimdi yaa. doktora gidelim istersen dedi
-doktora gitmene gerek yok. eczaneden bir hap alman yeterli. daha öncede olmuştu dedim
-tamam ben giderim hangi hap dedi
-affet diye bir hap dedim
-o ne yaa dedi. anlamayarak
benim pis pis gülüyor olmam jetonunun düşmesine yardımcı oldu
-bende gerçekten hastasın diye çok korkmuştum dedi
-kıyamam sana ver hadi hapımı dedim
-affedilecek birşey yok dedi
-o zaman ispatla dedim
-nasıl dedi
-karşılık ver dedim
-neye dedi
dudağına yaklaştım yattığım yerden
bi kere öptüm ama karşılık vermedi
yine yatağa uzandım karşılık alamayınca
-vayyy midem nasıl yanıyor bilemezsin dedim.
-hadi kalk giyin geç kalıcaz dedi
-ben gelmiyorum hapımı almam lazım dedim
kısacık ve çok hızlı bir öpücük verdi
-hadi kalk dedi
-bu ne yaa bu dozla insan iyileşir mi?dedim
-offf dedi
-tamam zorla öpüşüyoruz artık dedim. sahte kızgınlıkla
kalktım yataktan
üstümü giyinmeye başladım
-tamam affettim dedi
dudaklarım öpülmeye hazır bir şekilde ona döndüm
bir kaç saniye süren bir dudak temasından sonra bıraktı
ben ona sarılıp devam ettim öpmeye
karşılıksız bırakmadı
ben daha birşey demeden
-şimdi olmaz dedi
böylece o işin de naz kısmıyla tanışmış oldum.
şimdilik zamanı gerekçe göstererek olmaz demişti
bakalım gelecekte ne mazaretler bulacaktı
-şimdi olmaz deyip işin zevkini kaçırınca
formalite maçına döndü olay
kazanan olmayacaktı amk.
ben bu formalite maçında kendimi fazla yormadım
akşama kupa maçı olma ihtimali yüksek gibi gözüküyordu çünkü
aşşağıdan akort sesleri gelmeye başladı
müzisyenler tarafından
ebruyla ben maçı tatil edip
üstümüzü giyindikten sonra
annesi ve babasının odasına geçtik
onlarda balkonda oturuyordu ama henüz giyinmemişlerdi
bir süre oturup müziği dinlediler
beğenip akşam yemeğini otelde yemeye karar verdiler
biz ebruyla aşşağı indik 4 kişilik bir yerde havuz kenarına oturduk
onlarda bir süre sonra
üzerlerini giyindikten sonra
aşşağı geldiler
menüleri aldık
ve birazdan siparişi garson tavsiyesi ile verdiğim steak
hayatım boyunca yediğim en güzel steak olacaktı
cafe de paris soslu steak
içinde 40 farklı baharat olan bu sosu yapmasını öğrenecek kadar çok sevdim
onlar beyaz şarap söylediler
bende pek şarabı sevmem ama radikalizme gerek yok diye bende içerim dedim
ama gazoz da istedim karıştırıp tadını yumuşatmak için
kaliteli şarap olduğu şişesinden belli olan şarap gelince
gazozla mundar etmeye kıyamadım
yağ gibi kayıyordu amk. boğazdan
yemeği yedikten sonra
bryan adams dan heaven şarkısı çalınca romantikleşen ortamda
ebruyu dansa kaldırdım
ama bu cesareti diğer dans edenlerden buldum
geceye sarhoşlaşarak devam ettim
ama yalnız değildim
diğerlerinin de dilinde çözülmeler vardı
hesap istenip
babasının kredi kartının büyük limitleri sayesinde hesap da ödendikten sonra
odaya gittik
ben yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamak için banyoya geçtim
dışarı çıktığımda
-hadi çok beklettin diyen. ebru çakır vardı
biraz öpüştük
saha sıkı sarılarak öpüşmenin cinsel çağrışım bölümü artınca
-şimdi olmaz dedim
-sen bilirsin dedi
bırakmadım gitmesine izin vermedim.
ikimizde hafiften sarhoştuk ama o benden biraz daha sarhoştu
sadece konuşmalarda harf yutmaları vardı
yoksa ikimizde ayakta durabiliyorduk
-yatak odasına geçelim mi dedim
-uykun mu var dedi
-evet ama uykumu kaçırma hakkı senindir dedim
yatak odasına geçtik
ben üzerimdekileri çıkarıp bokxerla kalarak klimayı kapatıp yatağa geçtim
-neden kapatıyorsun dedi
-üzerindekileri çıkarmanı sağlamak için dedim

çıkarmadan yaklaştı yatağa
ben çıkardım o yine utanmışken
uzun uğraşlar sonucu tekrar acıyacak korkusunu yenerek
beraber olduk
sabah ben ondan önce kalktım
o hiç kalkmak istemedi
kendini kötü hissettiğini söyledi
-neyin var diye sordum
-ağrı kesiciye ihtiyacım var sanırım tahriş oldu dedi
-tamam sen uzan biraz dedim
aşşağı inip receptiona ağrı kesici olup olmadığını sordum
hapı aldıktan sonra yine yukarı çıktım
ona hapı attırıp başında beklerken kapı çaldı
ben actım kapıyı babasıydı
-biz odada yapacağız kahvaltıyı size de söyleyeyim mi dedi
-iyi olur dedim. içeri girip ebruyla konuşmasından korkuyorudum
-tamam görüşürüz dedi gitti allahtan
biraz sonra tepside iki kahvaltı tabağı iki portakal suyu ve bir gül geldi
ebru benim ısmarladığımı sanıp teşşekkür etti sürprizim için ama
babasının fikri olduğunu söyledim
-bugün ne yapmak istersin dedim
-sadece yatmak istiyorum dedi
bi dakika lan sadece yatarsa olur mu amk. millet ne oldu ne yaptın kıza diye paniğe kapılmaz mı?
-plaja gider uzanırız sadece annenleri telaşlandırmayalım dedim
-tamam haklısın dedi
bu durumda bazı yeteneklerden yararlanmak gerekiyor
bana ihtiyacı olan birisinin içinde bulunduğu acıyı dindirebilmek için
-o zaman bugün tuzlu dudaklarından öpemeyeceğim denize girmeyeceğin için. şimdi biraz avans alabilir miyim dedim
tamamen mahsumane bir şekilde öpüştük
sonra kahvaltı için getirilmiş menaj takımından tuzluğu alıp suyun içine biraz döktüm
-yok bu olmadı.bir yudum al ama yutma o tadı yakalamam lazım dedim
biraz güldü
kahvaltısı bitti
-ben bir duşa daha alayım dedi
o banyoya girince ben annesi gilin odaya gittim
kapıyı oda servisi diye bağırarak çaldım
önce babasına kahvaltı için teşekkür edip daha sonra ne yapmayı planladıklarını sordum
jeep safariye gidelim dediler.
hassiktir planlar tutmadı
-bir gün önceden rezervasyon yaptırmak gerek miyor mu onun için dedim
-ben sabah erkenden yaptırdım dedi babası
-biraz geç kalmadık mı saat 10 dedim
-gitmek istemiyorsun herhalde dedi
-yoo hayır isterim de ebruya söyleyeyim ben dedim
-tamam yarım saatiniz var dedi
hemen odaya döndüm
ebru durum bundan bundan ibaret dedim gitmemiz gerek dercesine baktım ona
-tamam merak etme daha iyiyim dedi
kemerin ormanları arasındaki safari turumuz başladı
ebrunun suratından bazen acı çektiği belli oluyordu ama
güleryüzlü gözükmeye çalışarak
ortamı kurtarmaya çalışıyordu
akşam üzerine kadar dağ bayır çamurdan geçme sular içinde kalma yüzün gözün toza bulanması atraksiyonunu yaşayıp
çamurda oynaşan domuzlara döndükten sonra otele geri geldik
herkesin o kadar sarsıntıdan sonra dinlemeye ihtiyacı vardı
saat 9 da tekrar buluşmak üzere randevu aldık anne ve babasından
ebruyla beraber banyoya girdik üzerimdeki çamurla banyoyu bataklığa çevirip
yatağa uzandık
acısından bahsetmediği için geçmişe benziyordu
bende hiç bir kası çalıştıracak güç kalmadığı için en fazla kasın bulunduğu organımda hareketsiz kaldı
bu durumda sadece uzanmakla yetindik
ebru son kol gücünü de bana sarılmak için kollarını kaldırarak bitirdi ve
uyuya kaldı
bende uyudum
kapı çalıncaya kadar da uyanmamışız
-çocuklar uyandınız mı dedi annesikapının dışından. benden açıyorum(kapıyı) deyince
-uyandık dedim
-tamam biz lobiye iniyoruz dedi ve kapıyı açmama bile gerek kalmadı
ebru da kalkmıştı
ayakta biraz sarıldık sessizliği
-seni çok seviyorum diyene kadar ebru
gözlerinde uyku sersemliği varken
yüzünü kaldırıp gözlerine baktım
-parmağında benden bir yüzük taşıyabilecek kadar seviyor musun dedim
o şaşkınlıkla bana bakarken
cantamdan yüzüğü çıkarıp(doğum gününde veremediğim)
-seni seviyorum sözüne güvenmediğim için değil seni çok seven kalbime bir sözlüm olduğu mükafatını vermek için kabul edermisin dedim?

gözlerindeki uyku perdesini aralamak için
eliyle gözlerini ovuşturdu
lavaboya gitmem lazım dedi
durduramadım
gitti
musluğu sonuna kadar açtığını farkettim gelen seslerden hatta duşun suyunu bile açmışa benziyordu
bendeki hayal kırıklığını tahmin edemezsiniz
yüzük elimde
bir otel odasında çok iyi tanıdığımı sandığım ebru tarafından ortada bırakıldım
herşey mahvetmiş olma psikojisine
yanlış zamanda mı teklif ettik düşünceleri eklendi
sanki evlenme teklif ettim amk.
oturamadım bile ama yüzüğü de valizin içine basket attım
zorla kabul ettirecek halim yoktu ya amk
isteyenin iki yüzü pişman vermeyenin yüzüğü parmaksız.
su sesi hiç kesilmedi
muhtemelen olayın şokundan kurtulmak istiyordu
ama içime kurt düştü
lavaboya doğru yöneldim
kapı hafiften aralıktı
içeriye göz gezdirdiğimde
klozetin üzerinde iki elini başının üzerine koymuş oturuyor olduğunu gördüm
bende kapının dış tarafına oturdum
aklımdan geçenler
musluktan akan suyun hızı kadardı
pişmanlık, hayal kırıklığı,onu içine düşürdüğüm kötü durumun üzüntüsü
şimdi ne yapacağımın soru işareti.
kapının dışında oturmaya devam ederken
ona bakmadan
-özür dilerim dedim
oturduğu yerden kalktı
yanıma oturdu
ikimizin de yüzü karşıya bakıyordu
sonra yavaşça bana yaslandı
başını omzuma koydu
elini önüme uzattı
sadece yüzük parmağı diğerlerinden biraz daha yukarıdaydı
elini tuttum
-hazır olduğuna emin olduğumda tekrar soracağım merak etme dedim
elini öptüm
sonra ellerime birleştirdim
bende ona yaslandım
-hazırım kelebek bende çok istiyorum. sadece heyecanlandım yanlış anlama dedi
-hadi geç kalmayalım üstümüzü değiştirelim bizi bekliyorlar dedim
kalktım üzerimi değiştirmeye başladım
-hadi ebru dedim
-o yüzük parmağıma girmeden kalkmam kelebek.ha vereceğin başkası varsa onu bilemem dedi
-tamam başka zaman takacağım dedim
-sen bilirsin dedi
iki elini göhüs hizasında bağladı inatçı çocuklar gibi
valizden yüzüğü aldım
karşısında ayakta bekledim
bir süre bekleyince
-vaz geçtin herhalde yine dedim
ayağa kalktı. elleri arkasındaydı
-uzatsana parmağını dedim
-ne için dedi
-yüzüğü takacağım dedim
-tekrar söyle dedi
-şansını zorlama istersen dedim
-romantizm fukaralığı yapma. tekrar söyle dedi
-benimle sözlenir misin dedim. geçiştirme bir ses tonu ile
-bu şekilde hayır. ağzına yakışsın teklifin dedi
-3 ten geriye saymama izin verip benimle sözlenir misin.3 dedim.
-o ne yaa dedi
-off ebru.2 nişan 1 evlilik 3 te sözlenmek işte dedim
-hmm. kabul ediyorum o zaman dedi. sevinerek.
-ben vazgeçtim anlayışsız çıktın iyice sen dedim. gülerek
-off yaa tamam hadi hazırım dedi parmağını uzatarak
-yok yok biraz daha düşünmem lazım dedim
-parmağımı gözüne sokmadan tak şunu kelebek dedi
-ne kadar romantiksiniz hanfendi dedim. kinaye ile
-benim olacaksın uleyn dedi. gülerek
-peşinde koştuğum başka bir kız vardı biraz beklesek o düşünüyor şu an teklifimi kabul etmezse söz tekrar sözlenecem seninle dedim
-bekletme sebebini anladım beyefendi dedi
-neden miş dedim
-çünkü çok gerizekalısın kız bunun farkına benden önce varmış dedi
-hadi yaa o zaman sen kabul et bari dedim
-bende farkına vardım. düşünerek cevap veriyorum hayır dedi
gitmeye çalıştı
iki ellerimi duvara dayadım o da ortada kaldı
-bırak dedi
ebrunun telefonu çaldı bu arada
-telefon çalıyor bırak dedi
-hayır dedim
-annem arıyordur geç kaldık dedi
-merasim yapıyoruz şu an sonra arasın dedim
-ne merasimi kelebek telaşlanacaklar dedi
-sözlenme merasimimiz dedim
telefonda çalmayı kesti bu arada
-3 dedim
kollarımı indirdim
bir adım geri çekildim
yüzüğü uzattım
parmağını uzattı
yüzüğü taktım gözlerine bakarak
bana sarıldı
bende ona tabi
sarılma öncesi kısa bir öpüşme oldu
sonra yine telefon çaldı
açar açmaz
-tamam geldik dedi
telefonu kapattı
-sözlüne bir öpücük daha verir misin dedi
-ulan öteki kızı da kaçırmış olduk iyi mi dedim
eli parmağındaki yüzüge gitti
-ben seni nasıl tehdit edeceğim bende yüzük isterim dedim
-çeneni tutsan zaten alacaktım dedi
-ben bişey mi dedim şimdi. kiminle konuşuyorsun sen deyip sağa sola baktım
-hadi deli hadi geç kaldık dedi
-dur yaa öpüşecektik dedim
kısaca bir kere daha öptüm
sonra aşşağıya inip
yemek yemeye gittik
ailesi ile beraber
yüzük farkedildi. yüzük mü aldın kızım dedi annesi
-kelebek almış dedi ebru
durum anlaşılır gibi olmuştu
benim parmağıma da kaymıştı gözler ama benimki boştu
ses çıkarılmadı muhtemelen benim olmadığım bir ortamda konuşulması gereken bir konuydu
biraz utandığım için lavaboya kalktım
lavabodan erken dönmeme sebebimden hala utanıyor olmamdı
ama mecburen geri gitmek zorundaydım
masaya gittim
oturdum
yerimi aldıktan sonra
tam suyu içmek için bardağı kaldırdım ki
-hayırlı olsun dedi annesi
hiç oralı olmadım
ebru dürttü beni
-sana diyor diye
-ne hayırlı olsun anlamadım pardon dedim
-sözlenmişsiniz dedi
hassiktir ebru bunu da mı söyledin amk
-kim sözlenmiş dedim. heyecanlandığım için
babası lafa girdi
-kızım ile sen sözlenmişsin kelebek dedi
adam beni dövecek sandım amk.
-sözlendik mi ebru dedim. ebruya dönerek
parmağındaki yüzüğü göstererek
-sözlenmedik mi dedi
-çok kırıldım size dedi annesi
hassiktir yaaa offf kaçacak yer lazımdı
-bende çok kırıldım dedi babası
ha sen eksiktin zaten sıçtık iyice amk.
habersiz iş yaparsan böyle olur
ver yüzüğü işine bak amk.her yüzük de bi bok mu olması lazım.
yıllarca sakladın zaten yüzüğü dursun işte
-pardon kusura bakmayın dedim.
-bari nişanı habersiz yapmayın dedi annesi
nişan mı??
habersiz??
bi dakika lan ne oluyor amk.
açıklamayı ebru yaptı
-çok gücenmişler onlarla beraber takmadığımız için dedi
buz gibi bir biradan çok büyük bir yudum almışcasına serinledim
-sade bir tören olsun istedi ebru dedim.
böylece suçu ebrunun üstüne atarak ona olan kızgınlığımı belirtmek için
-ben mi teklif ettim beyefendi dedi
-iki yüzük olmadan sözlenilmez ebru. diğerini de alıp öyle sözlenelim.hem ailenin haberi olsun demedim mi dedim. gülerek
-bak yaa yalan söylüyor baba dedi
-siz hiç merak etmeyin ben onu biraz kızdırır yüzüğü attırırım.
sonra tekrar teklif ederim iki yüzükle böylece siz de görmüş olursunuz dedim
ben işin gırgırındayken gerekli cevap kayın pederden geldi
-söz bir kere verilir.
vay amk.
adam bi cümleyle sikti bıraktı beni orda yemek masasında yenmiş yemeğin tabak bulaşığı gibi kaldım
üstüne ebru
-duydunuz mu kelebek bey dedi
yaptığım şakanın eksik yanını bulup beni iyi göt ettiği için peder beye laf yetiştirmeden
-çok haklısınız dedim
anladı bozulduğumu
annesi bu arada ebrunun yüzüğüne daha yakından bakmaya çalışıyordu
-çok güzelmiş filan diyor ama
neresi güzel amk.
ebruya aldığım yüzükten 100 tane alsan parmağındakinin bir tanesini alamaz
-hadi kalkalım dedi ebrunun babası
kimse nereye diye sormadan kalktık
otele geldik
-birer içki içelim de öyle yatalım dedi yine ebrunun babası
bara geçtik
barmen bar menülerini dağıtmaya başlarken
-gerek yok menüye. soğuk şampanyanız var mı dedi
hiç de sevmem amk. o köpürenleri
-ebrunun annesi ben bir de su alayım dedi
ebru da ona katıldı
şampanya geldi
mantar itina ile patlatılıp gerekli miktarda köpük dışarı boşaltıldıktan sonra
bardaklar dolduruldu
… nın şerefine cümlesindeki boş yerleri doldurmak kime düşerdi
tabiki babaya
-verdiğiniz sözün şerefine çocuklar dedi. bize bakarak
ıkına ıkına içtim.
bi daha doldurmasınlar diye de hepsini bitirmedim yüzümün ekşimesinden peder sevmediğimi anladı
-başka bişey içer misin dedi
isterim tabi amk.ama direk de söylenmez ki şunu istiyom diye
zaman kazanmak için
barmene
-menüyü alabilir miyim dedim
aslında içeceğim şeyi biliyorum.
bi kaç göz gezdirip
bakarken
-aynısından bana da söyle dedi. ebrunun babası
vay amk. üstüme yine sorumluluk bindi
fikrimi değiştirip onun sevdiğini bildiğim
iki tane baco söyledim
bakardi kola fikrim hoşuna gitmiş olacak ki
-iyi fikir dedi ebrunun babası
içkileri içtikten sonra
-bir tane daha içer misiniz dedim babasına
-hayır yarın araba süreceğim dedi
sanki benim bir tane daha içmek istediğimi anlamış gibi
-bir tane daha alabilir miyiz dedi barmene
elinde içki ile gelen barmene de benim için olduğunu söyledi
evet yarın alanyaya geri dönüyorduk
-senin ehliyet yok dimi hala dedi babası
-yok dedim
-al bi tane artık dedi
-tamam dedim.
bayanlarda bardaklarını bitirinceye kadar bekledik
sonra odalara geçtik
ben herşey iyi güzel sanırken
ebru bana suçları üzerime attığı için surat yaptı
şaka olduğunu söylesemde
inatla devam etti
-ne yapmam lazım kendimi affettirmek için dedim
-hiçbirşey yapma dedi ama nazlanmaya başlamasından kafasında birşey olduğu belliydi
-söyle işte herşeyi yaparım senin için dedim
-herşeyi mi dedi. gülümseyerek
tırstım bir an amk.
hani ben hikaye yazarken araya girip. hikayeyi devralarak benim götü kaybedişimi anlatıyorlarya
bende öyle birşey olacak sandım
-evet herşeyi lan seviyorum seni ne istersen yaparım dedim
-peki dedi. dudaklarıyla
aha lan sadece öpüşmek istiyormuş sandım
dudağına yaklaştım biraz öpüştük
-tamam mı affettin mi dedim
-affetme şartım bu değildi ki dedi
-affetmediğin adamı neden öpüyorsun o zaman dedim
-affetmediğim sözlümle şampanya bile içerim.ama o şampanya kadar da soğuk alırım intikamımı dedi
-affetmeden bi kaç kez daha öpüşelim sonra ffeder durursun dedim
-olmaz dedi
-ne istiyorsun söyle o zaman dedim
-şortunu giy dedi
bi dakika tam kavrayamadım olayı ne oluyor amk.
benimle beraber olmak istiyor olsa soyun derdi direk
şortu niye giyeyim ki??
-niye dedim
-dediğimi yap kelebek dedi
bi fantazisi vardır diye düşünüp biraz heyecanlanarak kotu çıkardım
boxerla kaldığım zaman sordum
-bunu da çıkarayım mı diye
-hayır o kalsın şortu giy dedi
gittim şortu giydim
-çoraplarını da çıkar dedi
çıkardım
bekle dedi
içeri geçti
kapıyı kapattı yatak odasının
bende mal mal bekledim ne olacak diye
sonra dışarı çıktı
dizlerine kadar olan bir elbise ile
-hadi gidiyoruz dedi
-nereye gidiyoruz dedim
-beni takip et dedi
-yalın ayak mı geleyim dedim
-terliğini giy dedi
-emredersiniz de affedilmeyi neden bu kadar gizemli hale getirdin dedim
-hadi hadi konuşma dedi
odadan çıktık
resepsiyoncunun şaşkın bakışları arasında oteli de çıktık
denize doğru yürümeye başladık
piçlik koktu burnuma
-sex on the beach yapmaya mı gidiyoruz dedim
-bunun içinde affedilmeyi dileyeceksin kelebek bey dedi
eh beee bişey de denmiyor amk.
plaja geldik
-tamam mı dönelim mi dedim
-hayır yüzeceğiz dedi
-ebru sarhoşu vardır diskodan çıkanı vardır, hırsızı vardır gel dönelim dedim
dedim de kime diyorum
o üzerindeki elbiseden bir çırpıda kurtulup denize yürümeye başladı bile
bende t shirt çıkarıp
arkasından gittim
denize girdik mi girdik
sarıldı bana öpüşmeye başladık tuzlu tuzlu yine
ben biraz kendimden geçtim
-hadi odada devam edelim durduramıyorum dedim
-ben durdururum merak etme dedi
bi tane bekçi geldi tüm ortamın amına koydu
sanki denizi sikiyoruz amk.
-hop bilader ne yapıyonuz burda dedi
-yüzüyoruz dedim
-laaan bırak almışsın elin cavır gızını git bi otele götür dedi
vay amk. ebruyu turist beni de karı götürecek yeri olmayan fakir piçi sandı
-dayı ayıp oluyor ne turisti dedim
-neyse yasak çıkın dedi
nasıl bi yasaksa amk. alanyada yasak değil.hem madem göreceksin neden suya girmeden önce görmüyon
-tamam çıkıyoruz git sen dedim
-bekliyorum dedi
ebru sen bekle burda dedim
-tamam sakin ol dedi ebru
-git başka bir yerde beklede kız çıksın dedim
-5 dakika sonra burda görmeyeyim dedi
vay amk. oğluna bak kim verdiyse o sorumluluğu deniz kendinin sanıyor
bekçi gidince
ebruda çıktı
otele döndük
ıslak ıslak
duşa beraber girdik yine
sonra da zaten hafif olan ebruyu kaldırıp yatağa götürdüm

akıllı evlenince böyle götürülür dedi.
-uzun zamandır spor yapamıyorum kas yapayım diye böyle götürüyorum dedim
-romantizm fakirisin kelebek dedi
amk ben fakiriysem sen de çeneni tut.ne güzel taşıyoz işte
-sözlülük romatizmi öldürürmüş dedim
bu sırada yatağa geldik
onu yavaşça yatağa bıraktım
birden birşeyler yapacak olmanın heyecanı ile utandım kıpkırmızı oldum
evet kırmızı ben yine ben
utangaç halimden oldukça haz alan ebru da
ellerimden tutup beni kendine çekti
-bir öpücük verir misin sözlüne dedi
-evlenmeden olmaz ebru kusura bakma dedim
-zorla öperim o zaman dedi
-kol kaslarına güveniyorsan dene dedim
biraz daha çekti kendine, sizce karşı koyarmıyım amk.
-hiç zor olacağa benzemiyor dedi
yaklaşıp öptü. sonra bıraktı öpmeyi bana baktı
-bu kadar mıydı? dedim
-daha ne olsun sözlümü öptüm işte dedi
-iyi ben yatayım o zaman alacağını almışsın sen dedim
-senin almak istediğin bir şey mi var yoksa dedi
-bilmem dedim. nasıl bir şekilde dediğimi tahmin edersiniz
-kol kaslarına güveniyorsan dene dedi
-benim kadar güçsüzsen hiç sorun olmayacağa benziyor dedim
-dene bakalım dedi
ilk denemelerimde karşı koydu. gülerek ve naz yaparak
yataktan kalktım bir kaç esneme hareketi yaptım
-ne yapıyorsun deli diyerek öylece bana baktı
-zorlayacağa benziyorsun ısınmam lazım dedim.ona aldırmadan ciddi bir şekilde esnemeye devam ettim o gülme krizindeyken
sonra yatağa geçtim
uzandım
-ne oldu dedi.
-çok yoruldum. maç yapacak halim kalmadı dedim.
-masaj yapayım istersen dedi
-hani istemiyordun dedim
-naz da mı yapmayalım dedi
-sözlünü usandırdın iyi geceler sana dedim
o üstüme atladı
tekrar öptü bir kere
-nerde kaldığımızı hatırlattı mı sana dedi
-biraz daha kopya verir misin dedim
ilkine göre biraz daha uzun süren bir kez daha öptü beni
sonra da olanlar oldu malumunuz.
ertesi gün kalktık
artık alanyaya gitme günüydü
sabah kalhvaltı için otel restoranında buluştuk
kahvaltıda bayanlar deniz gidip akşam üzeri dönmek istediklerini söylediler.
ama biz ebrunun babasıyla denize giderken
ebru annesi ile kısa bir çarşı turuna alışveriş için gittiler
ebrunun babası ile
maaş konusunda konuştuk
-maaşıma zam istemiyorum. diğer personelin bu duruma vereceği tepkiyi az çok tahmin edersiniz.bu durumdan rahatsız olmak istemiyorum. zaten yeterince yüksek maaşım dedim
-kimin haberi olacak ki dedi
-muhasebecinin olur. müdürün olur onların da ağızlarını ne derece tutabileceği soru işareti dedim
-söz verdim ama eşime dedi
-zam yaptığınızı söylersiniz olur biter dedim.
-tamam o zaman sen bilirsin ama bir şartım var dedi
-nedir dedim
-bunu söz hediyesi olarak gör. ehliyet masrafların benden dedi.
-şartınızı kabul etmiyorum kusura bakmayın dedim
-neden dedi
-böyle yapacaksanız. bana maaş da vermeyin zaten. herşeyi siz ödüyorsunuz dedim
-iyi sen bilirsin dedi
bir süre oturduk ben denize girdim çıktım
biraz daha uzandıktan sonra ebrular geldi
nerden aklına geldiyse
-hadi jet skiye binelim dedi
iki tane kiraladık 15 dakikalığına.
birisine ebru ile ben diğerine de ebrunun babası tek başına bindi. ebrunun annesi binmek istemedi
o heyecanı yaşayıp
biraz da yüzdükten sonra otele döndük
üzerimizi değiştirip
yolculuk için hazır hale geldik
antalya aksuya kadar yemek yemedik.
aksudaki köftecide köfte yedikten sonra alanyaya döndük
bugün izinlisin dedi babası ama ben aksam servisinde otele gittim
millet vaaaay falan diye karşıladı
kimden duydularsa duymuşlar amk.
onlardan kimse gelmedi akşam
ebruyla mesajlaştık otelde olduğumu söyledim
ve iş çıkışı buluşmak üzere sözleştik
işim bitince yanına gittim
yorgun olduğumuz için fazla durmadan gönderdim onu bende gittim yattım
ertesi gün ehliyet için başvuruya gittim.
biraz daha zaman vardı yeni derslerin başlaması için
bu durumu ebrunun babasına da söyledim otelde.
ebrunun babası şoförü çağırdı
bana direksiyon dersi vermesini söyledi
aksam üzeri antre saatimde
ilk denemelere başladık
eli el freninde
şöyle yap böyle yap derken
bir kaç başarısız araba kaldırma denemesi
daha sonra stop ettirme sayısında ki azalma ile
birinci viteste yavaş yavaş sürmeye başladım
ikinci gün ki eğitime ebru da geldi
ama onu arabaya bindirmedim.
4 gün üstüste gittik
biraz daha öğrenmiştim artık sürmeyi ama heyecan vardı
şoför tamam oldu bu iş sana sadece pratik lazım artık dedi
ona telefon geldi
arabadan indi bana da yavaşça tur at dedi
geri geri sürerken gaza yanlışlıkla fazla yüklendim
heyecanım artınca direksiyonu da ters tarafa kırdım ne oluyor amk derken
ayaklarım dolandı yine gaza bastım
araba 1 bucuk metre yükseklikteki bahçeye düştü
ters dönmüş bir şekilde
ben emniyet kemeri asılı olduğu için yukarda kaldım
bacaklarım direksiyona sıkıştı
alnımın üzerinde saçların başladığı yerin hemen üstünde kanama başladı
tepesi aşşağı olduğum ve tüm kan oraya pompalandığı için daha fazla akıyordu
sağdan soldan yetişenler beni arabadan çıkardılar
arabanın durumu pek de iyi gözükmüyordu
ebrunun bu durumdan haberi olmaması gerekiyordu
hastaneye gitmek gerekiyordu
babasına hesap verilmesi gerekiyordu
polis e cevaplar verilmesi gerekiyordu
bi arabayı süremedin amk diye kendime küfürler edilmesi gerekiyordu
hastaneye gittik önce arabayı orda bırakarak
doktor tutturdu dikiş atacam diye
dikiş atılması demek
saçların önünün kazınması demek
bu durumda ebrunun haberi olacağı ilk aklıma gelen şey olduğu için şiddetle karşı çıktım
zaten o kadar da büyük bir kesik değildi
doktor atmam lazım dedi
sinirlendim doktora
-sorumluluk benim atma dikişi ödemeyi atmış gibi yaparız merak etme dedim
doktor da bana kızdı ama ben kazandım.
biraz pansuman yaptılar
bacaklarımda da bişey yoktu yürüyebiliyordum zaten
polis de
kara yollarına zarar vermek. ehliyetsiz araç kullanmak ve ekleri şeklinde bir sürü ceza yazdı
arabayı sanayine çekici vasıtası ile gönderdik
şoför mecburen olduğu için ebrunun babasına haber verdi
arabada değil bende bir şey var mı diye heyecanla geldi
o günden sonra bir daha koltuğa oturmadım beyler. hala ehliyetim yok
ebrunun haberi oldu
o da kızdı bana neden dikkat etmiyorsun diye. şoföre kızar gibi oldu bir ara neden yalnız bıraktı diye ama ben müsade etmedim
sonuç olarak arabada maddi zarar
bende rezil olma
şoförde pişmanlık
ebruda da korku oldu bana birşey olacak diye.
bu akşam izinlisin dedi ebrunun babası
halbuki izni gerektirecek bir durum yoktu
hemen arkasından ebru aradı
-bu akşam gel beni al dedi
olayda onun parmağı olup olmadığını öğrenmek için
-çalışıyorum bu gece dedim
-babam izin vermedi mi sana dedi
böylece ebrunun olayda parmağı olduğunu anladım
-başka bir kızla randevum var ebru dedim
-kızmıyorum dedi
-tamam o zaman akşam gelirim dedim
akşam gittim onu evden aldım
-nereye gidiyoruz dedim
-şu restorana dedi
-ne yapacağız orda dedim
-yemek yiyeceğiz dedi
-ben yedim yemek dedim. yemediğim halde
-acıkıncaya kadar bekleriz o zaman dedi
restorana gittik
yemekleri söyledik.
heyecanlıydı
bir şeyler sakladığı belliydi
yemek sonrası anladım nedir heyecanın sebebi diye
-çok korktum sana birşey olacak diye kaza yapınca,sen kendini öldürmeden şunu bi al bakayım dedi
yüzük kutusunu çıkardı
açtım içinde bir alyans vardı
içinde ebru yazıyor ve benim ona teklif ettiğim gecenin tarihi yazıyordu
-çalışırken takmasam olur mu?diğer kızlar yanlış anlar şimdi dedim
-bende çıkarayım o zaman dedi
vay amk. ne kadar ağır bir şaka yaptığımı farkettirdi bana böyle çıkışması
-en azından inş. parmağıma olmaz dedim gülerek
-o parmağını kırarım zorla sokarım.bir zevkle yüzük taktırmıyorsun dedi
-kazadan sonra beyin hücrelerimde bir ayar bozukluğu oldu kusura bakma dedim
-o ayar bozukluğu sende ben seni tanıyalı beri var zaten dedi ben bişey demeden
-özür dilerim dedi.
-özür dilemeni gerektirecek birşey yok haklısın,en mutlu olman gereken anında
bile işi dalgaya vurup kendimi eğlendirirken seni üzüyorum asıl ben özür dilerim dedim
-bunun farkında olman bile seni seviyor olmama bir sebebtir dedi
-fazla abarttığım anlar oluyor.sen bana aynı şakayı yapsan senin kadar alttan alamayabilirim. kendimi biliyorsam almam,
anlayışın ve bana katlanabildiğin için teşekkür ederim
halbuki bir gün bu şakaların bir tanesi kızıp arkana bakmadan çıkıp gitsem yaşayamam bile
kumardan kalma bir huy bu galiba adrenalin gibi
beni bırakıp gitme ihtimalini bilerek seni çok kızdırıyorum. böyle bir riski alıyor olmak
aslında çok korkutucu, sanma ki ebru tamamdır benimdir bensiz yaşayamaz
ben ne yaparsam yapayım bana katlanır,ben gitsem bile arkamdan gelir düşüncesi var
inan yok,
aklıma ya bir gün biterse diye geliyor ve çok daralıyorum.
çok korkuyorum seni kaybetmekten
hiç bir zaman biterse bitsin yaşarım ben onsuz da diyemiyorum
yaşayamaz mıyım? yaşarım elbet ama sende nefes alıyorsun afrikada ki fakir bir çocukta
seni üzmeme izin verme ebru yoksa sonunda ben çok üzüleceğim.
haylaz bir çocuğunum senin ama kulaklarımdan çek arasıra
insan çocukken anasız aşıkkende yarsız yaşayamaz.
tekrar özür dilerim dedim
-benim oğlum yeterince biliyor ne yapacağını zaten.
sadece uygulama hataları yapıyor bazen onu da zamanla öğrenecektir dedi.
birbirimizsiz yaşayamayacağımız halde birbirimizi kaybetmeye meyilli hareketler yapmayalım kelebeğim.
daha önce provalarını yaptık ayrılığın seni bilemem ama ben dayanamıyorum sensizliğe dedi
-evet haklısın ebrum zamanı anımsatan nereye baksak ufuktaki ayrılığı görmeye başladık yine dedim(ankaraya okul için dönecek olması)
bu sırada yemeği de yedik
üstüne kahve de içtik
-kalkalım mı dedi
hesabı ödedim
küçük bir yürüyüş yaptık
-herkes için yazılmış birisi vardır ebru dedim
onaylarcasına başını salladı
-bazen doğru kişiyi bulmak için geçmen gereken bir kaç kişinin hayatına girmesi gerekir dedim
ben seni buldum. bana yazılmış doğru kişim için geçmek zorunda olduğum birisi değilsindir umarım dedim
-kaderi bozmak hattimize değil sen sadece umutlu ol ben öyle yapıyorum çünkü dedi
-bugünümüze kadar olan kısma bakıyorum da şükretmek gerekiyor halimize dedim
-tüm dualarımın ilk kelimesinin kelebeğim dedi
-benim tek duam var o da tek kelimeden ibaret. ebru. dedim
iskeledeki bir banka oturduk ama bizim yerimize değil
başını omzuma yasladı
bende tek kolumla onu sardım
bir süre oturduk
sonra bir türkü kafeye gittik
bir köşeye oturduk
çalan müziğe kaptırdık kendimizi
aheste aheste içtik
gelen gülcüden bir gül aldım ebruya
hem gülcüyü kızdırmak hemde ebruyu güldürmek için
kıran kırana pazarlık ettim gülcü ile
cingene olduğu için ve bende onunla onun lisanını konuştuğum için
ama ebru sıkılmış olacak ki
bir tanesi çekti
-ver kaç para istiyorsa dedi
hevesim kursağımda kaldı
fazlası ile verdim gitti gülcü
ebru sıkılmış olacak ki
-hadi gidelim dedi
hesabı ödedim
gülü masada unuttu
bende neden almıyorsun demedim
bir kaç yüz metre yürüdükten sonra
-o yüzüğün akıbeti de sana aldığım gül gibi olmasın dedim
-offf pardon unuttum hadi dönelim lütfen dedi
-boşver hadi gidelim dedim
ısrar etti geri dönmek için bende inat ettim gitmemek için
-burda bekle o zaman dedi
-tamam boşver ebru dedim
-bekle lütfen dedi
geriye dönüp yürümeye başladı
bende mecburen arkasından gittim
gülü biraz geçte olsa türkü barın barında buldu
masayı kaldırınca bara koymuşlar
gülün fazla olan sap kısmını koparıp
tokası ile saçının arasına soktu
-ne kırıyorsun gülü o kadar para verdik dedim.
-paranı vereyim de sus dedi
ağır konuştu yine ama piçliği ben başlattığım için ses çıkarmadım
sonra o da ağır konuştuğunu farkedip
koluma girdi
-kızdın mı dedi
-yok tamamen haklısın,ben kaşındım dedim
-ben sana para ile alınamayacaklar şeyler verdim. sende bana paramla alınamayacak bir aşk yaşatıyorsun.
bırak para sadece babamın bana verdiği harçlık sana verdiği maaş olarak kalsın hayatımızda dedi
haklı amk. allahın fakir piçinin tekisin amk. paradan bahsettiğin kişiye bak.
beni euroyla kaldırıp dolarla sikti beyler

-yarın ne yapacağız dedi
-ben çalışıyorum annem yayladan gelecek akşam üstü de eve gitmem lazım dedim
-beraber gideriz dedi
-tamam bakarız dedim
onu evine bırakıp bende eve gittim.
ertesi gün işe geldim
sabah gelen barmene
-şiftleri değişelim mi ben sabah geleyim sen öğlen gel benim biraz işim var öğlen arası dedim
anlaşmayı yaptık
akşam üstü ebru aradı
-bende geleyim mi size dedi
-iyi hadi otelde bekliyorum dedim
-sen geç eve ben gelirim dedi
ben eve gittim
annemle hoş beş konuşurken. yayladan getirdiği üzümden yedim
sonra ebru da geldi
konuşmaya başladılar
annem yayladan bahsetti ebru olan bitenden bahsetti kendi aralarında bir süre konuştular ben
banyo yapıp üstümü değiştirken
ben yanlarına geldiğimde mutfaktalardı
aralarında ki konuşma
annemin yayladan getirdiği üzüm yapraklarını sordu ebru
annemde onlarla yaprak sarması yapacağını söyledi
ebru çok sevdiğini söyledi. annesinin de çok sevdiğini söyledi
tamam annenleri de al uygun bir zamanda gelin yapayım dedi
bi dakika anne ne yaptın resmen davet ettin ailesini
ebru zaten dünden razı
-tamam yarın geliriz dedi
-hadi gidelim geç kaldım dedim
evden çıktık
ebru annesini aradı
-kelebeğin annesi bizi yarın yemeğe davet ediyor anne dedi
bir süre konuştuktan sonra
telefonu kapattı
-bana haber verirsin kaçta gelelim diye dedi
-tamam dedim
ben otele geçtim
o eve gitti
gece iş çıkışı işim biraz uzadığı için ebruyla sadece telefonda görüştük
ona yarın öğlen onunla denize gitmek için öğlen antre kullancağımı söyledim
anlaştık
ben eve gittim
annemle yarın akşamki yemek konusunda konuştuk
halamları gündüzden eve davet edip
evi çeki düzene sokacaklarını bana da eksik olan bir kaç şeyi yarın almamı söyledi
ben sabah erkenden işe gidip
iş çıkışı annemin bana verdiği listedekileri aldım
sonra eve gidip denize gidebilmek için gerekli nevaleyi düzüp
ebruyla buluştuk
denize girdik
eğlendik derken
unuttuğumuz bir şey vardı
akşam çalışacaktım
ben yemeğe nasıl gelecektim
babası da birşey dememişti
sonra otelde gece biraz daha geç gelip barı kapatıncaya kadar bekleyen barmeni arayıp
onunla şiftleri değiştirdim
yemek çıkışı otele dönüp barı ben kapatacaktım
ben eve geçtim ebru da kendi evine
evde son hazırlıklar yapılıyordu
annem ve halam
fesleğenli imam bayıldı
yaprak sarma
börülce salatası ve cacık hazırlamışlar
ben onlara
masayı kurmaya yardım ettim
duşu alıp üzerimi değiştirdikten sonra
babamda geldi
halama kalmasını söyledik ama kalmadı
ebruya telefon açtım geliyor musunuz diye
-yoldayız dedi
heyecanlanmaya başlamıştım
çıkabilecek sorunlar beni endişelendiriyordu
ellerinde tatlı ile geldiler
ebrunun kardeşi de gelmişti
benim bilader de evdeydi
kısa bir tekrar tanışma faslında sonra
salona geçtik
-sofra hazır direk oturun isterseniz dedi babam
-evet soğumasın dedi annem de
bu durumda oturmak zorunda kaldılar
yemeğin başındaki tek konuşmalar
çok güzel olmuş afiyet olsun geyiği idi
daha sonra geyik
işler nasıl yayla nasıl diye genel konuşmalardan sonra grublaşmalar oldu
ebrunun annesi annemden yemek tarifi alırken
babamla ebrunun babası politikaya atıldılar
kardeşlerimiz de
ben şu okulda okudum sen bunu tanıyor musun
o benim de arkadaşım derken onlar da geyik kurdular kendi aralarında
ben ortada ters giden bir durum var mı diye
onları kontrol etmekten kimse ile konuşmadım
baktık herkes yemeğini bitirmiş
ben masayı yavaş yavaş toplamaya başladım
bana yardım etmeye yeltenenlere siz devam edin ben hallederim dedim
ebru yeltenmekle kalmadı o da yardım etti bana
masayı kaldırdıktan sonra
yavaş yavaş lavaboya el yıkamaya geçtiler ve sonra
oturma grubuna yayıldı hepsi
biladerle ebrunun kardeşi
birbirlerine pes iki de rakip olabilmek için yan odaya geçtiler
şöyle bir baktım hepsine
vay amk korkacak hiç birşey yokmuş gibi geldi
hepsi konuşuyor kendi aralarında
kültür farkını sikine takan bile yok
ebru sanki ev hanımıymış gibi
-çay mı içersiniz kahve mi dedi
çayda karar kıldılar
ama ne hikmetse çayı da ben demledim
sonra biz de içeri geçip
oturunca muhabbete biz de dahil olup
sorulan sorulara cevap olduk
ben sıkıldığım zamanlarda
çayın durumunu kontrol etmek için mutfaga kaçtım
çaydan sonra
annem tatlıları da ikram etti
benim iyi geçtiğini düşündüğüm
buluşma tekrar görüşmek üzere sözler alındıktan sonra
vedaya geçti
onları biraz bekletip bende üstümü değiştirdim iş için
gitmeseydin demelerine diğer barmene söz verdiğimi söyleyip
onlarla gittim
beni işe bıraktılar
geç saate kadar çalıştığım için o gece de görüşmedik ebru ile
daha sonraki günlerde annem ebrunun annesini kısır yemeye
davet etti
karşılıklı görüşmeleri oldu
ebrunun babası
sürekli babama selam gönderdi
biz ebru ile işten arta kalan zamanlarımda görüştük
otele geldi
geceleri buluştuk
denize gittik
ebruyu okulu için ankaraya gönderme vaktine kadar olağan dışı birşey olmadı
son gecesinde işe gitmedim
bu durumdan kimse rahatsız olmadı
anlayışla karşıladı iş arkadaşlarım
klasikleşmiş veda hazırlıklarında olduğu gibi söylenecek fazla sözün olmadığı
bir kaç saat yaşadık
sonra bir arkadaşımın evine gittik
orda geceyi beraber geçirdik
sadece birbirimizi üzen
muhtemel yaşayacağımız ayrılık acılarından konuşup sarılarak yatarak
gece sonu sabaha doğru onu eve bırakmak için onların evine gittik
-burda bekler misin dedi
yukarı çıktı
5 dakika sonra
elinde bir poşetle geldi
-gönderdiğin 30.000 mesaj için teşekkür ederim dedi.
ve poşeti bana verdi
tekrar öptü
-yarın gelir misin beni uğurlamaya dedi
başımla geleceğimi ima ettim
tekrar öptü
o yukarı çıktı ben eve geçtim eve gelince poşet elimdeki ağırlığını kaybedip
beynimde ağırlık yapmaya başladı
zaten 30bin mesajın için teşekkür ederim dediği zaman
aşkımız için bir uğraş vermiş
olduğu belliydi
peki ben ne yapmıştım hiç birşey
açtım poşeti
gözüme ilk çarpan bir kaç defter oldu
ama onlardan önce bir kutu çıkardım
ebrunun bana hediye ettiği cep telefonu kutusuydu
kutuyu açtım model olarak cep telefonunda son nokta dedikleri cinsten
hani ben paraya kıyıp da o telefonu almazdım
bi tek mesaj bölümü çalışsın birde yes tuşu o kadar küçük olmasın yeter amk
telefonda ne gerek var o kadar atraksiyona
telefonu aldık kabul ettik
poşette kalanları çıkardım
4 tane defter
her birinde ebrunun el yazısı
ilk mesajımdan son mesajıma kadar yazmış
her sayfanın altına
sayfada kaç mesaj yazılmış onu yazmış
diger sayfalarda toplayarak gitmiş
her mesajın başına – işareti koymuş
çok begendiklerine yıldız işareti yapmış
benim onu üzdüğüm mesajlarda ünlem işareti koymuş
bütün defterleri numaralandırmış
bazı yerlerde kısa notlar almış
bazı bölümlerde kendi yazdıklarını da yazmış.
bazı bölümlerde hikayelendirmiş
ama cogunlukla sadece benim yazdıklarımı yazmış
hepsinin basına gün tarihi atmış
son defterde bitmemiş bir defter
son sayfasına bir not yazmış
*benim için milyonlarca kez bastığın telefon tuşları için ellerine
beni bu denli mutlu ettiğin için yüreğine sağlık aşkım
seni seviyorum  verilen emeğe saygı duydum
kendime baktım olm sen ne bok yedin bu kız için diye
bi bok yemedim lan cevabını verdim
ama bişeyler yapmak lazımdı
bir gecede ona birşey yapıp 4 senedir yapıyor imajı veremezdim
utandım piçolar
onun yaşadığı aşkın saflığına inandım
ha ben sevmiyor muydum seviyordum
ama odun sevgili derler ya
memnun oldum benim amk.
muhtemelen o da benim hakkımda birşey yaptı mı acaba diye düşünüyordur
ama sadece düşünmekte kalacak çünkü yarın elim boş gideceğim ona
bi de telefon almış
benim ona aynı ayarda bir hediye alabilmem için
mahelledeki piçleri toplayıp telefoncu soymam lazım
yada maaşın dolmasını beklemem lazım
bestesi kadere sözleri alın yazısına ait olan bir türkü
kulaklarımda çınladı yine
garibanlığın gözü kör olsun amk.
ertesi gün oldu
her zamanki gibi gece cıkacaktı yola
ankaranın yolları
8 saat 550 km
denizsiz tatsız tuzsuz
bir insanı alacak benden yine
diğer kalabalığın içine sokacak
kimse kalbindeki acıları
cektiği acıyı bilmeyecek
yalnızlıklarında yaşayacak sadece huznu
kim kimdir nereye gider ne iş yapar
sürekli koşuşturan insanlar arasında kaybolacak
güne bir teşekkür mesajı ile başladım
uyanınca o da rica ederim dedi
-30001 inci mesajımı nereye yazacaksın dedim
-kırtasiye de sadece o defterleri satmıyorlardı dedi
-ne yapacaksın bugün dedim
-kahvaltı yapacam birazdan sende gel lütfen dedi
-sonra ne yapacaksın dedim
-bilmek istiyorsan gel dedi
-baban gitti mi işe dedim
-kalkmadı o daha dedi
-kalkınca haber ver gelirim o zaman dedim
5 dakika sonra mesaj geldi
-kaldırdım hadi gel dedi vay amk inş benim için kaldırdığını söylememiştir
umudu ile gittim evlerine
son gün kahvaltısı hazırlanmış
evin içinde matem sessizliği var
beni öyle bir karşıladı ki annesi
sanki yakınımı kaybetmişim
surat bükük
geç oğlum geç dedi
peder bey kalkmış
kahvaltıya oturmuş bile
ebru sarıldı bana
-hoş geldin aşkım dedi
mutlu görünmeye çalışarak
masaya bende oturdum
çay dolduruldu
kahvaltı yapıldı
benim de işe gitme vaktim geliyordu
izin alacagım adam yanımda duruyordu ama
götüm de yemiyordu amk. sormaya
o kahvaltısını yaptıktan sonra
planlar konuşulmaya başladı
ufak bir kaç alışveriş
valizin son şeklini aldırmak
öğle yemeği için otel
planlardan bazıları idi
ben hala izin alamadım
ve bu planlar işlerken ben nerde olacağımı bilmiyordum
izin alamadan da babası gitti
otelde görüşürüz diye
ben biraz daha oturdum iş vaktimin gelmesine kadar
annem aradı
onunla konuştuk
kapattıktan sonra
-telefonu begenmedin mi yoksa dedi ebru
cünkü hala eski telefonu mu kullanıyordum
-cok begendim de alışamadım henuz hem bu daha çalışıyor dedim.
-yok yok begenmemişsin sen dedi
-tamam söz onu kullanacağım cok begendim dedim iş saatim geldi
müsade istedim otele gitmek için
ne işi diye ikiside çıkıştı bana
-siz ufak tefek hazırlıklarınızı yapadurun otelde görüşürüz öğlen yemeğinde dedim
ebru biraz üzüldü ama kabul ettiler işe gittim
hiç birşey yok gibi çalıştım
öğlen yemeği için geldiler
ebru bana bakarak ben ona bakarak arasıra çalışıyor olduğumu hatırlayıp çalışarak yemeğini yemesini izledim
yemeklerini yedikten sonra
biraz oturdular
ebru bara gelip
bi kaç işlerinin daha oldugunu söyledi
-akşam antrende görüşürüz dedi
gittiler
ben işten çıkmama yakın ebrunun babasının yanına gidip
-ebrunun gitme saatinde ben çalışıyor olacağım biraz erken çıkabilir miyim dedim
-diğer barmenlerle konuşun kendi aranızda halledin bana sormana gerek yok dedi
-sağolun dedim.
diğer barmenlere gittim
olayı anlattım
lan olm bi siktir git gelme amk. akşam dediler
valla mı lan dedim
vallaymış beyler ciddiymiş adamlar
ne olur ne olmaz müdüre de ilettim olayı
o da onay verdi
ebruyla buluştuk aksam 5 den sonra
bizim yerimize gittik
oturduk bir saat kadar
bilindik ayrılık konuşmaları
gizlenmeye çalışılan bir kaç damla yaş ama
işin kötüsü
ben alışmış gibiydim ayrılığa
öncekiler kadar koymadı
ama aynı durum ebru için geçerli değildi
o gizleyemeden ağlamaya başladı vakit azaldıkça
ebrunun annesi aradı
kızım nerdesiniz bişey yemeyecekmisiniz diye konuştuklarını tahmin ediyorum cünkü
bu sorulara karşılık cevaplar verdi
birazdan geliriz diye de telefonu kapattı onlara gittik
oturduk
ebru yemek yemek istemedi
o yemeyince bende yemedim
bekle bekle derken
zaman geldi
evden çıktık
otogara vardık
valiz arabadan çıkıp otobüsteki yerini alırken
ebrunun gözyaşları yuvasından çıkıp yanağındaki yerini aldı
uzun sarılma tek bir öpücük
defalarca söylenmiş seni seviyorum dan sonra otobüse bindi
o an’a kadar alışmış olan ben içimdeki onsuzluğu hissetmeye başlayınca üzüntü kudurması yaşadım
tek yapabildiğim el sallamalarına karşılık vermek oldu
yine yalnızlık yine ortada kalma
yine teselli verecek dostum mertebesine ulaşamamış kişilerin eksikliğini hissettim
halden anlamaz soför bastı gitti
gelde bil amk. şimdi ne yapacagını
nereye gideceğini
annesi babası ve kardeşi benden önce alıştılar onsuzluğa
hadi gidelim kelebek dediler
-valla mı ankaraya mı dedim üzüntümü gizleyen gülümseme ile
-deli dedi annesi benimkinin aynısı gülümsemesi ile
beni eve bıraktılar
yattım
ertesi gün iş
ertesi gün yine iş
daha ertesi gün yine iş
erteler arası hasret konuşmaları
özlemi başka dillerde anlatma çalışmaları
günler geçti gitti
ben bu arada geçen sene okulda kalmış
tekrar hakkımı da kullanmamıştım
bu durumda askerlik olasılığı beliriyordu
bir gece tam 4 saat konuşarak
ebruya durumu açıkladım
o illaki olmaz gitme askere okula devam et dedi
bende illaki gideyim aradan cıksın senin okulun bitmesine yakın benim askerlik de bitmiş olur dedim oku ondan sonra kısa dönem git dedi
bi sene kaldım en iyi ihtimalle senden bir sene sonra biter sonra 6 ay da askerlik çok uzar iş müsade et gidip geleyim dedim
altından girdim üstünden çıktım kabul ettirdim
ama çok gönülsüz bir şekilde
askerlik şubesine ebrunun babasının hatta haberi olmadan
hatta ebrudan başka kimsenin haberi olmadan gittim
4 tertiplerin alınma vaktiydi
tecili bozdurup gitmek istiyorum kasımda dedim
sen istediğin zaman gidemezsiz dediler
en yakın subatta 1 tertip gidersin bozdurmak istiyormusun dediler
kısa bir hesab yaptım
subatta gitsem
mayıs ortasında falan biterdi ertesi sene
bozdurdum
soyup götüme başıma baktılar ibnemiyim diye
baktılar herşey normal askere gidenlerin ki gibi
bizden haber bekle evine yazı gelir dediler
ebruya durumu anlattım
başladı ağlamaya ya doğuya gidersen
ya sana bişey olursa
vay beni unutursan
yok böle olursa diye bütün karamsarlıkları gün yüzüne çıkardı
benim de götüm tutuşmadı degil amk
biraz zaman geçti ebru alanyaya döndü
iki günlüğüne
beraber geçirdik
müşteri sayısının az olması sebebi ile
rahat rahat gezebildik ama
gündem konusu askerlikti
iki gecenin birinde beraber yattık
diğerini ailesi ile geçirdi
3.sünüde yine ankara yollarında
o gittikten bir kaç hafta sonra sonuçlar belli oldu
şubat 23 te askersin olm kelebek diye bir yazı geldi
15 ay eben sikile vatanın kıymetini bilesin
akan kanların azizliğini kavrayasın diye seni de alacağız dediler
askerdik ama nereye
amasya çavuş talimgah
hemen asker moduna geçtim saçlarımı kestirdim 3 numaraya
saçları kestirince
babasına da açıkladım durumu
çok şaşırdılar
sanki ben sünnetsiz bir cavur turistiyim gibi şaşırdılar
tepki bile veremediler
ebruyla konuştuk
gelmemesini söyledim
ankarada ineceğimi
onunla günü geçireceğimi
sonra amasyaya gececeğimi söyledim
anlaştık
bütün kabile ve arkadaşlarım beni uğurlamaya gelmeden önce
bin bir kişi bana askerlik anısını anlatıp tavsiye verdi
çoğu dayak yemeden geldiğini artislik yaparak anlattı
nelere dikkat edilmesi gerektiğini hepsi söyledi
gideceğim gün
cebime paralar sıkıştırıldı
annem ağladı
havaya atıp
düşürmeden tuttular
ve başladık amasya yolculuğuna ilk mola ankarada olacaktı benim içingenelde ebrunun katettiği kmler geçildi ve ankaranın buz gibi olacağı
verilen molalardaki hava soguklugundan belli oluyordu
normalde sabah altıda orda olmam gerekirken
saat 6 30u buldu
garip yerlerde yolcu indiren şoföre ettiğim küfür
cehenneme reserve yaptırdı
sonunda elimdeki kücük bir valizle ankaraya indim
hem sabahın hem ankaranın hem de kışın sogugunu
ebruyu görünce unuttum
kafamda bere vardı
otogarın içinde sıcak bir yere geçtik
kafamdaki bereyi çıkarınca ebru
saçlarımın halini görüp
ağlama ihtiyacı hissetti
benim onu teselli etme ihtiyacı hissetmeme sebeb oldu
tekrar tekrar konuştuk
askerlik olayını
ama artık yapabilecek bir şey yoktu
askerdim artık
onun bana hediye ettiği telefonu çıkarıp ona teslim ettim
almak istemedi ama
askeriyeye telefon sokmanın yasak olduğunu söyleyip
ikna ettim
neden getirdiğim konusunda bana yine kızdı
telefonumdaki bir kaç önemli numarayı bir kagıda yazıp
telefonsuzluğa da alışmaya başladım
neyin nasıl olacağını bende tam olarak bilmediğim için
ebruya oraya gidince sana bilgi veririm dedim görüşmelerimiz konusunda
-bana mektup adresini de ver oraya gidince dedi
kendi yurt adresini de telefon numaralarını kaydettiğim kagıda ekledi
tek korkusu benim amasyadan sonra
doğuya gitmemdi
bir de beni 3 ay göremeyecek olması
birer tost yedik
hava dışarı çıkılıp gezilemeyecek kadar soguktu
zaten öğlen 12 gibi amasya otobüsüne binmem lazımdı
o zamana kadar oturduk konuştuk
ebru tek kişilik
askere uğurlama töreni düzenledi benim için
hem annem oldu ağladı
hem arkadasım olup en büyük asker benim aşkım dedi
belki havaya atacak kadar gücü yoktu ama
onun sevgisi ile zaten havalarda uçuyordum
otobüse binmeden önce bana bir zarf verdi
bu nedir dedim
-oraya gidince aç lütfen dedi
sevgilim olarak sarılıp
ankaranın acımasız soğugu
ebrunun gözyaşlarını suratımda dondurdu beni öpmeye çalışırken
askere gittiğim için hiç korkum yoktu
hiç üzülmüyordum
ama ebruyu orda öylece bırakmak
aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi
otobüse binip hareket edince
kendi kendime kaldım
artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı
ebrunun verdiği zarfı açtım
bir adet muska
kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım
ve o kagıtta yazan tek bir satır
-sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim
zaten benim param vardı
olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi
hem de öğrenci olan bir sevgiliden
hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden
otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu
amasyaya gitmeyi bekledim
otogarda inip
kendi kendime boku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim
askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp
ebruyu aradım
-zarfı geri gönderiyorum ebru dedim
-nasıl geçti yolculuk dedi
-iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim
-burası daha da bir sogudu sen gidince dedi
-ebru zarfı gönderiyorum dedim
-bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi
-hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim
-hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi
ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten
kulubenin başında beklemeye başladılar
baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak
hiç lafdan anlar gibi değil
-tamam benim gitmem lazım dedim
-kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi.
ben sadece
-bende seni seviyorum diyebildim
kapattım telefonu
inzibatlara aç olduğumu söyledim
askeriyede verirler yemek dedi
bi kaç don atlet alayım dedim
onu da verirler dedi
baktım adamlar kararlı beni götürmeye
çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim
kaçacak olsam buraya gelmem dedim
nafile beyler aldı adamlar beni
arabaya götürüp diger askerler adayları ile
beraber götürdüler
kışlaya
anababa günü
kilodun içine kadar aradılar
yiyecek içecek hiç birşey almadılar
daha sonra
evrak bölümüne gittik
kayıtlar alındı
sıraya geçtik
bütün askeri elbiseleri yüklendim
zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü
bi de üstümde hiç hazır olmadığım
o kıyafetleri giydim
botları taşımak zaten başlı başına zulüm
sağdan soldan emir yağıyor
yürü bekle ilerle konuşma
takip et sırayı bozma
vay amk asker oldukya lan
84 gün geçireceğim bölüğe geldik
parmak izi kayıt falan derken
uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni
çevremde bir sürü dertli ve ne bok yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı
eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı
onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye
500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya başlayan bırakmıyor
ebruyu arama işi yalan oldu
aksam iştiması için toplandık çünkü
vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan
yemeğe gectik
karnımı doyurdum
telefona koştum ama yine dolu
bekle bekle yok
ben biraz geç gidenlerden olduğum için
sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler
neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş
silahla bi kaç hareket gösterdiler
ama bi kaç hareketi öğrenmek
bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için
iki saat sürdü
tam olay bitti telefon açarım dedim
millet deparla koştu telefona
kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini
tam sıra azalmışken
bu defa yat iştiması başladı
koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar
yatağa yattım
yorganın altına girdim
ağlıyordum ama
sinirimden
kız o kadar merak etti bir arayamadık diye
gece saat 3 oldu
birisi kaldırdı beni
ne oldu dedim
nöbetin var dedi
ananın amı amk.ne nöbeti
botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler
bi yere gitme dediler
eşofman terlikle çıktım
kamuflaj bot giy dediler
ne kadar durcam dedim
bi başla bakalım dediler
geçtik nöbete
saniyeler bile ölüm amk.
1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı
tamam sen yat dedi banada
bi sigara içebilir miyim dışarda dedim
yasak dedi
telefon açabilir miyim dedim
yasak dedi
anneme babama haber veremedim dedim
acıdı bana aç dedi
gecenin 4 15 inde ebruyu aradım
defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım
bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama
üzülmesin diye herşey çok iyi
sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim
o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu
telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim
baktım dışarda sigara içenler var
bende çıktım
ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu
kule nöbetinden geldiklerini
yanlarına gittim
ateş istedim
hemen makaraya sardılar
vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye
dedenin amk piç ver işte dertliyiz
pardon dedim döndüm gidiyordum
-nerelisin dedi bi tanesi
-antalya dedim
-neresinden dedi
-alanya dedim
-bilirim alanyaya tatile geldim dedi
verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim
hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor
soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı
bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye
bilirim tabi amk. göt kadar yer alanya ben bilirim filan derken. başka bir dede
benimle konuşana
-siktir et şu piç torunu siktir git lan sen de yat amk. dedi
-iyi geceler dedim gittim yattım
bir saat uyumadım bile
bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye
en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye
ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım
askerliğin bana göre en boktan yanı
her sabah traş olmak
sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada
traş ol üstünü giy
kahvaltı yap silah al
iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi
gerekli sayım yapıldıktan sonra
amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru çınlamaya başladı
daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım
günde 4 kere katediyoruz
yemeden içmeden 14bin adım eder
ilk günler herkes birbirine saygılı
sevecen yaklaşıyor
nerelisin geyikleri
birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında
işin ciddiyetini
askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu
ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan
şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim
insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler
derin hayallere sokarken
acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan
umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan
anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık
kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi kendine
ince çizgideydin
bi kaç ay sonra
risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin
belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama
peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi
ilk gün fazla sıkmadılar
mangalara ayrıldıktan sonra
manga komutanı ile tanışma
kendini tanıtma
yürüyüş dönmeler
aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde
herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama
benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü
birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı
onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra
ebruyu aradım
ama cevap vermedi
sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı
dışarı çıktım
yalnız bir köşeye oturdum
bir sigara yaktım
üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı
uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli
sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin olduğu apacık ortada olan birisi
yanıma oturdu
merhaba topraam dedi ama
o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı
merhaba dedim
sigarası bitmemişti ki
sigara paketini çıkardı
içer misin dedi
yok var benim sağol dedim
yanlış anlamayın piçler ama kısa marlborodan başka içmem
vay amk içmem demeseydim keşke
keşke boğazım sikilseydi o sigarayı içseydim de
ne kadar derdi varsa dinlemeseydim
vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı
zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan
acıdım bile piçe
sevgilisi bırakmış
zaten sevdiğinden de emin değil
bana sordu ee sen anlat diye
baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez
ben çok zengin piçiyim dedim
alanyalıyım
her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim
amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim amk
vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi
vay amk demin ki dertli manyak gitti
amsalak bi asker çıktı karşıma
gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim
valla mı dedi
baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim
dur bende yıkayayım dedi
hay amk yapıştı lavuk bana
ilk asker arkadaşıyım sonuçta
gittik karı gibi çorapları yıkadık
dişleri fırçaladık
yat iştiması için koğuşlara geçtik
millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış
yavaş yavaş grublanmalar başlamış
dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar
artis piçler
garibanlar
hepsi grublanmış
benim ki de bana sardı
hacı yorgunum yatacam dedim
eyvallah dedi
sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık
gece birde yine kaldırdılar
amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım
ama kime hesab soracan
hızlı hızlı giyindim
benden önceki nöbetçiye
bi lavaboya gidip geliyoum dedim
direk telefona koştum ebruyu aradım
biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim telefonda
bu saatte niye ayaktasın dedi
seni aramak için kalktım dedim
iyi konuşalım o zaman dedi
dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın diye
günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu
komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı?
sevgili şefkati içeren tüm sorularına
herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim
biraz olsun sevinmiş gözüküyordu
en azından rahatlama vardı
bu duruma bende sevindim
henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli etmeye
sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim
hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım
ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım
askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah
mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama
her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum
onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce
askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim
oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni
üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette
küfür seslerinde yükselmeler başladı
üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile
ama botlar yok amk.
benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük
herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye
ama nerde amk.
çaresiz giydim
kim bilir kim giymişti daha önce
ayagında hastalık var mıydı
adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu
ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum
vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye
ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk.
zamanla neler kaybolmadı ki
adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk
o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun
bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın
askerlerin götü yavaş yavaş kalkmaya başladı
herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı
bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca
sürünmeler
istikamet yemeler
şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar
askerler tarafından suçlular tespit edilip
salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı
piçliğine bilerek yapmayanlarda
ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi
daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı
zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez
kamuflaj kardan ıslanırsa bide
o günden hiç bahsetmeyin
her yerde sıra beyler
çay içeceksin kuyruk
verilen molalarda kantine koş kuyruk
silah alma ve bırakma işleminde kuyruk
banyoya girme kuyruk
yemek alımında kuyruk
telefonda kuyruk
amk milletin arkasında beklemekten ibneye çıkacak adımız
sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları
buz gibi zeminde izmarit toplamak
ellerin buz tuta tuta
o izmariti atana ana avrat küfür etmek
bir de hiç sigara içmeyenlere acımak
arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak
çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek
ince belli bardağa hasret kalmak
sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine getirmek
aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği göt kalkmasını sineye çekmek
o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette bıranların dertlerini dinlemek
komutanlık saatlerinde uykunun götünden akması
gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması
botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların
sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın
çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek
silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde
kuzey yıldızını siktir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek
silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak
manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek
bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında sikilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek
hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması
verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek
bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak
milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek
karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak
sevdiğini kalbine gömebilmek
aşkını içinde yaşamayı öğrenmek
sürekli onu düşünmek
ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak
beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip kendini teselli etmek
batan güneşlere sevinmek
akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye
gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak
terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek
saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak
ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp
elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak
hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için götüm başım ağrıyor demek
gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç sahibi olmak
sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde
ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme ihtimalim canlandırdı
babamı arayıp yalvardım gel diye
al beni kurtar şurdan diye
ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim
ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye
gelirim dedi
gelirim cümlesi bana 3 paket sigaraya maal oldu beyler
sevinçten önüme gelene vermişim
birden saymam gereken şafak sayısı azaldı
benim için şafak ebruyu görmekten ibaretti
ben alanyada o ankarada iken de sayırdum zaten
askerliğe iyice alışmaya başladım
baktım tek başıma mal mal düşünerek zaman geçmiyor
bende işi piçliğe vurdum
bi kaç am göt meme hikayesi anlatıp çevreyi genişlettim
yemin törenine kadar sayılı fırlamalardan biri haline geldim
yemin törenine kadar var amk ben bu yaşıma kadar hiç yürümemişim hissi veren
tören yürüyüsü tören rahatı tören otu boku ne varsa öğrendik
ve zaman o güne geldi
aileler içeri alındı
tribünlerdeki yerlerine geçtiler
20bin asker o gün yemin etti
namus şeref ne varsa vatana teslim ettik
yemin sonrası babam bölüğe kadar gelip beni aldı
ebruyla dışarda buluştuk
kalabalık olduğu için sadece sarılabildik
ama bana acır gözlerle bakması hala aklımda
4 kilo vermiştim
ebrunun babası da gelmişti babamla beraber
iki gecemiz vardı
cuma ve cumartesi
iki baba bir öğrenci kız bir asker oğul amasyaya ebrunun babasının getirdiği araba ile döndük
babalar önde biz arkada gizliden gizliye sarılmalar
el ele tutuşmalar
sessizce kahkaha atarcasına gülmeler
iyiydik yani ebruyla
eee anlat bakalım asker diye girdi askerliğe babası ebrunun
biraz anlattım
komutanlar çok iyi arkadaşlar çok iyi eğitim çok iyi herkes saygılı birbirine
kimse üzülmesin dimi ama
amasyaya geldik
topu top bir caddesi var zaten
eskişehirin porsuğu istanbulun bogazı misali şehri ikiye bölen
bir nehir var en büyüğünden
ortalık harbi ana baba günü
çünkü tüm anne babalar asker evlatlarını almışlar hasret gideriyorlar
arabaya uygun bir park yeri bulduktan sonra
biz de nehir boyu biraz yürüdük
topluca aç olduğumuza karar verdik
ebrunun babası degilde kendi babamdan tırsıyordum
çünkü ebruya çok yaklaşınca ne yapıyorsun dercesine bakıyordu
yemek yemek için bir lokanta tarzı yere gittik
ebru bana garip garip bakıyor sonra da gülüyordu
belli ki yalnız kalsak söyleyecek çok şeyi vardı
ben hala sivile alışamadım babama bile komutanım diyordum yanlışlıkla dil alışkanlığı amk
makaralarını da yapıyorlardı benle
yemekte de benim askerliğe geldi yine konu
o nasıl bu nasıl sorup duruyorlar
ben hiçbirine ebruyu üzme ihtimali olan cevap vermedim
ebemin tecavüze ugradığını hep kendime sakladım
yemeği yedikten sonra hesab kavgasının galibi duygu sömürüsü ile babam oldu
bırakın da oğluma bir yemek ısmarlayayım diyerek
sonra gündüz vakti nehrin diger tarafında canlı müzik yapan bir yer vardı oraya gittik
yine her yer askerlerle dolu
bizde oturduk bir kenara
ince belli bardakta çay söyledim
tamam çayı özledik eyvallah da canım acayip bira çekiyor amk
alkolsüzlükten karaciğerler çalışmaz oldu
boşuna taşıdık amk böbreklerden öğütülerek geçen soğuk bir bira
aklıma soktum bi kere kışlaya dönmeden içmem lazım
ben askerlikten bıkmışım bana hala askerlikle ilgili sorular soruyorlar
baktım olacak gibi değil amk
hem babama hem ebrunun babasına siz nerde yaptınız askerliği diye yıktım muhabbeti onlara
onlar anlattıkça anlattı
yok şöyle dayak yedim
vay şu komutana şu postayı koydum
onlar anlattı ben dinledim
ellerim masanın altında ebrunun ellerinde
kulağım emaneten onlarda
ruhum hala asker
aklımda ebruya
doya doya sarılmak
bi de bira var
babamlara siz gidin demek bile aklıma geldi
giderler mi amk
ordan kalktıktan sonra
babamların önceden tutup eşyalarını bıraktıkları motele gittik
babama içten içe kızdığım oda taksimini görünce
beni yanına almış
ebrumu da babasının yanına vermiş
eh amk tatilde öyle miydi
planlarda bozulmalar meydana gelmekte
kurduğum hayallerin üzerine en azından acil bir şekilde soğuk bira içmem lazımdı
pederin yanında da bira içmiyorum
adam oğul sevgisinden beni bırakacağa da benzemiyor
kız orda bekliyor
öpemiyorum sarılamıyorum
ama amk’un zamanı öyle hızlı geçiyor ki askeriyede geçmeyen zamanın aksine
adam düşünmez mi amk
bunlar sözlü biraz yalnız bırakalım
konuşacakları vardır diye
babam telefonu açtı
annenle bir konuş dedi
ağlaması gereken benim o ağlıyor
onu da teselli ettikten sonra
babamın telefondan ebruyu aradım
biraz babamdan uzaklaştım ebruya
-nasıl yalnız kalacaz biz yaa dedim
-bilmiyorum ki yanındayken daha çok özlüyorum seni dedi
vay amk hakaten nasıl buluşacaktık
kafam durdu amk
milyon tilkilerin dolandığı kafa 1 tane tilkiye hasret kaldı beynimi sikim
-en son ihtimal babaları uyutmak ebru başka bir plan geliştirebilirsem haber veririm sana dedim
-off bekleyemem akşama kadar dedi
-valla bende bekleyemiyorum ebru. çok özledim seni dedim
-hadi ya böyle odalarda duracak mıyız al babanı bi yere gidelim de en azından yanında olayım dedi
dogru lan amk neden ayrı odalarda mal mal baba evlat oturuyoruz ki
-hadi babanı al da gelin aşşagıya biz bekliyoruz dedim yüksek sesle ki bizim peder de duysun
bir süre sonra otel önünde buluştuk
ebru sanki ilk defa görmüş gibi yine sarıldı bana
sarılmakla kalmadı sarılı kaldı bir süre
yine aynı nehir
yine aynı cadde
yine aynı kalabalık yürüdük
ebrunun babası bu defa benden diyerek bizi bir restorana götürdü
içecekler sipariş edilirken
laf açtım
isterseniz siz bira için diye
ebrunun babası anladı durumu
canın bira mı çekti yoksa diye
çekti tabi de nasıl içecen amk kim kimdir etrafta tehlikeli olabilecek rütbeli var mı bilmiyorum ki bişey
zaten saçlardan ve faullerden kabak gibi asker olduğumuz belli
kolaya devam ettim
babamla karşılıklı birer bira içtiler
yemek sonrası tavla duellosuna davet edildim
ben unuttum babamla oynayın dedim
bana bulaşmasınlar diye de
babama
-hadi baba artislik yapıyordun yok böyle iyiyim yok şöyle iyiyim oynayın bakalım dedim tamam oynarız dedi
tavla ve nargile olan yere geçtik
onlar tavlaya daldılar biz ebruyla konuşma fırsatı bulduk
-iyi misin gerçekten dedi ebru
-evet iyiyim sen yanımdasınya dedim
-çok özledim seni derken kafasını da omzuma koydu
iyice dertlendim amk
babama bir bira içebilir miyim desem mi demesem mi derdine düştüm
zaten sigara da içemiyorum yanında iyice krizdeyim
kalkıp gidip bir yerde sigara içmek için bahane de yok
baktım olacak gibi degil
ne olursa olsun dedim
-biz biraz yürüyebilir miyiz dedim babaların ortasına koydum lafı
ebrunun babası keyfinize bakın çocuklar dedi
peder ses cıkarmadı
-hadi ebru dedim hareketlendim ki babam durun gitmeyim diyemesin
dışarı çıktık
-ebru çok acil yapmam gereken şeyler var dedim gülerek
-nedir dedi
-sigara içmek bira içmek seni doyasıya öpmek
-sigara içersen beni öpemezsin dedi
-iyi hadi yürü o zaman dedim
ara sokağın birisine girip ebruya içmek isteyip istemediğini sordum
istemedi
şişe en meşhur türk birasından aldım iki tane
birisi direk kafaya diktim
tek seferde 50 cl kilo aldım
ikicisini sindire sindire içme taraftarıydım ki
ebru tokadımsı lafı yapıştırdı
-demek bira dudaklarımdan daha tatlı geliyor
ayıp etmişmiydik evet kesinlikle
derler ya alkol zararlıdır alın size bir zararı daha
5 dakika yalvartıp
6 7 kez öpme denememi reddetti
restini restle gördüm
-madem öptürmeyeceksin bir sigara yakayım dedim
-o zaman şansını tam kaybedersin dedi
-biraz şansım varsa neden bu kadar uğraştırıyorsun o zaman dedim
-kırdın ama beni dedi
-tamam kırık mırık kabülümsün öpeyim hadi dedim
-sensin kırık öptürmüyorum dedi
-ebru vakit azalıyor dedim
-haketmedin dedi
amk uzattıkça uzatıyor
bira şişesini yere bıraktım
iki elimle belini kavradım
kendime çektim
vücutlar birleşti ama o kafasını geri çekiyordu
bir elimi belimden alıp ensesine götürdüm
boyun kasları dayanamadı askeri eğitimli kol kaslarıma ilk bir iki denemede ağzı kapalı kaldı ama
sonrasında eskisi gibi
özlenen beklenen öpüşme gerçekleşti
bana çektirdi mi çektirdi
o kadar uğraştıracak ne vardı amk bir öpüşme için
küçük bir piçliği hak etti mi?fazlası ile
o da tam öpüşmekten zevk almaya başladığında
kafamı geri çekip ondan ayrıldım
-ne oldu dedi
-sigara yakacağım yeter öptüğüm dedim
askerde dayak yememiştim o güne kadar ama hala askerdim ve ilk tokatlayan komutanım ebru oldu
vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar
sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere
baktım ağlamaklı oldu
gülümseyerek
-şakaydı ya gel buraya dedim
yine öptüm
ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim
-hadi gidelim merak ederler dedi
dönüş yolunda bir sigara yaktım
3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı
bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar
birer çay daha içip kalktık
amaç pederleri uyutup buluşmaktı
otele gittik
ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık
odaya geçtik
peder tutturdu duş alacam diye
hay amk zaman geçmiyor
vay köyde şöle oldu biliyon mu
vay şu öldü duydun mu
yok şu kocaya kaçmış
şu iş şöle
alanyaya şunu yaptılar
anlattıkça anlatıyor adam
-tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi
sabahın köründe kalktık amk kolay mı?
bekle allah bekle
yattığı yerden konuşuyor adam
öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum
ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım
biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi
hafiften kalkıp telefonu aldım pederin
ebruya mesaj attım
-durum nedir diye
cevabı beklerken ağaç oldum
-yattı. diye mesaj gelince
-tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim
onların kapı önüne geldim
o da beni bekliyordu
bi dakika ama
nereye gidecektik ki?
hiç bir yere gitmedik beyler
koridorda
sessizce
biri kapıyı açar mı korkusu ile
dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak
duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek
beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık

odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden
son bir buse ile ayrılıp odalara döndük
bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım
gecenin bir tanesini geride bıraktık
ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım
amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte
kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı
duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım
ben hemen duşa girdim
duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış
kahvaltıya gidiyoruz
askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını
sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik
tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk
ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç gülümsemelerimizden
kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim
yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı
bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık
30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne bir hamam kestirdi
hamama mı gitsek konusunu açtı
ebrunun gitme şansı yoktu
ne işi var erkeklerin arasında
babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim
sonra yine burda buluşuruz dedim
benim pederin durumdan haberi yoktu ama
ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi
hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı
1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan
onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim
-bi yere gidip oturalım mı dedi
-otel odasına gidip oturalım dedim
-böyle direk söylemesen dedi
vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte
-otele gidelim mi ebru dedim
-ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile
-gidince kararlaştırırız dedim
tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru
genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim
otele geldik
anahtarı aldık
odaya çıktık
hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama
daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti
sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile
ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde hamamdan çıktı
hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik
amasya kalesine gezmeye çıktık
araba ile çevre köylere de gezmeye gittik
annemle yine konuştum.
patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm
akşam oldu
askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık
son gecemiz olacaktı
ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu
akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk
o gece bira içme peşinde degildim
sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim
tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman
durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı
o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette
biz bu defa gitmedik
ayrılmadık yanlarından
ebru babasını ben babamı desteklerken
atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum
muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim
babam yenilince sıra bana geldi
adam benimde tozumu aldı
ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti
sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik
herkes kendi odasına
dünki plan geçerliydi ama
bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu
havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık
konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik
çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti
geç saat olunca otele döndük
dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık
bir türlü veda edemedik
alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten
nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla
sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk
son gündü
ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman
kahvaltı için buluştuğumuzda
bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından
ona dikkat et buna dikkat et diye
babamın lavaboya kalktığı bir anda
ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi
içinde yine para olduğu belliydi
almam kesin kararım dedim
yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi
adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı
zorla verdi ama
ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi
mecburen aldım
sonra çarşıya gittik
beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar
askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında
nerde kaldı amk o sivil boxerlar
orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler
ayrılık
veda
arefesindeydik
ebru sağlam gözüküyordu
beni kışlaya bırakmaya giderken
ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı
elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama
ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip
-askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için
ben görevimi yapıp sildim ama
içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi
etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu
biz de onlardan sadece birisiydik
herkes gibi bizde ayrıldık
içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler
içeri geçince
ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes alışından belliydi
onlara son bir el salayıp asker selamını çaktım
kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun
onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca mecburiyet haline geldi yine
yine askerdik amk
açtık götü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına
yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon
bölüğe geldim herkes isyan
daha doyamamışlar ailelerine
ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler
millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması
herkes dönmüşmü sayımı
bir kaç geç gelen piçi ayakta bekleme ızdırabı
onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı
ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek
yemek sonrası askerler toplantısı
toplantı konusu olarak benim şu gelmiş
şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma gereksinimi
bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli askercikler
bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları
ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben
bir gün daha geçti
ertesi gün aynı yol
aynı adımlar
artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı
bunların üzerine biraz daha yenileri
eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen yeminden sonra öyle oluyormuş
geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları
hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama
verilmiş bir kaç kilo daha
ve atışlar
genel söylenti
atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama
atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı
ben ne olursa olsun dedim
salladım 3 mermiyi de
3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş
sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi
topladılar bütün kışlayı
yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan
barmenleri de çağırdılar
ben barmen grubunun yanına gittim
gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti
şu likör neyden yapılır falan filan
herkes parmak kaldırıp cevapladı
sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık
bizle ilgilenen komutana müsade ederseniz bir soru sorabilir miyim barmenlere dedi
soru şu kadın ve erkeğin oturduğu masaya şarap nasıl servis edilir. herkes birbirine bakarken
bana bakarak sen yeşil gözlü anlat bakayım
henüz askere gitmeyenler bilmez
ama birisi size seslendiği zaman tekmil vermeniz gerekir
y.s.kelebek antalya emredin komutanım dedim
sen yeşil gözlü diye beni işaret ettikten sonra
anlat bakayım dedi
-komutanım şarap dikkatle açıldıktan sonra mantarı erkeğe gösterilir ki
şarabın yatık saklandığına inandırılsın
sonra şarap şişesinin etiketi erkeğin okuyabileceği şekilde sağında tadımlık olarak
erkeğin bardağına doldurulur.
erkeğin onay vermesinin ardından
bayanın sağına geçilip bardağı içilmeye hazır şekilde doldurulduktan sonra
tekrar erkeğin sağına geçilip bardak doldurulur
bundan kasıt centilmenlikte
bayanın üzerine dikkati çekmekten uzak durarak rahatsız olmasını engellemektir dedim
-nereliydin sen dedi
tekrar tekmil verdim
-bonservisin var mı dedi
-hayır yok komutanım dedim
-tamam dedi gitti
sonra aynı yerdeyken
bir komutan daha geldi
-sende işine yaramayan renkli gözlü asker var mı komutanım dedi
-ben ve bi kaç renkli gözlünün daha ismini alıp gitti
acemi birliğinin sonrların dogru yaklasırken
herkesde nereye düşeceğinin telaşı başladı
amasya genelde kıbrıs a gönderiyormuş
acemiliğin son günlerinde ki başka bir telaş da askerlerin tekrar vedikleri ile kavuşabileceği 1 haftalık dağıtım izniydi
kantinden hatıra defterleri alınıp
sivilde görüşmek istenen askerlere verilerek
birer safya ayrıldı
klasik cümle ile başlar hepsi
”herşeyden önce bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim”
ama ben pazarlığı peşin ettim
eğer o cümleyle başlayacaksan hiç yazma
sayfa ayırdıklarım
hep başka cümle ile başladılar
çavuşluk sınavına girdik
herkes kopyasını çekti
askerler için aç aç grubu geldi
gelen sanatçı bayandan tek görebildiğimiz birazcık bacak dekoltesi idi
halbuki götümüzü parçalamıştık amk aç aç derken
bende sandım karı bize striptiz yapacak amk
yanımıza tek kar kalan bi kaç ankara havasında kurt dökme eylemini gerçekleştirmek olmuştu
ve listeler asıldı beyler
başında öyle bir kuyruk vardı ki
üzülenler sevinenler bakıp telefona koşanlar
ben korkuyordum bakmaya
ya doğuya düştüysem diye
tamam doğu da bizim vatan orası da bizim toprak ama öyle düşünmüyorsun işte asker alunca
ben milletin dağılmasını beklerken arkadaşın birisi koşarak geldi
-vay senin balını sikeyim kelebek dedi
bu iyiye işaretti beyler
-noldu lan dedim
-istanbul küçükyalıya düşmüşsün olm dedi
küçükyalı nedir ne değildir hiçbir fikrim yoktu beyler
istanbulu bilenlere sorduğum kadarı ile asya yakasında bir yerdeydi
oraya giden askerler ne bok yer görevleri nedir onu da bilmiyordum
ama istanbuldu amk.ne kadar kötü olabilirdi ki
etrafta hakkari şırnak tunceli mardin sınır kapılarına düşmüşleri görünce
çok şanslı piçsin kelebek dedim kendi kendime
bu durumu ebruya haber vermem gerekiyordu
ama tel sırasına geçsem dagıtım izni bitince anca sıra bana gelir
komutanlarla bile vedalaştık
sağolsun manga komutanımız uzman çavuşun verdiği tavsiyeler ilerde çok işime yaradı öğlenden sonra son eğitime gidecektik.
herkesde bir rahatlama yavşaklık piçlik vardı
kimse uygun adımı takmıyor asker arkadaşı ile sivilde yürüyor gibiydi
eğitim alanına giderken omzunda yıldız sayısı çok fazla bir komutanına yakalandık tüm bölük
bizim komutanı bir güzel fırçaladığı belliydi
adamın iyi niyetini resmen suistimal etmiştik
komtuan fırçayı attıktan sonra gitti
herkes bir ceza beklerken
başımızda üsteğmen olan komutan sadece biraz daha düzgün yürüyün dedi
o da kim bilir kimi düşünüyordu
nişanlısını anasını arkadaşlarını
ceza almamanın verdiği ciddiyet bir kaç yüz adım sürdü sadece
sonra herkes aynı cıvımaya devam etti
bölüüüüüük diye öyle bir kükredi ki üsteğmen herkes put kesildi
istikamet sağınız dağılın marş marş dedi
herkes sağına doğru koşmaya başladı
ondan sonra tam iki buçuk saat boyunca sadece iki emir duyduk
yat
marş marş
o sıkılmadı bir koşturup bir yatırmaktan
sonra insafa geldi
geç gelen insafın amk
ne yürüyecek hal kaldı
ne de küfür etmedik delik
botunun bağ deliklerine kadar sövdüm buna sebebiyet verenlerin
tekrar asker gibi yürümek için şartmış ama bu eğitim
bagırırken marşları öyle bir söyledik ki
beşiktaşın kırdıgı decibel rekorunu lafda bırakmak için sadece bir gözlemci kulağı lazımdı ginesten
eğitimi tamamlayıp bölüğe geldiğimizde çogunluk gülüyordu ama
bir şekilde anlatacak bir anımız olmuştu işte arkadaşlarla son fotograflar bölüğe gelen fotoğrafçı sayesinde çekildi
adresler telefonlar alındı
çantalar hazırlandı
geliyorum diye ailelere haber verildi
ama benim dagıtım iznim ebrunun sınavları olduğu döneme denk geldi
bu yüzden ebru alanyaya gelemeyecekti
bende onun yanına ugrayıp konsantrasyonunu bozmak istemiyordum
cünkü benim geleceğim gün
onun saat 10 ve öğlen 2 de sınavı vardı
gel gelme derken
sen bilirsin diye seçimi bana bıraktı
sabah erkenden kışladan kalkan otobüse bindim
saat 11 gibi ankaraya vardım
yer yurt bilmediğim ankarada onu bekledim
sınav bitme saatinde
onu aradım kulubenin birisinden
buluştuk
o gün sınavların kötü geçmiş olması benim şansımın istisnalarından bir tanesiydi
suçu kabullenip
-benim yüzümden kötü geçti kusura bakma dedim
anlayışımı ve teselli etme methodumum ebrunun daha çok üzülmesini elime verdi
elde ne bok yiyeceğini bilemeyen bir kelebek kaldı
ankarada havanın henüz soguk olduğu bir havada
askerlikte defalarca topu komutan amcaların taşşaklarının keyfine kaçmış
bir askercik kötü geçmiş sınav tesellisi yapıyor sevgilisine
yok hoca gıcık yerlerden sormuş
inanılmaz mantık hatası var zaten amk şu öğretmenlik konusunda
hayattan öğrenecek o kadar şeyleri varken öğretmenlerin
körpelere bişeyler öğretmeye çalışıyorlar
öğrencilerin en güzel yılları bu siktimin hocası nerden sorar acaba diye düşünmekle geçiyor
sonra da bilmişlik yapıp bu nedir şu nedir yazın kağıda diyorlar
öğrencilere gerizekalı muamelesinden başka bişey değil amk
sen öğretebildiğine inanıyorsan neden hala soruyorsun
neyse fazla da haksızlık etmeyelim en azından okuma yazma öğrendik onların sayesinde
ellerinizden öperim hocalarım
-keşke gitseydin direk alanyaya seni de üzdüm dedi
-yok ben üzülmedim dedim
-haa iyi o zaman demek sınıfta kalsam bi de göbek atacaksın dedi
kadınların lafı götünden anlama yeteneğini bu örnekleme ile gördünüz
kıvır olm şimdi kelebek kıvırabilirsen -seni görmenin sevinci daha baskın çıktı kusura bakma dedim
-tabi tabi dedi
-uzatma oturup ağlayayım mı yeterince yaptım zaten sensizliklerde dedim
ellerimi kaldırdım havaya
-sana teslimim bir kaç saatimiz var. komutanlar yeterince ceza verdiler dedim
-burda mı dedi
-benim için bir sakıncası yok dedim
-bi saniye dedi
telefon açtı bir tane arkadasına
benim geldiğimi söyleyip evin müsait olup olmadığını sordu
sonra tamam deyip kapattı
ben hemen gideriz diye düşünüyordum ama
-birer çay daha içelim mi diye sordu
içtik
otogardan son alanyaya hareket saatini sorduk 11
akşam a dogru kalktık arkadaşının evine gittik
klasik öğrenci evi
her yer heryerde amk
adam biraz toplar
arkadaşları ile tanıştırma faslı derken
konu yine döndü dolaştı amk askerliğine geldi
o nasıl bu nasıl derken
eve iki tane de erkek geldi
kızların arkadaşıymış
bu nasıl bir müsaitliktir onu da anlamadım
iki saat konuştuk evde hala ebruyu öpemedim ki dışarda olsak çoktan bitmişti iş
akşam saat 8 civarı
yemek yapmaya başladılar
bana yine bi sıkıntı geldi
o kızların erkek olan arkadaşlarıda
götleri korka korka sordular askerlik nasıl diye
iyice gözlerini korkuttum ibnelerin
sonra bir tanesi ebruyu merak etme biz göz kulak oluyoruz ona dedi
-sana değil ebruya güvenirim ben dedim
-valla peşinde koşan çok erkek var dedi
-benim gönlüm sadece koştuklarıyla kalmasını ve boşa yorulmaları ister ama ebru ne yapar bilemem dedim
-yok abi seni çok seviyor kız merak etme dedi
-sende mi koştun nefes nefese gördüm seni dedim biraz gülümseyerek
-yok beni koşturan başka da artık yan yana yürüyoruz merak etme dedi
-adına sevindim dedim olayın üstüne külü serptim
ne yapıyor şu kızlar bir bakalım dediler
mutfaga gittik
müsait bir anda yine ellerimi kaldırdım ebruya bakarak
diğerleri merakla sordu ne yapıyorsun diye
-askeri sır askere gitmeden öğrenemezsiniz dedim
-hadi ebru çabuk ol dedim. öpmeyi kastederek ama başkalarının yemeği çabuk yapmasını anlayacağı bir şekilde -off tamam siz oturun içerde dedi
yemek geldi
yedik
baktım bunlardan bize hayır yok amk
kimse halden anlamıyor
siz şu odaya falan geçin diyen yok
derken telefon çaldı ebrunun
mesgule aldı
tekrar çaldı
yine mesgule aldı
3üncüye cevap verdi
-ben seni sonra ararım diye
herkesin ortasında kim o diye sormak olmaz diye üstelemedim
yemekler yendikten sonra
kızlar sofrayı kaldırırken ebrunun telefon yine çaldı
bu defa telefonu kapattı
-bi sorun mu var dedim
-yok bişey sonra konuşuruz dedi
-salona gel sonra olunca dedim. salona geçtim
onu beklemeye başladım
geldi
-dinliyorum dedim
-ya yok bişey dedi
-telefonunu aç dedim
-boşver şimdi dedi
-ısrar ediyorum dedim
-ya önemli bişey değil dedi
-kalp kırma boyutuna getirme beni aç telefonu dedim
açtı
-sonra ararım diye söz vermiştin yerine getir şimdi dedim
-sonra ararım dedi
-ebru ara dedim
-bana asılan birisi işte sürekli arıyor böyle dedi
-telefonunu verecek kadar yüz verirsen adama arar tabi dedim
-ben vermedim başkasından almış. numarayı değiştirecektim ama sen yanlış anlarsın diye değiştirmedim dedi
-ara bakayım şunu dedim
-sen karışma boşver dedi
derken telefon yine çaldı
ebrunun elinden telefonu almama fırsat kalmadan mesgule aldı
telefonu elime aldım
bir dakika civarı sonra yine aradı -efendim dedim
-sen kimsin dedi
-siz kimi aramıştınız beyefendi dedim
-ebruyu dedi
-yanlış numara değil ama o biraz meşgul şu anda ben yardımcı olabilir miyim dedim
-neyle meşgul dedi
-beni dinlemekle meşgul şu an başka sorunuz var mı dedim
-sen kimsin yaa dedi
-telefonuna cevap vermekle görevlendirdiği kişiyim dedim
-siktir lan dalga mı geçiyorsun benimle dedi
-evet dalga geçiyorum kiminle dalga geçtiğimi öğrenebilir miyim dedim
-ben ebrunun arkadaşıyım dedi
-nasıl bir arkadaşlık bu dedim
-sanane dedi
-amacın nedir? neyin peşindesin? seviyor musun bu kızı? sana ayarlayayım mı dedim
-ben kendim ayarlarım dedi
-böyle sürekli telefonla rahatsız ederek ayarlayamazsın. önce bir barda sen çok sarhoşken tanışacaksın
aptallıklar yaparak onu güldüreceksin ertesi gün mesaja doğru harfleri dizme sanatını uygulayacaksın sonra bir şansın olabilir.
ben yıllar önce öyle yaptım. hala da beraberiz dedim
direk suratıma kapattı telefonu
ebruya verdim. aramazsa delikanlı çocuktur olurda benden ayrılırsan delikanlılığının hatrına bi şans verirsin.ama tekrar ararsa telefonunu değiştir dedim
-tamam dedi bana sarıldı
-çok var mı bunlardan dedim
-arasıra oluyor ama ben ne yapayım laftan anlamıyor bazıları dedi
gel benimle dedim
müsade istedik
hepsine teşekkür ettim memnuniyetlerini belirttiler benimle tanışmaktan
o saatte bir kuyumcuya götürdüm
ebrunun bana verdiği zarfı giderken ona teslim etmeyi düşünüyordum ama
lazım oldu işte amk
gittik buyrun yardımcı olayım dedi
tek taş yüzük var mı şef sende dedim var burda çeşitlerimiz dedi
zarftaki maaşım kadar olan para miktarını söyledim bu civarda bişey olsun dedim
bi tane çıkardı
bu nasıl dedi
ebruya sordum
-bi saniye dışarı gelir misin dedi
dışarı çıktık
-neden alıyorsun şimdi bunu hem nasıl vereceksin parasını çok pahalıdır o dedi
-sana aldığım yüzük pek söz yüzügüne benzemiyordu. sevdiğim var dediğin zaman kulaklarında sorunlu olanlar olursa gözlerine sokarsın dedim
geçtim içeri
-tamam aga bunu begendik alıyoruz dedim
aynı duran zarfı katlanmış halinden çözüp kurtararak ebrunun gözü önünde kendi elleri ile içine dizdiği paraları adama verip
yüzüğü aldım
-bu nolcak şimdi iki kere sözlenilir mi dedi
-verdiğin sözü tuttuğunu ummaktan başka elimden birşey gelmez ebru.ama bu umut bile sana tekrar teşekkür sebebimdir. seni seviyorum dedim
geçirdim parmağına
biraz zorladı ama o saatte kim bulacak amk tamirciyi
-fazla sıkarsa yarın ölçüsünü değiştirirsin dedim
-onun adına özür dilerim dedi
-ben erkekler adına senden özür dilerim dedim
taksiye binip otogara gitmek aşkın sünnetini gerçekleştirdikten sonra farz oldu
otogara geldik
sarılmalar
öpmeler derken
- telefonunu saklıyorum hala ama yanıma almayı unuttum istersen benimkini al hattımla beraber izin sonuna kadar dedi
güven vermek budur
-sende kalsın o çocuktan fırsat bulup meşkulde değilken yakalayabilirsem konuşuruz dedim
-böyle konuşma lütfen dedi
-şaka yapıyorum dedim
-valla al sende kalsın ben yeni hat alırım dedi
-sende kalsın sana güvenmesem asker kaçağı bir sevgili olurdum dedim
-sagol dedi
-biraz daha lafa tutarsan kaçan otobüs olacak dedim
dişleri dudaklarını geverek
gözleri benim gözlerime odak
yaşları yanaklarına secdede
saçları deli ankara rüzgarında ne yapacağını bilemezken
elleri ne yapmak istediğini belli edecek şekilde tekrar havaya kalktı
bir kaç saniye kendimi tutmak zorunda kaldım
onu sarılmaktan kemiklerini kırma ihtimalini ortadan kaldırmak için
en büyük öpücük değildi belki
en uzun sarılma da değildi ama
gönlümün en büyüğü kalp kaslarımın en uzunuydu ebrum 3 4 basamak ankaradan ayağımı kesti
ebruya yine el sallamak zorunda kaldığım bilmem kaçıncı vedaydı
her seferinde bu kadar acıtmasa ne olurdu ki sanki
istikamet alanya
bıktığım amasya sogundan sonra
alanyaya ilk adımı atar atmaz topragına secde edip öperim diye düşünüyordum o kadar özlemden sonra
otobüs hareketlendi
yalnız yolculuğun tek dostu hayallerle alanyaya kadar geldim
dolu dolu geçti hayaller
bilinmez soruların ihtimallerini düşündüm hep yolculuk boyunca
usta birliği nasıldır?
ebru ile geleceğimiz nasıl olacak?
kelebek ömrü için en önemli soru bu ikisi idi
alanyaya geldim
öperim sandım ama öpmedim topragını
o kadar hayal kurarak gidiyorsun alanyaya
ama otogarda inince bir bakıyorsun
alanyanın pek de umrunda degil senin geldiğin
geldiysen geldin amk havasında
üzülüyor insan amk
ilk koşulması gereken kişinin yanına koşup ellerinden öperek hasret gidermesini sağladım
benim verdiğim kiloları görüp
elmacık kemiklerimin belirgenlişmiş oldugunu görünce
herşey çok iyiydi dediğim hiçbirşeye inanmadı
bu durumunda anne tarafından yapılması gereken tek şey
benim sevdiğimi bildiği tüm yemekleri yapıp zorla ağzıma tıkmak
sen tüm maçı kaybet 6 7 sayı fark ye maçta akşam hava kararınca da gol atan kazanır diye kandırmaya çalış cocukluk futbol panpalarını
olur mu anne bir günde geri alınır mı o kadar kilo
gündüz vakti duyan geldi amk eve
hala teyze konu komşu
karı milleti bile kendi kocalarının askerlik anılarını anlatmaya başlayınca evden kaçmanın şart oldugunu anladım
şartı yerine getirmek biraz zor oldu
üstüme üstüme gelen sorulardan
birisinin evde şeker kalmış dediğini duyar gibi oldum
ben giderim dedim direk
dur filan demelerini dinlemeden kaçtım amk
mahalledeki piçin birisini yakaladım
verdim parayı
bu paraya şeker al
sonra git kip dı çeynç ne demek onu öğren daha sonra bizim eve götür şekeri dedim
kip dı çeynç ne demek abi dedi
lan olm önce şekeri al hadi kaybol dedim
mahalledeki herkesi özlemişim
oturup çay içesim geliyor manavla bile amk
otele gittim
vayy hoşgeldin geyiklerinden sonra
yine aynı konuya döndü muhabbet
eeee nasıldı askerlik
ebrunun babası da gördü beni
odaya çağırdı
ihtiyacım olup olmadığını sordu
sonra karısını arayıp geldiğimi haber verdi
tamam deyip telefonu kapatır kapatmaz yarın akşam bizde yemektesin dedi
ordan ayrılıp biladeri aradım nerde olduğunu öğrenip telefonuna el koydum
eve geç millet dağılınca bana haber ver uykusuzum yoldan geldim yatacam dedim
ben ondan haber beklerken
çarşıya inip
eski esnaf arkadaşlarla makaraya indim
insan asker olunca ölümü yakından hissediyor herkesle helalleşmek istiyor
o yüzden eski patronun yanına da uğradım bir helallik almak için
ondan allah katında alacağımızı alıp vereceğimizi verdikten sonra
gözüm o mu acaba diye birisine takıldı
oydu amk
elif
o da bana aynı gözlerle bakınca
uzaktan merhabalaşmak kaçınılmaz oldu
o uzağı yakınlaştırdı
tokalaştık
-nasılsın dedi
-iyiyim sen nasılsın dedim
ben asker olduğumu acemiliğin bittiğini bugün alanyaya geldiğimi
bir hafta kaldıktan sonra usta birliği için istanbula gideceğimi anlattım
o da alanyada ev aldıklarını
bir optikçi de çalıştığını okulu dondurduğunu söyledi
istanbula geleceğini geldiği zaman beni görmenin iyi olcağını söyleyince
hala ebru ile beraber olduğumuzu söyledim
sorun değil dedi
en baştan beri hiç sorun etmedi ki zaten amk
baktım yine bilindik elif
neyse ben gideyim dedim valla olmaz illaki bişey ısmarlayacağım sana dedi
belki gerçekten iyi niyetiyle söylüyordur diye de kırmak istemedim
ama korkum ağır bastığı için
başka zaman yoldan geldim yorgunum dedim
o zaman yarın gece dedi
yarını anladım da neden gece dedim kendi kendime
tamam bakarız dedim
telefonunu ver dedi
numara benim değil bilmiyorum dedim
kendi numarasını yazmak için biladerin telefonunu aldı ve numarasını kaydetti
bana verip
-yarın gece aramanı bekliyorum dedi
bakarız dedim
baktım biladerin arayacağı yok ben de ebruyu arayıp
yolda onunla konuşa konuşa eve kadar gittim
aramamış lavuk şimdilik
çok özlemiş beni
gelmek istiyormuş o da alanyaya
ben tekrar gelemez miymişim
derken son gün ankaraya gelip ordan istanbula geçeceğim konusunda anlaştık
eve geldim oturma odasına geçmeden
direk annemlerin yatak odasına geçip
kapıyı da kilitleyerek yattım
aksam 10 gibi annem kaldırdı
biraz tv izleyeyim dedim ama ne mümkün
annem yine esir aldı
gece gece bişeyler yedirdi yine
bi de çay koyunca tekrar uyuma ihtimalim de gitti
ebruyla biraz mesajlaştık
sınavı olduğu için erken kesmek zorunda kaldık
sonra sıkıntıdan
elif e mesaj attım
-yarın gece işim çıktı kusura bakma dedim
-bu gece bunu yazacak vaktin varsa şimdi boşsundur bu gece buluşalım dedi
-yok yatıcam ben yorgunum dedim
-o zaman yarın başka bir zaman buluşalım dedi
-ebrunun ailesi ile yemeğe gidecem dedim
-yemek çıkışı buluşalım dedi
illa buluşcak amk
-ne yapacaksın buluşupta boşver hadi iyi geceler dedim
-öyle boşver demeyle olmuyor dedi
beyler baktım kız bana tecavüze kararlı
ölü taklidi yaptım mesajına cevap vermedim
sonra mesaj ın sonuna lar takısı getiren 4 5 mesaj daha attı
ölü kalmaya devam ettim
sonra o da umudunu kesti
uyudun galiba diye son mesajını da attı
sabah 6 da zor uyuyabildim
kalktığımda ise öğlenden sonra idi
telefonda iki değişik kişiden mesajlar
-aşkım çok iyi geçti kalkınca haber ver
-hala uyuyor musun uykucu
bunlar ebrudan
-yanlış bişey mi yaptım
-umarım beni yanlış anlamamışsındır
gibi bir kaç tane daha mesaj da eliften
ebruyu aradım
onlara yemeğe gideceğimi söyledim
daha çok üzüldü kendisi de orda olamayacağı için dert babası oldum amk bu gurbetin
onun haketmediği teselli lekesini geçirdim ama
onu teselli etmekten kendi teselli sularım kirlendi
evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz
elif manyağı arar diye telefonu erkenden kapatıp
ebruların evine gittim
uzun uzun tutmasınlar sıkılırım diye
içeri girer girmez
kuzenlere 9 da söz verdim orda olmam lazım dedim
içeri girer girmez baskın geldi oda
eksiklik vardı
sandalyenin birisi boştu
hata mı yapmıştık yoksa o eve giderek
zaten akıldan çıkmayan ebruyu
korku filmlerindeki amk salak oyuncularının
gitmemesi gereken yerlere bir de ışıkları açmayı akıl edemeden gitmeleri gibiydi
üzüntü ve derin bir offf çekme ihtiyacı kaçınılmaz oldu
tem umduğum annesi veya babasının keşke ebru da burda olsaydı dememeleriydi
onlar dile getirmediler ama
gönlüm sürekli onu mırıldandı durdu
yemeği yeyip
onların da bir kaç sorusuna katlandıktan sonra
saat 9 a yaklaştı
ben artık gideyim müsadenizle dedim
ebrunun babası tutturdu ben bırakayım diye
gerek yok şurası hemen diye ısrar etsemde baktım
kıllanır gibi oldular ne bok yiyecem acaba diye
sakince tekrar anlattım
beyaz yalanla ikna edip ayrıldım
annesi söz aldı tekrar geleceksin gitmeden diye
karambolde vermiş bulunduk sözü
dışarı çıktım
biraz yürüyüp telefonu açtım
ebruyu aradım
bir sürü fırça kaydı vay telefonun neden kapalı
bişey oldu sandım
onu da ikna ettim yemekte annen baban rahatsız olmasın diye kapattım
herkes arıyor hoş geldin gel bi ugra diye
hem babanı arasaydın söylerdi zaten orda oldugumu dedim
tatmin oldu
ebru tamam da
elifin başıma neler açtığının farkında mısınız
hem annesi gile hemde ebruya yalan söylemek zorunda kaldım
ama ikisini de atlatmanın verdiği rahatlama ile canım alkol çekti
ama nerde içecem eliften tırsıyom
korktuğum başıma geldi telefon açtı
nerdesin diye
aynen verdiğim cevabı yazıyorum
-sana numaramı veren beynimi sikeyim
-ya ne var bunda oturup konuşalım istedik. ebrun var korkma yemem seni dedi
nasıl etti bende bilmiyorum
sonunda
-tamam bir şey içelim sonra rahatsız etmeyeceksin beni söz mü dedim
-söz dedi
-nerdesin dedim
-evdeyim dedi
-nereye geleyim dedim
-eve gel dedi
dışarda bir yerde içsek gören olsa boku yiyecez
eve gitsem olmaz
-başka bir yer söyle dedim
-tamam şuraya gel dedi
dediği yer alanyanın semti diyelim
alanyadan uzak olması görülebilitemizi azalttığı için bindim taksiye
gittim
durduğum yerde beni bekliyordu
bir eteğin boyunun o kadar kısa olması gerekmiyor
o kadar kısa olacaksa arasını dikip kilot olarak kullanmak daha mantıklı bence
askerde sap görmekten zaten her dişi hatunu ilk fermuar arkasından görmeye başlıyorum
neyse artık verdik sözü
içilecek bişeyler
nerde içiyoruz dedim
-şurası bizim ev dedi
yalan yok beyler eve davet etmesi hareketlenme yaşattı bacak aramda
neden mi çıktım evine
valla bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum asansörde anladım yanlış yaptığımı
onunla o kadar sıkışık bir yerde kalmak bile germişti beni
ama çıktık bir kere
eve girdik
oturacağım yeri gösterdi
avrupai aplikleri açtı
içerisi loştan biraz daha aydınlıktı
nedendir bilmem heyecanlıydım
-ne içersin diye sordu
-ne var dedim
vitrini gösterdi çalıştığım barın küçüklüğü gibi ne ararsan var
baktım menüye bakıp ne istediğine karar veremeyen kararsız birine dönüşeceğim
sen seç farketmez dedim
barmen sensin sen seç dedi
yoksa ben bişeyler ayarlayayım mı dedi
onun ayarlayayım mı demesinde
nuri alçonun bakışlarını gördüm ve tırstım
-sen iki bardak getir yeter dedim
bardakların boş olduğunu göreyim diye
mutfaga geçti
buzda ister misin diye seslendi
bana katlanmak zor zanaat
-yok gerekmez dedim
iki bardakla geldi
bende bir viski seçtim
ya glenfiddich ti yada glenmorangie
bardakların ilaçsız oldugunu görüp tatmin olduktan sonra
-buz niye getirmedin dedim
-getirme demedin mi dedi
-ben öyle bişey demedim dedim
-neyse dedi gitti buz da getirdi
onları da koyduktan sonra
bu viski beyler şakası yok amk zaten uzun zamandır içmiyorum içki çarpılmayayım diye
normalde o viski kola ile piç edilmez ama -kola da getirir misin dedim
-başka bir eksik varsa söylede gidip gelmeyeyim dedi
-şikayetçiysen gideyim dedim
-getiriyorum diye kalktı
gıcık etmek lazımdı karıyı
bende gerekli şeyleri yapıyordum
ama çok seksiydi gözüm o mutfaga giderken
kalçasında kalıyordu amk
kolayı da getirdi
-pipet var mı dedim
-yok dedi gıcık almış bir ses tonuyla
vay amk isteyecek başka bişey de kalmadı
bir yudum aldım
-müzik mi tv mi film mi dedi
-hiç birine gerek yok bunu içer giderim dedim
-bi film var takayım sıkılırsan gidersin dedi
film fikri fena degildi aslında istedigim zaman sıkıldım deyip kaçabilirdim
hem filme bakarken fazla konuşamaz bu durumda elifin bana yaklaşması da zor olurdu
o bir dvd takarken bende
ebruya mesaj attım
nasılsın aşkım diye
ondan gelen klasik cevaplara klasik mesajlar ekleyerek
bir de gün raporu verip bir arkadaşın yanındayım diye mesaj attım
hangi arkadaşın deyince heyecanlandım panik yaptım amk
bi arkadaş işte askerlikten konuşmaya başladı sıkıldım dedim
elif de uyuz olmuşa benziyordu ben ebruyla mesajlaşıyorum diye
filmde başladı bu arada aplikleri biraz daha loşlaştırdı elif
geldi yanıma oturdu amk
içkisini almak için sehpaya uzandığında bacakları bacaklarıma değecek mesafedeydi
bu durumun bende yarattığı etkiden kurtulabilmek için
lavaboya kalktım
geri geldiğimde biraz daha uzak bir mesafeye oturdum film tekrar devam etti
amk filmi o kadar mı güzel olur
sonunda ne bok olacak diye daldım gitti filme
bişey olmaz amk diye bir barda daha doldurdum
film olması iyi olmuştu
elifin bacaklarından alıkoyabiliyordum gözlerimi
ta ki filmi durdurup
-begenmediysen kapatayım derken bana dönmesi
ve gözlerimin verdiği bacak arası frikiğinde kalmasına kadar
-yok çok begendim dedim harbiden de begenmiştim amk
iyiki oturur haldeydim yoksa gördüklerimden dolayı esas duruşa geçmiş
şahsı muhterem elif tarafından farkedilebilirdi
film devam ederken elifte yayılmaya başladı koltuğa
mini etek giydiğinin farkında olmadan hemde
baktım benimki esas duruşu hiç bozmuyor
aklımda kötü kötü şeyler geçiyor
şeytan bir sol kulağıma bir sağ kulağıma fısıldıyor
hadi olm akıt şu içindeki irini al sana fırsat diye
şeytana uydum ama farklı bir taktikle
filmi durdurur musun dedim
heyecanlı bir şekilde durdurdu
-bişey mi oldu dedi bunu derken banu alkan bakışlarını görür gibi oldum
ebruyu seviyordum
aldatamazdım
aldatırsam yüzüne bakamazdım
-lavaboya gitmem lazım dedim
kalktım wc ye bi baktım hala ayakta bizimkisi
gitsem film aklımda kalacak
bi daha ya bulurum ya bulamam
zaten sonları da yaklaşmış
kalsam sadakatin ırzına geçecem
kendi kendime bunları düşünürken bile ebruyu aldatıyor hissettim kendimi
sonra bir fikir peydahlandı bende
elime kuvvet içimdeki irini akıttım
benim küçük asker esas duruşu bozup rahata geçti
artık öncelikli olarak yapmak istedigim şey seks degildi
buna güvenerek içeri girdim
elifin seksi oturuşunu aldırmadım çünkü artık terhis olmuştum o duygulardan
film sessizce tekrar başladı
elif tekrar doldurmuş bardakları
yavaşca onu da içtim
filmin final sahnesi yaklaştı
yine durdurdu filmi
-ne olacak tahmin et bakalım dedi -sen izledin mi dedim
-evet izledim daha önce dedi
bi kaç tahmin yaptım hiçbiri çıkmadı
parmağımdaki yüzüğü gördü
-nişanlandınız mı dedi
-hayır sözlendik dedim
sevdiğim bir konuyu konuşmaya başladık
elifi kendimden sogutmak için bir fırsattı
-çok şanslı kız ebru dedi
bunu bana ilk defa söylemiyordu hatırlarsanız
-şanslı olsa yanımda olurdu dedim
-ben şanslı mıyım şimdi dedi
bak amk konuyu nereye çekti yine
-neyse açta bitirelim şu filmi dedim
-şansım olsaydı neyse boşver dedi
hay amk utandırdı beni
filmin sonunu izledik kurguya hayran kaldım amk
film hakkında yorum yapıp begendiğimi söyledim
gece için teşekkür ettiğimi söyleyip ayrılmak için izin isteme aşamasındaydım ki
telefonu çaldı
telefon konuşması özeti şimdi git sonra gel misafirim vardı
birisi sanki apartmanın dışında eve gelmek için izin istiyor gibiydi
telefonu kapattı
-gelsin ben gidiyorum zaten dedim
-yok şimdi gitme dedi
-neden dedim
-aşşağı da bekliyor dedi
-beklemesinin benim gitmeme engel olan kısmı ne dedim
-yanlış anlar şimdi yardım et lütfen dedi
-neyi yanlış anlar elif ne yardımı edeyim sana dedim
-bu cocuk bana asılıyor dedi
-gidip döveyim mi amk ne yapayım asılıyorsa dedim
-dışarı çıkarken seni görürse sorun çıkarabilir dedi
uyuz oldum amk içine düştüğüm duruma bak
-eve gitmem lazım annemler bekliyordur merak ederler dedim
-dur biraz gitsin sonra gidersin dedi
kimden korkuyom ki amk
onlar mesajlaşmaya başladı gelirsin gelemezsin diye
bana dönüp gitmiyor dedi
-benim gitmem lazım kusura bakma dedim ya çıkma lütfen dedi
-ben üst katın merdivenlerine çıkayım sen çocuğu çagır içeri girince gideyim dedim
-gelmesini istemiyorum ki.lütfen bir tane daha iç gider o dedi
-yok gitmem lazım dedim
elimi tuttu lütfen dedi
-iyi tamam dedim
sarılmaya yeltendi bir daha yaparsan giderim dedim
-pardon dedi
içkileri tekrar doldurdu
-ışıkları kapatayım da yattığımı sansın dedi
-korkma bişey olmaz açık kalsın dedim ama dinlemedi kapattı amk
geldi benim oturdugum koltuga o da oturdu
bayağı da yanıma oturdu
biraz oturduk mal gibi sessizce
sonra sağol derken bir elimi bacagımın üstüne attı
önemli degil derken bende elini bacagımın üzerinden aldım
sessizleşen ortamda seksi seksi nefes almaya başladı
pencerenin ışıgı direk bacaklarına vuruyordu
içimdeki irin tekrar toplanmaya başladı
sonra kalktı pencere yaklaşıp geri geldi bana daha yakın oturup
-gitmemiş hala yaaa dedi aynı anda bana sarılıp gitme lütfen dedi
-bana bir daha dokunursan sikerim elif dedim
-gerçekten mi dedi
-evet gerçekten dedim çok ciddi bir şekilde
-yine dokundu hemde bacaklarımın kasık bölgesine dogru
ayaga kalktım
-sana iyi geceler dedim
-dur şaka yaptım falan dediyse de dinlemedim
çıktım kapıdan
merdivenleri kullanırken lavuk sen kimsin diye sorarsa ne cevap veririm diye düşünüyordum
aşşagı indim
caddeye baktım
allahın kulu yok
vay amk bekleyen kimse de mi yoktu acaba
yoksa elifin aradığı adam da hayal ürünüydü
eh amk elif senden herşey beklenir
neyse vukuatsız atlattık amk
daha da gelirsem iki olsun
zaten ebrunun bunları duyması kasten adam öldürme sebebi eve gittim zıbardım
geride kalan geceyi
diğer sik sahibi kişiler tarafında götü kaldırılmış
kendi saplarının kendilerine sadık olmasını şart koşan
ama sapsızken her erkeği potansiyel sevgilisi sanan
amlı olmayı tüm erkekleri elinde oynatabilme kozu sanan
örnek kevaşenin birinin elinden kurtularak tamamladım
askerliğin şimdiye kadar bana kazandırdıgı tek şey nizami bir şekilde yatağımı yapıyor olmamdı sabahları
ertesi sabah kalktım otogarı aradım bilet ayırtmak için
istanbula gideceğim gün bilet yoktu
bende bir gün öncesinden aldım
bu bir geceyi ankarada geçirecek olmam demekti
sakalları kesmiyordum
neden traş olmadın diye komutanlara inat
ama saçlarımı ne bok yiyecegi belli olmayan
bir askerin eline teslim etmemek için kestirdim aynı gün
bildiğiniz 3 numara
alanya onsuz pek de eglenceli degildi
aslında çok eglenceliydi ama bu eglenceyi yaşayabilmek için onsuz duygularımın olması lazımdı
denize gittim
o arkadaşın yanına köye falan derken
otele gidip ebrunun babasıyla konuştum
annesi de otele geldi
böylece ben onların evine gitmek zorunda kalmadım
babadır elleri öpülür bayramda seyranda ama hakeder
cebinde ne varsa kendim ne yerim diye düşünmeden verdi bana
almak istemedim ama zorla verdi
bir de kart verdi bana banka kartı kendi adına açılmış bir hesap
parayı kendi hesabına yatıracaktı bende kartla onun şifresini girip çekecektim
böylece banka da kesinti yapamayacaktı
havale olmadığı içim
gün geldi ankara üzerinden istanbul yolu gözüktü
ben mi yaptım yoksa ana yüreğinden midir bilinmez annem ağladı sarılırken
babam ve kardeşim sadece sarıldı
son kez ebruyu arayıp yola çıktığımı söyledim
beni bekleyeceğini söyledi
8 saat onu görme hayali ile yaptım yolculuğumu ama gelmedi
telefon açtım ama aradığım sevgili telefonunu bilmediğim sebebten dolayı kapatmıştı
koskoca otogarda öylece oturdum kaldım bankın birisinde
iki bacagımın arasında valizimle
7 saat bekledim
en az 200 kere aradım
ama gelen de olmadı
cevap verende
benim telefonum olmadığı için ordan ayrılırsam beni bulamaz diye hiçbir yere gitmedim
akşam oldu
karanlık çöktü gelen giden yok telefonda hala kapalı
elime valizi aldım
ebrunun arkadaşının evini zar zor olsa hatırlayarak buldum
kapıyı çaldım
kızın birisi açtı
hatırladı beni
ebruyu sordum direk
-haberimiz yok dedi
durumu anlattım
yurda telefon açtı kız
yurtta da yokmuş
aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı
beni aldatıyor olmasını veya beni artık sevmiyor olmasını siktir edin başına sağlığı ile ilgili bir sorun mu geldi diye korktum
kızların yanında bir erkek olması tek umudum du ama
herkes ders çalışma peşinde sınav manyağı olmuşlar
kaldım mı koskoca ankarada ne yapacağını bilmez bir şekilde
alanyayı arayıp annesine babasına da sormak istemedim onları telaşlandırmamak için
kızlar sagolsunlar gel burda bekle biz de meraklandık dediler ben otururken
çay demlediler
ebrunun diger arkadaşlarını aradılar yanında mı diye
öyle mal mal bekledik panik halinde
sonunda telefonu açıldı
kızın onlarca denemesinden sonra
çalıyor deyince heyecanlandım
ben aldım telefonu
-nerdesin ebru dedim
-sen nerdesin dedi
-arkadaşlarının evindeyim sabahtan beri seni bekliyorum dedim
-ne işin var senin orda dedi
kimin kimden hesab soracağı karıştı
-ebru nerdesin dedim
-niye gidiyorsun onların yanına dedi
böyle davranmasının altında muhtemelen bir sebeb vardı
-sen nerdesin ben oraya geleyim dedim
-gelme istemiyorum sen mutlu gözüküyorsun orda dedi
etrafa ciddi ciddi baktım amk kamera şakası falan mı yapıyorlar diye
-çok mutluyum burda ebru kızlarla sabahtan beri bi ankara bi roman havası oynuyoruz sevinçten.
bunu der demez telefonu kapattı
tekrar ararken tansiyonumun çıktığının farkındaydım
sinir uçlarım gıdıklanıyordu
ama bu işin sebebine öğrenmeden küfür etmeyecektim
telefonu yüzüme kapatma konusunda ne kadar hassas oldugumu biliyordu
bunun hesabını da sonraya bıraktım
kızdan izin alarak tekrar aradım
balkona çıktım
aradım
-ne var dedi
-tekrar sorayım mı sen anlatacak mısın dedim
-benim anlatacak birşeyim yok sana dedi
-madem yoktu neden çağırdın beni ankaraya dedim
cevap vermedi
-sen bana neden böyle yaptıgını anlatıncaya kadar gitmiyorum askere haberin olsun dedim
-beni bir daha arama kelebek dedi
-tamam aramam ama sebebini söyle dedim
-sana karşı tüm duygularımı kaybettim dedi
-daha düne kadar çağırıyordun aşkım gel çok özledim diyordun ne oldu bir günde dedim
-geçte olsa farkına vardım yaptıgım hatanın dedi
baktım ağlayacağım hem sinirden hemde duygusal krizden
-beni severek hata mı yaptıgını söylemeye çalışıyorsun dedim
-sana güvenerek hata yapmışım dedi
bi dakika şimdi biraz kopya verdi işte
güven konusunda konuştuguna göre muhtemelen elif le ilgili birşeyler duymuştu
ama o olmama ihtimali de vardı
pişti olmamak için ben elifin adını anmadım tamam yarın gidecektim ama bu gece ilk buldugum otobüsle giderim istanbula. gitmek var dönmek yok. muhtemelen beni bir daha aramayacaksın
numaranı da degiştirme ihtimalin var. ölüm var kalım var son bir kez göreyim helalleşelim lütfen dedim
-yurda girdim çıkamam dedi
-tamam yarın sabah ben seni tekrar ararım yurttan çıkınca helalleşiriz o zaman dedim
-peki dedi ve kapattı telefonu
kızların yanında yatmak uygun olmayacagı için
onlara bir pansiyonda yer ayırtmıştım dedim ve gittim
bir kaç tane taksiciden yardım alarak
bir pansiyon buldum
gece yattıktan aynı gün teslim olmam gereken güne uyandım
dışarı çıkıp ebruyu aradım kulubenin birisinden
şuraya gel şu saatte dedi
yine kapattı
oraya vardıgımda hiç alışık olmadıgım bir karşılama vardı
ışıl ışıl gözleri bana hiç bakmıyordu bile
öylece oturuyordu
tek yaptıgı ben yanına oturup merhaba deyince
parmagında ki iki yüzükle oynamaya başlamak oldu
bir çıkarıp bir takıyordu ona aldıgım yüzükleri
bense sadece ona bakıyordum
elimdeki çantama bir yük daha binecekti
ebruya verdiğim kalbimi artık kendimde hissediyordum
hiç taşımıyordu artık
elimi uzattım
hakkını helal et diyemedim
çıkmadı ses
karabasan oldu ayrılık
titreyen ellerim öylece kaldı orda
sonra çekmek zorunda kaldım
hiç konuşmayacak gibiydi
-ben gidiyorum ebru sebebini anlatmayacak mısın dedim
-bildigin şeyleri tekrar niye hatırlatayım ki dedi
-hiç birşey bilemiyorum iki gündür dedim
-alanya nasıldı kelebek eğlenebildin mi arkadaşlarınla dedi
ama arkadaşlarınlayı büyük harfle söyledi
-devam et dedim
-sen soruma cevap ver önce dedi
evet yavaş yavaş dökülmeye başladı
-hayır hep seni özledim dedim
-hmm bazı kişiler aksini iddaa etti dedi
bi boklar duymuş oldugu kesinleşti
-yanlış tahmin etmişler dedim
-sen niye elifle buluşuyorsun kelebek dedi
-hadi buluştuğunuzu boşver bana neden yalan söylüyorsun dedi
-hadi bana yalan söyledin neden geceyi onun evinde geçiriyorsun dedi
-amasya dönüşünde bana niye uğradın direk gitseydin ya sevgilinin yanına dedi
yakalanmışız amk
arkadaşının birisi görmüş beni
telefonlaşmışlar ebru ile sürekli
elifi tarif edince kız ebruda takip et demiş
eve girdigimiz görülmüş
ama ebru hesab sormak için ebru beni ankaraya davet etmiş
davet gerçekleşinceye kadar da hiç birşeyi çaktırmamış
aranızda benim yerime ebruya açıklama yapmak isteyen var mı? evet beyler sayılı saatler sonra nasıl siklerin altına yatacagımı bilemediğim bir yıllık daha askerliğim vardı
deli gibi sevdiğim kızın bana nefretle bakan gözleri
bitmişmiydi lan herşey
bu muydu amk
yemediğimiz bir yarraktan dolayı
götümüze mi kaçacaktı ayrılık siki
ben köz kös otururken ebru da yüklendikçe yükleniyordu
-bana tutamayağın sözler neden verdin
dedi
-tuttum ben sözümü ebru dedim
daha çok kızdı
-başkasının koynuna yatarak mı tutuluyor artık sözler artık dedi
bişey demedim
ona da bakmıyordum
-tamam kelebek haklısın sende haklısın demekki ben sana yeterince iyi sevgili olmadım.
sende hata aramıyorum artık.her istediğini yaptım ama demekki yeterli değilmiş.
ne istediysen verdim. hatta istemediklerini bile verdim.tek elif olduguna da inandıramazsın artık beni.
tek bir sorum var neyi eksik yaptım onu söyle bari lütfen dedi
kafamı hafifçe ona çevirdiğimde gözlerinin yaşlı oldugunu gördüm
böyle bir acı böyle bir çaresizliğin tarifi yok
birazdan asılmayı bekleyen idam mahkumu gibiydim
sevdiğim onsuz yaşayamayacagımı bildiğim kız muhtemelen siktir git diyecekti bana
yine diyecek birşey bulamadım
ne dersem diyeyim inanmayacagı belliydi
kafasında ben ile elifi aynı yataga koymuş
yapılabilecek çok fazla şey yoktu
ben konuşmayınca daha da ağlaması arttı
-konuşsana sinir etme adamı dedi
-o gece o eve gittim deli gibi seviştik sen hiç aklıma bile gelmedin. onun yanındayken sana yazdığım mesajlarıda sen şüphelenme diye yazdım
bunca yıl sana hep yalan söyledim.tek elif değil onlarca kızla seni aldattım. seni hiç sevmedim. hiçte sevmeyeceğim dedim
aptal aptal bana baktı ne diyecegini şaşırdı
o şaşkınlıkla bana bakarken
-tüm gücümü toplayıp sana bir kere vuracaktım acım azalsın diye ama onu bile haketmiyorsun. erkek olsam bildiğim tüm küfürleri hakedecek
durumdasın şu an gözümde. yazıklar olsun sana dedi
-ben duymak istediklerini anlattım ebru anlatacağım başka hiçbirşeye inanmayacaktın. böyle olması gerekiyormuş kusura bakma dedim
cebimden istanbul biletini çıkarıp yırttım gözünün önünde
çevreye saygısızlık ederek yere attım bütün parçalarını
-artık gidecek yerim bile yok dedim
-istedigin yere git bundan sonra beni ilgilendirmiyor dedi
kalktı parmağındaki yüzükleri çıkardı oturdugum yere bıraktı
yürümeye başladı ben oturdum kaldım
gidiyordu resmen
-son birşey rica edebilir miyim senden dedim
durdu
-son ricam olacak söz dedim
gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordu ama çaresiz bir şekilde sevdiğini bildiğim için en azından dinleyeceğini biliyordum ricamı
-ne var dedi
-bir arkadaşa telefon açmam lazım telefonunu kullanabilir miyim dedim
-al senin olsun bana bundan sonra lazım olmayacak zaten diye götüme bir iğne daha batırdı
-hayır otur lütfen dedim
oturmadı
-lütfen dedim
hiç konuşmadan oturdu
biladere mesaj attım ebrunun telefonundan
-bilader elif diye bir kız nosu olcak mesajları silmediysen vardır orda bu numaraya acil bir yolla dedim
bir dakika sonra bilader numarayı gönderdi
-bak ebru şimdi elifi arıyorum hiç sesini çıkarma ve sadece dinle dedim
-sizin aşk konuşmalarınızı dinlemek istemiyorum dedi
ama meraklıydı acaba ne konuşcaz diye
belliydi gönlünün üzerine bir su serpilmesine ihtiyacı oldugu
o kadar yılın hatrı vardı en azından
elifi aradım
cevap verince megafonu da açtım
konuşmaları aynen yazıyorum
-alo buyrun
-merhaba elif ben kelebek nasılsın
-iyiyim kelebek aramazsın sanıyordum sen nasılsın
-bende iyiyim sağol.
-bu telefon kimin
-benim yeni numaram elif askeriyeye sokmaya çalışacagım mesaj atarsın sokamazsam da istanbula gidinceye kadar mesajlaşırız olur mu dedim
-tamam sağol dedi
-ben kapatıyorum kendine iyi bak dedim
-bişey sorcaktım sana dedi
vay amk sonra sor başka zaman sor elife güvenip iş yaptık amk.ama sike sike
-buyur elif dedim
-o geceden sonra bir daha aramadın beni neden şimdi numaranı veriyorsun. dedi
-otobüsüm kalkacak o geceyi de sebebini de mesajlaşarak konuşuruz dedim
-tamam iyi yolculuklar dedi
-sağol deyip kapattım elimi valize attım eş dost arkadaşların telefon numaralarının kayıtlı oldugu not defterini de ona verdim
telefonu ebruya uzattım.
-artık kelebek sensin. istedigin soruları ona sen sor kelebekmişsin gibi. dedim
-ben konuşmam dedi
-bana inanmak hiçbirşey olmadıgını duymak istiyorsan sana birinci ağızdan şans verdim. istersen ona yazma ben günlerce sana tekrar tekrar onu dokunmadığımı bile anlatayım
ama inanacaksan.ha korkma benim ezberimde tek bir telefon numarası var o da seninkisi onu arayıpda kendimi sana affetirecek sekilde konuşmasını rica etmem
nasıl olsa biletimi de yırttım istedigin kadar beklerim sen bana inanıncaya kadar dedim
hiç birşey diyemedi.ne yapsam düşüncelerindeydi
-gel beni otobüse bindir istanbula uğurla otobüste telefon kullanamam zaten telefonum da yok.5 saat gibi bir zamanın var şimdiden başla mesajlaşmaya
istediğini sor. istersen fikir vereyim.
ona blöfler yap acaba öpüşmesek miydi diye.
-bilmiyorum dedi
biraz olsun inanmıştı ama şüpheyi kendisi geçirebilir di ancak
bende ona bu şansı verdim
-tamam hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi
tuttum kolundan
taksi cevirdim bir tane
otogar dedim taksiciye
-kelebek sen başla elifinle yazışmaya istersen dedim
hiçbirşey bilmiyora benziyordu
ben yanındayken yazmadı
otogarda taksiden inerken
-ben vereyim senin paran yoktur askersin sen dedi
-ben veririm dedim
herşey hala sevdiğine işaretti
otogara gittim 10 dakika içinde kalkacak bir otobüs denk geldi
bileti aldım
otobüse valizi teslim ettim
-bu yüzükler sende kalsın yaptığıma inandığın cevaplar alırsan eliften, çöpe atarsın benim başka verecek kimsem olmaz çünkü. dedim
söyleyecek çok seyim vardı ama en lazımlarını söyledim sadece
-çok şanslısın beni unutmak istersen sadece numaranı değiştirmen yeterli olacak. yoksa hep arar dururum seni her boş vaktimde. kendine iyi bak ebru dedim
ve henüz 5 dakika olmasına rağmen otobüse bindim sarılmadık öpüşmedik
güle güle bile demedi
camdan ona bakmak istiyordum ama tutmakta zorlandığım gözyaşlarım dökülür de üzülür diye bakmadım
el sallamak bekle beni sevdiğim senin için geri geleceğim demek isterdim ama kısmet olmadı
sarılıp bir kez öpmek isterdim üzülme herşey geçecek buda bitecek demek isterdim
ama otobüs kalktı gidiyordum artık
sadece o eve gitmek beni bu kadar ağır cezalandırdı
işin en kötü tarafı aşkımı elifin ellerine teslim etmiştim
ben ne kadar anlatsamda ebru inanmayacaktı ama en azından şeytan da olsa elifden medet bekledim
o yolculuk acaba mesajlaştılar mı?
elif aptalca birşeyler yazdı mı diye düşünerek geçti
en önemli soru ebru bana inanacak mıydı
yolda bir kez mola verdik
elifi aramak aklımdan geçti ama ararsam gerçekten bir orospuluk yapıp beni ebrudan ayırma fırsatını ona vermemi degerlendirebilir diye yapmadım
zaten inanın telefon numarasını da hatırlamıyordum
ancak tekrar bilader numarasını almam gerekiyordu
istanbula geldim
e 5 üzerinden küçükyalıda indim
biraz yokuş tırmandıktan sonra
kenan evren kışlasına girdim
gerekli belgeler teslim edildikten sonra beni tabura götürdüler diger biriken askerlerle
tabura adım attım
daha önce hiç görmediğim denizci kıyafetli askerler mi dersiniz
mavi kamuflajlı havacılar mı dersiniz
siyah bereli tankçılar mı dersiniz komando bereli askerler mi dersiniz
sivil kıyafetlisi
takım elbiselisi
kirli sakallısı
normal piyadesi ne ararsan var
ne oluyor burda nasıl bir yer derken
kayıt işlemi yapıldı
bir koğuş gösterdiler
birini yakalayıp
-nasıl bir yer burası dedim
-siktir git devrelerine sor dedi
devre kim amk sanki hepsiyle 10 yıldır arkadaşım söylesene işte pezevenk bilmiyoz
üst devre ne demek öğrendikten sonra
diş ağrısı dayanılmaz bir hal aldı
bi kaç askere sordum ne yapabilirim diye
nöbetçi çavuşu bul nöbetçi komutana götürsün ondan izin alıp revire gidin dedi bi tanesi
dediklerini yaptım nöbetçi başçavusu bulduk
nöbetçi çavuş komutana
-bu askerin bir maruzatı varmış komutanım dedi
-gelsin dedi
tekmil verip yanına yaklaştım
-dişim ağrıyor komutanım dedim
bir tokat attı
-geçti mi dedi
-geçmedi komutanım dedim
bir tane daha vurdu
-geçti mi dedi
baktım adam deli amk
-geçti komutanım. dedim
-siktir git o zaman dedi
-emredersiniz dedim
dışarı çıktık nöbetçi çavuşla
eh amk
askeriyede yediğim ilk dayağa mı yanayım. nerde ne bok yediğimi bilemediğime mi yanayım
kızdan ayrılmanın keskin virajındayım ona mı yanayım
dişim ağrıyor işte orospu evladı komutan geçmedi ona mı yanayım
akşam iştiması öncesi
beni zorla tutup mıntıka yaptırdıklarına mı yanayım
iştimada en az 200 tane çök kalk yaptırdıklarına mı yanayım
yemekten sonra mutfaga gönderilip bulaşık yıkadığıma mı yanayım
geri gelip duş bile alamadan yattıktan sonra gece ikide kaldırılıp diğer yeni gelmişlerle er erbaş gazinosu yıkadığıma mı yanayım
birisini öldüresiye dövmek istediğim halde kimseye dokunamadığıma mı yanayım
yoksa sabaha kadar uyuyamayıp saatlerce ağladığıma mı? bu defa kaldıramadılar üstdevreler
zaten uyumamıştım
kendi kendime boku yedin olm kelebek bitmez bu askerlik demeye başladım
rutin askeri işleri artık benden bir kaç ay önce askere gelmiş
askerler yaptıyordu
benden yaşça küçük olanlar bile emir verme hakkına sahipti
amam benim onu yap bunu yap burayı temizleye üzülecek kızacak duygularım kalmamıştı artık
ben tüm duygumu ebrudan gelecek habere bağlamıştım
bazen yerdeki bir izmariti faraş a süpürmek için
dakikalarca zaman kaybediyordum
aklımda hep ne oldu ne olcak sorusu vardı
her boşlukta telefon kulubesine gidiyor ebruyu aramaya yelteniyordum ama
tek bir şüphe her seferinde aramama engel oldu
ya numarasını değiştirdiyse??
değiştirmemiş olma umuduydu beni ayakta tutan
bu umudu bir kaç numaraya bastıktan sonra duyabilme ihtimalim olan aradığınız kişiye…
yapamadım
aradığım kişinin bulmuş olduğum tek kişi olması umudu ile arayamadım
gel dediler geldim git dediler gittim
bir iş oldugu zaman el kaldırdım gönüllü yaptım
boş boş oturup kara kara düşünmektense sikilmek daha hızlı geçiriyordu zamanı
bu durum böyle fazla sürmedi
insanlar benim gayri ihtiyari de olsa işten kaçmayacak birisi oldugumu farkettiği için bana fazla yüklenmediler
daha çok isyan eden diger tertiplere iş buyurmaya başladılar
ama dikkat ettikleri başka bir konu benim ilerde çavuş olup tüm bunların acısını çıkarabilme ihtimalim olmasıydı
tüm devreler geldikten sonra
taburdaki tüm yeni gelmiş askerleri topladıktan sonra
bölüklere dagıtım seçmesi başladı terziler, berberler,eli klavye tutanlar kim ne yeteneği varsa sıraladı
bazı amk denyoları ben kantinciyim komutanım bile dedi kantine gecebilmek için
ama bu seçmelerde en önemli olan şey ehliyetti
ehliyet sahiblerine özel ilgi gösterdiler
boru değil adamların emekli paşa şoförü olma ihtimalleri var
ben barmen oldugumu söylemedim
çünkü subay astsubay gazinosunda komutanların dinlenme vakitlerinde
onlara sürekli çay kahve doldurup hazır kıta beklemeyi götüm yemedi
zaten sürekli aptal aptal geziyorum
bi komutan bişey ister duymam yada dalgınlığıma gelir boşu boşuna dayak yerim diye sustum sadece
sonra bölük komutanları
yakın koruma
ikamet koruma
ve karargah bölüğü
asker taksimi yaptılar herkes işine yarayacağı secti
beni ilk önce fiziğimden ve göz rengimden dolayı yakın korumaya seçtiler
üst devreler anlatmaya başladı
olm seçilirseniz köşesiniz
paşa bodruma tatile mi gidiyor 3 ay yanındasınız
paşa istanbulda alışverişe mi gidiyor yada gezmeye yanındasınız
kısacası paşa nereye siz oraya dediler
herkes bi mutlu direk telefona koştu
o kadar uyarılmış olmalarına rağmen ailerine anlatmaya başladılar
onları öyle görünce bende annemi aradım
bir sürü kızdı bana
annen yok mu senin
insan bir haber vermez mi
öldün mü kaldın mı hergün haberleri izlerken adını duyarım diye fenalık geliyor
ne varsa saydı bana
haklıda ben ona nasılsın anne derken bile aklımda ebru vardı
bir şekilde konusunu açmaya çalışıyordum
ebru sizi aradı mı diye
ama annemin bile aramadı demesinden korkuyordum
telefonu kapattım
iç bahçeye geçip oturdum bir banka
o geldi
ekşın
karargah bölük komutanı
herkes kaçacak yer arıyordu
ama adam sadece kantine baskın yapmaya gelmiş
o kantine girince iç bahçe boşaldı
ama ben farkına varamadım olayın
ayakta beklemeye devam ettim esas duruşta
baktı yerde bir tane çöp var ona bakan tek kişi de ben
-amına çakim arkadaşım gel şunu al burdan dedi
-emredersiniz diye koştum aldım
sonra gitti
iç bahçe eski formunu aldı
görevi olmayanlar oturmaya başladı
her bir köşeden namı ve yaptıkları duyulmaya başlandı
ben tek başıma oturuyordum
bankta sonra karargah bölüğünün yazıcı tayfası geldi yanıma
oturdular konuştular
bende kalktım biraz yandaki merdiven basamağına oturdum
bi tanesi benden iki devre üst olan
-şurdan bi su alır mısın bana dedi
en son benden kim ne rica etmişti onu bile unutmuştum
koşarak gittim amk
getirdim
bana nerelisin nerden geldin diye sorular sormaya başladılar
daha soracakları var gibiydi ama ben konuşmak istemiyordum
üzülme geçer dediler teselli bile ettiler beni
-zaman zaten geçiyor benim teselliye ihtiyacım onsuz geçecekse olacak dedim.
cümlenin açılımını yaptırdılar bana biraz daha konuşturarak. öğlenden sonra
yakın koruma komutanı tanışma faslı için bizi yanına çağırdı tek tek
sebebini o an bilemedim ama en sona bırakıldım
sıra bana gelince tekmil verdim
-kelebek sen karargaha geçeceksin dedi.
-emredersiniz dedim
çıktım odadan
karargah yazıcılarının yanına gittim dedim böyle böyle olmuş
biliyoruz dediler
15 dakika sonra bizim komutan toplayacak askerleri sende geleceksin dediler
gittim 15 dakika sonra geldim
ekşın herkesi içeri alıp tek tek konuştu
bana sıra gelince
tekmil verip içeri girdim
-gel amına çakim arkadaşım otur dedi
masasındaki kagıttan herkes hakkında notlar aldığı belliydi
eğitim durumu. ehliyet.ana babanın hayatta olup olmadığı elimden ne iş geldiğini sordu
-hiç bi iş gelmez komutanım dedim
-amına çakim arkadaşım senin neden bana gönderdiler o zaman dedi
-bilmiyorum komutanım dedim
-ne iş yapıyordun sivilde dedi
-turizm dedim
-niye geç geldin askere dedi
-askerliği uzatmak için okuyormuş gibi yaptım dedim
-vay amına çakim neden devam etmedin okula o zaman dedi
-düzenli bir hayata geçmek için dedim
-tamam siktir git amına çakim arkadaşım dedi
-emredersiniz dedim
ben aşşagı indim götümü banka koymadan
ismimi bagıran birisi geldi
-benim dedim
-ekşın seni çağırıyor koş dedi
gittim kapıyı çaldım tekmilden sonra emredin dedim
-habercimsin amına çakim arkadaşım dedi
-emredersiniz başka bir emriniz var mı dedim
cevap vermedi
çıktım aşşagı indim herkesde bir merak neden çağırmış diye
-ekşının postasıymışım dedim
her duyan üst devreden aldığım ilk yorum
-yarragı yedin olm bitmez senin askerlik oldu
herkes bişey demeye başlayınca bende şaşırdım
nasıl olacağını zaman gösterecekti
ebruyu aramayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum korkumdan dolayı
ama telefon kulubesine hep yakın bir yerde bekliyordum
bir askerin telefon numarasını çevirdikten sonra
gözlerindeki ışıltıyla dudaklarından dökülen nasılsın aşkım lafı beni bitirdi
önce annemi aradım tekrar
lafı çevirip dolaştırdım ebruya getirdim
annemi aramış nasılsınız diye
-beni sordu mu dedim
-görüşüp görüşmediğimizi sordu sadece dedi
-eee anne çatlatma anlatsana başka ne dedi dedim
-kendin konuşmuyor musun bana neden soruyon ne bilim ne dedi aklımda mı kaldı sanki dedi
bir umut dogdu içime acaba dedim
-tamam anne görüşürüz selam söyle dedim cevabını bile beklemeden kapattım
numarasını çevirdim ebrunun
son rakama basmak çok uzun sürdü
lütfen çalsın numarası diye bir milyon sure geçti aklımdan
çaldı
değiştirmemiş
sonra cevap verir mi acaba sıkıntısı başladı
verdi
-aloo
kim konuşabilir ki ilk söz ne olur şimdi burda ne denir
-alo dedim bende
-kimsiniz dedi
bir süre sesimi çıkaramadım
-kapatıyorum dedi
kapattı da
evet lan evet değiştirmemiş amk numarasını bu kadar mutluluk yeterdi
ama ihtimaller hala yüksekti ya iş boka sardıysada benim ağzıma tekrar sıçabilmek için tek iletişim kalan telefon nosunu da o amaçla değiştirmediyse
biraz kendimi toparlayıp tekrar aradım
-aloo dedi yine
yine ses çıkaramadım halbuki öyle planlamamıştım konuşacaktım
-kimsiniz dedi
-benim dedim
-sen kimsin dedi.ama tanıdıgı belli idi heyecanlandı çünkü sesi
-hala bir elin diğer elinden ağır mı ebru dedim?  -kelebek dedi
-efendim dedim
kem küm ederek nasılsın dedi
-sana bağlı dedim
ama beklediğim cevap gelmedi beyler. hatta ağzıma sıcan bir cevap geldi
-hayır herşey sana bağlı neden gittin o kızın evine dedi
içinden en çıkılmaz bir soru neden girdiğimi ben bilsem de söylesem
hemen lafı değiştirmem lazımdı o sorudan kurtulmak için
-mesajlaştın mı onunla dedim
-soruma cevap ver kelebek dedi
-parmağımda yüzükle gittim. seni deli gibi sevdiğimi bildiği halde gittim.
ne o yüzüğü parmağımda taşımaya ne de senin sevgini kalbimde taşımaya hiç ihanet etmedim ebru dedim.
-gitme kelebek her çağırana gidilseydi her gece bir bi kaç yere gitmem gerekirdi benimde. dedi
-haklısın dedim
-hep bana hak verip durma çok kırdın kalbimi dedi
-askerine nefret indirimi yapamaz mısın çok özledim seni dedim
-numaramı değiştircem kelebek dedi
-değiştirmene gerek yok ben aramam istersen dedim
-seninle alakası yok elifin sana yazmasını istemiyorum artık dedi
-peki bana verir misin yeni numaranı dedim
-daha almadım ama şu an vermeyi düşünmüyorum dedi
-haklısın benim yaptıgımı sen yapsaydın şu an seninle konuşmazdım bile dedim
-aşkı tek başına yaşama kelebek dedi
-elifden hiç bir çıkarım olmamasına rağmen seni üzeceğini bile bile egoistlik yaptım ne diyeceğimi bilmiyorum dedim
-bende bilmiyorum dedi
sonra ağlamaya başladı
-ben seni gece gündüz düşünürken sen gidip elin kızları ile film izliyorsun hemde kendi evinde
yapma bunları kelebek lütfen dedi
-özür dilerim dedim
-anca özür dilersin zaten kendine iyi bak dedi
ama kapatmadı telefonu
-ebruu dedim
-ne var dedi
-şu batan güneşlere sevinmemi sağla lütfen yoksa gerçekten hiçbir anlamı kalmıyor dedim  –kendine iyi bak kelebek kapatıyorum dedi
-tekrar araya bilir miyim seni dedim
-bilmiyorum dedi kapattı telefonu
işin iyi tarafından bakınca ebrunun sesini duymuştum
kötü tarafı henüz affetmiş olmamasıydı.
ekşın çağırıyor koş dediler
beyler her odaya girdiğimde hep tekmil verdim çıkarken girerken gerekli selamı verdim
-emredin komutanım dedim
-nerdesim amına çakim arkadaşım dedi
-telefonla konuşuyordum dedim
-eğitim timine sende katıl seni siktir edersem en azından bi boklar öğrenmiş ol dedi
-emredersiniz dedim çıktım
*eğitim timi yeni gelen askerlere koruma görevleri nasıl yapılır. kullanacakları silahları öğretmek
genel askeri bilgiler bir de spor bölümünde komando eğitimi
eğitim timi 6 hafta civarı ve bitince mavi bere takma töreni
görevim fixlendi
her sabah erkenden kalk
traş ol üstünü değiştir
diğer askerler mıntıka yaparken ben komutanın odasını sil süpür
o gelince bi ihtiyacı var mı çay şeker poğaca neyse onları hallet
sonra izin alıp sabah iştimasına katıl ve eğitim timi ile sabahtan akşama kadar yardır
komutanın nöbetçi oldugu günler gece 1 e kadar uyanık ol yani o uyuyuncaya kadar
bişey isterse getir istemezse o nerdeyse kapısında bekle
şanslıysan subay astsubay gazinosunda oturur sende televizyon izlersin
arasıra koğuşları ve diger yerlerde askerler ne yapıyor onu denetlerken askerlerin ondan nasıl tırstıgını izle zevk al
olaylar böyle gelişirken
artık geceleri koğuş yıkamaya kaldırılmadım
kantine gittiğim zaman ufak tefek sudur kektir onlardan para almadılar
benden üst devreler benden çekindiler komutan sayesinde ama belli de etmediler alt devre herzaman alt devredir
kafama takılan bir olay vardı
elif   biladeri arayıp numarasını tekrar istedim
-yaz amk şunu doğru düzgün bi yere sorup durma bana dedi
-tamam artislik yapma ver dedim aldım noyu
aradım elifi
çaktırmadan sinsice daldım muhabbete
-nasılsın iyimisin falan
o da bi isyan amk
-neden bana sevgilinin numarasını kendi numaran gibi veriyorsun dedi
bana gider yapmasına çok kızdım ama karıya mahkumum amk onda var cevaplar o yüzden sabrettim
-öyle olması gerekti kusura bakma dedim
-bende şey sandım dedi
o şeyin ne oldugunu bilmeye gerek yoktu
-mesajlaştınız mı onunla dedim
-hayır aradı beni dedi
vay amk vay neler olmuş haberimiz yok
-ne konuştunuz dedim
-boşver dedi
-anlat lütfen benim için çok önemli dedim
-seviyor musun bu kadar ebruyu dedi
-evet dedim
-o seni daha çok seviyor bence dedi
-nasıl? anlat hadi dedim
-aradı beni kim oldugunu tanıttı.
o gece hakkında bildiklerini söyledi.
ne yaptıgınızı hiç sormuyacagım dedi.
sonra bana seni sevip sevmediğimi sordu.
arkadaş olarak evet seviyorum dedim
o zaman sadece arkadaş olarak davrandığını umuyorum dedi.
evet öyle davrandım dedim.
sonra bak elif eğer ondan vazgeçemeyeceksen aradan çekilirim çünkü benim sevenlere saygım var dedi.
çekilecek bir durum yok dedim
o zaman sen saygı duy bir daha evine davet etme dedi.
sonra telefonu kapattı ebru dedi.
-başka görüştünüz mü dedim.
-hayır dedi
-emin misin dedim
-evet dedi
-tamam o zaman elif aşka saygı duy dedim. bende kapattım telefonu elifi ordayken sikmedim ama ebrunun taktiği ile de olasa manevi bir şekilde siktikten sonra
keyfim yerine geldi orgazm sigarasını iç bahçede yaktım
artık çevremde daha fazla insan oturuyordu
bunda ekşın reyizin payı büyük olsada benim de yavaş yavaş insanlarla tanışmaya başlamış olmam
ve can sıkıntımı gidermek için
abazan askerleri toplayıp alanyadaki kelebek am peşinde uydurma hikayelerini anlatmam da etkili oldu
ben anlattıkça çevre çoğaldı
piçliğimiz ayyuka çıktı
vay amk anlat hele derken beni dinleyenlerden azmışın kudurmuşa dönmüş olanları wc ye koşup
şafalarını yazıyorlardı wc duvarlarına beyaz beyaz
anlatabilme yeteneğini vücut diline yansıtabilirsen kaçarın yok dinlenirsin
yine heyacanlı heyecanlı anlatırken birikmiş kalabalığın arasında tahmin edin kimi gördüm
ekşın
tam bana bakıyor hatta yarısını bile dinlemiş
tepkisi aynen şu oldu
-vay amına çakim arkadaşım ne oluyor burda
herkes esas duruş tabi bende
kulağımda bir çift parmak
-ne anlatıyom amına çakim benim bile sikim kalktı deyip enseye tokadı da patlattı
ben bişey diyemeden
-cezan şu asker yarın çarşıya çıkıyorsun ferre dergi alıyorsun
kışlaya yakalanmadan sokuyorsun bu seni dinleyen abazalara dağıtıyorsun.
ben yakalarsam cezan askeri hukuka göre olur dedi.
enseye bi tane daha patlatıp gitti
o gider gitmez askerler yerde iptal gülmekten
ben ense ağrısından gülemiyorum bile
vay amk. çarşıya çık götün yiyorsa kışla nizamiyesinden içeri o dergileri sok
sonra yakalanmadan askerlere dagıt göt lazım
ama bi dakika lan çarşıya çıkıyorum amk
dayanamadım beyler ebru telefonu degiştirir ve ben onun numarasını alamam diye tekrar aradım
merhabalaşma faslı bittikten sonra yine o siktir boktan cümleyi kurdu
-ne var
seviyoruz amk daha ne olsun
-numaran aynı mı hala diye aramıştım dedim
-demek ki aynıymış dedi
-kapatayım o zaman dedim
-sen bilirsin dedi
-bana verecek misin numaranı dedim
-hayır dedi
-tamam rahatsız ettim o zaman pardon kendine iyi bakarsın dedim
-dur bişey sorcaktım dedi
-buyur dedim ama aklım hala o hayır da ağladım ağlayacam
-arkadaş kalmak ister misin dedi
-hayır dedim
-neden dedi
-bana kurduğun her cümlede tekrar ilanı aşkını beklemektense.
delikanlı ayrılığımla oturum kendi kendime konuşurum. dedim
-biraz delikanlı olsaydın arkadaş değil sevgilin olmaya devam ederdim zaten dedi
-hiç kızmadım sonuna kadar haklısın.
ben o eve girdim delikanlılıktan çıktım sen girseydin
kalbimi tek verdiğim kişiyi orospu olarak anacaktım. dedim
-arkadaş da olamayacağız öyle mi dedi
-seni bu kadar severken arkadaş olamam git benim yaptıgımın aynısı sen yap bende senin benden nefret ettiğin kadar nefret edeyim
sonra yaşanan yıllar hatrına arkadaşlığa bende katlanayım dedim
-ben sen değilim kelebek dedi
-biliyorum ebru özür mü? istiyorsun bir milyon kere en içten dileklerimle. pişmanlık mı duymak istiyorsun? allah binbir türlü belamı versin.
bana cesurca git de giderim ama beni uzakta tutup kalbimi kendine çekme dayanamam arkadaşlık aşkına dedim
-kapatmam lazım dedi
kaçmak istiyordu çünkü ne istediğini o da bilmiyordu
onu arayacak olan kişi yine ben olmak zorundaydım
-tamam dedim
-sonra arayayım mı yine dedim
-sen bilirsin dedi
-ben aradığımda arkadaşın olarak konuşmam haberin olsun bir rahatsız olursan aşkımdan sıkılmadan yüzüme kapat çünkü kızacak bir sevgilim olmaz artık dedim tamam dedi
-o zaman görüşürüz kapatmam lazım dedim
kapattım
onu tekrar aramak için kaybettiğim tek zaman
tekrar numaraları çevirip
onun cevap vermesini beklemek oldu
-efendim dedi
-merhaba aşkım seni çok seviyorum nasılsın dedim
hiçbirşey diyemedi
bende zaten beni bir anda affetmesini bekleyip iyiyim aşkım sen nasılsın bende seni çok seviyorum demesini beklemiyordum
eğer öyle yapsaydı götüm iyice kalkacak
ve ona karşı ne hata yaparsam yapayım onu kaybetmeyeceğimi düşünecektim
ama onsuz da yapamıyordum
özledim onun aşkım demesini seviyorum demesini
onu kırdığım için mantıklı olarak dememek hakkıydı ama
hangi aynştayn aşıkken kalbine söz geçirebilmiş ki ben gecireyim
ama istiyordum lan işte amk seviyorum demesini
-orda mısın aşkım dedim
-burdayım kelebek dedi
-en çok neye dua ediyorum biliyor musun dedim
-bilmiyorum dedi
-allahın bana verdiği yeteneğe dedim
-anlamadım dedi
-kalbim mesaj gönderiyor beynim yorumluyor dilim dönüp sana seni seviyorum diyor. bunları derken gözlerim ışıldıyor
ve kulaklarım tekrar duymayı bekliyor neyse tamam
bu kadar risk aldığım yeter en azından sen suratıma kapatmadan
ben kapatayım ki şansım devam etsin bir dahaki aramalarımda
haa bu arada unutmadan seni seviyorum dedim. biraz bekledim hani bende der mi diye ama demedi
sonra yavaşça telefonu kapattım
halimden bi haber olan asker panpalarım
olayı tüm tabura yaymış
ekşın reyiz kelebeği nasıl siker diye onun makarasını yapıyorlar
olm ne bok yicen sokabilcen o dergileri diye bana takıldılar -yardımınız lazım tek başıma sokamam dedim
-anlat amk ne yapacaz dediler
planımı anlattım riskli ama ok verdiler
yukarı bölük yazanesine çıktım
yazıcılarla makara yaparken yan odadaki ekşın
-amına çakim arkadaşım burda mısın gel yanıma dedi sesimi duyunca
girdim emredin komutanım dedim
-sen ne yaptıgının farkında mısın amına çakim arkadaşım dedi
-emredin komutanım dedim
-böyle hikayeler anlatıyon sonra birbirlerini sikecekler amk başımı belaya sokacaksın benim
cezanı kestim kışla giriş nizamiyesine haber verdim seni baştan sona arayacaklar getirir ve yakalanırsan
askerlik boyu çarşı yasağı
o dergileri getiremezsen emre itaatsizlikten askeri disko cezaevi
getirir ve bana yakalanırsan da dayak yiyeceksin haberin olsun arkadaşım dedi
-emredersiniz dedim
-şu imzalanacak defterleri getir dedi
-emredersiniz dedim
gittim getirdim
imzalarken odada bekledim çıkabilirsin demediği için
imza atarken
-kitap okur musun dedi
kitaplığa baktım kütüphane amk hepsini bana özet çıkar der bi de onunla uğraşmayayım diye
-hayır komutanım dedim
-amına çakim kusura bakma arkadaşım senin için ferre kitaplar koyamadım kitaplığıma dedi gülümseyerek
-kitaptan okumam genelde komutanım dedim
-vay amına çakim gel buraya dedi
o askeriyede ki kısa saçın dezavantajını tekrar yaşadım enseye inen tokatla
biraz ensede saç olsa en azından şiddeti azalırdı
imzaların bitmesini bekledim
hepsini kapattı defterlerin imza işi bittiği için
-başka bir emriniz var mı komutanım dedim
açtı klasik müziği kulaklığını takmak üzereyken
-rahatsız etme dedi
-emredersiniz dedim loreena mckennitt hastasıydı bende çok severim
çıktım akşam iştiması komutanlık saati derken yat iştimasından sonra sızmış kalmışım
ertesi gün yine kalk odasını temizle derken o da geldi
-bir emriniz var mı komutanım dedim
-yok canım sağol dedi
bana canım diyorya akşam çarşı dönüşü canım benim diyerek sikecek adam ben ise hala ne bok yiyeceğime tam olarak karar veremedim
sabah iştimasından sonra
-defterini al gel amına çakim arkadaşım dedi
daha çarşı defteri bile yok bende
acemilikteki çarşı defteri geçerli olmuyor
kantinden aldım
yazıcılar gerekli şeyleri yazdılar
tabur komutanına götürüp mühürlendi imzalandı
artık çarşıya çıkma işlemi hazırdı
üstümü değiştirdim bölük komutanı imzasını aldıktan sonra da
-inşallah başına iş açarsın arkadaşım ben çok sevmem artisleri dedi
-emredersiniz dedim
çarşıya çıktım
akşama kadar gezdim küçükyalıda
fazla bilmediğim için götüm yemedi
kadıköy veya başka bir yere gitmeye
adaların karşısında bir yere oturdum yattım yemek yedim gazete okudum çay içtim derken akşamı ettim
dönüş vakti geldi
ben nasıl çıktıysam öyle nizamiyeye geldim
nizamiyede kilodu açıp onun içine bile baktılar ama bi bok yok ki bulsunlar amk
tabura döndüm saat 5 e 10 filan vardı
en geç dönüş saati 5 ti ve saat 5 aynı zamanda komutanların lojmanlara dönüş saatiydi
5 e gelmesine yakın ekşın beni gördü servise binecekken
-amına çakim gel arkadaşım buraya dedi
deli gibi koşarak yanına gidip emredin komutanım dedim çok yüksek sesle
-soktun mu içeri dedi
-emrettiğiniz gibi komutanım dedim
-nerde amına çakim dergiler dedi
-askerlere dağıttım komutanım dedim
-vay amına çakim servis kalkıyor şimdi yarın sabah hatırlat sabah ereksiyonu ile sikecem seni dedi
-emredersiniz komutanım dedim  iştimaya katıldım akşam iştimasına
iştima bitimi ile akşam yemeğinden sonra ki boşlukta askerlerle toplandık
olayı anlattım böyle böyle yaptım diye
onlar zaten görevlerini biliyorlardı
anlaşma sağladık
bunun şerefine bir hikaye daha anlattım
ve koştum telefona
kimi aradım ?
önce can beyler annemi
hayır dualarını sözlü olarak duyup ellerinden manevi bir şekilde öptükten sonra sıra geldi canan’a
çevirdim numarayı cevap yok
tekrar denedim yok
gittim iç bahçede biraz oturdum
sonra redial ama yine yok
o gece o telefona cevap alamazsam yatamayacağımı biliyordum
alamadım cünkü yat iştiması için koğuslara gittik yatamadım
yattığıma uyku denmez
kimileri sınırlarda düşmandan gelecek kahpe kurşun korkusu ile nöbet tutarken o gece
ben sevdiğimden gelebilecek ayrılık kurşunu korkusu ile sabaha kadar nöbetini tuttum hala bir umudu olan aşkımın
bu kadar dert arasında ekşın reyizin ereksiyonu ile de uğraşacaktım sabah
odasını itina ile silip süpürdüm paspasladım
masasını düzelttim
benim yapmamdan nefret ettiği halde botlarını boyadım
ve geldi hemde ben botları boyarken
-amına çakim arkadaşım sana boyama demedim mi dedi
-zaman kaybetmeyin bu sabah daha önemli işleriniz var diye boyadım komutanım dedi
-vay amına çakim hatırladım arkadaşım iştimadan sonra topla gel o arkadaşlarını dedi
-emredersiniz dedim
iştimadan sonra cesur oldugunu düşündüğüm bi kaç tanesini alıp odasına gittik
tek tek sordu herkese dergi nerde diye
hepsi okuduk göreceğimizi gördük sonra yırttık attık komutanım dedi
-tamam sizde suç yok siktirin gidin amsalaklar dedi onlar dağıldı odadan bende kaçmaya teşebbüs edercesine
-bir emriniz var mı komutanım dedim kapı eşiğine yaklaşarak hafifte bir gülümseme ile
-gel amına çakim dedi
-emredin komutanım dedim
önce surata bir tane vurdu
-sokmamışsın içeri hiç bişey götüne kadar arattırdım neden yalan söyletiyorsun askerlere dedi
canımdan bezdim amk.ne bok yicektim amk başka yol mu vardı
-emredersiniz komutanım dedim. konu ile çok alakasız bir şekilde
-niye yalan söylüyorsun diye bir tane daha vurdu
benim gözümden yaşlar akmaya başladı beyler
ağlıyordum ama zaten alışkın oldugum tokattan dolayı değil
ebrusuzluğa alışamadığım içindi göz yaşlarım
-emredersiniz dedim yaşlı gözlerle
yine vurdu
-emredersiniz dedim
-siktir git elimde kalacaksın amına çakim dedi
beni yediğim tokatlar sikimde olmadığı için ona
-başka bir emriniz var mı dedim tekrar ama boynumu hafif yana kırıp yüzümü tokat yemeye hazır hale getirerek
tekrar vurmak istiyorsan vur sikimde degil dercesine
-yok dedi çıktım
eğitim timi için diğer tertiplerin yanına katılmak zorunda idim
ama telefona koştum yine
çevirdiğim numara bu defa cevap verdi
artık kendimde neden dün gece cevap vermedin diye hesap soracak erkeklik kalmamıştı
ekşın reyiz sağolsun dayağın etkisi ile zaten doluydum
-efendim dedi
-merhaba aşkım dedim ağlamaklı bir sesle
-ne oldu dedi.
-bişey yok aşkım merak etme sen beni sadece sesini duymak için aradım. kendine iyi bak dedim.ama onun beni hala düşünerek
ne oldu demesi ben üzgün oldugumda tesellim olan kişinin hala destekçim oldugunun hissine kapılmam daha çok ağlamama sebeb oldu
-üzme kendini geçiyor günler ne kaldı ki bitmesine dedi
o hala askerlik derdinde ben onsuz ölüyorum haberi yok
-gitmem lazım tosbiş kalbime emanetsin dedim
-tamam dedi. kapattım telefonu yardırarak eğitim time gittim
eğitim timinde ekşın reyize bir çözüm bulmam lazımdı
böyle sabah akşam dayak olmazdı amk
aynı akşam ekşıın nöbeti vardı
zaten uykusuzum
dayak yemişim bi ton
eğitim timinde yat sürün
sevgili ile aramız hala muallak
eh be ebecim sende haklısın bu kadar derdin hepsini sana bu yaştan sonra yaşattı hayat
akşam ekşın subay astsubay gazinosundayken
zap yapıyordu kanallar arası
tek bir sahne gördüm
rahmetli sunaldan
kovmirim la puşto kovmirim
ben kendimi kovdurabilir miydim??
kovdururdum ama yapmadım çünkü birden bir cep telefonu sesi duyuldu
ekşın yerinden kalkarak
-amına çakim yakaladım seni arkadaşım dedi
koştu subay ast subay gazinosundaki çaycılık yapan askerin yanına
telefon hala çalıyor ben ve çaycı da ne bok yiyor lan bu diye ona bakarken
o da her tarafı arıyordu telefon nerde diye
-bi telefon çalıyor ama sizin telefonunuz galiba komutanım dedim
-nerde amına çakim dedi
-masanın üzerinde komutanım dedim
-vay amına çakim melodiyi değiştirmiştim unutmuşum dedi
bu adam bırakılır mı amk.
biz hafiften gülümserken tehdit geldi
-bu olay duyulursa siktiğim asker sayısı populasyonunda(nüfus)iki tane artış olur haberiniz olsun dedi hangi olayı komutanım dedim.
-aferim arkadaşım dedi
aferim duyunca sağol demek farzdır askerde
bana sen yatabilirsin dedi ekşın
-bi telefon açabilir miyim komutanım dedim
-tamam görüşme bitince bana tekmil vermeden gitme dedi
-emredersiniz dedim
koştum telefona
ebruyu aradım. öyle kolayda değil beyler kart dayanmıyor amk.
masraflı iş sürekli cep tel nosu aramak
-merhaba ebru nasılsın dedim
-iyiyim sağol dedi
-bende iyiyim sende sağol dedim
-iyi dedi
-sınavların nasıl geçiyor dedim
-bitti alanyaya gideceğim dedi
vay amk yaz tatili geliyor ebru alanyada olacak
ama vatan bana mı emanet ben mi ekşına emanetim yardırıp duruyoruz
-iyi yolcular dedim
-aşkım demiyorsun artık dedi
-anlamadım dedim
-aşkım diyorum demiyorsun artık dedi
-lütfen tekrar et ebru sesin gelmiyor dedim
çok iyi duyuyorum aslında ne dediğini
aşkım diyor eskiden sürekli dediği gibi
başka anlamda kullanıyor ama yine de diyor
duymak da acayip ediyor beni
offf çekip yedi tepesini sallayasım geliyour istanbulun
-yok bişey neyse dedi
-ne demiyorum sana dedim
anladı amacımı tekrar tekrar duymak istediğimi
-sen ne demek istersen onu dersin sorun yok benim için dedi
-platonilerle bile olsa seni sevmek hala çok güzel dedim
bunu derken ilk günler kadar heyecanlanlıydım
durum nerden nereye gelmişti elifi bulsam askerlik boyunca geneleve dahi gitmemiş askerlerin arasına atmak istiyordum
ben yine ebruya aşk durumumu itiraf edince utandı mı sıkıldı mı yoksa duymak mi istemedi bilinmez
telefonu kapatmak istedi
-neyse görüşürüz az bir işim var dedi
-tamam kendine iyi bak dedim
kapattım telefonu
iç bahçeye gidip kimse yokken bir sigara yaktım
ekşın sıkılmış aşşagı inmiş beni telefon kulubelerinin orda görmeyince saga sola bakmış
silahlıktakine sormuş
sonra o da dışarı gelmiş
ama ben boynum önde alnım bir avucumun içinde kara kara yere bakarken onu farketmemişim bile
sigara bitinceye kadar izlemiş
dalgınlıktan izmariti yere atınca
-amına çakim arkadaşım yakaladım seni dedi
işin gücün yok mu amk ekşın yaa
-emredin komutanım dedim
-mıntıka zamanı gelmiş şu iç bahçeyi bi elden geçir dedi
bi izmarit attım diye koca bahçedeki tüm izmaritleri yarı aydınlıkta topladım
gittim mıntıkayı yaptığıma dair tekmil verdim
hiç üşenmedi iyice her köşesine baktı var mı diye ama bulamadı
git yat veya tamam demeden çekti gitti yine odasına
odasına gidip bir emriniz var mı komutanım dedim
olmadıgını söyledi bende gittim
yatağa biraz uzandım ama içimdeki sıkıntıyı gidermek için arka arkaya sigara yakmam gerekiyordu
uyumak inanın mümkün değildi herşey bu haldeyken
aşşağı inmek yasak
wc de sigara içmek yasak
ekşının nerden çıkacağı belli değil
ama yine de yakalanmadan hızlı hızlı wc de bir tane içtim
biraz debelendikten sonra uykuyu da becerdim
günler eğitim timinde hızla geçti
artık ebruyu aramaya korkar olmuştum
çünkü o kadar uğraşıma rağmen bana karşı hiçbir yumuşaması
en azından bir kez daha konuşalım demesi yoktu
öyle ki konuşmalarımızda benimle mecburen konuşuyor gibi geliyordu
yılların hatrına bir askeri üzmemek için gibiydi herşey
denemedim mi denedim unutmayı

ben denedikçe daha çok acı çektim
beni tek mutlu eden şey tekrar beni sevebileceği ihtimali kalmıştı
anladım ki ne kadar üstüne gidersen unutmaya çalışmanın o kadar götüne giriyor herşey
boş zamanlarda askerlerin eğlenmek için yaptığı makaralar bile sıkıcı geliyordu
lan kelebek bişey anlat da gülelim diyenlere ana avrat sövesim geliyordu
nasılsın diye hal hatır soranlar bile herşeyi tekrar hatırlamama sebeb oluyor çektiğim acılar tazeleniyordu
demekki neymiş aşk acısı ile askerlik aynı hayatını birleştirirsen doğan çocuğun ismi ”hayat” olurmuş ama en ızdıraplısından
tek ekşın değil diğer komtanlarda bir acayip
bana kalırsa hepsi bir acayip
hepsi otorite kurmak
komutan olduğunu farkettirmek
rütbelerine saygı duyulmasını isteme derdinde
onlarda haklı
askerler çok fena çünkü
biraz yumuşayan askerlerin kötülüğünü istemeyen komutanların burnundan getiriyorlar yavşaklıklarıyla
askerlere karşı iyi tutumlu olan komutanların nöbetlerinde inanın daha uzun iştimada bekliyoruz
herkes nasıl olsa x komutan bişey demez ceza vermez diye ne sıraya geçiyor ne laf dinliyor ne de esas duruşu esas duruş gibi yapıyorlar
bir kaç uyarılma sonrası anca kendilerine geliyorlar
artık askerlerden bıkmış bazı komutanlar psikopat ayağına yatıyor
bazı komutanlar hiç bir askeri sikine takmıyor hiç biri ile muhattap olmuyor
yanlışını gördüğü askeri direk mahkemeye veriyor veya hakkında yazılı işlem başlatıp kendi bölük komutanına teslim ediyor
bazı genç komutanlar kimi örnek alacagını ve ne yapacağını tam olarak tecrube azlıgından dolayı bilemediği için daha tehlikeli olabiliyorlar
kolay değil 500 tane 20li yaşlarda hepsinin muhtemelen en az bir tane sorunu olan ve bu sorunlardan kurtulabilmek için piçlik peşinde olan askerleri idare ve komuta etmek
geçmiyordu beyler günler
geçiyordu ama geçmiyordu işler
yeni gelmiş olmak çevrede neler olup bittiğini izlemek aslında benim için bir avantajdı
askerleri ve komutanları ve düzeni yeni tanıyordum
yani tam alışmadığım için herşeye sıradan ve rutinleşmemişti henüz askerlik
ama o yoktu
onun olmamasına da alışamamıştım henüz
kalbim sıradanlaşamadı
rutinleşmedi henüz ayrılık
çatır çatır birini sikerken yakalansam bu kadar üzülmezdim bu kadar dert olmazdı bana  hafta sonu nizamiyeden telefon geldi
benim ziyaretçim gelmişti
istanbulda bir dönem alanyada beraber çalıştığımız bir arkadaşım vardı
mecidiyeköyde oturduğu için karşılaşamadık ben anadolu yakasında oldugum için
ama bir iki kere telefon açıp çarşıya çıkınca haber vermemi yanıma geleceğini
vakti olursada ziyarete geleceğini söylemişti
demekki gelmişti
kamuflajları giyip gittim
yasaktı çünkü askeri eşofmanla gitmek
biz henüz kep takıyorduk
mavi bereyi eğitim timi bitmediği için haketmemiştik
bi tane üst devre al olm havan olsun amk giy şunu öyle git dedi
neyse aldım bereyi gittim
görevli asker sizinle görüşmek isteyen kişi nin ismi ebru … görüşmek istiyor musun tanıyor musun dedi
ebru mu??
istanbula mı gelmiş
beni ziyarete hemde
düzeltecek saç yokki söyle bir yana alsam
elim ayağım nereye gitti lan benim
neden heyecanlıyım bu kadar
gözlerim neden sürekli ufuktan belirecek kişiyi gözlüyor
ve çıktı beyler
belirdi ilerden yavaş yavaş geliyor
bi kaç adım sonra beni gördü
hadi gül bi kere ebru
bir gülümseme lütfen
içim ısınsın da korkmayayım artık yüzükleri elime teslim etmeye geldiğinden
gülmedi beyler
-merhaba dedi sadece
sarılmadı bile
oturduk kamelyaya
-ben bişey içer misin diye sordum
-hayır içmeyecem dedi
-bişey yer misin dedim
-hayır dedi
-borç tahsil etmeye gelmiş gibisin dedim
konuşmadı -kiminle geldin dedim
-okuldan bir kız arkadaşım burda kalıyor ama yanında kalmayacağım gece dönüyorum dedi
-gezmeye mi geldin dedim
-evet istanbulu görmeye geldim dedi
-bende istanbulun bir parçası olduguma sevindim dedim
-sana birşey vermeye geldim dedi
yüzükleri verecek sandım beyler herşey bitti diyecek sandım
hani birden ağlama hissi duyarsınız da yaşlar nerden çıkacağını bilemez genzinizde kalırya bir kaç damla
o modla ne vereceksin dedim
cüzdanından şimdinin parası ile 10 lira çıkardı
-bunu al dedi
şaşkın şaşkın baktım hiç bişey anlamadım
-karnın mı acıktı bişey mi istiyorsun kantinden ben alırım var param dedim
-hayır dedi. içeriye sokmaya çalıştım ama almadılar
seneler geçirdik seninle .her anını çok sevdim seninle olmanın dün gibi her saniyesi ezberimde. hiç sana yanlış bişey yapmadım
hep sana ait kaldım. hergün benim seni sevdiğim kadar sende beni seviyor musundur diye merak ettim.ama hiç ikna olmadım
hep kendim seni daha çok sevdiğimi hissettim. beni sevdiğini biliyorum. yada belki de sadece inanmak istiyorum sevdiğime
burda mutlaka satıyorlardır.bu parayı al git bir kalem bir defter al sonra ne kadar dolu aşk yaşadığını hatıralarımızı yazarak anlat dedi
-anlamadım ki dedim
-laf olsun diye mi sevdin beni bu güne kadar dedi
-hayır dedim
-kalbin beni sevmeye alıştı diye mi seviyorsun dedi
-hayır dedim
-hayatında sırf biri olsun diye mi sevdin beni dedi
-hayır dedim
-o zaman ispatla kelebek dedi
-ne yapmamı istiyorsun anlamadım dedim
-beni sevdiğine inanmak istiyorum. sensizlik ne kadar zor oluyor bilemezsin kelebek. uykular girmiyor her hatıra saniye saniye gözümün önüne geliyor.
sensizken bunlarla boğuşuyorum en az benim kadar beni seviyorsan her anımızı hatırlarsın o zaman inanırım sana dedi.
anladım ne demek istedigini ama boku yemiştim amk. tamamen bir zaman karmaşası geldi gözümün önüne zaman dizini beynimle ön sevişme yaptı
oraya gittik buraya gittik onu konuştuk bunu konuştuk şunu dedim bunu dedi vay amk ne bok yicem lan ben
-bu mu affetme sebebin olacak dedim
-evet dedi

—hala seni sevdiğime inandıramadım demek dedim
-inandıklarıma tezat şeyler yaptın kelebek dedi
baktım konu yine elife kayıyor kabul ettim tamam dedim
-uçağım kalkacak gitmem lazım dedi
-bir kere sarılabilir miyim dedim
elini elimin üzerine koydu.
-seni sevdiğime pişman etme. boşuna sevmişim dedirtme lütfen dedi
bu nasıl bi istek amk. yazarak olur mu.
-tamam dedim. ayağa kalktık ben sarıldım o da mecburen sarıldı ama mecburiyet gitti bir süre sonra ne kadar özlediğini ima eden bir sarılma oldu
gözleri dolu dolu mu desem yoksa umutlu mu desem. yoksa yalvarır bir şekilde mi desem
-kendine iyi bak dedi
döndü gitti
peki nasıl yazacaktım her hatırayı
bölüğe döndüm
biladeri aradım
şu verdiğim adrese acil olarak şurda duran defterleri gönder dedim
(ebruya yazdığım mesajlar)bana hediye ettiği
istanbuldaki arkadaşın evinin adresini verdim
pazartesi ekşın reyize sordum onları içeri sokmamda bir sakınca var mı diye
ne kadar dedi
bi kaç defter dedim gözü korkmasın diye
-amına çakim hepsini okumam lazım arkadaşım. gizli birlik burası dedi
-okuyun komutanım dedim
-begenmezsem acısı çıkarırım arkadaşım dedi.
-emredersiniz komutanım dedim
-tamam getir amına çakim dedi. nizamiyeye ben haber veririm dedi
plan şuydu beyler.ben ne yazmışım mesaja
o ne cevap vermiş olabilir.
mesajlardaki ipuçları ile nerde buluştuk ne zaman ne hissettim onları bulup ebruya istediğini vermek

gittim önce bir defter aldım
deftere benim için ön hazırlık oldu
ilk önce tüm ilklerimizi hatırladığım kadarıyla yazdım
tarih dizini olmadan
çünkü ilk defa denize gittik
nasıldı onu hatırlıyorum ama tarihini veya neden önce veya sonra oldugunu bilmiyordum
düşündüm düşündüm o böyleydi bu böyleydi ne hatırladıysam yazdım
ekşın reyize defterler gelinceye kadar mükemmel ötesi askeri disiplinle yaklaştım
onun çok sevdiği emir tekrarını yaptım hep
yüksek sesle tekmiller verdim
nizami bir asker oldum
hiç kimseye bulaşmadım
mıntıkalarda arazi olmadım
ebruyu da arasıra arayıp nasılsın iyi misin dedim
bunun ötesinde hiç bir konu açmadım
sadece olagan günlük şeylerden bahsettim
ona gereksiz gereksiz şunu yaptım bunu yaptım iştimaya gittik koştuk süründük yattık kalktık
aşkım demedim hiç bir cümlemde
veya herhangi bir sevgi belirtisi
defterler geldi
ekşın reyiz e getirdim
-amına çakim arkadaşım ben okumam bunların hepsini dedi
-alabilir miyim o zaman komutanım dedim
-hayır kitabım bitsin bi ara göz atarım dedi
4 gün koyduğum yerden kıpırdamadı bile
hergün alabilir miyim komutanım dedim
-daha okumadım amına çakim arkadaşım dedi
4üncü gün bana acımış olacak ki
-al tamam gerek yok okumama dedi
tarihli ilk mesajdan başladım okumaya
hepsini tek tek okudum tekrar canlandı gözümde hepsi
45 gün civarında sürdü yazmam
cünkü 3 kere en baştan yazmak zorunda kaldım
bu sürede eğitim timi bitti
**berelerimizi taktık
eğitim timinde ikinci oldum
avantajım cavuş oldugum için askeri temel bilgileri iyice ezberlemiş olmak
yazıcılarla yakın ilişkide oldugum için o gün göreceğimiz dersleri bilmek ve ön hazırlık yapmak
sivilde de spor yaptıgım için sporda zorlanmamam
bunun mükafatı ise ekşının bana daha fazla sempati duyması ve beni çift çarşı ile ödüllendirmek oldu
ebruya yazdığım bitinceye kadar ebru ile normal konuşmaya devam ettim
yazıp yazmadığımı sordugu zaman karalıyorum bişeyler deyip konuyu kapattım
hep mutlu görünmeye çalıştım
ama onu hiç aksatmadım hergün bazen iki bazen bir sefer arayıp kısa konuşmalar yaptık
hiç aşk konusuna girmediğim onun da dikkatini çekti
-beni hala seviyor musun kelebek dedi
elime düştü mü düştü
şu soru müstahak oldu ona
-sen beni seviyor musun?
-önce ben sordum dedi
-artık aşkımı duymak değil okumak istiyorsun o yüzden bekle dedim
-tamam dedi
-sen seviyor musun dedim
-bilmiyorum dedi
bir aşık için en son duymak isteyeceği laf
amk ya seversin ya sevmezsin bilmiyorum ne demek
-öğrenince haber verirsin dedim
-tamam dedi kapattık
yazdığım kitap şu an anlattığım tarzda değildi
en azından küfür yoktu
genelde şiirsel bir yazım dili vardı
kısaca örnek vermek gerekirse
***saatin 5 e gelmekte olduguna aldırmayışımdın
uyandığımda yanımda olmadığına isyanım
telefonumun mesaj sesine hayranlığımdın
gülcülerle muhattap olma sebebim
yüzüme giden damarların açıcısı
bacaklarımda ki kasların gevşeticisiydin
haylazlığımın kulağından tutan
avuçlarıma sıcaklık katan
gönlümdeki tatmin
yüreğimdeki yaşam azmimdin
**diye uzayan ilk günden nizamiyedeki o güne kadar olan bölümleri
her satıra dayanan bir anı vardı.
12 tane de ebruya yazdığım ayrıca şiir vardı bu kitapta
bitirdikten sonra tekrar tekrar okudum
10 gün civarında hep eksik bişey yazdım mı diye düşündüm
ekşın kitabı istedi
çünkü biliyordu uğraştığımı
özel komutanım desemde
-amına çakim arkadaşım burdaki paşaların bilgilerini sızdırmadığını nerden bileyim mecbur okumam lazım dedi
çaresiz getirdim
bana hiç yorum yapmadan kitabı baştan sona okudu bir günde
sonra yanına çağırdı
-vay amına çakim arkadaşım senin ne şimdi bu açıkla bana dedi
durumu anlattım
en baştan sona kadar
inanır mısınız elifin evine gittim diye beni bir akşam yemeği bulaşıgı ve 4 çarşı ile cezalandırdı
-amına çakim arkadaşım kızı kandırabilirsin ama beni kandıramazsın sikmişsindir sen o kızı dedi
yapmadım etmedim desemde inandıramadım
herşeye eyvallah cezalar tamam ama kitap iki gün bende kalacak arkadaşım dedi
-komutanım bu kitaba bağlı herşey göndermem lazım bir an önce dedim
o zaman git fotokopisini çek yengene de okutacam bazı yerleri hoşuma gitti dedi
emredersiniz dedim o kadar sayfayı çektirip ona verdim
tek tek kendisi zımbaladı
-adresi yaz ben göndereyim kargoyla dedi
ekşın on numara adamdı beyler
tanıdıkça çok sevilecek bir insan
mükemmel ötesi komik ve zekiydi
haftada 3 sabah kışla etrafında 9 km olan koşu parkuruna beni de götürürdü diğer göze girip çift çarşı kapmak isteyen askerlerle beraber
ama yarı yolda kalanları döverdi
kışla etrafındaki kulelerde nöbet tutan askeri göremezse hepimizi yere yatırır sessiz olma komutu verir
sessice kuleye tırmanır askerin silahını alır bi de güzelce döverdi
koşularda tayt giyerdi dizlerine kadar inen
koşu sonrası odasına gider mekik aleti ile ah uh sesler çıkarak mekik çekerdi
hep gizli baskınlar yapar askerler vukuat işliyor mu diye onları takip ederdi
**ona ispiyon yapmaya gelmiş askerleri
-amına çakim arkadaşım sen söyleyince zevkli olmuyor benim kendim bulmam lazım diye siktir ederken aynı anda döverdi de
hiç bir askerin maaş konusunda hakkını yemez
kuruş kısımlarını fazlası ile cebinden karşılar hepsinden helallik alırdı
fakir askerlere kendi cebinden yardım ederdi
terziyi çağırıp sadece iğne iplik ister kendi dikerdi
botunu bana boyatmaz hiç bir özel işini yaptırmaz yaptıracaksada mutlaka rica ederdi
-amına çakim arkadaşım bi çay getirir misin gibi
subay astsubay berberine
-amına çakim şu saç kesmeyi öğrenmem lazım diyecek kadar garip bir adamdı
benim 5 çarşımı keser 15 çarşı verir 7 sini yine keser altı verir 3 alır derken en çıkılmaz bir matemetik işlemine sokardı
ebruyu aradım
-nasılsın dedim
-bilmiyorum dedi
-neden ne oldu dedim
-birisi kitap göndermiş dedi
-beklediğin birisi mi göndermiş dedim
-evet dedi
-demek birisi olacak kadar uzağım sana artık dedim
-sevdiğim birisi olarak düzelteyim o zaman dedi
-arkadaş olarak sevdiğin birisi mi dedim
-evet dedi
taa amk o arkadaşlığın
-tamam ebru başka demek istediğin bişey var mı dedim
-bu pazar çarşıya çıkacak mısın dedi
-belli olmaz dedim
nasıl belli olsun amk ekşın var
-tamam çıkarsan görüşürüz dedi
-ne görüşecez dedim
-sana bişey vercem dedi
o merakla yaşayacağıma başıma gelecekler yaraktan gelsin amk
-söyleyemez misin ne vereceğini dedim
-hayır pazar çıkarsan görüşürüz
-tamam dedim
ekşına gittim
-bu pazar çarşıya çıkabilir miyim komutanım dedim
-olmaz amına çakim nöbet kilitlediler bana bu pazar dedi
sesim soluğum kesildi amk -haftaya çift çıkarsın dedi
-komutanım bu pazar çıkayım bi daha istemem çarşı dedim
-amına çakim eylem mi var bu pazar yürüyüş mü yapacaksın kıllandım amına çakim göndermiyorum dedi
-ebru gelecek komutanım dedim
-ziyarete gelsin bi saat izin veririm dedi
ekşını tanıdığım kadarıyla ısrardan nefret eden birisi oldugunu bildiğim için
-emredersiniz komutanım başka bir emriniz var mı dedim
-yok amına çakim dedi
akşam defterleri imzalamaya götürdüm
bi kere daha sordum
yine olmaz dedi
ertesi gün sabah yine sordum yine olmaz dedi bu defa tokatla
öğle yemeğinde yine sordum
yine enseme vurdu bir daha sorarsan tüm çarşılarını kapatırım dedi
akşam oldu
ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim
-çıkmazsın ben çıkınca gidersin izne dedi
iyice sinirlendirdi amk
-o zaman firar ederim komutanım kusura bakmayın dedim
beni bi güzel dövdü beyler
-bana mı yapıyon amına çakim askerliği istersen firar et nasıl olsa yakalanıp sike sike yine yapacaksın dedi
-razıyım komutanım dedim
baktı dayaktan uslanacak gibi değilim
git bana astsubayı çagır dedi
o geldi
bu asker hakkında vukuat raporu hazırlayın bir hafta disiplin koğuşu cezası yazın beni tehdit etti dedi
astsubay emredersiniz deyip odadan çıktı
herşey hazırlandı
en son yine ekşının imzasına kaldı iş
ben götürdüm imzalatmaya
imzaladı
-başka bir emriniz var mı dedim
-git iç bahçede bekle ben çağırıncaya kadar gelme dedi
emredersiniz dedim
gittim aşşagı
yarım saat sonra yazıcı sigara içmek için aşşağı indi
bana koştu
—olm kelebek benden duymuş olma ekşın seni disipline göndermeyecek dalga geçiyor seninle dedi hafta sonu da gönderecek haberin olsun dedi
koşarak gidip ellerinden öpesim geldi ekşının o kadar dayağa o kadar eziyete rağmen
biraz daha durdum
yanına gittim
tekmil verdim
-amına çakim ben sana gelme demedim mi dedi
-bi emriniz var mı diye sormaya geldim komutanım dedim
-sen dans etmeyi biliyon mu amına çakim dedi
-eh işte biraz komutanım dedim
-hafta sonu askeri discoda hünerlerini görmek isterdim amına çakim dedi
piçe bak makara yapılır da bu kadar yapılmaz amk. şaka yaptıgını öğrenmesem ana avrat söverdim yok lan sövemezdim götüm yemezdi amk
-isterseniz pazar günü nöbetinizde yanınızda olayım pazartesi gönderin komutanım dedim
-gerek yok amına çakim dedi
-emredersiniz dedim gittim
cuma geçti ses yok
cumartesi zaten izin günü gelen yok
pazar sabah erkenden damladı nöbet teslim almak için
beni gördü
-disco da neden degilsin amına çakim arkadaşım sen dedi
-bekliyorum komutanım haber gelmedi henüz dedim
-vay amına çakim beraber bekleriz o zaman dedi
emredersiniz dedim
8 oldu ses yok 8 30 oldu ses yok herkes çarşıya çıktı amk ben hala bekliyorum gönderecek diye
9 oldu yine yok
sürekli giriyorum odasına hani unuttumu diye
onun odasının dışında duvara yaslanıp çömeldim umutsuzca
her saniye ona küfür ettim
birden kapıyı açtı
-amına çakim arkadaşım gel buraya dedi
-emredin komutanım dedim
-çarşı defterini getir dedi
-emredersiniz komutanım dedim
getirdim
imzalarken
-ben bu kadarla affediyorum o eve gitmeni inşallah kız da affeder dedi elif tekrar ediyorum amına çakim senin.
koştum üstümü değiştirdim
nizamiyeden dışarı çıkıp
ilk telefondan ebruyu aradım
kadıköydeyim dedi
bindim otobüse gittim yanına
elinde hiç bişey yoktu
bana verecek
-ne vereceksin dedim
-acelesi yok dedi
yanında çantası vardı
ne verecekse o çantadan çıkaracaktı ama çantada pek büyük değildi
-iyi tamam bekliyorum o zaman dedim
-teşekkür ederim yazdığın için dedi
-okudun mu dedim
-evet dedi
-istediğin gibi olmuş mu dedim
-hayır dedi
bu cevaptan sonra çantadan söz yüzüğünü çıkarıp bana teslim etmesi ihtimali çoğaldı
onu biraz daha göreyim
biraz daha sesini duyayım diye
hiç konuşmak istemedim
biraz daha bana baksın
her gece düşündüğüm her an aklımda olan birisini en azından birazcık daha yakından hissedeyim diye sessizce ama herşeye hazırlıklı gözlerine baktım
bir kaç desimetre uzaklıkta olan ellerine bir daha dokunamayacağım korkusunu kendi ellerimi tutarak
bir daha dudaklarından öpememe ihtimalimi sıcaktan kurumuş dudaklarımı ıslatarak bastırmaya çalıştım
-hazır mısın dedi
neye bile diyemedim
elini çantasına attı iki yüzüğü çıkarıp masanın ortasına koydu
ilk defa ağlamaya dudaklarımdan başladım büzüştüler gittiler
nefes alma fonksiyonlarımı off çekerek normale döndürmeye çalışsamda fayda etmedi
yüzümü kaldıramadığım için damlalar yüzüme degmeden yerlere döküldü
-kelebek dedi
-efendim dedi o halde ona bakamadan
-bana bak dedi
sonra damlalar yüzümde yol bulmaya başladı
parmağını uzattı
-tak bir kez daha çıkarttırma dedi
filmlerde sacma sapan aşıklar yolda gördüğü herkesi öper herkese sarılır ya mutluluktan
onlara saçma sapan diyeni ekşın reyiz siksin
haklılarmış beyler herkese sarılıp herkesi öpmek istermiş insan
bu arada saol amına çakim ekşın duaların kabul oldu affetti beni.

**babanız alkolikse onun alkolü bırakabileceğini sadece umut edersiniz
alkolü bıraktım bir daha içmeyeceğim derse de
her gece eve gelişinde ilk dikkat edeceğiniz şey
içmiş olup olmadığı olur
alkolle babanız sizin için aynı anılmaya başlar
en yakın arkadaşınıza en büyük sıkıntınızı sırlarınızı vererek anlatırsınız
ondan beklediğiniz tepkiyi alamayınca hem pişmanlık duyar
hemde ona bir daha birşey anlatmazsınız
güvenini kaybederek yaşanmaya devam edilecek şey değildir aşk
kazıklandığınızı hissettiğiniz bir markete bir daha gitmezsiniz
aşıkken durup düşünebilme olayları gözden geçirebilme yeteneğiniz varsa
çekeceğiniz acılar daha da azalır
sevdiğiniz kişi orospu olmayabilir ama orospu çoçukluğu yapmayacağı anlamına gelmez
siz birine deli gibi bağlanmışken
geceniz gündüzünüz onu nasıl mutlu ederimi düşünmekle geçerken
aynı tepkiyi size vermemesini bile orospuluk olarak algılarsınız
yıllarca beraber olduğunuz birisinin üzerinde hak sahibi oldugunuzu düşünürsünüz
götünü sallayarak yürümesinden
götüne geçirdiklerine
kiminle konuştuğundan
kimin yanında olduğuna
sürekli boğarsınız nerdesin ne yapıyon kim var yanında diye
hepsini bende düşündüm
ebru nerde ne yapıyor kiminle
o ceyhun piçiyle görüşüyor mu
erkek arkadaşlarının evine gidiyor mu
onlarda kaldıgı oluyor mu?
evet hepsini düşündüm ama sadece düşünmekle kaldım
hiçbirisini ona yansıtmadım
sadece gözümle gördüklerimin hesabını sordum
ceyhunla sarılırken görmem
o arkadaşı ile el ele diskoda dolaşması
sizce hayat bu adar tesadüfi mi? ebru’nun yaptıkları sadece benim gördüklerimden ibaret miydi
hiç mi sarılmadı başka bir erkeğe
hiç mi gidip dans etmedi?
şimdi size bunları sordum
bende sizin bildiğiniz kadar biliyorum
sonuç ne peki?
sadece şüphelendiğimizle kaldık
gözüyle görmediği bir şey için en kötü anımda askerdeyken hayatımı zehretti bana
onun için birşey yapmamı istedi
sabahlara kadar uğraştım yazdım
onun için ekşından bir trilyon dayak yedim
bu muydu yani
hadi affetim tekrar tak barışalım
aynı mı olacaktı herşey
sevinmedim mi barışacak olmamıza tabi ki sevindim çünkü seviyorum
ama parmağı düzelt yüzüğü tekrar tak sonra hadi öpüşelim
el ele gezelim sevgili olalım yine
o kadar basit değil beyler
benim hayatımda bu olayın yüzüğü tekrar taktım
sonra sarıldık barıştıktan ibaret olmasını istemedim
böyle bir anı istemiyordum
-niye geri geldin dedim
-sevinmedin mi dedi
göz yaşlarımı da yavaşca kuruladım
-sevindim geldiğine dedim
parmağı hala havadaydı
sadece yüzüklere baktım
-takmayacak mısın dedi
-önce biraz konuşalım dedim
bana trip attı vay efendim istemiyormuş beyefendi boşuna gelmişim o kadar yolu falan diye
önceden ağlamış olmam
yaşadığım onsuz günlerin sıkıntısına birde onun bu tribi eklenince sinirlendim

—sen benim sözüme güvenmeden o yüzükleri çıkarabiliyorsan tekrar güvenmeye başlayınca kendin neden takmadın dedim
bana geldin sebebini bile açıklamıyorsun gelmenin
istediğini yaptım ama amacım beni affetmen değil suçsuzluğumu kanıtlamamdı
ben bir kere söz verdim sana ve hala da sözümde duruyorum.
hala güveniyorsan kendin tak. söz yüzüğü bir kere geçirilir parmağa babanın dediği gibi dedim
konuyu yine eliften açtı vay niye gidiyonda ben gitsem şöyle olurda falan filan
-anladım ebru sen hazır değilsin bu yüzükleri takmaya içinde hala şüpheler var onları gider öyle gel bana dedim
-hazır olmasam buraya gelmezdim dedi
-hazır olsan hiç çıkarmazdın,bi kere şüphe duydun mu çıkarır atarsın bir daha da takmazsın
senin amacın belli üzüntülerine dayanamadın tekrar takıp mutluluk oynayacaksın benimle
ben oyun filan istemiyorum en baştan beri seni adam gibi sevdim hala da adam gibi seviyorum
buna inanıyorsan kendin tak. hala benim takmamı istiyorsan demekki hala şüphelerin var
benim onunla hala bişeyler yaptığımı düşünüyorsun ve sana tekrar söz vermemi istiyorsun
hayır ebru bir kere söz verdim.o yüzükleri taktım sözümün arkasındayım karar senin yüzüklerde burda buyur dedim
**bunları söylerken haksız olduğum yerlerde yok değil piçler kızın evinde ne işin var beynini siktiğimin kelebeği
haksız mıydı peki ebru
haklı oldugu yerler vardı
kim olsa aynısını yapardı
sevgilini başka bir kızın evine gittiğini duyacaksın da hadi olmuş madem affedeyim diyeceksin
daha önce söyledim ben affetmezdim
o yine de şans verdi geldi
gelme sebebini sevgisinden başka açıklayabilecek olan var mı??
benim aklıma başka birşey gelmiyor
ama seviyorsa da güvensin
güveniyorsada o yüzüğü zırt pırt çıkarmasın
yüzükler bir süre bekledi masada
bi bana baktı bi sağa sola baktı bi yüzüklere baktı
-takmayacaksan arkadaş olmak istemediğimi zaten biliyorsun ben gideyim dedim
-git kelebek, çok meraklısın gitmeye dedi
-hayır kararını bekliyorum bak masada küllük var ya parmağına tak yada küllüğe at bende hayatımın adresini öğreneyim dedim
-biraz yürüyebilir miyiz dedi evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye
hadi takmazsa giderse ne bok yicen amk kelebeği
sike sike peşinde koşacan yine amk artisi
yüzükleri ben aldım elime
kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine kavuştuk
çok istedim elinden tutmayı
yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti
o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik
ben durdum o biraz yürümeye devam etti
sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu
geri dönmedi
ben yaklaştım
bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım
sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm
ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim
kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu
sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru yaklaştırdı
aşşağı hiç bakmak istemiyordum
ama güneş yüzüğün tektaşına vururken
kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi
hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için
o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti
beni yavaşça kendine döndürdü
bakamadım ona
alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu
-çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi
başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde gözlerime bakmasını sağladım
nemliydi gözleri ama gülüyordu
-hiç bir zaman di’li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim
sonra ellerini havaya kaldırdı
utangaç gülümsemesi ile
-koltuk altın yırtılmış dedim
dalga geçtiğimi anlayınca
-peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek
ellerimle kendime çevirip
bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı

**unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince
-zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim
-zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi
al amına çakim kelebek aldın mı cevabı
öp işte çemçük götün kaşınıyor illaki
öpüşmeyi ön planda tutmadık
bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu
ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk
ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı
yemek yemeye gittik bir yere
sık sık yüzüğü öptü parmağındaki
onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu
ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya
vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar yüz yüze oldu küçük öpücüklerle
kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken
bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi
aşk bitti sıra ekşın reyize geldi
bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı
vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken
düştük ekşın reyizin kucagına
üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için
benden başka geç gelenlerde vardı
ekşın akşam iştimasına geldi
yoklamaları kontrol etti
üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi
ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye
sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için
koştuk geri gelebilen geldi
gelemeyenleri tespit etti
biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı
herkesi yere yatırdı
-amına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp zamanında gelemiyorsunuz
mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi
herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım
-amına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker sikme fantazimi senin üzerinde deneyeceğim dedi. bana gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye götürüldük
yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış
bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi
ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti
süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a götürdü
ve herkese tost ısmarladı
hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı amına çakim tost yeyin dedi
yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye
o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum
yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı kendini
bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye
derken beklediğim soruyu sordu
-anlat amına çakim arkadaşım ne yaptın dedi
-süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde
-gel amına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi
yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı
-komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime kavuşamayacağım için. lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli
merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken buldum. aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum
hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim.
vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum komutanım
-amına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik oldu olmadı desene dedi
-kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim
-bu bir emirdir anlat amına çakim dedi
-beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana gelmeye başladı
ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında
ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra
günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir sıcak gülümseme idi
lakin gülmedi komutanım
birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece
bu bir kötüye işaretti
oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri iyice belirgenleştirince
askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına vardım
ağaç a neden selam verilir? mantık 0
bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en alasında
—içtim mi amına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın
-o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım dedim
-taktın mı dedi
-kendisi taktı komutanım dedim
-tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız amına çakim dedi-gitti mi dedi
-gitti komutanım dedim
-tamam amına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi
-ama diyebildim sadece
-amına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin. yeter dedi
-emredersiniz komutanım dedim
-sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi
kem küm ettim
-amına çakim askerlerin suçu yok ki dedi
-başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni cezalandırmasından kaçmak için
-nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi
-emredersiniz dedim
aşşağı indim ebruyu aradım
onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı
insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme devam ederse çakmağa gerek kalmadan
yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme
koy gitsin bu hayatın götüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el verdiği kadar aldığın alkol
ve sonrasıdır yalnızlık
askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir
benim tek dostum ebruydu
bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi
öyle de oldu
mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum
işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum
bana aşkım diyordu aşkım

**konuşmalarımız yavaş yavaş benim ne zaman izin kullanacağım konusuna kaydı
ben de net bir şey söylemedim.
telefon konuşması devam ederken muhabbet iyice seni seviyorumlara doğru yavşamaya başlamışken
ekşının sesi ile kapatmak zorunda kaldım ebrudan özür dileyerek
aşk düzlüğünde yardırırken ekşına çevirdim yüzümü
-gel amına çakim nerdesin dedi
-emredin komutanım dedim
-bana şu iki askeri çabuk bul gel dedi
gittim ikisinide buldum geldim
bu bölümü askere gideceklere ders olsun diye yazıyorum iyi okuyun
askerler içeri girer girmez ekşını o kadar sinirli hiç görmemiştim
hangisine ilk önce ve hangi vurma ritmi ile vuracağını bilemeyecek kadar çileden çıkmıştı
olay şu
bu iki salak aynı tertip. hemde benim tertip
birbirlerini tanıyorlar ve arkadaş oluyorlar. sürekli beraber takılıyorlar.
birbirlerini sivilde ziyaret etmeye karar veriyorlar ve birbirlerinin ev numaralarını alıyorlar
bir tanesinin annesi dul
orospu çocugu annesi dul olan arkadaşının evini arıyor ve annesine yazılıyor.
resmen düpedüz yatma teklif ediyor.sen dulsun kaşınıyordur falan diye.
annesi sapıktır diye kaile almıyor
ama aramaları sıklaştırıyor cinsel fantazilerini anlatmaya başlıyor
dul kadın gelen telefon ile oğlunun aradığı telefonun aynı oldugunu bir süre sonra farkediyor
ve bu durumu oğluna anlatıyor. çocuk deliriyor
ama orospu çocugu nöbette oldugu için
o da onun ailesini arayıp telefona çıkan kim varsa ana avrat soy sülale ne varsa kayıp
hızını alamıyor koşuyor nöbet kulesine yolda deli gibi koşarken başka bir rütbeli araba ile koşarken bunu görüyor
asker selam vermeden koştuğu için rütbeli arkasından gidip yakalıyor
bir türlü durduramıyor rütbeli de küfür yiyor rütbelinin rütbesi de taşşaklı cinsten
telefon açıyor bölüğe ama ekşın wc de oldugu için haberi olmuyor
astsubay gidiyor derhal gelin diye emir verdiği için
rütbeli teslim ediyor ve raporlarını ertesi gün istiyor
astsubay askerleri bölüğe getiriyor ve durumu anlatıyor
ekşın bunları bir güzel dövdükten sonra ikisinin de başına nöbetçi asker koydu
birbirlerini gece öldürmesinler diye
ertesi gün bölükten ikiside ayrı yerlere sürüldü
arkalarından da evrakları gönderildi
artık ne bok yediler bilmiyorum herkesin yazılmış bir hikayesi vardır
herkesin kitabının adı da aynıdır ”kader”
ismi aynı olmasına rağmen herkes için farklı bir senaryo yazılıp çizilmiştir
siz nasıl benim bir satır sonra ne yazacağımı sadece tahmin etmekle kalıp gerçekte ne olacağını bilemiyorsanız
bende bana yazılmışları bilmediğim bir dönemdeydim
bir sonraki gülme sebebimden bir sonraki üzüntüme
hayallerimin yüzde kaçının gerçekleşme ihtimali olduguna dair en ufak bir fikrim bile yoktu
tek bir kişi üzerine kurulan hayaller
ananıza babanıza kardeşinize ve diğer sevdiklerinize yaptıgınız en büyük haksızlıktır
yaptıgınız haksızlığı onları kaybedince anlarsınız ki
gidenin arkasından ağlamak zaten insanlık tarihi modasıdır
büyük annemi kaybettiğim o günlerde
ne kadar vefasız bir torun oldugumu farkettim
kim bilir köydeki evinde çalan her telefona acaba asker kelebek torunum mu diye kaç kere koştu ve
hepsinde de yanıldı
oysa beni ne çok severdi ki aynı şekilde bende onu çok severdim
ama kimlerin peşinde koşarken kimleri unutmuşuz bu dersi
acı bir tecrübe ile verdi hayat
ben üzülmeyeyim diye bana verilen geç haberden dolayı cenazesine gitme şansım olmadı
bir yaşa kadar hiç tanımadığın bir kişi sen doğalı beri yanında olan oğlundan kızından ayırt etmeyen
bir kişiye değişilmişti
kim bilir belkide onun safi duaları ile bugünlere gelebildim
yaşlanmış bedenine mi üzülsün
geri gelmeyecek yıllarına mı
vefasızlaşmış ardında bıraktıklarına mı?
nur içinde yat..
yazıcı tayfadan basit bir işlemle ne zaman terhis olabileceğimi sordum
verilen cevap çok manidar beyler
1 mayıs 2005
yani doğum günüm
aynı zamanda ebrunun okulu bitirme yılı
bu durumda ebruya ilelebet kavuşmamda hiç bir sıkıntı kalmayacak
ama hiç izin kullanmazsam
kullanırsam bu süre kullandığım gün kadar uzayacak
kullanmazsam ebrusuz ne yapacam
kullan gitsin amk dedim gittim ekşının yanına
ama konuyu açmadım bile çünkü adam hala sinirli geçen olaya
ekşın zamanla beni sevdiğini bana belli ederken
diğer askerlere de beni kayırdığını belli etmemek için ilk başta beni sikiyordu
bazen canı sıkılıyor beni çağırıyor bazen konuşuyor
bazen bana soruyor
bana garip cezalar verip eğleniyordu
yakaladığı cep telefonundan birisini bana verdi
-al amına çakim bunu kullan ama bir rütbeliye yakalanırsan sikme işlemini gerçekleştiririm haberin olsun dedi
-emredersiniz dedim elime aldım telefonu
-vay amına çakim yakaladım telefon kullanıyorsun diye makara yaptı telefonu da geri aldı
günler geçerken iki hafta boyunca çarşıya çıkarmadı
3 üncü hafta yalvarmak ve ihtiyaclarım oldugunu söylediğimde
-karaköyde nöbet tutacam oraya gidersen amına çakim senin deyip makarasını yine yaparak izin verdi

**izni aldıktan sonra ebruyu aradığımda bir sonraki haftasonu iki günlüğüne istanbula gelmeyi planladığını söyledi.
kiminle geleceğini sordum
annem babam ve kardeşim dedi
o zaman ne yapmam gerekiyordu mutlaka haftaya çift çarşı almam gerekiyordu ama nasıl amk
cuma günü çarşı defterlerinin imzalanması sırasında
ekşın herkesin defterini imzaladıktan sonra benim defterimin olmadığını gördü
her seferinde benim çarşı defterimi imzalarken naz yapar dalga geçerdi ki
benim defterimin orda olmadığını farketti çünkü o hafta çarşıya gideceğimi biliyordu
-amına çakim senin defterin nerde dedi
-uygun görürseniz bu hafta çıkmak istemiyorum komutanım dedim
gözlerini kısarak ne oldu acaba dercesine bana baktı ve
-amına çakim arkadaşım paran yoksa ben borç verebilirim dedi
-hayır komutanım var sağolun dedim
işi gücü bıraktı
-ne oldu amına çakim neden gitmiyorsun o zaman dedi
-haftaya çıkmak istiyorum izninizle komutanım dedim
-olmaz amına çakim sen istediğinde değil ben istediğimde çıkarsın dedi
-ebru gelecek ailesi ile komutanım dedim
-herhangi bir vukuatta yardımcı oyuncu rolü bile oynarsan sonucunu biliyorsun amına çakim dikkat et dedi
-emredersiniz komutanım dedim
-tamam bu hafta da çık çarşıya dedi
-ben aslında hafta çift çıkabilir miyim diye lafı ağzımda dolaştırdım
-vay amına çakim kucağımda bir ağırlık hissetim(kucağıma düştün kelebek)
-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
-sen çavuşsun amına çakim bölükte hiç vukuat olmazsa çıkartırım çift çarşıya dedi
-emredersiniz dedim hafta sonu kendime nöbetçi çavuş kolluğu paraflattım
nöbetçi çavuşluk zor iştir
çoğu çavuş sıkar askerleri
kendine laf gelmesin diye
içtimalarda gereksiz yere sağa dön sola dön dirsek temas aralığı
bilmem kaç adım açıl
şınav vaziyeti al
gibi bir sürü emir verirler ki askerin götü başı oynamasın
benim kolluğumda millet alışık olmadığı için
zaten emir vermeme gerek kalmadan düzgünce geçtiler sıraya
bilmiyorlardı çünkü nasıl davranacağımı
bir de korktukları şey vardı
sinirlerimin bozulması durumunda ekşına yapacağım şikayet
hafta sonu olduğu için onlar adına nöbetçi komutandan izin alıp futbol oynattım
normalde karşı çıkar komutanlar askerin bacagına bişey olurda uğraşırım diye
ama beni seven bir komutana denk geldi ve aldım izni
hafta sonları en düşük tertiplere koğuş yemekhane ve er gazinosu yıkatma günüydü
onlarla beraber bende yıkadım benim yardım ettiğimi gören bir kaç tertip de makarasına yardım etti
bazıları ise hiç yaklaşmadı bile
kısacası çavuş olarak onlara hiç bir zorluk çıkartmadım
onları yormayacak basit yollarla günlerini tamamlamasını sağladım
bu bir asker için çok önemliydi
çünkü bir günü geride kaldığında en azından küfür edecek bir nöbetçi çavuşları olmamıştı o kadar küfür edecek sebebleri varken
gece yat iştimasından sonra komutana yoklamayı verdikten sonra
-beyler ekşının ailevi sorunları varmış.bu hafta sıkıntılı bir hafta geçirecek bence vukuattan uzak durun yoksa hıncını sizden alır haberiniz olsun dedim
böylece ekşının kudretinden yararlanmış olacaktım
ben hergün ortalarda ve vukuat işlemeye müsait yerlerde geziyor bizim bölükteki askerlerin vukuat işleme ihtimali olan yerlere gidiyordum
beni görünce yapamazlardı çünkü
ekşına şikayet edeceğimden korkarlardı ve haftalardır çarşıya çıkmadığımı da biliyorlardı
hergün ebru ile konuşmaya devam ettim
ekşın götünden baskınlar düzenledi aklı sıra vukuat bulmak için
iç bahçeye indi çogu zaman başka bölükten askerlerin bazı yavşak hareketlerini gördü ama
aklı bizim bölükteki vukuatta olduğu için karışmadı diğerlerine
herşey normal giderken bizim bölükteki bir asker hastalandı öyle ahım şahım bi hastalık değil götü başı ağrıyormuş
o gece de 1 3 nöbeti varmış
yerine asker lazım
nöbetçi çavuş kendi tertiplerinden kimseye diyemiyor
zaten süt devrelerine hiç diyemiyor
alt devreler yeni geldiği için kule nöbeti tutamıyorlar
diğer askerlerde niye ben amk niye ben diye isyan ediyor
muhtemel bir kriz kapıda
kim başkasının 1 3 nöbetini tutmak ister amk onlar da haklı
gittim nöbetçi astsubaya komutanım ben tutabilir miyim dedim
olmaz sen çavuşsun dedi
biraz zorladım başka asker mi yok dedi
komutanım ben gönüllüyüm dedim
gönüllü nöbet mi olur şimdi hiç tutturmam sana gider kendini vurursan başım büyük belaya girer dedi
adam kıllandı tabi
sonra gittim bizim nöbet manyağı bir asker vardı onu kaldırdım
bu nöbete gidersen sana 5 gün çarşı yazdırmayacağım dedim
söz mü lan dedi
söz amk dedim
tamam dedi gitti nöbete
ertesi gün nöbete gitmek istemeyen herkesi yazıcıya söyledim en boktan nöbetleri ona yazdırdım ve söz verdiğim gibi o askere de hiç nöbet yazdırmadım 5 gün
hafta sonuna kadar ekşının odasını normalde iki güne bir paspaslamama rağmen hergün paspasladım
genelde kapısında durdum çağırınca hemen gireyim diye
resmen karısı oldum amk
onunla koşulara gittim ebem sikildi 9 km koşmaktan
her sabah ki içtimada vukuat yoktur komutanım diye ekşına tekmil verildiğinde ekşın hep bana baktı gülümseyerek
sonunda cuma günü oldu
çarşı defterlerini götürdüm
herkesinkini imzaladı benimkini bir kenara ayırdı
kendi elleriyle çift çarşıyı yazdı ikisini de imzaladı
çarşı defterinin en sonuna kendi cep telefonu numarasını yazdı
-amına çakim arkadaşım bu cumartesi ben nöbetçiyim
cumartesi günü geç gelebilirsin ama döverim haberin olsun dedi.
-emredersiniz dedim gittim

—burdaki vukuatlarla uğraşmak benim bu devletten maaş aldığım için görevim.ama sen sivilde yaptığın vukuatlarınla seni sevenlerini uğraştırma dedi
mesaj açık ve netti
ebruyu üzme
-emredersiniz komutanım dedim
subay nöbet listesine baktım onun ismi yazmıyordu bir tane üstteğmende gözüküyordu nöbet.
ne oluyor amk diye gittim o subayın yanına ve komutanım cumartesi nöbetçi siz misiniz dedim
-yok —yüzbaşı değiştirmek istedi dedi
—yüzbaşı dediği adam ekşın amk
ekşına bak bana kıyak yapmış
cumartesi sabahı oldu çarşıya çıktım
telefon sonrası otobüs ordan ebru ve ailesinin yanına gittim
kollarımın tek ve en uzun sarmalamak istediği kişi ebru olduğu için
onu en sona bıraktım
güldüler beni görünce sevindiler yani
sıcak bir karşılama yaptılar
ebrunun annesinin suratında acıyarak bakış vardı bana karşı
artık asker olduğum için mi üzülüyordu
yoksa kızının bensizken üzülmelerini görüp ona mı üzülüyordu bilemem
ebru ile bana göre kısa ama izleyenler için uzun oldugunu sandığım bir sarılmadan sonra
onun dayanamayıp beni yanağımdan öpmesi ile
onu tekrar bir an önce öpmem gerektiğini farkettim
onlarda istanbul konusunda pek tecrubeli olmadıkları için
ne yapacağımızı bilmiyorduk ama sanki el birliği ile beni mutlu etmek için uğraşıyorlardı
nereye gidelim?
karnın aç mı?
askerde canının çektiği bişey oluyor mu?
bi eksiğin var mı?
annene babana bişey göndermek ister misin?
bunlar bana yöneltilen sorulardan sadece bir kaçı idi
karşıya geçelim dedim
çünkü anadolu tarafında pek fazla gezilecek bir yer yoktu

**karşıda eminönü sultanahmet derken ebruyu tek öpebildiğim yer eminönündeki bir alt yaya geçidinin
kalabalığından yararlanarak hissettiğim bir kaç saniyelik öpüşme oldu
zaman öyle hızlı geçti ki saat 4 olmuştu ve ben hala karşıdaydım
ordan kışlaya gitmek en az bir buçuk saat
ekşını aradım
telefonda tekmil verdim.y.s.kelebek antalya diye
-sesimi başka duyan var mı dedi
-yok komutanım dedim
-söyle amına çakim arkadaşım ne istiyorsun dedi
-ne kadar geç kalabilirim komutanım dedim
-amına çakim senin yüzünden en sevdiğim müziği yarıda kesmek zorunda kaldım.ne kadar dayak yemek istersen o kadar geç gel dedi
-sınır var mı komutanım dedim
-12 yi geçmesin dedi
-emredersiniz dedim
durumu ebrulara anlattım
onlarda yol yorgunuydu
kaldıkları otele gittik
beni otele almak istemediler kayıtlı olmadığım için
tamam gidelim dışarda bir yerde otururuz dediysemde
babası inat etti bende otelciyim falan diye en sonunda nasıl yaptı bilmiyorum kabul ettirdi
hep beraber odaya çıktık
iki oda tutulmuştu biri anne baba diğerleri de cocuklar olan için
askerlikten konuşulduktan sonra anne ve babası gitti
biz üçümüz kaldık
kardeşine bizi biraz yalnız bırakırmısın dedi ebru
o yatak odasına geçti yattı
biz salonda kaldık
salonda kaldıktan sonra tek vermem gereken detay
ebruyu gülme krizine sokan askeri yeşil donum oldu
bir türlü geçmedi krizi
yasak amk ne yapayım

**saat ona kadar özlenmişleri giderdikten sonra
bir kaç damla yaşıyla bıraktım ebruyu
11.40 civarında nizamiyeye geldim
gerekli sorgudan sonra tabur arandı
ekşın haberim var dedi ve bölüğe gittim
odasına girip tekmil verdim
saat 12 ye 7 vardı
bacaklarını masanın üzerine atmış
klasik müzik dinliyor
geldiğimden hiç haberi yokmuş gibi davrandı
ta ki 12 yi bir geçene kadar
bana baktı
-amına çakim geldin demek ben sana 12 yi geçirme demedim mi dedi. çok yumuşak bir ses tonuyla
daha önce geldim desem o da biliyor geldiğimi ama adam garip adam amk kaçarı yok sikicek beni
suçumu kabul etmişcesine durdum karşısında
-dur amına çakim klasik müzik eşliğinde sikersem tempomu yavaşlatır oynak bişey çalayım dedi
bekledim ne bok yiyecek acaba diyerek
bi tane hareketli parça açtı
masasından kalktı
ben muhtemel vurma ihtimali olan yerlerimi sıkmaya başladım esas duruştayken
-vukuat var mı dedim
-yok kumutanım dedim
-tamam git yat dedi
-emredersiniz dedim
tam kapıdan çıkıyordum
-bu kadar basit olmasın amına çakim dedi
komutan konuşunca esas duruşa geçmek askeri farzdır
geriye dön komutu verdi
sırtım ona dönük kaldı
içimden gerçekten sikecek mi lan diye bile geçti
ben beklerken tekrar geriye dön komutu verdi
-yok amına çakim bugün sikimin kalkmayacağı tuttu. gidebilirsin dedi
-emredersiniz dedim gittim yattım
sabah içtimasında görev devri yaptıktan sonra o evine gitti ben yine çarşıya çıktım
o gün geç kalma lüksüm yoktu ebrularla buluştum
beraber kahvaltı yaptık kadıköyde
daha sonra onlarla saat 3 30 da buluşmak üzere ayrıldık ebru ve ben
saat 3 e kadar ebru ile yüzüğü tekrar taktığı yerde oturduk
öğlen yemeği hiç aklımıza bile gelmedi
izin kullanmam konusunda ısrar etti
bakarız diyebildim sadece
genelde onun başı omzumda bazen dizimde
bazen elleri ellerimde
bazen ellerim saçlarında
kulağının kıvrımlarına
kaşlarının çizilişine
dişleri gülümsemesine yakışan
kirpiklerinin güzelliği gözlerini kaçırınca anlaşılan
gözlerime bakınca dünyaları unutturan
sözlerine bakınca aşkı tattıran
hasreti hayata isyan
varlığı yaşama hayran bırakan
ebrumla saat 3 olunca birazdan gerçek anlamda yapacağımız vedanın ön provasını öpüşmelerle takviye yaparak yaptık

**diğer aile fertleri ile buluştuktan sonra
ayak üstü biraz konuşup iyi dileklerimizi karşılıklı sunduktan sonra bir miktar parayı cebime sıkıştırdılar
almak istemesemde yapacak birşey yoktu
ebru ağlıyordu ama gözyaşı kuru kuru akıyordu
onu fazla üzmemek için hemen gittim
kışlaya döndüm
o gece uyuyamadığımı az çok hepiniz zaten tahmin ediyorsunuzdur
esas ekşın ertesi gün yaşandı
pazartesi sporu için ekşın tüm bölüğü 9 km lik koşuya çağırdı
gelip tamamlayabilenlere herzamanki gibi çift çarşı vereceği vaadinde bulundu
nöbeti olanlar hariç herkesi spora götürdü
bir kaç km koşup milletin pestili çıkmaya başlayınca
bölüğe yerinde say komutu verdi
-evet amına çakim arkadaşlar şimdi çarşı izninden geç gelenlere ön uyarıyı uygulamalı olarak göstereceğim dedi
evet beyler ekşının siki kalkmıştı bu defa
-amına çakim şimdi bana bir asker lazım gösterebilmek için,hmm kim var çarşıdan geç dönmüşlerden seçelim benim aklıma kelebek geldi uzman çavuşum ne dersiniz dedi
-kelebek gel amına çakim arkadaşım dedi
beyler mevsim yaz. hava bunaltıcı
üstümde askeri şort var yani dizlerim çıplak
üzerinde bulunduğumuz arazi yer yer taşla kaplı toprak arazi.
yere adım atınca kalkan tozu hesab edin
-yat amına çakim dedi
bi kaç km koşmuşum götüm dahil her yerim terli
yatar yatmaz çamur adam a döndüm
-sürün amına çakim dedi
herşeye rağmen bana yaptığı o kıyak izinden dolayı hiç küfretmedim
suratımı bile ekşitmedim
her verdiği komuttan sonra emredersiniz dedim
başım hep karşıya bakar haldeydi ve hiç isyan eder gözükmedim
askeri parmak hesabı mesafe tahminime göre 700 metre yerde kaldım bu süre zarfında onlar fazladan bir tur attı çevrede
ayağa kalktığımda üzerime yapışmış tozdan dizlerimin kanadığını sadece hissedebiliyordum
bir süre sonra bölükle koşmaya devam ettiğimde de dizlerimde ılık ılık akan kanları hissettim ama eğilip hiç bakmadım
ekşın koşamayanları uzman çavuşla kestirmeden gönderdi ama ben ve bi kaç kişi ekşını takip etmeye devam ettik
onun ne amaçla yaptığını biliyordum
diğer askerlerin bana verdiği izinden haberi olmasını istemiyordu haklıydıda
olan bi kaç gün boyunca bükmekte bile zorlandığım dizlerim ve dirseklerime oldu ama
ebru ile geçirilen o gece için herşeye değerdi.

**bölüğe döndüğümüzde bazı askerler tarafından dalga konusu oldum
-sürüngen haberci diye
bazıları benim adıma ekşına küfretti
ama ben küfür etmelerini bile istemedim
duşu alıp kamuflajı giydikten sonra
tekrar görev yerime döndüm
ekşının beni gördüğü zaman ekstradan topallamayı bırakın topallamadım bile
çünkü birincisi o tip askeri sevmezdi
ikincisi beni ezen insanlara ezilmiş gözükerek onlara daha fazla zevk vermem
hiçbirşey yokmuş gibi karısı olmaya devam ettim
ikimiz de erkeğiz ama rütbelerinden dolayı sikici olan o
içeri çağırdı beni
-emredin komutanım dedim
-iki çay getir dedi
odada ondan başka kimse yoktu acaba niye iki çay söyledi yanlış mı anladım diye emir tekrarı yaptım yine
-emredersiniz komutanım iki çay getirip geleceğim dedim
baktım bişey demiyor doğru anlamışım iki çay olduğunu
gittim iki çay getirdim masasına bıraktım
-başka bir emriniz var mı dedim
-var amına çakim bekle orda dedi
-emredersiniz dedim
-çayı içiyormuş gibi yap ama içme dedi-
emredersiniz dedim ne çay içmeden nasıl içiyormuş gibi yapılır ağzımı mı höpürdeteyim komutanın karşısında
-ziyaat olsun komutanım dedim
-ne çabuk içtin amına çakim dedi
-biraz soğumuş komutanım dedim
-vay amına çakim benimkide soğumuştur git bana yenisi getir dedi
ekşınla makara yaparsan böyle olur
-emredersiniz dedim gittim bir çay daha getirdim
-aç dizlerini dedi

—emredin komutanım dedim anlamamış gibi
-dizlerini aç ağda yapmışmısın ona bakıcam amına çakim dedi
-yok komutanım yapmadım dedim
-aç amına çakim gözlerim de inansın dedi
açtım dizi bi baktı manzarayı görünce üzüldü biraz ama belli eder mi sizce
-vay amına çakim bekle burda dedi yazıcının birine seslendi
yazıcı geldi
-git amına çakim bana revirciyi getir bu arkadaşım düşmüş galiba dedi
-gerek yok komutanım dedim
-feci düşmüşsün amına çakim dedi
-askerim komutanım emirle düşer emirle kalkarım sorun değil dedim
-vay amına çakim gidebilirsin dedi
-başka bir emriniz var mı dedim
-yok dedi
ebruyu aramaya gittim yine
nasılsın geyiği esnasında çok kötü oldugunu beni çok özlediğini
bu duruma dayanamadığını hep yanımda olmak istediğini
hiç bişeyden zevk almadığını gece gündüz benü düşündüğünü
telefonu ne zaman çalarda benimle konuşur onu beklediğini
tekrar istanbula gelmek istediğini
geriye kalan günlerde buna nasıl dayanacagını
ağlayarak ve isyan ederek söyledi
her ne kadar geçecek diye teselli etmeye çalışsam da ne ağlamasını durdurabildim
ne de isyanını
baktım olacak gibi değil çözümü kaçmakta buldum 30 dakikalık teselliden sonra
gittim iç bahçede plastik bardakta çay ile sigara içtikten sonra dayanamadım ve tekrar aradım
-bişey mi oldu diye açtı telefonu
-hayır sesini özledim dedim
-daha yeni konuştukya deli dedi
-sen daha yeni görüşmemize rağmen beni özlüyorsun ama dedim

—kelebek şu izne gel artık ben dayanamıyorum dedi
-ebru daha yeni görüştük biraz zaman geçsin o zaman kullanayım izni dedim
vay efendim ben özlememişim vay ben onu artık sevmiyor muymuşum
hadi bunları siktir et en sinir bozucu lafı da
-tabi sen istediğini aldın kendini tatmin ettin(seks)oldu
-sen ne istiyorsun peki dedim
-hep yanında olmak istiyorum dedi
-ben istemiyorum öyle mi dedim?
-öyle demek istemedim dedi
-seninle her yattıktan sonra kaçtım mı senden dedim
-tamam özür dilerim öyle demek istemedim dedi
-ben burda keyfimden askerlik yapıyorum senden uzak kalabilmek için askerlik yapıyorum öyle mi dedim
-kelebek lütfen dedi
-tek sen seviyorsun ben bilmiyorum özlemek ne demek aşk ne demek sevdiğinsizlik ne demek.ben burda nelerle uğraşıyorum
senin bana destek olacağın yerde hala sevgimin şüphesinde paranoyalarda yaşıyorsun
-hayır inanıyorum sevdiğine dedi
-o zaman firar sebebim olma ben senin okulunu bekledim ve hala bekliyorum bende kalmaya devam edemeyeceksende haberim olsun dedim
tamam kızma dedi ama kızmamak elde mi amk
beni siktin simdi sikinde değilim diyor resmen
olay sadece sikişten ibaret olsaydı
turizmdeyken sikimi sokmadığım ülke kalmazdı
baktım daha da çok sinirleneceğim ve sinirlenirken onu da üzeceğim
-tamam geliyorum izne ne zaman istediğini söyle komutanla konuşayım dedim.
-bilmiyorum ki dedi
-tamam düşün bana haber ver o zaman dedim
-tamam kapatıyor musun dedi
-hayır dedim
-kapatacakmış gibi konuştunda dedi
-hayır konuşalım dedim

** -seni çok seviyorum dedi
-ister inan ister inanma bende dedim
-biliyorum dedi
konuşma böyle devam etti
iki tarafda alınmış ve nazlı olarak
sonra da formaliteden yumuşamış izlenimi verdik konuşmaya
ve kapattık telefonu
onu tekrar kısa zamanda aramam lazımdı ve o seferki konuşmada
son görüşmemizden bahsetmeden herşey normalmiş gibi davranmam lazımdı ki
hem benim bu konuya fazla takıldığımı düşünüp üzülmesin hemde eski tadına varalım aşkın
tek dostum ekşın desem yalan olmaz piçler
bazen herifin yanına elimi kolumu sallayarak girip
bende onun gibi konuşup amına çakim ekşın çok dertliyim ne olacak bu halimiz diye dertleşesim geliyordu
kapısına gittim
içeri girip geldiğimi ve bir emri olup olmadığını sordum
parmağıyla yok dedi çıktım yazıhane de otururken
bir süre sonra -
-kelebek gel amına çakim diye bağırdı
-emredin komutanım dedim
-amına çakim bizim şarkımız çalıyor neden gelmiyon dedi
bu ekşın olmasa askerlik herhalde bitmezdi içeri girdim çalan müzik klasik müzik amk.
iyi tamam bizim şarkımız da kimin söylediğini siktir et hangi enstrumanlar kullanıyorlar onu bile seçemiyorum
o kendini kaptırmış müzikle gerilip müzikle gevşiyor
ben sevmediğim bi müziği seviyormuş numarası yapıyorum
bir ara kafamı müzik ritmi eşliğinde salladım
-amına çakim asker gibi dur karşımda dedi
ki en sevdiği şey de esas duruş zaten
esas duruşta müziğimizi dinledikten sonra
bana bakıp gülüyordu
belli ki amacı benimle dalga geçip askerlik stresinden uzaklaşmak
-begendin mi dedi
-gerçekten mükemmel hepsini takdir ettim dedim
-amına çakim sanattan da anlıyon en çok neyi sevdin dedi
-özellikle o sazın tellerine dokunuşu çok hoşuma gitti komutanım dedim
makara mı yapıyom ciddi miyim diye bana gözleri kısarak baktı
makara yaptığımı anlasa sikecek
-ne sazı amına çakim dedi bütün enstrumanları tek tek saydı bana
-önemli olan sazmış gibi dinleyebilmektir komutanım. dedim
-kelebek açık çarşın kaldıysa hepsini kapatıyorum amına çakim dedi
-üzüntülerin ismini öğrenirseniz mutlu olamazsınız.her derdi mutluluk ve yinede şükürler tadında yaşarsanız daha çok zevk alırsınız komutanım dedim
-amına çakim kelebek siktir git dedi
-emredersiniz bir emriniz var mı komutanım dedim
-var ama sana verip ziyan etmek istemiyorum amına çakim dedi
-emredersiniz dedim

**biraz daha odasının önünde ve civarında bekledikten ona bildirmem gerekenleri imzalatmam gerekenleri imzalatıp onu gönderdikten sonra
tekrar telefona kostum
daha önceki kalp kırıntılarımızı üç kere alnıma götürüp
kimsenin ulaşamayağı bir yere bıraktıktan sonra
ebruyu aradım
-nasılsın aşkım diye giriş yaptım
aynı şekilde o da bana karşılık verdi
biraz aşkımlı canımlı konuştuktan sonra o da özlemini içine gömmüş isyan ediyor şekilde belirtmedi
-ne zaman gelmemi istiyorsun karar verdin mi dedim
-şu an bilmiyorum sen nasıl istersen öyle yapalım dedi
ebruya bir mayıs gününün önemini anlattım
bana hak verdi ama görmeden yapamayacagını da söyledi
-biraz zaman geçsin özlem biraz biriksin gelirim söz dedim
-tamam ama fazla uzun olmasın ara dedi
-senin için herşeyi yaparım bilirsin sen ne zaman dayanamaz hala gelirsen söyle o zaman geleyim.ama bunu bana sitem olarak değilde gelmeni istiyorum olarak söyle
gereksiz üzmeyelim birbirimizi dedim
-tamam deyip onay verdikten sonra ne yapıyor ne ediyor
daha doğrusu ne yapamıyor nelerden bensiz zevk almıyor onları anlattı
bende ona yapmayı özlediğim şeyleri anlatınca baktık iş yine dayanılmaz bir şekilde özleme dogru geçiyor yine konuyu değiştirip
biraz daha konuştuktan sonra kapattım
gece dersi vardı beyler
her askerin korkulu rüyası
amk karanlıkta sessizce ders anlatır komutanlar
iki hafta da bir genelde salı veya çarşamba günlerine denk gelir
gece saat 11 e kadar sürdüğü olur
yüzünü gözünü boyamak zorunda kalırsın askeri makyajla

**ekşın beni çağırdı
-ders notlarını getir amına çakim arkadaşım bi gözden geçireyim dedi
eğitim dosyasından o gecenin notlarını çıkardım
ona vermek istedim ama almadı
-sende kalsın amına çakim biraz oku sorduğum zaman dogru cevap ver çift çarşı verdiğimi görsün diğer askerler dedi
-ben zaten biliyorum komunanım okumaya gerek yok dedim
-amına çakim söyle o zaman şu nedir dedi
-şu şu şudur komutanım dedim
-peki bu nedir dedi
onu da anlattım
bi kaç soru sordu hepsini cevapladım
-vay amına çakim çift çarşı veresim geldi ama kapatmıştık dimi senin çarşıları dedi
-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
akşam yemeği sonrası eğitim alanına kadar değişik askeri ilerleme şekillleri ile gittik
bizim bölüğün uzman çavuşları astsubayları ve subayları da geldi
ekşın bana bölüğe katıl emri verdi bende diğer askerlerin arasına oturdum
astsubay dersin bir kısmını anlattı
ekşın da diğer rütbeliler gibi onu dinledi arada takviyeler yaptı dinlemiyormuş gibi görünenleri sikici bakışları ile
dinlemeye davet etti
sonra sorular sorma kısmı geldi
ekşın rastgele kaldırdı sordu askerlere
sordugu soruları bilemeyenlere
-amına çakim dua et gece dersindeyiz ve yüksek ses çıkarmak yasak bende hard sevdiğim için seni sikmeyi erteliyorum gündüz olunca bağırta bağırta sikcem
-vay amına çakim senin dersi uyuyarak dinlediğini nasıl farketmemişim gibi askerleri tehdit ederek
sorduğu soruları bilenlere çift çarşı vererek devam etti gece
bana sorduğu soruyu bilince
-amına çakim sana veresim gelmiyor.hep mundar edeceksin çarşıyı diye korkuyorum bi tane daha sorayım dedi
sordu onu da bildim
bi tane daha sordu onu da bildim

** amasyada sürekli yazarak eğitim görmenin ekşının haberi olmadan o geceki konuları tekrar gözden geçirmenin de faydası vardı
sonra işi yine makaraya döktü ekşın
-bölüğe soralım amına çakim haketmişmisin diye dedi
bi asker kaldırdı
-vereyim mi çift çarşı kelebeğe hak etti mi dedi
-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedi asker
-evet mi hayır mı amına çakim dedi
-evet haketti komutanım dedi
-tamam o zaman seninkini kesip ona veriyorum dedi
bi askere daha sordu haketti mi diye
gariban kendi çarşısı gidecek diye korktu
-hayır komunanım dedi
-seninkini de kesiyorum amına çakim dedi
hiç kimse sıradaki kaldırılan asker olmak istemedi ne deseler çarşıları gidiyor amk
velhasıl komutanları da soktu makaraya
-haketti mi başçavuşum dedi bizim astsubaya
-haketti komutanım dedi
-sizin çarşınızı da kesiyorum o zaman dedi gülerek
kendi aralarında makara yapmaya devam ettiler
ama benim çarşı alıp almadığımı birtek ekşın biliyordu ortada kaldı amk
ekşın mola verdi ama sigara içmek yasak amk
sadece bizim taburda değil tüm kışlada gece dersi olduğu için nöbetçi yüksek rütbeli subaylar denetlemeye gelebiliyor
sigara da ucundaki kordan dolayı gece araziye uymak adına yasak
mola gece boyunca devam etti
zaten anlatılacak konu belli olur usta birliğinde
komutanlarda o saate kadar orda olmaktan zevk almaz
eve gidip dinlenmek varken
gece dersi bitti
bölüğe geldik

-yemek yapmayı öğrendim gelince ben pişircem sana dedi
-bu konuyu tekrar konuşalım daha gencim dedim
-yaaa ben senin için yemek öğreniyorum senin dediğin lafa bak dedi
-tamam romantikleşiyorum hemen ölümüm senin elinden olsun aşkım benim dedim
-amma da romantiksin dedi
-ne pişireceksin omlet mi makarna mı dedim
-geç bakalım dalganı gelince görürsün dedi
-iyi inşallah dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kaç gün kaldı aşkım dedi
-ben sayıyorsundur sandım dedi
-askerliğin bitmesine 270 gün var ama ben alanyaya gelmene ne kadar var onu soruyorum dedi
-bilmiyorum ne zaman istersin dedim
-şimdi dedi
-şimdiler biraz daha sensiz geçecek en kısa zamanda geleceğim ama merak etme dedim
biraz ofladı bi kaç karşılıklı seni seviyorumlardan ibaret olmayan aşk betimlemelerinden sonra öğlen içtiması sebebi ile kapattım telefonu
o saatten sonra ekşının en mutlu oldugu anı gözetlemeye başladım
adam iki dakika rahat durmuyorki amk sürekli ekşın peşinde
kimi nasıl yakalayabilirim onun peşinde amk
akşam üstü odasına geldi
beni çağırdı
-amına çakim kelebek taktik değiştirmem lazım dedi
-emredin hangi konuda komutanım dedim
-askerler muhtemel baskın planlarımı saatlerimi ve tekniklerimi çözmüş. kimseyi yakalayamıyorum amına çakim dedi

–belki yakalanacak bir durum kalmamıştır komutanım dedim
-amına çakim asker vukuatı sever bu lafımı unutma dedi
-emredersiniz komunanım dedim
-gel amına çakim seni hiç aramıyorum üstünde bişey çıkarda sebebsiz dövmemiş olurum en azından dedi
-dövecek ne yaptım ki şimdi komutanım dedim
yanına yatakta bekleyen soyunmuş karılar gibi çağırdı parmağıyla
gittiğimde beni bekleyen am değil bir tokattı
-emredin komunım dedim neden vurduğunu söylesin diye
-amına çakim dayağı peşin atayım üstünde bişey çıkmama durumunda hevesim kursağımda kalmamış olur dedi
bu arada bana vurmaları şiddetli cinsten değil beyler
cepleri aradı bişey yok
her bulamadığında vay amına çakim diyor
botlarını çıkar dedi
çıkardım bişey yok
çorapları da çıkarttı ondan da bişey çıkmadı
-vay amına çakim boşuna ayak kokuna katlandık. dedi
kokmuyor lan amk inanmayın makara yapıyor
-sana bi hediyem var amına çakim dedi
çekmeceden telefonu pis pis sırıtarak çıkardı ve bana uzattı
yine aynı taktikle dövecek
-komutanım bu taktiği denemiştiniz dedim
-vay amına çakim yeni taktikler bulmam lazım. tamam beni yalnız bırak dedi
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-yok amına çakim dedi
-benim bir maruzatım var komutanım dedim
-söyle dedi
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-bakarız sonra dedi  -yemek yapmayı öğrendim gelince ben pişircem sana dedi
-bu konuyu tekrar konuşalım daha gencim dedim
-yaaa ben senin için yemek öğreniyorum senin dediğin lafa bak dedi
-tamam romantikleşiyorum hemen ölümüm senin elinden olsun aşkım benim dedim
-amma da romantiksin dedi
-ne pişireceksin omlet mi makarna mı dedim
-geç bakalım dalganı gelince görürsün dedi
-iyi inşallah dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kaç gün kaldı aşkım dedi
-ben sayıyorsundur sandım dedi
-askerliğin bitmesine 270 gün var ama ben alanyaya gelmene ne kadar var onu soruyorum dedi
-bilmiyorum ne zaman istersin dedim
-şimdi dedi
-şimdiler biraz daha sensiz geçecek en kısa zamanda geleceğim ama merak etme dedim
biraz ofladı bi kaç karşılıklı seni seviyorumlardan ibaret olmayan aşk betimlemelerinden sonra öğlen içtiması sebebi ile kapattım telefonu
o saatten sonra ekşının en mutlu oldugu anı gözetlemeye başladım
adam iki dakika rahat durmuyorki amk sürekli ekşın peşinde
kimi nasıl yakalayabilirim onun peşinde amk
akşam üstü odasına geldi
beni çağırdı
-amına çakim kelebek taktik değiştirmem lazım dedi
-emredin hangi konuda komutanım dedim
-askerler muhtemel baskın planlarımı saatlerimi ve tekniklerimi çözmüş. kimseyi yakalayamıyorum amına çakim dedi

–belki yakalanacak bir durum kalmamıştır komutanım dedim
-amına çakim asker vukuatı sever bu lafımı unutma dedi
-emredersiniz komunanım dedim
-gel amına çakim seni hiç aramıyorum üstünde bişey çıkarda sebebsiz dövmemiş olurum en azından dedi
-dövecek ne yaptım ki şimdi komutanım dedim
yanına yatakta bekleyen soyunmuş karılar gibi çağırdı parmağıyla
gittiğimde beni bekleyen am değil bir tokattı
-emredin komunım dedim neden vurduğunu söylesin diye
-amına çakim dayağı peşin atayım üstünde bişey çıkmama durumunda hevesim kursağımda kalmamış olur dedi
bu arada bana vurmaları şiddetli cinsten değil beyler
cepleri aradı bişey yok
her bulamadığında vay amına çakim diyor
botlarını çıkar dedi
çıkardım bişey yok
çorapları da çıkarttı ondan da bişey çıkmadı
-vay amına çakim boşuna ayak kokuna katlandık. dedi
kokmuyor lan amk inanmayın makara yapıyor
-sana bi hediyem var amına çakim dedi
çekmeceden telefonu pis pis sırıtarak çıkardı ve bana uzattı
yine aynı taktikle dövecek
-komutanım bu taktiği denemiştiniz dedim
-vay amına çakim yeni taktikler bulmam lazım. tamam beni yalnız bırak dedi
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-yok amına çakim dedi
-benim bir maruzatım var komutanım dedim
-söyle dedi
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-bakarız sonra dedi vay amk net bişey demedi bende tırstım tekrar sormaya
bölük astsubayına gittim durumu anlattım komutanım net bişey demedi dedim
izin almadan izin kagıdı hazırlayıp imzasına sunarsak hiç vermez uygun zamanlarda tekrar sor dedi
ekşın nereye ben oraya peşinde koşarken
sabah koşularında benimle dalga geçmelerinin hemen ardına komutanım izin dedim
bakarız dedi
gündüzleri odasına istemeden içecek götürdüm komutanım izin dedim
bakarız dedi
bi türlü bakmadı ebruyu oyalayamaz hale geldim
bi gün yine benim izin peşindeyken
çağırmamı istediği askeri bulamadığım için bana kızdı
biraz da bağırdı çağırdı
eh amk bu hayatın ne olcaksa olsun diye
-ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim
-yok sana izin dedi
-gitmem lazım komutanım kendim için değil dedim
-ne oldu amına çakim arkadaşım bi sağlık sorunu mu var dedi
-özledim komutanım dedim
-ne zaman gitmek istiyorsun dedi
-en kısa zamanda dedim
-tamam hazırlat evraklarını dedi
-emredersiniz dedim
ebruya haber vermedim
yazıcılar evrakları hazırladı
imza işleri halledildi
ekşın tabur komutanına da imzalattıktan sonra
param var mı diye iyice sorup paramı gösterip tatmin olduktan sonra
bana bilet almam için hafta içi çarşı izni verdi
10 günlüğüne alanyaya gidecektim
bileti aldım
ebruya yine bişey demedim
ve izin günü geldi
bindim alanyaya akşam üzeri indim
**valizi bırakmak için eve gitmeden önce bir tane simkart aldım
sim kart açılıncaya kadar eve gittim
annem yaylada oldugu için onun elini öpemedim
kardeşimle ve babamla görüşüp
babamdan bir miktar para aldıktan sonra
dışarı çıktım
telefon açılıp kullanılabilir hale geldi
ilk aradığım kişiyi zaten biliyorsunuz
ama cevap vermedi
tekrar aradım yine vermedi
-ben kelebek acil aç dedim
5 dakika sonra sessiz bir yere gidip yine aradım
bu defa açtı
-kelebek dedi benmiyim acaba şüpheleriyle
çok kısık bir sesle
-ebru dedim
-nerdesin bu kimin telefonu dedi
-nerde olcam askerdeyim.bir arkadaştan aldım seni aramak için sonra silecem numaranı dedim
-tamam da konturluden neden aramıyorsun dedi
aranır mı amk direk göreceksin 0 242 yi sürpriz kalmayacak
-çok sıra vardı ama ben sesini özledim dedim
-bende çok özledim kelebeğim dedi
-nerdesin dedim
-evdeyim dedi
-shh kapatmam lazım komutan geliyor galiba görüşürüz ararım birazdan dedim
telefonu kapattım
evdeymiş öğrendik
**evin önüne gidip arasam yoldan geçen araba seslerini duyup kıllanacak
o yüzden aramadım
otele gittim ebrunun babasının yanına
bi iş gerekçesi ile bir yere gitmiş
telefon açtım geldiğimi ve ebrunun haberi olmadığını
ona sürpriz yapmak istediğim söyledim
-yarım saat bekle ben eve gidicem bu akşam ebru yemek yapacaktı sen de gelirsin dedi
yarım saat kadar personelle takıldım
sonra geldi arabadan inmeden beni çağırttı
arabayla eve doğru giderken kırmızı bir gül aldım
ebrunun annesini aradı ve durumdan bahsetti
ebrunun annesi ebruyu markete göndereceğini bu sırada bizim eve görünmeden girebileceğimizi söyledi
arabayı kenar bir yere park ettik
annesi balkondan bize gerekli izni verdikten sonra eve girdik
ebruyu ilk görüşüm sırtı dönük olarak oldu
biz eve girdik
bu sırada annesi bir servis daha açtı masaya
bana onun odasına girip beklememi söylediler kapı çalınca
içeri girdim ki her taraf ben amk
duvarda resimlerim
masada ona yazdıklarım
bilgisayarının ekranında ikimizin resmi
ona hediye ettiklerim yastıgının başucunda
ebrunun içeri girdiğini duydum
**pis pis sırıtıyordum birazdan yapacağım sürpriz için
ebru babasına hoşgeldin nasıl geçti günün diye konuşurken
sana yemek yaptım diye kendiyle böbürlendi
biraz bekledim
telefonun tüm seslerini kapattım
ebruya mesaj yazdım
-şu an ikimizin yıldızına bakıyorum sende balkona çıkıp bakar mısın beraber izlemiş olalım yine dedim
içerden mesaj sesi duyuldu
-geliyorum bi saniye diye içerdekilere seslendiğini duyunca
yemek yenen salona sessizce girip yerimi aldığımda
gerçekten de dışarda balkondaydı
-balkondayım şimdi yıldızımızı arıyorum dedi
-içeri bak görürsün belki diye gönderdim mesajı
baktım aklına gelmiyor evin içine bakmak benim orda olma ihtimalim
gülü aldım balkon kapısına yaklaştım
kapıya elimi dokundurup kapı gıcırtısına bana bakmasıyla
gözlerini bir süre açık tutup şaşkın bakışlarını gülümseyen bakışa çevirmesini
sadece gülümseyerek izledim
hiç birşey diyemedi
-hoşgeldin de mi demiyeceksin dedim gülü uzatarak
-gıcıksın işte demiycem dedi
-tamam gideyim o zaman dedim onun dediği gibi gülümseyerek
birden boynuma depara kalktı
öyle bi sıktı ki gül heç oldu
tam ayrılacakken sarılmaktan henüz aç mideme bir tane yumruk salladı
-bu ne şimdi dedim acılı gülümseme ile
amk dayak yemek kaderim midir nedir herkes dövüyor
-sebebini sonra anlatırım yalnız kalınca dedi
-tamam dedim
** masaya oturmaya davet edildik
ebrunun yaptıgı tek yemek ve annesinin yaptıgı yardımcı yemeklerle dolu olan masaya oturduk
herkes tabağını doldurmaya başlarken
-yemeyecek misin dedi ebru
-bana pizza mı söylesek korkuyorum yemekten dedim
annesi ve babası gülerken
ebru pis pis bakarak
-bunu da hatırlat bana sonra dedi
sonra ebrunun yaptıgı yemeği tabaga koyarken henüz tadına bile bakmamışken
-ebrucum süper olmuş valla eline sağlık çok begendim tarifini verir misin bunun dedim
-kelebeek tamam yeme istemiyorum dedi
-çok açım mecburen yiyecem dedim
bir çatal aldım
değişik bir tat kitap tarifi bir yemek oldugu belli
ama malzemeden çalmadıkları için çok güzel olmuş
ebruya yemeği konusunda yaptığım şakalardan dolayı
2 buçuk tabak yedim ki alınmasın gerçekten begendiğimi görsün diye
yemek sonrası ebrunun babası bir de kahve içelim elinden dedi
o kahve yaparken ben de masayı kaldırdım annesinden rica ederek
her mutfaga gidişimde ebrunun boynundan bir kere öptüğüm için
o kahve yapmayı uzattı
bende yük taşıyabilme hamallığımı azaltıp azar azar götürdüm tüm kaldırılması gerekenleri
kahvelere geçtik onları içerken
ebrunun kardeşi de geldi
beni görünce sarıldı o bile özlemiş amk
dışarda bir yerde burger yemiş piço karnı da aç değil
o yüzden biz konuşmaya devam edip
sürprizin kritiğini yaparken
gülüşmeler yaşandı herkes o an ki durumdan memnun gözüküyordu
ebru odasına izin isteyerek gitti
geri geldiğinde daha çarşıya çıkılır bir kıyafet giymişti
-biz biraz yürüyebilir miyiz baba dedi
**gerekli izni alıp görüşürüzlerle onlardan ayrılıp
asansöre bindik
stop düğmesine basınca ebru beni öpmesini hızlandırmak için elimi kaldırdım
fakat boşta olan karnıma bir tane daha vurdu ekşının şiddetinden uzak
-vurup duracak mısın böyle dedim beklemediğim yumruğu yeyince
-evet hakediyorsun dedi
-ne oldu dedim
-deli neden ilk bana haber vermedin seni doya doya öpseydim sarılsaydım ya ilk gördüğümde dedi
-bu yumrukların sebebi bu mu şimdi dedim
-ikincisi yemeğimle dalga geçtiğin içindi dedi
-yedim eline sağlıkta biraz daha hızlı vursan hepsini çıkaracaktım dedim
-pislik dedi
ellerimi tekrar kaldırdım hafif karnımı büküp olası bir yumuruğa karşı önlem almak için
bu defa şiddetli yumruk değil öpüşme yaşandı
asansörde baskın yeme ihtimaline karşı
apartmanı terk edip ikimizin yeri olan iskeledeki yere gittik
sağda solda gördüğüm dostlarla kısa merhabalaşmalarla
sırtımı bankın oturulacak kısmına
başımı ebrunun omzuyla kalbi arasına yasladım
kalp atışlarını hissedecek şekilde
o elleriyle beni nasıl sarsa derdindeyken
arasıra eğilip alnımı öptü
ellerimi elleriyle yavaşça çitiledi
kelebeğim ler ebrularımla karşılıklı düet yaptı
kısık sesle söylenen seni seviyorumlar dalga seslerini ancak bastırdı
gelen geçene aldırmadan iki aşık rolü ustaca oynandıktan sonra
kaç gün kalacağım
ne yapacağımız konuları ele alındı
ebru benimle uyumak istediğini söylemesi ile bunun yolları arandı bizim eve gitmek için izin almak gerekliydi.
ilk geceden bizim eve gitmek bir şekilde ailesine yapacagımız şeyler için izin almak olacagından bu fikir hoş olmazdı
uyumaktan bahsediyoruz yani tüm geceyi sabah dahil beraber geçirmek
ailesi de biliyor benim geldiğimi
ebru ben kuzenlerimde kalacam dese kimse inanmaz
kalktık yerimizden du bakalım ne olcak diye
evlerinin önüne geldik
ışıklar hala yanıyordu
-hadi eve çıkalım bir bakalım durum ne diye dedim
eve çıktık karnım acıktı amk. askeriyede alışmışım akşam yemeğinden sonra gece de tost yemeye
ebrunun annesi ile babası filme bakıyor kardeşi de odasında kim bilir ne bok yiyor
-ne yaptınız çocuklar dedi annesi
-ebru gezdik biraz siz ne yaptınız dedi
-filme bakıyoruz dedi annesi
eveeet filme bakmak
ebruya dönüp kaş göz işareti yaptım anladı durumu
-nasıl film güzel mi dedim
-iyi şimdilik az kaldı bitmesine dediler
-tamam bitsin bizde bakarız o zaman dedi ebru
karnım hala aç ebruya durumu anlattım
gel dedi mutfaga götürdü
ekmek arasına koyabileceğim malzemeleri çıkardı bende begendiğimden seçip arasına koydum
ebru annesi ile babasına da bişey içermisiniz diye sordu
onlara meyve suyunu doldurdu

** karnımı doyurduktan sonra biraz oturduk bu sırada onların filmde bitti
biraz yüzsüzlük yapmam gerekecekti çünkü ayaga kalktılar film bitti diye
bu durumda misafirin siktirip gitmesi gerekir ev sahipleri uyuyacagı için
ebru araya girdi bizde izleyelim diye
onlar tamam biz yatıyoruz deyip odalarına geçince
biz ebrunun odasına geçtik dvd yi de alarak ebrunun tv ye bagladık
onun yatagına yattık
filmin sadece başını hatırlıyorum
sonrası ikimizinde pek umrunda olmadı kendi kendine oynadı film
saat 5e kadar sürdü
sonra o uyuya kaldı ellerini üzerimden yavaşça kaldırıp gidecegimde yine uyandı
-gitme bu saatten sonra dedi
-bu saate kadar burda oldugumu bilmesinler ayıp olur dedim
bırakmadı biraz daha beklemem gerekti onu tekrar uyutabilmek için
bu defa o beni sarmadan elleriyle ben sardım ki kaçabileyim uyandırmadan
uyku benim de gözlerimden akıyordu o kadar yol yorgunlugu vardı çünkü
ha uyudu ha uyuyacak derken
sabah bizi kaldıran ebrunun annesi oldu
salondan seslenmesi ile
saate baktım 11 e geliyordu
bu demek oluyor ki babası işe gitmiş
ama muhtemelen bizim beraber yattıgımızı görmüş
annesi de aynı sebebten dolayı bizi odadan kaldırmak yerine salondan kaldırmış
rezillik çok büyük çünkü
filme bakarken uyuya kalmış olma imajında çok uzak bir haldeyim
kot pantolan kendini içeri girenlere işfa edecek bir yerde
nasıl kalkacam da kadının suratına bakıcam amk
ebru kalktı
onun hiç umrunda değil amk.

**sanki her gece beraber yatıyormuşuz gibi kalktı
ne yapacagını bilmez beni öptü
salona geçti sesli sesli annesini öptü
ben odadan kafamı çıkaramıyorum
kahvaltı hazırmış diye odaya tekrar girince çıkmak zorunda kaldım
uzun zaman sonra boynum bükük kahvaltı yaptım utancımdan dolayı
hay amk nasıl uyuya kaldım
kahvaltıyı yaparken ne yapacaksınız sorusu geldi
denize gideriz herhalde dedi ebru
sonra kapandı konu
kahvaltı sonrası ben kaçmak için izin aldım ebrudan
ama tek şartla
üstünü değiştir denize gitcez
annesi mutfaktayken ona teşekkür ettiğimi belirten seslenme ile evlerinden ayrıldım
eve gidip dolapları karıştırdıktan sonra
şort havlu ne lazımsa aldım
gittik denize
deniz muhabbeti aynı
uzan bişeyler iç
arasıra denize atla
denizde sarıl
tuzlu tuzlu öpüş
biraz da alnımla burnum kızardı
o kadar kreme ragmen
ilk defa görüyor güneşi çıplak beden o da nasibini aldı birazcık
akşam üzeri ebruyu evine bıraktım bende eve geçtim onlara çıkmadan
biraz uzandıktan sonra otele davet ettiler
orda yemek yedikten sonra
onları bizim yaylaya götürmeye davet ettim  bi taşla iki kuş vuracaktım
ne ikisi amk. kuş sayısına bakın şimdi
ebru yanımda olacak 1
ben araba sürmeyi bilmediğim için babasını şoför olarak kullanacam 2
envayi çeşit yol masraflarından kurtulacam 3
annemi görecem 4
onlarında görmek istediği bir yere doganın bana göre en güzeline götürecektim 5
bu kadar kuş milli parklarda kalmadı amk
tamam dediler
-ne zaman gidelim dediler
aklımdaki plan dün gece ailesine uygunsuz bir şekilde yakalandığımız için
hem olayın üzerinden zaman geçsin hemde ebru bu gece de benimle uyumak istemesin diye
-sabah erkenden çıkalım yola dedim
-iyi sende bizde kal o zaman dedi ebru
deme ebru öle amk
deme yine kızarttın beni
tek ben degil kimse ne diyeceğini bilemedi
-salonda yatsın baba bi de onu uyandıralım diye vakit kaybetmeyiz beraber kahvaltı yaparız gideriz dedi
bu fikir onları yumuşattı biraz
tamam bakarız dediler ekşın reyiz gibi
-gerek yok ben sabah taksiyle gelirim diye kolpa yaptım ne gerek var diyeceklerini bildiğim için
gece iskeleye yürüyüşe gittik
süt mısır yedik beraberce
sonra eve döndük
herkes temkinliydi
erkenden yatalım dediler
bana yatacagım yer gösterilirken
akıllı olun mesajı gönderildi sanki inceden

**ben akıllıca yattımda
ebrunun yanıma gelirken aklı nerdeydi bilmiyorum
yattı yanıma
mecburen uyumadım onu yatagına göndermek de 3 saatimi aldı
sabah kalktıgımızda ikimizde ayrı yataklardaydık
uyuya kalmadığıma sevindiğim anlardan birisi oldu
hazırlıklar yapıldı
caps makineleri alındı
bindik arabaya
yaylaya dönüş yolunda yaz meyvelerinden oluşan bir kaç poşet
marketten alınmış yolda görülen çocuklara verilecek zamanın lüks çikolotaları
benim tarafımdan listeye eklenmiş
yağ şeker salça vesayire
derken 1 bucuk saat süren yolculuktan sonra bizim yaylaya geldik
tel çekmediği için annemin de haberi yoktu
beni görmesi ile bana koşup sarılması ahaliyi biraz duygulandırdı
ama dayımın esas duruş komutunu çok güçlü sesiyle söylemesi duyguyu gülümsemeye çevirdi
ebrular karşılandı tanışmamış olanlar tanıştı
sabahtan kalan ocagın altına kuzenler tarafından odun eklenip
onlara gözleme yapıldı
çardakta oturuldu
benim hakkımda bolca konuşuldu
ebrulara köy gezdirilirken
ikram edilen elma armut yeni yeni çıkan yayla üzümü kiraz ikram edildi
tarladan toplanan mısır közde pişirip ikram edildi
sonra onlara hediye edilmek üzere
domates patlıcan biber sogan gibi sebzelerle beraber meyvelerinde oldugu bir kasanın agzı iple iyice sarıldı
akşam üstü olan iki adet horoza oldu

** çaylar da içildikten sonra gidelim dedi
annem bi gün daha kal diye bana yalvarınca
ebru da bir günde ben kalayım diye ailesine yalvardı
sonuçlar pozitif
onları gönderdik
ebru ben annem ve kız kuzenlerim çardakta kaldık
kuzenler ebruyu esir aldı sorularıyla
annem de beni
derken annem ben yatıyorum dedi
laf eden olur siz de fazla kalmayın yatın dedi
kuzenler çardağa yıldızlar altına
iki ayrı yatak hazırladılar
onlar gitti
biz yıldızları izledik
yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk
matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi
hafif serin esen rüzgar
300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri
eşliğinde sadece sarılarak yattık
sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim
tamam da biz nasıl geri dönecektik amk
köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler
giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu?
gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür
kahvaltıyı yapıp
ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine götürdüm
çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım
balık avlamayı yaptım
bi kaç tane tuttum da
ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim
-şunu bir tutda sigara yakayım diye
o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken
ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı
benim belime kadar ıslanmama sebeb olan
suya düşmeme sebebiyet verdi
balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda
çok pardonlu kıs kıs gülmelerde
sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım
balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım
-bişey olmaz hadi gidelim dedim
böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum
zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara bişey olmadı
ebruyu suya attıktan
onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup
pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya
benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz kuruydu
görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar yakalayarak
ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk
biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı
gönül alma görevi böyle başladı
numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye
yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı
çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi
yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine
-affetmedin mi dedim -hayır dedi
-boşuna çamura yattık desene dedim
-çok gıcıksın dedi
-hadi gidelim seni bi yere götürcem dedim
-kurumadım daha dedi
-gel sen dedimm tuttum ellerinden
yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm
tokadı da haketmiş oldum böylece
sonra ben yine suya daldım
çamurun yarısı çıktı
gerisini çıkarmaya uğraşırken
o da girdi suya
tamam işte olay bu barıştık yine
nehir sefasından sonra geri yürüdük
bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için
ona papatya tarzı çiçekler topladım ama
bir türlü taç yapamadım amk.
mundar oldu o kadar çiçek
biraz da uzandık diz baş yine
iyice kuruduktan sonra
bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık
ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk
eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye
ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi
tam köylü kızı oldu
o da şikayetçi olmadı bu durumdan
akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi
arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik
ama hala bir geri gitme planı yoktu
bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı
kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu
ben bile ikinci sırada kalmaya başladım
oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi
yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı
sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık
dolmuşa bindik
nostaljik bir yolculukla
bu kim lan
kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik
telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik
sonra onu evlerine bıraktım
ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine
ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun kalmadı
kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık
ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu
ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya gereksinim malzemeler aldı bolca
öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere
bir gün tekrar gidelim diye yineledi
ebruyu evine bıraktı eve geçmek için
ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim
yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı amk
onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk
o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk
birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar  sonra eve dönüp yattım
onsuz
ertesi sabah ekşını aradım
haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk
-amına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi
-saolun komutanım dedim
-ne var amına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi
-iyi olduğumu söylemek için aradım dedim
-tamam amına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon amına çakim dedi
-telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim
önce güldü sonra
-iyi tatiller arkadaşım dedi
gerekli sagolu dedikten sonra
bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım
cep dolumunun götümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama
cevap bilindikti
neden olmasın
yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp
o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye
bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun
yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle
ebruyu eve bıraktım
ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü
ertesi gün deniz
bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma
bir gün otelde yemek
ailecek artı ben akşam gezmeleri derken
son güne geldik
ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı
bilet alındı
ve istanbula giderken
birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı
yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı
emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi
aglandı sızlandı
verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü
ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak istanbula inildi
gel amına çakim diyecek komutanım nerde lan benim
odasına girdim geldim tekmili vermek için
yazıp çiziyor plan yapıyor
-ben geldim komutanım dedim
-çok zekiyim amına çakim yarın ekşın var dedi.
-emredin komutanım dedim anlamadım çünkü
-sır amına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi -ben gideyim o zaman komutanım dedim
-amına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi
-emredersiniz dedim
gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim
eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti
meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye
kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu
bana baktı
-astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi.
-emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi
gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım
ekşın depocuya
-amına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi
asker anahtarı verdi
bana dönüp
-gel amına çakim dedi
depoya gittik
herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa benzemiyordu
kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı
depodan çıktık
tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı
bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi.
herkesin yattıgı yatak belliydi.
hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum
bana gidebilirsin dedi
o da evine gitti ben aşşagı indim akşam yemeği derken
komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders)
o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve
o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı
bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı
derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye
gittik bir baktım ekşın orda
tamamen asker gibi giyinmiş
eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet
-otur amına çakim dedi.
cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi
belliki askerin birisinden yakalamıştı
olay açığa çıktı beyler
ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor
rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo
ekşın hepsine mesaj çekiyor
mesajda telefonla beraber bana gel amına çakim yakaladım seni … yüzbaşı
diyor.
iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir amına çakim diyor
gidip telefonla beraber askeri getiriyorum
her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor
bu sayı git gide artıyor tabi
17 tane telefon yakaladı
yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk
askerlerin hepsini odaya soktu
isimlerini tek tek aldı
sonra hepsini gönderdi  ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim
-düşünüyorum amına çakim arkadaşım dedi
ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları gezdi
baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye
gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti
o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu
vay neden haber vermemişim
yok neden söylemiyormuşum
amk sanki ben biliyordum
allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz
hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz
onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı
gel gelelim kabak bana patladı
bütün yakalanan ibneler bana afra tafra yaptı
suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım
iyice üstüme geldiler
beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl sikeceği konusunda bende kötü planlar yapmaya başladım
gece bu olaylar yaşanırken
ebruyu aramayı da unuttum tabi
ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için
-nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye.
konu sapsın diye ekşının planını anlattım
-ne yapacak şimdi onlara dedi
-boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim
-aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi
vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak
-dayanacaksın yani dedim
-başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi
-iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim
-sende üzülme geçecek dedi -geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim
-hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi
-o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim
-artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi
-inşallah dedim
-bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi
van minüt amk çocuk??
lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler
sormaya bile korktum
ama hangi ara hamile kalacak ki amk
kurdalamak lazımdı bu konuyu
-hangi çocuk ebru dedim
-gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi
derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş
-koyu yeşil olur herhalde dedim
-saçları nasıl olur dedi
-ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim
-hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi
biraz üzülmüştü sesi
-ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için
-erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi
klasik ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte
aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün
ilişkimizin güçlülüğünün
üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi
artık daha ciddiydik
gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik
cünkü zaman daralıyordu
oynanan oyun değildi.
yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı
tek ihtiyacımız olan zamandı
ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi ebru da bunu yapıyordu
sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup
geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep
bense bu konulara girmekten kaçınırken
aslında unuttuğum
yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya
acaba
evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum
acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini sağlıyor olabilirdim
kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak verdim
çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu
o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki
tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı
en fazla boynum ağrır amk.
değmez mi kalbin ebrusuna
fazlasıyla
telefon kapandı gece noktalandı
ertesi gün ekşın bölüğe geldi
gel amına çakim dedi
muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı
-amına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi
-hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim
-amına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi
-buldunuz mu dedim
-bi tane var ama bilmiyorum amına çakim sen ne düşünüyorsun dedi
-komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün
günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim
-amına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm dedi
-neydi komutanım dedim
-bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam
bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir amına çakim dedi
-komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey diye
nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk
-çağır amına çakim şu askerleri dedi
-emredersiniz dedim
bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı
ekşın bu amk sikecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor
askerler o halde yani -kendinizi nasıl affettirebilirsiniz amına çakim dedi
hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları
-beni tatmin etmek zordur amına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi
bi kaç tanesi emredersiniz dedi
ekşın hepsinden duymadığı için
-anlaşıldı mı amına çakim dedi
hepsi emredersiniz dedi bu defa
-kelebek bana yazıcıyı çağır dedi
gittim çağırdım
elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
-bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları
taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi
yazıcı emri aldıktan sonra
askerleri de gönderdi
-amına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi
hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu
sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk
her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu
kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece bilgili askeri konularda ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi
aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur.
duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,
bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik ormanlarda
sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de
nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu
uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini
en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı
içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona
sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına
alışık değilsindir fazla görmeye
hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın
yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin
o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin
ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin
bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın
yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
aşkta böyledir işte
normal hayatının dışına çıkarır seni
birden çıkar hep karşına
ne kadar güzel dersin
utanarak yaklaşırsın heyecanınla
seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın
hiç gitmesin istersin
gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin
ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için
tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan
bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır…bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya
telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde
bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
ekşın bölüğü rockynin boksa hazırlanması gibi hazırlıyordu
dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken
gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
ekşın askerlere daha özenle davranıyordu
denetim öncesi haftada
ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi
telefondan yakalananları çağırdım
-amına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi
gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim  hepsine hitaben
-amınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi
açık açık tehdit etti
askerleri gönderdi
-vay amına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi
sessiz kaldım
hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi
denetim günü geldi
çok güzel performans gösterdik
atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi
bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik
kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
bu ekşını çok mutlu etti
bölüğü toplayıp
-hepinize teşekkür ederim amına çakim dedi
cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra
-amına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim dedi
denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın
onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi
sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince götümüz iyice kalktı
ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu
tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla karar verdik
bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı
ekşına gidip durumu anlattım
-komutanım benimde çift çarşım var mı dedim
-var amına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra
-ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim
-tamam amına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi
-emredersiniz dedim hafta içine girdik nöbetlerden sonra
hergün arıyordum
salı günki aramamda
-nasılsın dedim
-iyiyim dedi ama değildi amk
-bişey mi oldu dedim
-ben hafta sonu gelemiyorum dedi
-sorun değil haftaya gelirsin dedim
-haftaya da gelemem dedi
tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya götüm yemedi
-bir sorun mu var dedim
-sorun yok başka bir işim çıktı dedi
-ne işi dedim
-boşver dedi
beni hiç bu kadar boşvermezdi
-ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim
-hayır moralim bozuk biraz dedi
-gelemeyeceğin için mi dedim
-hayır dedi
vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile
-anlatmak ister misin dedim
-ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi
-ben yanlış bişey mi yaptım dedim
-hayır seninle alakası yok dedi
konu kilitlendi öylece kaldı amk babasını aradım ebrunun
normal nasılsın muhabbetinden sonra
laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye
evet amk hiç bi bok gözükmüyordu
adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi
aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım
nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı
-ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti
-hiç iyi değilim dedim
-neden dedi
-nedeni anlatması gereken sensin ebru dedim
-ben iyiyim beni merak etme dedi
-başka kim var merak edilecek bende ki dedim
-ne bilim anneni et babanı et dedi
-seni merak etmemi istemiyor musun dedim
-üzülmeni istemiyorum dedi
-üzme o zaman sende mutlu ol dedim
-ol demeyle olsa keşke dedi
-lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim
-konuşuyoruz işte daha ne diyim dedi
-şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım dedim
-aramana gerek yok dedi
-aramayayım mı hiç dedim
bişey demedi
peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra sike sike yine arayacağım için demedim
-ben geleyim mi izne dedim
-kışın kullanırsın dedi
-tamam yanına gelirim ama dedim
-tamam dedi o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma
-hasta mısın ebru dedim
-yok iyiyim merak etme dedi
bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü
ben hala neler oldugunu çözememiştim
bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım
artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk
ama normal konuşuyordu sadece
seni seviyorumlara tek cevabı bende idi
o bana demiyordu seni seviyorum diye
her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu
gündüzden içmeye karar verdik
taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik
benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten
çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü
bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama
bizimle gelenlerden birisi siktir etmiş bunu çok konuşuyor diye
harbidende tam bi yavşaktı çenesini siktiğim
içtima sonrası
kamelyaya indik
gündüzden ayarlanmış içkileri plastik bardaklara doldurduk
ben üzülüyordum öyle kös kös
ilk bardagı direk içtim
ikinciye yudum yavaşça
üçüncüyü içerken kafamdaki yıldızlar
içeri giren ilk kişinin yıldız sayısını takıldı
her taraf yıldızdı omzunda
tabur nöbetçi subayı beyler
tabur nöbetçi astsubayı
uzman çavuşu
nöbetçi astsubaya emir verdi komutan
ne içiyorlar bak dedi
alkollü komutanım dedi bir kişi 4 kişiyi nasıl pert eder o gece anladım
bizim karşılık verememizin de etkisi vardı tabiki
uzman çavuşla revire gittik alkol kontrolü için
sadece ağızdan koklayarak alkollü oldugumuz kanaatına geldi
tabura dönüp sabaha kadar tek ayakta bekledik
sabah nöbet devri esnasında ordaydık
vukuat vardı
ekşın beni gördü
bişey demedi odasına gitti direk
herşey bir anda yayıldı tabura
sabah içtimasına çıktık
tabur komutanı
o alkolik pezevengler buraya gelsin dedi
tüm tabur önünde işfa etti bizi
saydı sövdü iki tanesi de kendi habercisiydi yakalananların
ben ekşının suratına bile bakamadım
hiç birşey demedi bana
konuşmadı bile amk
ne odasına çağırdı sayıp sövdü
ne de dövdü
hiçbirşey demedi
bizim savunmaların alınmasına bölük astsubayı yardım etti
sonradan öğrendik ki bizim çağırmadığımız asker uyuz olmuş
muhabereye gidip kışla komutanı numarasını istemiş
zaten burdan anladık gammazlandığımızı
kışla nöbetçi amirliğini arayıp
taburun kamelyasında içki içildiğini söylemiş
ordan bizim tabur aranıp gidin bakın emri verilmiş
hemen cep telefonunu çöpe atarak imha ettim
bi de ondan yakalanmayayım diye
ebruyu arayıp durumu anlattım
-aferim iyi yapmışsın diye kızıp kapattı telefonu görüşürüz dedi
ben hergün aramaya devam ettim tek konuşulan konu ne oldu idi
savunmaları vermek uzun sürdü
bölük astsubayı bize çok yardımcı oldu
örnek vakalar araştırıp alınan cezalardan bahsetti
nasıl savunma yazmamız gerektiğini söyledi
dosyalarımızı bir ayda hazırladı
yani ne kadar geç olursa o kadar iyi diye
bu sırada taburda adımız alkoliğe çıktı
haliyle başka hiç bir vukuata karışmadığımız gibi
gider yapıp dalga geçen askerlere bile fazla diklenmedik
o piçe de hiç dokunmadık bizi gammizledi diye sırası vardı çünkü
kendi aramızda planı yaptık 4 ümüz
ne diyeceğimiz nasıl soktugumuz
ne kadar içtiğimiz konusunda
ebru da bu arada ankaraya okul için çoktan dönmüştü
onu davet edemiyordum çünkü çarşı sadece beşiktaş tribünlerindeydi artık bizim için
ekşın bana makara yapmıyor
amına çakim kelimesini bile dinlemiyor
kulağım hep onun odasında bana seslenir mi diye beklerken
bizim dediği şarkımız çalınca onu atlatıyordu
çayını almaya kendisi gidiyor
bazen ben dururken yazıcıya birini çağırmasını istiyordu
ebru ile de aramız gittikçe soguyor
telefonlarımın bazılarına cevap vermiyordu
izin alıp yanına gitmem gerekiyordu ebrunun ama ekşından izin almaya götüm yemiyordu
bitiyordu lan resmen ilişkimiz
gitmem lazımdı amk
suç üstüne suç işleyip bi de firar mı etseydim amk
cep telefonu kullanmadığım için geceleri de mesajlaşamıyorduk
hala sebebini bilmediğim bir sogukluk vardı
telefonda her soruşumda bişey yok diyordu
konu kapanıyordu
hiç izne gelicek misin diye sormuyordu
hiç özledim demiyordu
bende aramayı azaltmaya başladım
hani özler mi merak eder mi bir sonraki aramamda biraz daha sıcak davranır mı diye yok amk
sonra yine mecburen aramaya devam ettim
az da olsa hissettiğim sevgisini duymak için
bombok bir hayat olmaya başladı
geçen günler iyice geçmez oldu
aklım mahkemede ne olcak ebruyla ne olcaklardaydı
ilk mahkeme 45 gün sonra olduı
ifadelerimizi aldı
bir tane asker ailevi sorunları nedeni ile psikolojik ilaç kullandığını söyledi
bir tanesi hiç içmediğini iddaa etti
ilaç içtiğini söyleyenin doktor raporunu
içmediğini söyleyen içinde revirde kontrol eden doktoru mahkemeye davet ederek 45 gün sonraya salladı mahkemeyi
ilk mahkeme sonu ekşından izin istemek için kapısını çaldım
-bir maruzatım vardı komutanım dedim
-söyle dedi bana bakmadan
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-izin yok bu hafta çarşıya çık dedi
-komutanım dedim lafımı keserek
-çıkabilirsin dedi
resmen siktir etti beni
ebruyu tekrar aradım
istanbula gelebilir misin hafta sonu dedim
-başka arkadaşlara söz verdim haftaya geleyim dedi
hangi arkadaş amk ne sözü sinirlendim zaten doluydum amk hem izne çıkamıyorum hem askerlik bok gibi
sevgili sevgili olmaktan çıkmış amk günleri geçmiyor
-bu hafta gelirsen gel gelmeyeceksen bir daha da gel demem dedim
-tamam gelmem bende dedi
-tamam gelme kendine iyi bak dedim kapattım telefonu
gittim bir kenara oturdum iyice ağladım
içimdeki sinir biraz azaldı
hafta sonu geldi
ekşının nöbetçi oldugu gün çarşıya çıkacaktım
çarşı defterim imzalanmış herşey hazırdı
herkes çıktı ben astsubaya rahatsız oldugumu söyleyip çıkmadım
öğlen yemeği esnasında ekşın beni gördü
-neden çıkmadın dedi
-rahatsızım komutanım dedim
-odama gel yemeğini yeyince dedi
-emredersiniz dedim
yemeği yedik
odasına çıktım
-niye çıkmadın dedi
-biraz rahatsızım dedim
-izin mi istiyorsun dedi
-hayır komutanım artık istemiyorum dedim
-tamam evraklarını hazırlat pazartesi git dedi
-gidecek bir yer kalmadı komutanım dedim duygulanmış bir şekilde
-niye dedi
-biz ayrıldık komutanım dememle ağlamam aynı zamana denk geliyordu
-otur kelebek dedi
karşısına oturdum
cep telefonunu çıkardı masaya koydu bana dogru biraz uzattı
kalktı gitti odadan
kapıyı kapattı çıktı ben ayakta kaldım ona saygıdan o kalkarken kalktıgım için
git demediği için
o gelmeden gidemeyeceğim için oturdum kaldım orda bir saat
geri geldi
telefonuna hiç dokunmadığımı gördü
-çıkabilirsin izinlisin git yat dedi
koğuşa çıktım öküz gibi uyumuşum
sabah içtimasından sonra ebruyu tekrar aradım
sadece nasılsın iyi misin diye sordum
hiç bişey yokmuş gibi iyiyim sen nasılsın dedi
-bende iyiyim dedim
mahkemeden haber var mı diye sordu
yok dedim
-bu hafta geliyorum istanbula dedi
-iyi kiminle dedim
-yalnız dedi
-hayırdır ne yapacaksın dedim
-sevgiliminle görüşeceğim dedi
-iyi geçer inş dedim
-hayırlısı inş izin alabilir dedi
-çalışıyor mu dedim
-yok asker dedi
bi dakika lan benden mi bahsediyordu amk
-ismi ne dedim
-kelebek dedi
efendim demişim amk heyecandan  iyi misin dedi
-beni bırak şimdi sen iyi misin dedim
-evet ççok iyiyim seni göreceğim için mutluyum dedi
bi dakika orda bi dur şimdi amk koca koca haftalardır neydi peki bana yaptıkları
hakkıdır
konuşmak istemez
duyguları biter
beni sevmek zorunda değil ya amk
peki öyle olduysa şimdi bu geri dönüşün sebebi neydi
telefonla konuşulacak bir konu oldugunu düşünmediğim için
-hangi gün geleceksin dedim
-cumartesi dedi
-ben çıkamayabilirim ama henüz net bişey söyleyemem dedim
-farketmez cuma gece arar söylersin çıkamayacak olursan haftaya gelirim dedi
-tamam ebru kapatmam lazım kusura bakma dedim
-tamam aşkım dedi
aşkım??
-hadi görüşürüz dedim
-kelebeek dedi
-efendim dedim
-kelebeğim dedi
-efendim ebru dedim
-seni çok seviyorum dedi
-bende dedim imalı bir şekilde kapattım telefonu
telefonu kapattım ama telefonda kaldım amk
ne düşüneceğimi bilemiyordum çünkü
ne olmuştu amk.
ihtimaller belirdi 1 başkasını bulmuş bir an ona dalmış ve yogunlaşmış ama sonra beni sevdiğini farkedip bana dönmüş olabilirdi
hamile olma ihtimali yoktu eğer bir kaza sonucu olmuş olsa bile okulu sebebi ile cocugu aldırır bu konuda da benden gizli iş çevirmezdi
yine birisinden benim hakkımda yalan yanlış bişey duymuş sonra gerçekleri öğrenmiş ve bana dönüş yapmış da olabilirdi
ayrılığı daha fazla kaldıramayıp unutmaya çalışmış ama başarısız oldugu için tekrar aşkımlara dönmüş olma ihtimali de vardı
yada belkide gerçekten bir şey yoktu ve ben onu çok sevdiğim için aynı duyguları onda göremediğimden dolayı paranoya yapmış da olabilirdim
ama seni seviyorum denmez miydi amk sevgiliye
ailesi ile tartışmış bunun moral bozukluğu da bana yansımış da olabilirdi
amk ihtimalden çok ne var ama hangisi o önemli
ekşına gittim hala bana soguktu
çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştım adamı
onun için nerdeyse en değerli asker iken yaptığım hatadan sonra onun beni eskisi gib sevmesi ve kollamasını bekleyemezdim
hatamla oturmam gerekliydi
herşeye rağmen beni hala seviyor oldugunu telefonunu masasında bırakıp eğer istersem ebruyu arayabileceğim mesajını verdiği zaman anlamıştım
geçen günlerde sessiz sakin kimseyle konuşmayan
askerlerin ve diğer komutanların naber lan alkolik söylemlerine aldırmadan geçirmiştim
çogu zaman elimde plastik parmakda çay ve iki parmağım arasında da bir sigara tutar şekilde herkesden uzak oturuyor olurdum
geçen hafta çarşı iznine çıkmadığımı ekşın biliyordu
çıkmadığıma üzülmüştü hatta ben o yüzden ekşının izin vermeme ihtimalini düşünmüyordum bile
ama yine de sordum çıkabilir miyim diye
-ihtiyaçların mı var dedi
-o gelcek komutanım dedim
-ayrılmamışmıydınız dedi
bir an sessiz kaldım ne diyeceğimi bilemediğim için
o konuşmaya devam etti
-askeriliğin geri kalanını bitiremezsin olası acıyla gitme dedi
-gitmezsem hep içimde kalır komutanım belirsizlikler var onları çözmem lazım bunları düşünmek daha zor oluyor dedim
-tamam çık o zaman dedi
-saol dedim odadan çıktım bir gün sonra ebruyu aradım gelebileceğimi söyledim
-çok sevindim dedi
-bende dedim
-çok özledim seni kelebek dedi
-bende dedim
-ee nasılsın dedi
-sana haber vermek için aradım görüşürüz gitmem lazım dedim
-tamam seni seviyorum dedi
-bende dedim yine kapattım telefonu
cumartesi günü erkenden kalktık herzamanki gibi
kadıköyde ebru ile buluştuk
sanki hiçbirşey yokmuş gibi sarıldı bana kocaman
çenemin altıyla boynum civarından bir yere nemli bir sesli öpücük kondurdu
-gel oturalım şuraya dedi cafenin birini göstererek
-hayır biraz daha sessiz bir yere gidelim dedim
-öpmeyi mi özledin dedi
-öpeceğim dudaklardan çıkanları iyi dinlemem lazım o yüzden sessiz bir yere gitmek istiyorum dedim
-tamam dedi
yürüdük yürürken o bana sordu
nasıl gidiyor zor mu yoruluyor musun gibi sorular hepsine sallama iyi kolay bişey yok gibisinden cevap verdim
yere geldik
oturalım dedim
-ee anlat dedim
-soguk ankara dedi
-soguktan konu açılmışken kendinden de bahset dedim
-ben üşümüyorum dedi
-beni üşüttün dedim
-nasıl yani dedi
-ebru şu olayı çözelim neden bana öyle davrandın dedim
-nasıl davrandım dedi
-eskisi gibi değildin dedim
-şimdi iyiyim kelebek dedi
-bana sebebini söyle dedim
-sebeb yok ki dedi
-peki ebru dedim
biraz sessiz kaldık elini kaldırdı
-öpmek istemiyorum dedim
-neden dedi
-sebeb yok ki dedim. konuşmak istemiyorum kelebek dedi
-tamam dedim
-izne ne zaman çıkacaksın dedi
-konuşmak istemiyorum ebru dedim
, elimi tuttu bana sarıldı
-sende böyle yapma ne olursun dedi
-benim yaptığımın türevlerini sana kim yapıyor onu söyle o zaman dedim
-herkes dedi
-ne yapıyor dedim
-konuşmak istemiyorum dedi
-tamam sen konuşup bana yanlış giden şeyi söyleyinceye kadar bekliyorum
-senin üzülmeni istemiyorum ben üstesinden geldim zaten dedi
-anlatmazsan daha çok üzüleceğim vakit daralıyor yalvartma beni anlat şunu ebru dedim
sessiz kaldı
-hamile misin dedim
-hayır dedi
-sana yanlış bişey mi dedim yanlış bişey mi yaptım dedim
-hayır dedi
-ailenle ilgili bir hastalık saglık durumu mu var kavga mı ettiniz dedim
-hayır iyiler allaha şükür dedi
-sen mi hastasın bişeyin mi var. çok mu özledin dayanamıyormusun ayrılığa dedim
-hayır kelebek hayır dedi
-delirtme o zaman adamı anlat şunu dedim
-hiç bişey yok dedi
-bak ebru sinirleniyorum kalbini kırmamak adına giderim lütfen anlat dedim
ve sebebini anladığım ilk cümleyi kurdu
-herkes salak salak konuşuyor dedi
-kim dedim
-herkes dedi
-ne diyorlar dedim
olayı onun ağzından ben anlatıyorum okuldaki arkadaşları kız olsun erkek olsun bunu biryerlere davet ediyorlar. ebru gitmek istemiyor
bu durumu arkadaşları bana baglıyor benim çıkartmadığımı düşünüyorlar
bilmeden konuşarak beni ebrudan sogutmaya çalışıyorlar
benim hakkımda yeni tanıştığı kişiler soru soruyor
mesela nerde okuyor diye
ebru okumuyor diyor.ne iş yapıyor diyorlar asker diyor
benim okumayan asker ve basit birisi oldugumu anladıkları zaman suratlarında oluşan ifade ebrunun hiç hoşuna gitmiyor
çünkü herkes ebruya salakmış gibi bakıyor onun dediğine göre
çevresindeki kız arkadaşları sürekli onu yeni erkeklerle tanıştırma peşinde oluyor
yeni tanışacakları erkekler kendilerini ebruya beğendirmek için türlü yalamalıklar yapıyor
ebru da hem kız arkadaşlarına hem de onlara
erkek arkadaşı olan birisine başka birini bulmak için uğraşlarının iğrenç oldugunu düşünüyor
tepki vermek de istemiyor kalblerini kırmamak için
bu yüzden kimseyle konuşmuyor ve kendini yalnız hissediyor
en yalnız oldugu anlarda ben yanında olamadığım için daha çok üzülüyor
ailesi ile olan konuşmalarında bazen hiç benim hakkımda soru sormamaları ebrunun gücüne gidiyor
o istiyor ki ailesi benimle olmasını desteklesin ve kendisini teselli etsin
bunları düşünmekten okulda derslere konsantre olamıyor
tüm bu sebeblerden dolayı asosyalleştigini düşünüyor
ve en kötüsü bu hayattan nefret ediyor.ve onun deyimiyle şu lanet günler bi geçse diyor
ben seni seviyorum dediğim zaman sadece bende demesini
aslında deli gibi haykırarak bende seni çok seviyorum demek istediğini fakat ağlamaktan korktuğu için söyleyemediğini söylüyor
sürekli ne zaman ararım diye beklemede oldugunu
içki içme olayından dolayı bana komutanların muhtemel kötü davranmalarını
alacagım cezanın az olması için dualarını
geleceğimizi
müstakbel çocuklarımızı
olur mu olmaz mı düşünceleri eşliğinde oldugunu anlattı
geçen hafta gelmeme sebebini de
parasının tümüne yakınını benim hesabıma havale ettiği olarak açıklıyor ki
ben ona bir konuşmamda paran var mı diye sordugunda babam gönderecek sağol demiştim
bunların çoğunu gözyaşlarını engellemeye çalışarak anlattı
cogunda gözlerime bakamadı
çaresizliği okunuyordu yüzünden
son noktayı çok özür dilerimle koydu öyle davrandığı günler için olanlara üzülüyorsun dimi ebru dedim
-evet kelebek dedi
-üzülme dedim
-nasıl üzülmem sen yoksun başkaları var oldugunu sanıyor ama onlar hiç yok zaten dedi
-üzülünce geçecek mi ki ebru gülümsemeyi öğrenmen lazım herşeye rağmen dedim
-gülemiyorum güldürmüyor hiç birşey sensiz dedi
-bana bak dedim
gülümsüyordum
-sen delisin ama dedi ağlamaklı gülümseyerek
-annemin durumunu biliyorsun dedim(özürlü olmasını kastederek doğuştan felçli bir kolunu kullanamıyor.bir ayagı da diğerine göre kısa)
-evet biliyorum dedi
-12 yaşındaydım bana gülümsemeyi öğrettiğinde dedim
nasıl dercesine gözlerini kıstı ve bana baktı
-anadolu lisesine gideceğim ilk gündü
beni karşısına alıp
**seninle okula gelmek isterdim ilk gününde ama baban götürsün
hani annenin bu halde oldugunu görüp ilerde muhtemel arkadaşların olacak kişiler görmesin
istemiyor olacagın için anlarım seni
param da yok sana verebileceğim
herkes istediğini alırken sen alamayacaksın
aslında bunları seninle konuşmamamı gerektirecek kadar küçüksün
büyüyünce anlayacaksın üzülmenin boşa oldugunu
ama olacaklara aldırma
kaldır kafanı bana bak dedi
kafamı kaldırıp ona baktığımda
ne yapıyordu biliyor musunuz?
gülümsüyordu
hadi sende gülümse şimdi
iyi dersler oğlum dedi
üstüm giyinikti
kapıya kadar uğurlamaya geldi beni
ayakkabılarımı giyip
onunkileri de önüne koydum
ellerimi kaldırdım
hadi anne okula götür beni dercesine
gülümseyerek geldi
boyumun o zamanlar ona göre küçük olmasının avantajını
gözlyaşlarımı gizlemekte kullandım
çaktırmadan sildiğimi düşündüğüm anlarda kafamı ona çevirip gülümsedim
en gidebileceği herkesin annemi görebileceği yere kadar bırakmadım ellerini
o bana gülümsedi ben ona gülümsedim
kimseyi umursamadım
bir kere öptü beni
ben öpmeyle yetinmeyip sarıldım
-sağol anne dedim
annem kendi üzüntülerini o haldeyken yenmişse
bende onun oğluyum bende yendim
sende benim kız arkadaşımsan sende yenmelisin
şimdi gülümse bakayım dedim
gülümseyemedi ağladığı için bana sarıldı kendini toparlayabilmesi için yaklaşık yarım saat sessiz kaldım
sadece ona sarıldım
onun da yapmak istediği tek şey o gibiydi zaten
hafiften başlayan yağmura aldırmadık ikimizde
-hadi hastalanacaksın gidelim dedi
-ben hastalanınca sen paslanacak mısın sende hastalanırsın durduğumuz hata hadi gidelim dedim
ayağa kalkmaya yeltendi
ben kalkmadım
-hadi dedi
-henüz değil dedim
-neden dedi
-hala gülümsemedin dedim
-zamanı gelince gülerim dedi
-tamam ben o zamanı burda bekleyeyim o zaman dedim
tamam oldu mu dedi sahte bir gülümseme ile
-ne oldu mu dedim
-güldüm ya işte dedi
-gülmüş olsan kalbimde hissederdim bunu demekki olmamış dedim
-hadi sana yemek ısmarlayayım dedi
-aç değilim henüz dedim
-oturalım o zaman ,anılarımız arasına istanbulda yağmurda oturup ıslanarak hasta olmayı da ekleriz dedi
-çok açım ebru hadi gidelim dedim
-hayır beyefendi kendin kaşındın oturcaz dedi
-tamam oturalım ama damlalar sadece gökten yağacak bundan sonra söz mü dedim
-gidinceye kadar söz ama sensizken yine akıtırım bende birikenleri dedi
-tamam dedim
bir süre bekledikten sonra epey ıslanmıştı yağmur gören yerlerimiz
-şimdi anı mı oluyor bu dedim evet şikayetçi misin dedi
-hayır da fazla monoton değil mi sence dedim
-neyi varmış dedi
-istanbulda yağmur yağarken öpüşerek hasta olmayı bekledik olarak hatırlasak bu anıyı dedim
-tamam bi kere dedi
-pazarlık mı yapıcaz şimdi dedim
-deli dedi en son
kısıtlamasız öpüştükten sonra artık bir anımız vardı
kalktık
ebru inat etti bana kazak almak için
kendisi de almazsa giymeyeceğimi söyleyip onu da almaya zorladım
ıslak olanlar onda kaldı
yemek yiyebileceğimiz bir yere gittik
ebru yemek yerken biraz daha bahsetti diğer insanların benim hakkındaki görüşlerinden
destekleyenlerin de oldugunu fakat onlara bile inanmadıgını dile getirdi
hiç pişman olmadıgını
çok kolay olsa bu kadar sevemeyeceğini söyledi
-seviyoruz dimi birbirimizi dedim
-kendin cevap ver dedi
-ben seviyorum senin de sevdiğini biliyorum o zaman neden üzgünüz ki şimdi. bilmiyor muyduk bunların olabileceğini bak sağına soluna
birbirine kıkırdayan aşkla gülen sevgililer var. onlardan bir eksiğimiz yok üstüne bir kaç yıl fazlamız bile var. dedim
-onların sevdikleri hep yanında ama kelebek dedi
-onlar da bir gün bir süreliğine ayrılmak zorunda kalacaklar ebru. bunu onlar da biliyor ama yaptıkları şeye dikkat et
beraber olmanın tadını çıkarıyorlar. dedim
buruk bir gülümseme ile bana baktıktan sonra elleri ellerimdeydi
ellerime dokunma süresi çoğaldıkça aşkla bakar gözleri de aydınlandı
-hadi çocuk olalım elimizdeki dondurmayı eritmeden yiyelim. keyfine varalım dondurmanın yoksa zaman eriyip gidecek ve dondurmamızdan hiç zevk alamayacağız dedim
-benim ki çilekli olsun dedi gülümseyerek
-benimki de ballı olsun bal dudaklım dedim. ellerimi kaldırarak
-burda olmaz deli dedi
-olur?? nerdeydi bu çıkaramadım istanbul semti mi dedim
-tamam dur gideriz dedi  yemeği yedik.e-5 küçükyalı istikametine gidecek otobüslerin yakınlarında bir yerde oturduk
yağmur yağsam mı yağmasam mı kendi de bilmiyordu.
yağmurda sarılıyor olmamızdan herhalde ebru yine evliliğe getirdi olayı
-çocuklarımızla da gelelim buraya ilerde kelebek dedi
-yağmur yağmadığı zaman geliriz dedim
-söz mü dedi
-söz ebrum. okulun nasıl gidiyor dedim
-iyi ama zor çok çalışmak gerekiyor dedi
-sözümü erteliyorum. okulu bu sene bitirirsen seneye kışın istanbula geliriz ama çocuğumuz olmaz dedim. sırıtarak
-yaparız ne olcak ki dedi
-bişey olmaz da erken olur dedim
-ne kadar kaldı gitmene dedi
-bir saat dedim
saat 3 buçuğa geliyordu
-sen nasıl döneceksin dedim
-biletimi aldım merak etme dedi
-hadi gel benimle dedim
onu atm ye götürdüm
atm ye gidince benim için yatırdığı paraları geri çekip ona vereceğimi anladı
-kelebek var param bak dedi. gösterdi hem parasını hemde kartını.
-olsun çok param olursa çok harcarım sende kalsın biriktirirsin ikimiz için dedim
-almam dedi inat etti
-almazsan ne öperim ne de sarılırım sen giderken.ve istanbula da gelmem seneye dedim
-yaaa off dedi.
-tam hepsini çekecekken o zaman yarısını alırım sadece dedi
-o zaman dudaktan değil yanaktan bir öpücük sarılma değil sadece tokalaşma olur. istanbul yerine de daha yakın bir yere gideriz dedim
-tamam bende 2 hafta sonra yine gelecektim 4 hafta sonra gelirim o zaman dedi dedi
-resmen beni öpmemek için para teklif ettin şimdi bana farkında mısın? yoksa ağzım soğan mı kokuyor dedim.
-dur bakayım dedi yaklaşıp bir kere öptü dudağımın üzerinden
-dudak yoktu dedim
-daha parayı almadım ki dedi gülerek
paranın yarısını çektim
ona uzattım
almadan bir kez daha yaklaşıp öptü
sonra çantasına koydu parayı biraz yürüdük ama kendi kendime sövüyorum ya gerçekten öptürmezse diye
sarılmadan ayrılınır mı lan kızdan
kendi başımı yakıcam amk blöflerim yüzünden
zaman daraldı
gitmem farz oldu askeri hukuka göre
sarılmadan tek elimi kaldırdım
ama ebru diğer elimi de kaldırıp beni öptü
bende karşılık verdim
sarılmak refleks halinde gelişti
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim kelebek dedi
-gülümse dedim
-seni mutlu edebiliyor muyum dedi
-çok fazla dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kelebek dedi
-efendim ebru dedim
sadece gülümsedi
bu defa ben gülemedim amk
hatta gözlerim doldu
-yeşil gözlerindeki ıslaklığı kurutta doya doya bakayım hadi gülümse şimdi dedi
yine gülemedim amk
-bana ders veren deliye bak kendin gül önce dedi
gözlerimin sileceğini çalıştırdım
damlalar yanaktayken gülümsedim

bana tek yalanın şimdiki bu gülümsemen olsun çok seviyorum seni hadi geç kalma dedi
yanağımdan bir çift dudak ısısı ile otobüse bindim
otobüs şoförünün sikinde değildi amk neden ağladığım parasını verdim yerime geçtim
bana aldıgı kazagın dirsegi ile camdaki buguyu silince gördüğüm ebru
hala gülümsüyordu
en azından gülümsemeyi deniyordu
ondan ayrılırken bir yalan daha attım gülüşümle
otobüsdeki yaşlı teyzeler yanıma yanıma yanaştı
kalksana amk yaşlıyım ben oturayım dercesine
sike sike kalktım
ayrılık acısını otobüsde ayakta bir yerlere tutunarak ve şoför amcanın arkaya ilerleyelim komutlarına uymaya çalışarak çektim
arkaya ilerlerken
geride bıraktığım sadece şoför maali değil aynı zamanda ebrumdu otobüs ilerlerlediğinden
ayrıca ekşına dogru da yürüyordum aynı zamanda
otobüsde bir liselinin manitasına manitayı siklemezcesine mesaj yazması bile imrenilecek bir durum haline geldi benim için
muhtemelen benim yaşadıklarımı yaşamadığı için o telefonda yazdığı kelimelere benim göstereceğim kadar önem göstermiyordu
otobüs kışla muhitine yaklaşınca
amına çakim arkadaşım inecek var demek geldi içimden ama
şoförü nezaretlik kendimi hastanelik etmek istemediğim için sadece düğmeye bastım
yine tırmanılması gereken kışla
yine nizami olup olmadığımı kontrolünün yapıldığı nizamiye kapısı
bir an önce üstümü değiştirip içtimaya hazır olma çabası
yemek sırası yat içtiması
askerlerin bugün bi manita ayarladım
istesem kesin verir palavraları
sabah kalk boş pazar günü top tekmele
çarşı iznine çıkmamışlarla askerlik düşer mi lan geyiğinden sonra
ebruyu aradım
-nasılsın dedim
-iyiyim yalancı sen nasılsın dedi
-yalancıkdan güldüğümü nasıl anladın dedim bırakta tanıyayım seni o kadar dedi
-seni ne kadar sevdiğimi bilecek kadar tanı yeter dedim
-o zaman çoktan en iyi dostum olmuşsun da sen beni tanıyor musun yeterince dedi
-tatile gelmedin herhalde bugün sevdiğinden gelmişsindir dimi dedim
-yok yeterince tanıyamamışsın henüz hala bana sormandan belli dedi
-benim sana soracağım tek soru olur ama cevaplamanı istemiyorum ebru dedim
-soru ne neden cevap istemiyorsun dedi
-hep sevebilecek misin beni? soru bu dedim
-evet tabi ki dedi
-cevaplama ebru sadece yaşat dedim
-bildiklerimi söylerim tahmin ettiklerim için belki, umarım,inşallah gibi şeyler derim dedi
-sen beni sevebilecek misin hep dedi
-o benim sorum kendine başka soru bul dedim
-geleceğimize belkileri umup inşallahlarla dualarda mısın yoksa evet diyecek kadar inanıyor musun kalbine dedi
vay amk üzerime gelen kişi camını kırdığım bakkal amca mı lan
kaçsam kesin yine yakalar beni aynı mahalledeyiz amk sike sike cevap verecez ebruya
-dostunum ben unuttun mu?hani şu çok iyi tanıdığın dostun. sürekli bildiğin soruları sormak sıkıcı gelmiyor mu sayın hocam dedim
-yanlış cevap verirse sıfır verme heyecanı da zevkli oluyor ama sayın öğrencim dedi
bakkal amca kafaya koymuş ya göt ya cam diyor amk. tamam babama yaptırtıcam camları dicem ki affedecek beni amk kaçarı yok
-inanıyorum dedim
-neye inanıyorsun dedi
-kalbime dedim
-ne diyor peki dedi
-tek kelime mırıldanıyor ama hiç sıkıcı gelmiyor şarkı dedim
-alla alla neymiş o dedi
-ebrum dedim

bende dinliyorum ona benzer bir şarkı dedi
-muhtemelen beste aynı sanatçınındır dedim
-olabilir seninkinin bestecisi kim dedi
-aşk dedim
güldü
-müzik kime ait peki dedi
-kalbim ritimleri belirliyor dedim
-deli yaa dedi
-delirten kim acaba dedim
-tamam yine suçlu benim o zaman dedi
-ben mutluyum senin işlediğin suçlardan merak etme dedim
-suçlu sensin bitir şu askerlik cezanı da gel artık dedi
-az kaldı merak etme dedim
-ankaraya gelsene kelebek dedi
-ne zaman dedim
-izin kullan gel dedi
amacını tahmin etmek zor değildi beni çevresindekilere göstercek alın işte sevgilim bu
ankaraya benim için geldi. bakın el eleyiz mutluyuz
gördüğünüz gibi başka bir erkeğe ihtiyacım yok demek istiyordu diğer insanlara
-tamam bakarız diyebildim
ama tepkisi sert oldu
-bakma gel işte dedi
-tamam ebru geleceğim dedim
-hayır gelmiyeceksin beni mutlu etmek için diyorsun dedi
-ebru tükürük bende kalsın gelince iade ederim sana dedim
-iyi bakalım görücez dedi.ama geleceğime inanmışlık vardı o yüzden mutlu geliyordu sesi
-gitmem lazım içtima vakti geliyor dedim
-tamam aşkım dedi
-beni hala seviyor musun dedim.
-düşünmem lazım dedi öyle makarasına
-niye düşünüyorsun ki iki dakika kalbine soruver cevabıda direk copy paste yap bana dedim
-seviyormuşum o zaman dedi
-bende seni seviyormuşum görüşürüz dedim
tel kapandı
hala asker oldugumuzu hemen farkettiren
kasıntı uzman çavuşlardan birisi
-kapat telefonları geç sıraya komutlarını arka arkaya verince anladım
yat kalk
ve ekşın
geriye dönüş yaptı bana karşı
-gel amına çakim arkadaşım dedi
sabah içtimasından önce
ben ebru ile ilgili ne yaptığımı soracağını beklerken
-amına çakim durum mühim arkadaşım dedi
-emredin komutanım dedim
-sana bir görev verecem hatırlat bana içtimadan sonra dedi
ben içtimaya koştum
o da geldi
içtima sonrası kapısını çalıp görevi hatırlattım merak içindeyken
-amına çakim arkadaşım kışlada başka taburdan birisi firar etmiş dedi
benimle alakasını düşünürken devam etti
-amına çakim ben sizin ananızım burda babanızım sizin başınıza bi bok gelirse ilk hesab bana sorulur.ben ekşın peşinde koşarken
kim ne bok yiyor onları araştırırken hangi askerin de derdi var bilemiyorum
zaten bana söylemezler korkularından hiç dert dinleyen birine benzemiyorum
ama sen bizim bölükteki askerlerlerle nasılsın diye başla bi dertleri varsa anlatırlar zaten
kıyıda köşede kimseyle konuşmayanlarla konuş
amına çakim arkadaşım kısacası dertli askerleri bul getir bana dedi
-ne yapacaksınız peki dertli olanlarla komutanım dedim
keşke demeseydim
karşılıklı içki içecez amına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi
-emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde
askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk
bitmiyor da bitmiyor diyor herkes
öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım
ama ekşına eli boş gidilmezdi
bi tanesini not aldım
izni bitmiş ama çok özlemiş
bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor
bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
diye ekşına notları verdim
-görevini beğenmeyeni getir amına çakim dedi
getirdim
-görevin nesinden memnun değilsin amına çakim dedi
-memnunum komutanım dedi piç
-tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi
-gel amına çakim dedi bana
yanına yaklaştığımda
-yanlış istihbarat amına çakim cezanı seç dedi
-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim
-tamam amına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi
onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
-iznin kaldı mı amına çakim dedi
-kalmadı komutanım dedi asker
-izin istiyor musun dedi
-hayır komutanım az kaldı zaten dedi
-tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana siktim seni kelebek dercesine bakarken
-diğerini de çağırayım mı komutanım dedim
-elli yıllık karım gibisin amına çakim seni sikmeye bile üşenir oldum dedi
-komutanım dedim lafı ağzıma sokup
-çağır amına çakim dedi
-anlat amına çakim dedi askere
asker durumunu anlattı
annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da konuşabildiklerini
ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp
onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
-tamam amına çakim götün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek. haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi
salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun annesi ve babasına mesaj yazıp
hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye
diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom biliyormuş işte amk
son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu
-başka var mı amına çakim dedi
-şimdilik yok komutanım dedim
-vay amına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi
diline düştüğüm adamın farkındasınız
-görev burda bitmedi amına çakima araştırmaya devam et dedi
-emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına götürdüğümü
zaman geçti
ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı
ebruyla görüşmelerimizde
gelmiyor musun
ne zaman geleceksin
gel artık gibi ardı arkası bitmeyen
güvensizlik konuşmalarından sonra
mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son
mahkemeye gittik vakti geldiği zaman
eksik evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının
bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı
yine ertelendi 45 gün sonraya
ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim
ekşında verdi fazla zorlamadı
10 gün daha izin aldım
direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim
normal bir telefonla onu aradım -nerdesin dedim
-yurttayım dedi
-ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim
-hayırdır dedi
-bi sevdiğime gül almam lazımda dedim
-bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi
yerimi söyledim
-sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi
bende bi bok anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum
ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı
para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı
o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
gelince kızdı bana
-neden haber vermiyorsun diye
-kusura bakma dedim
-kaç gün izin kullanacaksın dedi
-10 gün dedim
-tamam yeter dedi
-kaç gün burda kalayım dedim
-10 gün tabikide dedi
ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk
-10 gün nasıl kalacam burda dedim
-pansiyonda kalırız beraber dedi
-alanya dedim
-bensiz gidemezsin kelebek dedi
-beraber gidelim o zaman dedim
-okul var dedi
sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim
neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni
iznin piç olacağı şimdiden belliydi
inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı
kalacak olsam para yok
-alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim
-bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay çıkartırım dedi
resmen beni çevresine tanıtmak
kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu
öyle ahım şahım da değilim ki amk
bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler
ebru bilmiyor ki
her çiçek arının damağına göre güzel
hani olurya amk manitanız aşkııııım bi film çıkmış mutlaka gidelim der
siz hangi filmdir diye sorarsınız en sevmediğiniz tarzda boktan bi film çıkar
ama sike sike de gidersiniz baygın baygın 1 buçuk saat filmi izlersiniz
nasıldı diye sorunca çok iyiymiş diye eleştirmen olursunuz iki dakika
ebrunun beğendiği film on gün sürecekti
ben niye mi katlanacaktım bu filme??
ileriyi görme diyelim
geceleri ne bok yiyeceğimi bilemez halde askerlik yapmak istemiyordum
-karnın aç mı dedi
önce şu kalacagımız yere bi gidelim valizi filan bırakayım dedim
-hmm nerde vardı dur bi saniye dedi
telefon açtı bir arkadaşına
telefonla konuşmayı yarıda kesip
-kız arkadaşımın evinde boş oda var orda kalalım mı dedi
-sen bilirsin dedim
düşünmeden ama aslında otele verilecek parayı düşünerek
-tamam hadi gidiyoruz dedi telefon konuşmasından sonra
eve gittik
aynı ev daha önce gittiğim
kızlar beni daha önceden tanıdığı için
hoş denilebilecek bir karşılama
ben odaya geçtim
ebruda geldi
-biraz yorgunum uzanayım dedim
-tamam dedi
3 4 saat uyumuşum akşam olmuş
seslere uyandım
sanki çarşı marş bestelemiş onu deniyorlar ama henüz hep bir ağızdan söyleyemiyorlar
dışarı çıkmaya bile korktum amk kalabalıktan
çünkü muhtemelen içeri girince insanların hepsi birden bana bakacak
ve buyrun bu da kelebek diyecek birisi
elimi yüzümü yıkamam lazım odadan çıkamıyorum korkudan sanki umumi wc de açık renkli donuma sıçtımda topluma çıkmaya korkuyorum
hafifçe araladım kapıyı
baktım kimse yok piyasada
bekledim ebru gelir diye
hani telefonda yok ki ebru gel kalktım artık diyeyim
yarım saat kadar daha bekledikten sonra ebru geldi
-uyandın mı derken öpmesi de bir oldu
-bunlar kim dedim
-arkadaşlar dedi
-ilk gün sadece ikimiz oluruz sanıyordum dedim
rahatsızlığımı belirtmek için
-kusura bakma hadi gel dedi
-ebru böyle tanışma mı olur dedim
-ya gel bişey olmaz dedi
üstümü değiştirdim ondan aldığım cesaretle beraber dışarı çıkıp zaten kısa olan saçlara aklımca ayar vermeye çalıştım
içeri girmeye hazırım ama hangi kimlikle gireceğimi bilmiyorum
sessiz sakin olsam
mal amk bu derler
çok konuşsam ne diyo lan bu derler
ne bok yiyeceğimi bilmeden içeri girdim
haliyle bir sırıtma belirdi suratımda nezaketen
hepsine bi göz gezdirdim
bildiğin insan amk kahvede maç izleyen cemaatin tv sinin önüne geçmiş gibi hissettim kendimi
merhaba dedi hepsi gel otur diye de yer gösterdiler
ama benim nedense ebruyu annem ellerini de en güvenli yermiş gibi hissetmek geldi içimden
velhasıl oturduk
kısa bir sessizlikten esnasında
olay mahalini inceledim
ne oluyor amk burda dercesine
herşey home party stilinde hazırlanmış
içkiler mezeler çerez falan
kim kimin manitası bilene aşk olsun zaten
çoğu turistlerden gördüğüm tarzda entel dedikleri cinsten
belli ama amk adamlar okumuş
çenesi gevşeğin birisi
eeee diye başlayan sıkıcı sorulardan bir tane sordu
daha da ardı arkası kesilmedi
sıkıldım tabi haliyle
her cevabımı yavşak bir gülümseme ile süslemek zorunda hissediyordum kendimi çünkü
konu burda mı kalacaksınıza geldi
evet cevabına
piçin birinin aklı sıra yaptığı
-ben yıllardır yalvarıyorum bir gece müsade etmediniz burda kalmama aşk olsun esprisi ile muhabbet başka yerlere kaydı
komik değildi bana göre ama işe yaradı amk benim üzerimdeki yogunluk azaldı
kendi aralarında şakalaşırken ben ebruya aç oldugumu söyledim
beni takip et diyerek mutfaga götürdü
mutfakta sarıldı
-ne yemek istersin aşkım dedi
-sen yedin mi dedim
-evet dedi
-tamam bende aç değilim o zaman dedim. bensiz yediğine kızdığım için
yine de koydu önümebi kaç tabak yanıma oturdu
aklına yeni gelen soruları sordu
-nasılsın? askerlik nasıl? mahkemeden haber var mı? annele görüştün mü?
biliyor mu burda oldugunu gibi
diğerlerine normal cevap verip
-annem burda oldugumu bilse kızar bana neden gelmiyorum diye dedim
-tamam ben içeri geçiyorum dedi
içeri geçme sebebi belli amk dedikodu dinleyecek millet benim hakkımda ne düşünüyormuş onu öğrenecek
bende içeri geçtim
-oo barmenmişsin hocam ne içelim ne tavsiye edersin dedi
-bugüne kadar nelerden hoşlandın dedim
gittiği barlarda içtiği yada sağdan soldan duyduğu kokteylerin ismini söyledi
bana cevap hakkı düşmeden herkes barmenmiş gibi yok o da güzel bu da güzel diye fikirlerini söyledi
benimde canıma minnet zaten
-basit yapabileceğimiz bir kokteyl var mı dedi
-tatlı mı ekşi mi dedim
bş kaç kişi tatlı diğerleri ekşimsi bişeyler istedi
ikisine de birer kokteyl tarifi verdim basit yapabileceği
kendi aralarında ki konuşmaları bana göre çok uyuzdu
biri salakça fikrini söylüyor sonra topu başkasına atıp sen ne düşünüyorsun diyordu
zaten konuşma tarzları ekşiciler gibi amk uyuz uyuz. çok bilmiş tarzında
gidin desen kimi nere kovuyon sike sike katlandım
bana sorduklarına cevap verdim
fazladan soru sormadım hiç
bana laf sokmaya çalışan olmadığı için bende onlara bişey sokmak zorunda kalmadım
sadece barmensin bira içiyorsun şaşırtıcı dedi birisi
-evet haklısın erkek olup erkekle konuşmak kadar garip değil mi dedim
muhtemelen anlamadı hiçbirisi belki sonra sonra anlamışlardır ne demek istediğimi
ben piçlerden şişe çevirmece tarzında bir oyun beklerdim ama
iyi ki oynamadılar sadece içip içip konuştular
bazıları erken ayrıldı
kalanları da ev sahibi kızlar kovaladı belirli bir saatten sonra yarın görüşürüz diye
biz konuşmaya devam ettik ebru yanımda bana yaslanmışken
kızlar da müsade isteyip gittiler odalarına
ebru başbaşa kalmayı bana teşekkür ederek
hem geldiğim için hemde arkadaşlarına iyi davrandığım için
sorun değil yatalım mı dedim
-hastayım kelebek dedi
-tamam işte yatalım hadi dedim
yatağa geçtik bi kaç öpüşme sarılma derken
sabah kalkıp kızlarla beraber kahvaltı yaptıktan sonra
nereye gitmek istersin dedi
-sen bilirsin dedim. imalıca
-hadi çıkalım karar veririz dedi
-okulun yok mu bugün dedim
-bugün yok dedi
olaylar ne yapsak ne yapsak derken
bir yere oturup konuşma
bir yerde yemek yeme
yapacak hiç bişey bulamayıp sinemaya gitme
sonra bişey içip eve geldiğimizde
sanki param olsa hepsini ben ödeyecekmisim hissi veren cebimdeki paranın ciddi miktarda azalışı
hani ebru hadi kelebek işine bak dese
ankarada beş parasız asker başıma kalacaktım
sonra tek yol hale gidip kamyoncunun birisiyle göt karşılığı alanya istikametine gitmek olurdu herhalde
izin kritiği yaptığımda farkettim ki
aslında acınacak haldeyim
herkese göre göreceli olan aşkın peşinde koşarken
kendimi bıraktığım yerlerin farkında değilim
resmen her konuda bir kızın eline bakıyor haldeyim
hiçbir şeyde naz yapma lüksüm kalmamış
ne param var aldığı şeylere ben bunu yemem şunu isterim diyebiliyorum
ne de göt var ebru ben bu hayatı kabul edemem ben gidiyorum diyebiliyorum
ne bok yersem yiyeyim ebru her zaman iki bir önde
aşk artı para onda oldugu için
yakında bu skora eğitim de eklenecek
3 1 den sonra maçı berabere getirebilmek için
aşka attığım bacak arası golün 3 gol değerinde olması gerekecek mahalle maçlarında oldugu gibi
kahvaltı için ekmek alımına beni görevlendirdiler
co-görevli ise ebru oldu
buz gibi havada yeni yağmış kar’ı ayakla tekmeleyip biraz havaya biraz da ebrunun bacaklarına doğru gelmiş olmasının
ebru da yarattığı etki kar’ı gayleştirip üzerime fırlatması şeklinde oldu
bir kısmını elimle sıyırıp yoluma devam ederken
ikinci hamleyi de yapmasına yine ses çıkarmadım
ebru kartopu oynunu oynamak için çok hevesli gibiydi
ama ben bu oyun için incinin jane’i gibi çok sıkıcı bir karektere büründüm
hiç karşılık vermeyerek
amacım sıkıcı olmak değil onun hastalanmasından korkmaktı
ekmeği alıp geri dönerken atmaya devam etti
ben ses çıkarmadıkça olayı abarttı
karı avuçlayıp boynumda aşşağı bırakmaya kadar gitti olay
biraz silkelenip yıkılmadan yoluma devam etmeye çalışırken
ebru benim önümü kesti karşımda durarak
yere eğilip yol kenarında birikmiş kardan bir avuç alarak
elime bıraktı
sonra yine eğilip
bir avuç daha aldı
doğum günü pastasını suratıma yapıştırır gibi yapıştırdı
sonra bana bakarken benim de ona aynısını yapacağımı düşündüğü için
gözlerini kapadı
suratına avuçlarımdakini değil dudaklarımdakini yapıştırdım
-gıcıksın dediönden önden yürümeye devam etti
kahvaltı hemen hemen hazırdı
bi kaç mutfaktan masaya nakliye işine bende yardımcı olduktan sonra
ebru okula gitmesi gerekirken gitmemeye karar verdi
benim için sorun olmadığını söylesemde gitmedi
kahvaltı sonrası yine yalnız kaldık evde
yatağa geçip uzanarak konuştuk
-kızgın mısın bana dedi
-beni hastalandırmaya teşebbüs ettiğin için mi dedim
-benimle kalmanı istediğim için dedi
-ben mutluyum seninle olmaktan dedim
-tamam istersen gideriz alanyaya beraber dedi
-sen bilirsin dedim
-bu hafta sonu gideriz o zaman cuma gününden dedi
-tamam dedim
bu tavrı beni biraz yumuşattı bütün kırgınlığımı aldı
bende aşkın gazına gelip sarılmalarımdaki samimiyeti arttırdım
resmen fingirdek birisi oldum amk ona karşı
yeterli fingirdeşmeyi gerçekleştirdikten sonra
-hadi dışarı çıkalım dedi
-kar sadece yerde kalacak ama dedim
-söz veremem hem seninle oynaması da zevkli değil dedi
-başka bişey buluruz zevk alacağın hadi dedim
dışarı çıktık. cebimin bakiyesi 10 türkiş lira(tahmini) beyler
ona da deli gibi sigara alasım var zaten
anlayacağınız onu da yok sayın
ne desem ki kıza hadi bi yere gidelim desem neyle diyecem
lafla gidilebilecek yerleri düşündüm
sadece yürü ve kartopu oyna en ucuzu bu
sıfır maliyet amkdiyeceksiniz ki lan mal neden babanı arayıpda istemiyorsun
nerden arayacan amk telefonda çıkacak ankarada oldugum
ekşın reyize sarıldım
ebruya telefon açmam gerektiğini söyledim komutanıma
aradım ekşını cepte kalan kontur kartlarından
-y.s.kelebek antalya deyince
-alkollümüsün amına çakim dedi
-hayır komutanım hava soguk ondan öyle geliyordur sesim dedim
-kanyak iç amına çakim o zaman dedi
-emredersiniz dedim. sessiz gülerek
-söyle amına çakim tam baskın yapmak üzereydim dedi
durumu anlattım ankarada oldugumu söyledim para lazım komutanım dedim
-amına çakim ben sana nasıl vereyim şimdi parayı dedi
-bunu düşünemeden aradım komutanım dedim
-tamam amına çakim 30 dk sonra beni tekrar ara dedi
emredersiniz dememe gerek kalmadan kapattı telefonu
30 dk nasıl dolar diye düşünürken ebrunun kartopu heyecanı geçmemiş gibiydi
o da eğlensin diye üzerine fırlatıyormuş gibi yapıp ıskalar geçen atışlar yaptım
ama o direk bana atıyordu acaba acır mı halime diye
bana attıklarına karşı boksör reflekslerimi kullanmadım hiç
hassiktir ne boksörü ne refleksi amk içimiz dışımız şamar yemek zaten
ebru benden sinirini iyice çıkardıktan sonra
parmaklarım artık çok üşümekten ısı basınç yapıyordu
zaman da dolunca ekşını tekrar aradım
bana bir adres kışla adresi verdi
orda bir komutan ismi söyledi
o sana verecek git ondan al amına çakim dedi
-emredersiniz deyip kapattım
bowlinge gittik ebruyla
ben bowling oynamaktan çok sıcak bir yerde olmama sevindim
ankaralı panpalarıma allah sabır versin kışları
götünüz donmuyor mu amk?
yine hesablar ebrudan
akşam eve geldiğimizde önceden aldığımız malzemelerle kızlara yemek pişirecektim
yapması çok basit olan tavuk köri malzemelerini aldık
ebru aldı daha dogrusu
ben onları hazırlarken ebrunun hastalanıyor oldugunu farkettik
yemekleri yeyip kızlarla hoş beş muhabbet ettikten sonra
ebru hafiften hasta haliyle kafeye gideceğimizi söyledi
bir kafeye gittik
yine üni gençliği orda
muhabbet aynı
okul böyle hoca şöyle
bana ebrunun abarttıgı kadar kimse ilgi göstermedi
herkes normal konuşuyordu amk
esmer yakışıklı bir arkadaş
ebruya yaklaşıp
-bu mu kelebek dedi
ben kim lan bu amcık diye bakarken
-evet dedi ebru
-merhaba memnun oldum çok duydum adını dedi kendisini de tanıtarak
-bende memnun oldum dedim hiç olmadığım halde
hani dedim artık gördü kim oldugumu merakını giderdi
gider rahat bırakır bizi diye düşündüm ama
ebruyla muhabbete daldılar
durumu aynen özetliyorum
bi ortama gidilmeye karar verilir eğlence amaçlı
beraber bişeyler yapmak adına
sonra sözde senle eğlenmeye ve vakit geçirmeye gelmiş kişi
elinden telefonu düşürmez
mesaj da mesaj mesaj da mesaj
arasıra da sana eğleniyor musun diye sorar
içten içe uyuz olursun
yada aynı şekilde eğlenmeye çıkmışdır
sik gibi eski bir tanıdıgını görür havadan sudan veya her ne boktansa gerekeksiz gereksiz konuşur dururlar
bu durumda onların konuşmasını ve mesajlaşmasını beklerken
zaman sana wc sırasında içerdeki lavugun bir an önce sıçmasını beklemek kadar zor gelir
bırak amk yeter işte konuştun
sonra görüşürüz de yolla
yok amk 40 dakika kadar geyik sardırdılar
işin boktan tarafı lavugun da kız arkadaşı var
o da wc kapısında bir an önce sıçılmasını bekliyor
kapıya vurmam gerekti beyler
nasıl lafa girsem kalbini kırmadan benimle ilgilense biraz da diye düşünürken
imdadıma lavugun manitası yetişti
çok tatlı bir ses tonu ile bana
-nasıl geçiyor askerlik dedi
bende iyi geçiyor sizin okul nasıl derken
ebru lavugu bıraktı bize döndü ne konuşuyoruz acaba diye
ortam bir anda gerildi bana bakışlarından
vay amk adeletsizlik bu olsa gerek
bir dilim ekmek çalan ben trilyonları hesabına geçiren ebru karşısında yine suçlu oldum
-hadi gidelim kendimi iyi hissetmiyorum dedi. bana yaklaşıp alçak sesle
-bende son bir 40 dkdır iyi hissetmiyordum gidelim dedim
hiç konuşmadan eve geldik
sırtını döndü
-ben hastayım diyerek yattı
sinirlendim hatanın bende bulunmasına
balkona çıktım buz gibi havaya uzun uzun düşündüm
normalde ekşının verdiği adrese gidip parayı almayacaktım
çünkü bu şekilde olmasını istemiyordum
ne bilim başka şekilde alırım diye düşünüyordum bankadan hesabıma gönderilmesi gibi mesela
ama ertesi gün ekşının verdiği adrese gidip parayı aldıktan sonra alanyaya dönmeye karar verdim
geri dönüp yatağa yattığımda uyuyor olan ebruya uzunca baktıktan sonra ateşini kontrol etmek aklıma geldi
biraz vardı ama abartılacak birşey yoktu
sabah kalktık ben tek başıma yine ekmek almaya geldim
ebruda yine ankara soğuğu var bana karşı
ben okula gidiyorum diyerek gitti
bende parayı almaya giderim diye düşünüyordum ama bakkal amcadan aldığım istihbarata göre
benim cebimdeki para oraya gitmeye yetmez mecburen eve geri gelip uzandım
sigaramda 3 tane kalmış yarım yarım içtim ebruyu beklerken
durumun bu hale gelmiş olmasına kızgınlığımdan dolayı
ebrudan para isteyip alanyaya dönmeye karar verdim
ebruyu bekledim
nasıl isteyeceğime tam olarak karar verdim
ona olan kızgınlık ve kırgınlığımı da belirteceğim diye kendi kendime düşündüm
herşey hazırdı
sevgiliye kızılacak
ufaktan hesap sorulacak
gurur bir süreliğine sike takılmayacak
para istenip alanyaya dönülecek
ama gelin görünki
her plan tutmuyor..
eve geldiğinde ayakta duramayacak kadar hasta bir sevgili var
sinir ve hesab sorma olayını önce bir dahaki resmi bayramda asılmak üzere saklanması gerek türk
bayrağı gibi rafına koydum
durumun ciddi oldugunu görünce de
sünnet elbisem gibi bir daha kullanılmamak üzere sandığa tıktım
merhamet hasta oldugu için üzüntü
hastalıgının yüzüne verdiği mahsumluğa olan hayranlık
eczaneye gidip ilaç alamayacak kadar fazla olan lidyalılar sövme
annemin istediği doktor olamadığım için pişmanlık
kısacası ben daha hastaydım
ilacımsa üzerine toprak atılması gereken kötü günler
diğer kızlarında gelmesi onların bu konuda daha bilgili olması
bi kaç ilaç alabilecek kadar paraya sahip olmaları ile
iyi bir arkadaş görevini yerine getirirken
benim tek yaptıgım ellerinden tutup yanındaymışım hissi vermek oldu
aynı anda boğazının da ağrıyor olması sebebi ile
markete gidip son bir kaç demir para ile hazır çorba aldım
evde ona hazır hale getirdim
bu davranışım
onun gözünde seri şuku sebebiydi
içti
çok kötü olmuş diye dalgasını geçti
o yattı ben yattım o uyandı ben uyandım
onun bogazı ağrıdı benim içim sancıdı
onun ateşi yükseldi
benim ona sevgim
gitmedim kaldım ankarada
3 gün boyunca her bana baktığında özür diledi
iznimi mahvettiğini düşündüğü için
istersen git alanyaya dedi istemiyor oldugunu bildiğim ve gitmeyeceğimi bildiği halde
cafede olanlarda dolayı da özür diledi
o konuştugu delikanlının kendisi ile çıkmak istedigini
bu ilginin yanındaki kız arkadaşını ebru için terkedebilecek kadar çok oldugunu
belirli bir zaman sonra ebrunun da beni sevdiğine inandığını
ama beni mutlaka görmek istediğini söylediğini samimi bir şekilde itiraf etti
o gün konuştukları ana konununda
ben oldugumu ve mutlu olmamızı dilediğini söyledi
kızmadım
ama o delikanlının kız arkadaşına acıdım
ebrunun iyileşme süresince benim yaptığım yemekler
benim de hasta olma riskini göze alarak kısa öpüşmeler
onun için sıktığım portakal suyunu komple üzerine dökmem
sakar oldugum konusunda ciddi makaralar yapılması
benden hasta bakıcı olmayacagı konusunda kızlardan gelen kikirdemeli dalga geçmeler
ama herşey için teşekkür eden
seni çok seviyorum şapşalım diyen bir ebru
iznin son günlerinde gittiğimiz kafelerde ebrunun taze portakal suyu var mı diye sorup
yok onu yalnızken içerim gibi esprileri
babamın sürpriz şekilde bankaya yatırdığı para
o parayla eczaneye gidip biberon alarak bundan sonra
sana getireceğim içecekleri buna doldurayım en azından dökülmez hatırası
kızlara teşekkür
ebruya bol ağlamaklı ve bol sarılmalı bir vedanın
ardından tren ve istanbul
son olarak da görmekten bıkmaya başladığım
her adımla yaklaşırken nefret ettiğim kışla…

5 yorum:

  1. My Name Ben geri arkadaşım olacak hiç düşünmemiştim çünkü forumda tüm insanlara ifademi paylaşmak seveceksiniz Hilda ve o bana ben bizim düğün bana iki ay sola evlenmek almak istiyorum çocuğu çok şey ifade ediyor ben onu çağrıldığında başka bir bayan için, o benim aramaları aldı asla onun facebook beni silinir ve o beni görmek istemem ben onun patronu anlattı çalışma yaptığı yere gitti Single, evli planı onun facebook statüsünü değiştirdi Ben hayatım altüst oldu, ben artık kendimi alınamıyor bu cos sonucunda işimi kaybettim ve her şeyi hayatımda pürüzsüz gitmedi, ben işe yaramadı geri tüm ona sahip olmak yapabileceği denedim tanıştığım kadar Ben bazı iş yürütmek için Afrika'ya Seyahat a Man birkaç yıl gelişmekte olan geliyorum, ona benim sorunum söyledim ve tüm geri onu almak geçtik ve ben işimi kaybettim nasıl.
    o ben ilk etapta inanmıyorum Burada Afrika'da bana yardım edecek bana, genç adam kim bana can manevi babası olduğunu söyledi.
    Benim iş sonra, o adama beni tanıtmak, adam benim erkek arkadaşım beni neden terk bana nedenini anlattı ve ayrıca bazı gizli secrets.i i ondan, o benim için bir büyü dedi duyunca şaşırdım ve bana anlattı Ben önümüzdeki birkaç gün içinde sonuçlarını göreceğiz, sonra ben ertesi gün ABD'ye geri seyahat ve ben eve ve he he bu büyü meşgul ve o büyü için gerekli tüm malzemeleri satın aldı dediğinde ben onu aradım am i farkına varmadan, Perşembe önümüzdeki bir hafta içinde olumlu sonuçlar göreceğiz dedi Arkadaşım o yapmıştı Pazartesi ve tüm özür dilemek tam olarak 00:35 pm beni aradı, dedi, o ne yaptığını bilmiyordum ve Onun ani davranış kasıtlı değildi ve o again.It yapmak değil söz vardı ben ondan duydum ve biz çağrı sona erdiğinde, ben adam çağırdı ve ona arkadaşım aradı ve babası dedi hayal ediyorum gibi ben cenneti ' Henüz bir şey görmedim t, o ben de 3 gün içinde geri işimi elde edeceğini söyledi, o Cuma günü, Pazartesi günü göreve devam etmek benim iş yerinde beni aradı ve ben de aynı hafta ofisime daha promosyon olsun .ı size efendim nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, ben yapabilirim tüm insanlar bizim size efendim gibi bir babaya sahip olduğunu bildirmek için.
    Bu ben onu ödemek ve çok benim adam forum yardım edebilecek tek yoldur çünkü herhangi birinin acilen bu babası başvurmalısınız gibi yardıma ihtiyacınız olursa lütfen. Bu e-posta, drokojiehealinghome@gmail.com olduğunu

    YanıtlaSil
  2. İsmim Aditya Aulia, finansal olarak travma geçirdim çünkü birçok çevrimiçi kredi şirketi tarafından aldatıldım ve aldatıldım ve kimsenin çevrimiçi işlemlerden çıkamayacağını düşündüm ama arkadaşım beni tanıttığında tüm şüphelerim hemen dinlenmeye başladı. Annem ilk başta hala aynı oyunda olacağını düşünmüştüm, tüm süreçleri takip etmeye zorlamak zorunda kaldım çünkü bütün talepleri yerine getirdikten sonra en büyük sürprizime geldiler. Bank Central Asia hesabında 350 milyon kredi (BCA) Telefonumda uyanık olduğumda, hiç inanmadım, sanırım temasa geçen annenin şimdi mali yaşamınızda kalp ısınmasında bir atılım yaşadığından emin olmak için Banka'ya koştum. INVITE BBM: {D8980E0B} olup olmadığını mı yoksa benden onay mı istiyorsun? Mektubum aracılığıyla bana ulaşabilirsiniz: {aditya.aulia139@gmail.com} ve ayrıca ISKANDAR LESTARI KREDİ FİRMASI (ISKANDAR LENDERS) aracılığıyla: {mail: iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com}

    e_mail ::: [aditya.aulia139@gmail.com]
    [İskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com]
    WhatsApp ::: [+ 44] 7480 729811 [Sadece Sohbetler]
    Telefon Numarası☎ [+44] 7480 729811 [Sadece Aramalar]
    BBM INVITE ::: [D8980E0B]

    YanıtlaSil
  3. İsmim Aditya Aulia, finansal olarak travma geçirdim çünkü birçok çevrimiçi kredi şirketi tarafından aldatıldım ve aldatıldım ve kimsenin çevrimiçi işlemlerden çıkamayacağını düşündüm ama arkadaşım beni tanıttığında tüm şüphelerim hemen dinlenmeye başladı. Annem ilk başta hala aynı oyunda olacağını düşünmüştüm, tüm süreçleri takip etmeye zorlamak zorunda kaldım çünkü bütün talepleri yerine getirdikten sonra en büyük sürprizime geldiler. Bank Central Asia hesabında 350 milyon kredi (BCA) Telefonumda uyanık olduğumda, hiç inanmadım, sanırım temasa geçen annenin şimdi mali yaşamınızda kalp ısınmasında bir atılım yaşadığından emin olmak için Banka'ya koştum. INVITE BBM: {D8980E0B} olup olmadığını mı yoksa benden onay mı istiyorsun? Mektubum aracılığıyla bana ulaşabilirsiniz: {aditya.aulia139@gmail.com} ve ayrıca ISKANDAR LESTARI KREDİ FİRMASI (ISKANDAR LENDERS) aracılığıyla: {mail: iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com}

    e_mail ::: [aditya.aulia139@gmail.com]
    [İskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com]
    WhatsApp ::: [+ 44] 7480 729811 [Sadece Sohbetler]
    Telefon Numarası☎ [+44] 7480 729811 [Sadece Aramalar]
    BBM INVITE ::: [D8980E0B]

    YanıtlaSil
  4. Bu kamuoyu için bir duyuru, biz böbrek satın almakla ilgileniyoruz ve hastalarımızı kurtarabilmek için farklı böbrek bağışçılarıyla çalışmak istiyoruz, böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen bizimle iletişime geçin; hastamıza böbrek bağışı için eşleşme ve her ödülü büyük ödüller bekliyor.
    E-postamızda bize ulaşın: jupitermedicalcentreinc@gmail.com
    veya whatsapp'ta bizimle iletişime geçin: +1 (515) 293-5520

    YanıtlaSil
  5. Herkese günaydın bu mesajı okuyor

    Zor zamanlardan veya yoksulluktan geçiyorsanız
    Borçlarınız varsa ve bunları ödemek için acil yardıma ihtiyacınız varsa
    Bir iş kurmak için paraya ihtiyacınız varsa veya herhangi bir önemli durum için
    Bu yüzden zaten yüklü olan master / ATM kartına başvurmanızı tavsiye ederim, bu master / ATM kartı ile 6 ay boyunca her gün 5000 $ 'a kadar ücretsiz para çekebilirsiniz, bu master / ATM kartını kullandım ve hoşuma gitti çok kullan ve mutlu ol. Bu ana kartı / ATM'yi almak için +1 (985) 465-8370 numaralı telefonu arayın / kısa mesaj gönderin. İmmedaite adresine e-posta gönderin thomasunlimitedhackers@gmail.com

    Teşekkür

    YanıtlaSil