Pcsibozulanadam olarak sizi karşılamaktan onur duyarım efenim :D

3 Ocak 2013 Perşembe

apartman toplantısı

Bir grup dış güçlerle beraber kare masada oturuyordum. Hava sıcaktı. Ama ben gün içerisinde hiç dışarıya çıkmadığım için bu konudan emin değilim, soğukta olabilir. Çünkü yalancı güneş diyede bir şey var sonuçta. Ancak bu meteorolojinin bana oynadığı bir oyunda olabilir. Belki de dışarı çıkmadığım her gün için hadi kandıralım şu piçi diyor olabilirler. Olmayada bilirler. Bu konuda daha kesin kararımı vermiş değilim. Gerçi benim ne işim olur diye soruyorum meteorolojiyle, zira daha nasıl yazıldığını ağızda lopa lopa, gere gere diye mi okunduğunu henüz çözebilmiş değilim.

Gerçi benim ne işim olur diye soruyorum meteorolojiyle, zira daha nasıl yazıldığını ağızda lopa lopa, gere gere diye mi okunduğunu henüz çözebilmiş değilim. Neyse, kare masaya geçelim meteoroloji mevzusunu uzatmadan. Bunun dışında hava durumunu esnafların androidimsi hareketlerle birbirlerini tavlalarda piştilerde mars ettikleri esnaf sandalyelerinden öğrenmiş biri olarak tamamen bilim dışı bir bünyeye sahip olduğumuda düşünmüyor değilim, evet esnaf sandalyesi durumu ise bariz bir gerçek. Sen bakkalsın arkadaş  pisküvüt müsküvüt sat tezgeha boyu yetişmeyen çocuklara mahallemizin kalbi olarak tanıt herkese kendini, sonra daha eli düzgün tornovida tutamayan elektrikçinin dükkanına elindeki 2 santimlik sandalyeyle koştura koştura git. Uzattım, dönüyorum dış güçlerin masasına. Masa işlemeli, kayın ağacı, usta işçilik var ama sandalyeye gelirsek işler değişiyor, tek ayağı kısa, beşik gibi bir öne bir arkaya sallanıyorum. Dış güçler konuşurken araya giriyorum, sebepsiz bir giriş ama girdim gene de dönüşü yok. Hiçte öyle bir kişiliğe sahip değilim birinin konuşmasını bölüpte araya girecek kadar. Ama sandalye bütün yaşam enerjimi tüketti. Staminam bitti, kafamı dış güçlere odaklayamadım.

-Hacım bi gaste maste bir şey var mı ya altına koyacağdım şunun. Diyorum ev sahibi Nazmi beyin oğluna.

-Du ben ayarlarım onu sonra.

Siktir yaa, hayır şimdi istiyorum orospu çocuğu anlamıyorsun beni, 5 kişinin arasında tek ayağı kısa sandalyeye denk gelmek ne demek biliyor musun? Bir kilo şan fıstığı alıp elini ilk attığın yerden leblebi çıkması gibi bir şey. Büyük acı. Çok büyük. Ama uzatıp kafaları daha fazla karıştırmıyorum zira günlük itiraz etme potansiyelimi doldurdum.  Kafamı toplamaya çalışıp olaya dahil oluyorum.

-Ayrıca 4 numaradaki Hamit Hanım sürekli aidatı geciktiriyor. Bak maşallah Berkay’a bir gün geç ödediğni görmedim kirasını da aidatını da.

Hamit Hanım ney lan? Hamit diye hanım mı olur, cümlenin kıçından yakaladım ama doğru mu yakaladım acaba diye bir düşünmedim değil.  Ortamda ki düz adam muamelesi görmek ayrı bir sevinç kaynağı tabi benim için. Önemli böyle toplantılara katılmak tabi. Hayatımı gözümün önünden geçirmek için önemli bir şey yani. 4 numaradaki Hamit Hanım geç ödesede kirasını aidatını 4 numarada, ben zamanında verincede 6 numaradayım. Demek ki neymiş, zaman mekana bağlı değilmiş. Kafamda ki Öklit mi, Einstein mi sorusuna güzel bir cevap oldu.

Tabi ki Einstein.  Ne demişler? E eşittir em si kare

-İlerde yönetici olacak potansiyeli var maşallah.

Dedikten sonra kahkahayı patlattı boyunsuz orta yaşlı gözlerinin feri gitmiş aşırı kilolu hanım teyze. Baktığınızda altındaki sandalyeyi görmek pür güç. Havada asılı durduğunu düşünmedim değil hatta bir ara. Ya da acaba hep burda mıydı? Ev sahibi Nazmi Beyle bir şeyler kırıştırıyor olabilir mi? Bu da başka bir dairede Nazmi Bey ve aşırı kilolu hanım teyzesiz yapılacak başka bir toplantının konusu.

Sürekli macera arayışı içindeki biri olarak, apartman toplantılarından acaba v for vandettaya bağlar mıyız diye düşünmüyorum değil. Hazır ekibi toplamışken, basalım mı hacılar televizyon binasını? Dememek için kendimi zor tutuyorum. Zaten bassan nereyi basacaksın, anca kontv’yi basarsın o da 320×240’da yayınlar kasedi kasmasın ekran diye.

-Annenle görüşemiyoruz nasıl iyi mi?

Soru beni düşüncelerimden sıyırmaya yetti, bir anda geldiği için boş boş baktım hanım teyzenin suratına. Bir anlık acaba hakaret mi etti sohbetin başını dinlemedim diye düşündüm. Sonra ciddi olduğunu anlayınca, bende en ciddi tavrımı takınarak cevapladım.

-İyi iyi o da evde yatıyor teşekkürler.

-İyi iyi maşallah. İyi olsun.

Ne çok iyi geçti birkaç saniye içerisinde diye düşündüm. Bazen Orhan Kemal’ın aynı adlı eserlerini diziye çekiyorum. Uzadıkça uzuyor gereksiz muhabbetler.  Buradanda termodinamiğinikinci kanunu çıkarıyorum. Neymiş?

Kapalı sistemde entropi her zaman artarmış.

-O zaman konseyi kapatıyorum. Kih kih kih.

Diye gereksiz esprisini dile getiriyor ev sahibi Nazmi Bey. Herkes bir anda hareketleniyor. Hanım Teyzenin bir anda nasıl kalkıp kapının dışına çıkıp terliklerini giydiğini çözemiyorum.

-Annene selam söyle. Diyor.

Yine bir hakaret. Birgün çok pis anasına bacısına sövücem bu kadının. Lüzumsuz bakkala, yeni bir maceraya doğru ilerliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder